37. Bölüm
Ömer Faruk Yardımcı / Kaizen :  Zamanın Varisi / Zamanın Varisi : Part 1

Zamanın Varisi : Part 1

Ömer Faruk Yardımcı
davyjones

 

Antik Roma, insanlık tarihine damga vuran büyük bir uygarlık olarak kültür, felsefe, siyaset ve bilim alanlarında ilerlemeler sağlamıştı. İlk zamanlarındaki görkemi ve düzeniyle dünyaya ilham kaynağı olan bu imparatorluk, MÖ 2. yüzyılın sonlarına doğru iç isyanlar ve kaosla sarsılmaya başlamıştı. Ancak, başkent Roma’da yaşam hâlâ ihtişamını koruyordu. Özellikle Kolezyum, halkı bir araya getiren görkemli etkinliklere ev sahipliği yapmaya devam ediyordu.

O yıl, Kolezyum’da düzenlenen gladyatör turnuvası, Roma’nın en büyük ve en görkemli organizasyonlarından biri olmuştu. Halk, heyecanla final karşılaşmasını beklerken arenanın taş basamakları çığlıklar ve tezahüratlarla inliyordu. Final turunun çanları çaldığında, izleyicilerin coşkusu daha da arttı. Kolezyum’un devasa kapılarının ardında, ölümcül bir düello için arenaya çıkacak gladyatörler hazırdı.

Turnuva sunucuları, arenanın sağ tarafındaki kapının önüne ilerledi. Kralın ulaklarından biri, taraftarların susmasını işaret ederek sesini yükseltti. "Roma’nın onuru ve bu turnuvanın finalisti! Cicero!" diye bağırdı. Kapılar ağır bir gıcırtıyla açıldığında, gölgelerin arasından ilk gladyatör göründü.

Cicero, baştan aşağı parlak zırhlarla donanmıştı. Göğüs zırhı, Roma’nın asaletini simgeleyen kartal kabartmalarıyla süslenmişti. Miğferi, dar göz yarıkları ve üstünde yükselen tüyleriyle tehditkâr bir duruş sergiliyordu. Boyu, sıradan bir askerden daha uzun, kaslı yapısı ise yılların zorlu mücadelelerini anlattığını ele veriyordu. Her adımında arenanın kumları hafifçe titrerken, elindeki geniş kalkanı ve üzerindeki kan lekeleri, onun final turuna kadar hangi zorluklardan geçtiğini gösteriyordu.

Taraftarlar bir anda çığlıklarla doldu. Bazıları onun adını bağırırken, bazıları ise gök yüzüne altın sikkeler atarak heyecanlarını haykırıyordu. İri Gladyatör, bir adım öne çıkarak kalkanını havaya kaldırdı ve kalabalığa selam verdi.

 

Savaş borularının melodisi eşliğinde, kralın ulaklarından biri sahnenin diğer tarafına doğru ilerledi ve izleyicilere hitap etti:

"Şimdi sırada, hepinizin bildiği gibi, son beş yıldır gerçekleşen tüm turnuvaları kazanan ve kralın favori savaşçısı, Akhilleus!"

Akhilleus’un isminin duyulmasıyla birlikte kalabalık daha coşkulu bir tezahürat dalgasına kapıldı. Sesler, Roma'nın rakiplerine korku salacak kadar güçlüydü. Kapılar gıcırdayarak açıldığında, tünellerin oluşturduğu karanlıktan yarı zırhlı bir figür ortaya çıktı. Göğsü açık, korumasız ama özgüvenle dolu duruşu, onun sıradan bir gladyatör olmadığını haykırıyordu. Kısa saçları ve sakalı, karizmasını tamamlıyor, adımlarındaki rahatlık ise kendine duyduğu güveni gözler önüne seriyordu.

Akhilleus arenanın ortasına geldiğinde, kalabalığa selam verdikten sonra elini yavaşça kum zemine sürttü.

Cicero, zırhının içinden onu izlerken derin bir sesle konuştu:
"Birazdan kanını, elini koyduğun yere akıtacağım, Akhilleus!"

Akhilleus, sanki bu tehdidi hiç duymamış gibi, hafifçe gülümsedi. "Aslında sürtmemin bir nedeni var." dedi ve küçük bir alanda geziniyormuş gibi yürümeye başladı. "Tüm hareketlerini, saldırılarını, savaş senaryolarını görüyorum. Yaklaşık kırk farklı ihtimali hesapladım ve hiçbirinde galip gelmiyorsun. Eski gücüme hâlâ yaklaşamasam da seni yenmek için bu kadarı fazlasıyla yeter."

"Demek benimle dalga geçiyorsun!" İri gladyatörün yüzünde ki öfke dalgaları, zırhın ardında bile hissediliyordu. Savaş borularının sesi duyulduğu anda iri gladyatör, kükreyerek Akhilleus’un üzerine tüm gücüyle atıldı. Kılıcını doğruca Akhilleus’un boğazını hedef almıştı. Ancak Akhilleus, sanki bu hareketi önceden biliyormuş gibi yere atıldı ve rakibinin açığa çıkan ayaklarını hızla kılıcıyla biçti.

Kalabalık, kanın zemine sıçramasıyla çılgına döndü; tezahüratlar ve coşku dolu çığlıklar arenayı doldurdu. Rakibi yere yığılmış, acı içinde kıvranıyordu. Ayağa kalkmaya çabalasa da bu, sadece çaresizliğini uzatıyordu. Akhilleus, sakin bir ustalıkla arkasına geçti. Kılıcını ters çevirdi, bir an bile tereddüt etmeden rakibinin sırtından kalbine sapladı.

Zafer, savaş borularının yankılanmasıyla kesinleşti. Akhilleus doğrulup halkı selamlarken Cicero’ya sessizce fısıldadı: "Yetişmem gereken bir yer var, bu yüzden en kısa senaryoyu seçtim. Üzgünüm."

Arenanın atmosferi coşkuyla dolup taşarken, ulak tekrardan bağırmaya başladı:
"Gelmiş geçmiş en iyi gladyatör! Akhilleus altıncı kez namağlup şampiyon oldu!"

Akhilleus... Alex, bu ismi ne zaman ve nasıl aldığını bile hatırlamıyordu. Seçmediği bir isimdi belki ama artık onunla yaşıyordu. "Lanet olsun, altı mı? Jessy kesinlikle beni öldürecek," diye içinden geçirdi. Kaizen’in prensipleri, güçlülerin tarihe müdahale etmesini yasaklıyordu. Herhangi bir tarihi etkiye neden olduğunu fark ettiğinde kimliğini değiştirmek zorundaydı.

Turnuvanın ardından arenanın loş tünellerine doğru yürüdü. Süs olarak taktığı zırhı ağır ağır çıkarırken düşünceleri başka yerlere kaymıştı. Onu bekleyen son bir görev daha vardı: Roma Senatosu’na gitmek ve her zamanki gibi tebrikleri kabul etmek. Turnuvaların sonunda hep aynı sahne yaşanırdı; yaşlı senatörler onu askeri bir komutan olmaya ikna etmeye çalışır, o reddederdi. Ardından hoşnutsuz bakışlardan kaçmak için hızlıca oradan ayrılırdı.

Bu kez de farklı olmayacaktı. Ancak Alex için bir şey açıktı: Roma'daki zamanı sona eriyordu. Şimdi, kendi kimliğine geri dönüp yeni bir yolculuğa çıkacaktı.

Bu yolculuğun nedeni, Logan’ın yönettiği Celestium Akademisi’nden gelen davetti. Burası yalnızca seçkin bireylerin kabul edildiği bir yer değil, aynı zamanda Kai ve Sandra’nın son eğitimlerini tamamladıkları mekândı. Alex, ikiliyi en son ne zaman gördüğünü bile hatırlamıyordu.

Kai, Babil’in çöküşünden sonra Asma Bahçeleri’ni, insanların gözlerinden saklamayı başarmıştı. Alex ve Jessy'yi bir sır gibi korurken, Sandra’yı da bahçelerden uzak tutmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu.

Sonunda vakit geldi. Roma halkı o gün Akhilleus’a, son kez veda etti. Yenilmez şampiyonlarını, bir daha görmeyeceklerini bilmeden tezahüratlarla uğurladılar.

Bölüm : 27.12.2024 15:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Ömer Faruk Yardımcı / Kaizen :  Zamanın Varisi / Zamanın Varisi : Part 1
Ömer Faruk Yardımcı
Kaizen : Zamanın Varisi

4.08k Okunma

1.64k Oy

0 Takip
49
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...