8. Bölüm

8.Bölüm :Derin Sessizlik

Cansu
cnswqlls

Bölüm 8: Derin Sessizlik

 

Hastane odası, gecenin sessizliğiyle doluydu. Hilal gözlerini yavaşça araladığında, tavan ışığının soluk parıltısı gözlerini kamaştırdı. Kafası karışık ve bedeninde ağır bir yorgunluk vardı. Karnındaki sargıdan gelen hafif bir ağrı, neden burada olduğunu hatırlatıyordu. Vurulmuştu. O an, operasyonun kaosu zihnine hücum etti; ardından gelen acı ve Altay’ın ona doğru koştuğu görüntü.

 

Derin bir nefes aldı ve etrafına bakındı. Odanın köşesinde bir silüet dikkatini çekti. Altay, pencereden dışarıyı izliyordu, elleri cebinde, omuzları biraz düşüktü. Hiç böyle görünmemişti. Hilal, onu bu kadar sessiz ve düşünceli görmeye alışkın değildi.

 

“Ne zamandır buradasın?” diye sordu Hilal, sesi çatallıydı ama bir şekilde sakin görünmeye çalışıyordu.

Altay, bir an irkilmiş gibi ona döndü. “Bir süre,” dedi, basit bir şekilde. Ama sesindeki yorgunluk ve endişe, odanın duvarlarına çarpıp yankılandı. “Senin uyanmanı bekliyordum.”

Hilal, hafifçe gülümsemeye çalıştı ama dudakları titredi. “Her şey iyi mi?” diye sordu. “Ekip? Görev?”

Altay, birkaç adım ona yaklaşarak yatağın yanındaki sandalyeye oturdu. Yüzündeki sert ifade, biraz yumuşamıştı. “Görev tamamlandı. Herkes iyi. Ama sen...” Altay bir an durdu, sonra gözlerini Hilal’den kaçırmadan devam etti. “Bir daha kendini böyle tehlikeye atarsan, seni timden atarım.”

Hilal, önce şaka yaptığını düşündü ama Altay’ın gözlerindeki ciddiyet her şeyi açıkladı. “Ben görevimi yaptım,” dedi Hilal, kendini savunmaya çalışarak.

“Görevin? Görev, kendini hedef tahtasına çevirmek mi?” Altay’ın sesi yükseldi, ama hemen ardından derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. “Hilal, bunu tekrar yaparsan seni sahadan uzak tutarım. Söz veriyorum.”

Hilal bir süre sessiz kaldı. Altay’ın gözlerinde endişe, kızgınlık ve bir nebze kırılganlık vardı. Onu böyle görmeye alışık değildi. “Ben sadece doğru olanı yapmaya çalışıyordum,” dedi yavaşça.

Altay, ellerini yüzüne götürüp bir süre öylece oturdu. Sonra, derin bir nefes aldı ve Hilal’e baktı. Bu kez sesi yumuşak ve neredeyse nazikti. “Hilal, anlamıyorsun. Eğer sana bir şey olsaydı...” Sözlerini tamamlamadan sustu.

Hilal, Altay’ın bu kırılgan halinden etkilenmişti. Daha önce hep duvarların ardında kalan bu yüzünü görmek, içindeki bir şeyi harekete geçirdi. “Ben iyiyim,” dedi, yavaşça. “Hayattayım. Ve sanırım bunu sana borçluyum.”

Altay, hafifçe başını salladı. “Sana bir şey olsaydı, bunu asla kendime affettiremezdim. Birlikte bu kadar şey atlattık ve senin için...” Bir an durdu, gözleri yere kaydı. “Önemlisin, Hilal. Çok önemlisin.”

Hilal, bu itirafın ağırlığını hissetti. Altay’ın onun için endişelendiğini biliyordu, ama bunu kelimelere dökmesini hiç beklememişti. “Ben de seni önemsiyorum,” dedi sonunda, sesi biraz çatallaşarak.

Bu sessiz ama anlam dolu anda, odanın kapısı yavaşça açıldı. Hemşire içeri girip Hilal’in tansiyonunu ölçmek için ilerledi. “Komutanım, istirahat etmeniz gerekiyor,” dedi nazikçe. “Biraz dinlenirseniz çok daha hızlı iyileşirsiniz.”

Hilal, başıyla onayladı ama gözleri hâlâ Altay’daydı. Hemşire odadan çıktıktan sonra, Altay ayağa kalktı. “Dinlenmelisin,” dedi yavaşça.

Hilal, onun gitmesini istemiyordu ama bunu söylemek için kelimeleri bulamadı. “Altay,” dedi sessizce, onu durdurmak ister gibi.

Altay, kapının yanında durup ona döndü. Gözlerinde bir yumuşaklık vardı. “Yanındayım,” dedi basitçe. “Her zaman.”

 

Bu sözlerle odadan çıktı, ama Hilal’in içinde bıraktığı sıcaklık, uzun süre kaybolmadı.

 

---

 

 

 

Bölüm : 14.12.2024 18:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...