
5.BÖLÜM; "KARANLIK"
'Sadece den torunu değildim... ben bir canavardım...'
...
"Bugün dışarıda işlerim olacak. Seni burada bırakamam bu yüzden benimle gelmek zorundasın." Dedi.
Gözlerim ona doğru kayarken sıkıldığımı belirtmeye çalışmıştım. Kendi halimleyken bile dışarı çıkmaya üşenen birisiydim ki özellikle de 2 yıl önce Burak ile olan ilişkim sonrasında iyice eve kapanıktım. İş dışında dışarı çıkmayı tercih etmiyordum. Ama şimdi bana gelmiş dışarı diyorlardı...
isminin gerçekliğinden hâlâ emin olmasam da ona Kapan demeyi netleştirdim. Sonuçta adım Kapan demişti ilk karşılaşmamızda.
Kapan odasına girdi ve kapıyı kapattı. Ben ise salondaki bir sandalyeye oturdum ve onun tekrar odadan çıkmasını bekledim.
çok geçmeden kapıdan tıkırtı geldiğinde işinin bittiğini düşünüp ayağa kalktım. Tahmin ettiğim gibi işi bitmiş ve hazırlanmıştı. Kıyafetine dikkat ettiğimde bizim evrenle pek bir fark olmadığını fark ettim.
itiraf etmem gerekirdi ki onun tarzıda güzeldi. "Mesleğin askerlikse neden böyle salaş salaş dışarı çıkıyorsun?" Diye sordum. "Her gün işe gitmiyorum Kamelya." Kafamı sallamakla yetindim.
"peki nereye gideceksin bugün?" Kaşlarını çattı."seni ne ilgilendirir bu? Gidince görüceksin zaten." Arkasını döndü ve evin kapısını açarak elini geçmem için işaret etti. "Biraz daha dikilirsen seni yem edeceğim birilerine." dedi. Gözlerimi açarak "yok gerek yok ben geldim zaten." Diyerek kapıdan çıktım ve o nereye giderse ardından onu takip ettim.
bir binaya giriş yaptığımızda bodruma indik. Fakat bu bina bir otel gibi büyüktü ama otel gibi de değildi. Sanırsam karanlık işler yapılıyordu burada.
Yerin kat kat altına inmemizi de sayarsam buradaki korku oranını git gide yükseltiyordum. Çabuk korkan birimisin diye sorsalar cevap vermem zor olmazdı direk hayır derdim fakat burası korkutucu doğrusu tenimdeki kılların ayağa kalkmasını sağlayacak kadar ürkütücü görünüyordu.
Merdivenden inmeye devam ederken gördüğüm geyik kafasıyla çığlık attım. Kapan'ın bana döndüğünü kafam aşağı dönük olsa bile hissedebiliyordum. "Yok bir şey" diye geçiştirerek geyiğin kellesine tekrar döndüm ve daha sonrasında yürümeye devam eden Kapan'ın peşinden yürümeye devam ettim.
Beni nasıl bir yere getirmişti bu adam? Hayatıma giren hiçbir erkeğin bana bir yararlı dokunmuyordu ki. Hepsi zarar hepsi travma. Biride bana yararlı gelse kıyamet kopacaktı sanki. Koskoca evrende de bula bula Mareşal bulduk yani.
kaderime bir kez daha kızgınlıkla küfrederken yürümeye devam ediyordum. Bu merdivenler bitmek bilmiyordu, yürüyordum,yürüyordum ve yine yürüyordum. Gerçi iniyordum, ikiside aynı şeydi. Kafamı o kadar boş şeylere takıyordum ki önümdeki Kapan'ın durduğunu fark etmeden yürümeye devam ettiğimde ona çarptım. "Pardon, görmedim durduğunu." Bana sert bir bakış attığında ağzımı kapadım ve lal birisiymiş gibi devam ettim.
Gerçi konuşmaya mahkum birisi ne kadar uzun süre lal olabilirdi ki? Kendimi tutamadım, "bir şey sorabilir miyim?" Kapan'ı daralmaya devam ettim. Meraklı birisi olduğum yüzde yüzdü. Meraklı olduğum kadar sakarda oluyordum. Ah, şimdi niye bunları düşünüyordum ki?
"sor." İlk defa bir şeye düzgünce cevap veren Kapan'a "neredeyiz?" Dedim.
aldığım cevap pekte iç açıcı olmadı. "Buraya Karanlık derler. Ama sana göre kötü yer."
işte artık başlıyordu ases karanlık ve kötü günler...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |