Merhabalar yeni bölümle geldim.
O zaman çok beklemeden geçelim bölüme iyi okumalar dilerim 🤍
🌊
İçeriden gelen seslere en büyüğünden yüzümü buruşturdum. Irak bölgesi içinde bir otelde bulunuyorduk. Aradığımız adam burada kalıyordu ama gitmişti. Şahin ise kendi yöntemleri ile otelin danışma kısmından adamdan öğrenmeye çalışıyordu. İşkence yaprakta öğrenebilirdim ama hanımefendi adamı çok beğenmişti ve şuan otelin boş mutfağında sevişiyordu. Kapının önünde ise ben duruyordum. Berbatt bir hayat kesinlikle.
Kapı açıldı. Dağılmış kırmızı rujunu elliyle düzeltmeye çalıştı." Öğrendim gidelim."
Önden yürüdüm." İğrençsin Şahin." Arkamdan gülerek geldi. Bir insan her yerde sevişecek insan nasıl bulur anlamıyorum.
" Sevişmediğim tek Iraklı kalmıştı." Yanımda yerini aldı." Liste tamamlandı şimdi."
" Dünyada ki her ülkede ki bir insan ile seviştin mi?" Yapmamıştır her hâlde o kadar? Bakışlarına bakılacak olursak yapmıştı. Bir insanın libidosu nasıl bu kadar yüksek olur? Anlamıyorum , anlamayacağım.
Çocukluğum girdi araya." Bizimde Murat'a karşı yüksek libidomuz var ama."
Bizim sadece Murat'a var ama Şahin gibi herkese yok. Otelin önünde duran arabaya bindik. Adresi söylediğinde çalıştırdım arabayı. Buraları iyi bilirdim. Zamanında uzun süre Irak bölgesinde görev yapmıştım. Avucumun içi kadar ezbere bildirdim.
Yol akıp giderken. Aynayı açıp kırmızı rujunu sürdü. Kırmızı renkten nefret ettiği halde kırmızıdan vazgeçemiyordu. Annesi seviyor diye. Beş yaşında annesi yurda bırakıp gitmişti. Müdüre hanımdan öğrendiğim kadarıyla. Annesi, babasından dayak yiyormuş. Babası beş yaşında öldükten sonra Şahin'in annesi daha babasının ölümünden iki gün geçmeden başka bir adam ile evlenmek istemiş. Evleneceği adam Şahini istemeyince annesi yurda bırakmıştı. Bir daha da asla gelmemişti. Hala bir ümit annesinin onu seveceğini düşünüyordu. Boşa hayaller kuruyor. Kadını bulmuştum. Zamanında konuşmaya da çalışmıştım. Şahini sevmesini istemiştim ama hiçbir şekilde kızını kabul etmedi. Hatta evlatlıktan bile red etmişti. Vicdansız bir anneydi.
Ruju sürdükten sonra ellini başına yaslayıp yolu izlemeye koyuldu." Bazen düşünüyorum da Özal."
Alayla konuştum." Sen düşünebiliyor musun Şahin?"
En tersinden bakışını attı." Sus bir be sus. Şurada güzel bir şey diyeceğiz."
Başımı salladım gülerek." Tamam tamam konuş bakalım." Kırmızı ışık yanınca durdum. Göz ucuyla baktım hüzünlü duruyordu.
Bakmadı bana. Sessi hüzünlü çıktı." Bazen diyorum ki Özal. Keşke böyle bir hayatımız olmasaydı. Seninle yurta değilde başka şekilde tanışsaydık. Okul arkadaşı, komşu yada başka türlü ama bu şekilde olmasaydı." Kırmızı gözleri bana döndü. Gözleri kırmızıydı. Annesi hamile olduğunda babasının dayaklarından bıktığı için ilaçlar ile intihar etmeye çalışmış buda Şahinin genetiğinde değişmelerin olmasına sebep olmuş. Sarıdan kırmızıya çalan gözleri vardı. Ağlama isteği olduğunda kırmızıya dönüyordu.
" Keşke Şahin." Hafif tebessüm ile ekleme yaptım ." Ama o zamanda böyle olurduk biz." Kesin. Olsun onu böyle seviyordum.
" Olsun yine de daha az acılarımız olurdu." Saçlarını karıştırdı, burnunu çekti." Annemi buldum biliyor musun?"
Yeşil ışık yanınca gaza yüklendim. Şaşkın baktım ." Hani bulmamıştın?" Bana öyle söylemişti. Demek bulmuştu annesini.
Başını usulca salladı. Şuan karşımda her zaman olduğu çekici, seksi bakışları ile durmuyordu. Yurta ilk tanıdığım ürkek , çekingen bakan yaralı bir çocuk bakışı vardı. " Buldum. Konuştum da. Tüm suç benimiş." Kaşlarım çatıldı. Onun suçu neydi ki? Masum bir çocuk ne suç işleyebilir ki?" Bana hamile olduğu için o evde durmaya devam etmek zorunda kalmış. Ben olmasaymışım o evden kaçıp gidecekmiş ama kollunu bacağını ben bağlamışım. İntihar ettiğinde hala yaşamaya devam ederek onu o eve hapis etmişim." Bir damla yaş süzüldü elli ile silmeye çalıştı ama ardından yeni bir tane daha düştü. " Hayata tutunmam suçmuş. Ben olmasam daha iyi hayatı olurmuş. Babamın dayaklarını , hakaretlerin çekmek zorunda kalmayacakmış."
Burnumdan soludum." Saçmalık. Yaparken sana mı sordu sanki? Sormadı." Elline uzanıp tuttum." Boş konuşmuş o kadın. Takma."
Dudaklarını büzdü." Teselli düğmen hala çalışmıyor dimi?"
" Evet." Ellini öptüm. Topuklu ayakkabılarını çıkartı. Yan dönüp başını dizime koydu , dizlerini kendine çekti , bir elli bacağımda durdu diğer elli kalbinin üzerinde. " O kadın için kendini üzme Şahin. Sevmeyi bilmeyen insandan ne bekliyorsun?" Kırmızı saçlarını hafif hafif okşadım bir yandan da arabayı sürmeye devam ettim.
" Kızlarını seviyor ama gördüm kızları ile çok güzel ilgileniyordu. Benim bir kere saçlarımı okşamaz iken kızlarının saçlarını okşuyordu. " Böyle bir anne için hala nefret ettiği kırmızı rengi sevmeye çalışıyordu. Saçlarını kırmızıya boyuyordu. Kendi saç rengi siyahtı ama o inatla kırmızı renge boyamaya devam ediyordu. Sevgi hak eden insana verilmeli. Seven insan için çabalanmalı.
Cevap veremedim. Ne desem işe yaramazdı onun yerine annesinin okşamadığı kırmzı saçlarını uzun uzun okşadım arada öpücükler kondurdum. Annesi sevmesin ben severim onu. Ben saçlarıma dokunulmasını sevmez iken Şahin saçlarına dokunulmasını çok seviyordu. Benim saçlarım hep çekildi onun saçlarına ise hiç dokunulmadı. Ben dokunacak her ellin saçımı acıtacağını düşünürken o her dokunan ellin okşayacağını düşündü. İki farklı kız iki farklı hayat .
Dizimde yatmaya devam etti. Ses etmedim. Yol boyunca okşadım saçlarını. Sessiz kaldı.
Gelmek istediğimiz yere yaklaşınca kalktı dizimden. Hüzünlü halini arka plana attı. Topuklu ayakkabılarını giyindi , üstüne başına çeki düzen verdi. Buz gibi bakışlarımızı yüzümüze kondurduk. Silahlarımızı aldık. Arabadan indik beraber.
Issız bir noktada ve terörist bölgesinde bulunuyorduk. Dikkatli olmak zorundaydık. Yavaş ve temkinli adımlarla karanlığın içine karıştık. Gitmek istediğimiz ev on beş dakika yürüme mesafesinde bulunuyordu. Ormanın içinden geçtik. Ormanın içinde topuklu ayakkabılar ile iyi yürüyordu. Kesinlikle topuklu ayakkabı zaafı vardı asla çıkarmıyordu. Bir tek yatmadan yatmaya ve evde.
Eve yaklaştık. Agacın arkasına saklandık. Etraftan kan kokusu yayılıyordu ve on beşe yakın terörist cesedi vardı. Burada bir şeyler olmuş olduğu belli oluyordu. Şahin ile bakışlarımız kesişti gözlerimiz konuştu aynı anda başımızı salladık. Temkinli adımlarla iki kola ayrıldık.
Evin sağ tarafına yöneldim. Bir teröristin nabzını kontrol ettim. Öleli daha yarım saat anca olmuştu. Etrafta birileri olabilirdi. Bacağımdan bıcağı çıkartıp pencerenin diline geçirip açtım . İçeriye süzüldüm. Yavaş adımlarla odayı taradım. Kimse yoktu. Diğer odalara geçtim kimse yoktu. Üst kattan Şahin indi temiz olduğunun işaretini verdi. Aşağıya inen merdivenleri gösterdim. Önden ben indim arkamı Şahin koruyarak peşimden geldi.
Aşağıya indik. Tek bir oda vardı. Kapının altından sarı ışık yayılıyordu. Şahin ile kapının iki kenarına geçtik. Aynı anda başımızı salladık kapıya sert bir tekme atması ile içeriye girdim. Gördüğüm kişiler ile dondum kaldım.
Şahin'e döndüm hemen oda benim kadar şaşkındı. Bunların burada işi neydi? Şuan Murat , Çelik, Derya ve Sercan vardı. Son olarak da sandalyede aradığımız adam bağlıydı. Silahımı belime takıp sinirle bağırdım." Sizin burada işiniz ne? Ve nasıl öğrendiniz?"
Murat oturduğu sandalyeden kalktı. Ellini cebine attıp telefonunu çıkartı bir kaç saniye sonra ise Şahin ve benim mutfaktaki konuşmalarımın sesi geldi. Keskin bir gülüş oluştu dudaklarında." Bir haltlar yiyeceğini biliyordum." Lânet gelsin. O gün o yüzden telefonunu mutfağa şarja taktı ses kaydına almıştı konuşmalarımızı.
" Konumu nasıl buldunuz?" Ses kaydını anladım hadi. Peki ya konumu nasıl öğrendi? Ben ve Şahin dışında bilen kimse yoktu.
Çelik kollarını önünde bağladı bilmiş bir tavırla." Benim istihbaratçı olduğumu unutuyorsun herhalde. Şahin'in ve senin telefonuna bilgisayar ile bağlandım. " Hay ben böyle işin içine sıçıyım. " Ve tüm konuşmalarınıza ulaştım."
" Durmuyorsun Deniz durmuyorsun." Tüm siniri ile bağırdı Murat. Bir adım atıp tam önümde durdu." Ne zaman bensiz iş yapmayı bırakacaksın?" Gözleri Şahin'e döndü." Hadi Deniz yapıyor sen niye ona uyuyorsun Alev?"
Sakin duracak halim yoktu." Bu işin içinde yeriniz yok." Adamı uzak tutmaya çalıştıkça hep bir yerden olaya dalıyor." Karışmanı istesem söylerdim zaten." Gözlerim Sercan ve Deryaya döndü." Hadi bu ikisi manyak siz niye bunlara uyuyorsunuz?"
Sercan kocaman gülümsedi. Ne var gülecek acaba?" Komutanım aksiyon olacak biz olmayacağız ayıp ediyorsunuz." Ben sana bir ayıp edeceğim göreceksin Sercan.
Derya'da şakıdı anında." Burada aksiyon dururken askeriyede kızlar ile dedikodu yapacak halim yoktu komutanım." Keşke dedikodu yapsaydın Derya. Keşke.
Saçlarımı geriye taradım tüm sinirim ile." İyi bok yediniz! Uzak durun dedikçe işin içine giriyorsunuz." Murat'a benim kadar sinirliydi. " Bakma bana öyle. Karışma diyorum sana. Niye dinlemiyorsun sen beni? Dinle beni artık be adam dinle!"
" Siktirme dinlemeni de seni de şimdi! Eşek başımıyım lan ben burada!" Gözleri içinde ateş harlandı." Almışsın ateşini yanına ne birini görüyorsun nede kendini."
Silahımı çıkartıp kalbine dayadım tetiği çektim." Öldürürüm seni Murat. Anladınmı beni?" Silahı kalbine tutmaya devam ettim. Etkilenmedi bile gözlerime baktı." Karışma diyorum lan sana karışma. Bu Sansar ve benim aramda. Karışma artık!"
Belimden tutup kendine çekti." Senin konun diye bir bok yok Deniz! Sen nerede ben orada anlamıyor musun lan sen beni?" Ellini kafama koydu." Sok şunu kafana artık sok! Delirtme lan artık beni!"
" Asıl sen beni delirtme lan! Karışma işime diyorum." Silahı kalbine daha çok bastırdım." Ne istiyorsun sen ya ne?! Ölmek mi istiyorsun? " Gözlerime bakmaya devam etti." Öldürüyüm o zaman seni. Bu kadar ölmek istiyorsan Sansarın ellinde ölmektense benim ellerim arasında öl."
Tereddüt dahi etmedi." Öldür lan. Öleceksem ya senin ellinden yada senin uğruna ölüyüm." Silaha uzanıp kalbine daha çok bastırdı." Bas şimdi o tetiğe. Maddem silahı çekmeyi biliyorsun. Öldürmeyi de bileceksin." Gözleri içinde tereddüt yoktu zerre korku yoktu." Vursana Deniz! Öldür lan! Ama şunu da iyi bil , öldürmezsen senin peşini bir an olsun bırakmayacağım."
Silahı çektim." Kafayı yemişsin sen."
" Yedim lan senin yüzünden kafayı yedim! Bensiz iş yapmandan yedim. Kendi başına belaya bulaşmandan kafayı yedim!" Sessinde ki sinir beni bile korkutuyordu." Yedirdin kafayı! Her dakika başına bir şey geldimi diye düşünmekten kafayı yedim!"
Göğsüne sertçe vurup ittim." Uzak dur o zaman lan! Yemezsin o zaman kafayı. Sevme mesela beni. Yemezsin o zaman kafayı." Asıl sen bana kafayı yedirtin artık. Korumaya çalışıyordum onu ama o beni dinlemiyordu bile. Bir kişi beni bu kadar itse giderdim ben ama o inatla hala kalıyordu yanımda.
" Ben seni bir kere sevdim bunun dönüşü yok artık." Belimden tutup bedenini bedenime yasladı." Sen alışmışsın senden uzak duran insanlara. Ateşinden kaçan insanlara. Ben kaçmam. Kafana sok şunu artık! Yorma beni yorma kadın! Tut şu ellimi de beraber bitirelim Sansarın işini. " Gözleri içinde sarsılmaz irade vardı. " Hafife alma beni artık. Sansar piçinin gücü neyse on katı bizde var."
Göğsünden ittip uzaklaştım." Siktir gidin!" Ellimi kaldırdım." Sansarı tanımıyorsun bile doğru düzgün. Yıllarca o canavarın ellinde kaldım ben. Acımasız yönünü bilmiyorsun bile! Yanmayın işte gidin amına koyum."
Ellini yüzüne attıp sıvazladı." Lan sanane sanane! Yanacak olan biz değil miyiz? Öleceksek kendi istediğimiz ile öleceğiz. Sanane! Dur artık." Yüzü kırmızı bir hal aldı." Sen durmazsan başka yöntemler ile seni durdurmak zorunda kalacağım ." Yüzümü kavradı. Sessi kısık çıktı." Benim yöntemlerime baş vurursak hiç iyi olmaz Deniz. O yüzden dur! Anladın mı? Dur!"
Şahin'in sesi geldi. " Şuan kesinlikle sevişmeniz gerek." Te Allah'ım. Koyun can derdinde kasap et derdinde.1
Cebimden çalan telefonu çıkartım." Şahin arabadan demirleri getir ateş yak. Kazığıda getir ve diğer bütün aletleri." Durdum asıl kozu unutuyordum." Fareleride getir."
" Sen iste yeterki bebeğim." Dedi Şahin.
Telefon ile dışarıya çıktım. Suskun arıyordu görüntülü. Telefonu açtım." Sorun mu var?"
Gözleri içine baktım. Şu anlık yok. Niye aradı o zaman? Gözleri içine bakmaya devam ettim. Elli ile etrafı gösterdi. Etrafta yabancı kişiler dolaşıyor. Anlaşılan Sansar durmayacak. Emin olmak istiyordu. Ardından fotoğraf attı. Mesaja girdim. Sabihanın mezarı açılmıştı. Ölmediğini öğrenmiş.
Hay ben böyel işin attık. Hızlı düşünmeye çalıştım." Gece üç sularında çıkın oradan. Başka yere geçin. Durumu haber et bana." Başıyla onayladı. " Suskun abi koru onu ne olursa olsun koru." Bunuda başıyla onayladı. " Haber et bana durumu." Telefonu kapatı. Şu telefonu yüzüme kapatmayı ne zaman bırakacak acaba?
" Sabiha ölmedi mi?" Dedi Murat.
Telefonu cebime attım. Ölmemişti. Ölmüş gibi göstermiştim. Sabihayı hastaneye kaldırdığım gün Suskunu çağırmıştım. Ameliyattı bittikten sonra gizlice Sabihayı hastaneden çıkarmıştık. Sabiha için sahte bir mezar açtırmış ve içine de kimsesiz ve yüzü yanmış bir kadın bedeni koydurmuştum. Sonrada ölü olarak göstermiştim. Sansar peşini bıraksın diye. Bir buçuk aydır Sabihanın yanında Suskun vardı. Görünüşe göre Sansar öldüğüne gerçekten emin olmak istemişti.
Murat'ın meraklı bakışları hala bende duruyordu." Ölmedi öyle göstermek zorunda kaldım." Korumak zorundaydım onu. O kimsesiz." Savaş kuralıdır ilk en değerlini saklarsın." Sabiha benim için değerli. Hemşirem o benim.
Kollarını önünde bağladı meraklı bakışları devam etti." Herkesi kendinden uzak tutarken Sabihayı niye yanında tutuyorsun?"
" Çünkü o kimsesiz benden başka kimsesi yok ama siz kimsesiz değilsiniz ve siz kendinizi koruyabilirsiniz ama onu koruyacak tek kişi benim."
Yanından geçip gitmek istediğimde tuttu." Belki bizimde sana ihtiyacımız vardır. Sabiha kadar benimde sana ihtiyacım var." Yüzümü okşadı." Sevilmeye ihtiyacım vardır senin tarafından. Sevilmeyi hak etmiyor muyum?"
" Tabi ki hak ediyorsun ama..."
Ellini dudağıma koydu. " O zaman sev beni uzak tutma kendinden." Alnıma derin bir öpücük kondurdu." Ben senden uzak durmayacağım."
Derin bir nefes verdim." Murat içeri geçelim hadi." Elleri arasından sıyrıldım. Sıkıntılı nefes verdiğini duydum arkamdan. Ona bunu yapmaktan nefret ediyorum. Benden sevgi bekliyordu ben ise ona bunu veremiyordum.
İçeriye girdiğimde Şahin ateşi yakmış üzerine de demirleri koymuştu. Üzerimde duran kapşönü çıkartıp kenara attım. Masanın üzerine çeşit çeşit işkence aleti vardı. Murat kollarını önünde bağlayıp beni izlemeye koyuldu. Sandalyeyede bağlı adama yaklaşıp ağzını açtım." Merhaba Keskin. Görüşmeyeli uzun zaman olmuştu dimi?"
Ağzında birikmiş kanları yere tükürdü. Biz gelmeden bir şeyler yaşanmıştı anlaşılan. Dışardaki ölü cesetlerde bunu kanıtlar nitelikte. Alayla güldü." Demek onların tarafına geçtin Deniz Naz. "
Aynı şekilde güldüm. Masada parmaklarım gezindi." Ben hep onların tarafındaydım Keskin siz bunu anlamadınız sadece." Kerpetende durdu parmağım." Beni hiç yormadan konuş derim Keskin. Yorulursam hiç iyi şeyler olmaz."
" Sana asla konuşmam Deniz Naz." Yormadan konuşsan şaşarım zaten.
Sessim buz gibi çıktı." Sansar nerede? Neler yapacak? Diğer kişiler nerede saklanıyor?"
Kocaman kahkaha attı." Sana gerçekten konuşacağımı mı düşünüyorsun?" Düşünmüyorum öyle olacak zaten.
Telefonu mu çıkartıp istediğim fotoğrafı bulup açtım. Ekranı yüzüne çevirdiğim anda gülüşü durdu , göz bebekleri titredi." Ne kadar tatlı bir kızın var Keskin." Ekranda şuan kendi kızı ve karısı vardı. Kızının arkasında ise bir adam vardı önceden ayarladığım adamlar. Kız çocuğu ekrana gülerek bakıyordu.
Kocaman yutkundu." Yapamazsın!"
Gülen bendim bu sefer." Neden yapmayım Keskin? " Gözlerim nefrete bulandı." Sen , kızım gözlerim önünde diri diri toprağa gömülürken keyifle izledin bende çok rahat senin kızına kıyarım." Kıymayacaktım. Asla bir çocuğu böyle çirkin oyunlara alet etmezdim. İşlenen günahın bedelini küçük bir çocuktan çıkaracak kadar vicdansız değildim.
Yalvaran bakışları diğerlerine döndü." Askerler böyle oyunlar oynamaz. Siz vicdanlı insanlarsınız." Öyleyiz ama sizin gibi şerefsizlere değil. Olmayacaktım. Bunlara vicdan duyduğum an Derin ve Dumanın kemikleri sızlar.
Saçlarını kavrayıp gözlerine baktım." Unuttun mu Keskin? Sansar kadar acımasızım. Asker olmuş olmam bunu değiştirmez." Murat'ın bakışları kulaklarımda idi. Kırımızı renge döndüklerine eminim." Şimdi konuş yoksa kızına ve karına çok yazık olacak."
Derya korkuyla bana adım atmaya çalıştı. Murat durdurdu. Gözlerini açıp kapattığını gördüm. Güven ona diyordu. Durdu Derya. Derin bir nefes alıp eski yerine döndü.
Yerinde debelendi." Yapamazsın!"
" Yaparım." Kerpeteni aldım. Yanına yaklaştım. Tırnağının bir tanesine geçirdim." Bir saat içinde sana her türlü işkenceyi yapacağım Keskin eğer hala konuşmaz isen kızın ve karın ölecek." Kerpeteni çektiğim anda tırnağı derisinden söküldü. " Bana hep işkence yaparken ne derdin?"
Dişlerini sıkma sessi geldi." Arkanda değerli kimse bırakma. Dava uğruna yaşa, dava uğruna savaş." Boş edebiyat laflarıydı. Dolu edebiyat severim ben.
Başımla onayladım." Sen bırakmışsın Keskin. Siz benim en değerlilerimi aldınız ama kendi evladını tutmuşsun." Bir tırnağını daha söktüm ve bir tane daha." Kendi sözüne kendin uymuyorsun Keskin." Tüm tırnaklarını yerinden çıkarttım." Konuş Keskin. Konuş ki yaşasın çocuğun."
Dişlerini sıkı sıkıya sıktı. Acı çektiğini belli etmemeye çalışıyordu." Nereden bileceğim öldürmeyeceğini?" Doğru soru.
Masaya tekrar yaklaştım. Kerpeteni bıraktım." O kadar kötü kalpli değilim Keskin. Benim derdim Sansar. Sansar nerede? Planları neler ?" Kafes içinde duran farelere uzandım. Kafesi aldım." Sen fareden korkardın dimi Keskin?" Dağda yaşayıp fareden korkması da ayrı olay.
Korkuyla geriye kaçmaya çalıştı." Yapma. Sen bu kadar acımasız değilsin Deniz." Yalvarma, çaresizlik ve daha nicesi. En çokta korku. İşte bayılıyorum buna. Korku iliklerine kadar korku istiyorum. " Sen iyi kalpli bir çocuktun."
Farelerin kafesini açtım." Çocukluk işte şimdi kocaman kadın oldum." Fareden birinin kuyruğundan tuttum." Bir haftadır açlar Keskin. Bu fareleri bilirsin ya kemirgen." Üzerine fareyi bıraktığım an kocaman çığlık attı. Geriye çekilip izledim." Bana ne derdin işkencelerde?" Düşündüm bir an. Hatırlayınca devam ettim." Korkuların üzerine git."
Can havliyle bağırdı." Çek şunu üzerimden!"
" Korkuların üzerine gitmeni sağlıyorum Keskin. Sakinleş ve korkunu yen lütfen." Fare karnına ardı ardına dişlerini geçirdi. Bağrışları artı. Derinin acı ağlayışları yanında bu hiçti. Canları yansın benim çocuğumun canı yandı onların da canı yansın. Bir fare daha attım üzerine. " Korkuların üzerine gitmez isen nasıl yeneceskin Keskin? İyilik yapıyorum sana."1
Şahin şuh bir kahkaha attı." Aşırı seksi duruyorsun şuan libidom tavan yaptı." Yanında duran Çeliğe seksi bir bakış attı." Libidomu durdurmak ister misin?"
Yüzümü buruşturdum." Sevişmeyinde ne halt yiyorsanız yiyin."
Çelik anında Şahin'in dudaklarına yapıştı. Gizli saklı ne kesinlikle bilmiyorlardı. Küçüklükten alışkındım bu hallerine yanımda sevişmişlikleride vardı. Buna Sercan ve Deryanın hazır olduğunu düşünmüyorum.
Sercan gördüğü manzara ile bağırdı." Lan!" Deryayı önüne çekti. Bedeni ile arkada öpüşen Çelik ve Şahini görmesini engelledi yetmedi Derya'nın kulaklarınıda kapatı. Deryayı çocukmu sanıyordu bu? Abi iç güdüleri kesinlikle fazlaydı. Derya bu harekete kocaman göz devirmek ile yetindi.
