"Ayla! Ayla!" Kapının sertçe vurulmasıyla tüm ev halkı kapıya koştu "Ağam hayırdır, ne oldu?" Arslan sinirle babamı itekledi "Gir içeri İhsan Bey, benim kızınla konuşmam lazım!" Babam kendini toplamaya çalıştı "Ben bu kadar öfkeyle dolan birinin karşısına kızımı çıkarmam!" Arslan babamın yakasına yapıştı "Eşek gibi çıkaracaksın! Hem sen kimsin lan!? Canını bağışladığımız bir itsin!" Annem bağırmaya başladı "Ayla, Ayla! Çık dışarı kızım!" Mert'te annemin tam zıttı bir şekilde bağırdı "Abla çıkma dışarı!" Aşağıdaki berbat durumu görünce mecburen korkuyla dışarı çıktım "Ne var Arslan?" Mert sinirle alnına vurdu "Abla sana çıkma dedim!" Mert'e döndüm "Sus ablacım lütfen. Evet Arslan, neden geldin?" Arslan beni kolumdan tutup sürüklemeye başladı "Abla!" Sakin bir ses tonuyla Mert'e cevap verdim "Gelme Mert." Beni sürükleyip dışarı çıkardı "Sen ne yaptığını sanıyorsun? Sen kimsin Ayla!?" Beni çekiştirmeye başladı "Sen benim mecburiyetimden başka nesin Ayla!? Nesin!? Cevap ver!!" Bir araba gelip dibimizde durdu, bu Baran'ların arabasıydı, hepsi aceleyle arabadan indi "Abi, abi sakin ol Allah aşkına!" Annesi yavaş adımlarla bize doğru yaklaşmaya başladı "Oğlum bırak kızı, kimse duymayacak vallahi!" Arslan onları duymuyordu bile "Sen aklı sıra benim adımı mı karalayacaksın Ayla!? Adımı şerefsize, pezevenke mi çıkaracaksın!?" Elini yanımdaki duvara vurdu "Öyle mi yapacaksın Ayla!!?" Gözlerimden akan yaşlarla, başımı korku ile iki yana salladım "Hayır, hayır! Yemin ediyorum hayır!" Baran bana acıyan gözlerle baktı "Bırak abi yengeyi, kız özellikle arayıp söylemedi bana, birden karşıma çıktı, sesi de istemeden yükseldi, haa kimse duydu mu? Hayır, vallahi de billahi de Allah şahidim olsun benden ve ondan başka kimse duymadı!" Gözlerimden korkuyla o kadar çok yaş akıyordu ki, karşımda ve çok yakınımda olan Arslan'ı bile bulanık görüyordum. Arslan sinirle çenemi sıkmaya başladı "Andım olsun seni-" Zeynep abla korkuyla bağırdı "Bırak kızı, ablacım Allah aşkına bırak kızı! Arslan Allah aşkına bırak!!!" Arslan onu bile duymamazlıktan geldi, Mert duvarın diğer tarafından bağırıyordu "Abla napıyor sana?! Abla! Abla iyi misin!?" Ağlamaktan ona bile cevap veremedim "Oğlum sakinleş yalvarırım, sakinleş!" Zeynep ablayla Baran dayanamayıp, onu tutup çekmeye çalıştı, onlar ne kadar çekselerde Arslan beni kendi bırakmayana kadar ondan kurtulamadım, o beni bırakınca rahatlıkla derin bir nefes aldım. Zeynep abla beni arkasına aldı "Sen napıyorsun Arslan, senin aklın başında mı kardeşim?!" Arslan çatık kaşlarıyla bize bakmaya devam etti "Delirtti bu kız benim oğlumu." Zeynep abla annesine döndü "Kurban olayım sus annem." Tirtir titreyen bedenime Zeynep abla sarılıp beni, içeri soktu, ilk Mert koştu önüme "Abla bu hâlin ne, ne yaptı sana?" Başımı kaldırdım "Ne yaptıysa yaptı, ne değişir, berdel olmaz mı? Adam gibi bizde sizin oğlunuza verecek kız yok Edip Şanoğlu mu dersiniz? Var mı sizde o cesaret, hepiniz ölmemek için kurban etmediniz mi beni?!" Mert utançla başını eğdi, babamsa keskin bakışlarla beni izlemeye devam etti "Sen baba, istesen Latif amcamı bulamaz mıydın? Bulurdun! Murat'ı da, Efsun'u da, bulurdun! Bulurdun baba, hepsini bulurdun! Yapmadın! Çünkü kardeşim öleceğine, kızım berdele kurban gitsin dedin, sen kardeşini yaşatıp beni öldürdün baba!" Babamın gözünden bir iki damla yaş aktı, Mert bana doğru bir adım attı "Bunların en masumu sensin Mert, ben senin yerinde olsam bir dakika bile kalmam bunlarla, bunlar gibi olamamak için." Zeynep abla dışarı çıktı "Siz ailecek konuşun." Kapıyı kapattı, bir-iki dakika sonra duyduğum araba sesiyle hepsinin gittiğini anladım.1
Daha fazla onların yanında durmak istemeyip, odama çıktım, Mert'te arkamdan geldi "Bana da yer var mı?" Burukça gülümsedim "Gel gel." Yanıma yaklaşıp bana kocaman sarıldı "Gülüm benim gülüm, sen harbinden ablaların en iyisisin ha, sıkma canını dermansız dert yoktur." Saçlarına bir öpücük kondurdum "Hadi git sen." Kaşlarını çattı "Ağlarsan çok pis bozuşuruz seninle." Ağlama demesi çok kolaydı tabi "Ağlamam." Biraz daha yanımda kaldıktan sonra odadan çıktı. Kapımı kapatıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım, ağlaya ağlaya Allah'a yalvardım ondan yardım istedim. Biraz sonra kapım tıklatıldı, hemen göz yaşlarımı sildim "Gir." Kapı açıldı ve içeri Hüma girdi "Ayla abla iyi misin?" İyi misin sorusunu duyunca tekrar ağlamaya başladım "Değilim ablacım, hiç iyi değilim." Hüma olanları kesin duymuştu, annem hemen yetiştirmiştir. Hüma beni biraz eğlendirmeye, güldürmeye çalıştı, başarısızda olmamıştı. Onun sayesinde ağlamam da durmuştu "Abla ne olacak böyle, bu şimdiden böyleyse evlenince neler yapar?" Bende onun için ağlıyordum, evlenince yaşayacaklarım için "Bilmiyorum Hüma, kaçıp kurtulmak istiyorum onu da yapamıyorum." Hüma biraz düşündükten sonra konuştu "Kaç abla, neden yapamayasın?" Tek kaşımı kaldırdım "Karşımda Şanoğlu ailesi var Hüma, farkındasın dimi?" Hüma başını salladı "Doğru haklısın, abla neden bu kadar sinirliydi ki, ne yaptın ki sen?" Hüma'yı annem yanıma göndermişti, bundan tam olarak emin olmuştum "Çık dışarı, çık gelme bir daha." Hüma şaşkın bir ifadeyle konuştu "Abla ne oldu?" Kaşlarımı çattım "Çık dışarı anneme söyle bir daha da kimseyi göndermesin yanıma?!" Hüma aceleyle hiç birşey söylemeden dışarı çıktı. Aklımda Sadece Arslan vardı, başka hiçbir şey düşünemiyordum. Gözleri o kadar dönmüştü ki ne o çok sayıp sevdiği annesini ne de diğerlerini duymuştu. O anlar tekrardan gözümün önüne gelip durdu "Allah'ım öyle birşeyin içerisindeyim ki beni sadece sen kurtarabilirsin, yalvarırım sana kurtar beni!" Telefonuma üst üste bildirim geldi telefonu açtığımda Zeynep ablanın mesajıyla karşılaştım
Zeynep abla: Bugün olanlar kimse tarafından duyulmasın, babamın da kulağına gitmesin.
Hafif bir iç çekip parmaklarımı klavyede dolaştırdım
Siz: Kimse duymaz, merak etmeyin, ne burada yaşananları, ne de evlenecek olduğu hâlde hâlâ bir sevgilisi olduğunu.
Zeynep abla mesajıma görüldü atıp geçti. Telefonu bir köşeye fırlatıp balkona çıktım, sokaktan iki genç kız gülerek kahkahalar atarak geçiyordu, özgürdü kahkahaları, serbestti, rahattı. O kadar çok imrenerek izledim ki onları ben hiç o kadar rahat ve serbest bir kahkaha atmamıştım, hep bir karışanım olmuştu. Kahkaha atma Ayla, kız dediğin kibarca gülümsemekle yetinir Ayla, sen aranıyor musun da o kadar kahkaha atıyorsun Ayla, şöyle Ayla böyle Ayla diye diye kahkahama kadar karışmışlardı.
Bugüne kadar çok rahat günler geçirmemiştim, bugünden sonra da geçirmeyecektim hatta o kadar eminim ki beni bu yaşadığım zor günlerden çok daha zor günler bekliyordu.
Okuyan herkese teşekkürlerimi sunuyorum 💐
İleriki bölümlerde görüşmek üzere<3
Instagramdan da takip edebilirsiniz<33
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
65.18k Okunma |
3.33k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |