-Abla Edip ağa haber salmış, yarın babanla konuşmaya gelecek.
-Abla bunu demek istemezdim ama dön.
-Abla dün babanın önünü kesmiş Edip ağanın adamları silah dayamışlar kafasına, göz dağı vermişler. Yarın konuşmaya gelecek işte olumlu bir sonuç alamazsa, herkese sıkacaklar abla, berdel hiç gerçekleşmemiş gibi davranacaklar.
-Beni buraya Mert gönderdi, dedi ki bir kez olsun kendin için bir şey yap kendini düşün, kansa kan döksünler , cansa can alsınlar!
-Halt etmiş, dön abla! Şakası yok bu Edip ağanın! Yarına kadar dön, abla! Abla tek bir kişi bile bırakmayacaklar bizden!
Telefonu suratıma kapattı, şaşkınlık içerisinde koltuğa çöktüm, çok vaktim yoktu, elimi alınma dayadım "Sen bana yardım et Allahım, sen yardım et, benim senden başka kimsem yok!" Ayağa kalkıp hızlıca bavulumu hazırladım, internet üzerinden uçak biletimi aldım, dönecektim, buna mecburdum.
Hüma: Abla annen geldi kapatmak zorunda kaldım, dönecek misin? Abla yalvarıyorum dön!
Siz: Dönüyorum Hüma, herşeyimi hazırladım, bir saate uçağım var, yarın sabah orada olurum.
1 saat sonra uçağa bindim, yaklaşık 8 saatlik bir yolculuğun ardından uçaktan indim, taksiye binip konağa doğru yola çıktım, yoldayken tekrar telefonum çaldı "Abla nerdesin?" Derin bir iç çektim "Geliyorum Hüma." Hüma'nın sesi endişe doluydu "Abla Edip ağa erkenden geldi, yukardan bağırma çağırma sesleri geliyor, ne oluyor bilmiyorum, hızlı gel abla Allah aşkına!" Taksiciye döndüm "Abi biraz daha hızlı lütfen." Taksici başını salladı "Tamam kardeşim." Tekrar Hüma'yla konuşmaya başladım "Geliyorum tamam." Biraz sonra taksi konağın önünde durdu, hızlıca taksiden inip, bavulumu mu da alıp, konağa girdim. Garip bir şeyler vardı sanki çünkü ne bağırış sesleri ne de kavga sesleri geliyordu, salona girince şoka uğradım çünkü salonda sadece babamlar vardı, Şanoğlu ailesinden tek bir kişi bile yoktu "Ooo hoşgeldiniz Ayla hanım!" Başımı Hüma'ya çevirdim, utançla başını eğdi "Baba." Babam ayağa kalkıp bana yaklaştı, gelmem için bana oyun oynamışlardı "Sen napmaya çalışıyorsun lan!?" Öfkeyle suratıma öyle bir tokat attı ki, o acıyla yere düştüm "Baba ben-" yakamdan tutup beni silkelemeye başladı "Hepimizi öldürtecek misin lan sen?! Kendi hayatın için hepimizi mi harcayacaksın!?" Başımı Mert'e çevirdiğimde, gözlerini kaçırdı "Ben durduramadım onları özür dilerim." Babam Mert'e de öfkeyle bağırdı "Kes lan, ulan şerefsiz it, sen bacının hayatını kurtaracaksın diye hepimiz ölelim mi?" Mert cevap vermeyip salondan çıktı, annem de peşinden çıkıp gitti. Babam kolumdan tutup beni ayağa kaldırıp beni dışarı doğru sürüklemeye başladı "Baba nolur!" Ağlayarak ona yalvarırken o beni duymuyordu bile, arabanın kapısını açıp beni içer fırlattı, kendisi de arabaya binip, arabayı sürmeye başladı, nereye gittiğimizi az çok tahmin ediyordum, tahmin ettiğim yere, Şanoğlu konağının önüne geldik zaten. Arabanın kapısını açtı, beni çekerek dışarı çıkarıp, konağın kapısının önüne attı "Arslan! Edip ağa!" Babam bağırmaya başlayınca hepsi dışarı çıktı "Ayla." Babam eliyle beni işaret etti "Arslan al sana karın, Edip ağam alın size de gelininiz, şimdi bizimle görülecek hiç bir hesabınız kalmadı." Babam Edip ağanın cevap vermesini bile beklemeden arabasına binip gitti, Arslan kollarımdan tutup beni kaldırdı "Kimse duymadı, duymayacak da senin evden gittiğini kimse bilmiyor, kimse de bilmeyecek de!" Hatice anne araya girdi "Hani boşanacaktın, niye açmadın boşanma davasını? Bak nasıl dönüp dolaşıp yine aynı yere geldin!" Arslan annesini daha fazla bir şey söylemesin diye araya girdi "Tamam girin içeri hadi, olan oldu uzatmanın bir anlamı yok." Arslan beni içeri sokmak istedi, istemiyordum o cehenneme tekrar girmek istemiyordum. İstemeye istemeye içeri girdim "Ayla direk odana çık kızım, ben bir şey söylemeyeceğim sana ama sana tek bir soru soracağım." Başımı salladım "Buyur baba." Edip ağa kaşlarını çattı "Efsun ve Murat'la mıydın?" Başımı iki yana salladım ve kendimden emin bir şekilde konuştum "Hayır baba." Edip ağa içeri doğru yürümeye başladı "Peki öyle olsun." Nejla yenge edip ağa gittikten sonra sinsice gülümsedi "Murat'la Efsun ortaya çıkana kadar burası senin yuvan değil cehennemin olacak!" Ona doğru bir adım attım "Yenge ben nerede olduklarını bile bilmiyorum, bilsem hemen söylerim size, benim suçum günahım ne?!" Nejla yenge elini savurdu "Kes sesini! Bilmiyormuş, utanmıyor musun yalan söylemeye?! Senin onların saklanmasına yardım ettiğini çok iyi biliyorum Ayla!" Bu kadın deliydi başka bir açıklaması olamazdı, Arslan yengesini susturdu "Yenge sus, vakti değil. Yürü bizde odamıza çıkalım Ayla." Nejla yenge sinirle içeri girerken, benle Arslan'da merdivenlerden çıkmaya başladık, Hatice anne arkamızdan seslendi "Sen benim ailemin huzurunu bozdun, bende senin huzurunu bozacağım Ayla!" Arslan kaşlarını çatıp annesine döndü "Sus sende gir içeri anne." Hatice anne tiksintiyle bana baktı "Sen koru bunu oğlum koru, bakalım daha başına neler getirecek." Cümlesini bitirdikten sonra o da içeri girdi, bizde Arslan'la yukarı çıkıp odamıza girdik "Özür dilerim." Korkak gözlerimle Arslan'a döndüm, onun şuan kıyametleri koparmasını beklerken o sakın ve usluydu "Özür dileme Arslan, sen sana yakışanı yaptın." Bir süre cevap vermedi sonra boğazını temizleyerek konuştu "Seni seviyorum Ayla." Başımı salladım "Biliyorum ama keşke bunu hissettirebilseydin." Bana yaklaşmaya başladı "Herşeyi düzelteceğim, sana seni sevdiğimi hissettireceğim." Umarım yapabilirdi, umarım düzelebilirdi yoksa bu hikayenin sonu ne onun için ne de benim için iyi olacaktı. Kalplerimiz birbirimiz için çarparken bu yaşadıklarımız da neyin nesiydi? "Yorgunum ben dinleneceğim biraz." Aniden bana sarıldı "Çok özledim seni, Ayla çok pişmanım ben. Yemin ediyorum herşeyi düzelteceğim, herşeyi." Ben özlememiş miydim sanıyordu? O kadar çok özlemiştim ki onu, sarılmayı hiç bırakmamasını diliyordum "Düzel Arslan, yalvarırım değiş." Başını salladı "Yapacağım, söz." Söz vermek kolaydı, önemli olan sözü tutmaktı. Arslan'a karşı yüreğim çok kırgın ve dargındı, affetmek kolay değildi, yaşadıklarım benim için çok acı şeylerdi, gözlerim Arslan'ı süzüyordu, onun gözlerinde pişmanlık vardı bunu görebiliyordum ama ona güvenmiyordum, düzelebileceğine dair olan tüm güvenimi kaybetmiştim.
"Çocuğuna bir isim düşündün mü?" Kollarını yavaş yavaş geri çekti "Açma şimdi bunun konusunu." Kaşlarımı çattım "Niye, merak ettim sordum Arslan, bir isim düşündün mü? Eee erkek çocuğu sonuçta değerlidir sizin için." Arslan başını iki yana salladı "Kız da olsa erkekte olsa gözümdeki değerini değiştirmez. Bak bir hata da yapmış olsam o çocuk benim çocuğum." Başımı salladım "Öyle, peki benden bir çocuğun olsa daha mı çok seversin?" Onun benden değilde bir başkasından çocuğu olması canımı yakıyordu "İkisini de aynı derecede severim Ayla." Ellimi tuttu "Sen son bir şans daha veriyor musun bu ilişkiye? Son kez son şans." Vermek zorundaydım, başka bir seçeneğim yoktu, başka bir seçenek yaratacak durumda da değildim "Evet." Arslan düzelse annesi düzelmeyecekti, annesi düzelse Nejla yenge düzelmeyecekti, Nejla yenge düzelse Müyesser yenge düzelmeyecekti yani benim bu konaktaki çilem hiç bitmeyecekti.
Babam yerinde olsam canımı kanımı herşeyimi feda ederdim de kapı gibi kızımın arkasında dururdum eğer günün birinde Allah bana bir çocuk nasip ederse herşeyin üzerine yemin ederim ki ben asla annem babam gibi bir ebeveyn olmayacağım!
Beklemiyordunuz dimi böyle bir şey hahahahahaksjdjjskks2
Okuyan herkese teşekkürlerimi sunuyorum, sizleri çooookkkk seeeviiiyoorummm,ileriki bölümlerde görüşmek üzere oy verip destek olmayı da unutttmaaaayınnnn💐🤍
Geçen bölüm çok az oy almış, üzüldüm🤧
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
64.58k Okunma |
3.33k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |