
Keyifli okumalar...
&
Hastaneden çıkış işlemleri yapıldığında Yaman'la birlikte havalimanına gitmek için taksiye binmiştik. Ekip helikopterle dün gece geri dönmüştü. Abim bize havalimanında katılacaktı, uçuş için biletleri internetten almıştı. Başımı Yaman'ın omuzuna yaslayıp yolu izlediğim yolculuğun ardından duran taksiyle birlikte inmiştik. Bir eliyle elimi sıkıca tutuyordu diğer elinde de eşyalarının olduğu küçük bir bavul vardı. Benim, abimin aldıkları dışında herhangi bir eşyam yoktu ki onlarda şu an üstümdeydi.
Çantam adamların arabasında bulunmuştu ama telefonum yoktu. Yeni bir telefon almam, hat çıkartmam gerekiyordu. Doktor raporuyla hafta sonu izin almama gerek kalmamıştı. Pazartesi yeniden işe dönecektim, evde kalmak istemiyordum. Fiziksel bir yaralanmam yoktu üstelik evde kalmak yaşadıklarımı hatırlamak yerine herkesin söylediği gibi unutmayı tercih ederdim.
Abimi bilet kontrol noktasında gördüğümde Yaman'la birlikte yanına ilerlemiştik. Bu arada sanırım Yaman'la olan ilişkim tam olarak gün yüzüne çıkmıştı ve abimle bu konu hakkında konuşmam gerekiyordu. İlk ben söylemek istiyordum ama şartlar maalesef buna izin vermemişti. İkisi arasındaki konuşmayı sessizce dinlerken Yaman elimi bırakmamıştı, abim de herhangi bir şey dememiş daha çok görmezden gelmişti.
Uçağa bindiğimizde abim koridorun diğer tarafında kalırken Yaman'la yan yana pencere kenarına oturmuştum. Biletleri Yaman aldığı için bilerek yapıp yapmadığını kısa bir an düşündüm sonra boş verdim. Uçak kalkışa geçtiğinde başımı yeniden omuzuna yaslayıp gözlerimi kapattım. Uykusuz, tedirgin geçen gecelerimin ardından şu an yaşadığımı hissediyordum.
"Acıktın mı? Eve geçmeden yemeğe gidebiliriz." Saçlarımı yüzümden çeken elini hissettiğimde kulağıma doğru fısıldamıştı.
"Olur, gidelim" dedim. Ne Yaman'ın ne de abimin sabah kahvaltı yaptığını sanmıyordum. Elinde kahvaltı tepsisiyle gelmiş ben yiyene kadar beklemişti ama ona yemesini söylediğimde geçiştirmişti beni.
Abime doğru dönüp konuştuğunda abimin de onayladığını duydum. Uzun sürmeyen yolculuğumuz sayesinde uçak havalimanına ulaşmıştı. Kontrol noktasını geçip çıkış kapısına ulaştığımızda olduğum yerde kaldım. Ablam, Ece, Nesli, Esma, Vedat, İsmail, Civan, Yunus tam karşımda duruyorlardı. Gözlerim dolduğunda ilk sarılan Ece olmuştu. Koşarak bana geldiğinde Yaman elimi bırakıp biraz geriye çekilmişti. Birbirimize sıkıca sarıldığımızda dolan gözlerim taştı.
"Kardeşim" dediğinde titreyen sesinden onunda ağladığını anlamıştım.
Ece'den sonra ablamla sarıldık o da ağlıyordu. Esma ve Nesli'den sonra ekibin üyeleri geçmiş olsun dileklerini ilettiler. Bugün cumartesi olduğu için kızlarda gelmişti beni karşılamaya. Hepsini gördüğüme o kadar çok sevinmiştim ki hem ağlıyor hem de kocaman gülümsüyordum.
"Hadi yemeğe gidelim." Abimin önerisiyle çoktan karar verilmiş olan yemek şimdi daha fazla kişiyle kutlama yemeğine dönüşmüştü.
Vedat, Yaman'ın arabasını getirmişti. Ablam, Ece, ben ve abim, Yaman'ın arabasına geçmiştik. Nesli kendi arabasıyla geldiği için Esma'yla birlikte gelecekti, ekipte Vedat'ın sürdüğü arabayla geliyordu. Arka arkaya yola çıktığımızda Ece'yle ablamın ortasına oturmuş ikisinin sevgisine boğulmanın tadını çıkartıyordum. Ablama Leyla'yı sorduğumda babasıyla bıraktığını söylemişti. Miniğimi de görmek istiyordum biraz toparlandıktan sonra. Bu arada ablam ve Ece'de tanışmış iyi anlaşmışlardı.
Abim telefonunu bana uzattığında annemi aradım. Sesini duyduğumda ne kadar endişe ettiğini anladığımda içini rahatlatmak için abimin yalanını sürdürdüm. Telefonumun bozulduğunu söyleyip en kısa zamanda alınca tekrar arayacağımı söyledim. Annemi görmeyi ne kadar istesem de önce kendimi toplamam lazımdı bu halde karşısına çıksam bir şey olduğunu kesinlikle anlardı.
Restorana geldiğimizde ailemi ve arkadaşlarımı böyle görmek o kadar güzel geldi ki bana geçmek bilmeyen günlerin ardından yeniden gülümseyeceğim günler hayal gibi gelmişti. Abim, Yaman'a operasyonun bilgisini verirken sabah karakolda yaptığı görüşmeyi kısaca anlatmıştı. Nesli ve Esma, ekiptekileri tanıdığı için sonuçta komşuydular muhabbet ortamı kurulması uzun sürmedi. Sanki hiç sıkıntı yaşamamışız normal bir gün yemeğe çıkmışız gibi hissettim. Buna ihtiyacım olduğunu onlar da biliyordu.
"Gökhan sanırım bana evlilik teklifi edecek" dedi diğer yanımda oturan Ece abime bir göz atıp sessizce.
"Ciddi misin?" dedim heyecanla.
"Ceketinde yüzük kutusu buldum, üşüdüğüm için omuzuma koymuştu." Dudaklarını birbirine bastırdığında gözlerindeki heyecanı, mutluluğu görmek beni de gülümsetti.
"Elbise bakmam gerekiyor bir an önce görümceyim ben." Elini tuttuğumda gözlerini kaçırdı, utanmıştı sanırım.
"Bir an önce kilo alman gerek elbisenin içini doldurmak için. Gerçi elleriyle besleyecek birisi var gerçi seni." Ece göz kırptığında başımı Yaman'a doğru çevirdim.
Siparişlerimiz gelmişti, hâlâ yatmakta zorlandığım için çorba istemiştim önce. Yaman, çorbama limon sıkmış küçük küçük böldüğü ekmek parçalarını tabağın kenarına koymuş, soğuması için hafifçe karıştırıyordu. Göz göze geldiğimizde nasıl bakıyordum ona bilmiyordum ama onun bana bakışı öyle nahif öyle saftı ki bir an gözlerinin içinde kayboldum. Tabağı yavaşça önüme bıraktığında kaşığı elime aldım onun da yemeğini yemesini istiyordum ve beni yerken görmese başlamayacak gibi duruyordu.
Yemeğin ardından abim, Ece ve ablamla birlikte taksiyle ayrıldı. Ayrılmadan önce birkaç gün içinde annemi de alıp ablamlara gitmeye karar vermiştik. Abim, annemi benim yokluğumda ablama götürmüş ve onlar içinde geçmişin perdesi aralanmıştı. Baba adı altındaki o adamın hâlâ haberi yoktu.
Ne kadar saklanırdı bu durum bilmiyorduk, gerçi saklanacak bir şey yoktu bana göre. Ablam bizden ayrı kalmakla yaptığı hatanın bedelini yıllardır ölüyordu. Bense işlemediğim bir günahın bedelini sırtlanmıştım yıllarca hiçbir suçum olmamasına rağmen. Ablamın bir suçu yoktu, suçlu olan daha çocuk yaşta çocuklarının güvenini kıran o adamdı. Beni büyüttüğü kafes neredeyse mezarım oluyordu gün geçtikçe boğuluyordum o evde. Biraz daha kalsam ne ruh sağlığım olacaktı ne de beden sağlığım.
Düşüncelerimin arasında kaybolmuşken Yaman çoktan arabayı çalıştırmıştı. Kızları da alıp eve gitmek üzere yola çıkmıştık. Nesli ve Esma da sessizdi. Eve geldiğimizde kızlar teşekkür edip arabadan indi. Yaman'la beni yalnız bırakmak için yaptıkları belliydi. Vedat, Civan, İsmail de arabadan inmiş binaya girmişlerdi. Yunus da restorandan direkt kendi evine geçmişti.
"Bu gece benimle kalmanı istiyorum." Yaman'ın sorusuyla bir an duraksadım, gözlerimiz buluştuğunda mavilerindeki özlem kalbime doğru esen bir yaz akşamı meltemi gibiydi. Serinletici, ferah ve huzurlu.
"Önce yukarı çıkıp üstümü değiştireyim sonra aşağıya inerim." Abimin aldığı eşofman takımıyla uyumak istemiyordum, bütün gün üstümdeydi.
"Olur." Kısa cevabının içinde binlerce geri dönüş vardı aslında sadece benim duyabildiğim.
Arabadan inip, binaya girdiğimizde birlikte merdivenleri çıktık. Üst kata kadar Yaman çantamı taşıdı. Kapıyı çaldığımda geri aşağıya indi. Çantamı alıp Nesli'nin açtığı kapıdan içeri girdim. Kızlar da dahil kimse neler olduğunu sormuyordu ki bu konu şu an anlatabileceğim bir şey değildi zaten. Saat geç olduğu için odama geçip hızlıca üstümü değiştirdim.
Kızlara Yaman'da kalacağımı söylediğimde sadece gülümseyip iyi geceler dilediler. Hazır olduğumda aşağıya indim. Kapıyı çalacakken kilidin üstünde duran anahtarı fark ettim. Kapıyı açıp içeri girdiğimde anahtarı aldım. Salona geçtiğimde banyodan gelen su sesini duymuştum. Yaman da kaç gündür dışarıdaydı üstelik benim gibi hastanede duş alma gibi bir durumu olmamıştı. Ortada duran sehpanın üstüne anahtarı bıraktım. Salondaki koltuğun kenarına kıvrılıp başımı küçük yastığa koydum.
Gözlerimi kapattığımda üstüme sinen yorgunluk bedenimi esir aldığında kalbim uykuya dalmaya hazırdı. Saçlarımda gezinen eli hissettiğimde gözlerimi yavaşça araladım. Yaman beni kucağına aldığında başım göğsüne yaslandı. Aldığım nefesle burnuma dolan kokusu uykumu daha çok getirdi. Yatağa bıraktığında beni serin çarşafların arasına kıvrıldım. Yanıma uzandığında nemli saçları parmak uçlarıma değdi.
"Ben yanındayım güzelim, uyu hadi." Kulağıma değen sıcak nefesi en güzel ninnilerle yarışırdı.
Yaman'ın gece boyunca ne zaman uyansam söylediği yatıştırıcı cümleleri, usulca okşadığı saçlarım ve beni saran sıcaklığı ruhumdaki yaralara iyi geldi. Varlığı benim için öyle büyük bir şanstı ki belki de hayatımda en doğru karar ona olan hislerimin peşinden gitmekti. Şimdi kolları arasındayken yeni bir günün bütün her şeyi geride bırakarak yeni bir başlangıç olacağına ikna edebiliyordum kendimi. Ve ben her zaman onunla olsun istiyordum bütün başlangıçlarım.
Sabah uyandığımda Yaman'ın yüzünü görmek bütün o kâbusları unutturmuştu. Elimi kaldırıp hafifçe yanağına dokunduğumda kaşları çatılmış ama sonrasında geri eski huzurlu haline dönmüştü. Usulca onu uyandırmadan yanağına parmağımı sürttüm. Sakallı hali gözüme ilk anlarda yabancı gelse de alışmaya başlamıştım sanırım. Gerçi yeniden askeriyeye geçtiğinde kesmek zorundaydı.
Parmağım düşüncelerimin içinde dudağına değdiğinde dudaklarımı ısırdım. Uyuyan bir adamı rahatsız ediyordum, utançla elimi geri çekecekken bileğimi saran el buna engel oldu. Kalbim anlık bir irkilmeyle yerinden oynarken gözleri hâlâ kapalıydı. Dudakları aralandığında az önce dudağına dokunan parmağımı dişlerinin arasına alıp ısırdı. Gözlerim irice açıldığında Yaman'ın yaramaz bakan mavileri de aralandı.
Dudaklarının kenarında duran tebessüm kesinlikle gördüğü yüz ifadem için olmalıydı. Biraz önce ısırdığı parmağımın ucunu bu sefer öptüğünde kasıldım. Bu kesinlikle benim için bir uyarıcıydı, sanki bir maddenin etkisindeymişçesine yoğun bir hisle doldum. Bu kadar küçük bir temasın etkisinin böyle büyük ölçekli olmasıydı asıl beni sarsan.
