76. Bölüm

Final

Rabia Gümüş
deeindeniz

Emre'nin ailesi ve bizimkileri hafta sonu Iğdır'a davet etmiştik. Annemler daha önce evime gelmemişlerdi, ilk defa kızlarının evini göreceklerdi. Emre'nin ailesini çağırma sebebimiz de iki aile bir araya gelmesiyle bebek haberini vermek istememizdi. Herkes aynı anda öğrensin istiyorduk. Zeynep anne ve annemle konuştuğumda ikisi de büyük bir memnuniyetle kabul etmişti.1

"Gamzelim akşama geç kalmam, telefonun yanında olsun sürekli." Emre yanağıma kondurduğu öpücükle son günlerde evden ayrılırken tekrar ettiği cümleleri kurdu.

"Merak etme sevgilim, her zaman yanımda telefonum. Tatlı almayı unutma," dedim ona doğru döndüğümde. Emre geri işinin başına dönmüş, askeriyedeki görevine devam ediyordu.

"Mesaj at ne istiyorsan." Kamuflajının üstünü giydikten sonra yatağa yaklaşıp "Uyu biraz daha," diyerek saçlarımdan öptü.

"Zaten başka yaptığım bir şey yok," diyerek söylendim. Uykular bu ara beni kıskıvrak yakalıyor ve uzun süre de bırakmıyordu hamileliğin etkisi olarak.

"Anneye iyi bak güzel kızım." Emre elini karnıma koyduğunda söylediği sözlerle bir an başımı kaldırıp gözlerine baktım.

"Kızım?" Sorar bir şekilde baktığımda tebessüm etti.

"Ne bileyim öyle hissediyorum," dedi elini ensesine atıp yeşil gözlerini karnıma değdirdi.

"Ben de kızımız olacak gibi hissediyorum." Bunu ona ilk kez itiraf ediyordum ama bana da bir kızımız olacakmış gibi geliyordu.

Emre'yi işe uğurladıktan sonra en yakın zamanda gitmek için kadın doğum uzmanından randevu aldım. İki gün sonra ailelerimizle birlikte olacaktık ve bu bana büyük bir mutluluk veriyordu. Yatağa girdiğimde Emre'nin boş bıraktığı yastığına yattım. Bıraktığı kokusu bile bana huzur vermeye yetiyordu.

Uzun zamandır evde olmadığımız için son iki günümüz oldukça hızlı geçmişti. Evle ilgili alışveriş yapmış yeni bir yatak odası takımı seçmiş ve mağazadaki beşiklere gülümseyerek bakmıştık. Son günlerde o kadar huzurlu ve mutluyduk ki bebeğimiz bize uğurlu gelmişti. Emre ile dün akşam abime uğramıştık, Turan'ı o kadar çok özlemiştim ki doya doya vakit geçirdik birlikte. Seda bana karşı artık eskisi gibi değildi, psikologla olan görüşmelerinde epey ilerlemiş hatta bazı şeyleri aşmıştı. Abimle sarılınca ya da Turan'la ilgilenince eskisi gibi laf sokmuyor, kötü kötü bakmıyordu. Onun da kaybetme noktasına gelince kendine çeki düzen vermesi gerekmişti. Abim için de seviniyordum, bu durumda gerçekten sağlıklı bir ilişkileri olmaya başlamıştı.

Hazırladığım tabakları masaya bırakırken Emre de hemen arkamdan çorba kâselerini getirmişti. Şık ve güzel bir masa kurmuş, bu gecenin güzel geçmesi için hazırlıklarımı tamamlamıştım. Emre'nin izin günü olduğu için bütün gün evde kalıp bana yardım etmişti. Çalan kapı ziliyle heyecanla kapıya ilerledim.

"Gamzelim yavaş," dedi Emre. Sesinden heyecanıma karşı güldüğünü anlamıştım.

Kapıyı açtığımda annemle babamı karşımda görünce yüzümde büyük bir gülümseme oluştu. Anneme sarıldığımda kolları beni sıkıca sardı, çok özlemiştim. Sonrasında babama sıkıca sarıldım. Birlikte içeri girdiğimizde Emre de anne ve babamın elini öptü. Sarıldıklarında ben de uzun zamandır beklediğim aile kavuşmasını izledim. Zil tekrar çalınca kapıya doğru ilerledim. Abimi, Seda'yı ve Turan'ı gördüğümde abimin kucağındaki yeğenimi aldım. Kenara çekildiğimde onlar da içeri geçmişti. Ben Turan'ı öpücük yağmuruna tutarken abim ve Seda, annemle babama sarılıyordu. Emre kucağımdan Turan'ı alıp bana göz kırptı. Abime sarıldıktan sonra Seda'ya da hoş geldin dedim. Salondaki koltuklara yerleştiğimizde Emre'nin babası aramış az bir yolları kaldığını söylemişti.

Ankara'da olup bitenleri annemden dinlerken binaya yeni taşınan aynı yaşlardaki bir çiftle dostluk kurduklarını öğrendim. Annem yeni arkadaşıyla örgü modelleri çıkartırken babam da kendine tavla arkadaşı bulmuştu. Emekli olduktan sonra kendi memleketlerine taşınan bu çift bizimkilerle çok iyi anlaşmıştı. Açıkçası abim ve ben uzakta olduğumuz için endişe etmiyor değildim ama keyiflerinin yerinde olduğunu duymak iyi gelmişti.

"Ben bakarım," dedi Emre zil çaldığında. Kucağında oturan Turan'ı abime uzatıp kalktı.

İçeriye giren Zeynep anne ve Orhan babayla birlikte tekrar bir selamlaşma faslının ortasında bulduk kendimizi. Yemek masasına geçtiğimizde çorbaları servis edince ben de Emre'nin yanına oturdum. Masada keyifli bir sohbet başlarken ailelerimizin bir araya gelmesi bizi de mutlu etmişti. Emre bir an olsun beni yalnız bırakmamış yemek servisine dahi yardım etmişti. Yemekler yendikten sonra tatlı servisi için mutfağa geçtim. Tabakları elime alıp arkamı döndüğümde Seda'yı gördüm.

"İki dakika konuşabilir miyiz?" Sorusuyla birlikte tabakları tezgâha bırakıp ona döndüm.

"Olur," diyerek mutfak masasının kenarında duran sandalyelerden birini çekip oturdum. İçeride keyifli bir sohbet vardı birkaç dakika için yokluğumuzu fark etmezlerdi. Karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu Seda.

"Geçmişte yaşadığımız çok şey oldu iyisiyle, kötüsüyle. Gerçi bizim pek iyi anılarımız olmadı ama ben değişiyorum Gamze. Cahit'in etkisi büyük tabii, ona olan sevgim de beni bu değişime itti ama aslında ben kendimin de farkına vardım. Bazı şeyleri daha yeni yeni fark ediyorum. Bu konuşmayı yapmak için bekledim çünkü senin de zamana ihtiyacın vardı benim kadar. Ben senden özür diliyorum, bütün samimiyetimle gerçekten çabaladığımı bil istiyorum." Kurduğu cümlelerin altında ilk defa samimi olduğuna inandım. Seda gerçekten de çaba gösteriyordu.

"Bazı şeylerin farkına varman gerçekten de güzel çünkü abimle sağlıksız bir ilişki içindeyken birlikte bebek büyütmeniz sizi daha çok yıpratacaktı. Ben de düşündüm ve inan Emre'ye âşık olduktan sonra seni bir nebze anladım. Senin hayatın abimden ibaretti ve bizi hep bir tehdit olarak gördün. Çünkü abim seni gerçekten koşulsuz sevdi ve sen bunu kaybetmekten korktun. Ama Seda ben, annem ya da başkası hiçbir zaman senin sevginle yarışmadık. Abim seni başka sevdi, bizi başka. Bunu kabullenmen ve en önemlisi kendin için bir adım atman gerçekten çok değerli. Özrünü kabul ediyorum, sizin iyi ve mutlu olmanız inan yeter bana." Seda bütün söylediklerimi dikkatli bir şekilde dinlerken yüzündeki ifadeden bana hak verdiğini anlamıştım.

"Teşekkür ederim Gamze," dedi tebessüm ederek.

Tatlı tabaklarını alıp içeriye girdiğimizde Emre ne iş dercesine baktığında dudaklarımı oynatıp sonra anlatırım dedim. Başını sallayıp onayladığında orta sehpaya tatlıları bırakmıştım. Emre ile yan yana oturduğumuzda zamanının geldiğini anladım.

"Bizim size söyleyeceklerimiz var." Konuşmamla birlikte herkesin gözü bize doğru döndü.

"Hayırdır kızım," dedi Zeynep anne yüzünde tebessümle. Emre'ye döndüm sen söyle dercesine.

"Gamze hamile, bebek bekliyoruz." Emre sımsıcak bir tebessümle haberi verdiğinde elini belime sarmıştı.

Bu ani haberin etkisiyle herkes şaşırırken bana ilk sarılan abim olmuştu. Prensesi büyümüş artık anne olmaya hazırlanıyordu. Sıkıca beni kollarının arasında tutarken abimin sıcaklığını hissettim. Uzun zaman sonra tekrar aile olmamızın verdiği mutluluk paha biçilemezdi. Annemin gözleri dolarken abimden sonra ona sarıldım. Emre de babasına sarılmıştı, iki aile mutluluğumuzu büyük bir sevinçle paylaştı. Tatlılarımızı yerken annem ve Zeynep anne şimdiden bebek için patik, yelek, hırka modellerine bakmaya başlamışlardı. Emre elimi sıkıca tutarken göz göze geldik. Beklediğimiz huzurlu, mutlu günlere artık çok yakındık.

Hafta sonunun bir kısmını evde bir kısmını da dışarıda geçirmiştik. İki günlük buluşmamız bittiğinde ailelerimiz gitmek üzere yola çıkmıştı. KPSS sınavı yaklaştığı için evde olduğum zamanlar sınava çalıştım, akşamlarımı Emre'ye ayırıp birlikte vakit geçirmenin keyfini yaşadım. Karnım günden güne büyürken hamileliğimin dördüncü ayında bebeğimizin cinsiyetini öğrenmek için geldiğimiz doktorun kapısında heyecanla bekledik. Emre haklı çıkmıştı, bir kızımız olacaktı. Haberi verdiğimizde bizimle sevinen dostlarımız, ailelerimiz mutluluğumuza ortak olmuştu.

"Benim güzel karım ve kızım nasılmış bugün?" Emre ellerini belime sardığında gözlerimin içine bakıyordu.

"Gayet iyiyiz, bebeğimle babasını bekledik uslu uslu."1

Artık rutin hâline gelen akşam yemeğimiz eşliğinde gün içinde yaptıklarımızı birbirimize anlattık. Bebeğimizin odasını düzenlemeye, eşyalarını almaya başlamıştık. Semih neredeyse her hafta elinde hediye paketiyle çalıyordu kapıyı. Uğur ve Ercan odanın boya rengine takmış hatta Ercan, Uğur'u deli etmişti. Mert ve Mine arasındaki uçurumlar kapanıyor gibiydi. Abim sık sık uğruyor sevdiğim tatlılardan getiriyordu. Ailelerimiz bizi ziyaret ediyor arada biz de kaçamak yapıp onlara sürpriz yapıyorduk. Emre ve ben ise bambaşkaydık. Kalbimiz sonsuz bir aşka ortaktı ve zümrüt yeşili gözlerinin bir bakışı, "Gamzelim" demesi yetiyordu ayaklarımı yerden kesmeye.

2 Yıl Sonra3

Umay iki yaşına girmişti, yeni yeni kurduğu cümlelerle bizi mest ediyordu. Babasına olan düşkünlüğü ise şu anki tek problemimizdi. Emre'nin çıktığı görevler biraz uzayınca babasını özlüyor, çokça ona yakın olmak istiyordu. Zümrüt yeşili babasının aynısı olan gözlerine her baktığımda Emre'yi görüyordum. Gözleri dışında Emre'nin istediği gibi tamamen bana benziyordu minik kızım. Kahverengi saçları hafif dalgalı buklelerden oluşuyordu, boyu şimdiden yaşıtlarından uzundu. İki yanağında güldüğü zaman içine göçen gamzeleri vardı.

Annem kendinin küçük hâlini doğurmuşsun diye dalga geçiyordu ne zaman bu benzerlik konusu açılsa. Babamla ikisi sakin hayatlarına bir kedi alarak devam etmişlerdi. Umay bayılıyordu minik kediye, her gittiğimizde kediyi zor alıyorduk elinden. Turan da büyümüş üç yaşını yeni geçmişti. İkisi bir araya geldiğinde herkes için şenlik başlamış oluyordu. Minik kuzenler annemi ve babamı parmağında oynatıyordu.

Abimin bu sene tayini çıktı, sanırım en çok buna üzüldüm. Seda ile eskisinden daha iyi anlaşıyorduk, en azından abim ve Emre olmadığında yanımızda birbirimize destek oluyorduk. Gitmelerine her ne kadar üzülsem de görev icabı mecburiyetler vardı ortada.

Semih, Uğur, Ercan, Dursun, Mert, Mine, Nazlı hepsinin yeri bende ayrıydı. Birlikte geçirdiğimiz her an bana o kadar iyi geldiler ki dostlukları ayrı ayrı değerliydi benim için. Geçen yıllar arkadaşlığımızdan, dostluğumuzdan hiçbir şey götürmemiş aksine güçlendirmişti. Üstelik aramıza yeni katılan dostlar da yeni aşklara yol açmış ve giderek daha da kalabalıklaşmıştık.1

Pencereden dışarıya bakarken gecenin karanlığını aydınlatan ışıkları görünce oturduğum yerden kalktım. Araba durunca kapıya ilerledim ve beklemeden açtım. Emre arabadan inerken ona doğru koştum ve sıkıca sarıldım. Tam yirmi sekiz gündür görevdeydi ve bugün döneceği haberini almıştım. Kollarımı boynuna sıkıca sararken saçlarımın arasına kondurduğu öpücüklerle sıkıca sardı beni. Ona olan özlemim asla bitmiyordu.

"Gamzelim çok özledim seni," dedi sesinden bile anladığım hasretiyle.

"Çok özledim sevgilim, çok." Geri çekildiğimde gözlerinin içine baktım. Yorgun görünüyordu ama yüzünde asla değişmeyen gülümsemesiyle sıkıca sardı beni.

Birlikte eve girdiğimizde Umay beklerken uyuyakaldığı için ev sessizdi. Sakalları ve saçları uzamıştı, uzun süre sonra ilk defa bu kadar ayrı kalmıştık. Gözlerim dolarken Emre kapıyı kapatıp bana biraz daha sarıldı. Öyle güzel sarıyordu ki beni öyle güzel bir adamdı ki yıllar geçmesine rağmen ilk günkü gibi aşkla çarpıyordu kalbim.

"Geldim Gamzelim buradayım bak yapma böyle," dedi yatıştırıcı bir ses tonuyla.

"İyi ki geldin, Umay da çok özledi seni." Gözlerimi silip gülümsedim.

Birlikte çocuk odasına girdiğimizde Umay beşiğinde mışıl mışıl uyuyordu. Emre belime sarılıp çenesini omzuma koyup kızımıza baktı. Bazen bu anların gerçek olup olmadığına inanmakta zorlanıyordum. O kadar büyük olaylar yaşamıştık ki şimdi böyle huzurlu ve mutlu olmak çok iyi geliyordu.

"Kilo almış, sanki boyu da uzamış," dedi Emre sessizce.

"Geçen hafta kontrolü vardı, doktor yaşıtlarına göre boyunun uzun olduğunu söyledi."

"Genler belli sonuçta." Hafif güler gibi konuştuğunda boynuma dudaklarını bastırdı. Gözlerim kapanırken içimi çektim.

Sessizce Umay'ın odasından çıktığımızda Emre elimi tutup yan taraftaki odaya ilerledi. Kapıyı arkamızdan kapattığımda uzun zaman sonra bu gece onunla uyuyacak olmanın güzelliği içinde kayboldum.

Sabah üstümüze atlayan Umay'la gözlerimizi açmıştık. Minik kızımız babasına olan özlemini anlatırken sevinç çığlıklarıyla evi inletmişti. Baba kız hasret gidersinler diye yataktan kalktım, mutfağa geçtim kahvaltı hazırlamaya. Boğuşma sesleri gelirken biraz sonra Emre kucağında Umay ile mutfağın kapısında belirtmişti. İkisinin yüzünde de gülümseme vardı.

"Anne, baba ham ham yaptı!" Umay yanağını işaret ettiğinde hafifçe kızardığını gördüm. Emre'nin sakalları tahriş etmiş olabilirdi.

"Ne yapalım bebeğim sen de bu kadar tatlı olma. Babanın karnı aç." Emre burnunu Umay'ın boynuna sürerken kızımız kahkahalarla güldü. Bir yandan babasının başını tutmaya çalışıyor bir yandan çığlık atıyordu.

Emre en sonunda bırakınca küçük meleğim kaşlarını çatarak "Anne, babaya kız," dedi.

"Emre kızımı rahat bırak yoksa sana mama vermeyiz." Umay bana doğru gelmiş üstümdeki sabahlığa yapışmıştı. Kaşlarımı çatıp elimdeki kaşığı kocama salladım tehditkâr bir ifadeyle.

"Hanımlar demek tehdit ediyorsunuz, beni unuttunuz demek ama ben kendimi hatırlatırım size." Yüzündeki gülümsemeyle bize doğru geldiğinde geri geri kaçmaya başlamıştık.

Umay'ın elinden tutup kaçarken mutfaktan çıkmış salonda iki tur atmış en sonunda yatak odasında yakalanmıştık. Emre bizi nefesimiz tükenene kadar gıdıklarken en sonunda pes etmiştik. Umay babasının sol koluna yatarken ben de sağ tarafında göğsüne doğru başımı koymuştum.

"Dünyanın en mutlu adamı benim, bir yanımda güzel kızım bir yanımda güzel karım." Emre sırayla bizi öptükten sonra sıkıca göğsüne bastırdı. Asıl ben şanslıydım onun gibi adamın kalbine ve ondan en güzel armağan olan kızımıza sahiptim. Umay yataktan zıpladığı gibi kaçarken arkasından güldük.

"Gamzelim," dedi Emre sanki ilk defa söylüyormuş gibi aynı tonlamayla gözlerime bakarak. Gamzeli demek onu nezdinde sevgilim, aşkım, hayatım demekti artık biliyordum.

"Kurt," dedim sevgisiyle de öfkesiyle de benim için herkesi her şeyi karşısına alacak âşık olduğum adama bakarak.

Zümrüt Gözlü Kurt onu sevdiğimi biliyordu ve onun Gamzelisi olarak beni sevdiği gibi ona olan sevgim sonsuza dek sürecekti...

Sonsuza....

 

 

 

Bu kitabı okuyarak son bölüme kadar gelen okuyucum öncelikle hoş geldin ve umarım bu bizim tanışma kitabımız olur çünkü benim seninle paylaşacağım daha çok hikayem var. :)6

Burada paylaşacağım diğer yazdığım ve tamamlanmış kitaplarım için kitaPpad hesabımı takip ederek ulaşabilirsin.

Basılı olan kitaplarım ve sosyal medya üstünden bana ulaşmak için de DeeinDeniz instagram hesabıma bakabilirsin.

Umarım tekrar buluşuruz. 🫶5

Bölüm : 17.12.2024 22:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...