42. Bölüm
𝐸𝓁𝒶𝓇𝒾𝓃 / ATEŞ VE BARUT / Ben güçlüyüm-2

Ben güçlüyüm-2

𝐸𝓁𝒶𝓇𝒾𝓃
dadaaaa

Merhaba nasılsınız? Uzun zamandır bölüm gelmedi. Tatile gireceğim için atsam olur musunuz? Ona göre iki günde yada üç günde bir atabilirim.

Bir de oy ve yorumlarınızı bekliyorum

Sevgiyle kalın🌟

Bu arada karakterlerin görsellerini değiştirdim bazılarına ekleme yaptım.

Görseldeki modelimiz Ateş Uras Cantürk'ün modelii

Nasılll?

 

...

Ateş Uras CANTÜRK

Tam yeni yeni şu adamı dövüyorduk ki birinin düşme sesini duydum arkamı döndüğümde Kıvılcım'ın düştüğünü ama Sadri Alaca'nın onu tuttuğumu gördüm.

Sonra bayıldı. Adamı bırakıp koşarak yanına gittim. Kolonya tutmamıza rağmen uyanmadı. Hemen doktorlar geldi. Ambulansı da çağırdık. Hastaneye hızlıca sevk edildi. O hastanedeyken ben ve Melih de gerekli işlemleri yapıp hastaneye gittik.

Annemin kaldığı hastane olduğu için artık burası ezberimdeydi. Özge de bu hastanedeydi ve Kıvılcım'ı bu sefer o muayene etmişti.

Özge'yi gördüğümüzde yanına gittim. "Kıvılcım'ın durumu nasıl?" Diye sordum. Yüzü düşünce yanlış bir şey mi yaptığımı düşündüm.

"İyi, sırtı biraz fazla hasar almış ama şimdilik iyi durumda. Onu niye soruyorsun?"

"Sonuçta bizim ekibim lideri o. Yani merak etmem çok normal değil mi?"

"Tabii haklısın " dedi ve "iyi günler!" Gitti.

Hemen kıvılcım'in odasının bulunduğu bölüme gittim.

Barlas, Aslı Melih, Atilla bile buradaydı.

Ben de yanlarına gidip oturdum. "İyi değil mi?" Bu soruyu sorarken içimde garip bir dizi vardı. Niye bu kadar önemsiyordum bu kızı?

"Evet biz içeri girdik. Sende girebilirsin ama çok fazla durma doktor dedi."

Barlas böyle söyleyince içeri girdim. Öylece gözünü tavana dikmiş duruyordu.

Ayak seslerimi duyunca kafasını bana çevirdi.

"Merhaba, Kıvılcım iyi misin?" Deyince gülümsedi ve kafasını salladı.

Yanındaki koltuğa oturdum.

"İyiyim."

"Sırtın çok acıyor mu?"

"Birazcık ağrıyor. O adamlara ne yaptınız?"

"Merak etme hallettik. Hem sen onları düşünme iyi olmaya bak. Daha alınacak çok hesap var!"

"Evet, haklısın."

"Bir şey istersen bana söylersin çok yanında kalmamalıymışım. Sen uyu artık. Biz hemen buradayız."

Dediğimde gülümsedi tekrar.

"Sağolun, hepiniz." dedi.

Bende gülümseyip çıktım odadan.

Bizimkilerin yanında Yaman da vardı. O niye geldi yine?

Beni görünce kaşlarını çattı. Bende aynı şekilde.

"Sen niye geldin?"

"Sanane ister gelirim ister gelmem!"

"Herhalde sen bana gel beni döv diyorsun!"

"Sen beni mi döveceksin?"

"Oğlum biraz sakin olun ne bu celal?" Diye araya girdi Barlas. İkimizde birbirimize sinirli bakışlar atıyorduk.

"Ben sadece Kıvılcım'ı merak ettim o kadar" dedi Yaman Barlas'a bakarak.

"Şuan uyuyor göremezsin onu!" Diye bağırdım.

Ama o beni pek takmadı ve yüzüme sertçe bakıp sırıttı.

"Ben bir bakayım da uyuyorsa çıkarım. Bekleyeceğim onu sen ne yaparsan yap!" Dedi.

İçeri girdi. Kıvılcım uyumuyordu tabii ki. Bu yüzden o da çıkmadı ve beş dakika içeride kaldı.

Barlas da benim gibi ona sinirliydi ama bir şey yapmıyordu. Çıldıracağım!

Altıncı dakikaya girerken çıktı neyse ki hem de gülerek.

Bana yanda yandan bakışlar atınca ayağa kalkmak istedim ama Barlas kolumu tuttu.

Sonra da Yaman'a bakıp "uyuyor mu?" Diye sordu.

"Hayır, uyumuyor. Ben burada bekleyeceğim."

Daha da sinir bozucu bir şey yoktu.

Böylece Melih, ben, Barlas , Aslı ,Duygu ve şu salak şey de bizimle birlikte bekledi. Sabah olmaya yakın kızları eve göndermek istesek de gitmediler. Hemen hemen hepsi uyumaya başlamıştı. Ben hariç!

Sürekli kahve içmekten midem bulanmıştı. Herkes uyuyordu. Acaba Kıvılcım da uyuyor muydu?

İçeri sessizce girdim. Hayır, uyumuyor telefonuna bakıyordu.

"Uyumadım mı?" Diye sorduğumda ödü kopmuş gibi oldu. Bayağı sesiz girdim galiba.

"Afedersin, özür dilerim!" Dedim mahcubiyetle. "Sorun değil. Uyku tutmadı" dedi.

"Beni de." Dediğimde güldü. Uyumadığımı biliyordu.

"Canım sıkıldı herkes uyuyor."

"Herkes dışarıda mı?" Dedi hayretle.

"Biraz kalabalığız. Tabii şu salak şey de olmasa her şey daha iyi olabilirdi."

"Salak şey?"

"Yaman."

"Başka kim var?"

"Melih, Barlas, Duygu, Aslı. "

"Vay be bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum."

"Önemlisin tabii ki niye öyle düşünüyorsun ki?"

"Bilmem. Neyse sen de gidip uyusan iyi olur benim için yeterince perişan oldunuz!"

"Hayır, buradayım. Annemin yanına gideceğim."

Derken kapı açıldı ikimizde gözlerimizi kapıya diktik.

Özge gelmişti. Nöbete mi kalmıştı acaba?

"Ateş, sen de mi buradaydın?"

"Evet, nöbette misin?"

"Aynen öyle. Kıvılcım Hanım, iyi misiniz siz?" Dedi Kıvılcım'a dönerek.

"İyiyim, teşekkür ederim," dedi sıcak bir sesle.

"Ateş, seni dışarı alalım" dedi eldivenlerini takarken. Kıvılcım'a kısa bir göz atıp kafamı salladım.

"Tamam, ben dışarıdayım asker ve doktor hanımlar."

Dışarı çıkıp uyuyan güzellerin yanına oturmayarak annemin yanına gittim.

                       ...

KIVILCIM ATEŞ

Sabah kendimi çok huzursuz bir şekilde hissedip kalktım. Burada canım çok sıkılıyordu ve niye bilmiyorum ama her ay mutlaka şu hastanede olmak beni yoruyor. İşimin başına dönmem lazım. Aynı zamanda Toprağı çok ihmal ettim. Ona kanıt bulacaktım. Nasıl bulacağım hakkında hiç bir fikrim yok.

Hastanede kaldığım süre boyunca Sadri Alaca bile beni ziyaret etmişti. Açıkçası beni şaşırmıştı.

Elime Tutunamayanlar kitabını aldım. Bu kitabı yaklaşık sekiz aydır okuyordum. Bazen ne dediğini anlayamasam da okuyordum.

Telefonuma bildirim gelince ayracı kitabın arasına koyup telefonu elime aldım.

Bildirime bakamadan telefonumu bilinmeyen numara arayınca açtım.

"Alo kimsiniz?"

"Bu seferlik yırtmış olabilirsin ancak bir daha ki sefere şansın yaver gitmeyecek. Unutma bize ait olan bizi bulur. Ve sen bize yeterince zarar verdin şimdi sıra bizde!" Diyince neye uğradığını şaşırdım.

"Ne diyorsun sen? Yılan mafyasından falan korkmam ben! Ben Türk askeriyim sizin gibi hain değilim bu bir, eğer bana veya bir yakınıma yada Türk olan herhangi birine bir zarar gelirse bu sefer acımam bu iki! Size yaşattığınızı yaşatana kadar ölmeyeceğim"

"Emin misin? Sonuçları ağır olacak. Özelikle de senin için!"

Dediğinde kapattım.

Düşünmeye başladım. Hemen gidip yakaladığımız adamları sorgulamalıydım.

Hemen Barlas'ı aradım. Açmayınca Aslı'yı aradım.

Çaldı çaldı ama ses yok. Ateş Uras'ın beni araması ile aramayı yanıtladım.

"Alo, asker hanım, uyandığınıza emin olduğum için aradım. Bizimkiler acil bir görev için gittiler. Aslı da eve gitti uyumak için. Ben kaldım bir tek. Haber vereyim diye aradım. Bir ihtiyacın var mı?"

Demek o yüzden telefonlarına bakmadılar.

"Evet, taburcu olmam lazım hemde hemen."

"Bir terslik mi var?"

"Artık işler ciddiye bindi. Halletmem gerekenler var ama ben hâlâ burada duruyorum."

"Tamam, tamam şimdi hallederim ben senin işlerini merak etme."

"Teşekkür ederim."

Kapattım. Hemşirenin gelmesini bekledim.

 

                          ...

Bölüm sonuu

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum sevgili okurlarım✨

Bölüm : 27.03.2025 20:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...