
Merhabaaaaalar sizi çok çok çok özledim.
Bugün size özel bir bölüm ile geldim ama bu bölüm farklı çünkü hayali bir bölüm. Duman ve Derin yaşamış olsaydı nasıl olurdu diye en az bir kez düşünmüşüzdür. Bunun için bir günlüğüne farklı bir evrende yaşayan Derin ve Duman nasıl olurdu diye geldim size.
Kitabı hatırlayanlar varsa aralarda çok ince detayları fark edersen yorum atar mısınız? Bakalım kimler fark edecek.
Biraz duygusal ve buruk bir bölüm olacak ama çok da güzel olacak. Çocukları yaşayan Denizin düşüncelerininde ne kadar farklı olduğunu da göreceğiz.
O zaman çok tutmadan bölüme geçelim ve lütfen satır aralarına bol bol yorum atar mısın sizinle konuşmayı çok ihtiyacım var🤍
🌊
Dünyada annelerin cenneti çocuklarının kokusu derlermiş. Ne kadar doğru bilemem lakin cennet misali koktukları doğruydu. Kollarımı göğsümün üzerinde bağlamış salonda ki manzarayı izlerken dolan neşeli sesleri kalbimi ısındırıyordu. Şunlara bak ya ne tatlılar.
Kenarda dergi sayfalarını çeviren Derin kahverengi tutamlarını kulağının arkasına sıkıştırıp avuç içini çenesine yasladı." Yemin ederim bıktım her gün depişmenizden!" Sinirle ayağa kalktığında tüm gözler üzerine döndü." Ne? Stresliyim burada ve malum günün gerginliği var üzerimde. On beş saniye sonra falan istifa edeceğim kadınlıktan." Benim kızım olduğunu fazla mı beli ediyor?
Yerde Murat ile boğuşan Yavuz ve Duman bir anlık durup sinir küpü Derini baştan aşağıya süzdüler. Her gün baba- oğular evi altına üstüne getirirken garip kızım arada kaynıyordu. Evin içinde üç erkek olunca ev evlikten çıkıyordu.
Derin benim aksime daha nazik mizaca sahipti. Koyu kumral saçları, ela gözleri, yumuşak yüz hatları, ince beli ve ellere sahipti. Kızımın dış görünüşü periyi andırıyordu. Su kadar masum bir o kadar narin. Dış görünüşüne fazla da aldanmamalılar bir yanı beni taşıyordu. Sinirlendiği zaman ortalığı birbirine katacak potansiyele sahipti daha geçen hafta sinirinden meydanın ortasında adamın birini evire çevire dövmüştü. Çoğu anda kavgalarda Dumandan dahi önce atlardır ama sonra masum masum Murata bir sırnaşması vardı. İnsan kıyıpta kızamıyordu.
Yerde boylu boyunca uzanan Duman gülümsedi. Kollarını başının altından geçirip baş belası kardeşini kınadı. Depişmenin etkisiyle kumral tutamları birbirine girmişti, ela gözleri haylazca parıldıyordu , başının altına geçirdiği kol kasları göz kırpıyordu bana. Oğlum diye demiyorum ama pek yiğit ve güçlüdür kendileri. Tüh maşallah iyi ki doğurmuşum. Bir aferin alırım.
Ve evimin en küçük bombası Yavuz'um. Babasının sırtına tırmanmış hala devirmeye çalışıyordu. Ah oğlum ah! Daha kırk fırın dükkân açıp , kırk fırın ekmek yemelisin ki babanı devirebilesin. Azmi takdire şayendi ama pek başarılı olduğu da söylenemez. Murat sırtından kavradığı gibi önüne çekip saçlarının tepesine dudaklarını yasladı.
Stresli ve sinirli olan Derin odanın içinde bir o yana bir diğer yana yürüdü durdu. En sonunda stresini atamayınca Murat'ın yanına oturup kolları arasına girdi. Murat ve Derinin arasında ki bağ çok daha güçlüydü. Öz babası olsa bu kadar benimseyemezdi ama Murat hayatıma girdiği ilk günden beri fazlasıyla Muratçı olmuştu kızım. Murat babam der başka bir şey demezdi çünkü benim kızım baba sevgisini ilk Murat'a gördü. Benden önce Murat'a koşar , yamacına sokulurdu çoğu anda onları izlemek büyü izlemekten farkı yoktu. Murat bana iyi bir eş olduğu kadarıyla çocuklarıma harika baba oldu.
Duman ise bu süreç içinde kabulenmekte en zorlanan kişi oldu. Annesini başka bir adam ile paylaşma fikri hiç bir zaman kullağına hoş gelmemişti ama Murat'ın sevgisini gördükçe yenik düşüp Murat'ın bağrına basmasına izin verdi.
Yavuz'u söylememe gerek dahi yoktu. Benim küçük öfke topum hep sinirli lakin kalbinin içinde büyük merhamet vardı. Ablası ve abisine fazlasıyla düşkün bir çocuktu. Ablam ve abim der başka bir şey demezdi ama öyle ki fazla bela mıknatısı çekici olduğu için bir yaka silktirmiyor desem yalan olurdu. Oğlumun bu yönünün bana çekmesi hiç iyi değildi zira bir gün Murat kalp krizinden gidebilir.
Derin kapının yanında beni görünce anında şikayet modunu açtı." Anne şu oğularına bir şey de yoksa elimde kalacaklar!"
" Anne şu kızına birşey de yoksa başım kaldırmayacak." Dedi Duman.
Ve asla geri planda kalmayan Yavuz atladı." Anne, ablam ve abime bir şey de yoksa," durup bir kaç saniye düşündü." Aklıma bir şey gelmedi ama sen yinede de bir şey."
Derin bir nefes aldım. Üç çocuklu anne olmak güzel hoşta bazen gerçekten sinir krizi sebebi. Bir an bakıyorum bal gibi anlaşıyorlar bir bakıyorum üçüncü dünya savaşı bizim evde çıkmış. Duman , Derini sinirlendirdikçe zeki oğlum Yavuz kavgayı daha da kızıştırıyor sonra ise sanki çok masum gibi gelip bana şikayet ediyor. Oysa her şey kendi başının altından çıkıyor. Küçük bir dolandırıcı yetiştiriyor olabilirim.
Üçüde konuşmam için ağzımın içine bakıyordu. Şimdi ne desem sorun olacak o yüzden susma hakkımı sonuna kadar kullanıyorum. Halimi anlayan canım kocam yerinden kalkıp yanıma geldi. Önce her sabah yaptığı gibi boynumdan derin bir nefes çekti içine daha sonra ise müptelası olduğum o sesinden." Memleket kokulum benim." Dedi ve elini belime koyup gövdesine yasladı. " Sabah sabah kavgaya girişmeyin. Herkes işinin başına marş marş!"
Üçü de ağzını açıp itiraz etmeye hazırlanıyordu ki araya girdim." Eğer kocamın sözünü dinlemez iseniz üçünüzü de kapıya atarım." Ha dercesine savunduğumu gören kocam alnıma derin bir öpücük kondurdu. " Yavuz okula gidiyorsun ve sakın kavga etmiyorsun. "
" Ama annem valla benim suçum yoki." Bak bak lafa bak. Ne hikmetse hep beyimiz masum diğerleri suçlu. Kavgalarının sebebide hep Melek için olduğunu biliyordum. Maalesef benim oğlum aşırı derecede kıskanç bir çocuktu. Benim olan benimdir kafasında.
Ela gözlerini açıp masum masum göz kırpıştırdı." Anne okulu bugün boykot etmeye karar verdim."
" Neden miş o?"
" Okul denilen şeyin bünyeme fazla geldiğine karar verdim." Diyerek Dumana yaklaştı." Abi ne zaman Meleği kaçıracağız?" Ne? Abili kardeşli ne karıştırıyordu bu ikili? İkili suç ortağıydılar ve altından asla iyi şeyler çıkmıyordu." Bak abi canuma tak ediyor artık da!"
Gülümsedi Duman." Az daha sabret be aslanım. Kız biraz daha büyüsün kaçırmayan namert."
" Oooo kız büyüyene kadar yaşlanırım ben." Aaa lafa bak! Senin yaşın kaçta yaşlanıyorsun be oğlum? Birde etrafında dönüp gururla kendini gösterdi." Evlenecek yaşa geldim. Evlenip barklanıp evimin direği olacak yaşı geldim de geçiyorum." Bize dönüp isyan bayrağını açtı." Evlendirin ulan beni kızla! Evde kalacağım bu gidişle!"
İsyanına karşılık Derin bağırdı." Daha sırada ben varım!"
Demesine dedi de Murat ve Yavuz aynı anda bağırdı." Höst ula! Ne evlenmesi bu yaşta?" Elini kalbine atan Murat gözlerini Derine dikti." Güzel gözlüm benim ne evliliği? O saçma kelime senin hafızanda işi ne bakiyim? Bende verecek kız mız yok." Rahmi albaylar ölmüyor şekil değiştiriyor yemin ederim.
" Ne ben erkek miyim?" Dedi Derin.
" He ula erkeksin. Benim bir tane kızım var , kimseyede verecek hâlim yok. Kır dizini otur babanın dizinin dibinde." Diyen Murat'a bir o kadar sinirliydi. Kız babası olmak kocama asla iyi gelmiyordu. İyi bir kız babasıydı ama ne zaman evlilik konusu açılsa kolonyası ile bir köşeye yığılır kalırdı. Maalesef kızım evde kaldın böyle bir baban varken ne bir erkek cesaret edip seni isteyebilir hadi diyelim oldu esallası iki güne kalmaz okunur.
Derin ağzını açamadan Duman konuştu." Babam doğru der , evlilik için daha yaşın çok küçük. " Derinin yamacına varıp yüzünü kavradı sahiplenerek." Sen benim gözümde daha küçüksün be çiçeğim. Utanmasam bu yaşında elinden tutup gezdiririm."
Derinin kızmasını bekledim ama yapmadı. Biz üç kişi bu hayata tutunmuştuk. Ben düştüm onlar kaldırdı , onlar düştü ben kaldırdım. Çocuk yaşımda anne oldum , birkez olsun ah etmedim. Ölümle burun buruna geldik ama Allah'ıma şükür ki yaşadılar. Evlat acısı yaşamak istemezdim , ağır olmalıydı evlat acısı. Kim bilir evlatlarımı kayıp etseydim nasıl bir Deniz olurdum. Bu yaşıma kadar hayata tutan , bana güç olan evlatlarımın varlığı oldu. Ölümü her düşündüğüm anda evlatlarım gözümün önüne geldi ve ben hayata her seferinde daha sıkı tutundum.
Dumanı kollarım arasına aldığım ilk günü unutmam. Yumuş yumuş ela gözleri ile bana baktığında soğuk odanın içini saran tarifsiz sıcaklık kalbime işledi. Beraber büyüdük biz oğlumla, hayatı beraber öğrendik ve benim ilk oyun arkadaşım oğlum Duman oldu..
Çok acı yaşadık belki ama birbirimize sıkı sıkıya tutunup ayakta kaldık. Daha sonra Derin geldi. O kadar kötü ortamın içinde toprağın üzerinde neşe içinde koştu... Derin en çok toprakla oynamayı severdi. Büyüdü ve hala toprak ile oynamayı çok sever. Anne- kız kendimize küçük bir tarla dahi yapmıştık. Beraber tarlaya girer saatlerce toprakla vakit geçiririz.
Evlatlarımı izledikçe rüya izliyor gibi gelirdi. Hayat zorlamış, yormuş ama beni bir şekilde ayakta tutmuştu. Hayatımda hep nefretle karşı karşıya kalmıştım ama ben çocuklarım sayesinde sevginin ne olduğunu bildim. Sevmeyi de sevilmeyide ilk çocuklarımla öğrendim. İnsan sevgiden uzak nasıl yaşar ki? Zordur her hâlde...
Hayatımda tek çocuklarım varken bir anda hayatına giren Murat ile tüm hayatım değişti. Bir erkek tarafından büyük bir aşkla sevilince önce bir feleğin şaştı ama bir günden bir güne pişman olmadım. Murat beni yüreğine aldığı kadar çocuklarımı da kendi çocukları belledi. Hata beni Dumandan istemişti. Duman beyimiz ilk başlarda çok zorluk çıkarsada annesinin de aşkla sevilmeye hakı olduğunu düşünerek verdi. İlk başlarda kabul etmese de Murat'ı çok sevmiş, baba diyerek benimsemişti.
Yemek masasına geçip oturduğumuzda Derin heyecan içinde Murat'a içini döküyordu. Murat'ın ara ara eli kalkıp Derinin saçlarını büyük şefkatle okşayıp heyecanını yatıştırmaya çalıştı. Murat'ın belki de Derinde en çok sevdiği saçlarıydı. Her sabah Derinin saçlarını kendisi tarardı ve her akşam istisnasız baba-kız oturur saatlerce sohbet ederlerdi. Derinin yıllarca içinde kabaran baba özlemi Murat sayesinde dinmişti. Kızımın ay gibi yüzü parladıkça ne kadar iyi bir seçim yaptığımın farkındaydım.
Diğer yandan Duman ve Yavuz derin bir futbol maçı sohbetinin içine dalmıştı. Şu ikisinin futbol muhabbetinden gına geldi yemin ederim. Konuşmaları yetmiyor gibi evin arka bahçesini küçük çaplı sahaya çevirmişlerdi. Birde aralarına Murat'a katılınca tam bir hengame oluyordu.
Hızlı kahvaltıdan sonra herkes hazırlanmak için odalarına çekilmişti. Odadan Derinin sesi gelmesi ile odasına girdiğimde aynanın karşısında uzun beyaz bir elbise giymişti. Beyazlar içinde ne güzel duruyordu. En sevdiği renk beyazdı ve ila beyaz giyinecek. Bana dönüp kendisini gösterdi." Anne bak bakalım nasıl olmuşum?" Arkamda Murat belirince neşeli gülüş eşliğinde etrafında dönüp heyecanı bin kat daha da arttı." Baba nasıl olmuşum? Güzel olmuş mu? Yakışmış mı? Çok heyecan yaptım, gitmese mi? Yok yok gidiyim ama ya bayılırsam? Yok canım bayılmam ama ya bayılırsam!"
" Saçmaladın ha kızım," diyerek Derine yaklaşan Murat baştan aşağıya kadar süzdü Derini." Oy oy bu güzellik benim kızımı?" Derinin elini kavrayıp bir tur kendi etrafında döndürdü." Senin annen Deniz Karasu iken çirkin olma şansın yok." Derinin yanaklarını kavrayıp alnına dudaklarını bastırdı." Periler kadar güzel olmuşsun kızım." Sesindeki dolu dolu sevgisi kalbimi ısıtı.
Derinin gözleri bana dönünce yamacına gelip avuç içimi yanağına yasladım." Çok güzel olmuşsun. İşin üstesinden kalkacağına adım kadar eminim." Kendime çekip yüreğime bastım. Kollarım arasında küçülen narin kızımın gül kokusunu içime çeke okşadım saçlarını , sırtını destek vererek sıvazladım. " Emeklerimi karaya çıkartmadığın için teşekkürler kızım." Nice teşekkürüm vardı da dolan gözlerimden diyemiyordum.
Anlardı ya kızım beni , en iyi kızım anlardı. Kulağıma yaklaşıp mırıldandı." Teşekkürler annem her ne olursa olsun elimizi bırakmadığın için teşekkürler. Her türlü zorluğa rağmen beni okutun , elimi bir an olsun bırakmadın. Hangi evrende olursa olsun iyiki annemsin."
Bir damla yaş gözlerimi terk edip yanağıma süzüldü. Kocaman kız olduğuna inanamıyorum hala , annelerin gözünde çocukları hep küçük kalırmış. Çocuklarım kalbimin içinde hep çocuk kaldılar. Onlarla büyüdüm, onlarla hayatı öğrendim ve şimdi kızım beni kurduğum hayalimi gerçek kıldı. Anasınıfı öğretmeni oldu. Benim vazgeçtiğim hayal kızımın hayali oldu.
Sıkı sıkıya yüreğime basıp yanan kalbime serinlik oldu. Derin en derindeki acılarıma derman oldu. Kızıma ismini verirken bunu düşünerek vermiştim , yanlış bir karar vermediğini görüyordum. Duman ve Derin o kadar nefretin arasında kalkan oldu bana. Ben çocuklarım sayesinde yalnızlık ne bilmedim.
" Anne saçlarım olmuş mu?" Diyen Duman odaya giriş yaptı. Asker üniforması içinde ne de heybetli duruyordu öyle. Dumanın ismini de Sansar bir askerden bahsederken duymuştum. Büyük ihtimalle soyadıydı ama verdim ve şimdi benim oğlum asker oldu. Annesinin yanında sırt sırta vatanı beraber koruyoruz.
Yanına yaklaşıp eğil hareketi yaptığımda eğildi. Kahverengi hırçın tutamlarını dağıtıp havaya doğru diktim. Her hâliyle yakışıklıydı eşek sıpam ama saçlarını dik konuma getirince daha da yakışıklı oluyordu. Geriye çekilip şah eserime baktım." Ha şimdi iyi oldu , sürekli saçlarınla oynamada bozulmasın."
Odanın içine giren Yavuz'da okul üstünü giyinmişti ve yine darmadağın halde. Gömleğinin ön düğmelerini doğru düzgün ilikleyememişti bile. Küçük bir sinir topuydu kendileri, biraz önce duyduğum seslere göre serçe parmağını sehpaya çarpmış ve sehpa kardeş ile kanlı bıçaklı olmuştu. Katılıyorum oğluma, o sehpayı atmak devlet mesalesi oldu. Duruyor duruyor manyak sehpa ya bana ya Yavuz'a çarpıp duruyordu.
Koşarak Derinin önüne geldiğinde elinden kavrayıp gözlerinin hizasına indirdi ablasını." Abla bugün okula beni sen bırakır mısın? Okulda bir tane dingil var sürekli ablası bırakıyor okula bana da hava atıp duruyor. Koskoca Yavuz Karasu'yu küçük düşürmeye kimsenin haddine düşmez." Sevimli sevimli göz kırpıştırıp durdu." Bırakırsın dimi ablam? Kardeşinin alay konusu olmasına yüreğin dayanmaz dimi?"
Yere çömelen Derin ışıl ışıl gülümsedi." Bırakırım tabi ki , kimse benim kardeşim ile dalga geçemez. Kurşun yağmuruna tutarız onları." Konuşurken bir yandan da Yavuz'un üstünü başını düzeltip gömleğinin düğmelerini ilikledi. Benden sonra Yavuz'un annesi Derindi. Benim yetemediğim yerde Yavuz'un anneliğini yapıyordu.
Bizim sıpanın keyfine diyecek yoktu. Kafasını en dik konuma getirip odanın çıkışına yöneldi." Abi bu arada senin parfümden bir kaç fıs sıktım haberin olsun."
" Ulan koçari her sabah ne bu hazırlık?" Diyen Duman fazlasıyla dertliydi." Bir dakika yeni aldığım parfümü sıktığını söyleme bana sakın?"
Otuz iki diş sırıtan sıpam olacakları bilerek Murat'ın arkasına saklandı." Ayıp be abi! Kardeşinden bir parfümü mü sakınıyorsun? Kızla buluşacağım diyorum sana." Yakında bende Allah'ımla buluşacağım. Suskun abi kızımdan uzak dur dedikçe yüreği yiyip bitirmiş oğlum ölümle her gün burun buruna geliyor bu da yetmiyor Meleğe hoş gözükmek için bir hazırlık görmeniz gerek.
Derin derin nefesler alan Duman sakin olmaya çalıştı da pek işe yaramadı." Baba çekil şuradan. Uşağa bak kıza yakışıklı gözükeceğim diye etimi kemiğimi sömürdü."
" Ne? Sen demedin mi parfüm erkeğin silahıdır diye?" Diyerek birde Murat'ın arkasında gövde gösterisi yaptı." Senin verdiğin taktikleri bizzat uyguluyorum işte. Geçen hafta kıza imam nikahı kıy dedin , hocaya gittik kapıdan kovdu bizi. Şu taktikleri bir ara gözden geçirelim."
" Duman!" Dedim.
" Ben masumum anne , şaka yapmıştım. Nereden bileyim ciddiye alacağını!" Ellerini havaya kaldırıp suçu üzerinden atmaya çalıştı. Al birini vur ötekine yemin ederim." Hem babam da hocanın adresini vermiş." Ne? Bu üçlü neler karıştırıyor Allah adına ya? Kalp krizi geçireceğim on beş saniye falan sonra.
" Murat!"
" Şaka yaptım hatunum , nereden bileyim ben ciddiye alacağını." Şakanız batsın sizin. Şaka arkadaş şu an nefret sırası birde. Resmen oğlumun hayatı ile oynuyorlar .Yavuz'da hiç sorgulamadan etmeden , bacak kadar boyuna bakmadan iş yapıyor. Büyümüşte küçülmüş beyimiz.
" Yavuz!"
" Şaka yapmıyorum anne ve evet ciddiye aldım. Ula zaten evliliğin ciddisi , sahtesi mi olur?" Babasının arkasından çıkıp ortaya geldi." Çiçeğimizi çikolatamızı alıp isteyelim derim size kızı , yok dersiniz. Kaçırayım Trabzona derim ona da yok dersiniz. Ha bana deyin bakalım ne yapayım ben?"
" Yok oğlum öldür sen bizi direkt!" Dedi Murat. "Suskun amcan hepimizi toptan ortadan kaldırsın ne dersin? Önce bir büyü lan , benden daha hızlı çıktın sen. Deli atan damarına sıçtırma bana."
" Ailemi dolandırma fikri çık aklımdan." Dedikten hemen sonra Murat'ın bacak arasından geçerek koşarak kaçtı. Başına gelecekleri biliyor ya nasıl kaçıyor hemen.
Derin küçük bir kahkaha attı." Ay ne fena çıktı. Bak ben diyorum ki evlenme işinde kaydırma yapıp bizden önce evlenecek." Aklına ne geldi ise gülüşü soldu." Kardeşim benden önce evlenemez." Kapıya doğru ilerledi." Yavuz, ablacığım evlilik konusunu bir konuşalım, ha? Kim sokuyor bu kötü fikirleri senin aklına?" Yalvarış, çaresizlik ve daha nicesi..
Odanın içinde üçlü kalınca Duman , Murat'a döndü." Baba akşam halı saha maçı var gideli mi?"
" Gideriz aslanım," diyerek Dumanın omzunu vurdu." Senin şu işten ne haber?"
Önce bana kaçamak bakış atan Duman gülümsedi." Hayırlısı baba , gelişmeler olursa haber ederim sana." Sanki haberim yok. Murat ile gizli saklı konuştukları konuyu kocamı azıcık tehdit ederek öğrenmiştim. Bu aralar Dumanın abayı yaktığı bir kız vardı. Bu ne demek biliyor musunuz? Kaynana olacağım. Tövbeler olsun Deniz kaynanan daha hazır değilim. Otuz yedi yaşında kaynanamı olur? Hazır değilim kaynana olmaya.
Yandan yandan bana bakan Murat öyle tatlı gülümsedi ki. Benim aksime Murat kayınbaba olmaya fazla hazırdı. Tez zamanda torun tosbağa sahibi olalım diyordu kendileri. Ah benim dertli başım! Başımı alıp nerelere gideyim ben? Kaynana ne ya?
Durumdan haberim olmadığını sanan Duman yüzümü kavrayıp her sabah yaptığı gibi yanaklarıma kocaman öpücükler kondurdu." Kız anne bune güzellik? Yemin ederim dışardan bakanlar ablan mı diye soruyor." Bak bak nasıl yağ çekiyor. Birde masum masum göz kırpıştırdı." Bu yaşta kaynana olsan seni gelinin ablası sanarlar." Alt yapı dedikleri bu olsa gerek.
İçimi çektim galiba artık oğlumu başka bir kız ile paylaşma zamanım gelmişti. Bu yaşına kadar hep annesi ve kardeşi için yaşayıp , mücadele eden bir çocuk olmuştu öyle ki kimi zamanlar Duman benim babam olmuştu. Dışından bakılsa sinir küpüdür , sert yüz hatlarında insanı tırstıran bir yanı vardı. Kolay kolay yüreğini kimseye açamazdı ama artık yuva kurmanın , mutlu olmasının zamanı gelmişti. Her kuş bir gün yuvadan uçmak zorundadır. Kuşları hep yüreğimde taşıyamazdım.
Yanaklarını kavradığımda kalbimde taşıp giden sevgimi gözlerine akıtım. Adı gibi dumanlıydı gözleri çoğu zaman acı deryasında dumana bulanırdı. Gözlerinin arkasında saklı kalan acıları dumanları ile gizlerdi. Ben onlar kadar güçlü durdum ise Dumanda benim için güçlü durdu. On üç yaşıma kadar o lanet yerde kalırken bana kalkan her elde öne atlayıp annesini kalkan gibi korumuştu.
Yalnızlığı , kimsesizliği sildi...
Duman , Derin ve ben hayata tutunduk...
" Mutlu olmaya bak oğlum." Yanağından yüreğine düştü elim." Buraya yakışır kızı kalbine al. Sen mutlu olursan bende mutlu olurum." Çocuklarım mutlu olduğu yerde bende mutlu olurum. Annelerin mutluluğu çocuklarının gülüşünde saklıdır.
Kocaman gülümsedi , elimi tutup avuç içime kocaman öpücük kondurdu." Seni üzersem taş olayım." Çapkınca göz kırpıp geriledi." Merak etme Deniz Karasu sana layık gelin getireceğim." Hadi inşallah.
Odadan çıktığında peşinden bizde çıktık. Kapının önünde evden çıkmak için hazır olan Derin ve Yavuz el ele tutuşmuştu. Yanlarına Dumanda gelince Yavuz'un bir diğer elinden de Duman kavradı. Onlar üç kardeş hayata hep yan yana duracaklardı. Hayata ne olur bilinmez ama bildiğim bir şey varsa yürekleri içinde birbirlerini var etmeye devam edeceklerdi.
Belime dolanan kol ile limanıma yaslanıp göğsünde dinlendim. Murat ve ben ailemizin üç parçasına bakıyordu. Üçü de kedi ve köpekten farkları yoktu ama birine bir şey olsa diğeri canını verecek kadar değer verirlerdi birbirlerine.
Murat kulağıma yaklaşıp mırıldandı." Onlar çok güzel kardeş oldular ceylan gözlüm." Olmuşlardı ya , hep düşünürdüm nasıl olurlar diye de güzel oldular. Hayallerimin ötesinde güzel oldular.
" Muraaaat," yine kocama çocuk oldum. Nazlı nazlı eridim." Biz ne güzel aile olduk."
" Güzel yapan sensin be yavrum." Beni kendine çevirdiğinde boğulup kaldığım kahveleri ile karşı karşıya kaldım." Denizim minetarım be yavrum sana."
"Neden?"
" Bana bir aile verdiğin için." Dudaklarını alnıma bastırıp kokumu içime çeke çeke öptü." Çok seviyorum seni kadın."
" Çok seviyorum seni adam."
Kapının önünde bizi izleyen üçlü altan altan sırıtarak bize bakarken Yavuz göz kırptı." Bize sevgi yok mu annem?" Aman pek kıskanç sıpam benim.
Güldüm." Olmaz olur mu eşek sıpam? Dördünüze kalbim sonsuza kadar iptal."
" Seni seviyorum annem." Dedi Derin gözleri Murat'a dönünce gülüşü daha da büyüdü." Babam yerin ayrı kalbimde."
" Seni seviyorum annem." Dedi Duman." Ve eyvallah baba , iyi ki varsın."
Kollarını açan Yavuz bana doğru gelince dizimi kırıp yere çömeldim. Kollarım arasına girince kafasını boynuma saklayıp derin bir nefes aldı." Dünyada sevilmeye en layık annesisin," kulağıma yaklaşıp mırıldandı." Dünyamdaki cennetimsin." Her sabah bunu söylemeden gitmiyordu, söyleyemiyor ise bile mesaj atardı.
Saçlarını okşayıp yanaklarına kocaman öpücükler kondurdum." Dikkatli ol tamam mı?"
" Annem hakaret sayarım." Diyerek geriledi." Senin oğlunum ben , dünya bana karşı dikkatli olsun asıl." Aman aman laflara bak. Poposuna küçük bir şaplak attığımda kaşları katıldı." Anne eşek kadar adama yapılır mı bu? Delikanlı adam annesinden poposuna şaplak yedirdi diyemem. Kınatma bana kendini."
Kendimi tutamayıp kocaman kahkaha attım. Evimin küçük neşesi bir o kadar da babasının kopyası. Derin ve Duman ne kadar bana benziyor ise Yavuz'da bir o kadar babasına benziyordu.
Yavuz koşarak ablası ve abisinin tekrardan ortasına geçip ellerini kavradı. Ömrün boyunca hep elini tutacağın ablan ve abin olsun oğlum. Benim yetemediğim yerde ablan ve abin elinden tutup kaldıran olsun. Üçünü ayrı ayrı düşürme sen Allah'ım. Amin büyük amin.
Üçü evden çıkınca arkalarından baktım bir süre.
Derine abla olmak çok yakıştı.
Dumana abi olmak çok yakıştı.
Yavuz'a kardeşleri olmak çok yakıştı...
Bize aile olmak çok yakıştı...
Murat'a döndüğümde öyle güzel gülümsüyordu ki , öpmek kalırdı bana da. Kendime çekip dudaklarına yaslandım. Murat güldü, gülüşünü dudaklarıma bulaştırdım." Gülüşünü öpmeyi çok sevdim."
Nefes nefese öpüşmenin eskisinde alnını alnıma yaslayıp dinlendikten sonra konuşabildi." Deniz Karasu nerede olursak olalım, hangi evrenin içinde var olursak olalım bu yürek senin sevdanla var olacak." Gözlerimin içine öyle bir daldı ki zaman durdu." Gülüşüm gülüşüne zimetli. Sen gül ki güleyim , sen yaşa ki yaşayım."
" Tüm yolların sonu benim diyorsun, ha?"
" Ne o? İstemez misin?"
" Senin dışında ihtimal dahi yok." Parmak uçlarımda yükselip gözlerine daha da yaklaştım." Bir kez Murat dedik , başka erkek olursa kalbim taşa dönsün."
Belimden kavrayıp yerden kaldırdı." Sözler ile değil biraz icraat görelim."
" Ay kayınbaba olacaksın yakında. Şurada bir yıla kalmaz torun tosbağa sahibi olacaksın aklın fikrin nerede be adam!" Yok benim bu işten kurtuluşum yok.
Dinledi mi peki? Tövbeler olsun ki dinlemedi. Fazla doyumsuz bir kocam vardı.
******
Melek ve Yavuz önde sakin adımlarla yürürken bir kaç adım arkalarında Derin vardı. Fazlasıyla stresli ve endişeli hissediyordu. Bugün ilk dersine girecekti , birbirinden farklı neredeyse on beş çocuğa bakacak, konuşacaktı. Annesinin yapamadığını yapmış anasınıfı öğretmeni olmuştu. Çocukları her daim çok sevmişti ama bir yanı da ya yapamazsam diye fazla endişeliydi. Bayılıp kalmaz ise iyidir.
Sokağın köşesinden dönüp başka bir sokağa saptıkları anda sokağın sonundaki adamı görünce içine heyecan yayıldı Derinin. Neredeyse aylardır her bu sokaktan geçtiğinde sokağın sonundaki adam ile karşı karşıya geliyorlardı. Tek bir kelime dahi konuşmamış olsalar da kaçamak bakışlarla birbirlerine fazlasıyla bakıyorlardı.
Adam olduğu yerde kıpırdandı. Derini baştan aşağıya kadar süzerken kalbinin deli ritimleri göğüs kafesini zorladı. Rüzgarda tel tel uçuşan kahverengi tutamları , her göz göze geldiklerinde derin bakan ela gözleri, zarif ve ince haliyle kuğu gibi süzülüyordu önünde. Yanaklarına yayılan hafif kızarıklara , utangaç gülümsemesine içi gide gide baka kaldı.
Uzun beyaz elbisesi diğer günlerden daha zarif göstermişti Derini. Boynunda sarkan mavi çiçek kolyesi boynunu süslüyordu. İnce topuklu ayakkabıları üzerinde salına salına yürüdükçe bakanın bir daha dönüp baktıracak kadar güzelliğe sahipti Derin. Fazla makyaj yapmamış ki gerekte yoktu. Doğal güzelliği içinde peri kızı kadar hoş ve zarif görünüyordu.
Derin adım adım adama yaklaştıkça Yavuz'da bakan adamı fark etti." Bu dalama ne diye gözlerini sana dikmiş bakıyor?" Koruma iç güdüsü ile Meleğin elini kavrayıp Derinin yanına vardı ve ablasının elini de kavradı. " Erkeğin yanında ki kadına bakmak nerenin yüreği?" Sinirleri hayli tepesine geliyordu.
" Cavuz ayıp ayıp konuşma bakiyim." Diyen Melek kaşlarını çatı ve aynı şekilde adama baktı." Ay ne kadar yakışıklı."
" Ney? Ney?" Dedi öfke içinde Yavuz." Kafanı öne eğ bakalım Melek hanım! Gözlerin yerden kalkarsa adamı evire çevire döverim bak!" Dediği an Melek kafasını öne eğerken ablasının dudakları arasında ki tebessümü fark etti." Bir ayı gördün diye bu kadar mutlu olman akıl karı değil abla."
Derin göz devirdi." Emrin olur kardeşim." Daha bu yaşta komutan gibi davranan kardeşinden gına gelmişti. Ailesine böyle olan kim bilir timine nasıl olurdu zira bu yaşında pimi çekilmiş bombadan farkı yoktu. " İnsanlar hakkında doğru düzgün konuş bakalım. Bu yaşta ağzının bozuk olması iyi değil."
" Meleğin hatrına bozmayacağım ama," ela gözlerini pür dikkat adama dikti." Sözde veremem." Adamın , ablasına baktığını gördükçe sinir tepesine vuruyordu." Kafam atayi bak!"
" Yerinde dursun o kafan bakalım." Derken bir yandan da Yavuz'u zapt etmeye çalışıyordu Derin .Bir abi başına yetmez gibi birde kardeşi de fazlasıyla korumacı ve kıskançtı. Babasını söylemiyor dahi zira kıskançlık ata mirasıydı. " Siz erkeklerden çektiğim nedir benim? Anlamıyorum ki cenaze namazında şarkı falan mı söyledim de başıma sizi verdi?"
Adamın önünden geçip gitmek istediklerinde önlerine geçen adam geçmelerine izin vermedi. Önce kuruyan boğazını temizledikten sonra konuşmaya başladı." Merhaba, kusura bakmayın rahatsız ediyorum."
" Evet ediyorsun." Dedi ters ters Yavuz , gözü bu adamı asla tutmamıştı. Ablasına bakan hiç bir erkeği de gözü tutacağını sanmıyordu. Bir adım atıp adamın tam önünde durdu." Hayırdır?"
" Yavuz," diyerek ikaz eden Derin tatlı bir gülüş sundu adama." Kusura bakmayın kardeşim dağdan daha dün indi de." Ensesinden kavrayıp yanına çekti." Asla böyle huyları yoktur ama bugün tersinden..."
Demesine kalmadan böldü Yavuz." Yoo hep böyleyim."
Sorun yok dercesine gülümsedi adam zira gökten göktaşı yağsa önemi yoktu şimdilik. Aşık aşık Derine erimekle meşguldü." Kardeşiniz galiba?" Onaylayarak başını salladığında Derin , adam Yavuz'un saçlarını okşamak istedi lakin bileğini kavrayıp geriye savuran Yavuz ile şaşkınlık içinde kaldı. Yaşına göre fazla hızlı bir refleks olmuştu. " Anlaşıldı biraz da hırçınlık var , her neyse." Diyerek arkasına sakladığı şiir kitabını uzatı." Dün geçerken düşürdünüz , vermek istedim."
Derinin içi kıpır kıpır oldu. İlk defa hissetiği hisler ile ne yapacağını bilemez haldeydi. Aşk konusunda pek deneyimli değildi. Kitabı bilerek dün düşürmüştü belki adam verir ve konuşur diye. Şu ana kadar planı tıkır tıkır işlemişti ama bundan sonrasını düşünmemişti , şimdi ne yapacaktı? Hele birde yaşının üstünde davranıp, her an adama tekme tokat dalacak kardeşi yanında iken ne diyecekti?
Işıl ışıl tebessümünü bir an olsun esirgemeden kitabı almak istediğinde kendinden önce Yavuz alınca kaşları ışık hızında çatıldı. Kardeşi resmen kısmetini kapatıyordu! " Eyvallah." Diyen Yavuz ile dertli başına elini attı. Kardeş kardeş değil son kısmet bükücü!
Dudaklarını kemirip adama baktığında adam zaten bir an olsun gözlerini üzerinden çekmiyordu. Elini çekinerek Derine uzatı." Bu arada ben Serkan , tanıştığıma memnun oldum."
Umut tohumları tekrardan yeşerdi Derinde , elini usulca kaldırıp uzatılan avucun içine koyacağı anda ondan önce Yavuz uzatılan eli kavrayıp sıktı birde ters ters cevap verdi." Hiç memnun olmadı tanıştığına."
" Yavuz!" Sinir tepesine vuruyordu Derinin." Akşam eve tek parça halinde dönmek istiyorsan sus ablacığım." Tatlı tatlı gülümsüyordu ama bu gülüşü bilen Yavuz omuz silkip Serkan denilen adama kafa tutu." Bana bak kimin kızına baktığına dikkat et."
Güldü Serkan." Kimiş senin baban?"
Küstahça gülüşe karşılık verdi Yavuz." Yüzbaşı Murat Karasu," Serkanın gözleri irileşirken Yavuz'un keyfine diyecek yoktu." Yaşın daha çok genç, ha yok ila bir öbür tarafı merak ediyorsan bizzat babama havale edebilirim seni ama ondan önce Teğmen Duman Özal Karasu abim var." Kafasını sağ omzuna doğru yatırdı." Hangisi olsun?"
Gülüşü yüzünde ışık hızında sönen Serkan bir adım geriledi." Aslında benim işlerim vardı bacım , iyi günler size." Dedikten hemen sonra da koşarcasına uzaklaştı.
Derin şoklar içinde arkasından bakakaldı. Biraz önce bacımı demişti? Beyninin bir oyunu olduğunu düşünmek istese dahi an ve an gerçek olmuştu. Murat'ın ismini duyunca değişen yüz hatlarının yanı sıra Karasu ismi eklenince Serkanın beti benzi tamamen atmıştı. Murat Karasu'yun kızı olduğunu bilse konuşmayı geç göz teması dahi kurmazdı. Aşk güzel nimeti lakin canda bir o kadar değerliydi.
Ardı ardına nefesler alan Derin kafasını öne eğip öldürmek ve sevmek arasına ki kardeşine dikti." Ne yaptığını sanıyorsun sen Yavuz?"
" Evet , Cavuz ya." Dedi dudak büzen Melek de destek verdi ablasına." Adamı ne diye tehdit ettin canım?"
" Canım diyen canını yerim kız senin," diyerek bir tur Meleğe eridikten sonra çatık kaşları ablasını buldu." Gördüğün üzere hiç bir şey yapmadım ablam. Adam ödlek ise suçlu ben miyim yani?"
" Sus Yavuz!"
" Ha dır dır başumun etunu yemeyesun." Diyen Yavuz'da bir o kadar lafını verdi. Eliyle önünü gösterdi." Düşün önüme bakalum. Az adam olsaydu da karşımda dimdik dursaydu. Adama bak benim yanımda sana yürüyeceğini sanıyor! Ödlek it hemen de kaçıp gitti." Ablası ve Meleğin ters bakışlarını fark edince otoriter şekilde önünü gösterdi." Düşün önüme bakalum kafamı attırmayın benim!"
" Ay paşamıza bak!" Ne kadar kızmak istese de kıyamadı Derin ve maalesef ki kardeşi haklıydı. Resmen kaça kaça gitmişti adam. Sevmeye gelince sıkıntı yok ama işin içine babası ve abisi girince işler karışıyordu. Güzeliğinin önünü gölgeleyen yeğane siniri ile nam salmış babası ve bir o kadar nam salmış abiye sahipti. Bu da yetmez gibi geride yetişen Yavuz'un da pek bir farkı yoktu.
Derin ve Melek önde yan yana yürümeye başladılar. İkisi de birbirine baktığında ne yapacağız biz bunla der gibi duruyordu. Fazla korumacı, kıskanç ve benim olsun kafasındaydı Yavuz. Maalesef ki sevdiği insanları başkaları ile paylaşmayı çok seven bir çocuk olamamıştı Yavuz. Bencillik değildi bu lakin sevdiği insanların bir başkasına ait olması ya da birilerini yanında görünce sinirlerine söz geçiremiyordu diğer yönden ise Yavuz her zaman kendinden önce sevdiklerini düşünen bir çocuktu. Bana ne olursa olsun ama sevdiklerime olmasın.
Yürüye yürüye okulun önüne gelince Yavuz direkt ablasının elini sıkı sıkıya kavradı. Biraz önce büyük kendisi gibi davranırken şimdi ablasının küçük haylazı olmuştu. Okul bahçesinin ortasında kendisine nispet yapar gibi ablasının elini kavrayan çocuğun gözüne ablasını sokmak ister gibi yanağını ablasının eline yasladı.
İki çocuğun ortasına eğilen Derin sıcacık tebessüm etti. Yavuz'a gözleri değdikçe ela gözleri içinde şefkat taşıp gidiyordu. Derin sadece abla değil anneydi. Çocuk doğurmadan çocuğu olmuştu. Yavuz'un siyah tutamlarını geriye doğru itelerken sevgisini akıtı. Elinin değdiği her noktada sıcak bir his bırakıyordu ve Yavuz bu sıcaklığı tatıkça ablasına daha da sokuluyordu. Dışardan bakanlar için sert bir çocuktu ama Deniz , Derin ve Meleğe karşı sertliği dağılıp gidiyordu.
Yandan Yavuz'u izleyen Melek tebessümünü yüzünden silmedi. Sanki Derin ve Yavuz'a bakarken bir hayalin içinde gibi hissediyordu. Gerçek değil ama gerçek olmasını çok istediği hayale bakar gibiydi...
Okul zili çalınca iki çocuğun da gitme zamanı gelmişti ama ondan önce Derin çantasını açıp büyük bir hediye paketini Meleğe uzatı." Mavişim , Yavuz sana bunu aldı ama utandığı için veremedi. Al bakalım." Melek şaşkınlıkla kalırken Yavuz'da şaşkın ve utanmıştı zira hediyeyi alan kendisi değildi. Ablası ne haltlar karıştırıyordu böyle?
Meleğin mavi gözleri kocaman açılıp hediye paketini anında havada kaptı." Bana hediye mi almış Cavuzum." Diyen sesinde ki neşeyi gizleyemiyordu. Hediye paketini hızlıca yırtıp bakmak istedi bir o kadar Yavuz'da merak ediyordu. Hediye paketi yırtıldı içinden bir kutu içinde son bir yaprağı kalmış papatya kolyesi yanı sıra zarif bir bileklik daha vardı. Kutunun altında Güzel ve Çirkin masal kitabı . En etkileyici olan kesinlikle büyük bir şişenin içinde denizi andıran mavi sıvının üzerinde yüzen gemi ve geminin üzerinde pulu yazmalı aynı Meleğe benzeyen kız ve bir tane de Yavuz'a benzeyen erkek çocuğu geminin güvertesinde gökyüzüne bakıyorlardı yan yana.
Gözleri parlayan Melek ne diyeceğini bilemez haldeydi." Bu ço-k," heyecandan nefesini tutuğu için yüzü kızarmaya başlamıştı." Cavuzum bu masalar kadar güzel bir hediye." İçli içli Yavuz'a baktığında her geçen gün içinde ki sevgide küçük bir papatya misali büyüyordu." Papatyanın son yaprağı kopana kadar hep seni seveceğim."
Yanakları kızaran Yavuz kafasını öne eğdi hafifçe. Küçük kalbine söz geçiremiyordu sanki Melek gözlerinin içine baksa içinden taşıp giden sevdasını görecek gibiydi." Dudaklarında papatyalar açtırdım ise ne mutlu bana deniz gözlüm." Boynuna dolanan kollar ile kaskatı kesildi. Melek ne zaman yakınında olsa kalbine söz geçirmezken bir anda sarılınca feleği şaşıyordu.
Titreyen kollarını kaldırıp Meleğe doladığında gözleri ablasının üzerinde minnetle duruyordu. Bugün 14 Şubat sevgililer günüydü ve Yavuz'un hayatında tek bir sevgilisi vardı; Melek. Kendi içinde yaşadığı aşkında Meleği sevgilisi olarak ilan etmişti. Melek varsa ya hep ya hiç... Ondan başka kız düşünülemezdi.
Öğretmenler zilide çalınca iki çocuk istemeye istemeye ayrıldı birbirinden. Yavuz önden Meleği gönderdikten sonra hala yerde çömelmiş ablasına yaklaştı." Neden yalan söyledin abla? Ben almadım ki hediyeyi, neden ben almış gibi gösterdin?"
Haylaz kardeşini kendine doğru çeken Derin dizine oturtup saçlarını okşadı." Meleğe hediye almak istediğini biliyorduk. Kolye ve masal kitabı benden cam şişe abinden." Son bir haftadır yan yakıla Yavuz'un hediye almak için düşündüğünü çok iyi biliyordu abisi ve ablası. Hata bir ara Duman abisine yakınmışlığı dahi vardı Yavuz'un. Şimdi görüyordu ki abi ve ablası onun için hediye almıştı.
" Sana küçük bir kıyağımız olsun yakışıklı," diyerek Yavuz'un siyah tutamlarını okşamaya devam etti. Kardeşinin yardıma ihtiyacı olacakta abisi ve ablası olarak yardım etmeyecekler? Düşünülemez dahi , ne olursa olsun Yavuz'un bir adım arkasında her hatasını göğüs geren abisi ve her defasında sevgisini akıtan ablası vardı. Her çocuğa nasip olmayan abi ve ablaya sahipti. Hayat ki en yakın arkadaşı, dostu ve sırdaşı Yavuz'un abi ve ablasıydı.
" Bu yaşta ki bir çocuğa göre aşkın çok büyük Yavuz." Melek ve Yavuz'un arasındaki aşka baktıkça içini çeken taraftı Derin. Kardeşi kendisini solayıp küçücük yaşında evleneceği kızı bulmuştu , bu yolda da abisi ve ablası olarak da yardım etmek kalırdı her zaman yaptıkları gibi...
Gülümsedi Yavuz." Ha o dillerunu yerum senin ablam." Ablasının yanaklarını kavrayıp kocaman öpücükler kondurdu." Sizin gibi abim ve ablam olduğu sürece sırtım yere gelmez evelallah. Teşekkürler ablam. Önce varlığınıza teşekürler daha sonra da aldığınız hediye için teşekkürler."
Sevmeye doyamayacak kadar çok severdi ablasını ki içinde taşıp giden sevgiye engel olamayıp kollarını sıkı sıkıya ablasına doladı. Buram buram dolan cennet kokusunu doya doya içine çekti tam o anda başlarında uçan mavi kuş ardı ardına neşe içinde ötüp durdu.
Okulun ortasında birbine sıkı sıkıya sarılı kaldı abla ve kardeş. Ablasının kolları arasında huzuru bulan Yavuz ayrılmak istemiyordu. Ablasının öyle bir kokusu vardı ki insanın içine dokunuyordu. Ablasına dokunurken korkuyordu Yavuz sanki bir hayal gibi kolları arasından çekilip gidecek sanıyordu.
Sesi titreyen Yavuz dudaklarını ablasının omzuna bastırdı." Ablam hayat seni hiç incitmesin. İyi ki varsın ablam , hiç gitme olur mu?" Derinin su gibi ince gelen mırıltısında yüreği ısındı Yavuz'un. Annesine cennetim der lakin cennet gibi kokanda ablasıydı.
Gülerek bedenini geri çekti Derin." Hadi bakalım okula marş marş. Derslerine girmez isen asker olamazsın." Son kez Yavuz'un saçını başını düzeltikten sonra yanaklarına kocaman öpücükler kondurdu." Unutma nerede olursak olalım elimiz hep üzerinde olacak. Güzel güzel derslerini dinle ve fazla yaramazlık yapmak yok anlaştık mı?"
Gerileyen Yavuz elini alnına götürüp asker selamını çaktı." Emredersiniz ablam." Önüne dönüp koşar adımlarla okulun yolunu tutu , okula girmeden önce de ablasına el sallamayı ihmal etmedi.
Yerinden kalkan Derin hızlı adımlarla okul bahçesinden çıkıp Anaokulun yolunu tutu. İçinde taşıp giden heyecana engel olması zor olsa dahi yol boyunca iç sesi ile yaptığı münakaşalar az bir nebze de olsun heyecanını yatıştırmıştı taki anaokuluna gelip sınıfa girene kadar. Sınıfa girdiği anda on beş çocuğun gözleri üzerine dönünce heyecanı tekrardan arşa çıkmıştı.
Çantasını masaya koyup ardı ardına nefes terapisinden sonra gülümsemeye çalıştı." Merhaba çocuklarım , yeni sınıf öğretmeniniz Derin Özal Karasu."
Tüm sesler aynı anda yükseldi." Merhaba öğretmenim!"
Adım atmaya çaba göstererek sınıfın ortasında durdu Derin." Bundan sonra hep beraberiz..." Sözünü devam etireceken sınıfın açılan kapısıyla yarım kaldı. Kapıya döndüğünde okulun hademesi elinde bir buket mavi gül tutuyordu." Buyurun."
" Derin hanım güller size gelmiş," bir yandan da sınıfa giren hademe buketi Derinin elleri arasına vererek hızla sınıfın çıkışına yöneldi." İyi dersler öğretmenim."
Küçük bir baş hareketiyle kabul eden Derin elleri arasında ki mavi gül demetine baktı. Buketin kenarına sıkıştırılan notu alıp okuduğunda dolan gözlerini engelemek zordu.
Dünya'nın en güzel öğretmenine sevgilerle;
Güzel kızım benim , hayatımda bana babalığı öğretğin gibi eminim binlerce çocuğa da çok şey öğreteceksin. Kalbin kadar şefkatli, merhametli ve vicdanlı öğrencilerin olsun. Yürüyeceğin yollar da mavi güller önüne serilsin. Düşecek , yorulacaksın ama unutma ki bir adım arkanda seni izleyen , destek olan baban var. Gül gibi kokan kokuna eşlik etsin çiçekler...
Murat Karasu.
Yanağına iri bir damla yaş süzüldüğünde olduğu yerde titredi Derin. İnsanın kan bağı olmadan böyle bir babası olması mümkün değil sanırdı ama olduğunu Murat sayesinde görmüştü. Murat sayesinde tatığı baba sevgisinden çocuklar misali şenleniyordu ruhu. Annesi sadece iyi bir eş seçmemiş iyi bir babada seçmişti kendilerine.
Notu tekrar tekrar okudu. Dudakları arasından akıp giden gülüşü engeleyemedi zira el yazısı babasının değil Derya halasına aiti. Babasının böyle konularda iyi olmadığını bildirdi hata çiçeği seçen kişinin de Derya olduğuna adı kadar emindi Derin. Hayatında aldığı ilk çiçek öz babası gibi benimsediği Murat'an gelmişti. Bir kez daha şükürler etti rabbine böyle bir baba verdiği için ve daha nice şükürü vardı...
Küçük çocuklardan biri hınzırca gülümseyip sordu." Öğretmenim sevgiliniz mi yollamış?"
Başka bir çocuk sordu." Sevgiliniz mi var öğretmenim?"
Meraklı bakan haylazlara göz gezdiren Derin içini çekti." Kısmen evet diyebiliriz. Kızların ilk aşkı babasıdır çocuklar." Derinin de bu hayata tek bir babası vardı. Öz babası kim bilmezdi, bilmekte istemezdi. Babalık kan bağı ile olmadığını bugün bir kez daha görüyordu." Babamdan gelmiş çiçekler. Çocuklarım inşallah alacağınız ilk çiçekler hayatınızda iken olur hep."
Gülleri masaya koyup ellerini vurdu birbine." Evet , başlayalım bakalım balı börekler!"
******
Duvarın kenarına tünemiş olan ikili dışardan bakılanlar için bunlar ne yapıyor dedirtsede ikilinin çok önemli konuları vardı. Duman alta onun bir üstünde Sercan duvardan kafayı uzatmış ilerde duran kıza dikkat kesilmişlerdi.
Sercan kırk birinci defa fikrini ortaya sürdü." Oğlum git saçını çek." Muhteşem ötesinde ki fikrine fazlasıyla güveniyordu.
" Sercan amca ilkokul bebesi miyim ben? Saç çekip kaçmak nedir?" Bir yandan da üzerine abanan Sercan yüzünden yere doğru çöküyordu." Yavuz bile yapmıyor bunu!"
" Bağırma lan amcana!" Diyen Sercan ensesine şaplağı geçirdi." Tamam bak gidip diyorsun ki: hanımefendi cennetten mi düştünüz acaba bu ne güzellik?"
" Sercan amca kaçıncı yüzyılda kaldın sen Allah aşkına?" Sabahtan beri duyduğu en saçma aşk sözleriydi." Facebook'ta ki dayılar gibi kıza yürüme tavsiyesi veriyorsun. Bu taktiklerle kız bana emeklemez bile. Edebimizle oturalım ne dersin?"
Enseye bir şaplak daha indirdi Sercan." Amcana yaşlı başlı adam muamelesi yapmaya utanmıyor musun lan sen?" Kızın bu tarafa baktığını görünce aynı anda geriye doğru çekildiler." Tamam şimdi gidiyorsun çıkma teklifi ediyorsun."
" Sonra da ağzımın ortasına tokadı yiyorum dimi?" Dertli dertli yere çöktü Duman." Çıkma teklifi mi kaldı amca?"
" Tamam Allah'ın emri peygamberin kabri ile sevgilim olur musun desen?" Derken aşırı ciddiydi Sercan , zamanında İnci yaşamış olsaydı kesinlikle böyle çıkma teklifi ederdi.
" Oldu amca birde çiçek çikolata da alıp gideyim." Hangi akla hizmet Sercandan akıl aldığını fazlasıyla sorguluyordu Duman. Akıl aldığı adama bak Allah aşkına? İlk çağdan kalma adamla yeni rejereasyona ayak uydurmaya çalışıyordu.
Dertli dertli yere Sercanda çöktü. Acaba gerçekten yaşlanıyor muydu? Sabah saçından çıkan bir tel beyaz saçı aklına gelince dehşete düştü." Acil huzurevinde kendime yer ayırtma zamanım gelmiş. Kefen paramı ayırmalıyım."
" Amca Allah aşkına sabahtan beri kırk birinci yaşlılık atağını geçirme." Diyerek burnundan soludu Duman. " Senin yüzünden bana da sıçradı yaşlılık atakların. Bir ara sahil kasabasında ev bile baktım kendime. " Sabah yan yana tansiyonu ölçtürdüğünü söylemek istemiyorum dahi zira Sercan ile takıla takıla kahvehane de amcaların yanına üye olarak gidebilirdi her an.
" Tamam şimdi diyorsun ki hanımefendi kahve içer miyiz? Kahvenin kırk yıllık hatırı vardır. Bizim de kırk yılık hatrımız olsun." Dedi Sercan kendinden emin şekilde.
" Amca kurban olayım yakında dumanla aşkını itiraf et diyeceksin diye çok korkuyorum." Dediği anda Duman ensesine yeni bir şaplak yedi." Amca senden akıl alan aklıma ettin! Ah ah babam olacaktı ki burada kalp malp komple ortadan kaldırırdım şimdi."
" Baban ile yarışacak seviyede miyim lan ben? Adam aşkından ölüme atladı." Homurdanan Sercan yaşlılardan farkı yoktu.
Sercan üzerine çıkıp kızı tekrardan göz hapsine aldılar. Uzun süre kızı izlerken Kamil , Poyraza tripler atarak önlerinden geçmişti. Sorun bu sefer baya büyüktü boşanma yakın gözüküyordu zira Kamil yuvayı kurmuştu ama Poyraz evine gelmeyen adam olmak ile bir güzel suçlanmıştı.
Dertli dertli kıza bakan ikili yarım saat boyunca bütün ihtimalleri gözönünde tutular. Sercan akıl verdi , her akılda Duman biraz daha yaşlandı. Genç yaşında akıl aldığı kişi asla doğru kişi değildi. Yakışıklı , mert ve yiğit bir delikanlıydı ama gel gör ki aşk konusunda tüm özelikleri puf olup gidiyordu. Kıza abayı fena yakmıştı birde annesinin eğitiminde olan bir kadın askerdi , işler daha zor ve çetindi.
Arkalarından gelen Deniz sessizce bir süre ikilinin saçma sapan sohbetini dinledikten sonra baktıkları noktaya göz gezdirdi. Gözleri kocaman açıldı, gelin diye gelecek olan kız bu muydu? Meraklı Ravza.
İkilinin kulağını kavradığı gibi yerden kaldırdı." Ne yapıyorsunuz siz burada bakalım?"
Sercan ve Duman aynı anda yutkundu. Evet şimdi ne diyeceklerdi? İki saattir burada kızı dikizlediklerini söylerlerse başları büyük belaya girerdi diğer yandan kızın gözleri bu yana dönmüştü. Dumanın kulağının çekildiğini an ve an olsun görüyordu.
Duman dehşete kapılarak bağırdı." Anne kızın önünde kulağımı çekmek nedir? " Kulağını kurtarmaya çalıştı da işe yaramadı. " Anne kaç yaşına geldim. Kulak çekmek nedir Allah adına?"
Denizin ters bakışları kızı bulunca kız anında kafasını öne eğdi. Dumana karşı kızda boş değildi lakin Deniz faktörü vardı. Askeriyenin en acımasız komutanlarından birinin gelini olmaya bünyesinin hazır olduğunu düşünmüyordu. En küçük ihtimale her hafta karakola düşebilirdi ya da ateşli saldırının içinde kendini bulabilirdi. Oğlu bal gibiydi de kaynana yönünden asla değildi. Deniz Karasu'yun gelini olmak büyük bir yürek isterdi.
Dumanın kulağını bırakan Deniz ellerini cebine atıp kafasını dik konuma getirdi." Oğlum , dünyada en son aşk tavsiyesi alacağın adamdan mı aşk tavsiyesi mi alıyorsun?"
" Ayıp komutanım neyi varmış benim aşk tavsiyelerimin? Aşk tanrısı Eros bile benden ilham almış kişidir." Diyen Sercan burnundan kıl aldırmadı. Ne var yani Facebooktan kıza yürü dediyse ya da aşk mektubu yazıp posta kutusuna at dediyse ya da faks çek demiş olması saçma tavsiyeler mi yapardı? Bir düşününce saçmaydı, kandırmaya gerek yoktu.
Sence diyerek bakan Deniz karşısında sevimli sevimli gülümsedi Sercan. Daha fazla batmadan susması en iyisiydi yoksa kızın camına taş at diyecek noktaya kadar gelebilirdi.
" Anne anladım ben öküzün tekiyim." Dedi Duman yenilerek. Aşktan gram anlamıyordu. O kadar aşk filmi izleyen annesi ve kız kardeşi varken taktikler bulamıyordu bunun yanı sıra babasından da tavsiye almış ama adım atıp yapamıyordu." Benden güzel ev turşusu olur ne dersin?"
Derin nefes alan Deniz , Dumanın omzunu kavrayıp gözlerinin içine baktı." Evimi turşu kokutmaya hakkın yok. Hemen gidiyorsun kıza içinden ne geçiyor ise onu söylüyorsun. Oyun mu bu da tavsiye alacaksın? En fazla red edilirsin olur biter."
" Sağol anne ya! İçime nasıl su serptin anlatamam şu anda. Yavuzdan akıl alsam daha faydalı olurdu. Bu yaşında ölüme meydan okuyup sevdiği kızın yanında duruyor. Birde bana bak iki kelam edemiyorum. Oda yetmez sizinle uğraşıyorum!" Burada dertli, stresli idi birde akıl veren kişilere bak. Dertli dertli kıza baktığında kızın da kendisine baktığını gördü. Adımları hareketlenip Ravzaya doğru ilerledi." Ravza öküz sahiplenmek ister misin?"
Ravza anlamaz gözlerle bakarken arkada kalan Deniz ve Sercan gülmekten yarılıyordu. İkiside böyle bir çıkış beklemediği ortadaydı. Köşeden çıkıp gelen Murat'a konuşmaları duymuş ve aynı şekilde gülerek Dumana bakıyordu.
" Çocuğun aşk hayatını el birliğiyle bitirdiniz." Dedi Murat , Dumanı göstererek." İnşallah kıza fazla rezil olmadan işin altından kalkabilir. "
" Buradan bakınca başarıyor gibi duruyor." Dedi Deniz. " Bu kızı gelin olarak istemiyorum."
Omzunun üzerinden Denize bakan Murat güldü." Bakalım o seni kaynana olarak isteyecek mi ceylan gözlüm?"
" Ben onun kaynanası olmayı çok istiyorum sanki." Diyen Deniz fazla çirkefti. Meraklı insan asla sevmezdi ve Ravza aşırı meraklı bir kızdı. " Muraaaat ben kaynana olmaya hazır değilim. Yaşlanmış gibi hissediyorum kendimi, yaşlandın mı?"
İçini çeken Murat için yeni zorluğun kapıları açılıyordu. Kaynana Deniz ile baş etmenin zor olacağını şimdiden görebiliyordu." Bak ne diyorum evlendirelim Dumanı sonra ikinci baharımızı yaşayalım , ne dersin?"
" Ay Murat delirtme beni! Daha birincisini doğru düzgün yaşayamadan ne ikinci baharı?" Burada yaşlanmış mualemesi neden görüyordu yani? Otuz yedi yaşında kaynana mı olunuru? Neredeyse Dünya'nın en genç kaynanası ve bu gidişle ninesi olacaktı.
Denizi sinir etmek ister gibi güldü Sercan." Ne fena mı komutanım hayatınıza renk gelir. Düşünsenize küçük küçük Deniz ve Muratlar ortalıkta dola-" diyemeden anında vazgeçti." Yok yok! Dünya'nın sonunu getirmenize izin veremem. "
Deniz ve Murat aynı anda ters ters yüzüne bakıp konuştular." Neyimiz varmış lan bizim?" Yıllar boyunca yan yana durdukça birbirlerinin kopyası olmuşlardı artık.
Boş boş göz kırpıştıran Sercan dudaklarına hayali fermuar çekip Dumanı gösterdi." Asıl olay orada dikkatimizi dağıtmaya gerek yok. Çocuğunuzun hayatı söz konusu burada."
Üçlünün bakışı tekrardan Dumanı buldu.
Ravzanın karşısına geçen Duman kafasını eğmiş aşık aşık kendisine bakan kıza ilgi dolu gözlerle bakıyordu. Kahverengi tutamları güneşin altında parlıyor, ela gözlerinin içini saran sıcak ifade hoş bir ifade katıyordu kendisine. Ara ara çatılan kaşlarını düz konumda tutmaya çalıştı. Heybetli bedeni kızın yanında fazla büyük kalıyordu. Askeri üniforması içinde kahraman edasında gibiydi.
Deniz , oğlunun her zerresine bakarken içini çekmeden yapamadı. Oğlu kocaman adam olmuştuda bir de aşık olmuştu. Tahmin edemezdi bu günlere geleceğini ama hayat bu ya olmuştu. Annelik Denize çok şey katmıştı en önemlisi hayata dimdik durmayı , sevmeyi, kendini sevmenin yollarını çocukları sayesinde tatmıştı.
