Odamın kapısını açıp içeri girecekken bir anda biri belimden tutup sırtına attı.
Yaşadığım şokun etkisi ile öylece kalakaldım.
"Demir ne yapıyorsun? İndir beni!"
"Hani karnın ağrıyordu, İzmirli?"
Kafam aşağıydı ve saçlarım sallanıyordu.
"Hayır, madem uyandım o zaman sana bir sürprizim var ona bir bakabilirsin."
"Göreceksin ama dışarı çıkmamız gerekiyor."
Bir anda sırtından indirip yere bıraktı beni. Daha sonra askılıktan onun montunu ve atkısını uzattı.
Gitmeyeceğimi belli eder gibi baktım ona.
İnatla montu ve atkıyı giydirdi üzerime daha sonra elimi sıkı sıkı tutup dışarı çıkardı.
Biraz yürüdükten sonra ahır gibi bir yerin önüne gelmiştik.
Bir anda gözlerimi kapattı elleriyle ve kulağıma fısıldadı.
Biraz daha yürüdüğümde o da ellerini gözlerimden çekmeden yavaşça yürüyordu arkamdan.
"Demir üşüyorum. Nerede bu sürpriz?"
"Geldik!" Dedi sevinçle ve ellerini gözlerimden çekti.
Gözlerim anlık olarak siyah gördüm daha sonra görüntü netleşince dört ayaklı, üzeri siyah beyaz çizgili ve mö diyen bir ineği görünce ağzım açık kaldı.
Tek kaşımı havaya kaldırdığında Demir'in sırıtan yüzünü gördüm.
Sürpriz dediği şey inek miydi?
"Demir bu ne?" Dedim baygın suratla.
"İnek. Nasıl beğendin mi?" Diye sordu pişkin pişkin.
"Aşık oldum. Yarın nikah dairesine gidip evleneceğim bu inekle. Sen de şahit olursun!"
"O kadar mı beğendin?" Gözlerinde tatlı kıpırtı vardı. Sanki beğenip beğenmemem onun için çok önemliydi.
"Demir, Allah aşkına bu mu sürprizin? Ne yapayım ben ineği?" Dedim göz devirip.
"Bende sütümüz heç bitmesun diye inek aldum da. Nasil?""
"Demir sen çok büyük adamsın. Yani sütü bitince inek almayan da ne bileyim" dedim, kahkaha atarak.
Demir bana kınar gibi baktı ve kolumu tutup ineğin yanına sürükledi.
"Hayır, ben korkarım inekten. Uzak tut benden!"
"Yav kızım ne korkması ya? İnek bu!"
Zorla beni ineğin yanına götürdü.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |