Soru- Cevap.

Bildiğiniz gibi sorularınız varsa sormanızı istemiştim.

Genelde kitabın uzun zamanından beri Aslan ve Demir Ege’nin aynı kişi olup olmadığı tartışıldı. Buna net bir cevap vermeyeceğim. Bunu zaten ilerde anlayacaksınız.

Diğer bir soru Aslan’ın aniden çıkması. Demir geliyor ve Aslan bir anda yok oluyor. Hayır arkadaşlar Aslan yok olmadı sadece çıkması gerekti ama geri gelecek. Şu an nerde olduğunu söylemeyeceğim spoiler olmaması için.

Bir diğer sorunumuz aile. Ben bu sorunları kitabın başından her sizden gördüklerim şekilde yanıtlıyorum. Ailenin nasıl davranacağı soru işareti evet. Ama unutmayın ister dövsünler, ister sövsünler, ister kırgınlıkları gün yüzünde olsun… Unutmayalım ki onlar büyük bir aile. Çok iler gidilmedikçe tekrar barışırlar. Tabi özellikle çekirdek aile Demir’e hep bir kırıklıkları olacak.

Demir’in eskiden olmak istediği mesleğe gelirsekte o çok sürpriz olacak.

Demir’in ilk Alpaslan’la konuştuğunda çağıran kişiyi sorduğunuzda Kaya. Onu çağıran Kaya’ydı.

Demir neden Timuçin’in oğlu olduğunu söylemedi derseniz de… Fırsatı olmadı demeyeceğim. O bunu düşünmedi bile. O anlar aklında olan tek şey Asel’di. İlerde bu sorun olur mu? Biraz olur ama abartılmaz gibi.

Bölümde başta yazdığım kalın yazıda annemin gözlerinden nefret akardı gibi bir cümle kurmuştum. Bu cümleyi Demir’in annesi olup olmamasından korkanlarınız var sanırım ama hayır Demir’in annesi böyle bir kadın değil. O öylesine yazılmış bir sözdü. Tabi belki bir sahnesi olacak bir söz :).

Yaşımı da sormuştunuz 20-25 arasındayım. Tam net cevap vermesem daha iyi. Ama inşallah benimle aynı veya daha büyükleriniz vardır. Ben kendimi bir tık yaşlı hissedebilirim de…

Mert’in hareketlerine de takılanlarınız var. Bu konuda Mert tamamen haklı. Davranışları yanlış gibi gözükse de onun koruma biçimi bu şekilde. Düşünün ailenizi kaybettiniz, en yakın arkadaşınız Egemen uzaklarda. Yanınızda sadece Asel var. Yetim bir çocuğun güvendiği tek kişi… Mert belli etmese de Asel’e fazla düşkün. Onu kardeşi olarak, ailesi olarak görürken tabi ki koruma içgüdüsü devreye girecek. İster yanlış bir yolla ister doğru bir yolla. O anki psikoloji nasılsa… Ona anlayış göstermenizi istiyorum lütfen.

Ve Demir’in tavırları. İlerde fazlasıyla belki de saçma bulacağınız tavırları olacak. Belki de yok artık diyeceğiniz bilmiyorum. Demir’in psikolojisi iyi değil. İçmesi gereken ilaçlar, alması gereken seanslar hiçbir yok… Onun tavırlarını hoş görün demiyorum ama anlayın.

Ve bu kısmı yapmamın tek sebebi melek isminde hesaba sahip biri. Baş harfi kesinlikle ‘m’ harfi ama melek yazıyor gibi gördüm. İsminin devamı vardı. Ya sayı ya da harfler bilmiyorum. O bana ‘yazar soru cevap zamanı gelmedi mi?’ Diye bir cümle kurmuştu. Bense ‘daha önce hiç yapmadım. Nasıl yapılır bilmiyorum ki.’ Demiştim. Tam net hatırlamıyorum kelimeleri ama bu tarzdı. Belki ismini de yanlış biliyor olabilirim ama o konuşmayı hatırlarsa kendini bilir diye düşünüyorum. Ve tekrar kusura bakmasın yorumu yanlışlıkla sildiğim için… Gerçekten bilerek hiçbirinizin yorumunu silmiyorum. Argo içerikli olanları sileceğim zamanda bile duyuru yapmıştım hatırlarsanız. Bu yüzden yorumlarınızı çok sıkıntılı olmadığı sürece silmemiz Ayrıca bunun içinde size söylemek istiyorum argo içeren yorumlarınızı üstü kapalı yapın lütfen. Biz işimizi garantiye alalım olur mu?

Şimdi ise sorulardan bunları yanıtladım. Daha sorunuz varsa -Bazı sorular yorumlarınıza yanıtlandı. Ama gözden kaçırdığım yorumlarınız, sorularınız olduysa lütfen kusura bakmayınız.- cevaplaya bilirim. Bu illa kitap hakkında olmaya bilir. Cevaplayabileceğim sorularınız olsun yeter.

“Sevdiğimi fark ettim, kalemi tutmayı…

Belki geç oldu ama anladım: kelimeleri ahenkle dans ettirmeyi.

Ve şimdi, edebiyatla kavuştum sizlere.”

Edebiyatta pek iyi olmasamda deniyorum :).

Güneşli günler dilerim…