9. Bölüm

9. Bölüm

Zara Can
cn_zarajj

 

Yerden kalkıp kapıya vurmaya başladım.

"Ulan it herif, yaptığın saçmalık ne? Kimi alı koyuyorsun sen?"

Çıldırıcam artık ya.

... 

Saat 22:54 geçiyordu. Ve hâla bir kere bile gelip giden olmamıştı.

Hem acıkmıştımda. Açlık pek önemseyeceğim bir şey değil açıkcası. Alışmıştım. Küçükken şerefsiz köpek beni az odalara kilitleyip günlerce aç bırakmadı.

Asıl zoruma giden şey şu dalyarak Öke nin bana hüküm sağlayabileceğini düşünmesi. Yatakta yaylanmış uzanıyordum.

Aklıma gelen şeyle hemen telefonumu elime aldım. Atalayın numarasına girip aradım ve telefonu kulağıma dayadım.

Açmıyor ya!

"Ulan Atalay hele senin bu işte bir parmağın olsun. Seni kendi ellerimle öldürürüm. Ama Atalay neden böyle bir saçmalık yapmış olsun ki? Ama çok şüpheli davranıyor, hiç telefonlarımı açmamazlık yapmazdı. Off kafayı yiyeceğim artık!"

Kendi kendime konuşurken içime bir his girdi. Sanki... Sanki biri beni izliyormuş gibi, tanıdık bir histi bu.

İyice kafayı yedim. Gidip bi duş alsam iyi olacak.

Duştan çıktıktan sonra havlumu sarıp odaya geçtim dolabı açıp giyeceğim şeyleri aldım.

İç çamaşırlarımı giyip aynanın karşısına geçtim.

"Fazlamı zayıfladın kız sen!"

Vücudumu biraz inceledikten sonra geceliği mi alıp üstüme geçirdim.

Tüylerim ürpermeye başlamıştı. En son bu durumu 12 yaşımda hissetmiştim. Büyükbabam beni kilitlediği odalara kamera koyardı sabah akşam beni izlerdi. En son ben dayanamamış tüm kameraları kırmıştım ve üzerine eşşek sudan gelene kadar dayak yemiştim. 1 hafta boyunca yatalak kalmıştım.

Hangi taraftan izlendiğimi hissedebiliyordum, perdenin duvar köşesi. Elime terliğimi aldığım gibi oraya fırlattım.

BENİMİ İZLİYORDU SAPIK HERİF!?

Gerçekten bir kamera varmı diye perdeye doğru gittim.

"Eğer gerçekten bir kamera varsa bittin sen oğlum!"

O sırada kapımdan ses geldi. Kapıya döndüğümde Öke karşımda dikiliyordu.

"Ne yapıyorsun sen ayakta?" dedi sorgularcasına.

"Sanamı sorucam it herif"

"Düzgün konuş benimle"

"Kızgınım Akay siktirgit bozma kafamı kırarım kalbini!"

Kapıyı kapatıp içeri girdi ve bana doğru yürüdü.

Beni baştan aşağıya süzdü. Üstümde kısa siyah bir gecelik vardı.

"Çık odamdan!"

"Sen emirmi veriyorsun bana?"

"Evet çık!"

"Bana siktir gitmi dedin?"

O kadar korkutucu ve ürpertici bir ses tonuyla söylemişti ki. İçim ürpermişti.

"Evet dedim"

Dibime kadar girdi, ondan korktuğumu düşünmesin diye geriye tek bir adım bile atmamıştım. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Sen şimdi bana küfürmü ettin!"

"Ettim"

Çenemi kavrayıp gözlerimin içine hissizce baktı.

"Dilini koparırım senin!"

"Aynı baban gibisin. Dilini koparırım senin terbiyesiz velet!"

Kulağımda çınlanan büyükbabamın sesi istemeden titrememe ve gözlerimin dolmasına neden olmuştu.

Sanki şu an karşımda o vardı tekrar aynı şeyleri yaşıyormuşum gibi. Tekrar aynı hakaretleri işitiyormuşum gibi.

Sağ gözümden akan yaşla Ökenin göz bebekleri büyümüştü. Başımı sertçe geriye doğru itti.

Duygusuz bir şekilde sırıttı. "Fazla dramatiksin"

"Nefret ediyorum..." diye fısıldadım titrek sesimle.

"Ne?"

"Ondan farkın yok" gözlerinin içine baktım.

"Nefret ediyorum senden"

Biraz gözlerimin içine baktıktan sonra buz gibi bakan soğuk bakışlarıyla karşıladı gözlerimi.

"Neyseki bir konuda duygularımız karşılıklı. Herneyse büyükbabam gittiğini görmesin, bunu söylemek için geldim. Senin gibi birine ayıracak zamanım yok zaten merak etme"

Bir an önce defolup gitmesi için sesimi çıkartmadım. Zar zor duruyordum ayakta.

Kapıyı kapattığı an yere çöktüm. Dizlerim beni kaldıracak durumda değildi.

Başıma saplanan sızıyla iki elimle şakaklarıma bastırdım.

"Anneni öldürdüm şimdi sıra sende mi olsun istiyorsun?"

"Seni küçük fahişe!"

"Baban gibi terbiyesizsin. Dik başlısın. Ne geliyorsa bu pis huyunuz yüzünden geliyor başınıza"

"abin korkağın tekiydi. Kaçacaktı... Kaçarken öldü işte"

kafamın içindeki sesler susmak bilmiyordu. Ardı ardına geliyorlardı.

Kafama tekrar tekrar vurmaya başladım.

"Sus! Sus! Sus! Sus! Dur artık! Dur! Dur! Dur!"

Elim ayağım tutmuyordu. Yataktan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştım yürüyemiyordum bile. Sürüne sürüne komidinin oraya gidebildim hızla çekmeceyi açıp titreyen ellerimle ilaç kutularımı aramaya başladım. Kutuyu açıp elime doldurdum, yere dökülen bir sürü hap vardı.

"Si-sikeyim!"

Elime doldurduğum hapları ağzıma atıp hemen yuttum. Ayağa kalkıp yatağa oturdum ve dizlerimi kendime çektim.

"Yok bir şey! Yok bir şey! Yok bir şey! Sakinsin! Yok bir şey! Geçti, geçti geçti" kendimi avutmaya çalışırken bir ileri bir geri sallanıyordum.

Biraz sakinleştiğimi hissettiğimde kendimi yatağa attım. Elimle yüzümü kapatıp sabahtan beri tuttuğum gözyaşlarımı bıraktım.

Akay Öke Gürsoy

"Ulan Atalay hele bu işte bir parmağın olsun seni kendi ellerimle öldürürüm" bahsettiği kişi kimdi?

Kalemimi elime alıp söylediği isimi herhangi bir kağıda yazdım...

Banyodan çıktığında havluyu sarmıştı kendine.

Dolabından giyeceği şeyleri çıkartınca giyineceğini anlayıp bilgisayarı kapatacaktım ki havluyu üstünden çıkartınca gördüğüm şey beni engelledi. Sırtında bir iz vardı. Çok büyük değildi ama çok küçükte değildi. Bıçak izi gibi duruyordu, sanki birisi bıçakla uzunlamasına sırtını çizmiş gibiydi.

Siyah iç çamaşırlarını giydi ve aynanın karşısına geçti.

"Fazlamı zayıfladın kız sen?"

Fiziğini incelemeye başladı. Kendisinde kusur arar gibiydi lakin bana sorarsa tek bir kusuru bile yoktu. Herkesi kendine hayran bırakacak bir vücuda sahipti.

Aklıma takılan şey sırtındaki iz de neyin nesiydi öyle?

Geceliğini eline alıp üstüne geçirdi.

Bir anda duraksayıp öylece kala kaldı. Sanki bir şeyler düşünüyormuş gibi. Ben farkına bile varmadan ayağındaki terliği eline alır almaz arkasını dönüp kameraya doğru fırlattı.

"Manyak bu kadın!"

Nasıl olurda fark eder? İyide görünmüyor bile. Küçücük şey.

"Piskopat karı!"

"Eğer gerçekten bir kamera varsa bittin sen oğlum!" dediği şeyle hızla çekmecede ki anahtarı alıp odasına doğru koştum. Görürse kıyameti kopartırdı.

Kapıyı açtığım an bana dönüp yeşil gözlerini yüzüme dikti. Bir şey farketmesin diye normal davranmaya çalıştım "ne yapıyorsun sen ayakta?"

"Sanamı sorucam it herif!"

Fazla sinirli gibiydi, ama sinirli olması benimle böyle konuşabileceği anlamına gelmiyordu.

"Düzgün konuş benimle!"

"Kızgınım Akay siktirgit bozma kafamı kırarım kalbini"

Sesinde çok çekici bir tonlama vardı. Neden beni bu kadar etkiliyordu? Kapıyı kapatıp içeri girdim. Üstündeki gecelik ona çok yakışmıçtı.

Daha önce hiç Kimse bana böyle hissettirmemişti. Onun beni bu kadar çok etkilemesinden nefret ediyordum. Bunca şey olduktan sonra neden hala ona karşı yumuşağım? Neden benden korkmuyordu?

Ona yaklaştım. Bir adım bile gerilememişti. Bu kadar dik başlı olmak zorunda değildi! Hoşuma gitmiyorda değildi.

SORUNDA BU İŞTE! Her hareketi, bu dik başlılığı, başına buyrukluğu çok hoşuma gidiyordu.

"Çık odamdan!"

"Sen emir mi veriyorsun bana?"

"Evet çık"

"Siktirgit mi dedin bana"

"Evet dedim"

"Sen şimdi küfürmü ettin bana?"

"Ettim"

Çenesinden tutup ifadesizce gözlerinin içine baktım.

"Dilini koparırım senin!" boğazımdan çıkan sessiz ve keskin ses onu ürkütür diye düşündüm.

Gözleri dolmaya başladı. Neydi bu şimdi? Neden gözleri dolmuştu. Gözünden akan bir damla yaş yere süzülürken öylece gözlerimin içine bakıyordu? Gözlerinde kırgınlık ve acı vardı. Nedense içim bi tuhaf oldu.

Sanki... Sanki ona kıyamıyor gibiydim.

Çenesini geriye doğru ittim.

Soğuk bir yüze bürünüp ona baktım.

"Fazla dramatiksin"

"Nefret ediyorum..." dedi titreyen sesiyle. Söylediği şey üzerine afallamıştım

"Ne?"

"Ondan farkın yok" kastettiği kişi kimdi? Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

"Nefret ediyorum senden!"

Sendemi nefret edecektin benden?

Yeşillerinin derinliklerine baktım. Hareleri dahada koyulaşmış gibiydi.

Belkide nefret etmesi iyi bir şeydir. Böylece bana yanlış yaptıkça ona karşı savunmasız olmam.

"Neyseki bir konuda duygularımız karşılıklı. Herneyse büyükbabam gittiğini görmesin, bunu söylemek için geldim. Senin gibi birine ayıracak zamanım yok zaten merak etme"

Kapıyı kapatıp çalışma odasına gittin masanın üzerindeki kadehi alıp kafama diktim ve koltuğa oturdum.

"Te Allahım uğraştığım şeylere bak!"

Bilgisayara baktım.

Yatağın köşesine çökmüş kafasına vuruyordu.

"Sus! Sus! Sus! Sus! Dur artık! Dur! Dur"

Neler oluyordu? Neyi vardı? Çok acı çekiyor gibiydi.

Yerinden doğruldu. Ayağa kalkmaya çalıştı ama titremekten dolayı bacakları tutmuyor gibiydi. Yataktan destek ala ala komidinin oraya gitti.

Çekmeceyi açtı ve içinden ilaç kutuları çıkarttı elleri o kadar titriyordu ki ilaçların çoğu yere düştü.

"Si-sikeyim!"

Sesi bile titriyordu.

O an ağlamasının sebebi canını yakmam değildi. Dilimden dökülen şeyler canını yakmıştı, söylediğim şey onu tetiklemişti.

Kahretsin ne diye kendimi kontrol edemiyorum ki!?

... 

Farah Ilgım Gürsoy

Gözlerimi açtığımda başım çatlicak gibiydi.

Ayağa kalkıp lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkadım.

Aynadan şişmiş gözlerime baktım. Beyaz tenli olduğum için kızarıklığı çok belli oluyordu.

İyide niye bu kadar kızarmışlar ki?

Öke...

Dün yaşanan her şey bir anda aklıma geldi.

Doğru ya, dün atağım tutmuştu. Ve bunun tek sorumlusu Öke ydi.

Nefret ediyorum ondan. Vicdansızın Bipolaristik piskopat.

Bavulumu ve tüm eşyalarımı toplamış son kez odaya baktım.

Ulan! Kamerayı unuttum!

Hızla perdeye doğru gittim yatağın üstüne çıkarak etrafa bakınmaya başladım. Minicik böcek kamerayı görünce bir kez daha kendimle gurur duydum. Hislerimde şu zamana kadar hiç yanılmadım.

Yaşanmışlıklar sağolsun..

kamerayı yerinden söküp cebime koydum. Valizimi ve çantamı alıp odadan çıktım.

Fesih dedeyi görmeden gidersem içimde kalırdı. Saat sabahın beşiydi uyanmazdı zaten.

Yavaşça odasının kapısını açıp yanına gittim. Küçük bir çocuğun masunluğuyla uyuyordu.

Elini tutup öptüm

"Hakkını helal et Tontişim"

Odadan çıkıp yavaşça kapıyı kapattım.

"Ne yapıyorsun?"

 

 

 

 

 

Bölüm : 01.02.2025 20:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...