Bu kez onu beklemeden ilk yaklaşan ve dudaklarına ulaşan bendim. Parmaklarımız iç içe geçtiğinde sıcak nefesi damağıma yayıldı. Anlık duraksadığında benden bu hamleyi beklemediğini net bir şekilde hissettiğim bu da gülümseme sebep oldu. Ben de Yaman'ı zaman zaman da olsa şaşırtabiliyordum demek. Aramızdaki çekimin yükseldiği an eli belime kaydığında sıyrılan üstümle çıplak tenime değdi. Ağzımın içinden kaçan mırıltı parmaklarının arasındaki etimi daha sıkı kavramasını sağladı.
Dudaklarımız sonunda birbirinden ayrıldığında Yaman benim üstümdeydi ve aramızda tehlikeli sayılabilecek bir bakış geçti. Beni istediğini gördüğüm gözleri kendini geri tutuyordu. Bana olan sevgisini, aşkını öyle derinden hissettim ki o an ona karşı olan bakışlarımın yumuşadığını hissettim. Dudaklarıma son bir öpücük verip geri çekildiğinde yatağın kenarına oturdu. Benim sıklaşan nefeslerim kadar olmasa da onun nefes sesi de gürültülüydü.
Yataktan doğrulup beline sarıldığında sınırlarını zorladığımın farkındaydım ama onu o kadar çok özlemiştim ki bir an olsun yanından ayrılmak istemiyordum. Başını geriye yasladığında boynuma değen saçlarıyla huylandım. İkimizde sakinleştiğimizde Yaman'ın elleri bana doğru uzandı ve yüzümü okşadı.
"Çok güzelsin." Avucu yüzümü kapladığında gülümsedim.
"Emin misin? Aynaya bakmadım ama berbat göründüğüme eminim." Sabah sabah bütün dağınıklığımla karşısında durmak beni utandırmanın aksine huzurlu hissettiriyordu.
"Benim gözlerimden bile kendini görmeni istemiyorum o kadar kıskancım sana karşı. Önceden kıskançlık duyduğum pek fazla şey olmazdı. Okulla ilgiliydi başarı konusunda ya da annemin sevgisini kıskanırdım. Abim göreve gittiğinde gözlerindeki özlemi görmek ağır gelirdi. Abimi daha çok sevdiğini düşünürdüm. Bunlar dışında bu hissin bu kadar farklı, cezbedici ve tetikleyici olduğunu sende öğreniyorum."
Yaman da her zaman kıskançlık hissetmiştim, en başta Kenan'a karşı vardı bu his belli etmekten de asla çekinmemişti. Şu ansa bana karşı olan bu tutkusunun tehlikeli olmadığını biliyordum, ne olursa olsun Yaman beni incitecek bir şey yapmazdı. Bütün kalbimle ona güvendiğimi fark ettiğimde benden duymayı beklediği sözleri ona söyledim.
"Sorun yok, benim de hislerim seninki kadar derin. Öyle ki bir başkasına güldüğünü gördüğümde ne kadar dağıldığımı sen biliyorsun. İkimiz de bu hisleri yavaşça öğreniyoruz. Aşkın içinde yeni hisler bulacağız ve baş etmek için yine birbirimize sığınacağız. Birbirimizi kırmadan, üzmeden, incitmeden öğrenmek için elimizden geleni yapacağımıza inanıyorum ben sevgilim." O benim için çok değerliydi. Aşkım, sevgilim, ömrümü birlikte tamamlamak istediğim adamdı.
"Leyla'm güzel gözlüm, seni incitmek değil gözünden geçen kırgınlık bile canımı yakar."
Kapı çaldığında aramızdaki duygusal yoğunluk yavaşça azaldı. Yaman, kapıyı açmaya giderken ben de sandalye çekip oturmuştum. Biraz sonra elinde getirdiği tepsiyi masaya bıraktı. Kahvaltılıkları masaya yerleştirdiğinde iki bardak çayı da koymuştu. Anlaşılan aşağıdakiler ev alışverişini yapmışlardı. Abim, Yaman ve ben son dakika gelmiştik hastanede kaldığım için. Ekibin diğer üyeleri bizden önce gelmişti.
"Hadi bakalım güzelce doyur karnını." Bal sürdüğü ekmek dilimini uzattığında güldüm.
Kahvaltımızı yaptığımızda bugünü Yaman'la geçireceğim için üst kata çıkıp kıyafetlerimi değiştirdim. Hâlâ çok yorgun hissediyordum ama evde kapalı kalmak bana iyi gelmeyecekti. Hava soğuk olsa da günler sonra dışarıya çıkıp, gökyüzünü görmek istiyordum. Karanlık bir odada bazen güneşi bile görmeden geçmişti günlerim. Telefon almam ve hattımı da yeniden çıkartmam gerekiyordu ayrıca.
Hazır olduğumda merdivenlerden indiğimde Yaman beni kapının önünde bekliyordu. Arabam kaçırılmamın ardından askeriyenin otoparkına çekilmişti. Pazartesi işe gittiğimde kontrol edecektim artık. Yaman'la birlikte arabaya bindiğimizde radyoyu açtım, hafif bir müzik çalıyordu. Melodisi çok tanıdıktı ama sözleri bir türlü aklıma gelmiyordu.
"Nereye gidelim önce?" Yaman'ın sorusuyla daldığım düşünceden sıyrıldım.
"Alışveriş merkezine gidelim telefon almam gerekiyor, hattımı da çıkartırım. Sonrasında belki hava alırız, hava soğuk olur diye düşünmüştüm ama güzel görünüyor. Yarım boğazlı bordo rengi kazak, mavi kot pantolon ve uzun krem rengi kaşe ceketimi almıştım. Yaman, siyah ince bir kazak, lacivert kot pantolon ve siyah deri ceket giymişti. Bedenine tam oturduğu için çok yakışmıştı ona. Genelde askeri kamuflajla gördüğüm için dışarı hallerine yeni alışmaya başlamıştım.
"Sen yine de sıkı giyin, havaya bakma bozar bu havalar. Hastaneden yeni çıktın dikkat etmen gerekiyor." Yandan bir bakış attığında oldukça ciddiydi.
"Etmezsem ne olur?" Başımı koltuğa yasladığımda dudaklarımda gülümseme vardı, onunla uğraşmak istiyordum.
"O zaman benim elime düşersin, ne olur görürsün güzelim." Gözlerini kısarak güldüğünde mavilerinin içindeki yaramaz gülüş kalbimi çarptırdı.
"Ama sen böyle dersen ben çok merak ederim senin eline düşmek nasıl olur diye." Biraz daha uğraşıp bırakmaktı niyetim ama araba kırmızı ışıkta duran arabayla Yaman bana doğru uzanıp elini saçlarımın arasından geçirdi ve parmakları boynumu sararken beni kendine çekip, dudaklarımızı birleştirdi.
"Sanırım bu az da olsa bir fikir vermiştir sana." Yaramaz gülüşü gözlerimin önünde belirdiğinde ben hâlâ ani gelen öpücüğün etkisindeydim.
"Hile bu!" dediğimde Yaman sesli bir şekilde güldü, onun gülüşünün sesini duyduğumda ben de çoktan gülümsüyordum.
Alışveriş merkezine geldiğimizde arabayı otoparka bırakıp el ele gezmeye başladık. Yeni bir telefon alıp, hattımı yeniden çıkarttım. En üst kattaki kafelerden birisinin açık terasına oturduk. Yiyecek bir şeyler ve içecek sipariş ettiğimizde güneş üstümüzde parlıyordu. Uzun zaman sonra hissettiğim huzur, içime işledi.
Yemeğin ardından Yaman'la caddeye inip biraz yürüdük. Yorulduğumu hissettiğimde eve dönüş yoluna geçtik. Benim için çok güzel bir gündü, iki sevgilinin sıradan bir günü. Ne kadar da ihtiyaç duyduğum bir şeydi. Yarın akşam ablama yemeğe gidecektik, Yaman'ın da geleceğini haber vermem gerekiyordu. Bu gece kızlarla vakit geçirmek istiyordum ikisi de benim yokluğumda çok üzülmüştü.
"Bu gecede kal" dedi Yaman kapının önünde durduğumuzda.
"Esma ve Nesli bekliyor kız gecesi için." Telefonumu açtığımda mesajlarını görmüştüm, pasta almışlardı kutlama için.
"Yarın gece kurtulamazsın." Tuttuğu ellerimde çektiğinde bedenlerimiz birleşti. Ellerimi geriye doğru birleştirdiğinde sıcak dudaklarını hissettim. Öpüşü kısa ama iç gıdıklayıcıydı.
"Kurtulmak isteyen kim?" dedim parmak ucumda yükselip yanağını öptüm. Ellerimi bıraktığında içini çekip yüzüme gelen saçlarımı kenara çekip mavi gözleriyle ruhumu talan edercesine baktı.
"Çok seviyorum seni." Kalbimi sıkıştıran cümlesi karşısında kısa bir an gözlerimi kapatıp güldüm.
"Ben de seni seviyorum hadi sen de içeriye gir yoksa yukarı çıkamayacağım." Biraz daha burada durursak fikrimi değiştirebilirdi sanırım ben de buna çok yakındım bütün suçu ona atmak olmazdı.
"İhtimal var yani" dediğinde beni tekrar tutacakken geriye çekilip merdivenin basamaklarını çıktım.
"İyi geceler sevgilim." Birkaç basamak sonra durup ona baktım ve öpücük attım. Yaman yüzünde gözlerine ulaşan gülümsemeyle bana bakıyordu.
"İyi geceler güzelim."
Yukarı çıktığımda kapı ben çalmadan açıldı. Nesli ve Esma yüzlerinde gülümsemeyle tam karşımda duruyorlardı. Sanırım binada biraz fazla ses yapmıştık, yanaklarım kızarırken içeriye doğru adımladım.
"Gelmiş bizim aşk kuşu" dedi Esma.
"Bir an yakışıklı prensini bırakmayacak sandım ama kopabilmiş." Nesli de ona katılıp güldüğünde dudaklarımı ısırıp sessizce kaldım, haksız sayılmazlardı.
İçeriye girdiğimizde çoktan her şeyi hazırlamış beni bekliyorlardı. Üstümü değiştirmek için odama geçtiğimde ablamı aramış, Yaman'ın da geleceğini haber vermiştim. Ablam daha önce tanıştıkları için Yaman'ı az da olsa biliyordu gelmesini memnuniyetle kabul etti. Konuşmamız bittiğinde geri salona geçip koltuğa oturdum. Esma'nın elime tutuşturduğu kahveden bir yudum aldığımda içimi çektim. Kahveyi bile özlemiştim.
"Nasıl oldun?" Nesli'nin sorusuyla yavaşça gülümsedim.
"İyiyim, daha da iyi olacağım." Ruhumun üstündeki kara bulutların azalmaya başladığını hissediyordum.
"Hatırlamak istemezsin belki ama ne zaman konuşmaya ihtiyacın olursa biz buradayız." Elimi tutup sıktığında gözlerindeki endişe samimiydi.
"Biliyorum ama biraz daha zaman geçmesi gerek sanırım. Şimdilik normal hayatıma dönmek istiyorum." Anlatmak için henüz hazır değildim, başımda bir silah bir adamın hayatını kurtarmak için verdiğim çaba aklıma geldikçe nefes almak zorlaşıyordu.
"Pasta çok lezzetli." Esma'nın uzattığı pasta dolu tabağı aldığımda gerçekten de güzel görünüyordu.
Kızlarla daha güncel konulardan konuşarak sohbet ettik. Nesli hâlâ işinden ve patronundan yakınıp lanet ederken, Esma yeni tanıştığı bir doktordan bahsediyordu. Üniversite de üst sınıfıymış ama birisi başlarken diğeri mezun olduğu için karşılaşmamışlar. Aralarında kıvılcım olduğu anlatırken yüzünde oluşan pembelikten belliydi. Ben de Yaman'la aramızın tamamen düzeldiğini ve ilişkimizin daha ciddi bir boyuta taşındığını söyledim kalbimdeki kelebekler özgürce uçarken.
Keyifli sohbetin ardından odalarımıza çekildiğimizde günün huzurlu yorgunluğu vardı üstümde. Yaman iyi geceler mesajı atmıştı, ona cevap verdikten sonra yatağıma yatıp gözlerimi kapattım. Yarın yeni bir gün başlayacaktı ve ben o gün ailemle sevdiğim adamı kalbimdeki yerini herkese ilan ederek tanıştıracaktım. Biraz heyecan biraz endişeyle uykuya daldım.
Bir bölümün daha sonuna geldik.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız lütfen. 💫
Bir sonraki bölümde görüşmek üzere.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |