
Merhabalaaar yeni bölümle karşınızdayım.
İyi okumalar dilerim 🤍
🌊
Yüreğinin tam ortasında atan sımsıcak bir his. Varlığı belli olan kendimden olan parçam. Ellimi her karnıma koyduğum anda içimde yayılan korku tanelerine eş değer olarak buradayım anne diyen küçük hareketleri. İşim çok uzun sürdüğünde midemde oluşturduğu bulantılar benimle ilgilen anne der gibi davranışları. Ellimi her karnımdan çektiğimde karnıma yayılan hafif sızı beni sev anne der gibiydi. Avuç içimi karnıma yasladığım anda tam o bölgeme yayılan ağırlığı. Buradayım anne. Hisset yanındayım diyordu sanki.
Yıllar boyunca içime yayılan evlat sızısına merhem oluyordu. Kalbimin içinde süren varlığı. Saatlerce usanmadan , sıkılmadan konuştuğum evladım. Hayatım boyunca yalnız kaldığım için iç sesim ile konuşmak zorunda kalır iken şimdi evladım vardı. Konuşmuyordu lakin varlığı yeterdi. Anladığını göstermek için tam elli ayağı oluşmadığı halde içimde attığı ciritler. Karnımın içinde adeta taklalar atıyordu. Anlıyorum anne diyordu. Büyük ağrılar bıraksada attığı ciritler hayatım boyunca yaşadığım en güzel ağrılardı.
Hamilelik güzeldi. Yıllar önce küçük Denize bunu söylemiş olsaydım buruk bakardı gözlerimin içine. Soğuk odada saatlerce kollarımı karnıma sarıp içimde ki evladımı sıcak tutmaya çalışırken. Verilen küflü ekmeklerden en temiz ve güzel yerini yiyip evladımı iyi beslemeye çalışırken. Bazen günlerce yere yatmayıp hasta olup evladımı güçsüz kalmasın diye ayakta kaldığım günler. Atılan dayaklardan karnıma isabet gelmesin diye kıvranışlarım. Yıllar sonra bunu söylerken utanıyorum ama acaba doğurmasam dediğim anlar olmuştu.
Dünyaya gelecekleri yer kanlarla kaplıydı . Esir çadırların içinde gelen çığlık ve feryatlar. Benim evlatlarım nini sesi ile değil çığlık sesleri duymuşlardı karnımın içinde. İçimde hissetikleri tek duygu acıydı. Her dayak yediğimde özellikle Duman karnımın içinden adeta çıkmak ister gibi karnıma öyle güçlü darbeler indirirdi ki. Ellinde imkanı olsa karnımı yarıp çıkacak sanırdım. Dayak bittikten sonra karnıma ellerimi koyar sakin ol iyiyim dediğim anda durulurdu.
Derin ise kollarımı her dizime sarıp yere yatığımda boğazıma biri çıkar sanırdım. Ellinden gelse sanki kollarını çıkartıp bana sarılmak isterdi. Küçüktüler lakin onlar beni düşünüyorlardı. Anneler hisseder derler ya hissetmiştim hep. Evlatlarda annelerini hisseder derler. Derin ilk doğduğu zamanlarda gelen terörist kadınların hiç birinin kucağına gelmezdi. Biri kucağına aldığı zaman ortalığı yıkardı. Biliyordu onların kötü insan olduğunu. Kollarım arasına aldığım anda göğüs kafesime sokulurdu ellinden gelse içime girecek kadar kafasını gömeye çalışırdı. Uyumadığım geceler kucağımda küçük parmakları yüzüme kalkar morarmış , şişmiş kısımlarda gezinirdi küçük parmakları. Küçük ağzını yaranın olduğu kısma yaslar emeye yada öpmeye çalışırdı.
Evlatlarım beni anlamıştı. Hamileliğim boyunca zorluk çıkartmamışlardı bana. Hamileliğimin ileri zamanlarda dahi çok hareket edip canımı yakmamaya çalışırlardı. Bazı anlarda içimde öldüler mi acaba diye korkup ellimi karnıma koyduğum zaman küçük lakin acıtmayacak şekilde tekme savururlardı. Bir odanın içinde aylarca evlatlarım ile konuştuğumu bilirim ben. Dünyanın içinde de güzellikler olduğunu. Gördükleri insanlar dışında da iyi insanlar olduğunu anlatmaya çalışırdım. Gördükleri insanlar gibi gadar , kötü, vicdansız olmasın isterdim. Annelerini hep üzgün , acılı görmesinler diye neşe saçar, gülümsemeye ellimden geldiği kadar çaba gösterirdim.
Duman ve Derin beni hep anladı. Annelerini anladılar. Ötüken timinde yaralandığım zamanlarda başımda kimse olmadığında , acılar içinde kıvrandığımda rüyalarda en baş köşeye kurulurlardı. Duman saçlarımı okşarken , Derin kollarını boynuma dolayıp sarılırdı. Ölmüş , toprak olmuşlardı lakin buna rağmen içimde ki en büyük gücüm olmuştular. Ne zaman düşsem , yapamıyorum artık desem sızıları belli olurdu. Anne bizi unutun mu? Yıllarca süren acılar pes et diyemiydi diyerek bakan ela gözleri. Her düştüğümde en güçlü şekilde ayağa kalkmamın tek sebebi çocuklarımdı benim. Hayata tutunma sebebim çocuklarımdı.
Anne olmuştum ben. Küçük yada büyük anne olmuştum. Dünyaya gelen her kız çocuğu anne adayı olarak dünyaya gelir. Belki çok erken belki çok geç anne olurdu. Ben ikisini de yaşamıştım. Küçücük yaşımda anne olmuştum. Küçük yaşımda evlat acısı yaşamıştım. Şimdi yirmi dokuz yaşımda geçte olsa tekrar anne olmuştum. Karnımda olan can şanslıydı. Bomba sesleri değil niniler duyuyordu. Acı iniltilerimi değil kahkalarımı. Vuran elleri değil iki çift okşayan sıcacık babasının ellerini hissediyordu. Küfürleri, hakaretleri değil babasının sevgi cümlelerini , hikâyelerini duyuyordu. En önemlisi annesine kusulan nefretleri değil babasının bana gösterdiği sevgiyi görüyordu.
Şanslıydı benim evladım. Duman ve Derinin babalarını ben seçmemiştim lakin içimde ki canın babasını ben seçmiştim. Seçimimi bir an olsun yanıltmıyordu. Hamileliğimin dördüncü ayının neredeyse ortalarındaydım. Murat üzerime titriyordu. Ağrıdan uyuyamadığım gecelerde sabah işe gidecek olsada, görevden yorgun argın dönmüş olsada uykusuz kalıyordu benimle. Gecenin bir yarısı hiç olmayacak şeyler aşermiş olsamda tüm Kartal timini ayağa kaldırıp köşe bucak istediğim şeyi bulmak için çabalıyordu. Sonucunda buluyordu. Yaşadığım ani duygu durumlarımı fazlası ile çekiyordu. Bir anda geçirdiğim ağlama krizlerinde usanmadan, sıkılmadan dinleyip anlamaya çalışıyordu. En önemlisi geçirdiğim büyük sinir patlamalarını büyük sabırla ve olgunlukla karşılıyordu.
İlk aylarda hamileliğim o kadar çok zorlamıyordu lakin zaman ilerledikçe içimde yatan küçük dev bir hayli zorluyordu beni. Helede görevden babasının döndüğünü görünce içimde attığı ciritlerin hadi hesabı yoktu. Babasının kucağına oturup, saçlarını okşadığımda öyle bir duygu değişimi veriyordu ki. Kız çocuğu babasına düşkün olur derler içimden bir ses kız çocuğu olduğunu söylüyordu. Bu kadar babacı olmasının başka açıklaması olamazdı yoksa.
Murat olmasa hamileliğim gerçekten çekilmez olurdu. Bir aydan daha uzun süre göreve gittiğinde günlerce özledim diyerek ağlamıştım. Geçirdiğim sinir patlamalarında Murat döndüğünde kolları arasına sığınıp sakinleştim. Askeriyede helikopterden indiği anda albay varmış yokmuş umursamadan kolları arasına sığınıp özledim diyerek ağlamıştım. Tüm gün boyunca kolluna yapışıp asla bırakmamıştım. Albayın odasına girdiğimiz anda dahi bırakmamıştım kollunu. Ne yapabilirim ki? Çok özlemiştim kocamı. Murat olmadan uyumak zulümden farkı yok. İçimde ki dev babası geldiği anda sakinleşiyordu. Kafamı ne zaman kocamın göğsüne yaslasam duruluyordu eşek sıpası. Hele birde babası onunla konuşuyor ise Murat'ın karnıma kafasını yasladığı noktaya tüm ağırlığını bırakıyordu.
Bunun yanı sıra açılan iştahımı saymıyorum bile. Babasının kucağına oturup yemek yediğim anlarda babasının elleri ile beni beslemesi hoşuna gidiyor olacaki bir ordu insanın yemeğini yememe sebep oluyordu. Fazlada aşermeme sebep oluyordu. İstistansız her gece olmadık şeylerin canımın çekmesine neden oluyordu. Hayatımda hiç yemediğim şeyleri dahi istiyordu. Fazla iştahlı ve güçlü bir çocuk olacağı şimdiden belliydi. Derin ve Dumanda böyle bir durum asla yaşamamıştım lakin şimdi ki çok fena bir şey olup çıkmıştı. Derin ve Dumanın varlığını hissetmek istediğimde ellimi karnıma koymam gerekir iken bu içimde adeta seke seke dolaşıyordu. Hamileliğin ilerleyen zamanlarda içimde küçük bir boks kursu açma ihtimali çok yüksekti.
Her ne olursa olsun güzeldi. Zordu hemde baya zordu ama güzeldi. Kalbimde ki Derin ve Dumanın sızı olmuş olsada bunun üzerine merhem gibi geliyordu. Eşek sıpası babasının yokluğunda tehlikeli bir durum olduğunda adeta içimde çıldırıyordu. Bana zarar verecek en ufacık durumda karnıma öyle bir baskı uyguluyordu ki babam yoksa ben varım der gibi. Babamın olmadığı anlarda annemi ben korurum der gibiydi hâlleri. Bu şekilde davrandığında da acaba erkek çocuğu mu diye de düşünmeden edemiyordum.
Ellerim karnımın üzerinde gezinirken mırıldandım." Seni seviyorum annem. " Buna eş değer olarak ellime verdiği inanılmaz baskı. Bende anne diyordu. Anneler, evlatlarını karşılıksız, çıkar olmadan sever derler ama hayır karşılıksız, çıkarsız sevenler çocuklardı. Bir cocuğa kötü davranmış olsanda annesine, babasına kıyamaz. Kalkan el anne ve babanın elli olsa dahi anne ve babanın kollarına sığınırlar. Anne , çocuğunu ağlatmış olsada çocuk yine annesine sokulup annesinin kucağında sakinleşirdi . Anne ne kadar kötü laflar etmiş olsada kırgın kalamaz çocuklar annelerine. En ufacık verilen sevgide, ilgide , şefkate yapılanları unutup yine annelerine ve babalarına sığınırlar.
Dünyaya çocuğu getirmek benim seçimimdi lakin çocuklar anne ve babalarını seçimsiz kabul ederler.
Karnımın üzerinde ellim ağır ağır okşarken bir yandan da ekranda sıramın gelmesini bekliyordum. Neredeyse kadın doğumda yatıp kalkıyordum. Her gün istisnasız doktorumu arıyordum. Benden bir hayli bıkmış olabildilirdi. Ne yapabilirim ki? İçimde ki canı yaşatmak istiyorum ve en ufacık durumları dahi evham yapabiliyordum. İki evlat kayıp ettikten sonra bir evlat daha kayıp etmeye gücüm yok .
Bir ayağım sürekli hızlı hızlı sallanıyordu. Murat göreve gitmişti ve tek başıma gelmiştim kontrole normalde yanımda hep Murat olurdu ama bugün yoktu.
Sonunda sıra bana gelince yerimden kalkıp odaya yönelip girdim. Kumral saçlarını tepeden düzenli bir halde topuz yapmış, yüzü aydınlık içinde parıl parlayan ve en şık , düzenli kıyafetlerini giymiş olan doktorum Asiye hanım vardı. Buna eş değer olarak dağınık topuzu, gözleri altında mor halkaları olan , yüzü tombiş tombiş olan , altımda bol eşofmanım üzerimde salaş siyah tişörtüm ile duran ben. Herkes yüzüme aydınlık ve güzellik geldiğini söylüyordu hele Murat tombiş tombiş olmaya başlayan yanaklarımı kavrayıp kocaman öpücükler konduruyordu. Yanaklarımı tutup sağa sola çekiştirip duruyordu. Beyefendi kilolu halimi de çok sevmiş olabilirdi.
Gülümseyerek ellini öne açtı Asiye hanım." Hoşgeldiniz Deniz hanım yatın lütfen."
İçimde ki dev sağ olsun şimdiden baya fazla kilo aldırdırdığı için paytak paytak adımlarla yürümeye çalıştım. Bir ayağımı yerde dururken diğer ayağımı kaldırıp yana doğru paytak adımlarla yürüyordum. Hamile yürüyen pandadan gram farkım yoktu. Bir o yana bir diğer yana sonunda sedyenin üzerine oturup yattım. " Asiye hanım ben çok uyumaya başladım bu normal mi?" Hemde bulduğum her yerde. Ayakta dahi uyuklamalarım oluyordu. Bir gün bir yatım ta diğer gece anca uyanabilmiştim. Asker kadın çok uyumaz. Uykuyla aramda olmadığı halde hamile bir panda olarak aşırı uyuyordum.
Elline eldivenlerini takarken soruma cevap verdi." Bunu geçen hafta açıklamıştım Deniz hanım ve dün akşam saat gece üçe kadar uyumayıp normal olduğunu söylemiştim."
Hamilelikten hafif şişmiş dudaklarımı büzdüm. " Ya bir ordu yemek yemem?"
Gülüşü daha da büyüdü." Bunu da iki gün önce beş saatlik telefon konuşması sonucunda size açıklamış olduğumu düşünüyorum." Yanıma yaklaşıp karnımı açtı." İçinizde küçük bir dev yatıyor doğduğunda çok kilolu olacağına eminim."
" Verdiğiniz ilaçlar çok fazla halsizlik yapıyor normal mi bu?"
Karnıma jeli sürerken büyük bir sabırla cevap verdi." Gayet normal bir durum Deniz hanım. Bunu da tüm gün boyunca size anlatığımı hatırlıyorum." Dudaklarımı daha da büzerken ne istediğimi anlamış olacaktı. Kadında peygamber sabrı olabilirdi. Benim gibi birine çokta iyi dayanıyordu. Ondan önce tam altı doktor değiştirmiştim fazla sorduğum sorulardan ve neredeyse her gün hastaneye geldiğimden bıkmışlardı benden tek Asiye hanım çekebiliyordu. İlerleyen zamanlarda onun da çok dayanabileceğini düşünmüyorum. " Sorun ne sormak istiyorsanız."
" Asiye hanım acaba diyorum çişimin rengi farklı olunca çocuğuma bir şey olur mu?"
" Kan yada çok absürt bir renk geliyor mu?" Hayır diyerek başımı salladım." O zaman bir şey olmaz Deniz hanım." Karnıma tutacağı aleti alıp karnıma bastırdı. Röntgen cihazından kafamı yana çevirerek çocuğuma bakmaya çalıştım." Maşallahı var Deniz hanım. Görünürde hiç bir sorun yok şimdilik." Ekrana bakarken gözlerimin dolmasını engelleyemedim her zaman olduğu gibi. Siyah ekranın içinde başı belli olan küçük bir Karasu duruyordu. Sağa sola sürekli kıvranıp duruyordu. Ne zaman röntgen cihazından bakmış olsam sanki onu görmem hoşuna gidiyor gibi neşe içinde dönüp duruyordu.
" Ya görünmeyende?"
Garip gözlerle baktı yüzüme." Deniz hanım sakin olun lütfen. Çok anne gördüm lakin sizin gibi endişelisini ve evham yapanı ilk defa görüyorum. İlk anne oluşunuzdan kaynaklı galiba."
" Hayır üçüncü çocuğum."
İki kaşı şaşkınlıkla havalandı biraz." Maddem üçüncü çocuğunuz bu kadar evham yapmamanız gerekir." Ah doktor hayatımı bilseydin hiç böyle demezdin. İçimde ki canı da kayıp edersem geriye Deniz'in esamesi okunmaz. Murat dahi toparlamaya gücü yetmez. Hayatın bana verdiği üçüncü şans eğer bu şansta ellerim arasından giderse dördüncüye ne gücüm yeter nede cesaretim. Şimdi bile korku içinde çırpınırken dördüncüsünde korkudan iki ye ayrılırım on beş saniye içinde felan. Gece öyle rüyalar görüyordum ki. Çocuğumu kayıp ettiğimi falan gördüğüm rüyalar. Uyandığımda kollarımı karnıma sarıp saatlerce rüya sanki gerçekmiş gibi ağlıyordum. İyice duygusal bir panda olup çıkmıştım. Asker olmuş olabilirim ama anayım ben ana.
Sevimli sevimli göz kırpıştırdım doktora." Görünmeyen kısımda sorun yok dimi?"
Büyük bir nefes verdi." Olsa size söylerim Deniz hanım sakin olun lütfen." Aleti karnımın belli başlı kısımlarında dairesel hareketlerle gezdirdi." Kalp atış seslerini dinlemek ister misiniz?"
Göz bebeklerim titredi." Dinleyebilir miyim?" Başını sallayarak onayladı." İsterim çok isterim." Doktor hanım aleten bir kaç tuşa bastı şuanda keşke Murat'a yanımda olmuş olsaydı. Kalp atışlarını ilk defa beraber dinlemiş olmayı ne çok isterdim. Tam bu sırada odanın kapısı açıldı. Koca heybeti içinde yüzü gözü kir , duman , sis olmuş. Siyah saçları birbine karışmış. Üniforması darmaduman haldeki kocam bey girdi. Ellimi hemen kaldırdım." Muraaaat."
Adeta koşar adımlarla yanıma gelip oturdu. Yüzümü kavrayıp alnıma derin öpücük kondurdu." Huzurum yetiştim dimi?"
" Görevden döner dönmez yanıma mı geldin?"
" Geldim ya huzurum. Helikopterden ini inmez eşyaları Sercanın üzerine atıp yanına geldim. " Ekranda duran ikimizden olan parçaya baktı. Eşek sıpası yine babasını görünce daha da çoşmuştu. Cirit atmakla kalmayıp resmen karnımın her noktasında gezinip duruyordu. " Evlat sende mi özledin beni?" Cevap olarak eşek sıpası karnıma öyle bir baskı uygulayıp depinmeye başladı ki." Bende seni çok özledim evlat." Ellini ekranın üzerine koyup okşadı baş kısmını." Bir an önce gelde ekrandan değil gerçekten okşayım başını evlat." Büyük bir içli nefes kaçıverdi dudaklarında." Hatun şuna bak şimdiden kocaman olmuş. Aferin sana be hatun çok iyi iş çıkarıyorsun ha."
Ellini sıkı sıkıya kavradım." Muraaaat kalp atışını dinleyebilir mişiz."
Göz bebeklerinin içi parladı." Valla mı?"
Soruya doktor cevap verdi." Evet." Bir kaç ayarlama daha yapıp büyük bir tebessümle bize döndü doktor." Hazır mısınız?" Hızlı hızlı başımı salladım. Bir yere bastı ve küçük ama bir o kadar da yüreğimi sımsıcak eden hafif tempolu kalbinin atışlarını duydum. Boşta kalan ellimi ağzıma götürdüm. Göz yaşlarım ardı ardına süzüldü. Dudaklarım mutluluk ve ağlamaklı arası gidip geliyordu.
Kelimeler öyle yüreğimden kopup dudaklarımdan çıktı ki." Annem." Ekrana ellimi uzatıp kafasını okşadım." Annem yaşıyorsun annem."
Göz ucuyla Murat'a baktığımda benim kadar duygulu olduğunu görüyordum. Ağlamıyordu lakin dudaklarından öyle bir tebessüm vardı ki. Gözlerini kapatıp bir kaç saniye kalp atış seslerini dinledi evladımızın." Babam." Avuç içini yanağıma yaslayıp usul usul sevdi yüzümü. " Evlat. Şu hayata bir annenin sesini dinlemeyi çok sevdim şimdide senin kalp atışlarını." Kalp atış sesleri daha da artı. Babasının sözlerine heyecanlanmıştı. Murat'a bunu fark etmiş olacaki gülüşü daha da büyüdü." Annesi kılıklı seninde mi kalp iptal oldu?" Cevap olarak kalp atış sesleri daha da yükseldi. " Annene benze evladım. Hayatımda bir Denizim daha olsun. Kahverenginin kıyısına bir deniz daha eklensin."
Gözlerimi kapatıp kalp atış seslerini dinlemeye devam ettim. Yetmedi cebimden telefonu çıkartıp kalp atışını ses kaydına aldım. Tarifi olmayan bir hissti. Anlatamam kelimelerim yok. Tek bildiğim aşırı duygulu olduğu ağlamak ve neşeler saçıp gülümsetecek kadar hoş bir his olduğu. Göz yaşlarım yanaklarımdan boşalırken dudaklarımda kocaman gülümsemem olduğu. Kullaklarım babasının sesinden sonra böyle güzel bir ses duymadı.
Gözlerimi açtığımda Murat bir bana bir de ekrana bakıyordu. Akan yaşlarımı parmak uçlarıyla sildi." Ağlama , kıyamam." Dudakları alnıma uzanıp küçük küçük öpücükler bıraktı. Kafasını boynuma gömdü doktor olup olmadığını önemsemeden. Kocaman derin bir nefes içine çekip şah damarıma öpücük kondurdu." Memleket kokulum benim."
Doktor ayağa kalktı." Ben sizi iki dakika yalnız bırakayım." Hay sen sağol doktor. İşte doktor dediğin böyle olacak. Odadan çıktığında kalp atış sesleri hala devam ediyordu.
Titreyen ellim Murat'a kalktı. Ellimi ne zaman karnıma koyacak olsam aşırı derecede titriyordu artık. İçimde ki cana karnımdan dahi hissetmiş olmam parmaklarımı heyecanlandırıyordu ve hiç olmadığı kadar titriyordu. Avuç içimi Murat'ın yüzüne yasladım. Yanağını daha da yasladı avuç içime. Kocaman gülümsemesi duruyordu yerli yerinde ama bu gülüş çok farklıydı. Baba gülüşü sanırım. Baba gülüşü olur mu demeyin olur. Şefkatli bir gülümseme idi bu." Bana yaklaş." İtiraz etmeden yüzüme yaklaştı. Dudaklarına dudaklarımı yasladım. Nefesi nefesim oldu. İlk defa gördüğüm gülümsemeyi öpmez isem içimde kalırdı. Dudakları arasında soluklandım , kestane kokusunu, sıcaklığını hissettim. " Gülüşünü öpmeyi çok sevdim." Yanaklarına ulaşıp küçük küçük öpücükler kondurdum." Çok özledim seni kocam çok özledim."
Alnımı alnına yasladı." Bende yavrum bende." Kahverengi ama içinde denizler ve okyanuslar barındıran gözleri içine daldım. Yansımamı gördüm göz bebekleri içinde , sevgimi gördüm benim için ölüp biten sevdasını gördüm. İçi gide gide gözlerime bakan aşkını gördüm. Baba olmaktan artan parıltıları gördüm. Büyük bir şefkati gördüm. Ben bir çift gözün içinde binlerce duyguyu bir arada gördüm. " Ne güzel atıyor kalbi aynı annesi gibi. Ne güzel mutluluk veriyor aynı annesi gibi."
Sevgiyle döküldü kelimeler." Muraaaat ben sana kurban olmayıp ne yapıyım adam? Ben seni sevmeyip ne yapıyım? Her gün ettiğim en büyük şükürümsün."
" Sev yavrum beni sadece sev. Yanımda çocuk ol , neşe saç , gülümse, kollarım arasına gel." Gözlerimin içine daha çok yaklaştı." Deniz sen benim dünyadaki tutan en güzel duamsın. Evimin neşesisin. Seninle attığım hiç bir adımdan pişman olmadım sen benim iyikim oldun. Bugün o iyikiyi bana tekrar kanıtladın."
Odanın kapısı açılıp tekrar doktor odanın içine girince alnını alnımdan çekmek zorunda kaldı. Sandalyeye tekrar oturdu doktor hanım günlerce burada yatıp evladımın kalp atışlarını dinleyebilirdim ama kapatmıştı. Allah'tan ses kaydı almıştım. Artık şarkılar dinlemektense çocuğumun kalp atış seslerini dinlerdim. Tüm şarkılardan daha güzeldi çocuğumun kalp atışları.
Doktor karnımda aleti dairesel hareketlerle tekrar gezdirir iken endişe ile sordu Murat." Bir sorun yok dimi doktor hanım? Her şey olması gereken düzende ilerliyor?"
Doktor hanım büyük ciddiyetle ekrana bakarken soruya cevap verdi." Şimdilik her şey sorunsuz gidiyor Murat bey ama..."
Murat'ın gözleri içinde ki endişenin daha da artmış olduğunu gördüm aynı şekilde korkuyla sordu." Ne ama?"
Sıkıntılı bir nefes verip bize baktı doktor hanım." Deniz hanımın rahim bölgesinde bulunan yara. Hamileliğin ilerleyen zamanlarında çok büyük ağrılara sebep olacak. Çocuğunuz sağlıklı ve maşallah meslek hayatımda gördüğüm en büyük bebeklerden. Büyük olması iyi bir durum lakin Deniz hanımın rahim bölgesinde bulunan yara yüzünden çocuk çok fazla baskı uyguluyor ve fazla hareketli bir çocuk. Doğum esnasında ağrılarınız çok fazla olacak." Bir kaç saniye durup tepkimizi ölçtü." Normal doğum yapmak sizin için sağlıklı olacağını düşünüyorum lakin ağrınız çok fazla olacağı için sezeryan yapma taraftarıda olduğumu söylemek isterim. Seçim sizin Deniz hanım ve Murat bey."
Düşünme gereği duymadım." Hangisi sağlıklı olacaksa o olsun doktor hanım. Ağrıların hiç önemi yok. Yeterki sağ salim kollarıma çocuğumu verin yeter bana." Hayatım boyunca çektiğim ağrıların yanına çocuğumun ağrısının hiç bir önemi yok. Ağrı çekeceksem çocuğum için ağrı çekmeye razıyım. Yeterki çocuğum yaşasın, yanımda olsun yeterde artar bana.
İyi maddem diyerek başını salladı doktor hanım. Ekrana dönüp bir kaç dakika daha baktı." Size bir müjde daha vermemi ister misiniz?"
Heyecan ile sesim fazla yüksek çıktı." Evet evet."
" Cinsiyetini söylememi ister misiniz?" Murat'a değdi bir an gözleri." Şimdi ki anneler cinsiyet partisi yaparak babalarına söylüyor sizde öyle yapmak isterseniz Murat bey dışarı çıksın isterseniz?"
Murat'ın ellini sıkı sıkıya daha da kavradım." Hayır bu zamana kadar her anıma kocam ile şahitlik ettim bundan sonra da kocamsız yapamam."
" Hay yaşa Hatunum benim." Dedi büyük bir neşeyle Murat.
Tekrar iyi maddem diyerek başını salladı doktor hanım. Büyük bir nefes alıp heyecanımı daha da artırmak ister gibi işi olabildiğince ağırdan alıyordu." Sizin tahmininiz ne?"
" Kız." Dedim.
" Erkek." Dedi Murat.
Ekrana kısık gözlerle bakıp anlayabilirmişim gibi sanki cinsiyetini görmeye çalıştım. Ve anlayamadım . Tekrar doktora dönmek zorunda kaldım. Ağzını yavaş yavaş açıp kalbimin ağzımdan çıkıp gitmesini istiyor gibiydi. En sonunda dayanamayıp patladım." Hadi doktor hanım! Savaşın ortasında bu kadar heyecan yapmadım."
Ellerini havaya kaldırdı." Sakin olun ve derin derin nefesler alın." Hızlı hızlı nefesler alıp verdim. Murat'ın ellini de heyecandan fazla sıkı kavrıyordum ama bunun farkında dahi değildi benim kadar aşırı heyecanlı idi kendileri." Gördüğüm kadarıyla."
" Eeee." Dedik Murat ile aynı anda.
" Çocuğun gelişimine baktığımda ve vücuduna."
" Eeeee."
" Görünen köy kılavuz istemez diyerek."
" Eeeeeee."
" Çocuğun cinsiyeti."
" Eeeeeeeeeee."
Büyük bir neşeyle şakıdı doktor hanım." Tebrik ederim Mehmetçik ve Asenanın yanına bir..."
" Eeeee patlayacağım artık doktor söyle artık."
Murat'a bana destek çıktı." Acun Ilıcalı mısınız siz? Söyleyin artık."
" Mehmetçik ve Asenanın yanına bir Mehmetçik daha ekleniyor." Donup kaldım adeta. Kalbim hayatım boyunca en hızlı attığı an bu andı." Tebrik ederim erkek çocuğunuz oluyor." Erkek. Erkek çocuğum olacaktı. Göz yaşlarım öyle şiddetli hale geldi ki.
Murat ile birbimize baktığımızda aynı anda döküldü kelimeler." Yavuz."
Yavuzum olacaktı.
Şehit Yavuz Demiral'ın ismini oğlumuzda yaşatacaktık.
Murat ile aynı anda ellimi karnıma koyduk." Annem , Yavuzum."
" Babam , Yavuzum."
Murat ve Deniz'in; Yavuz'u olacaktı.
********
Herşey yerli yerinde kendi düzeni içinde ilerliyordu. Garipti ki içimde ki ses susmuştu. En derinlerde saklı kalan çocukluğum kendi hallinde takılıyordu. Her insan içinde çocukluğu yaşar kimlikleri erken veda eder çocuk yanına kimileri geç. Ben ise istemeyerek ellini erken bırakanlardandım. Bırakmak zorunda kalmıştım. Ellini tutmaya devam etseydim çok fazla pembe hayalere dalacak, uzatılan her ellin güvenli olduğuna inandıracaktı beni. Çocukluğuma sığındığım anlarda gelen darbeleri görmüştüm.
Çocuk olmak demek neşeler saçmak , dünyanın güzeliklerle inandığın , tek derdinin bugün acaba ne oyun oynasam diye düşünmekti. Geçmiş hayatım içinde çocuk yanımı muhafaza edemezdim. Çocuk olmak için dahi ortam lazımdı. O ortamı yıllar sonra bana sağlayan Murat olmuştu. İlk zamanlarda Murat'a karşı hisslerimden tam emin olamadığım günlerde geçmişte kalan en dip köşeye gömdüğüm çocukluğumu çıkartan kendisiydi. Çocukluğumun çıkması için ortam vardı. Çıkmıştı ve ilk iş olarak geçmişin acısının hesabını sormuştu bana. Yıllar boyunca en dip köşelere gömemin hesabını , yaşayamadığı yılların hesabını sormuştu.
Günler geçtikçe Murat'ın sevgisini tatıkça yaraları kapanmış , hesabı bitmişti.
Şimdi ise çocukluğumdan geriye kalan kırıntılar Murat'ın yanında çıkıyordu sadece. Bir noktada kendimi şanslı görüyordum kimileri çocukluğu ile asla yüzeleşemiyordu. Ben yüzleştim. Kimileride çocukluğun hayali ile baş başa kalıp yaşadığı yıkımı izlemek zorunda kalanlardı. Ellinden hiç bir durum gelmeden orada çocukluğunun yıkımının her bir saniyesini oturup izliyordu. Ben onlardan olmamıştım.
Bir diğer tarafta ise hem çocuk yanını koruyup hemde yetişkin olmayı bilenler. Bunun en büyük örneği Sabiha idi. Çocuk yanını fazlası ile gösteriyordu. Yaşı yirmi yedi olduğu halde karşımda küçük bir kız çocuğu var sanıyorum. Çocuklar gibi dudaklarını büzer. Suç işlemiş ve yaramazlık yapmış gibi dişlerini dudağına geçirip altan altan en melük bakışını atar insana. Heyecanlı olduğunda elli ayağı birbirine dolanır. Neşeli olduğunda yerinde zıplaya zıplaya gezer. Tüm duygularını en berrak haliyle dışarıya vurur. Dilline asla da hakim olamıyordu. İçinden geçenleri dışarıya vuruyordu. İyi yada kötü fark etmiyordu. İçinde tutmaktan ise yapmayı , söylemeyi tercih ederdi Sabiha.
Benim için değerli olmasının en büyük sebebide buydu. Evimin içine alıp , kardeş diye benimsememin nedeni buydu. Çocuktan insana zarar gelmez. Çocukların kalbide , aklıda kötü olana çalışmaz. Yapılan bir davranışın iyi yada kötü olduğunu düşünmeden yaparlar. Sabihada öyleydi. Murat'an sonra bana zarar vermeyeceğini bildiğim tek insan. Bana yanlış yada kötü bir durum yapmış olsa dahi af ederim çünkü hiç bir zaman yaptığı o davranışı o manada yapmayacağını çok iyi biliyordum.
Karşımda oturmuş halde dururken aklımda ki düşünceler birbirini kovalar halde duruyordu. Ellerini anlamsızca birbirine geçirip altan altan mavi gözlerini kocaman açıyordu bana. Söylemek istediği bir durum varmışta söyleyemiyor gibiydi.
Odanın içine göz gezdirdim sağ köşede Şahin ve Çelik sohbet içindeydi. Pencerenin önünde Latif abi yeni saksıya ektiği çiçeğiyle konuşuyordu. Suskun abi ortalarda yoktu. Rahmi albay bahçede atlarıyla ilgilenme derdi içine girmişti. Kocam ise dizime yatmış aksiyon filmi izliyordu. Her şey olması gereken düzende ilerliyordu ama tek bir farkla Sabihanın altan altan bakan mavi gözleri içinde bir durumlar vardı. Kokusu yakından çıkar diye düşünüyordum. Filme bakmaya çalıştım ama mavi gözler hala melül melül bana bakıyordu. Dayanamadım en sonunda." Ayy Sabiha içim şişti ne oldu söylesene. Açmışsın mavi gözlerini bakıp duruyorsun bana. Ne oldu Sıtkı arkadaş ile mi kavga ettiniz?"
Tırnaklarının kenarı ile oynarken dudağının kenarının ısırdı." Şey Deniz ben bir halt yaptım."
Bir kaşım usulca havalanırken." Tamam ne yaptın ise hallederiz."
İki kaşını kaldırıp indirdi." Halledemeyebiliriz gibi."
İçimde kabaran merak daha da artı." Ne gibi bir halt yaptın da halledemiyoruz?" Sehpaya uzanıp çayımdan bir yudum alırken bir yandan heşirem soruma cevap verdi.
" Deniz ben hamileyim."
" Ne?" Çayı adeta ağzımdan püskürtüp kucağımda film izleyen kocamın yüzüne höykürmüş olabilirim. Olabilir mi ? Öyle oldu zaten.
Can havliyle kucağımdan kalktı." Yandım Allah!"
Çeliğin gözleri kos kocaman açıldı." Lan Alev iskeleten hamile mi kalınıyor? O kadar geliştimi ölülerin yeteneği?"
Şahin ise ağzında duran rimeli ile öyle bir bakıyordu ki kırmızı gözlerinin dışarıya çıkmasına on beş saniye felan.
Latif abinin ağzı kocaman açılmıştı. Dişlerini sayabileceğim kadar kocaman. Arkadan iki diş çürük çekilmeli. Allah'ım ne diyorum ben ya? Konu bumu şimdi?
Ortamın içini ölüm sessizliğini kaplarken Murat'ın yanmaktan homurtuları dışında başka ses yoktu. Hemşirem masum masum bana bakarken en büyüğünden ve salağından göz kırpıştırdım. Hayretle kocaman açılan ağzımı hafif bir dürtme sonucunda kapatmış bulundum." Anlamadım kar tanesi?" Dudaklarını dişleyip öyle masum masum bir bakışı vardı ki. Sanki biraz önce ellime bombayı değil götüme sokup patlatan kendisi değil gibi. O bana baktı ben ona. Ve tekrar o bana ben ona. Ve bir kez daha. Arkada gerilim müziğimiz yoktu bir. Öyle derin bir nefes aldım ki. Ve yükseldim." Ne? Ne ? Ne?"
Kocam beyde katıldı." Anasının kör nikasının Ne'si hemde?"
Şahin'in ağzından rimel düştü." Ben biraz önce doğru mu duydum?" Elli ile Sabihayı gösterdi." Çocuk kadın yetişkin özelliğini yaptığını ve bunun sonucunda hamile kaldığını mı söyledi?" Valla söylemişti hemde damdan düşer gibi. Bacadan düşer gibi. Artırıyorum götümde bombanının pimini çekerek söylemişti.
Hemşirem ile bakışmaya devam ettik. Ben ona baktım o bana. Ne tepki vereceğini bilmeyen salak insan yüz ifadesi vardı yüzümde kesinlikle. Küçük bir kahkaha attım." Şaka yapıyor ya." Aynı bakmaya devam etti. Gülüşüm yavaş yavaş soldu." Şakadır şakadır. " Ve aynı bakmaya devam etti." Şaka olsun." Gözlerini kaçırdı. Gülüşüm tamamen soldu." Şaka değil mi?"
Allah belamızı verdi bakışı buram buram okunuyordu yüzünden." Yok Deniz hiç şaka değil."
" Rüya o zaman." Bir umut diğerlerine baktım. Yetmedi kollumu cimcikledim." Rüya değil!" Üzerime doğru afakanlar bağıra bağıra koşuyordu. " Oyun oynuyorsun dimi Sabiha?" Karnına baktım. O ne lan? Karnı hafifçe şişmişti. Yine de umut dedi bir tarafım." Oyuncak olan bebeğinden felan mı bahsediyorsun? Hem nasıl bebekmiş o?"
Ellerini havaya kaldırıp ciddi ciddi açıkladı birde." Hani kollu bacağı olan. Tamam şimdi tam oluşmamıştır ama var işte. Böyle açıkınca ağlayan hatta altına felan çişini yapan. Bunları yapmadan önce anne karnında bulunan ve dokuz ay sonra doğan bebekten bahsediyorum."
Çelik , Sabihaya doğru yaklaştı." Sabiha iskeleten hamilesin dimi?" Odada ki herkes sen salak mısın Cemile bakışını attı. Boş boş baktı Çelik." Ne lan? Şoktan ne tepki vereceğimi şaşırdım."
Sabiha altan altan bakmaya devam etti." Yok abi , Suskundan hamileyim."
Çelik kalbini tutup koltuğa bıraktı bedenini." İskeleten hamile kalsaydın daha hayırlıydı."
" Lan siz beraber mi oldunuz?"
Şahin çirkef haliyle girdi araya." Salak salak konuşma Özal birlikte olmasalar nasıl hamile kalacak bu kız?"
Yanda duran yastığı kafasına fırlatım." Salak sensin gerizekalı!"
Tuttuğu yastığı aynı şekilde iade etti." Gerizekalı sensin asıl salak!"
Murat yastık bana gelmeden havada tutup imha etti. Çeliğin kafasına atarak. Gelen yastığın darbesi ile kafayı duvara tosladı Çelik." salak olan asıl gerizekalı senin bu kocan Deniz!" Duvara çarptığı kafasını ovuşturdu." Oğlum düşmana atar gibi ne diye atıyorsun yastığı?"
Ellini yüzüne attıp sıvazladı Murat." Asıl konu bu mu? Kız hamile kalmış hamile!" Doğru diyordu kocam bey. Çok daha önemli hata devlet meselesi konumuz vardı şuanda.
Sabihaya döndü tüm gözler. Aynı anda bu kadar meraklı gözün üzerinden olmaktan çekinir gibi daha da büzüldü oturduğu yere. Yani bu kadar göze değilde yaptığı şeye büzülse çok daha iyi olacaktı. Kocaman yutkunup en kısık sessiyle konuştu." Şimdi şöyle ki biz bir ay önce beraber olduk ilk defa."
" Sonra?" Dedim.
" Sonra bir daha hiç olmadık daha doğrusu onun işleri felan. Birde evde Rahmi albay zebani gibi gezerken pek mümkün olmadı."
Şahin'in gözleri daha da açıldı." Yani Suskun abinin nişancılığı bir numaradır da attığını hep vurur adamda bu kadar iyi olduğunu düşünmezdim. Adam hiç bir şeyi kaçırmıyor. Tekte hamile bırakmış kızı."
Murat hayretle dizine vurdu." Sen şu Suskun abiyi görüyon mu? Ruhumuz duymadan adam neler neler yapıyor."
Latif abi sağa sola sallanırken bağırmaya başladı." Suskun öldü Suskun öldü. Rahmi meftah kuracak. Suskuna tabut yapalım. Helva kavuralım."
Çelik öne doğru eğildi." Fark ettiniz mi Latif abi ilk defa doğru konuşuyor?"
Hemşirem korkarak araya girdi." Öyle demeyin ya." Kulağını çekip sehpaya iki defa vurdu." Allah korusun." Yani başka ne dememizi bekliyorsun hemşirem? Adam harbi ruhumuz duymadan kızı kendine aşık etti yetmedi sevgili oldu. Buda yetmemiş hamile bırakmış hamile! Durumun ne kadar ciddi olduğunun farkında mıyız? Esela çalıyor kullağımın dibinde. Suskun abiye kızı emanet ettik emanete gerçekten iyi sahip çıkmış.
Murat gülerek arkasına yaslandı." Geçmiş olsun Rahmi albay asla Sabihayı vermez. Biraz da Suskun abi çeksin. Hele birde Sabihayı nikasız hamile bıraktığını öğrenir ise asla vermez."
" Murat abi..." Dedi Sabiha.
Ellimi kalbime koydum." Sus Sabiha bir gün içinde kalbim bu kadar şoku kaldıramaz."
Durmadı zalimin kızı." Biz evlendik."
" Ne?"
" Ne ara lan?" Dedi Çelik.
" Nasıl?" Dedi Şahin.
" Suskun bok olup gitti." Dedi Latif abi.
Sinirle ayağa kalktı Murat." Gör zalimin kızı gör. Adam kısacık sürede kızı kapmış yetmemiş hamilede bırakmış. Bak birde evlenmişler."
Aynı sinirle ayağa kalktım." Aaaa üstüme sağlık ben ne yaptım be!?"
" Kaç ay peşinde koşturup durdun!" Sabihayı gösterdi." Görde örnek al. Peşinde koşacağım diye götüm aşındı , saçlarım ağardı."
" Yazıklar olsun sana." Yandan aldığım yastığı kafasına attım." Kafamın tepesini artırma. Seni bir boşarım görürsün götün nasıl aşınıyor."
Durdu Murat bir an. Bellimden kavrayıp alnıma usulca öpücük kondurdu." Canım karım benim sen ne yaparsan haklısındır."
Çelik ortaya kahkahasını saldı." Böyle bir u dönüşü görülmedi. Ne hanımcı çıktın oğlum sen."
Dertli dertli olsada kocam bey sakince cevap verdi." Ne demiş bir alim oğlum dünya yuvarlak. Karısı hayır düz deyince karım ne derse haklıdır demiş." Kafasını saçlarıma yasladı." Karım derim başka kelime demem."
Çelik bir tur daha güldü." Hanım kuzusu seni. İyice kedi olmuşsun bir miyavlamadığın kalmış. "
Şahin aradan kafayı uzattı." Dün akşam yatakta bana miyavlayan sen mi söylüyor bunu?"
Murat kocaman kahkaha attı. Çeliğin yüzü darmaduman oldu. Murat öyle bir gülüyordu ki." Kişi kendinden bilir diye boşuna demiyorlar sonuçta." Murat gülmeye devam edince dayanamayıp bende güldüm.
" Arkadaşlar konuya dönebilir miyiz? Çocuk kadın hamile olduğunu söylüyor." Dedi Şahin.
" İlk defa doğru konuştun Şahin."
En büyüğünden göz devirdi." Salaksın sus lütfen."
Göz deviren bendim bu sefer." Gürültü kirliliği konuştu." Asıl önemli konuya döndüm." Hangi anlamda nikah kıydınız Sabiha sorabilir miyim?"
Öyle masum bir bakış attı ki." Dini nikah kıydık Deniz."
Murat hayretle ellini bir kez daha dizine vurdu." Sen şu Suskun abiye bak madem böyle icraatları vardı bize niye söylemedi?" Sabihaya eğlenen bir bakış attı." Normal nikah kıymadınız ise asla Rahmi albay vermez seni."
Sabiha kafasını usulca kaldırdı. Ellimi kalbime daha da bastırdım." Sabiha yoksa..."
Devamını benim yerime getirdi sağ olsun." Normal nikahta kıydık Deniz." Murat'a kaçamak bakışlarla baktı. " Şey dedi Suskun."
" Ne dedi?" Dedi kocam.
Dişlerini dudağına daha da geçirdi Sabiha." Ben Murat gibi işimi şansa bırakmam. İşimi garanti altına alırım istediği kadar kurşunları dizsin Rahmi albay vermekten başka çaresi yok demiş bulundu."
Murat'ın ağzı kocaman açıldı." Sen şu Suskun abiye bak lan. Ne yere bakan yürek yakanmış. Madem böyle şeyleri vardı ne diye bana söylemedi lan? Diğer tarafa gidip gidip geldim?"
Dertli kocamı daha da dertlendirecek cevabı verdi Sabiha." Onu sordum ve cevabı; banane küfür etti ve ben kız tarafıyım birde isteyerek kızı koynuna atacak halim yoktu." Suskun abiye bak bak. " Ve senin o hallerinden baya eğlenmiş olduğunu da eklemek isterim."
Kendini koltuğuna atan dertli kocam kolonyaya uzanıp bileklerine sürdü." Hatun ben hiç iyi değilim. Maddem bu iş bu kadar kolaydı ne diye kurşunlarla dans ettim ben?" Kolonyadan dertli dertli kokladı. " Bu evde üvey evlat muamelesi niye görüyorum lan ben?" Ah kocam kıyamam ya.
Şahin şuh bir kahkaha salı verdi." Ne demişler asıl sessiz olandan korkacaksın diye ve götü yere yakın olandan."
Çelikte onayladı." Harbi lan biri sessiz Suskun abi." Sabihayı baştan aşağıya süzdü." Bununda götü yere yakın."
Alev şuh bir kahkaha daha attı verdi." Hepimizden fena çıktı bu ikisi." Hemde ne fena. Birde bize fena derler bu ikisinin yanında melek kalıyoruz biz.
Latif abinin korku dolu sesi geldi." Çocuklar." Aynı anda Latif abiye baktık. Kocaman yutkunup elliyle tam arkamızda yarım açık olan kapıyı gösterdi. " Esela çalıyor."
İçimden tüm duaları ede ede kapıya çevirdim kafamı. Allah'ım yardım! Kaşları derinden çatılmış, ellinde ki tabanca ile bize bakan bir adet sinirin insan haline bürünmüş Rahmi albay duruyordu.
Salak salak güldüm." Babacım sen ne zamandan beri oradasın sorsam?" Sormaz olaydım.
İki gözü aynı anda seğirdi." Konuşmanın başından beri desem kızım." Tövbe estağfurullah o nasıl bir ses tonu? Neden insan vücuduna bürünmüş Azrail duruyor karşımda ?
Sabiha koşarak arkama geçti. Kocaman yutkundum." Bismillahirrahmanirrahim."
Ve beklenen son kükredi." Lan ırz düşmanları nedir benim sizden çektiğim?" Murat'a doğru ateş etti silahını." Önce sen diğer taraftan şerefsiz Suskun?"
Ardı ardına kurşunlardan kaçan Murat can havliyle bağırdı." Lan konu nasıl oluyor bana dönüyor?" Sağa sola koşarak gelen her kurşundan kaçtı. Adam terörist kurşunları ile bu kadar dans etmemiştir. Ve harbi harbi konu nasıl Murat'a döndü tekrardan? " Ulan Suskun abi! Boku sen ye acısını ben çekiyim!"
Odanın içinde adeta kovalamaca oynamaya başladılar. Rahmi albay yaşlı gözleri ile hedefi isabet etmek için şahin gözlerini açmıştı resmen." Irz düşmanı namusuzlar!" Bir anda durup ters ters Latif abiye baktı.
Geri geri adımladı Latif abi." Ben namuslu... Ben namuslu."
Yükselmeden yapamadım." Ne biz namusuz muyuz?"
Murat bu sırada kapıya yaklaşmıştı lakin tam götüne doğru gelen kurşunla kendini korumak için muhteşem fikrini öne sürdü. Çeliği önüne çekip tam kurşunun malum kasaya gelmesine neden oldu. Çelik acı içinde bağırırken birde teselli etti Murat." Hakkını helal et kardeşim. Baba olacağım idare ediver kardeşini."
Ellini malum yerine atan Çelik çekirge gibi ardı ardına sekmeye başladı." Senin belanı sikiyim Murat!" Can havliyle bir o yana bir diğer yana zıplmaya başladı." Allah belanı versin lan helal olsun hakkım!"
Murat koşar adımlarla bahçeye çıkarken ardından bir adet sinirin vücut bulmuş hali Rahmi albay koştu. Ve kocamı korumak için ben. Allah'ım yüce rabbim bizim sınavımız neden bitmiyor sorabilir miyim? Tövbe haşa asla isyan değil ama neden rabbim neden? Bu konular nasıl oluyorda dönüp dolaşıp benim kocama geliyor?
Ağacın etrafında ardı ardına tur atmaya başladılar. Sabiha korku içinde arkama saklana saklana geliyordu. Şahin kenarda durmuş kocaman attığı kahkahalar eşliğinde izliyordu. Kaosun çıkma sebebi Suskun abi adam ortalarda yok. Her zaman olduğu gibi sessizliği ile baya ses getirmişti. Bundan nasibini de kocam alıyordu. Suskun abi olmayınca kocamın üzerine kusuyordu sinirini. Seninde alacağın olsun Suskun abi. Kızla sevgili oldun hadi yetmedi birlikte oldun ama bu nasıl bir yürek yemek arkadaş? Adam tekte hamile bırakmış kızı yetmemiş kimse sikimin ucunda değil cesaret ile kızla evlenmiş. Adam durmak, beklemek ne bilmeden dini nikah kıymış , kimsenin haberi olmadan resmi nikahı da kıymış. Suskun abinin beklemeyi , bekletmeyi sevmediğini bilirdim de bu kadar bilmezdim.
Rahmi albay ateş etmeye devam ederken kocam da kaçma derdi içindeydi." Rahmi albay suçlu olan Suskun abi bana ne diye sinirini kusuyorsun?"
" İkinizde ırz düşmanısınız lan! Hele o Suskun onunla hesabım daha kötü olacak. Sizin yüzünüzden erkenden diğer tarafı boylayacağım." Kükredi Rahmi albay.
" Baba dur kurban oluyum."
Dinledi mi? Asla dinlese şaşarım. Yaş geçmiş iş bir türlü bitmiyor. Adamda haklı şimdi ne deyim? Adamın kalbine zararları var. Suskun abinin yaptığı bomba bırakmak değil tüm şehri havaya uçurmak. Şehri uçurdu kendisi ortada yok.
Tam bu sırada bahçenin kapısına bedenini yaslamış kaosu büyük zevkle izleyen Suskun abiyi gördüm. Hızlı adımlarla yanına vardım." Sen ne yapıyorsun Allah rızası için Suskun abi?" Bir kaşı ne yapmışım der gibi havalandı. Birde ne yapmışım diyor. Allah'ım al canımı şurada lütfen. " Abi sen yemek yerine yürek mi yiyorsun? Kızı hamile bırkmışsın hemde tekte yetmemiş evlenmişsin."
Sabiha benim arkamdan Suskunun arkasına hızla geçti. Suskun abi ise o kadar umursamaz cevap verdi ki." Ne güzel iş yapmışım." Te Allah'ım. Bir insan nasıl bu kadar umursamaz olur anlamıyorum asla anlamayacağım. Sabihaya yandan baktı." Bugün hayli güzelsin yine." Adama bak bahçenin ortasında kocam kurşunlardan kaçarken kendisi Sabihaya iltifat etme derdindeydi. İlginç olanı Sabihanın kocaman gülümseyip en cilveli bakışını atmasıydı. Şuraya bayılacağım şimdi on beş saniye felan sonra.
" LAN SUSKUN!" Dedi Rahmi albay.
Sabihanın ellini kavrayıp gülümsedi Suskun abi." Merhaba Rahmi albay. Sinirli gibisin bugün?" Sinirli gibi mi? Sinirli gibi mi?
Rahmi albay sonunda durmuştu. Murat sağ salimdi çok şükür. Ellini kalbine attı Rahmi albay. " Sen ne bok yiyorsun lan! Haberim olmadan ne işler yapıyorsun lan!" Silahını Suskun abiye çevirdi. Sabiha aman Allahım bakışını kuşanmış iken Suskun abinin sülalesi fazla rahatı. " Senin belanı sikip atmazsam bana da Rahmi demesinler lan göt herif!"
Suskun abinin sülalesi hala rahatı." Kurşunun bitti Rahmi albay şarjörü bir yenile istersen." Sabiha ile yürümeye başladı." Ha bu arada Rahmi albay senin tanıdığın düğün salon sahibinin numarasını atsana bi."
Ne? Ne ? Ne?
Hepimiz adeta apışıp kaldık. Adam yüzünden Çelik malum yerinden olmuştu. Kocam kurşunlarla dans etmişti. Benim yüreğim ağzıma gelmişti adamda ki rahatlığa bak. Ya fazla salak diyeceğim olmayacak adamın kafa zehir. Cesur desem Allah rızası için nereden geliyor bu cesaret?
Rahmi albay aldığı sopa ile Suskuna yaklaştı." Seni ecdadını sikerim Suskun! Öldürürüm lan seni!"
Suskun abinin adımları durdu. Koca heybeti ile Sabihayı arkasına gizleyip tüm bedeninin görünmemesini sağladı." Rahmi albay seni huzur evine mi yatırsak artık? Baya huysuz bir adam olup çıktın."
Rahmi albay sopayı kaldırıp Suskun abinin omzuna geçirmesi ile sopa ortadan ikiye yarıldı. Suskun abi ise hala çok rahat ve boş bakıyordu. " Lan ben ne günah işledim de Allah sizi benim başıma verdi?"
Ciddi ciddi cevap verdi Suskun abi." Gençliğinde kumar oynamıştın ondan olabilir. Ha birde baya çapkın olup bir çok kızın ahtını almış olduğundan da olabilir."
Yerden aldığı taşı fırlattı Rahmi albay." Birde rahat rahat cevap veriyor şerefsiz. Nikahsız ne diye dokunuyorsun kızıma?!"
" Sevişmek için izin mi alsaydım birde senden? İstedik yaptık. Çokta güzel yapmışım." Kafasını arkasına çevirip baktı." Senin rızan var mıydı Sabiha?" Kafasını hafifçe çıkartıp ürkekçe salladı Sabiha." Bitmiştir konu. İki tarafta razı ise sana ne laf düşüyor Rahmi albay?"
Rahmi albay kenarda duran sandalyeye çöktü." Murat oğlum sana fena dediğim için özür diliyorum asıl fena yıllardır yanımda duran bu göt herifmişte anlayamamışım."
" Estağfurullah baba da bir daha olmaz ise bir zahmet sevinirim artık." Dedi Murat.
Suskun abi , Sabiha ile yürümeye devam etti." Karımla işlerim var aramayın bizi."
" Ne işi lan?" Dedi Rahmi albay.
Büyük bir of çeki verdi Suskun abi." Karı koca arasınada girilmez Rahmi albay. Karımla ne iş yapmak istersem o işi yaparım." Bahçeden Sabiha ile çıkınca boş boş göz kırpıştırdık hepimizde. Bu adamın konuşmamış hali daha mı iyiydi yoksa bana mı öyle geliyordu?
Murat yanıma geldi." Ulan adamı görüyor musun? Tüm herşeyi birbirine kattı sonra gelip kızı ellinden kavrayıp çıktı."
" Kocam kabul et aşırı etkileyiciydi."
" Ne yalan söyleyeyim huzurum etkileyiciydi. Boşuna bu adamı rol model seçmedim ben kendime."
Ve evin içinde evi barkı yanmış daha doğrusu malum yeri yanmış Çelik bağırdı." Yardım edin lan! Burada malum yerimden oldum!" Bir kaç saniye sesi çıkmadı." Of anam yandım!"
Latif abinin sesi yandan geldi." Yarım saatin içinde neler oldu öyle?"
Neler olmadı ki Latif abi? Sabihanın hamile olduğunu öğrendim daha onun şokunu atlatamadan evlenmiş olduklarını öğrendim ve ardından havada uçuşan kurşunlar. Tüm kaosun sebebi adam , sevdiği kızı ellinden kavrayarak çıkıp gitti.
Nasıl bir yarım saati bu lan?
********
Elleri cebine atmış Sadri Dayanak sorgu odası içinde konuşturmaya çalışılan adama bakıyordu. Göz ucuyla saati kontrol ettiğinde neredeyse üç saati geçmiş olduğunu görüyordu ve adamdan bir kelime dahi alamamışlardı. İçerde bulunan üç mit ajanı hangi yöntemi uyguluyor olsalarda adam konuşmamaya ant içmişti. Geçen her saniyede Sadrinin sıkıntılı hali daha da artıyordu. Adamdan alınacak en ufacık bilgi dahi işlerine çok yarayacaktı lakin lanet herifin dudakları arasında iniltiden başka bir bok dökülmüyordu.
Ellerini cebinden çıkartıp kontrol masasına dayayıp öne doğru eğildi. Kenarda bal rengi saçları, yeşilin koyu rengi gözleri olan , elmas yüz hatlarına sahip Büşra mit başkanından gelecek olan emri bekliyordu. Üç saattir adamı konuşturamadılar ise başka bir yöntem denemek gerekiyordu. Sadrinin karşısına kaç tane ağzı sıkı sıkıya bağlı adam gelmişti ve onları konuşturacak kişide hep aynı kişi olmuştu. Bir tane sorguda dahi konuşturamadığı adam yoktu. Emrini öne sürdü Sadri. Konuşturacak kişiyi çok iyi biliyordu." Suskun Akkatı çağırın."
Büşra telsize uzanıp anında emri uyguladı." Suskun Akkat sorgu odasına çağırın."
Masadan ellerini çekip tekrar cebine attı Sadri. İçerde kanlar içinde kalan adama bakarken yüzünü buruşturmadan edemiyordu. Göt herifin tekiydi lakin ağzından çıkacak tek önemli bilgiye dahi ihtiyacı vardı. Dilini çözecek tek kişi ise Suskun Akkatı.
Sorgu odasında Suskunu beklerken mit binası içine Suskun ve Alev girmişti. Her adımları birbiri ile uyumluydu. Alev salana salana en seksi ve cüretkar bakışlarını etrafa atarken Suskun ellerini cebine atmış , kafası en dik konumda , ölüm bakışını kuşanmıştı. Binanın içine adım attıkları anda kadınların ve erkeklerin tüm gözleri Suskuna döndü. Bazıları kaçamak bakışlarla bakar iken bazıları utanmadan baştan aşağıya kadar Suskunun heybetli , kaslı , geniş omuzlarını süzüyolardı. Bir çok kadının içinin gittiğini yüzlerinden anlamak zor değildi. Erkeklerin ise yüzleri düşmüştü. Suskun geri döndüğünden beri tüm kadınların ilgisi Suskuna kaymıştı.
Kenarda duran kadın ellinde dosyasını tutar iken yanında bulunan arkadaşına fısıldadı." Ben bu adama fena yükseliyorum."
Arkadaşının gözleri Suskunun üzerinde kalır iken destek çıktı arkadaşına. "Yükselinmiyecek gibi mi? Karizmanın öz evladı." Dirseğini masaya yaslar iken avuç içine yanağını yaslayıp tüm heybeti ile gelen Suskuna içi gide gide baktı." Adamda öyle bir karizma ve yakışıklılık var ki insan yükselmeden yapamıyor."
Arkalarında kalan mite yeni katılan kız ağzı şaşkınlıkla açıldı. "Oha o boy şaka mı? " Suskunun her bir noktasını süzerken kalbinin aşırı hızlandığını fark ediyordu. Hayatında gördüğü en yakışıklı adamlardan biriydi ve heybetli vücudu, uzun boyu ile fazlası ile hemen dikkatleri üzerine çekiyordu." Kim bu adam? "
Önünde masada oturan kızlar güldü. "Hayranlar listesine bir kişi daha eklendi. "
Arkadaşı tamamladı." Ve aşık."
Kız alık alık Suskuna bakarken soru sordu. "Başka hayranlarıda mı var? "
"Ona hayran olmayan var mı diye sorsana. " Diye açıkladı başka bir kadın. Önlerinde geçen Suskuna bakar iken dişini dudağına geçirip ısırıp bıraktı." Hayran kalınmayacak bir adam değil. Şu askeriye ve MİT'in içinde onun gibi bir tane adam yok."
Başka bir kadın konuştu." Adam felaket bir detay." Suskuna içi içi gide gide birde o baktı. Geniş sırtına bakarken içinde bir nokta fazlası ile hareketliydi." Adam güçlü , seksi , karizma , yakışıklı , kaslı, uzun boylu hele o sesini bir kez duydum karizmanın sesi olsa bu adamın olur. Her kadının hayallerini süsleyen, sahip olmak istediği adam."
Masada oturan kadın giden Suskunu gösterdi." Böyle bir adamı hangi kadın istemez ki?"
Mite yeni giren kızın yüzü düştü hafifçe. Suskun önlerinden geçip gitti tüm gözler Suskuna dönmüştü. Bazı kadınların halenen bakışlarını dahi fark etmişti. Bazı kadınların tekrar tekrar baktığınıda fark etmişti. Ve o kadınlar arasına kendisi de eklenmişti. Binaya girdiği anda fark edilmeyecek gibi değildi. Uzun boyu , heybetli vücudu, kaslı vücudu, keskin bakan siyah gözleri , yakışıklı yüz hatları ile dikkatleri anında üzerine çekmeyi başarıyordu. Suskuna hala bakarken ağzının akan suyunu sildi." Kim bu adam?"
"Suskun Akkat. "
"Yenilmez. " Dedi diğeri
"Bileği bükülmez. " Dedi diğeri
"Güçlü. "
"Heybetli."
"Karizma."
"Seksi. "
"Yeri yerinden oynatır. "
"Sıra dağları devirir. "
" Keskin nişancılıkta bir numara."
" Sessizliği içinde ölüm yatan."
" Başarının kitabını yazmış."
" Düşmanları dahi ona hayran."
" MİT'in en iyi adamı."
" Her deliğe sızan."
" Teknoloji üstadı."
" Ağrı Dağı gibi adam."
" İmkansız ne bilmeyen."
Kızın gözleri kocaman açıldı. Suskunu tekrardan baştan aşağıya süzer iken içi daha da hoş oldu. Böyle bir adam hemde çalıştığı yerde lakin birçok kadının ona talip olduğunu görüyordu. Suskunun göz ucuyla dahi bir kadına bakmamış olduğunu da fark etmişti.
Suskun ile yürüyen Alev arkasına kısa bir bakış attı. Tüm kadınların hatta erkeklerin dahi gözleri Suskunun üzerinde bulunuyordu. Erkeklerinde yeni idolü olmuştu Suskun Akkat. Erkekler ne kadar kadınların Suskuna olan ilgisi hoşlarına gitmiyor olsada görevlerde ve operasyonlarda Suskunun başarılarına hepsi hayran kalıyordu. Ondan ders almak için bir çoğu sıraya dahi dizilmişlerdi.
Alayla güldü Alev." Her zaman olduğu gibi tüm ilginin odağısın abiciğim." Yandan ters bir bakış attı Suskun. Gülüşü daha da büyüdü Alevin." Yakışıklı adam olmak zor değil mi abim? Kabul etmeliyim ki kadınlar çok haklı seni istemekte. " Kırmızı saçlarını savurdu." Ne kadar şanslı bir kadınım senin gibi bir abim var. Kaç kadının senin gibi abisi vardır ki? Tek bir bakışın ile yeri yerinden oynatıyorsun. Tek emrin ile sıra dağlar devrilir." Kafasını hafifçe geriye attıp Suskuna bakmaya çalıştı." Sabiha senin gibi adama sahip olduğu için çok şanslı."
Derin bir nefes verdi Suskun." Ben ona sahip olduğum için şanslıyım. "
Şuh bir kahkaha attı Alev." Sabiha anlaşılan fazlası ile aklını yerinden oynatmış."
Gizleme gereği duymadı Suskun." Fazlasıyla."
Kenardan bir kişi bağırdı. "Alev Şahin aklını yerinden oynatman gereken bir adam var." Ellinde tutuğu dosyası attı." Adamın tüm bilgileri içinde yap şu işi."
Havada dosyayı kaptı Alev." Oynamak ile kalmayacak aklını yerinden söküp alacağım." En seksi bakışını adama atıp göz kırptı." Merak etme bu akşam bilgiler ellinizde." Adam , Alevin attığı cüretkar, seksi bakışları ile kafasını hafif öne eğip yutkundu. Alevin neredeyse belli olan göğüslerine ve kısacık etek altında belli olan bacaklara baktı. Alev her gün olduğu gibi en idealı kıyafetlerini giymişti. Adamın kızaran yanaklarını ve bedenini süzen gözlerini fark etmişti. Keskin gülüşü kuruldu dudaklarına. Mırıldandı." Ahmak seni yatağa atmak eğlenceli olacak. İnşallah işini biliyorsundur."
Suskun, Alevi geride bıraktı. Ağır adımlarla sorgu odasına giden koridorlardan geçerken alçak tavana sövdü. Kafası nerede ise tavana değiyordu. Kapılardan geçerken hafif kafasını eğip o şekilde geçebildi. Sorgu odasının izleme odasına girdiğinde gözler üzerine döndü. " Suskun içerde ki adamı konuşturman gerekiyor." Dedi Sadri.
Başını sallayıp izleme odasından çıkıp sorgu odasına girdi Suskun. Üç mit ajanına çıkmaları için başı ile işarete bulunduğunda üçüde toparlanıp çıktı. Sattine baktı Suskun beş dakikası vardı. Arabada Sabiha bekliyordu. İşini hızlı bitirmek zorundaydı. Adama yaklaştı.
İzleme odasına bu sırada üç mit ajanı girdi. İçlerinden yeni katılan mit ajanı merakla sordu." Biz niye çıktık? O adam niye girdi?"
Sadri yandan baktı adama." Adamı konuşturacak tek kişi Suskun , Ferhat."
Ferhat alayla küçük bir kahkaha attı." Üç saattir yapamadığımızı bu adamı yapacak?"
Büşra hafifçe kafasını çıkartıp soruya cevap verdi." O Suskun Akkat yalnız." Alayla güldü Büşra. "Kendin ile Suskun Akkatı bir tutma istersen. En fazla yirmi dakika veriyorum adamı bülbül gibi ötürür."
Diğer mit ajanı katıldı sohbete." İdaya giderim ki on beş dakika içinde konuşturacak adamı."
Diğer mit ajanı da katıldı." On iki dakika veriyorum."
Son olarak Sadri koydu idasını." On dakika veriyorum."
Ferhat boş boş göz kırpıştırdı." Üç saate adamın ağzından tek kelime alamadık her yöntemi uyguladığımız halde." Suskunu gösterdi. " On dakika içinde bu Suskun Akkat bülbül gibi şakıtacak? Gülerim sadece."
" Son gülen iyi güler diyelim o zaman." Elli ile içeriyi gösterdi Büşra." Geriye yaslan ve izle."
Tüm gözler sorgu odasına döndü. Ellini havaya kaldırdı Suskun anlaması gerekeni anladı Büşra tüm kamera sistemlerini devre dışı bıraktı. Ortalık karışacaktı. Sandalyede oturan adamın etrafında ağır adımlarla dönerken kollarını sıvazladı Suskun. Ölüm bakışları adamın üzerinde gezinir iken adam hafifçe yutkundu. Gördüğü bakışlar hayatında gördüğü ilk ve son korkutucu bakışı idi. Bakışlardan dahi karşısında duran Suskunun anasını beleyeceğini anlıyordu adam.
Suskun tam arkasında durdu nefesini tuttu adam. Diğerleri ardı ardına soru sorup cevap bekler iken Suskun bunu yapmıyordu bu durum adamın daha da huzursuz olmasına neden oluyordu. Adamın ensesini kavrayıp kullağına eğildi Suskun." Üç dakika içinde dünyanın en sikilesi herifi olacaksın." Yakasına uzanıp zorla iki üç düğmesini açtı adam. Suskunun sessindeki ölüm tınısı tüm hücrelerinin titremesine neden olmuştu. Ensesini kavrayan parmaklar öyle sıkı hale geldi ki öne doğru eğilip, büzülmeden yapamadı adam. Tuttuğu ensenin kafasını masaya geçirmesi bir oldu Suskunun. Masa ortadan ikiye çatlayıp ayrıldı önlerinde. Bu zamana kadar gücünün karşısında bir dakikadan fazla dayanan adam olmamıştı.
Enseyi bırakıp önüne geldi Suskun. Kenarda duran kum saatini aldı." Buradaki her kum tanesi kadar sikileceksin. Başla şimdi saymaya." Kum saatini ters koydu Suskun. Kum taneleri küçük delikten diğer boş kısma ağır ağır süzüldü.
Adam öfkeyle bakmaya çalıştı." Asla konuşturamazsın beni." Kafasını dik konuma getirdi." İmkansız beni konuşturman."
Hafifçe ölüm tebessümünü kuşandı Suskun.
Üç dakika sonra....
Gözleri yuvalarından çıkacak seviyede açılmış olan Ferhat hayatında ki en büyük şoku dile getirdi." NASIL LAN?"
Küçük bir kahkaha attı Büşra. Hayranlıkla bağırdı." Suskun Akkat farkı bebeğim!"
Diğer mit ajanı hayran hayran içerde olan şah esere bakıyordu." Abi diyorum ben boşuna bu adamın hayranıyım demiyorum."
Diğer mit ajanı da aynı hayranlık içinde baka kalmıştı." Üç saate yapamadığımızı üç dakika içinde yaptı adam."
Sadrinin dudakları iki yana kıvrılmıştı. İstediği adam buydu işte her işi yapan , her deliğe sızan , başarı dışında kelime bilmeyen , sessizliği içinde ses getiren ve ölüm , uçan kuş dahi elleri arasından kaçmayan. İmkansıza gülüp geçen. Yapılamaz denileni saniyesinde yapan." Aranan kan sensin Suskun Akkat."
Bülbül gibi şakıyan adama kollarını önünde bağlamış üsten bakıyordu Suskun. Adam tüm bilgileri sayıp döküyordu hatta annesinin kızlık soy isminden götünde bulunan doğum lekesine kadar. Anlatacakları bittince duvarın köşesine köpek eniği gibi daha çok büzüldü.
Bir iki adım adama yaklaştıkça adam daha da geriye sinmeye başladı. Adamın göğsüne siyah botunun tabanını koyup yaslayıp baskı uyguladı." Asla asla dememek gerekiyor." Botlarının tabanını daha da adama bastırıp hafif üzerine eğildi. Korkuyla ağlıyordu adam kocaman dev cüsseli gölge üzerine düşünce daha da sinmeye çalıştı." İmkansız kitabımda yok." Botunu çekti Suskun. " Masanın parasını ödersin."
" N....e ne...de...n neden ödü... yorum?"
Umursamazca cevap verdi Suskun." Devlet malına zarardan." Sorgu odasının kapısını açıp çıktı. Saatine baktığında tam istediği gibi beş dakika içinde işini halletmişti. Erkekler için ayrılan soyunma odasına girdi. Uzun zamandır Sabihanın istediğini yapacaktı. Yeni üniformasını çıkartıp üzerine geçirdi. Bordo beresini kafasına takıp silahını belline yerleştirdi. Odadan çıkarken telefonu çaldı. Arayan kişiyi görünce hafifçe tebessüm etti. Telefonu açıp kulağına tutu." Emret."
Karşı tarafta Sabiha bir kaç dakika şaşkınlıkla göz kırpıştırdı." Emir mi ediyim?"
" Sözün emirdir."
Dişlerini dudağına geçirip masum masum sordu Sabiha." İşin çok mu uzun sürecek? Canım sıkılıyorda sen olmayınca Aşkım."
Bina içinden tekrar geçerken tüm gözler tekrar Suskuna dönmüştü. Bir kaşı havalandı Suskunun." Aşkım ?"
" Aşkım değil misin?" Diye sordu Sabiha.
" Değilim."
" Ya nesimsin?"
" Kocan."
Boş boş göz kırpıştırırır iken hafifçe kıkıradı Sabiha." Evet Kocam."
" Ve?"
" Ve?"
" Herşeyim."
Buna da kıkıradadı Sabiha." Sende benim herşeyimsin, kocam , bitanem , aşkım , kalbim." Tam bu sırada kapısı açılınca korkuyla çığlığı bastı Sabiha. Dudakları üzerine kapanan sıcak nefes ile çığlığı kayıp olup gitti. Gözleri kocaman açıldı ne ara geldiğini asla anlamamıştı ve bir anda dudaklarına kapanan sıcak nefes ile elli ayağı birbirine dolandı. Şaşkınlığı üzerinden zor atar iken kendisini isteyen dudaklara uyum sağlamaktan başka bir şey yapamadı.
Dudaklarını geri çektiğinde en çapkın bakışı yüzünden duruyordu Suskunun." Demek kalbiniz?"
Neşeyle gülümseyip arabadan indi Sabiha. " Kalbimsin."
" Hep kalbinde olacak mıyız?"
" Hep."
Bir kaç saniye durdu Sabiha. Baştan aşağıya kadar Suskunu süzer iken küçük dillini yutmuştu. Gözlerini ovuşturup karşısında duran afetü devran , ağrı dağı hatta üniforma içinde everest dağı gibi duran adamı inciler iken ağzı kocaman açılıp gerçek olup olmadığına anlamaya çalışıyordu. Günlük hali ile bile gözleri Suskuna bakarken bayram ederken şimdi şenlik kurulmuştu. Normal hali ile bile kalbine fazlası ile zarar olan adam şimdi kalbini komple durdurmuştu. Ellini kalbinin üzerine koyup attıp atmadığını kontrol etti can havliyle. " Çüş hatta koca bir siktir."
Bir kaşı havalandı tekrardan Suskunun." Küfür yoktu prenses."
Dillini açamıyordu Sabiha. Tekrar tekrar ve tekrar süzdü Suskunu." Ama bu gerçekten siktirlik." Kafasını hayli geriye atıp Suskunun yüzüne bakmaya çalıştı." Aşırı etkileyicisin."
" Katılıyorum."
Gözleri bir an yana kaydığında çoğu kadının Suskuna baktığını gördü Sabiha. Kıskançlıktan kan beynine sıçrıyordu adeta. Suskun kafasını hafifçe yana çevirip Sabihanın baktığı noktaya baktı. Dudakları iki yana kıvrılır iken Sabihanın bellinden kavrayıp kendine doğru çekti Suskun. Havaya kaldırıp tüm kızların görecek noktaya Sabihayı çevirdiğinde tüm kadınların gözleri üzerlerinde bulunur iken umursamadan Sabihanın dudakları üzerine dudaklarını yasladı. Mesaj net ve kısaydı kollarım arasındaki kadına aitim.
Sabiha hızla çekildi." Ayyy dur ne yapıyorsun?"
Sabihayı kendine yaslayıp kalçasının altına kollunu sardı." Karımı öpüyorum."
Kafasını hafif öne eğip endişe ile baktı Sabiha." Ama herkes bize bakıyordu."
" Karımı istediğim yerde öperim." Yandan en ters bakışını kadınlara attıp Sabihanın yüzüne yaklaştı. Siyah gözler , mavi gözlerin içinde en yoğun haliyle gezindi." Seninim kızım sadece senin." Al al yanan yanaklara dudaklarını yasladı." Tüm alem görsün ki senin olduğumu."
Neşeyle şakıdı Sabiha." Benimsin dimi?"
" Hep."
Al al daha da yandı yanakları Sabihanın." Ama yinede insanlar içinde öpme sonra hakkında ne derler."
" Karımı öpmek için izin alacak değilim." Sabihayı indirmeden arabanın sürücü kapısına dolanıp kapıyı açıp Sabihayı indirmeden bindi Suskun. Bacaklarını iki yana açıp en rahat konumda oturmasını sağladı. Arabayı çalıştırıp gazı kökledi." Anlat bakalım her konuyu."
" Ne anlatıyım ki?"
" Bilmem en boş konuyu da anlat. Sesini duyuyum yeter."
" Sesimi seviyor musun?"
" Sesin büyülü."
" Büyülüyor muyum seni?"
" Büyülendim sana." Sabihanın saçının bir tutamını parmağına dolayıp burnuna götürüp kokladı Suskun. Sırf saçları ile oynamak ve kucağında olması için yan koltuğa oturtmamıştı Suskun. Kelebeğin yeri kanatlarının altı ve kucağıydı. Kucağında ha bebek taşımış ha Sabiha fark yoktu Suskun için.
Kollarını Suskunun boynuna dolayıp başını omzuna yaslayıp bıdı bıdı anlatmaya koyuldu." Suskun ben acaba kilo aldıkça çirkinleşiyor muyum?"
" Dünya'nın en güzel saçmalayan kadınısın."
" O neden ki?"
" Gözümde çirkin olman için dünyanın sonu gelmeli." Sabihanın belline büyük ellini koyup kendine doğru bastırdı." Sen ve çirkin olmak işte bu kitabımda ki tek imkansız."
Gülüşü daha büyüdü Sabihanın. Arsız istediğine engel olamayarak bir yandan bıdı bıdı konuşur iken diğer yandan Suskunun üniforması üzerinde gezindi elleri. Karizmasının yanına üniformalı hali eklenince aklı uçup gidiyordu Sabihanın. Suskun araba sürür iken arsızca isteği daha da artı. Üniformanın içinden elleri sızdı. Kaslı vücudu üzerinde elleri gezinir iken dudaklarını boynuna yaslayıp ağır ağır emeye başladı. Kafasını geriye atıp daha da alan açtı Suskun. Sabihanın bellinden tutup daha da kendine bastırdı. Kucağında sağa sola kıvrandı Sabiha.
Zorla soludu Suskun." Sabiha."
" Efendim."
" Çocuğumun seslere maruz kalmasını istemem."
" Ne olacak ki?"
" Ne olmaz ki? Erkek ise şimdiden öğrenmesin bu işleri hele birde kız ise asla duymamalı."
Küçük bir kahkaha attı Sabiha." Anlaşılan sen kıskanç bir baba olacaksın."
" Karıma ve kızıma göz ucuyla bakan olursa dalını daşağını..." Küfürünü ağzının içinden homurdandı. Siktir dediği anda dahi büyük tepki veren Sabiha bu küfürün devamını duyar ise bin kat daha fazla tepki verebilirdi.
Küçük bir gülüşle baktı Sabiha. Karnında bir can taşır iken hala kucağında bulunan adamın bebeğiydi. Anne olacaktı lakin kendisininde çocuktan ve bebekten farkı yoktu. Tek Suskun ile tüm bedenini kıvrandıracak sevişmeyi yapar iken kadınsı özelliklerini fazlası ile ortaya çıkmıştı.
Araba ormanın içinde durunca boş boş etrafına baktı Sabiha." Neden buraya geldik?"
Sabihanın belinden kavrayıp indirip omzuna oturtup yürümeye başladı Suskun. Küçük tabelanın yanına gelince parmağını tabelaya koyduğu anda gizli ekran parmak izini okudu. Tam ayakta durduğu noktada toprak aşağıya doğru çöktüğünde Sabiha küçük bir çığlık atarken Suskun fazlasıyla rahatı. Toprağın altında beton zeminde bulunan asansör aşağıya indiğinde kocaman alanla karşılaştılar. Betondan indiği anda asansör tekrar yukarıya çıkıp toprak zemin kurulmuştu.
Sabihanın gözleri kocaman açıldı yerin altında kocaman bir oda vardı ve birçok spor aleti duruyordu. " Oha nasıl oldu bu?"
" Ben yapmıştım." Sabihanın bellinden kavrayıp yere indirdi Suskun. Üniformasını çıkartıp tek hamlede tişörtünü başından çıkartıp kenara savurdu." Yıllardır kullanmıyorduk burayı. Deniz ve Alevi burada eğitim verdim."
Etrafına şaşkın şaşkın bakmaya devam etti Sabiha. Her türlü spor aleti vardı. Yerin altında resmen gizli bir oda kurulmuştu. Odanın ortasında bulunan tavandan sarkan kum torbasına yaklaştı Sabiha. Neşe içinde boksör edasında yumruklarını vurmaya çalıştı. Arkasından Suskunun kalbine hayli zarar olan gülüşü duydu. İki dakika sonra ise boynunda sıcak nefesini hisseti. Neşeyle şakıdı Sabiha." Bak nasıl vuruyorum ama tam Angara kızı yumruğu."
Küçük bir kahkaha attı Suskun." Vur bakalım bir tane bana."
Arkasını döndü Sabiha." Ama canın yanar."
Gülüşü daha da büyüdü Suskunun." Bir şey olmaz bir vur bakalım nasıl oluyormuş Angara kızı yumruğu."
Küçük ellini yumruk şekline getirip havaya kaldırdı Sabiha." Bak sonra günah benden gider." Hay hay diyerek başını salladı Suskun. Öne eğilerek Sabihanın daha rahat vurmasını sağladı. Gücünü sol yumruğunda toplayıp en güçlü şekilde Suskunun yüzüne yumruğunu indirdi Sabiha. Suskunun gözleri kapandı. Bir kaç saniye gülerek bakarken sonra endişe oturdu Sabihanın gözlerine." Ayyy Suskun çok mu acıdı? Ay çok özür dilerim. Gözlerini açar mısın? Suskun cevap ver çok mu sert vurdum?"
Gözlerini açıp boş boş baktı Suskun." Suskun kim?"
Sabiha kocaman yutkundu." Ayyy adamın hafızasını kayıp etti. O kadar sert vuramamalıydım." Suskunun yüzünü kavradı." Suskun beni hatırlıyor musun?"
Boş boş tekrar baktı Suskun." Sen kimsin?"
" Ne?" Ellini dertli başına attı Sabiha." Ayy alacağım olsun adama o kadar hızlı vurulur mu hiç?" Ağlamak için göz yaşları hazır durumda iken gelen kocaman kahkaha ile boş boş göz kırpıştırdı." Aha adamın devreleri de yandı." Yumruk yapıp elline baktı." Bir yumruğum bu kadar yapıyormuş?"
Yumruk olan elli tutup küçük bir öpücük kondurdu Suskun." Sabiha bu sinek ısırığı gibi oldu haberin olsun." Bir kahkaha daha attı ." Sinek ısırığı emin ol daha da acıtırdı."
Gözleri kocaman hâlde bakar iken Sabiha jeton yeni düştü." Bak ya sen benimle uğraşıyorsun yine!"
İnkar etme gereği duymadı Suskun." Hoşuma gidiyor." Sabihanın bellinden kavrayıp boks torbasına çevirdi bedenini." Yanlış vuruyorsun bebeğim." Sabihanın yumruk olan ellini açıp doğru yumruk şekline getirdi." Bu şekilde olacak diğer türlü yaparsan parmağını kırırsın." Sabihanın bellini dik konuma getirip bedenini doğru yöne çevirdi." Bedenini bu şekilde tut." Sabihanın ellerini kavrayıp hafif hafif torbaya yumrukları indirdi." Bu şekilde vuracaksın." Sabihanın arkasından çıkıp boks torbasını tutu." Hadi bir kaç tekrar yapalım."
" Dövüşmeyi mi öğreteceksin bana ?"
" İstersen neden olmasın."
" Deniz ve Alevi eğitim verdiğin gibi vermezsin dimi?"
" Sana kıyamam."
Kocaman gülümsedi Sabiha." Kıyamaz mısın?"
" Kıyamam."
" Hiç mi?"
" Hiç." Başı ile torbayı gösterdi Suskun." Bebeğe nasıl narin davranılır ise sana da öyle davranıp eğiteceğim."
Ellerini yumruk yapıp Suskunun öğrettiği şekilde ardı ardına vurmaya başladı Sabiha. Her geçen dakikada çocuksu neşesi daha da büyüyordu böyle sporlar asla ona göre değildi ama Suskun ile yapmak eğlenceli gelmişti ve her zaman yanında Suskun ve Deniz olamazdı onlar olmadığında kendini korunmayı öğrenmeliydi.
On beş dakika boyunca yapınca karşısına geçti Suskun. İki ellini havaya kaldırdı." Şimdi yumruklarını ellime geçir. Her eğil dediğimde hızla eğil sonra vurmaya devam et. Anlaştık mı?" Hızla başını salladı Sabiha. Bir bir yumruklarını bir sağ bir sol avuca geçirmeye başladı." Eğil." Sabiha hızla başını eğer iken havaya en yumuşak yumruğunu savurdu Suskun. Yanlışlıkla dahi olsun Sabihaya vurmak istemiyordu. Sabiha başını kaldırıp tekrar tekrar vurmaya başladı." Eğil." Anında denileni yaptı Sabiha. Başını tekrar kaldırıp vurmaya devam etti." Aferin sana tam bir küçük ajanım olursun." Hırsla Suskunun avuç içlerine ardı ardına vurmaya devam etti." Eğil." Hızla Sabiha eğilir iken havaya yumruğunu savurdu Suskun. Bu sayede reflekslerinin daha hızlı olmasını sağlayacaktı Sabihanın. Sabiha tekrar kafasını kaldırıp yumruklarını atmaya devam etti. En iyi hocadan eğitim alıyordu." Aferin sana aferin."
" İlerde maçta yapar mıyız?" Garip garip baktı Suskun." Ne ? Ne oldu ki?" Dedi masum masum Sabiha.
" Sabiha ben tek yumruk ile adam öldürmüş insanım. Küçücük bedenine dokur iken canını yakmamak için kırk takla atıyorum."
Gözleri kocaman tekrardan açıldı Sabihanın." Bir yumrukla mı?" Karşısında bulunan adama her gün daha da hayran kalıyordu. Sesizliği altında bir çok maharet yatıyordu ve Sabiha aşırı etkileniyordu.
" Gücümüm kontrolü yok."
" Ama bana hep nazik davranıyorsun."
" O sensin."
Cevap vermedi Sabiha yumruklarını geçirmeye devam etti. Suskun her eğil dediğinde hızla eğiliyordu. Yarım saat boyunca Suskun ile bunu yapınca yoruldum diyerek bırakmıştı. Suskun barfiks çekmek için demirin yanına vardığında neşe içinde Sabiha koştu ilk. Suskun belinden kavrayıp havaya kaldırdığında iki elli ile demire tutundu Sabiha. Ayaklarını ileri geri doğru salar iken Suskunun gelmemiş olduğunu görünce endişe ile bağırdı." Ayyy Suskun gelsene beni burada bıraktın."
Kollarını önünde bağlayıp baktı Suskun." Çek bakalım."
" Ayy indir beni buradan." Suskunun gülen yüzünü görünce ne yaptığını anlamıştı." Bak ya yine uğraşıyorsun benimle!" Ayaklarını ileri geri doğru salladı. Tek başına asla inemezdi aşırı yüksekti. " Suskun yaaa al beni buradan!"
Sabihanın karşısına geçip demire tutundu Suskun bedenini yukarıya kaldırdı. Sabiha anında bacaklarını Suskunun beline dolayıp can havliyle kollarını da boynuna doladı. Tebessümü daha da büyüdü Suskunun. Sabiha sıkı sıkıya ona sarılmış halde iken kollarından destek alarak bedenini yukarıya kaldırıp indirdi. " En az bir saat barfiks çekeceğim koynumda mı kalacaksın?"
Kafasını hafifçe boynundan çekip siyah gözlere baktı Sabiha." Taşıyamaz mısın?"
" Ha sen ha bebek fark yok."
" Yorulur musun peki?"
" Hayır."
Suskun yukarıya kalkıp indikçe Sabiha sırt kaslarını okşadı." Çok güçlüsün. Şınav çekerken sırtına otursam taşır mısın?"
" Ayıpsın."
Suskun barfiks çekerken her yukarıya kendini çektiğinde gerinen kasları üzerinde elleri gezindi Sabihanın. Suskunu spor yaparken görmüştü bir kaç defa bir ara üç saat aralıksız barfiks çektiğinede şahit olmuştu. Bu kadar kas kolay yapılmıyordu. Sabiha ne kadar yemek yemeye düşkün ise Suskun bir o kadar sağlıklı beslenip sporuna dikkat ediyordu.
Bir saat boyunca Suskun barfiks çektiğinde koala gibi Suskuna yapışıp büyük zevkle kaslarını okşamıştı Sabiha. Kabul etmeliydi ki Suskun için hayatında yaptığı en güzel spordu hem kelebeği koynunda idi hemde sporunu yapmıştı. Sabiha içinde öyleydi spor yapmadan Suskuna yapışıp muhteşem kaslarını okşamak baya hoşuna gitmişti .
Suskun yere eğilip şınav çekmeye başlayınca iki ayağını Suskunun sırtına koydu Sabiha. Suskunun her eğilişinde küçük küçük kıkırtılar kaçtı dudaklarından. Duvara sabitlenmiş aynadan baktı Suskun tek ellini sırtına sabitlemiş tek elli ile eğilip kalkmaya devam ediyordu. Suskunun geniş sırtında iki ayağı üzerinde ayakta durduğu hâlde sallanmıyordu bile Sabiha. Aşırı sevmişti aşırı. Hayatında önceki sevgilileri Sabihayı kucağına dahi alamaz iken Suskun tek kollu ile bebek taşır gibi rahatlıkla taşıyordu Sabihayı. Suskunun yanında gerçek, güçlü , ağırlığı olan bir erkek ile olduğunu hissediyordu Sabiha.
Her daim önceki ilişkilerinde hiç bir erkek arkadaşının yanında almadığı eril enerjiyi Suskunda fazlası ile alıyordu Sabiha. İlişkide gerçekten kadın gibi davranabiliyordu.
Çocuksu neşesi içinde bıdı bıdı konuştu her zaman olduğu gibi dinledi Suskun bir yandan da sporunu yapmaya devam etti.
Kendi dünyaları içinde beraber vakit geçirdiler.
********
Ellimde duran peçeteyi burnuma götürüp höykürdüm. Asla iyi değildim asla. Duygu durumları karışık usta. Ankara oyun havalarında ki acıklı ama bir o kadar da eğlence ile oynanan şarkı sözleri kadar darmaduman duygu içinde bulunmaktayım. Hamilelik neden bu kadar zor Allah'ım? Neden? Benim neden bir tane şeyim normal değil?
Burnuma bir kez daha hönkürdüm. Askeriye içinde tüm yapılması gereken lanet sıra dağı dosyaları sisteme girdikten sonra çömezlere ve kaplan timine eğitim vermiştim ama sonra ne ara hepsini etrafıma dizip salya sümük ağlayacak duruma geldiğimi asla bilmiyorum. Yerimden de kalkamıyorum. Çünkü aşırı kilo aldım aşırı. Dışardan bakan biri beni altı , yedi aylık hamile sanar ama ben dört buçuk hamile bir pandaydım. Evet bir pandayım. Kendimi panda ilan ediyorum. Çünkü tek işim bol bol yemek yemek sonra bir daha ve bir daha. Alparslanı geçeceğim kimin aklına gelirdi ki.
Panda yemek yeyip nasıl uyuyor ise bende bulduğum her yere devrilip uyuyordum. İçimde ki dev aşırı hareketli olduğu için ve kollarımı, bacaklarımı fazla yemek yemekten şiş yapmıştı. Aşırı yoruyordu beni aşırı. Birde pandalar ne kadar duygusal ise bende o kadar duygusaldım. Duygu durumum asla belli olmuyordu. Gülerken ağlayabilir, ağlarken gülebilirim. Anlayacağınız dokunmayın çok fenayım hallerindeyim.
Burnumu bir kez daha höykürerek sildim." Ya gençler böyle işte hayat ne kadar zor görüyorsunuz dimi?" Hemde aşırı zor.
Hepsi dudaklarını büzmüş , ağlamaklı bakıyordu bir kaçı göz yaşlarını tutamamıştı." Komutanım çok üzüldüm ya çocuğu bulup biz mi yardım etsek?"
Göz yaşlarımı ellimin tersiyle silerken boş boş göz kırpıştırdım." Nasıl yardım edeceğiz ki?"
Omuzlarını indirip kaldırdı asker." Ne bileyim komutanım aramızda para toplayıp göndeririz."
" Lan ne diye para gönderiyoruz? O çocuk şimdi bizden zengin olmuştur."
Birbirlerine bakıp göz kırpıştırdılar. Sağda oturan bir asker konuştu." Komutanım siz çocuklar zor durumda çok fakir demediniz mi?"
" Evet."
" Eee şimdi zengin diyorsunuz?"
" Evet."
" Komutanım iki saattir çocuğun çok zor hayatı var diye anlatınız ya."
" Eeee evet."
Birbirlerine bakıp dudak büzdüler. Sol tarafta oturan başka bir asker konuştu bu sefer." Komutanım biraz önce çocuk fakir diyerek anlatınız şimdi ise bizden zengin diyorsunuz nasıl oluyor?"
Saçlarımı geriye tarayıp büyük ciddiyetle açıkladım." Anlattığım çocuk fakir zaten normal hayatı zengin."
" O nasıl oluyor komutanım?" Dedi biri.
" İki hayatımı var bu çocuğun?" Dedi bir diğeri.
" Maddem zengin ne diye çöp topluyor bu çocuk?" Dedi başka biri.
" Çöp toplama hastalığı olabilir mi? Bir ara Masumlar Apartmanı dizisinde öyle bir adam vardı." Dedi başka biri.
" Orası öyle hadi açlıktan çocuk çöpten yemek toplayıp yiyordu." Dedi Salim.
" Zengin ise ne diye sokaklarda yatıp kalkıyor bu çocuk?" Dedi Bulut.
Yere bir peçete atarken yeni bir tane çekip aldım." Rol gereği öyle yapması gerekiyor. Normal hayatında ne diye öyle yapsın be çocuk?"
Hepsi büyük bir nefes verdiler." Komutanım ne rolü hiç bir halt anlamıyoruz."
Sinirle patlayı verdim." Lan salak mısınız siz? Çocuk hikayenin akışı gereği rolünü öyle oynaması gerekiyor normal hayatında ne diye öyle yapsın?"
Hepsinin ağzı kocaman açıldı." Komutanım siz iki saattir bize dizi mi anlatıyordunuz?"
" Ya ne olacaktı?"
Gözler birbiri arasından gidip geldi. " Komutanım iki saattir anlatığınız hikayede eşek kadar adamlar oturduk ağlayacak kıvama geldik." Kenarda ciddi ciddi ağlayan bir askeri gösterdi." Bazılarımız ağladı bile komutanım."
Yandan Selim umutsuzluk içinde kafasını iki yana salladı." Komutanım Allah'ın adını verdim eski ayarlarınıza dönün. Ağzımıza sıçın ne bileyim götümüzden kan terletin ama lütfen şu hallinizden kurtulun bir an önce."
Hepsine dolu dolu gözlerle baktım." Niye ? Neyim var ki benim? Ayyy yoksa çok kötü bir insan mı oldum ben?"
Selim ellerini kaldırdı." Ağlamayın komutanım bir baraj doldurur göz yaşlarınız artık."
Yandan kafayı Alişan uzattı." Komutanım kötü değil tam tersi aşırı iyi oldunuz." Sırtında ki havluyu çıkartıp savurdu." Terleyip hasta olmayım diye sırtıma havlu koydunuz be komutanım."
Mahmut umutsuz nefesini verirken dertli dertli derdini söyledi." Sen yine iyisin geçen gün yemek çok yemiyorum diye silah zoruyla yemek yedirdi bana. On tabak makarna bittirdim bir saatin içinde lan."
" Bana da sevgi cümlesi kurdu." Dedi hayretler içinde ki Davut." Talim yaparken çok yorulduğumda şefkatle başımı okşadı."
" Bana da talim yaptırır iken kendi elleriyle su getirdi." Dedi bir çömez.
Sinirle çıkıştım." Size de yaranılmıyor! Sert davranınca niye öylesiniz komutanım? İyi davranınca niye böylesin? Bir karar verin lan artık."
Hepsi bir anda ayağa kalkınca kafamı arkaya çevirdim. Mustafa albay elleri arkasında birleştirmiş garip gözlerle bakıyordu bana." Burada ne oluyor? Bu halliniz ne hepinizin?"
Davut isyan bayrağını çekti." Komutanım Allah'ın adını verdim Deniz komutanı başımızdan alın. Bu ne böyle fazla iyi davranıyor eski hali daha iyiymiş emin olduk hepimiz."
Hepsi kafasını sallayıp onayladı. Ben ise yerimden kalkmaya çalıştım ama olmadı. Dudaklarımı büzdüm." Komutanım kalkamıyorum."
Derin bir nefes aldı." Sorun değil evlata niye ağlamaklı duruyorsunuz siz?"
Mahmut elliyle beni gösterip şikayet etti." Deniz komutanımın anlatığı hikaye yüzünden."
Mustafa albayın yüzü garip bir hale geldi." Ne yani bir hikayeye mi bu hale geldiniz siz?"
Hepsi başını salladı.
" Gelin komutanım size de anlatıyım."
Yirmi dakika sonra....
Kocaman höykürdüm." Yaaa komutanım görüyorsunuz dimi? Ne hayatlar var."
Dolu dolu gözlerle bana bakan albay ellini yüzüne attıp gözlerini ovuşturdu." Çok üzüldüm Deniz bu çocuğu bulalım da yardım edelim. Hikayesi içime çok dokundu."
Askerlerden biri durumu açıkladı." Komutanım yirmi dakikadır komutanımın anlatığı bir diziydi."
Ellerini gözlerinden çeken albayın gözleri hafifçe açılmıştı." Yirmi dakikadır dizi mi dinliyorum lan ben?" Başlarını sallayıp onayladılar." Yirmi dakikadır dizide ki bir çocuğa mı gözlerim doldu benim?" Yine başlarını sallayıp onayladılar. Yerinden hızla kalktı albay." Deniz kurban oluyum ayın on beşinden daha beter bu hallerin. Yavrum git doğum yapana kadar da askeriyeye adım atma lütfen. Bu gidişle tüm askeriyeyi salya sümük ağlatırsın sen." Ellerini arkadan birleştirip homurdana homurdana uzaklaştı." Te Allah'ım yirmi dakika ne hale getirdi beni."
Peçete dağına bir peçete daha atarken herkes etrafımdan dağılmaya başladı. Kalmak istedim olmadı. Sinirle burnumdan soludum." Az yardımcı olsan ne olur yavrum? Sinir küpü anneni ağlak bir pandaya döndürmek ne oluyor ha yavrum? Bir açıkla bana." Ciddi ciddi cevap bekledim. Gelmedi tabi. " Seninde alacağın olsun yavrum. " Resmen kenara park edilmiş arabalar gibi buraya park edilmiş haldeydim. Dertli başımı salladım. " Şimdiden sen böyle olursan ileride ne yapacağız biz seninle?"
Arkamdan sesine kurban olduğum kocamın sesini duydum." Deniz."
Kafamı arkaya çevirip melül melül göz kırpıştırdım." Muraaaat gel beni al buradan kalkamıyorum." Kollarımı havaya kaldırdım alması için." Park edilmiş araba gibiyim şu halime bak."
Tatlı gülümsemesi yüzüne kondurur iken iki üç adımda yanımda bitti. Bir kollunu bacağımın altından geçirip diğer elli ile belime destek verip nazikçe kucağına çekip yerden kaldırdı bedenimi. Kollarımı boynuna dolayıp başımı göğsüne yasladım. " Yoruldumu benim güzel karım?"
Burnumu çektim." Güzel değilim artık ben. Koca bir şişko panda oldum."
Dudakları arasından küçük bir kahkaha döküldü." Panda mı?" Dudaklarımı büzüp başımı salladım." Güzel olmadığını nereden çıkardın?"
"Askeriyenin iki sokak ötesinde ki dilenci Kemaletin varya?" Onaylayan mırıltı çıkardı." Hamile olduğumu söyleyince çok çirkinleşmişsin dedi. Güzel değilim artık ben. Ne seksilik kaldı ne cilvem kocaman pandalara döndüm ben. Sende beni sevmezsin artık. Panda sevmezsin."
Benimle yürürken bir yandan da konuştu." Deniz birinci konu Kemaletin kör yani seni istese de göremez. İkinci konu boka batmış olsanda severim ben seni." Tontiş tontiş yanaklarıma öpücükler kondurdu." Dünyada senden güzel panda mı var hiç? Kilo aldıkça bu kadar güzeleşen bir kadın görmedim ben. Her kilonda bin kat daha güzel olursun."
Kaşlarım çatıldı hafifçe." Ne yani zayıfken çirkin miydim?"
Afalamış halde yüzüme baktı. Yani o kadar kelimeden bunu mu anladın bakışı buram buram kokuyordu. " Deniz iltifat ediyorum borçlu çıkartıyorsun be yavrum." Arabamıza gelince kapıyı açıp nazikçe bedenimi bıraktı koltuğa. Saçlarımı geriye doğru itteledi. " Dünya'da ki tüm kadınlar gelse senin saçının tellinin güzeliğini veremez. Dünyada ki tüm güzel kokular benim olsa senin bir kokun etmez. Anla be yavrum Allah'ın Murat kulunun Deniz Karasudan başka kadını gözü gördüğü yok."
" Muraaaat."
Gülümsedi." İptal ettik dimi?"
" Hep iptal sana."
Dudaklarını saçlarıma yaslayıp uzun uzadıya durdu. Derin derin nefesler içine çekerken ellini karnıma koyup okşadı. Eşek sıpası hemen ağırlığını babasının elline verdi. Birde erkek çocukları anneci olur der benim oğlum tam tersi babacıydı. İnşallah yüzü gözü, huyu suyu ve karakteride babası gibi olur. Amin çok büyük amin.
Dudaklarını çektiğinde boynuma küçük bir o kadar etkili öpücüğünü koyup çekilmeyi ihmal etmedi. Kapımı kapatıp sürücü koltuğuna geçti. Fark etmemiştim ama zaman hızlı geçmişti ve mesaimiz bitmişti. Arka koltuğa kısa bir bakış attığımda eşyalarımı benden önce alıp arabaya yerleştirmişti. Düşünceli kocam bana hiç iş bırakmıyordu.
Kocam bey arabayı çalıştırmadan önce sırtımı kapıya verdim. Ayaklarımı kocamın bacakları üzerine vermeye çalıştım ama olmadı. Çok şişti bacaklarım kaldıramıyorum. Diyorum size panda oldum ben. Bambuları yiyip yiyip olduğu yere devrilen kocaman bir panda. Dudaklarımı büzüp melül melül bakınca halimi anlamıştı. Evliliğin altın kuralı seni anlayabilen bir kişiyle olabilmek. İnsan anlaşıldığı yerde çiçek açıyordu. Sevmek , güvenmek, sadakat önemliydi lakin en önemlisi seni anlayan ve sana saygı duyan insanla olabilmek. İki bacağımı nazikçe kavrayıp bacaklarına uzattı. Ayağımda ki ayakkabıları çıkartıp kenara fırlattı. Koltuğun arkasında duran yastığa uzanıp bana verdi." Sırtına koy çiçeğim ağrımasın sırtın."
Kocaman tebessüm ettim. Yastığı sırtıma koyup rahatça yaslandım. " Kocam."
" Karım."
" Verdiğim karardan bir an olsun pişman etmiyorsun beni."
Arabayı çalıştırırken yandan bir bakış attı." Pişman etmeyi değil iyi ki dedirtrmeyi severim bitanem . Dünyada ki bütün iyikileri hak ediyorsun sen. Bana da vermek düşer."
Rahatça daha da yayılırken bir ellimi karnıma koyup kocam beyi izlemeye koyuldum. İnsanoğlu uzun süre bir şeyi izlerse sıkılır , her insan aynı şeyde takılıp kalıp izlemez ama ben her saniye kocam beye baktıkça daha çok bakıyordum. O bilmesede her baktığımda içimden rabbime binlerce şükürler ediyordum. Her gün iki rekat şükür namazı kılıyordum. Bana böyle bir adam verdiği için. Bir kadın gerçekten değer gördüğü yerde çiçek açıyordu. Kadına ne verirsen aynı şekilde sana karşılık veriyordu. Sevgi , merhamet, ilgi, şefkat verdiğin anda hem kadın mutlu oluyordu hemde karşısında ki insanı mutlu ediyordu. Seçim kişinin ellindeydi çiçeğe su vermekte tutup kökünden söküp atmakta kendi ellinde. Ve sonucunada katlanman gerek. Çiçeği kurutuktan sonra neden kurudu bu dememelisin yada senin vermediğin ilgiyi , sevgiyi, şefkati başka bir kişi verip çiçek açtığında neden bana açmadın diyemezsin. Çiçeğe ne verirsen aynı şekilde karşılığını alırsın . Ben açmıştım yapraklarım büyümüş, güzel kokular saçmış , dalanık budaklanmıştım.
Kadınlar size çiçek naifliğini gösterecek erkeklerle birlikte olun. Dalarınızı , yapraklarınızı söküp atan kişilerle değil. Ben onu seviyorum olsun demeyin günün sonunda o aynı kalır ama siz kurursunuz ve solarsınız. Bir çiçeği açtırmak kolay ya solup gitmiş bir çiçek? İşte bu çok zor. Yapmak her daim kolay zor olan yıkılmak. Her yıkımın tamiri olmaz. Ruhunuzda yıkımlar bırakan erkeklerle olmayın. Ruhunuz bir kez yıkılırsa yaralardan bir daha açamazsınız. Her kadın açmayı hak eder. Her kadın bir çiçektir.
Kocam beyi izlemeye devam ederken lanet panda özelliklerim baş gösteriyordu. Bir gözüm kapanırken diğerini açık tutmaya çalıştım olmadı. İki gözümde kapanırken derin uykunun içine çekildim.
Zaman akıp giderken bir süre sonra sıcacık bir göğse çekildim. Ve yine ne ara zamanın geçtiğini anlayamadan yatağa bırakıldı bedenim. Kollarım bacaklarım kaldırılarak üniformamdan kurtardı beni. Uykunun etkisinde dahi şişmiş bacaklarımı ovuşturan sıcacık ve nasırlı olduğu halde bana hep pamuk gibi gelen elleri hissetim.
Gerçekten iyikim...
*********
Ellerim arasında tuttuğum oğlum için aldığım kıyafeti özenle katladım. Şimdiden hazırlıklar yapmaya başlamıştık. Belki erken olabilir ama içim içime sığmıyordu. Oğlum için en iyisini almak annesinin yaşayamadığı çocukluğu en iyi şekilde yaşatmak istiyordum. Duman ve Derine yapamadığım içimde ukte kalan tüm istekleri çocuğumda yapacaktım.
Hayat ne kadar garipti şundan kaç ay önce öleceğimi düşünür iken şimdi evladım için hazırlıklar yapıyor , doğacağı anı iple çekiyordum. Bir tarafta anne olarak iki toprak parçası severken diğer yandan oğlumun kıyafetlerini seviyordum. İçimde ki sızı mutluluk ve ağrı arasında gidip geliyordu.
Odaya göz gezdirdim. Oğlumuz için yaptığımız oda. Muratla el ele verip kurduğumuz oda. Normal erkek çocuğunun odası mavi renkli olurdu ama benim oğlumun odası kırmızı ve beyaz renkli idi. Türk bayrağının rengi. Duvarda kocaman kurt resmi. Tavanı kaplayan boydan boya tarihimizden figürler. Yatağının hemen başında asılı olan Türk bayrağı. Oyuncak sepeti içinde Türkler için bir diğer önemli olan at oyuncaklar, kurşun askerler, araba , kamyonet , top ve daha nicesi... Asker anne ve babanın çocuğu olacak ise ona göre olmalıydı odası.
Çocuğuma şimdiden başladığımız anlı şanlı Türklüğü sadece anlatarak değil yaşatarak gösterecektim. Her Türk çocuğu gibi tarhini bilecek. Ne için var olduğunu, hangi soydan geldiğini, ne uğruna savaştığımızı bilecek. Bakarsın ilerde anne ve babasının yolundan ilerleyip asker olmak ister. Seçim tabi ki onun önemli olan vatanına milletine hayırlı evlat olsunda gerisinin hiç önemi yoktu.
Alt çekmeceye kıyafetleri yerleştirip yerinden kalktı Şahin. Yanıma gelip oturduğunda elli karnımı buldu." Beni baya şaşırtıyorsun Özal."
" O niye?"
Dudakları arasında sıcak tebessümü peyda oldu. Tövbe estağfurullah başına güneş mi geçti?" Şimdiden harika bir anne olacağını kanıtladın." Kırmızı saçlarını geriye doğru atıp karnıma eğdi kafasını." İnşallah bana benzer."
" Aman Allah korusun hatta yazdı ise en acilinden bozsun. Bir Şahin'e daha katlanamam."
En tersinden bakışını attı." Artırıyorum benim Şahin ikinci verisyonum olur." Kafasını çekip arsızca bedenimi süzdü." Hala baya seksisin seni yatağa atamamış olmak benim için büyük eksi."
Kafasına bir tane geçirdim." Çocuğumun yanında salak salak konuşmayı keser misin? Arsız bir teyzesi olduğunu bilmesine hiç ama hiç gerek yok."
Yerinden kalkarken şuh kahkahasını saldı." Benim gibi teyzesi olduğu için öpsün başına koysun. Benim yiğenim olarak ben şanslı değilim o benim gibi bir teyzeye sahip olduğu için şanslı." Yandan deri çeketini alıp giyindi." Her neyse ben kaçıyorum."
" Nereye?"
" Hormonlarım fazlası ile duruldu harekete geçirmem gerek." Yanıma yaklaşıp yanağıma en sulusundan öpücük kondurdu." Kaçtım ben bay."
" Defol. Bir daha da asla gelme lütfen."
Kapıdan çıkarken kahkahasını bir kez daha duydum." Her zaman olduğu gibi çok kibarız çok. Akşam burdayım." Hay Allah'ım kıza defol diyoruz hala arsız gibi geliyor yemin ederim. Anlamıyorum ki ben arsız felan mı seviyorum? En masum sandığım hemşiremin içinden dahi arsız bir kız çocuğu çıktı.
Tam bu sırada odaya kolları arasında Sıtkı arkadaş ile hemşirem girdi. Gülerek baktım." Utanmıyor musun kız Suskun abimi aldatmaya?"
Sıtkı arkadaşa aşık bir bakış attı." İlk aşklar unutulmuyor."
Gülmeden edemedim." Şahin'e haremi var derken birde sen mi harem kurmaya başladın?"
" Sıtkımı bırakmam." Pıtı pıtı adımlarla yanıma gelip oturdu." Deniz."
" Sabiha lütfen bir şok dalgası daha yaşatma bana. Tansiyonum çıkıyor."
Masum masum baktı." Yok sen bana çok kızdın mı?"
Bir kaşım sorgular şekilde kalktı." Ne diye sana kızıyım hemşirem?"
Dudaklarını büzüp omuzlarını indirip kaldırdı." Ne biliyim o kadar şey oldu sana haber etmedim. Evlendim senin onayını dahi almadım."
Ellimi ellinin üzerine koyup kömür karası saçları geriye itteledim." Sabiha tabi ki bana söylemeni isterdim ama söylemedin sorun değil. Sen nasıl mutlu olmak hayatını nasıl yaşamak istiyorsan öyle yaşa. Ben senin bir ablan olabilirim. Evet yardım istediğin an koşarım , ellim hep üzerinde olur , evimin kapıları sana her daim açık ama bu senin hayatına karışacağım anlamına gelmez. Fikrimi sorarsan söylerim. Hayat senin hayatın karar senin kararın. " Kollumu açtığımda anında sırnaştı göğüs kafesime. Uysal , tatlı küçük bir kız çocuğu gibiydi. Üç değil dört çocuğum olabilir. " Balım sen akılı bir kız çocuğusun yeri geldiğinde neyi nasıl yapman gerektiğini bilirsin. Ama şunu da unutma seni üzerse Suskun abiyi kurşunada dizerim."
Küçük kıkırtılar kaçtı dudaklarından." Ay Deniz sizde insanları kurşuna dizmeye ne meraklısınız. Hem merak etme beni üzeceğini sanmıyorum bana bebeğe nasıl davranılır ise öyle davranıyor."
" Ben orasını bilmem hemşirem. Benim bu dünyada tek bir hemşirem var. Bir damla göz yaşının aktığını görür isem dünyayı ateşe veririm." Yaparım bunu. Kardeş değerli bir nimeti. Aynı anneden babadan dünyaya gelmeye gerek yok. Yüreğimde ki yeri yadırsanamayacak kadar büyük. Onu yaşatmak için bu kadar çaba verdikten sonra bir damla göz yaşının akmasına tahammül edemem. Kimsesiz değildi o arkasında dağ gibi ben vardım. Ne Rahmi albay nede Suskun abi bir kadının yurdu kadındır. " Hemşirem harbi sen bu Suskun abiyi kendine nasıl aşık ettin? Dünyada nadir bir element bulmakla Suskun abiyi aşık etmen eş değerde."
Kafasını göğsümden çekip mavi gözlerini en sevimli haliyle kocaman açtı." İşte böyle ve biraz da fazla arsızlık sonucunda olabilir."
Küçük bir kahkaha attım." Şuna bak şuna. Eee söyle bakalım ne zaman aşık oldun sen bu adama?"
" Beraber kaldığımız günlerde. Hem aşık olunmayacak gibi bir adamı? Resmen big boy , yakışıklı aşırı yakışıklı." Kollarını çocuksu neşesi içinde kocaman açtı." Çoooook yakışıklı Deniz. Aşırı da güçlü, naif , kibar, seksi , kaslı fazla kaslı hemde."
Burnunu tutup sağa sola salladım kafasını." Şuna bak şuna adama bir halenmediğin kaldı. Murat ile benden daha hızlı çıktınız."
Dudaklarını büzüp en en masum bakışını attı." Ne yapıyım içimde tutmaktan ise yapmayı tercih ettim. Hiçte pişman değilim kırk defa olsun yine yaparım."
Kafasını tutup göğsüme tekrar çektim." Aferin kız sana. Şahin'in bile gözüne girmişsin. " Kulağına yaklaşıp sır verir gibi mırıldandım." Adamı fena aşık etmişsin kendine yanında resmen devreleri dönüyor adamın. Konuşturmanı dahi söylemiyorum hoş hala bize konuşmuyor. O değilde Sabiha, Suskun abi her şekilde yaparda sen yapabilecek misin?"
Merakla sordu." O niye ki?"
Derin bir nefes verip ciddi ses tonuma büründüm." Bak hemşirem , Suskun abi çok konuşan bir adam değil bunu sende bende çok iyi biliyoruz. Şimdi belki çekiyorsun ama ilerde bu hallerinden felan sıkılabilirsin. Suskun abi taş gibi durur ama kalbinde büyük bir merhamet yatar. Sana çok iyi bakacağına adım kadar eminim. Yaralandığın zaman gözüm kapalı Suskun abiye emanet ettim ben seni. Bazen aylarca ortalıklardan kayıp olur. Arkada ne işler çeviriyor bilemem. Sonuçta adam mite çalışıyordu. Gizlilik onun işi. Sabır edebilecek misin uzun süre yokluğuna? Hayatın belli başlı gerçekleri var. Suskun abi ile aranızdaki yaş farkı da beni düşündürüyor. Tabi aranızda nasıl bir ilişki var bunu ben bilemem ama Sabiha ne senin üzülmeni isterim nede Suskun abinin."
Her sözümü sabırla dinledi." Her türlü kabul ederim Deniz. Önemli olan kişiyi olduğu gibi sevmek değil mi? Tamam belki aylarca olmayacak , gelmeyecek ama sevmek bir yerde sabır etmek, dayanmak değil mi? Yaş farkına gelecek olursak o beni , ben onu anladıktan sonra yaş rakamlardan ibaret kalıyor. Yaşa bakarsan ben onun yanında çocuk oluyorum. Aradaki uçurum farkı daha da artıyor. Buna rağmen başardık bundan sonra zor yada kolay sevdikten sonra ve anlaştıktan sonra her iş hal olunur."
İki kaşım havalandı. Baya etkileyici bir konuşma yapmıştı." Peki o zaman balım ama bil her daim bir evin olduğunu." Kafasını usulca salladı." Düğün ne zaman? İsteme olmayacak mı?"
" Bir ay içinde düğünü yapmayı planlıyoruz karnım daha da büyümeden. İstemede Rahmi albay, Suskunu evlatlıktan ret etmiş olabilir."
" Aman Rahmi albay bu bakma kıyamaz o Suskununa. İçten içe Suskun abiye kendileri de hayran olabilir."
Şaşkın şaşkın sordu Sabiha." Rahmi albay, Suskuna hayran mı?"
" Suskun abiye hayran yok mu diye sorsan daha doğru olur."
Kafasını çekip çatık kaşlarla baktı." Bu hayran kişilere kızlar da giriyor mu?"
Gülüşüm büyüdü." Sana yalan söyleyecek hâlim yok Sabiha. Çelikten öncelerde öğrendiğim kadarıyla mite bulunan kızların çoğu Suskun abiye aşıkmış. Adam bir yürüyor tüm gözler üzerine dönüyor. Küçüklüğümde hatırlıyorum da evin önünde kaç kız Suskun abiyi görmek için nöbet tutarlardı. Gece Suskun abinin odasına kaç kadın girmeye çalışmıştı." Sabihanın kaşları daha da çatılınca kocaman kahkaha attım." Merak etme bir tanesine bile göz ucuyla baktığını görmedim. Yakışıklı adamı kaptın Sabiha. Kabul etmeliyim ki Suskun abi benim de idolüm. Küçükken onun gibi olmak için çok çalışırdım."
" Bir zahmet bakmasın yoksa bakacak bir gözü olmaz."
Tövbe estağfurullah bu kızın içinden bazen bambaşka biri çıkıyordu." Doğru söyle sen hemşire değilsin dimi?"
En tatlı bakışını kuşandı." Hasmı has hemşireyim ama konu sevdiğim adama biri bakacak olursa yada o bakarsa katil kesilirim."
" Kız bak beni aşırı etkiliyorsun bugün."
Ayağa kalkıp saçlarını savurdu." Bugüne bugün Deniz Karasuyun kız kardeşiyim o kadarda olsun ama dimi?"
"Ayakta alkışlıyorum seni. Aferin tam bana layık kız kardeşsin. Kafanı atırır ise çek silahı vur."
" Deniz yaaa."
" Ne ya? Erkek elini masaya vuruyor ise o masayı alıp başına geçireceksin."
Yandan baktı." Murat abinin sinirine bulaşmak istemeyen sen mi söylüyorsun bunu?"
" Orasını karıştırma."
Yanıma tekrar otururken başını dizime yasladı. Parmaklıklarım saçları arasına daldı. Usul usul sevdim.
" Deniz."
" Hı."
" Nerdeyse beraber hamile kaldık gibi bir şey oldu."
" Öyle oldu gibi hemşirem bakarsın ilerde bir kızın olursa benim oğlana alırız."
Kıkırdadı." Aman Deniz , kızımı senin gibi bir kaynananın elleri arasına bırakamam."
" O niyeymiş? O niye?"
" Senden çok güzel anne olurda çok kötü de kaynana olacakmış gibi geliyor."
" Valla haklısın hemşirem." Dizilerdeki kötü kaynana olmazsam neyim. Şaka şaka olmam , olabilirimde hiç emin olamadım şuan.
Deniz kaynana .
Tövbeler olsun.
🌊
Eveeeeeet bölümü nasıl buldunuz düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim 🤍
Bol bol yorum atıp oy vermeyi unutmayın lütfen destekleriniz benim için çok önemli 🤍
Kocaman öpüldünüz ❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 227.87k Okunma |
14.74k Oy |
0 Takip |
52 Bölümlü Kitap |