17. Bölüm

17. Bölüm

Damla T.
damla___0

"Ya sana yazıklar olsun Arslan, ya bir insan hiç mi adam olmaz?" Başımı kaldırıp suratına bakma gereği bile duymadım, ablam yakamdan tutup sarstı beni "Her yerde kızı arıyoruz, yok hiç bir yerde yok sen kılını dâhi kaldırıp arama zahmetinde bulunmuyorsun." Ayla'yı aramadığım için herkes suratıma bağırıyordu fakat kimse de demiyordu bu çocuk hangi yüzle arasın Ayla'yı diye.

Ha birde şöyle bir yanlış anlaşılma vardı, benim herkesi kandırdığım, herkese yalan söylediğim hakkında ancak ben Ayla'da dahil kimseye yalan söylememiştim "Abi." Baran'a döndüm "Ha?" Aylar sonra ilk kez birbirimizle konuşuyorduk en son hastanede birlikte konuşmuştuk, evde de Şilan ve Dilan hariç kimse onunla konuşmuyordu "Git bul karını, ne olursa olsun o kadın seni seviyor, insan sevdiğine hemen sırtını dönemez, belki gelir." Ama insan değer görmediği yerde kalmayı da istemez, oraya geri dönmeyi de. "Sevseydi yurtdışına gitmeye kalkmazdı." Ablam şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı "Ne yurtdışına mı gidiyor, nereye gidiyor? Sen nasıl ögrendin?!" O kadar uzağa kaçmak istemişti benden "Sizce ben gerçekten de o gece Ayla'yı öylece yalnız mı gönderdim?! Peşine adamlarımdan birini gönderdim." Annem yanıma yaklaştı "Gitmesine izin vereceksin he?" Yutkundum, istemiyordum o gitsin istemiyordum, benim hayatıma ilk kez bu kadar saf ve temiz bir insan girmişti, ilk kez biri beni karşılıksız bu kadar sevmişti "Gitmek isteyene dur diyemem, belki de hayırlısı budur." Annem elini kalbimin üzerine koydu "Burası ne diyor burası?" Orası sadece acıyordu "Gitsin diyor." Annem başını iki yana salladı "Oğlum bana yalan söyleme," Orası gitmesin diye haykırıyordu "Orası her ne diyorsa onu dinle, sen ne kadar yalan söylesende ben biliyorum orası gitmesin diye yalvarıyor, dinle oğlum bir kerecikte olsa kalbini dinle." Babam hafifçe başını kaldırıp anneme baktı, onların evliliği de zoraki bir evlilikti ne annem sevdiğiyle, ne de babam sevdiğiyle evlenmişti ve ömürleri boyunca birbirlerini hiç sevmemişlerdi "Annen doğru söylüyor, sonra peşinden gidip onu durdurmadın diye çok pişman olursun, keşke tutsaydım ellerini diye kahrolsun. Belli ki sende seviyorsun onu, git getir karını, hadi." Sevmek neyi değiştirirdi, yaptığım hangi hatayı silip atardı, unuttururdu? Benim yaptığım hangi hata unutulabilir seviyedeydi, hangi hatam affedilebilirdi? Hiç biri. Şimdi ben hangi yüzle onun karşısına çıkıp gitme diyecektim, hangi yüzle seni seviyorum nolur kal diyebilecektim?

Konaktan hızla çıkıp arabama bindim, havalimanına gidiyordum, yetişecek miydim, bilmiyordum, kalbim hızla çarpıyordu, havalimanına geldiğimde hızla arabamdan inip, içeri koştum, çok kısa bir arama sonucu Ayla'yı buldum, Mert'te oradaydı "Arslan." Ayla şaşkınlıkla gözlerime bakıyordu "Gitme Ayla." Şimdi giderse bir daha peşine düşmeyecektim, bir daha onu aramayacaktım, onu geri döndürmeye çalışmayacaktım. Kurtulacaktı benden "Ne?" Mert öfkeli gözlerle araya girdi "Yok öyle gitme Ayla felan demek, ablam gitmeye karar verdi ve gidecek." Mert'i duymamazlıktan gelmeye çalışarak Ayla'ya döndüm "Gitme, nolur gitme Ayla. Bak düzeltiriz herşeyi, son bir şans istiyorum Ayla, tüm hatalarımı telafi etmek için son bir şans." O da gitmek istemiyordu biliyordum, anlıyordum "Ben sana daha önce çok şans verdim Arslan ama her seferinde sonuç hep aynıydı." Başımı iki yana salladım "Bu sefer öyle olmayacak, söz veriyorum. Nolur gitme, kal," Kaşlarını çattı bana inanmıyordu, artık düzeleceğime olan inancını kaybetmişti "Bak ben sana Meyra hayatımdan çıktı derken yalan söylemedim, o günde gerçekten rahatsız olduğu için yanına gittim, sana neden haber vermedim bilmiyorum." Başını salladı "Bitti mi?" Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırdım, gidiyor muydu? "Bitti," Bavulunu tekrar tutup yürümeye başladı, gidiyordu "Ayla!" Cevap vermeyip, yürümeye devam etti. Mert'te arkasından ona yetişti. Havalimanın ortasında tek başıma kalmıştım, gerisin geriye arabama yürüyüp, bindim. Direksiyona vurmaya başladım, beni, bana rağmen seven bir insanı kaybetmiştim, aslında ellerimle göndermiştim ben onu, o bugüne kadar gitmemek için çok direnmişti. Çaresizce konağa geri döndüm "Gelmedi mi Ayla?" Başımı iki yana salladım "Gitti, durduramadım." Onlar yine bana kızmaya başlarken, ben odama çıktım, yarım saat sonra odamın kapısı tıklandı ve içeri Nihat girdi "Hayırdır Nihat?" Nihat sakin bir ifadeyle karşıma oturdu "Hayır mı, şer mi orasını bilemem, benim sevdiğim kadını, karım diye tuttun getirdin konağa, kızı kendine aşık ettin, onunla evliyken başka kadını hamile bıraktın, karının bu konakta ezilmesine izin verdin. Kadın buna rağmen sana destek oldu, seni sayıp sevdi." Öfkeyle ayağa kalkıp ona doğru bir adım attım "Nihat, benimle Ayla arasında olan hiç bir sik seni ilgilendirmez." Nihat söylediklerimi umursamadı "Lan madem bu kadar berbat bir eş olacaktın niye izin vermedin lan benim evlenmeme?! Onun bir seçim seçeneği yoktu ama bizim vardı." Yakasına yapıştım "Lan madem o kadar seviyordun, niye izin verdin benim evlenmeme, seven insan karşı çıkar oğlum, seven insan kıyameti kopartırdı, korkaklık yapmasaydın, bizim düğünümüzde bile o kadar iyi rol oynadın ki ben bile bir an mutlu olduğuna eğlendiğine inandım." Ben, her ne kadar başarısız olsam bile Meyra ile evlenmek için elimden geleni yapmıştım ama o hemen yenilgiyi kabul etmişti, savaşmayı bırakmıştı "Napsaydım lan, seni mi vursaydım, napsaydım?!" Başımı salladım "Vursaydın lan, madem o kadar çok seviyorsun, aşkın için herşeyi yapacaktın lan!" Beni geriye doğru ittirdi "Kardeşimden daha üstün görüyordum lan seni, nasıl vuracaktım!?!" Gerçekten de öyleydi, önceden beni kardeşinden daha üstün görüyordu, bu kocaman şehirde bizden daha iyi anlaşan iki kuzen bulamazdınız ama şimdi resmen kanlı bıçaklı olmuştuk "Nihat siktir git karşımdan!" Başını salladı "Gidicem ama önce silahını alacam, öyle istedi Edip amcam." Çekmecelerin üstünde duran silahımı alıp kapıyı sertçe çarparak odadan çıktı.

Tek başıma kalmıştım, bu dünya üzerinde görebileceğiniz en hatalı insanlardan biriyim ben, Ayla'ya karşı çok geç kalmıştım, hatalarımı telafi etmeye karar vermekte çok geç kalmıştım, hani derler ya zararın neresinden dönersen kâr yok öyle bir şey!

Ben korkaklık etmiştim, ben aptal bir egoyla dolanıp durmuştum, ben hep kaybeden tarafmışım, ben sefalet içindeki bir krallıkta hüküm sürmüşüm, ben kendimi hep en iyisi sanmıştım ama ben hep en dipte olanmışım.

Kendi düşen ağlamaz demişlerrr2

Okuyan herkese teşekkürlerimi sunuyorum, sizleri çooookkkk seeeviiiyoorummm, ileriki bölümlerde görüşmek üzere, oy verip destek olmayı da unutttmaaaayınnnn<33

​​​​

 

 

Bölüm : 14.12.2024 15:34 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...