
Yazar anlatımı,
Hastaneye önüne geldiklerinde Azat bey"Doktor" Ali bey "Doktor" diye bağırdılar.
Timuçin bey yüksek sesle "sedye getirin"
Doktor "hastanın durumu ne?"
Hemşire "5 yaşında kız çocuğu araba çarpmış, kafasından kan geliyor sanırım çok sert bir şekilde kafasını taşa vurmuş "
Doktor "ameliyathaneyi hazırlayın hemen" ameliyathane hazırlandı, doktor tam arkasını dönerek giderken, Melek hanım ağlayarak doktora "kızıma bir şey olmaz değili mi doktor bey? O iyi olucak değili mi? doğum günüydü bugün kızımın"
Doktor üzgün gözlerle kızının arkasından bakan anneye döndü ve "Biz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıcağız. Hiç şüpheniz olmasın"
Bunu duyan hastahane deki herkes iç yakan bir bekleyiş aldı.
2 saat sonra,
Kapı açıldı ve doktor ameliyathaneden çıktı.
Doktor çıktı "elimizden geleni yaptık şimdi sadece beklemek kaldı yoğun bakıma alınacak hasta"
Azat bey endişeyle "kızım iyi ama değil mi, hayati tehlikesi yok?"
"Dediğim gibi elimizden geleni yaptık. Ama gerisi hastaya bağlı tehlike hala devam etmekte. Bu 24 saat çok önemli bir zaman"
Orda bulunan herkes bir nebze olsada rahatlasa da, hala tehlike geçmemişti. Umuyorlardı ki bu 24 saatin sonunda kızları iyi olsun.
12 saat sonra,
Asel'in kaldığı yoğun bakımı odanın camında görüyorlardı. Bir anda monitörde ki kalp atış göstergesi düz bir çizgi aldı.
Bunu gören Demir Ege hemen bağırarak "Asel" "Asel'e bişey oluyor" endişeliydi. Küçük arkadaşını kaybediyordu. Sessizce "Lütfen, yalvarırım ona bir şey olmasın"
Timuçin bey monitörü görüp "Doktor " diye bağırdı, Doktor ve hemşireler hemen Asel'in yanına gitti, gerekli müdahaleleri yapmaya çalıştılar.
Bunu duyan Demirhanlar yıkıldı. Melek hanım ve Sevim hanım ağlamaya başladı, diğerleri ise yaşlı gözlerle doktorun kardeşiniz iyi kurtuldu demesini bekliyordu. Ama her şey beklediğiniz gibi olmaz.
Doktor odadan çıkıp üzgün gözlerle kızının iyi olmasını bekleyen aileye yutkunarak " başınız sağ olsun" dedi " hastanın ölüm saati 10.01 24.03.2005" dedi
Melek hanım duyduklarında fenalaştı. Ağlayarak yere çöken eşine sarılarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladıAzat bey. Herkes üzgündü herkes ağlıyordu her şey bitmişti.
Demirhanların geçireceği nice kötü günlerin başlangıcıydı.
Hüzün mutsuzluk, sinir krizleri, ihanetler, düşmanlar, gözyaşları daha bir çok şey Demirhan ailesini beklemekteydi.
Bu sıralarda Demirhanların düşmanı planının ters gitmesinin sinirini yaşarken, yeniden planlar kurmuştu.
Tam o dakikalarda hastaneye kantine su almak için inen ve hemen yukarı çıkan Agah Demirhan'ın telefonu çalmıştı. Telefonu cebinden çıkararak açmış, arkadaşı ona sınavı kazandığını söylemişti. Ama Agah Demirhan'ın aklında hala doktorun dediği "başınız sağolsundaydı" telefonu elinden kayıp yere düştü. Agah Demirhan sınavı kazanmıştı, ancak kardeşini kaybetmişti. Kız kardeşi askerlere hayran diye asker olmak isteyen Agah Demirhan şimdi kardeşimin sonsuza kadar kendisinden gittiğini öğrenmişti.
Arsen Demirhan bir daha asla doğum gününü kutlamayacak,konuşmayacak,top oynamayacaktı.
Agah Demirhan en iyi en güçlü asker olmak için çabalayacaktı.
Melek Demirhan her gece kızının odasında ağlayarak uykuya dalacak, sürekli kızının yaşadığını ölmediğini savunacaktı. Ama hiç kimse ona inanmayacak sadece oğlu Arsen Demirhan inanacaktı.
Yalın Demirhan tıp fakültesini birincilik ile bitirip çok iyi bir doktor olacaktı.
Arat Demirhan İçine kapanık sinirli duygusuz birine dönüşüp, iyi bir avukat olacaktı.
Azat Demirhan kızını koruyamadığı için suçluluk duygusu ailesine sahip çıkmadığı için tüm çocukların üstüne daha fazla düşmekti. Hep hayal ettiği aileyi kurduğunu ama bunun çok kısa sürdüğünü canından bir parçanın gittiğini bu yüzden de içine kapanık duygusuz,sinirli bir adam olcaktı.
Demir Ege Soylu hiç kimseyle konuşmayan, sürekli derslerine odaklanan, mutsuz olacaktı. Üzüldüğünde, sevindiğinde, sinirlendiğinde, soluğu sürekli Asel'in mezarında alacak.
Timuçin Soylu, Sevim Soylu. Timuçin bey bir daha asla arkadaşına şaka yapmamayacaktı. Kendi üzüntüsünü içinde yaşamak, arkadaşına hep destek olacaktı.
Sevim Hanımsa Melek Hanım'ın yanında duracak, onu hep destekleyecekti.
Alpaslan Soylu'da Agah Demirhan gibi asker olmak ve arkadaşının yanında olmak için çabalayacaktır. Ancak işler hiçte istediği gibi gitmeyecekti.
Ali Demirhan bir daha asla çikolata almayacak, çikolatalı bir şeyler yemeyecekti. Sadece Asel'in yanına giderken çikolata alcaktı.
Demirhanların ne evine, nede dudaklarımarasından küçük bit çikolata bile girmeyecekti.
Demirhanlar hastanedeyken;
Yaşlı adam en güvendiği adamına döndü,
"Nasıl böyle bir şey oldu? sizin dikkat etmeniz gerekiyordu!" sinirli ve çatık kaşlarıyla.
Sergen patronuna bakarak "efendim arabanın oradan geçeceğini bilmiyorduk. Her şeyi bir anda oldu. Enegllemek istesekte engelleyemedik"
Sergen patronumdan çok korkmaktaydı, aslında tüm Adana korkuyordu. Patronu sinirlendiğinde her şeyi yapabilecek güçtedi.Ve onun bir zaffı da yoktu. Ona karşı gelmek hiç istemez, bu yüzden her ne kadar Aseli ailesinden ayrılmak istemese de bunu yapmak zorundaydı.
Bu işe nereden geldiğini sorguluyordu. keşke hiç bu yaşlı adama çalışmasaydı. Ama her şey için çok geçti.
Her şey planlarına göre gitmese de, oyunu yeniden kurgulayıp daha iyi bir oyunla oyununu bitirecek ve intikamını alacaktı.
Azat Demirhan tam acım dindi dediği anda ona daha büyük acılar yaşatacaktı.
"Tamam, çık git gözüm görmesin seni. Dediklerimi unutmayın! Dediklerimin bir dışına çıktığınızı duyarsam, ya da fark edersem. O zaman siz elimden kimse alamaz sizi diri diri toprağa gömerim. Umarım dediklerim anlaşılmıştır. Şimdi git ve dediklerimi yap!" sinirli ve itiraz istemeyen sesiyle.
Sergen korkudan neredeyse titrerken. Kekeleme den zar zor çıkarttı sesiyle "tamam efendim siz nasıl isterseniz. Hiçbir eksik olmadan olacağına emin olabilirsiniz" deyip kapıyı açıp çıktı
Yaşlı adam Sergen'in çıkmasıyla odasının camının önüne geçerek "umarım öyle olur aksi mümkün bile olamaz"
Yaşlı adamın aklından birçok kötü şey geçsede, hiç şüphesiz ki hiçbir kötü cezasını çekmeden durmaz .
Yaşlı adamın karısı çalışma odasının kapısını açarak çekinceyle içeri girdi. "bey sence de biraz ileri gitmedik mi? "
Yaşlı adam sinirlenmişti eşinin böyle demesiyle, oynundaki ve alnındaki damar sinirden beli olmuştu. Hızlı bir şekilde eşine döndüğünde " sen ne ileri gitmesinden bahsedersin hanım. Ben bu zamana kadar çok bekledim. Bana yaptıklarının cezasını çekecekler. Onların karşısında kim olduğunu kime düşman olduklarını bilecekler!"
Yaşlı kadın eşine üzgün gözlerle bakmakla yetindi sadece. Her zaman yaptığı gibi sustu. Hep susmamış mıydı zaten?
Oğulları ondan dayak yerken,öz oğlunu yetimhaneye bırakırken ,oğlumu zorla evlendirmeye çalışırken, sürekli çocukların hakaret ederken susmamış mıydı?.
Yinede eşinin bu kadar ileri gideceğini bilmiyordu. Kendi öz torununu öldüreceğini hiç düşünmemişti. Ama bilseydi kendi öz kızını öldüreninde o olduğunu hala eşinin yanında olurumuydu...
Günün sözü: Şimdi sahne senin devam et. Ama sıra bana gelmesin. Dua et.
Bölüm nasıldı?
Umarım beğenirsiniz bi yanlışım varsa lütfen söyleyin :)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 647.71k Okunma |
31.17k Oy |
0 Takip |
83 Bölümlü Kitap |