Çelik, Şahin'i belinden kavrayıp kucağına aldı. Duvara yaslayıp hırsla öpmeye devam etti. Ne güzel bir ortam şuan. Hem işkence hemde öpüşme aynı anda. Kusacağım orta yere şimdi.
Yanıma Murat geldi. Çığlık çığlığa bağıran adama buz gibi baktı. " Konuş lan piç kurusu. Sansar nerede?"
Yandan kapşönü alıp ipini çıkarttım. İki ellim arasında gerginleştirdim. Keskinin arkasına geçip ipi boğazına geçirdim tek ayağım ile sandalyeyi tuttum." Canım sıkılmaya başlıyor Keskin. Konuş artık. Bak tik tak zamanın azalıyor. " Kafası geriye doğru düştü. Yüzü yavaş yavaş kızarmaya başladı." Kızına yazık olacak." İpi daha da çektim. Bir yandan fareler diğer yandan ip. Canı baya zor durumdaydı.
" Tamam dur tamam." İpi bıraktım." Fareleri de al." Murat'a baktım. Yapması gerekeni anladı. Fareleri tutup kafese geri koydu. Aldığı nefesler ile göğsü hızla inip kalktı. " Sansar' ın yeni planı. Yurt dışından bomba gelecek haftaya."
" Nereden? Hangi yoldan?" Sustu. Harbi yoracak bu beni. Murat benim yerime yapması gerekeni yaptı. Kızgın demirlerden birini alıp Keskinin tam bacağına bastırdı . Yanık et kokusu yayıldı. Acı çığlık attı. " Konuş derim. Karşında gördüğün adam benden daha acımasız."
Sercan keyifle konuştu." İkiniz bir araya gelince sevgi dolu saatler daha güzel oluyormuş." Ehh yani Sercan.
Murat'ın gözlerinde merhametin zerresi yoktu. Bıçağını çıkardı. Adamın tam yanmış bacağına geçirip ince ince derisini yüzmeye başladı." Konuş lan piç kurusu! " Kesinlikle bayılıyorum bu hallerine. " Konuş lan!"
Adam acı bir çığlık daha attı. Ortama bak. Öpüşme sesleri, acı çığlıklar ve bunu keyifle izleyen bir adet Sercan ve Derya. Kimin hayatı böyledir? Kimsenin.
Keskinin gözünden iri bir damla yaş süzüldü." Amerika tarafından gelecek. " Murat durdu. " Kıbrıs üzerinden deniz ile gelecek. Antalyadan yük taşıma gemisinden alınacak."
" Nerede kullanacak bu bombayı?"
İri bir damla yaş daha süzüldü. İnsan yaşadığını yaşamadan ölmez derlerdi. Keskin de bunun en büyük kanıtıydı. Küçükken bana işkence eden isimlerden biri de oydu. Esir aldıkları askerlerin kafasına şişe koyup ateş etmemi isterdi. Bunun adı güya atış talimiydi. Ya şişeyi vuracak yada askeri. O zaman yaşadığım stres ve acıyı şimdi bile hissediyordum. Bir kez olsun asker vurmamıştım. Hep şişeleri vurmuştum . Asker vursaydım bir ömür boyu kendimi affetmezdim. Kendime bırakacağım bir nefrete bu olurdu ama Allah'ıma şükür kendime böyle bir nefret bırakmadım.
" Ankara, Kızılayda patlatacaklar tam meydanda." Şerefsizler. Bu sayede binlerce masumun kanına girecekler. İzin veremezdik.
Sercan ardı ardına küfürler savurdu. Hepsine katılıyorum Sercan.
" Bomba tam ne zaman gelecek? Kim alacak bombayı?"
" Haftaya Çarşamba gelecek." Hangi liman olduğunu ve gemiyi tarif etti. Alacak adamlarıda söyledi." Cumartesi günü patlatmayı düşünüyorlar yada Pazar." Kızılay'ın en kalabalık olduğu günler.
Telefonu çıkartıp tarihe baktım. Bugün Cuma idi. Tam tamına beş gün sonra gelecekti bomba. Durdurmak zorundayız yoksa çok can yanacaktı.
Murat telefonunu çıkartmıştı yanına geldim. Gizli istihbarat veriyordu. Biz olduğumuzu anlamayacaklardı. Bu sayede hem bombayı durduracak hemde bizim Irak içerisinde olduğumuzu bilmeyecekler.
Keskin'e döndüm tekrardan." Sansar nerede?"
" Irak içinde." Tam bölgenin adını söyledi. Bir taşla iki kuş vurma zamanı gelmişti. Bu gece hem bombayı hemde Sansarın işini bitirmek zorundaydım. Yalvaran bir bakış attı bana ." Bırak artık beni."
" Seni bırakacağımı nereden çıkardın?" Kızgın bir demir aldım." Sen o kadar can yaktın. Ellinde kaç masumun kanı var. Kaç asker senin yüzünden şehit düştü. Yaşamak sana haram lan." Ağzının içini açtım ne yapacağımı anlamış olacak ki geriye kaçmaya çalıştı. İşe yaramadı tabi. Kızgın demiri ağzının içine soktum. Yanık et kokusu yayıldı. Dili yandı ve ağzı.Acı içinde depindi. Saçlarını kavradım." Hatırladın mı? Gözümün önünde bir askerin ağzına kızgın demir sokmuştun."
Murat yeni bir demir aldı. Tam sırtına bastı. Başka demir aldım erkeklik organına bastım. Çocuk gibi hıçkıra hıçkıra ağladı. Son bir işlem kalmıştı en acılı olanı. Demir kazığı aldım. Murat'a baktım. İki kaşı havalandı.
" Komutanım yapacak mısınız o kadar?" Dedi hayret dolu bir sesle Sercan.
" Yapacağım. İnsan yaşattığını yaşamadan ölmemeli Sercan." Acılar içinde karşımda duran adamın yüzüne tükürdüm." Bu şerefsiz benim askerlerime kazığa oturtu oda yaşayacak."
Murat için bu yeterli oldu. Adamı çözdü. Yakasından tuttuğu gibi kazığın üzerine oturtu. Kazık malum bölgesinden girdi tam boynundan çıktı. Kanlar fışkırdı. Acımadı içim , üzülmedim. Rahat uyuyun şehitlerim. İntikamınız er geçte olsa alındı. Rahat uyu kızım seni gülerek izleyen bir kişi daha öldü. Devamı da gelecek. Canım yandığı kadar can yakmadan bırakmayacağım.
Benzin bidonunu alıp döktüm adamın üzerine. Cebimden çakmağı çıkarıp üzerine attım. Ateş yavaş yavaş yandı sonra ise harlanarak tüm bedenini sardı. İçimde yanan ateşin bir parçasını da buraya bıraktım. Yandığım kadar yakacağım demiştim. Gözlerimi bile kırpmadan izledim.
Şahin'in sesi geldi yandan." Oha aşırı seksiydin."
Derya'da onayladı." Her geçen gün hayran kalıyorum komutanım size."
" İçinden ne çıktı kızın." Dedi Çelik.
Cevap vermedim sadece izledim. Ateş yandı yandı yandı ve bir süre sonra yavaş yavaş sönmeye başladı. Tüm ateşim bittiği zaman bende mi böyle söneceğim? Geriye sadece küllerim ile mi kalacağım? Anka kuşları küllerinden yeniden doğar derler bende küllerimden yeniden doğabilecek miyim? Yoksa kül olarak kalacak sonra ise rüzgarda savrulup yokmu olacaktım? Zamanla görecektim.
Tüm ateş söndü. Kapşönü giyindim. Almam gereken bir can daha vardı." Şahin , Muratlar ile geri dön." Artık onunda savaşta işi yoktu. Sansar ve ben sadece. Ya öldürecek yada ölecektim. Bu gece savaş bittecekti . Artık başka kimsenin canı yanmadan bittirmeliyiz bu işi .
" Gidiyorum." Kapıya yöneldiğim anda kollumdan tutuldum. Kafamı çevirip baktım. Murat'ı. Yüzü kırmızı renge dönmüştü , kaşları en derinden çatılmış.
" Gidiyorum değil gidiyoruz." Dedi sinirle.
Kollumu ellinden kurtardım. " Kalıyorsunuz. İtiraz etme bana." Diğerlerine buz gibi baktım." Bu savaşta işiniz kalmadı. Canınız yanmadan dönün."
Patladım artık." Ne Deniz? Ne Deniz? Dur artık be adam. Kendini ateşe atmadığın yetmiyor onlarıda atıyorsun." Silahımı çıkartıp hepsine doğrultum." Peşimden gelirseniz vururum sizi. Anlıyor musun?" Yapardım. Artık bu noktaya getirdiler beni. Onların canı yanmasın diye uğraşıyorum burada onlar ise senin lafın benim ne sikimde davranıp duruyorlar.
Başını yukarıya kaldırıp büyük bir sabır çekti." Buraya kendi rızaları ile geldiler. Yanmak istiyorlarsa yanarlar."
" Ne yanma aşkıymış arkadaş." Silahı hepsine çevirdim." Sakın gelmeyin arkamdan." Arkamı döndüğüm anda belimden tutulup çekildim geriye doğru. Silahım elimden Çelik tarafından alındı ve aynı anda sağ bileğime kelepçe geçirildi. Ne olduğunu anlamaya fırsatım dahi olmadan Murat ile kelepçelendim. "Ne yapıyorsun sen be?" Bedenimi arkama çevirdim." Aç şunu!" Kelepçeyi çekmeye çalıştım izin vermedi.
" Maddem seninle zapt edemiyorum o zaman kelepçeleyeceğim kendime." Şaka mı yapıyor bu ya? Adam ciddi ciddi kelepçeledi beni kendine. Diğerlerine yardım bakışı attım ama onlarda Murat'ı destekler gibi halleri vardı.
" Aç lan şunu!" Başlarım artık böyle işe. Takmadı bile beni. Önde o arkasından ise diğer kalanlar geldi. " Murat diyorum! Aç şunu!" Yine takmadı. Sürükleye sürükleye çıkardı evden beni. Direnmeye çalıştım. İşe yaramadı. Oturup ağlarım şimdi şuraya. Bu nasıl adam be!" Murat diyorum."
" Kes sesini Deniz." Ormana girdik. Şahin ile geldiğimiz yoldan değil başka bir yola saptık." Bana bunu yapmak zorundada bıraktın ya pes sana artık!" Asıl sana pes be artık. Sana pes. " Ne dur biliyorsun nede sus. Kafayı yedirtin bana artık."
Ağzımın içinde homurdandım. Anlamıyor kıt kafası anlamıyor. Bir yandan da tüm gücüm ile durdurmaya çalıştım. Yetimi gücüm peki? Asla. Hayvan gibi güç var herifte.
" Homurdanma ağzının içinde söyle."
Bir süre daha yürüdükten sonra arabanın sürücü tarafını açtı. Önce kedisi bindi. Ters ters baktım." Ne bekliyorsun? Otursana kucağıma."
" Niye oturuyorum lan kucağına?"
Ağzının içinden küfürler mırıldandı." Deniz , güzelim kelepçeleyiz ya hani bu şekilde anca kucağıma oturduğun zaman arabayı sürebilirim."
" Aç o zaman şu kelepçeyi." Ellimizi sallamayıda ihmal etmedim.
Allah'ım al canımı şuan al. Lütfen. Şu an tam bu anda al canımı. " Allah senin belanı versin Murat. Kıt kafalı herif kıt kafalı." Söve söve bindim kucağına. Tam kucağına oturduğum an kafamı kafasına geçirdim. " Allah beyin vermiş onuda kullanmayı bilmiyorsun."
Attığım kafanın etkisi ile kafası geriye doğru düştü. Ellini burnuna attıp, gözlerini kapatı." Şu iş bitsin görüşeceğiz Deniz." Derin derin nefesler aldı. Sakin kalmaya çalışıyordu büyük ihtimalle. Tüm damarları ben buradayım diye bağırıyordu. Yüzü kırmızının en koyu rengine döndü. " Sakin Murat. Sakin koçum sakin." Arabayı çalıştırdı. Gaza yüklendi.
Arkadan da diğer arabalar geliyordu. Arada mesafe bırakacak şekilde. Işıkları kapalıydı hepsinin. Dikkat çekmemiz hiç iyi olmazdı. Ters ters baktım. " Sende beyin yok vala yok. Ne bekliyorsam. Bir tane normali de bulmaz beni. Ne yaptım anlamıyorum ki. Camiden ayakkabı mı çaldım?" Düşündüm. Yapmamıştım." Yapmadım ki. Kelepçelemek ne be? Söyle bana ne olur. Söyle!"
Aldığı nefesler ile göğsü göğsüme çarptı." Sus Deniz. Başladın yine dırdır yapmaya."
Dişlerinin sıkma sessi geldi." Sus Deniz!"
Yükselmeye devam ettim." Susmuyorum!" Kelimelerin üzerine bastıra bastıra söylemeyide ihmal etmedim. Onda sinir , inat varsa bende alası vardı. Kucağından kalkmak için hareketlendim. En tersinden baktı.
" Dur Deniz. " Gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi." Şuan zaten zor bir durumdayım."
Yükseldi." Sence? Neyin üzerinde oturuyorsun farkında mısın?" Gözlerim aşağıya kaydı. Siktir. Tam erkekliği üzerinde oturuyordum. Nereye baktığımı anladı." Hareket etme zor durumdayım."
Gram umrumda değil. Kalçamı hareket ettirip sürtündüm." Banane kelepçemeden önce düşünseydin." Daha fazla sürtündüm. Siktir. Büyüyordu hemde çok hızlı.
" Deniz dur! Canına susadın her halde?"
" Susadım. Kıt kafalı herif kıt." Daha fazla sürtündüm. Maddem işimi zora sokuyor biraz da onun işi zora girsin. " Kelepçelemeseydin bende bunu yapmak zorunda kalmazdım."
Başımı salladım. Arabayı bir anda kenara çekip durdurdu. Arkada gelenlere devam etmeleri için işarete bulundu. Ne yapıyordu bu şuan?
Elli pantolonumun içine gitti. Dudakları dudaklarıma kapandı. Bedenim geriye doğru direksiyona yaslandı. Parmakları kadınlığımın üzerinde durdu yavaş değil hızlı hızlı okşadı. Kocaman inleme kaçtı dudaklarımdan. Tüm vücudum alarama geçti. Kasıklarıma sızım sızım sızladı. Siktir. Ne yapıyordu şuan?
Uzaklaşmaya çalıştım. İzin vermedi. Parmakları kadınlığımın içine girince inlemem büyüdü. Vücuduma terler bastı. Dudakları dudaklarımdan koptu. Kafam geriye doğru düştü. Kesik kesik nefesler kaçtı dudaklarımdan." Murat dur."
Alnındaki damarlar daha da belirgin hale geldi." Durmamı istiyorsan susacaksın. Söz dinleyeceksin." Parmakları ileri geri kadınlığımın içinde gidip geldi. Kasıklarıma yayılan sızı daha da büyüdü. Kadınlığım zonkluyordu, sızlıyordu , şişiyordu. İnlemelerim büyüdü. Gözleri yüzümü taradı." Sabrımı çok zorluyorsun Deniz." Parmakları işkence etmeye devam etti. Kasıklarıma vuran sızı daha da büyüdü. İnlemem artıkça dudakları iki yana kıvrıldı. Adi adam can çekişmem hoşuna gidiyordu. " Aklınca zor durumda bırakacaktın beni ha? Sen beni hiç tanımamışsın Deniz hemde hiç."
" Mu...rat dur." Kafam geriye daha çok düştü. Gözlerim zevk ile kapanmak üzereydi. Durmak zorunda yoksa ben duracak durumda değildim. Can havliyle kabul ettim." Tamam Murat susacağım. Dur lütfen." Parmakları en dip noktaya girdiği anda belim yay gibi gerildi." Ahh dur söz susacağım." Bir kez daha en dip noktaya gitti." Ahh Murat dur." Boşta kalan ellimi omzuna geçirip tırnaklarımı geçirdim." Murat dur!"
Sessi kısık ve en vahşi haliyle çıktı." Duracak mısın?" Konuşamadım. Bir kez daha inledim." Duracak mısın?" Başımı salladım can havliyle. " Eğer dediğimi yapmaz isen Sansar felan sikimde olmaz. Daha da ileriye giderim Deniz." Sessinden bakılırsa yapardı bunu şuan benim kadar oda zor durumda görünüyordu. Boynunda ki damarlar biraz daha şişerse kesinlikle patlayabilirdi. O kadar ayarları ile oynamayacaktım. Olan bana oldu. Adamı kıvrandıralım diyordum en son bu duruma nasıl geldim ya? Laneti. Tenim bu kadar tenine düşkün olmamalıydı. Adi herifin her boku iyi olduğu kadar zevke getirmenin yolunu çok iyi biliyordu.
Belim yay gibi daha çok gerildi. İç çamaşırım ıslandı, içimde bir noktada balon büyüdü." Tama... Ah tamam." Durmak zorunda. Devam ederse hiç iyi şeyler olmayacaktı. Onun için olmasa bile benim için olacaktı. Her bir zerem o diye bağırıyordu. Bedenim hiç olmadığı kadar zevke geliyordu. Altımda hissettiğim aleti ise daha çok tetikliyordu.
