"Abi çıkabilecek misin?" Edip ağa sinirle bağırdı "Yav oğlum girin koluna, Arslan oğlum at elini Baran'ın omzuna, zorlama kendini." Arslan mı demişti o?Duyduğum seslerle cama yöneldim, Arslan'ı görünce koşarak dışarı çıkıp, hızlıca merdivenlerden indim
"Arslan-" Arslan cümlemi yarıda kesip,kaşlarını çattı "Oo kim burdaymış zahmet edip inmeseydiniz Ayla hanım." Anlaşılan Nejla yengenin istediği şey olmuştu "Ben gelicektim hastaneye hatta sen vurulduğunda geldim ama sonra beni gönderdiler, bir daha da gelmeme izin vermediler." Bana küçümseyici bakışlar attı "Kes! Herşeyi anlattılar bana, üste çıkmaya kalkma!" Kaşlarımı çattım "Ne anlatmışlarsa, yalan söylemişler. Nihat sende şahit değil misin?" Nihat başını iki yana salladı "Tövbe olsun yenge, ben neye şahitmişim, ben sadece senin hastaneye gitmemek için Hatice yengemle, Nejla yengeme yaptığın saygısızlığa şahidim." Nihat söyledikleriyle şaşkınlıkla gözlerim büyüdü "Ne diyosun sen Nihat, ne saygısızlığı yapmışım? Baran sen, ben sana mesaj atmadım mı, gelmeme izin vermiyorlar diye?" Baran başını salladı "Attın attın yenge de sonra annemle yengem o telaş ve panik içinde bile boşver gelsin deyip konağa geldiler fakat sen gelmek istemeyip kavga çıkarmışsın." Öyle birsey olmamıştı, onlar hiç konağa gelmemişlerdi "Hayır hayır, yemin ediyorum gelmediler, ben onlarla kavga etmedim." Telefonumu çıkarıp Arslan'a çektiğim videoyu izleyin "Bak Nihat ağzıyla söylüyor, yengem gelmek istiyor fakat Nejla yengem izin vermiyor diyor işte." Nihat sahte bir şaşkınlıkla bana baktı "Yenge bu videoyu zorla bağıra bağıra çağıra çektirdin, bende Millet sesimizi duymasın, sende bir an önce sus diye öyle dedim ben." Son çare olarak Şilan ve Dilan'a döndüm "Kızlar Hatice anne ile Nejla yenge geldiler mi konağa, ben onlarla kavga ettim mi?" Şilan ve Dilan cevap vermedi "Birşey söyleyin Allah aşkına, gelmedi deyin!" Şilan ve Dilan başını iki yana salladı "Geldiler ya gelin hanım, kızım gel kocanın yanında bekle, biz Efsun'un dayısıgilleri göndeririz dediler ama siz birden celallendiniz, artık söylediğiniz lafları söylemeye terbiyemiz yetmiyor, Nejla ve Hatice annenin üstüne mi yürümediniz, onlara saldırmaya mı kalkmadınız, neler neler." Şaşkınlıkla donup kaldım, hepsi bir olmuş yalan söylüyordu "Yalan söylüyorsunuz-" Arslan sinirle bağırdı "Ha bunca insan yalan söylüyor bir sen doğru söylüyorsun öyle mi? İyiymiş valla!" Cevap bile veremedim çünkü ne söylesem boşaydı, Baran ve Nihat Arslan'ı odaya çıkarıp aşağıya indiler "Abim dinlenecekmiş biraz, yengen odaya çıkmak isterse karışmasınlar yine de dedi, kimse laf söylemesin ne olursa olsun o benim karımdır da dedi." Herkes memnuniyesizce bana bakmaya başladı, bense çoktan merdivenlerden yukarı çıkmaya başlamıştım bile. Odaya girince Arslan yatakta uzanmış biriyle mesajlaşıyordu "Adı ne?" Kaşlarını çattı "Kimin?" Burukça gülümsedim "Sevgilinin." Telefonu kapatıp yastığının kenarına koydu "Meyra." Başımı salladım "Güzelmiş, adı gibi kızda çok güzel zaten." Gözleriyle tavanı süzmeye başladı "Öyle." Yutkundum "Tabi şuan benim yerime o burada olsun isterdin, onunla evli olmak felan. Çok mu seviyorsun onu?" Bakışlarını tavandan çekip bana bakmaya başladı "Seviyordum." Kaşlarımı çattım "Seviyordum derken?" Alaylı tavrıyla gülümsedi "Önceden onun uğruna deli oluyordum, onunla evlenmek için yapmadığım kalmadı ama babam izin vermedi, izin vermesinin sebebini sürekli merak ediyordum," tüm dikkatim onun üzerindeydi "Sonra öğrendim ki Meyra, çok farklı sulardaymış." Farklı sulardaymış derken ne demek istemişti? "Nasıl yani?" Alaylı gülümsemesi silindi "Parayla işte insanlarla, anla ya sende, işte o bunu meslek hâline getirmişti." Anlamıştım Meyra gerçekten de farklı sularda yüzüyormuş "Neden hâlâ onlasın o zaman?" Hafifçe kendini doğrulttu "Bilmiyorum yıllardır kendimi bildim bileli onlayım, alışkanlık olmuş gibi vazgeçemiyorum." Kaşlarımı kaldırdım "İçinde biraz da olsa ona karşı sevgi var bence, sadece sevdiğin kadının böyle şeyler yapmasını kendine yediremiyorsun, onun için sevmiyorum sadece alışkanlık diye kendini avutuyorsun." Derin bir iç çekti "Bilmiyorum, tek bildiğim ondan vazgeçemediğim." Kocamla, sevgilisine karşı olan vazgeçemeyişini konuşuyoruz, acaba bizden başka böyle şeyler konuşan var mıydı? Bu beni güldürmüştü "Komik dimi?" Başımı salladım "Komik." Gülümsedi "Öyle gerçekten," eliyle makyaj masanın üzerinde duran sürahiyi işaret etti "Ya boş mu bu? Boş değilse su versene bana." Sürahide çok az su vardı ama bir bardağı doldururdu, suyu doldurup ona uzattım "Aslında seni de sevmeyi deneyebilirsin Ayla." Ona anlamsız bakışlar atarken elimdeki bardağı alıp kenara koyduktan sonra beni kendine doğru çekti "Hı?" Dudağının kenarıyla gülümseyip, benim dudaklarıma yaklaştı "Sevmeyi diyorum, denemeliyim." Dudağıma yumuşak bir öpücük bıraktı "Şey-" Bir elini belime sarıp, bir elini de saçlarıma daldırdı "Şşş şuan duymak istediğim tek şey inleme seslerin." Beni tek hamlede altında aldı, heyacan ve korkudan tüm vücudumu ateş sarmıştı, tişörtünü çıkarıp yere fırlattı, dikkatimi çeken tek şey karnındaki ve omuzundaki kaslardı, bir de göğsündeki sargı. Benim kazağımı çıkarmak için elini kazağıma attığı sırada merdivenlerden bir ses yükseldi "Oğlum yemek getirdim sana, Ayla kapıyı aç!! Al şunları elimden!" Hemen üstümden indi "Hay şimdi senin kapına da! Bırak git kapıya ne olacak sanki?! Tişörtümü ver hemen!" Yataktan kalkıp yere attığı tişörtünü ona uzattım, hızlıca tişörtünü giyip, yatağa uzandı, bende üstümü başımı düzeltip kapıyı açtım "Anne buyur, alayım onları ben." Hatice anne tepsiyi bana uzatıp, içeri girdi "Hoşgeldin anne." Hatice anne Arslan'ın saçlarını okşadı "Oğlum çok terlemişsin sen, aç su yorganı." Yorganı açıp, Arslan'ın baş ucunda oturmaya devam etti "Tamam anne, sıkıntı yok." O bana bakarken, ben gözlerimi kaçırıp, başımı utanarak eğdim "Oğlum belki vakti saati değil ama ben sana birşey söyleyecem ama sana yalvarıyorum ne baban, ne amcamlar, ne de Nejla yengenle birlikte diğer yengenler." Arslan merakla kaşlarını çattı "Buyur anne, nedir bu kadar gizli olan şey?" Hatice anne beni işaret etti "O çıkmayacak, benim karımdır anne gizlim saklım yoktur ondan." Hatice anne başını salladı, ses tonunu bir tık düşürdü "Oğlum senin bu kardeşin hiç iyi yolarda ilerliyor gibi değil, bilesin." Ayağa kalkıp, odamızın kapısını kilitledim, şimdi bunlar bu kadar özel bir durum konuşurken biri içeri dalardı felan hiç hoş olmazdı o zaman "Nasıl yani anne, ne diyorsun sen?" Hatice anne yutkundu "Bu çocuk size, ailemize ihanet ediyor Arslan." Arslan duyduklarıyla yarasını hiç düşünmeden ayağa fırladı ve o anın verdiği acıyla sendeledi "Ne demek ihanet ediyor anne?! Senin dediklerini kulakların duyuyor mu!?" Hatice anne de ayağa kalkıp Arslan'ın kolunu tuttu "Oğlum dur, babanlar duysa direk oğlum felan demez sıkar kafasına." Arslan'ın ellerinin sinirden titrediğini fark ettim "Anne ne diyorsun sen, sen nerden öğrendin bunu, nasıl fark ettin, kimden duydun?!" Hatice anne Arslan'ın iki elini tuttu "Oğlum, yavrum Nedim'le buluşmuş hemde kaç kere! Nedim'in kız kardeşiyle de sevgiliymiş zaten!" Arslan annesinin dediğini biraz daha sorgulamadan, komodindeki silahını alıp, kapıya yöneldi "Nedim'e de her boku o yetiştiriyordu yani! Lan insan bunu ailesine nasıl yapar!?" Kapıyla onun arasına geçtim "Bırak o silahı lütfen, kardeş katili mi olacaksın? Belki mantıklı bir açıklaması felan vardır." Beni kenara çekti "Bilmiyorsun Ayla, Nedim'le aramızda olan düşmanlığın ne kadar büyük olduğunu bilsen önümde durmazsın." Kapıyı açıp dışarı çıktı, merdivenlerden yarasına rağmen o kadar hızlı iniyordu ki, Hatice anneyle ona yetişemiyorduk. Hatice anne avludaki Nihat'a seslendi "Nihat tut Arslan'ı!" Nihat daha ne olup bittiğini anlamadan, Arslan aşağıya inmişti bile "Abi ne oldu?" Baran'ın konuşmasıyla Arslan'ın ona yumruk atması bir oldu "Arslan niye vurdun lan çocuğa, bölüyor?!" Arslan araya giren Nihat'ı kenara itip, tekrar Baran'ın yakasından tutup bir yumruk daha attı "Şerefsiz! Utanmadın mı lan, nasıl baktın suratımıza?!" Nihat, Ferhat, Faik konakta bulunan herkes Arslan'ı tutmaya çalışıyordu, Baran kendini toplamaya çalışarak konuştu "Abi ne diyorsun, hiç bir şey anlamadım!" Arslan onu tutanlardan kurtulmaya çalışarak bağırdı "kes lan sesini, Nedim'le ne işin vardı senin şerefsiz?!" Baran kaşlarını çattı "Yok öyle birşey!" Arslan onu tutanlardan kurtulup Baran'ın üstüne yürüdü "Siktir lan! Nasıl ihanet ettin oğlum bize ailemize? Lan herkesi siktir ettim bana nasıl ihanet ettin, babama nasıl ihanet ettin?! Lan bir de o itin kız kardeşiyle sevgiliymişsin, başka kız mı yoktu!!" Baran kendini bir iki adım geri çekti, o sırada da Edip ağa ve adamları avludan içeri girdi "Bir tek onu sevdim çünkü, sizin yapamadığınızı yaptı, bir tek o anladı beni!" Edip ağa anlamsız bakışlar atarak hepimizi süzdü "Ne oluyor oğlum, hayırdır ne bu hâl?!" Herkes derin bir sessizliğe bürünürken, Arslan silahını Baran'a uzattı "Ne demek sevdim lan! Sevmişmiş, lan hiç mi demedin bu bizim düşman ailemizin kızı, ihanet ettin oğlum sen bize. Bu adam bizim en büyük düşmanımız lan!" Edip ağa olanları az çok anlamıştı "Ne yapmış, ne yapmış? Ulan şerefsiz başka kız mı yoktu da Nedim'in kardeşiyle sevgili oldun?!" Nejla yenge başını iki yana salladı "Ağam keşke sadece kızla sevgili olaymış, Nedim'le buluşup bizim sirketin yapacağı tüm işleri Nedim'e yetiştirmiş, hani o çok büyük teklifler sunup işi elimizden alan şirket vardı ya, o Nedim'in şirketiymiş!" Edip Ağa'nın suratına öyle bir hayal kırıklığı yerleşti ki, oğluna karşı hayal kırıklığı duymuştu "Sende kardeşim dediğin kuzenine ihanet etmedin mı? Sevdiği kızla evlenmedin mı!?" Edip ağa öfkeyle ve hayal kırıklığıyla öyle bir tokat attı ki Baran'a o tokat Arslan'ın iki yumruğundan da daha güçlüydü. Nihat'a döndüğümde başını eğmişti bana bakmıyordu "Aynı şey değil!" Baran dudağındaki kanı sildi "Ne fark eder ihanet ihanettir!" Edip ağa ikisini de susturdu "Kesin sesinizi, aşk meşkin sırası değil sonuç olarak bu çocuk bize ihanet etmiş mi!?" Herkes başını salladı "Arslan o silahını indirme sık!" Baran alayla gülümsedi "Sık ama önce söyle kardeşim dediğin adamın sevdiği kadını koynuna almak nasıl bir duygu, bana diyorsun ya nasıl baktın suratımıza sen nasıl baktın Nihat'ın suratına?" Arslan silahın namlusunu Baran'ın göğsüne bastırdı, bense herşeyi şaşkınlıkla izliyordum "Sus!" Baran susmadı "Berdel normalde Nihat'la olmayacak mıydı, sen araya girip benimle olsun diyene kadar? Sen önceden görüp beğenmiştin dimi Ayla'yı ama ona rağmen Nihat'ın suratına bakmaya devam ettin!" Edip ağa öfkeyle tekrar bağırdı "Sık şuna!" Arslan silahını yavaşça indirip arkasına döndü, çok yavaş ve bitkin adımlarla merdivenlerden çıkmaya başladı. Edip ağa silahını çıkardı "Yapmayın Allah aşkına yapmayın baba!" Zeynep abla Edip ağanın elini tuttu "Reddet evlatlıktan, gönder gitsin buralardan ama öldürme o senin evladın baba, evlat katili olma!" Zeynep abla ağlaya ağlaya yalvarıyordu babasına, Edip ağa en sonunda dayanamayıp indirdi silahını "Benim bu saatten sonra senin gibi bir evladım,seninde benim gibi bir baban yok, şimdi çık git benim konağımdan!" Baran yutkundu, gözlerinde pişmanlık ve hüzün vardı, tek bir kelime dahi etmeden çıktı konaktan. Edip ağa ailesine döndü "Kim bununla tek bir saniye olmak üzere bile iletişime geçerse o benim için bitmiştir!" Sonra bana döndü "Kızım sen Arslan'ın karısısın sakın bu köpeğin söyledikleri seni farklı düşüncelere sokmasın, o defter çoktan kapandı." Başımı salladım "Benim için öyle bir defter hiç olmadı zaten ağam."
Okuyan herkese teşekkürlerimi sunuyorum 💐
İleriki bölümlerde görüşmek üzere<3
Baran yavrum karıştırdı tüm ortalığı! 1
Benim bile bu bölüm kafam çok karıştı yaaa
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
64.84k Okunma |
3.33k Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |