7. Bölüm
𝐸𝓁𝒶𝓇𝒾𝓃 / ATEŞ VE BARUT / Köşeye sıkıştınız!

Köşeye sıkıştınız!

𝐸𝓁𝒶𝓇𝒾𝓃
dadaaaa

Merhaba herkese nasılsınız? Ben bu bölümden bayağı bir keyif aldım yazarken umarım sizde aynı keyifi yaşarsınız.

 

Oy ve yorumlarınızı unutmayın! Kitabımla ilgili ne düşündüğümüzü merak ediyorum. Karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz? Düşüncelerinizi benimle paylaşın lütfen. İyi okumalar!

(Düzenlendi.)

       ...

Sorgu işlerini bittikten sonra hemen Barlas'ı aradım.

Konuşmak istiyordu acaba ne söyleyecekti?

"Alo Barlas, neredesin? Konuşmamız gereken bir konu vardı ya onu konuşalım bitti sorgu şimdilik."

Barlas biraz duraksadı sonra cevap verdi.

" Askeriyedeyim sen de oraya gel!"

"Barlas, ben diyorum ki yemek mi yesek? Ben hiçbir şey yemedim doğru düzgün bir konum atayım oraya gel sende."

"Tamam, peki, at geliyorum."

"Tamamdır atıyorum," konumu attıktan sonra ben de restauranta gittim.

Cidden çok açtım. Bir şeyler sipariş etmeden önce onu beklemeye başladım. Yaklaşık yarım saatlik yol vardı askeriyeden buraya ama o iki saattir yoktu. Ben yemek falan söylemek için onu bekliyordum ama o gelene kadar bir şeyler sipariş etmiştim. Aradım ama telefonu da kapalıydı neler oluyordu?

" Alo Müge, Barlas orada mı?" Diye sordum.

"Hayır, bir saat önce çıktı. Bir şey mi oldu?"

" Yemek yiyecektik... Oradan buraya yarım saat yol vardı ama telefonunu da açmıyor nerede olduğu hakkında bir şey bulamaz mısın?" Diye sordum.

" Tamam, sen merak etme ben bir şeyler bulmaya çalışayım," dedi klavyenin sesini duydum.

" Tamam lütfen biraz hızlı ol," dedim ve kapattım. Zaten bir haftadır yüzüme bakmıyordu. Bir şey var ama ne?

O sırada başka bir numara aradı. Bilinmeyen numara mı? Merak ettim hemen cevaplandırdım.

"Alo merhaba, asker hanım." Rehberime kayıtlı değildi. Sesi yabancı da değildi ama kim olduğunu anlayamadım.

"Kimsiniz?"

"Afedersiniz ismimi söylemedim. Ben Ateş Uras Cantürk."

Numaramı nereden buldu bu?

"Ateş Bey, beni neden aradınız bir şey mi oldu?"

" Özledim."

"Anlamadım?"

"Neyini anlamadınız hanımefendi özledim diyorum!"

"Salak salak konuşmayı kesin ve ne olduğunu anlatın!"

"Şu arkadaşınız üstümden kalkmıyor!"

Anlamadım?

"Ne? Kimden bahsediyorsunuz?" Hangi arkadaşım? Ne oluyordu?

"Barış mıydı? Basra mıydı? Bâki mi neyse o işte!"

Barlas'tan bahsediyordu.

"Barlas mı? Ona bir şey mi oldu?"

"Yok gayet iyi de kafası pek iyi değil gibi yığıldı kaldı üstüme, gelin alın lütfen."

"Tamam, geliyorum."

"Lütfen," dedi ve kapattı. Bu adam beni çıldırtacak en sonunda ya!

Barlas'ın hastanede ne işi vardı?

Cüzdanımdaki bir miktar parayı masanın üzerine bırakıp koşarak arabama bindim. Hastanenin yoluna düştüm bu sırada Müge'yi arayıp yerini bulduğumu da söyledim. Korkumdan ölüp ölüp dirildim resmen.

Bilinmeyen numarayı da değiştirip, Ateş Uras diye kaydettim. Çünkü defalarca kez arayıp, "nerdesin? Çabuk gel artık!' gibi isyan mesajları atıyordu. Başka zaman olsa iyi bir benzetecektim de neyse ki Barlas'ın yerini söyledi.

Yoksa sonu iyi olmayacaktı.

Hastaneye geldiğimde hemen bulundukları odaya girdiğimde şaşırmıştım. Gördüğüm manzara beni güldürmüştü.

Çünkü Ateş Uras bir koltukta oturmuş başını geriye atmıştı ellerini göğsünde birleştirmişti. Barlas da onun dizlerine kafasını koymuştu ve uyuyorlardı.

Ben gelene kadar ikisi de uyuyakalmıştı. Çok tatlılardı şuan.

"Hey koğuş kalk!" Diye bağırdığımda ikiside uyandı.

Bu hâlleri de fazla komikti. "Günaydın uykucular!" Diye ikinci kez seslendiğimde uyku mahmuru gözleriyle bana bakıyorlardı. Hallerinden haberleri yoktu tabii.

"Geldik mi?" Diyen Barlas'a karşılık, "Nereye geldik lan biz?!" demişti Ateş Uras.

Gerçekten durdukları durumumdan bir haber hiç istiflerini bozmadan oturuyorlardı. Hemen Barlas'ın yanına gittim.

"Barlas, ne oldu sana iyi misin?" Dediğimde Ateş Uras kendine gelmiş bir şekilde göz devirdi.

"Hâlâ üzerinde oturduğuna göre çok iyi. Sizi beklerken bende uyuyakaldım. Birinin sorgusu bitmez, diğerinin uyuması bu ne bitmez çileydi ya!"

Ciddi mi diye ona bakıyordum.

" Ne diyorsunuz siz acaba? Barlas artık kendine mi gelsen sen rezil oluyoruz burada!" Dedim öfkeyle. Barlas yavaş yavaş kendine geldi. Gözlerini ovuşturdu ve dip dibe olduğu Ateş Uras'a baktı. Sonra kafasını bana çevirdi. Ardından yeniden bu sefer gözlerini sonuna kadar açarak Ateş Uras'a baktı.

Evet, kendine geldi.

"Lan!" Diye bağırdı birden. "Senin ne isin var dibinde sapık misin nesin?!" Diye bağırdı birden.

Ateş Uras üstüme iyilik sağlık der gibi ona baktı. Üzerimi işaret etti. Ardından kahkaha attı.

"Çok yakışıklı bir beyefendisiniz ve kucağımda uyuyaklamışsınız hiç yakışıyor mu?" Dedi cıklayarak.

Barlas kafasını kaldırıp benimle göz göze geldi. Kollarımı birbirine bağlayıp bu trajediyi izliyordum.

"Ben..." dedi afallayarak. "Buraya nasıl geldim bilmiyorum. Bu herifin dizinde niye uyudum onu da bilmiyorum ama seninle yemek yiyecektik. Hatırlıyorum. Sonra beni albay çağırdı diye buraya geldim ama albay..." sonra durdu bana baktı. Niye devam etmedi?

"Ne oldu albaya?"

Sustu. Sustu. Sustu.

"Bir şey söyle ne oldu albaya diyorum?!" Diye bağırmaya devam ettim. Ama Barlas ısrarla susmaya devam ediyordu.

"Konuş artık Barlas!"

"Geldiğimde yoktu ve-"

"Bir kere daha sus bak ne oluyor? Nerede albay nerede!" Diye bağırıyordum.

Allah'ım ne olur bir şey olmasın.

"Bir not vardı içinde Yılan mafyasının imzası vardı sanırım onlar kaçıracaklardı ama kaçıramadılar. Ateş sayesinde, görmen lazımdı adamları elinden zor aldım. Sonra zaten beni de uyuşturdular buraya kadar Ateş sağolsun o getirdi. Evet, bunu hatırlıyorum ama nasıl bayıldığımı hatırlamıyorum."

