30. Bölüm
𝐸𝓁𝒶𝓇𝒾𝓃 / ATEŞ VE BARUT / Görev

Görev

𝐸𝓁𝒶𝓇𝒾𝓃
dadaaaa

Merhaba, nasılsınız?

Kitap genel olarak nasıl gidiyor, beğeniyor musunuz?

Ve şöyle ki siz buraları okurken ben sezon finalini yazdım.

Spoiler vermemek için geçiyorum bu kısmı.

Hemen hemen her gün atmaya çalışacağım. Sonra da bir ara vereceğiz.

Üç haftalık bir ara.

Şu aralar oy sayısı düşüyor.

Lütfen hayalet okuyucu olmayın!

Lütfen emek hırsızlığı yapmayın.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum sevgili okurlarım💕

Sevgiyle kalın💙

 

"Kısacası o benim ailemdi, kardeşimdi ve her şeyimdi... Onun mevzusu çok başkaydı bende..."

 

...

"Ne dedi?"

" Bir işi varmış ve telefonu bozulmuş bu yüzden açamamış yarın gelecekmiş!"

"Telefonu bozuldu okey de bence yalan söylüyor"

"Olabilir, hadi hastaneye sür şu arabayı!" Dedi

"Tamam tamam, iyi misin sen ağrın falan var mı?"

"İyiyim iyiyim de acilen hastaneye dönsek iyi olur biraz karnıma ağrılar giriyor gibiyim şuan"

"Merak etme iki dakikaya oradayız" deyip arabayı en güvenli ve hızlı bir şekilde sürdüm.

Gerçekten de kısa bir sürede hastaneye ulaşmıştık. Barlas çaktırmamaya çalışsa da canı yanıyordu. Dikkatli bir şekilde onu arabadan indirip doktorları çağırdım. Kendi odasına alıp pansuman yaptılar. Albay ve diğerleri bana kızgınlıkla bakıyordu.

"Kıvılcım neredeydiniz siz! Hemen açıkla!" Diye bağırınca biraz ürpermedimde değil.

Gözlerimi ona sabitleyerek " önemli bir şey değil albayım nefes almak için dışarı çıktık sadece" dedim sakin bir ses tonu ile ama albay bana kızgın bir şekilde bakmaya devam ediyordu.

İkna olmamıştı!

Yanıma yaklaştı ve " bana yalan söylemeyi kes! Karşında çocuk yok!" Diye tekrar bağırınca çok sinirlendiğinianladım.

"Albayım-"

"Bana nerede olduğunuzu söyle Kıvılcım? Ağır bir ameliyattan çıkmış insanın dışarıda ne işi var?"

"Sadece dışarı çıktık bu kadar bir şey yapmadık ve yarım saat bile sürmeden buraya geldik albayım. Sorun edilecek bir yani yok bence" dedim gözlerimi asla çekmiyordum o da çekmiyordu. Bunu bana o öğretmişti aslında bir çok şeyi o öğretmişti bana.

İnsanlara bakarken göz temasını kesme!

Başını hep dik tut!

Büyüklerine saygılı ol!

Vatanına sahip çık!

Kendini ezdirme ben olsam dahi haklı davandan vazgeçme!

Ben hep onun dediklerini yaptım. Ciddi bir disiplin ile büyütüldüm asker olmamın sebebi de buydu zaten disiplini seviyordum.

"Tamam, bak Kıvılcım güven kaybedildiği zaman ne olur biliyor musun?"

"Bir daha yerine gelmez!" Dedim devam ettirerek. Bizim yaptığımızda bir yanlış yoktu ama yine de albaya durumu söylemek istedim.

"Albayım başka bir yerde sizinle özel konuşabilir miyiz?"

"Tabii ki, birazdan buranın kantinine ineceğim sen de inersin orada konuşuruz"

"Tamam albayım" dedim albay biraz bana baktıktan sonra ilerlemeye devam etti.

Bende o gittikten sonra odama girdim.

Bu odadan nefret ediyordum. Yaklaşık iki haftadır buradayım artık baygınlık geçirecektim. Biraz sonra telefonum titredi.

Yaman arıyordu.

"Alo Yaman?"

"Nasılsın Kıvılcım?"

"İyiyim sen nasılsın?"

"İyiyim bende. Ee aslında sana bir şey soracaktım"

"Tabii seni dinliyorum!"

"Ne zaman taburcu olacaksın?"

"Bugün ya da yarın olurum zaten iyiyim artık kendi kendime yürüyebiliyorum da"

"Taburcu olduğunda seni bir yere götürmek istiyorum. Hem biraz kafan dağılır"

"Nereye?"

"Sürpriz orası ama parti gibi düşün!"

"Peki, ne zaman?"

"Sen hastaneden taburcu olduktan sonra ben sana haber vereceğim"

"Tamam, geliyorum"

"Gerçekten mi? Ne kadar mutlu olduğumu bilemezsin şuan"

"Seni mutlu ettiysem ne güzel!" Aramızda biraz sessizlik oldu.

"Benim albay ile konuşmam gerekiyor sonra görüşürüz"

"Tamam görüşürüz" dedi ve kapattım.

Benim için de güzel olurdu aslında bu yüzden kabul etmiştim.

Elimi yüzümü yıkayıp biraz uyudum daha sonra kapımın çalınması ile irkilip kalktım

Albay gelmişti. Ah doğru ya kantine gidecektim!

"Albayım ben unutttum özür dilerim"

"Önemli değil ne şu mesele anlat bakalım"

"Albayım biz bir kaç gündür Ateş Uras'dan haber alamıyorduk çok merak ettik ve onu aramaya karar verdik"

"Buldunuz mu peki?"

"Hayır albayım bulamadık ama telefon ile görüştük iyi olduğunu ve yarın geleceğini söyledi"

"İyi madem yarın geldiğinde ifadesini alırız. Sana geçen gün söylediğim bir operasyon vardı hatırlıyor musun?"

"Evet albayım"

" Yanımda seninle gelecek kişiyi seçtim"

"Kim albayım?"

"Ateş Uras"

"Ateş Uras mı? Onlar zaten onu tanıyorlar albayım"

"İşte tam da bu yüzden Ateş Uras onunla birlikte gideceksin ve sen içeride herhangi getir götür için değil önemli işlerinde olacaksın dışarıya ne verdiklerini ne yaptıklarını öğreneceğiz. Ateş Uras da pişman olmuş gibi yapıp içlerine girecek o da oradan bilgileri toplayacak ve kaleyi içten fetih edeceğiz!" Dedi güzel bir plandı.

"Mantıklı bir plan albayım. Ama tehlikeli de rolümüzü iyi oynamalıyız"

"E o kadarını yaparsınız diye düşünüyorum neleri aştın sen bunu da yaparsın diye seni seçtim"

"Teşekkür ederim albayım bana güvenebilirsiniz"

"Sana güveniyorum zaten Kıvılcım. Hadi toparlan ve kendini hazırla üç gün sonra bilemedin dört gün sonra göreviniz başlayacak bu görevde saha da siz olacaksınız ama merak etme bütün ekip de arkanızda olup her hareketinizi izleyeceğiz"

"Tamam albayım"

"Ben artık askeriyeye gideyim. Hadi sana iyi günler!"

"İyi günler albayım"

Albay gidince planı düşünüp kendimce taktikler geliştirdim sonra da kitap okuyup uyudum.

*** 

Gözlerimi açtığımda hemşire ile göz göze geldik gülümseyerek bana bakıyordu.

"Merhaba Kıvılcım hanım. Doktor bey taburcu olabileceğinizi söyledi"

"Tamam, hemen taburcu olmak istiyorum" dedim artık buradan kurtulmak istiyordum.

"Peki, hemen işlemleri halledelim o zaman" dedi

İşlemleri falan hallettikten sonra arabama binip eve gidecekken bir arabanın arkamdan korna çalması ile durup arkama baktım.

Bir kadındı arabayı kullanan ama çok net belli olmuyordu. İyice bakmaya çalıştım ama çıkaramadım.

Kadın kafasını camdan çıkarttınca Ateş Uras'ın eski sevgilisi Özge olduğunu anladım.

Doğru ya bu hastanede doktordu!

Gayet şık ve rahat bir şekilde giyinmişti siyah bir pantolon ve beyaz bir sweatshirt havalar artık soğumaya başlamıştı zaten ona çok yakışmıştı.

"Kıvılcım Hanım?"

"Özge Hanım?" İkimizde aynı anda konuşmuştuk.

Birbirimize baktık ve güldük.

"Sizinle karşılaşmayı beklemiyordum arabayı biraz çeker misiniz?" Dedi

"Tabii zaten bende çıkacaktım. Ben uzun süredir bu hastanedeyim ama sizi göremedim..." devamını getirecekler araya girdi

"A evet ben uzun süredir tatildeydim yeni döndüm o yüzdendir. Bu arada geçmiş olsun neyiniz vardı?"

"Önemli değil ya bir operasyondaydım vuruldum o yani bir şey yok"

Sonuçta biz askeriz ve her an vurulmaya açığız.

"Anladım. Tekrar geçmiş olsun"

" Teşekkür ederim. Ben arabayı çekeyim size iyi günler!"

"İyi günler Kıvılcım Hanım!"

Arabayı oradan çekip evime doğru sürdüm.

Hastane evime yaklaşık bir saatlik uzaklıktaydı. Markete ve fırına uğrayıp alacaklarımı aldıktan sonra tekrar arabaya binip evime gittim.

Arabayı park ettim bagajı açıp poşetleri aldım ve eve doğru yürümeye başladım.

Evimi her anlamda çok özlemişim gerçekten!

Kapıyı anahtarlarımla açıp içeri girdim. Ev bıraktığım gibiydi.

Poşetleri mutfağa bırakıp lavaboya attım elimi yüzümü yıkayıp duş aldım ve o hastane kokusundan arındım.

Barlas ise hâlâ oradaydı. Ve Barlas hastanelerden nefret ederdi. Yine de oldukça sakin bir yapısı olduğu için hastanede kalırken acı çekse de belli etmiyordu.

Duygularını içerde yaşar dışarıya çok belli etmezdi. Çünkü o hep tek başına büyüdü ve sorunlarını birine anlatma gibi bir lüksü hiç olmadı. Bana bile bir şeyleri anlatırken zorlanıyor ama zor da olsa aştı bu durumu.

Onunla tanıştığında ikimizde psikolojik anlamda çökmüştük ama birbirimize tutunup kardeş olduk. Birbirimize aile olduk. Kısacası o benim ailemdi, kardeşimdi ve her şeyimdi... Onun mevzusu çok başkaydı bende...

Bunları düşünürken banyodaki işlerimi halledip mutfağa geçtim ve makarna ve tavuk çorbası yaptım.

Koltuğa oturduğunda telefonum titreşti. Barlas arıyordu.

"Alo Barkas?"

"Kıvılcım iyi misin gittin mi eve?"

"Evet evet evdeyim şuan"

"Güzel, ne oldu biliyor musun?"

"Ne oldu?"

"Ateş Uras buraya geldi"

"Geldi mi? Tam da benim çıkacağım gün mü yani?"

"Evet, maalesef. Ama bir şey anlatmadı yani neden kaç gündür olmadığını falan sonra seni sordu ve albayla konuşmak için gitti yine. Şuan odada Melih , ben ve Gökhan var bu ikisi benimle dalga geçerken bende onların aşk ve psikolojik hayatlarını dinliyorum 10/10 aktivite değil mi?"

Bu dediği beni güldürmüştü. Gökhan ile Melih yan yana gelince çok komik bir ikili oluyorlar kafa yapıları aynı olduğu için kendi esprilerini kendileri gülüyorlar Barlas da tam tersi çok ciddi bir insan olduğu icin onlarla pek iyi anlaşamıyor. Gökhan, bizim timden değildi o daha çok siber işlere bakıyordu. Ama onunla da iyi arkadaştık ve beni güldürüyordu. Gerçekten komiklerdi Barlas kabul etmese de.

"Senin yerinde ben olsam katıla katıla gülerdim"

"Bunların saçma sapan espri olmayan esprilerine nasıl gülebilirim ki.... Neyse ben kapatıyorum haydi kendine iyi bak!"

"Sende!" Diyip kapattım.

Yemeklerimi masaya getirdim. Bir tane tabak ve kaşık aldım. Masaya geçip uzun zamandır izlemek istediğim filmi izlemeye başladım.

Filmin adı: Uyumsuz.

Bir aksiyon filmiydi ve bence müthiş bir şeydi.

En heyecanlı anında Yaman aradı aynı saniyede kapım çalındı. Bu nasıl bir tesadüftü!

Telefonumu elime alıp kapıya bakmaya gittim kapıyı açtığımda karşımda Ateş Uras'ı görmem ile şaşırdım.

Her zamanki gibi lacivert tonlarında giyinmişti bu ona yakışıyordu bence.

Bense ev halimle karşısında duruyordum. Yaman aramaya devam ediyor ben Ateş Uras'a Ateş Uras da bana bakmaya devam ediyordu.

Telefonu açıp Ateş Uras'a bir dakika bekle dedikten sonra onu içeri davet ettim o salona geçerken bende Yaman'ın aramasını yanıtladım.

"Alo Yaman?"

"Kıvılcım, iyi misin? Açmayınca merak ettim!"

"İyiyim iyiyim duymamışım özür dilerim bir sorun mu var?"

"Yok sorun yok da sen taburcu olmuşsun diyorum ki yarın seni sürpriz yerime götürebilir miyim uygun mu?" Ona söz vermiştim geri dönmek olmazdı.

"Tamam olur"

"Seni alırım ben o zaman"

"Kendimde gelirdim ama... Peki ona da tamam görüşürüz"

"Görüşürüz" dedi ve kapattım.

Daha sonra salona geçtik Ateş Uras koltuğa oturmuş telefonu ile oynuyordu.

"Ateş Uras hoş geldin kusura bakma önemli bir telefonum vardı da"

"Yaman'ın önemli bir kişi olduğunu zannetmiyorum" dedi başını telefonundan kaldırıp gözlerime bakarak

"Senin için olmayabilir ama benim için öyle" dedim ve

"Uzun zamandır neredeydin?" Diye ekledim.

"Buraya sana hesap vermek için gelmedim asker hanım" telefonunu cebine koyup yanıma geldi ve tam önümde durdu

"Niye geldin o zaman?" Diye sordum

"Albay yılan mafyası operasyonunda birlikte çalışacağımızı söylemese gelmeyecektim"

"Telefondan da konuşabilirdik gelmene gerek yoktu bence"

"Her şey için bir cevabın olduğunu zannediyorsun ama eşyalarım bu evde kalmış siz vurulmadan önce bu evdeydi almayı unuttum hem onları almaya hem de sana vereceğim dosyaları iyice inceleyip rolüne doğru düzgün girmen için geldim" dedi daha sonra "eşyalarımı alabilir miyim? Müsaitse?" Diye ekledi.

"Tabii ki alabilirsin" dedim elime dosyaları verdikten sonra yukarıya çıktı. Eşyalarını alması beş dakika bile sürmemişti. Elinde bir çanta ile aşağı inince bana bakıp,

"Her şey için teşekkür ederim ve birkaç gün sonra operasyonumuz başlayacak bu konu ile yarın detaylıca konuşuruz şimdi gitmem gerek haydi görüşürüz!"

Dedi ve konuşmama fırsat vermeden gitti.

Öylece durmuş bakıyordum bende garip hissetmiştim.

Sonra dosyaları elime alıp inceledim. Masanın üzerine koyup Melih'i aradım Toprağın durumu için.

"Melih, Toprağın durumu nasıl?" Diyerek hop diye girdim konuya

"İyi Kıvılcım her zaman ki gibi niye sordun?"

"Uzun zamandır onu hiç görmedim merak ettim sadece"

"Yani aslında psikolojik olarak pek iyi değil gibi ama şimdilik psikolojik tedavi görüyor "

"Psikolojik tedavi mi?"

"Evet, ama iyi yani şimdilik benim işlerim var sonra konuşsak olur mu?"

"Olur hadi görüşürüz"

"Görüşürüz"

O kapattıktan sonra ben de dosyaları incelemeye devam ettim.

Genel olarak yılan mafyasının karanlık işleri yazıyordu. Ama pek işime yarar bir şey yoktu.

Sıkılıp filmime devam ettim.

Böylece zaman daha hızlı ve eğlenceli geçti.

Sonra kapım çaldı. Bu saatte kim diye düşünürken bir yandan da silahımı yanımda tutuyordum. Artık korkuyordum.

Korkutanlar, bizi bu hâle getirenlerin utanması gerekiyor.

İnşallah o günleri göreceğiz...

 

...

Kestikk..

Oy vermeyi unutma dostumm😉

Bölüm : 28.02.2025 23:26 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...