Duman kızın üzerine biraz daha eğildiğin anda Ravzanın burnuna dolan koku farklı ve adını bilmediği bir kokuydu. Toprak kokusu gibiydi sanki insanın içine çeke çeke koklamak istediği bir kokuydu. Denizinde oğlunda en sevdiği detay kokusuydu. Yüreğine Dumanı basıp kokusunu saatlerce içine çekerdi. Dumanın saçlarını okşadıkça dolan toprak kokusu acılarını silip atarken acıları yok olup gidiyordu.
Boğazını temizleyen Duman konuya bir noktadan girmeye çalıştı." Benim uzun zamandır sana demek istediğim bir konu vardı."
" Nedir komutanım?"
" Hani insanın içinde bir şey olur? Karnının içinde kelebekler uçtuğunu falan söylerler ya?" Kaşları çatılıp bir an ne dediğini düşündü." Karnımızda kelebeğin işi ne lan? Başka yaşam alanı mı bulamamış? Bir güncük ömründe milletin karnında işi neyse artık."
Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı Ravza." Benzetme amaçlı denir komutanım." Kendini sakin tutmaya çalışarak olduğu yerde kıpırdandı. Dumanın gözlerinin direkt üzerinde olması kalbini patlatacak noktaya getiriyordu. Bu kadar yakışıklı adamın kendisine pek ilgili olacağını da sanmıyordu açıkçası." Siz ne demek istediniz acaba?"
" Neyse işte saçma sapan benzetmeler." Derin nefes alan Duman zaman kazanmaya çalıştı." Ravza müsait ya da uygun ise bir yola çıkmak isterim seninle."
" Ne yolu komutanım?"
" Baharat yolu Ravza." Burada zaten zor durumdaydı birde gülerek kendisine bakan üç gözün de gayete farkındayı." İşte kızım anlasana taşların bana açık mı? Bu yolda eşim olur musun?"
Boş boş göz kırpıştıran Ravza asla anlamıyordu." Okeyde ki eş olmaktan falan mı bahsediyorsunuz komutanım?" Taş ve eşden anladığı sadece buydu , Duman gibi bir adamın kendisiyle başka bir konuda konuşacağını da sanmıyordu." Ben okey bilmem ki komutanım."
Elini yüzüne atan Duman bıkkınlık içinde sıvazladı." He Ravza bu akşamda halı saha maçı var gelir misin? Forvet eksiğimiz vardı." Ravzanın gözlerinin kocaman açılıp inanmış olduğunu görünce ağız ucundan küfür etti." Şaka Razvza şaka!" Bir adım atıp Ravzaya daha da yaklaştı." Bak canım-"
" Canımı?"
" Değil misin?"
" Şey anlamadım ki komutanım?" Heyecandan her an bayılacak olan Ravza gözlerini kaçırdı." Ne demeye çalıyorsunuz anlamıyorum ki."
İçli içli bakan Duman kızın salaklığı karşısında canından bir bezsede denemekten vazgeçmedi. Çekinerek Ravzanın elini kavrayıp kalbinin üzerine yasladı." Kalbimin atış seslerini hissediyor musun?"
" Evet."
" Aylardır senin için bu kadar hızlı atıyor." Tuttuğu el titreyince gülümsedi Duman." Aylardır kalbim sana iptal oldu. O saçma kelebekler karnımda cirit atıyor. Ölmüyorlarda orospu çocukları."
Tüm bedeni titredi Ravzanın." S-iz yani şim-di," konuşma yetkilerini her an kayıp edebilirdi. Beynine vuran darbe ile şok içinde kaldı. Komutanı kendisine aşık mıydı?
" Evet babamın anneme olan hisleri ne ise aynısı benden de var." Tuttuğu eli kalbine daha da yasladı. " Ben seni babam gibi sevmeye hazırım. Sen de beni annemin babama aşık olduğu kadar sever misin?"
Bacakları titredi Ravzanın. Murat'ın Denize olan aşkını bilmeyen yoktu ve tabi ki Denizin Murata olan aşkını. Kimse onlar kadar birbini sevemezdi. Ravza , Deniz kadar sevebileceğini sanmıyordu. Aşk dese evet aşıktı Dumana ama sevda denilen duyguya yürek ve sabır gerekirdi. Ravza sevdayı sırtlayacak kadar hazır hissetmiyordu kendini." Annenizin sevdası ile boy ölçüşecek kadın değilim komutanım ama aşk derseniz bana biraz müsade edin lütfen."
Elini kurtaran Ravza koşarcasına kaçarken arkasından bakan Duman içini çekti." Kaç bakalım ama bende kendimi biliyor isem seni eşim yapacağım." Gözleri annesine değdiğinde omuzları çöktü." Beni senin kadar seven bir kadın dünyada var mıdır ki?"
Murat ve Deniz aynı anda birbine baktığında konuşmanın hiç de beklediği gibi geçmemiş olduğunu görüyordular. Kaçarcasına giden Ravzadan sonra omuzları çöken Dumanın durumu her şeyi anlatıyordu.
Sessizce mırıldandı Murat." Üstesinden geleceksin evlat, geleceksin. Ölüm olmadığı sürece sevdanın önüne hiç bir engel duramaz."
Beş dakika konuştuğundan hiç bir şey anlamayan Duman aralarına tekrardan döndüğünde ilk işi annesinin kolları arasına girmek oldu. Yaşı büyümüştü Dumanın ama nasıl desem annesinin kalbinde hala ilk doğduğu günde ki çocuk gibi kalıyordu. Sanki Duman hiç büyümemişti. Buram buram her yer toprak kokusu sararken anlamsız şekilde Denizin genzi sızladı. Oğluna her sarıldığında bu hisse engel olamıyordu. İlk göz ağrısının yeri ayrı oluyordu.
" Neler oldu anlatmak ister misin?" Dedi Deniz büyük şefkatle oğlunu bağrına basarken." Her istediğini bana anlatacağını biliyorsun dimi?" Hep böyle olmuştu. Deniz ve Duman arasındaki ilişki anne- çocuk değilde iki arkadaş ilişkisi gibiydi. Aralarındaki yaş farkı sadece on birdi. Çoğu zamanda kimse Dumanın annesi olduğuna dahi inanmazdı. Çocuk çocuk doğurmuştu.
Annesinin omzuna başını yaslayan Duman her zaman olduğu annesinden destek aldı." Biliyorum annem." Annesinin yüreğinde yayılan sıcaklık kasılan bedenini gevşetiyordu. Denize ateş derlerdi de o ateş Dumanı yakan değil sıcak tutan olmuştu. Soğuk oda içinde her üşüdüğünde annesinin kolları arasına sığındığında soğukluk annesinin sıcak yüreğinde yok olup gitti.
Anne ve oğulu izleyen Murat'ın gözlerinde ki manidar ifade büyüktü. Aralarında ki bağı gördükçe Denize olan hayranlığı bin kat daha da artıyordu. Küçük bir çocukken anne olan kadının nasıl bu kadar iyi anne olabildiğini anlayamıyordu. Deniz ne çocuk olabilmişti nede kadın ama çok iyi anne olmuştu.
Duman ve Deniz kenara geçip dertleşirken Murat'ı da yanlarına çağırmışlardı çünkü Duman ilk başlarda kabul etmek zor gelsede Murat'ı baba olarak kabul etmişti. Murat'ın yüreği sadece Denize değil Dumana da iyi gelmişti. Duman hayatında ilk defa yükleri sırtlanan değil devreden taraf oldu. Kız kardeşi ve annesine bakmaktan kendi hayatına bakamayan Duman için ellerine hayat vermişti Murat.
Ağaçların arasında süzülen yeşil kuş yüksek dalın tepesine konduğunda neşe içinde ötüp durdu.
Konuştular , dertleştiler... Deniz ve Duman sırt sırta vatan için çalıştı çabaladı. Herkese inat tüm ön yargıları yıkıp vatanın koruyucuları oldular. Bu yolda Denize bir kez olsun nefret kusmayan sevdası ve çocukları oldu. Beş kişilik aile kuran Deniz ve Murat hayatlarında her türlü zorluğu beraber üstesinden geldiler. Şimdi çocukları büyümüş hayat yolculuğunda yanlarında durup destek oluyorlardı.
Murat'a aşık olduğu kızları anlatan Duman.
Babasına her daim şımaran Derin.
Ablası ve abisini çok seven Yavuz.
Çocuklarını izleyen Murat ve Deniz.
Başka bir evrende en güzel haliydiler...
🌊
Eveeeet bölümü nasıl buldunuz?
Derin ve Dumanı nasıl buldunuz? Beklediğiniz gibi miydi yoksa daha farklı mı?
Bu arada aşklarım Yavuz ve Meleğin kitabına Haziran ayının ilk haftasında falan başlarız artık.
Hayali bir bölümdü ama bir bölümde olsun Derin ve Duman kanayan yaramız hepimizin ustamız biraz da olsun dindi gibi.
Aşklarım bol bol yorum ve oy atmayın unutmayın lütfen. Neler yaptığınızı anlatın bakalım biraz hasbihal edelim.
Kocaman öpüldünüz ve kalp sonsuza kadar iptal size🌼🤍
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 227.87k Okunma |
14.74k Oy |
0 Takip |
52 Bölümlü Kitap |