Ateş sonunda bir işe yaradı desene.

Kafamı Ateş Uras'a çevirdim. Minnetle yüzüne baktım.

"Teşekkür ederiz Ateş Uras Bey."

"Ne demek, kim olsa aynısını yapardı da ben o kaçan adamları sanırım tanıyorum. Ben tam yakalamıştım sonra Barlas ile ilgilenirken kaçtılar işte."

"Olsun, albay hâlâ odasında mı?"

"Evet de ben sizinle bir şey konuşabilir miyim asker hanım?"

"Konuşun tabii. Bu arada sizin mesleğiniz neydi?"

"Ben pilotum. Yani pilottum bir zamanlar. Şimdi askerlere yardım ediyorum. Askeri pilot gibi bir şey işte albay sayesinde tabii."

" Peki neden bıraktınız ya da bir sakatlık durumu mu söz konusu oldu?" Diye sordum merakla.

Tabii ki cevap vermek yerine lafı çevirdi alay ederek.

" Fazla meraklı olduğunuzu söylemiş miydim acaba asker hanım?"

"Pilot Bey, ama bu benim görevim ve bana hiç yardımcı olmuyorsunuz!"

"Neyse, konuşmamız gerek diyorum."

"Konuşun lütfen, dinliyorum."

"Burada olmaz."

"Nerede olacakmış başka?" Bu soru sonunda aramıza katılan Barlas'dan geldi.

İkimizin bakışları bir anda ona döndü.

" Asker hanımla geçen konuştuğumuz konu ile ilgili bir şey söylemem gerek ve ona söylemek istiyorum. Zaten siz de şuan pek iyi görünmüyorsunuz bence bir doktora görünseniz daha iyi olur."

Sanırım geçen dediğim gibi tüm bildiklerini anlatacak sanırım. Öyle yapsa daha iyi olur onun için.

"Tamam, Barlas bence de bir doktora görün bende beyefendinin sorgu işini artık tamamlayayım."

Yüzüme anlamsız bir bakış atıp çıktı.

"Evet, pilot bey sizi bekliyorum."

"Öncelikle sizin işinizi zorlaştırdığım için özür dilerim. Size anlatmadığım birkaç detay var ama bu çok da kolay değil bende hikayemi baştan anlatmak isterdim ama zamanımız pek yok o yüzden kısaca anlatmak isterim. Ama sizden öncelikle bir şey istiyorum yani bana bir söz vermenizi istiyorum."

Aslında anlatacağı hikayeyi biraz olsun tahmin ediyordum. Ama ondan duymak daha mantıklı olurdu.

" Ne ile ilgili bir söz açık konuşursanız sevinirim."

"Kardeşimi o yılan mafyasından korumanızı istiyorum bana bir şey olursa himâyenize almanızı istiyorum."

"Tabii ki korurum da sizin korktuğumuz bir şey mi var? Yılan mafyası ile ilgili bir şeyler biliyorsunuz değil mi?"

"Yani bildiğim bir şeyler var evet ama bunu size anlatamam sadece bu söz benim için çok önemli bilmenizi isterim. Bir gün her şeyi anlatacağım ama bugün değil. Beni anlıyor musunuz bilmiyorum ama."

Yılan mafyası ile işbirliği yapıyor olabilir miydi acaba?

"Bak sana net bir şey soracağım bunun karşılığı olarak senin de bir şey yapman lazım."

"Merak etmeyin zamanı geldiğinde size çok önemli bir bilgi vereceğim. Ne isterseniz sorabilirsiniz."

" Yılan mafyası ile işbirliği yapıyor musunuz?"

"Hayır."

"Söylediklerin beni çok şüphelendirdi doğrusu sana nasıl güvenebilirim?"

"Bakın her konuda yalan söyleyebilirim ama bu konuda asla onlarla asla bir işbirliği yapmam bu konuda bana güvenin. Tamam, pek güven vermiyorum size ama bu konuda yalan söylemem."

"Peki öyle diyorsan." Telefonum çaldı Barlas arıyordu.

"Afedersin." Sorun değil der gibi kafasını salladı.

"Efendim Barlas?"

"Bitmedi mi şu sorgu?"

"Bitti sayılır. Hastanedesin değil mi?"

"Evet, albayın yanındayım."

"Tamam geliyorum," dedim ve kapattım. "Söyleyecek başka bir şeyin yoksa gitmem gerek."

"Şimdilik yok."

"Tamam, o zaman sonra görüşürüz."

Çekingen bir tavırla dışarı çıkacakken son bir kez yüzüme baktım ve çıktım. Açıkçası pek güvenemiyordum ona bu yüzden peşine bir takipçi takmaya karar verdim. Yılan mafyası ile ilgili bir şeyi var gibi.

Albayın odasının yanına giderken dikkatimi çeken iki adam gördüm. Fazla ürkütücü görünüyorlardı. Onları izlemek için bir sandalyeye oturdum. Telefonumu açtım ve bir şeyler araştırıyormuş gibi yapıp videoya aldım. Açıkçası işimi şansa bırakamazdım. Sonra bu videoyu Cansu'ya attım ve araştırmasını istedim.

Bu sırada Ateş de oradan geçiyordu kendimi saklamak için bir dergi aldım. Beni farketmedi ama o adamları gördü sonra da etrafına bakındı. Daha sonra dışarı çıktı adamlarda onun peşindeydi tabii. İçimden bir ses birbirlerini tanıdıklarını söylüyor. Bu sırada Cansu beni aradı. "Cansu bir şey bulabildin mi?"

"Buldum tabii bulmaz mıyım? Bu adamları sakın kaçırma Yılan mafyası ile ilgileri var."

"Ne gibi ilgileri mesela?" Bu sırada bir yandan da adamları takip ediyordum. Onlar da Ateş Uras'ı takip etmeleri işin trajikomik tarafıydı.

"Bunlar Yılan mafyası eski üyeleri. Ancak birkaç yıl kadar önce ayrılmışlar kolay bir ayrılık değil öldüklerini zannediyorlarmış hâla ama yaşıyorlar. Senin için bir ekip göndermemi ister misin?"

"Hayır. Barlas ve birkaç arkadaş burada onlarla hâllederiz."

"Tamam, dikkatli ol!'

"Olurum," dedim ve kapattım. Bu konuda kimseye söz veremezdim. Sonra da diğerlerini arayıp haber verecektim ki arka bahçede durdular hemen duvarın arkasına saklandım. Kameraların görmediği yerdelerdi.

Tabii ki burayı da kayda aldım. Bir şeyler konuşuyorlardı ama pek duyamıyordum. Garip bir şekilde sanki arkadaşlarmış gibiydiler. Ancak sonra telefonum çaldı Ateş Uras beni gördü ama bozuntuya vermedi.

Şansıma diğerleri görmedi. Sonra adamlar Ateş Uras'a silah çekti en beklemediğim anda. O ise hiçbir şey yapmıyordu. Ben araya girsem mi diye düşünüyorken vazgeçtim çünkü ne yapacağını merak ediyordum.

Ancak iki dakika sonra Umut'un gelmesiyle fikrim değişti. Onu bana emanet etmişti. Umut'un geldiğini daha farketmemişti. Bir tek ben ve silahlı tombul adam farketti diğeri sigarasıyla uğraşıyordu. Zaten salak birine benziyordu.

Umut'u oradan kurtarmalıydım. Ateş umrumda değildi ama Umut önemliydi. Umut da korkmuş olmalıydı ki yerinden kıpırdayamıyordu. Ta Ki adam ona silah doğrultana kadar... Bu sayede Ateşi de tehdit etmeye başladı. Tam vuracağı sırada araya ben girmek zorunda kaldım.

"Dur yapma!" Diye bağırdığım gibi tüm oklar bana döndü. Sonra adam bana baktı. "Sen de kimsin?" Diye sordu.

"Kızı boş ver o işinize yaramaz, Umut'u da boş ver, size ben lazımım onları rahat bırak!" Diye adeta haykırdı.

İşin garip yanı diğer adamın hiç umrunda değilmiş gibi sigarasını içmekle uğraşıyordu. Bir yandan da ayakkabılarına bulaşan külü temizliyordu. Yani pek buralı değildi. Ve işime yarayacak o salak elemanı bulmuştum.

Sonra adam Ateş Uras'a dönerek, bir şeyler söylemeye devam etti. Diğer adam bana çok yakındı o adam arkasını döndüğünde çevik bir hareketle diğer adamın yanına gittim daha o farketmeden ben onu vurdum susturucu olduğu için pek ses çıkmadı.

Zaten zayıf olan adam buraya fazla uzak olmasa da uzaktı işime yarayan ikinci kısım da buydu. Şişman adamı vurduktan sonra hem onun silahını hem de kendi silahımı alarak tekrar yerime geçtim. Bunu da fark etmedi çünkü Ateş Uras ile dövüşüyorlardı fırsat bu fırsat önce Umut'u sağlama almak için onun yanına gittim.

Umut titrek gözlerle bakıyordu etrafa. Korktuğu her halinden belli oluyordu.

"Sakin ol Umut ve o adam seni görmeden git Barlas abine haber ver. Şu telefonumu al iki dediğimde arkana bakmadan koş tamam mı?" Kafasını salladı.

"İki! Hadi göreyim seni aslanım!" O hemen gitti. Birazdan olacakları görsün istemiyordum aslında.

İki tane silahımla tam önlerine geçerek ikisine de silahımı doğrulttum. Sonra zayıf olan adamın iki ayağına da eş zamanlı sıktım. Adam yere yığıldı tabii.

Aslında bu Ateş Uras'a pek yardım etmek istemezdim ama bana lazımdı. "Lan sen napıyorsun?"

Silahını bana sıkmak için kaldıracağı sırada Ateş Uras onun silahını alıp benim önüme geçti. Sonra da iki eline ateş etti. Adam öyle bir bağırıyordu ki yüzümü buruşturdum. Ateş Uras arkasını dönüp dik dik yüzüme baktı.

"Gelmemen için o kadar kaş göz yaptım!"

"Umut olmasa gelmezdim zaten!"

"Sağol asker hanım."

"Ne demek."

Aramızdaki anlamsız bakışma sürerken üçüncü bir ses yükseldi. Yerde iki kolu da kanayan adamdan geliyordu ses.

"Siz ikiniz orada konuşacağınıza yardım edin. Hamdi neredesin Hamdi!"

"Harbiden Hamdi nerede?" Kafalarını çevirip az önce tam arkasından vurduğum Hamdi'ye bir de bana baktılar. "Sen nasıl... Ne zaman vurdun onu?"

"Orası da bana kalsın," deyip göz kırptım gülerek.

"İyi iş çıkardınız asker hanım," dedi Ateş Uras omzuma hafifçe dokunarak.

"Sizinle daha sonra görüşeceğiz pilot bey."

Daha sonra Umut sayesinde Barlas ve birkaç kişi daha gelmişti. Ben koşarak Barlas'a sarıldım. "İyi misin?" Diye sordu saçlarımı okşarken.

" İyiyim bende sorun yok da bir dakika tut şunu." Elimdeki bir silahı ona verdim diğeriyle de Ateş'in ayağına sıktım.

Ateş dengesini kaybedip yere düştü. Acıyla inlemeye başladı.

" Üç yaralımız var. İkisi ağır diğeri önemsiz bir sıyrık."

Ateş, adı gibi bakıyordu bana. "Bana niye vurdun be kadın!" diye bağırdı ayağını tutarak.

"Bağırma ona hak etmiş olmasan vurmazdı değil mi çocuklar?" Dedi Barlas bir kolunu omzuma atarak kahkaha attı.

Gülerek hep bir ağızdan evet sesleri yükseldi.

Evet, hak etmese vurmazdım, kesinlikle.

 

 

 

 

 

Bölüm : 04.01.2025 18:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...