Parmakları kadınlığımın içinden çıktı. Alnını alnıma yasladı." Deniz şu Sansarın işini bir halledelim ondan sonra hesaplaşacağız." Yanaklarıma sert ve uzun öpücük kondurdu." Bugün yeterince sinirlendirdin beni. Sinirimi geçirmen gerek." Elli pantolonumun içinden çıktı. Eyvah! Hemde ne eyvah! Bu gecenin sonunda hiç iyi şeyler olmayacaktı. Sustum. Olan bana olacaktı yoksa. Arabayı çalıştırıp devam ettik.
Sessim asla çıkmadı. Çıkarsa şerefsizim. Hareket dahi etmedim. Aleti hala büyüktü. Tetikliyordu bedenimi. Tuttum kendimi. Ayarları ile o kadar oyanamayacaktım.
Yol akıp gitti. Ne o konuştu nede ben. Başımı omzuna yasladım. Kokusunu içime çektim. Güzel kokuyordu hemde çok güzel. Derin derin nefesler çektim içime aynı şekilde oda. Birbirimizin damarına basmak iyi olmuyordu. Bugün anlamış oldum. Kasıklarım hala szılıyordu.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum araba durdu. Kapısını açtı. Tek elli belime dolandı aşağıya indi benimle beraber. Ayaklarım yerle buluşunca cebinden anahtarını çıkartıp kelepçeyi açtı.
" Bakma bana öyle." Bakmayıpta ne yapıyım adam?
" Hani anahtar yoktu?" Hani yoktu? Ne diye yalan söyledi bana ?
Güldü bildiğiniz güldü." Var deseydim seni zapt edemezdim." Yüzüme yaklaştı. Sessi baya keyifli çıktı hemde baya." Hem fena mı? Kucağıma oturdun." Yüzüne geçirdiğim yumruk ile kafası hafif yana döndü. Çenesi kasıldı , dişlerini sıktı." Deniz bu gece sonunda kesinlikle bittin sen."
Yakasından tutup kendime çektim. Aynı şekilde dişlerimi sıktım." Asıl sen bittin Murat Karasu." Ellimi havaya kaldırdım." Sessi duyuyor musun?"
Anlamaz gözlerle baktı." Ne sesi?"
" Hocanın sessini." Daha anlamaz gözlerle baktı." Essella diyor senin için." Anlamaz ifadesi dağıldı yerine bıkkın bir bakış kuruldu. Yakasını bırakıp bizi bekleyen kişilerin yanına yürüdüm." Hoca sizin içinde bağırıyor." Ellimi Çeliğe doğru açıp kapatım. Anlaması gerekeni fazlası ile anladı. Silahımı ellime verdi. " Bu dakikadan sonra umrumda değil. Benden çıktı artık iş. İsteyen yanımda dursun istemeyen durmasın." Yetti canıma artık. Maddem laflarımı takmıyorlar bundan sonra olacak hiç bir şey umrumda dahil değil. Ben elimden geleni yaptımı? Yaptım. Hemde fazlası ile top benden çıktı artık. Çok ölmek istiyorlarsa ölsünler.
Önden ben yürüdüm arkamdan ise diğerleri geldi. Küçük bir dağı aştıktan sonra karşımıza küçük bir terörist birliği çıktı. Sansar burada olması lazımdı. Kayanın arkasına geçtim. Bugün bu iş bittecekti. Başka yolu yok. Yaşamak için nefes almak için onun ölmesi gerekiyor. En önemlisi Murat'ı sevmem için onun ölmesi gerekiyordu. Murat fark etirmiyordu ama anlıyordum. Kırıyordum onu hemde çok kırıyordum. Sözleri farklı çıksa da gözleri içindeki kırgınlığı fark ediyordum. Kırmak istemiyordum ama dillim durmuyordu. Sevgim kadar dillimde zehir saçıyordu.
Murat'ın sessi kısık çıktı." Etraflarını sarıyoruz. Sessiz şekilde haledeceğiz."
Çelik gülümsedi." Seninle iş yapmayı özlemişim kardeşim. Suskun da olsaydı varya tadından yenmezdi." Suskun olsaydı buranın anasını belemiştik. Adam yirmi adama bedeldi. Bir tane bile kaçırdığı yoktu. Dehşet bir adamdı. Küçüklüğümden beri Rahmi albaydan sonra idolüm kesinlikle oydu.
" Sercan, Derya senin yanında koru."
Derya'nın garip gözleri beni buldu." Bir erkek tarafından korunmaya ihtiyacım yok komutanım." Silahını kavradı etrafa göz gezdirdi.
Sercan da onayladı." Asıl Derya'nın beni koruması gerek komutanım."
Murat'ın yandan geldi sessi. Sanki bana biraz kırgın gibiydi. Haklıydı ne diyeyim çok haklıydı." İnsanları hafife almayı bırak artık ." Çeliğin omzuna dokunup çıktı yerinden. Karanlığın içine karıştı. Derya ve Sercan diğer tarafa yöneldi. Şahin ile tek kaldık.
Yanıma sokuldu." Yapma artık kırıyorsun onu. Adam senin için çabalıyor sen ise yine ateşin ile yakıyorsun onu." Derin bir nefes verdi." Oda insan Özal. Duyguları var. Farkında değilsin belki ama dilin zehir gibi. O sana ulaşmaya çalıştıkça sen onu itiyorsun." Elli kollumu buldu. Sıvazladı." Bak biliyorum zor bir hayatın oldu ama suç onun değil. Hayatını güzel bir yer yapmaya çalışıyor. Yeni bir hayat kurmaya çalışıyor sana ama sen onu her defasında itiyorsun."
Boşluğa daldı gözlerim. Sessim durgun çıktı." Haklısın Şahin ama sadece yaşatmak istiyorum. Sevgim zarar vermesin diye."
" Özal bak böyle yaparak yaşatmıyorsun daha da kötü öldürüyorsun." Öldürüyor muyum? Ben yaşasın istedim sadece." Murat'ı tanıyorum seni de ikinizde beraber mutlu sununuz ama ayrı ayrı kendinizi yakıyorsunuz. Görmüyor musun? Senin için ne kadar çabalıyor ama sen o çaba karşılığı hiç bir şey vermiyorsun." Doğru vermiyordum. Ya öfke kusuyorum yada uzak duruyordum." O senden sadece yanında olmanı istiyor. Böyle seven zor bulunur Özal. Herşeyin başım gözüm üstüne diyor. Senin için dünyayı karşısına alıyor ama sende karşısına geçiyorsun."
Haklıydı. Uzak tuttuyum derken ona daha çok zarar veriyordum. Oysa o sadece yanımda dur diyordu. Başka hiç bir şey istememişti benden. Kimsenin yapmayacağını yapıyor her halim ile kabul ediyordu beni. Ne kadar itersem itiyim yanımda durmaya devam ediyordu. Benim için herkesi karşısına almıştı. Ailesini bile. O benim için bu kadar çabalarken ben sadece zorluk çıkartıyordum ona.
Bir lafım ile dünyayı önüme seriyordu. En naif haliyle beni sevmeye çalışıyordu ben ise ona sadece ateşimi sunuyordum. Onu düşünüyüm derken aslında ona ne kadar zarar verdiğimin farkında bile değildim. Şuan fark ediyordum. Onun yerinde başkası olsaydı şimdiye kadar bırakmıştı beni. Ben bile kendimi çekemez iken o beni çekiyordu.
İlk defa zor bir kadın olmak istemedim.
Silahımı kavrayıp yerimden çıktım. Sansarı öldürüp yaptığım hatayı telafi etmeliyim. Sevmeliyim onu hemde ondan daha fazla. Ondan daha fazla sevmem mümkün değildi yine de deneyecektim.
Karanlığın içine karıştım. Bıcağımı bacağımdan çıkartıp en yakında bulunan adama yanaştım. Boynundan kavradığım gibi kestim boynunu. Bedenini yavaşça yere bırakıp devam ettim. Duvarın arkasına saklandım. İki adam bana doğru geliyordu. Duvarı geçtikleri an çıktım yerimden birinin boynuna bıcağı geçirdim diğeri bana dönene kadar diğerininde işini bittirdim.
Devam ettim. Duvarın yanında duran üç terörist vardı. Cebimden maskemi çıkartıp yüzümü gizledim. Yanlarına sessizce yaklaşmak için karanlığı kullandım. Yerde sürünerek ilerledim. Lakin çıkan silah sesleri ile anından silahlarına sarıldılar. Sessizlik buraya kadardı. Silahıma uzandım üçünüde alnından vurdum. Yerimden kalktım. Teröristler etrafta konumlanmaya başladılar. Bacaklarımı kırarak duvara yanaştım. Arka tarafa baktım. Teröristler bu tarafa doğru geliyordu. Üç terörist aynı anda imha edip yerde takla atarak en yakında bulunan kayanın arkasına geçtim. Burada görüş alanım daha fazlaydı.
Karanlığın içinde mermilerin sesi yankılandı. Bir bir teröristler ölüyordu. Asıl ulaşmak istediğim nokta binanın içiydi. Kafamı çıkartmak zordu. Bulduğum fırsatlarda kafamı çıkartıp aynı anda iki terörist imha edip öyle çöküyordum. Şarjörü hızla değiştirdim. Bir kez daha kafamı çıkartıp iki kişi daha imha ettim.
Şahin bağırdı." Çık oradan Özal. Koruyacağım seni ."
Yerimden çıktım. Aynı anda kurşunlar bana döndü. Şahin dediğini yapıp korudu beni. Etrafı toz duman kapladı. Binaya yaklaştım. Kapının yanına vardığımda Murat'a gelmişti. Kapıya sert bir tekme attı. Önden ben girdim karşımıza çıkan üç terörist imha ettim o ise dört kişiyi. Odalara dağıldık. Odaya girdiğim anda sıkmak için hazırlanan iki teröristi imha ettim. Sayıları azalmıştı.
Diğer odaya yöneldim. Camı açıktı koşarak camdan çıktım. Sansar önde arkasında üç kişi vardı. Bağırdım. " Dur Sansar!" Yanında bulunan iki kişiyi vurdum. Ateş ettiği anda agacın arkasına saklandım. " Bu iş burada bittecek Sansar." Hafif çıkıp iki el ateş ettim. Bitmeli artık.
" Ait olduğun yere dön." İki el ateş etti." Sen buraya aitsin onlara değil."
İki el ateş ettim kurşunun biri yanında duran adamın bacağına isabet etti. Acı bir çığlık ulaştı kulaklarıma. Agacın arkasından temkinli adımlarla çıkıp koştum aynı şekilde Sansarda koştu. İleride duran arabaya gidiyordu. Ayağına ateş etmeye çalıştım lakin olmadı agacın arkasına geçti.
" Ben size ait değilim. Anladın mı?" Olmadım, olmayacağım. " Bugün bu iş bittecek Sansar." İki el ateş ettim.
Güldü." O zaman çok ölüm olacak çok. Sevgilin şuan evin içinde ve beş saniye sonra bomba patlayacak." Ne ? Gözlerim eve döndü. Yalan söylüyor.
Hayır... Hayır .... Hayır.... Murat.
" Seni seven herşey yok olmaya mahkum." Dedi eglenen bir sesle.
Binaya koşmak istedim olmadı. Gürültü içinde büyük bir bomba patladı. Arkamdan araba sessi geldi. Kaçıyordu. Arkama dönüp ardı ardına ateş ettim işe yaramadı son gaz gaza yüklenip kaçtı. Yine kaçtı. Arabaya binip yetişme şansım vardı lakin yapamadım. Evin tarafından ardı ardına iki bomba daha patladı. Kaçarken bile can yakmadan gitmemişti.
Donup kaldım. Bomba patladı ev darma duman oldu. Büyük bir yangın başladı.
Eve koştum. Murat içindeydi. Ölmüştü. Ateşim yakmıştı onu. Öldürdü.
Evin etrafında hepsi vardı tek bir kişi yoktu.
Sessim titredi." Murat nerede?"
Çeliğin sesi boguk boguk geldi kulaklarıma." Evin içindeydi."
Silah ellerim arasından kayıp düştü. İki dizimin üzerine çöktüm. Göğsüme vuran keskin acı nefesimi kesti. Parmak uçlarıma kadar acıya bulandım. Dudaklarım arasından büyük bir feryat eşliğinde göz yaşlarım süzüldü. " Murat!" Yangın büyüdü. İçime yayıldı. En büyük nefreti kendime bıraktım bugün. Kollarımı tuttu eller anlamadım." Murat! " Omuzlarım sarsıldı, hıçkırıklar bir bir kaçtı dudaklarımdan. Ellimi kalbime koydum.
Sevdiğim adam gitti. Sevdiğim gitti. Sevgim zarar verdi. Mutluluğumu ellimden aldı. Yandım, yok oldum, ruhum kayıp gitti. Evin içinde ki yangınlar ruhumu sardı.
Eve gitmeye çalıştım. Eller tutu. Gidemedim.
Ellerim titredi, bedenim titredi. " Murat!" Göz yaşlarım gözümün önünü görmemi engelledi. Canım gitti canım gitti. " Murat! Gitme! Allah'ım bırakma bana acı." Dudaklarım titredi, canım yıllar sonra hiç acımadığı kadar acıdı. " Gitme Murat... Dayanamam gitme." Tırnaklarımı avuç içime geçirdim. Ruhum bedenimden çekilip alındı. " Hayır... Murat!"
Murat gitti, Deniz yok oldu...
Acı bir feryat daha kaçtı dudaklarımdan." Yaşayamam..." Nefesim kesildi, sesler karıştı, yangın kaldı. Darmaduman oldum. Silahıma uzanmak istedim. Uzanamadın. Tüm gücüm çekildi. Murat gitti yaşamanın anlamı kalmadı. Sevdam gittti. Sevdim. Toprak onuda aldı benden.
Öldüm onunla beraber bende öldüm.
Nefesim bogdu. Nefes alamadım. Nefesim kalbimi kesip attı.
Omuzlarım sarsıldı. Nefesim gitti , kalbim durdu , hayat durdu , zaman durdu, yaşam durdu , ruhum durdu.
Konuşmalar oldu boğuk boğuk geldi. Kalbimde yayılan acı bedenimi sardı. Parmak uçlarımdan , saç diplerime kadar ulaştı. " Murat!" Kuşlar uçtu ardı ardına. Karanlığın içinde bir yangın birde acı feryatlarım kaldı. " Öldüm Murat , öldüm..." Ağlayışlarım daha da arttı. " Evlenecektik hani? Çocuklarımız olacaktı bizim. Sana benzeyecekti hepsi." Deli gibi titremeye devam ettim. " Sensiz yaşayamam... Murat bırakma beni ..." Kırk bıçak darbesi yese acımayacak kalbim bir yangın ile acıdı. Hiç olmadığı kadar.
Gökyüzünü saran siyah dumanlar, içime yayılan ateş. Yanıyordu ev cayır cayır yanıyordu. İçinde olan bir kişinin sağ çıkma ihtimali yoktu. Ateş yaktı. Murat'ı ateş yaktı. Bedenimi tutan ellerden kurtulmaya çalıştım. Olmadı. Tekrar güçsüz kaldım. Tek çocuklarımda güçsüz kalırım sanıyordum. Hayır ben bir kez daha bir kişi için güçsüz kaldım. Murat gitti. Yanan evin içinde kaldı. Ateş yaktı hemde büyük bir ateş yaktı.
" Murat gitme..." Bedenim yılar sonra ilk defa bu kadar titredi. Kendime bıraktığım nefret ilk defa canımı bu kadar yaktı. Murat gitmiş geride kül olan ben kalmıştım. Gözlerimden oluk oluk akan yaşlar dahi acımı belli etmeye yetmedi. Kalbimin acısı tüm bedenimi sardı." Murat! Bırakın beni Murat... Gitme... Yalvarırım gitme..."
Yangına gitmek istedim. Yine olmadı. Murat'ı yakan ateş beni de yaksın istedim. Tüm sevdiğim insanları toprak aldı. Benim yaşamamın anlamı ne ki? Denizsiz Murat olmaz ki. Murat öldü nefesim gitti. Yaşama sebebim gitti. Hayata tutunma sebebim gitti. " Murat yapamam... Dayanamam... Kül oldum Murat kül oldum..."
Kafam arkama döndü anında. Yüzü gözü sisler içinde Murat vardı. Hayal görüyorum, kabus görüyorum. Derin ve Duman öldükten sonra da hayal görmüştüm. Yine hayal görüyorum. Hayali vardı. Beynim acıdan oyun oynuyordu yine bana.
Kalkamadım yerimden. Gücüm yoktu , süründüm yanıma geldi. Dokunmaya korktum. " Hayal görmüyorum de bana. Gerçeğim de." Ellim yüzüne kalktı sonra indi. Ya hayalse ya hayal görüyorsam. " Murat gitme." Ağlayarak başımı iki yana salladım." Sende gitme ne olur." Yalvararak baktım." Yalvarırım gitme Murat. Yaşayamam... Çok seviyorum seni . Sevgim yüzünden ölme ne olur."
Acılı geldi sessi kulaklarıma." Deniz."
Ellini tuttum, kendime çekip sıkıca sarıldım." Gitme Murat gitme. Yalvarırım sana gitme. Toprak seni de almasın." Gögüs kafesime saklamak istedim. Sıkı sıkıya sarılsam içime girecek sanki." Gitmesen olmaz mı? Hayal görüyorsam bile gitmesen olmaz mı?" Derin ve Duman'ın hayali gitmişti bir süre sonra onunda hayali gitmese olmaz mı? Hayali bile olsa kalsa olmaz mı? Hayat bana hayalini çok görmese olmaz mı?
Elleri bedenime dolandı." Deniz beni bu kadar seviyor muydun?"
" Çok seviyorum bak yemin ederim çok seviyorum." Kokusunu içime derince çektim." Gitme Murat, hayalsen bile gitme. Söz veriyorum seveceğim seni bir daha git demeyeceğim. Kal yanımda ne olur. " Hayalse bile kalsın. Hayalini de severim ben onun. " Kal ne olur kal. Benim en büyük gücüm sensin en zayıf noktamda sensin. Gitme Murat. Sensiz yapamam gitme."
" Gerçeğim huzurum. Ölmedim ölmedim." Yüzümü kavradı her bir damla yaşı usulca sildi." Ağlama , kıyamam ben sana kızım." Gözlerimi öptü." Ağlama."
Ellerim titredi yüzüne dokunurken." Murat özür dilerim çok özür dilerim." Uzun uzun gezindi parmaklarım yüzünde. Yıllar sonra kayıp etmekten korktum. Yıllar sonra acıya dayanacak gücü kendimde bulamadım. " Söz seni çok seveceğim bir daha seni sinirlendirmeyeceğim. Sen nasıl istersen öyle olacağım." Yalvararak baktım, yalvararak konuştum." Yeterki sen yaşa. Olur mu?"
Gözleri öyle yoğun baktı ki kahveleri içinde kayıp oluyorum sandım. Başımı tutup göğsüne yasladı. Sıkı sıkıya sarıldı." Ben seni her halinle seviyorum be huzurum. "
Başımı hafif kaldırıp şah damarın üzerini öptüm." Yaşıyorsun." Bir kez daha öptüm . Yetmedi ardı ardına öpücükler kondurmaya devam ettim. " Yaşıyorsun." Sessim çocuk gibi çıktı." Çok korktum biliyor musun? Öldüğünü düşününce parmak uçlarıma kadar acı yaşadım biliyor musun? "
Ellimi tutup tam kalbime giden damarı önce kokladı sonra derin bir öpücük kondurdu." Yaşatıyorsun." Saçlarımı öptü." Ağlama, kıyamam akmasın göz yaşların." İçli bir nefes verdi." Benim için bile olsa akmasın göz yaşların." Sildi her bir damla yaşı sabırla.
" Ayy ağlatacaksınız beni." Dedi Derya. Dolu dolu gözlerini sildi.
Çelik hafif tebessüm etti." Kızım o nasıl feryatı öyle çiğerimi dağladın."
Şahin de katıldı." Vala ya. Murat'ı görmesem ben bile oturup ağlayacaktım."
Sıkı sıkıya yapıştım Murat'a. İnsan sevdiğini kayıp edeceği zaman daha iyi anlarmış değerini. Anlamıştım. Çok acı yolla anlamıştım. Bir daha asla bırakmam, bırakamam artık.
Ölüm hep var. Son nefesimde bile olsa onun yanında geçirmeliyim. Onu severek geçirmeliyim. Bir gün elbet ölecektik hiç olmazsa ölürken onu severek ölmeliyim. Artık git diyemem bugünden sonra git demeye gücüm yok.
" Hadi gitmeliyiz. Destek birlikler gelmeden." Dedi Çelik.
Murat yerden kalkacağı zaman yakasını tutmaya devam ettim. Yüzünde bu zamana kadar görmediğim bir gülüş ve bakış oluştu." Korkma, gitmiyorum bir yere." Bırakmadım yakasını. İçli bir nefes alıp kucağına aldı bedenimi. Kollarım boynuna dolandı anında. " Böyle olacağını bilseydim önceden yapardım bunu." Sıkı sıkıya sarılmaya devam ettim . Benimle beraber yürüdü. Kollarım çözülmedi.
Ormanı geçip arabanın yanına geldik. Kollarım çözülmedi. İçli nefesi boynuma vurdu. Sürücü koltuğunu açıp benimle beraber bindi. Kucağına kuruldum anında. Sarılmayı bırakamadım. Arabayı çalıştırdı. Başımı boynuna gömdüm. Neden başını boynuma sakladığını anladım. Yaşadığını hissetiriyor. Şah damarının atışını hissediyorsun, kokusunu hissediyorsun. Yaşam tam burada atıyor.
Yol akıp gitti. Kollarım çözülmedi. Şah damarına ardı ardına öpücükler kondurdum. Arada atıyormu diye kontrol ettim. Yaşıyordu. Yanımdaydı.
Otelden içeriye odaya girdik. Diğerleri kendi odasına geçti bizde kendi odamıza. Kollarım hala boynunda duruyordu. Benimle beraber koltuğa oturdu.
Usulca salladım başımı." Gitme." Kafamı çekip gözlerine baktım." Sen hiç gitme olur mu?" Çocuksu baktım yüzüne." Yanımda kal. Ben git desem bile gitme sen."
Gözleri içinde sımsıcak bir ifade kuruldu." Gitmem. " Boynuma küçük bir öpücük kondurdu." Senden bir adım öteye gidemem."
Yüzünü sevdim." Seni çok kırdım biliyorum ama sadece yaşatmak için yaptım. Kırmak istemedim seni." Sis olmuş yüzünü parmaklarım ile sildim. " Özür dilerim böyle olduğum için özür dile..."
Elli dudaklarımı buldu. " Biliyorum o yüzden yanında kalmaya devam ettim ya. Ben seni ezbere biliyorum artık Deniz. Her bir zereni."
Cevap vermeden önce dudaklarına ilerledim. Dudakları dudaklarımı sarmaladı. En sertinden ve hoyratından öpüştük. Dudakları arasından sızan nefesini içime çektim. Ölüm vardı. Maddem ölüm vardı o zaman yaşamak istediğim her duyguyu yaşayacaktım. Geri durmayacağım. Bugünden sonra asla geri durmayacağım. Ona dokunabilme şansım varken dokunacak. Yaşamak istediğim herşeyi çekinmeden yaşayacağım. Bir gün değil, bir saat değil tam şuanda istediğimi yapacağım. Doyamazdım biliyorum ama yaşayacağım. Bugün adımı ben atacağım. O atmazdı biliyorum. İznim olmadan yapmazdı. Maddem o yapmıyor ilk kıvılcımı ben yakarım yangını o çıkarır. Tam şuanda o kıvılcımı yakıyorum.
Altımda hissettiğim erkekliğine bastırdım kendimi. Kalçalarımdan kavrayıp daha da bastırdı kendine. Kalçarımı ileri geri hareket ettirerek hızlı hızlı sürtündürdü kendine. Kıyafet olduğu halde erkekliğini o kadar çok hissediyordum ki. Sızım sızım sızlayan dudaklarım yanında kadınlığımda yangınlar başladı. Daha hızlı daha hızlı sürtündüm. Dudaklarım arasına inledi aynı şekilde inledim. Kucağında sağa sola kıvranarak ne kadar kendimi bastıra bilirsem o kadar bastırdım.
Can havliyle dudaklarımdan koptu." Dur Deniz sen durmazsan ben duramam." Gram sikimde olmadı. Ensesinden kavrayıp dudaklarına tekrar yapıştım. Sürtünmeye devam ettim." Canına susadın her halde." Can havliyle bağırdı." Dursana kızım."
Gözleri içine bakarak sızım sızım sızlayan dudaklarımı dilim ile yaladım. Kocaman yutkundu. Zevke gelmişti hem de ne zevk. " Hayır ezbere bilmiyorsun her bir zerremi." Kaşları hafif sorgular şekilde çatıldı." Bu gece her bir zeremi ezbere bileceksin Murat Karasu." Dudaklarına uzanıp öptüm." Hazırım. Senin olmaya, her bir zeremin sana ait olmasına hazırım." Artık hazırım onun olmak istiyorum her bir noktam ile. Sadece ona ait olmak.
İki kaşı usulca havalandı." Emin misin? Bu işin geri dönüşü yok. Bir kere yaparsak geri durmam Deniz. Sana ulaşabildiğim , yalnız kaldığımız her an yaparım."
( Normalde bu kısımdan sonra malum sahnemiz vardı lakin kittapad bu sahnelerin yazılmasını istemiyor. Bu yüzden buradan sonra birlikte olduklarını bilin sadece)2
Bölümü nasıl buldunuz? Düşüncelerinizi benimle aylaşırsanız çok sev
Bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın lütfen destekleriniz benim için çok önemli.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
103.97k Okunma |
7.74k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |