2. Bölüm

1. Bölüm (Düzenlendi)

Asel Demirhan
demirhan_asel

 

 

 

 

 

 

 

Yıllar boyu hasrettim sana kokuna gülüşüne bir damla nefesine.

 

 

 

 

 

Genç adam oturduğu hastane koltuğunda sıkıntıyla iç çekti. Kalbinin sıkıştığını hissederken hastane yatağında cansız bir şekilde yatan karısına baktı. Kalbi daha çok sıkışırken nefesleri sıkılaşmaya başlamıştı. Biri ona bu denli acı çekeceğini söyleseydi ona güler geçerdi. Lakin birkaç gün önce karısının merdivenlerden düşmesiyle yaşadığı acıyı tarif etmek imkânsızdı.

Kızarmış gözleriyle karısının cansız bedenine baktı. Hastane yatağının ortasında yatmış cılız bir beden. Sağ kolu damar bulunamadığı için delik deşik edilmiş, yüzündeki ve vücudunun görünen görünmeyen her yerinde yaralar vardı. Yüzüne baktığında rahat nefes alması için maske vardı. Karısına her baktığında yaşadıkları o an aklına geliyordu. Sert bir şekilde yutkunurken, karısının cansız eline dokundu. Daha birkaç gün önce onun elinde olan küçük el. “Seni özledim…” derin bir iç çekerken dolan gözlerini saklama ihtiyacı duymadı. “Bizi özledim…” karısının narin elini öperken sağ yanağını birleşmiş ellerine yasladı. Karısının göz kapaklarıyla kapalı gözlerine bakarken “Sensiz ne denli hiç olduğumu fark ettim. Sen olmadan bu adam dağ olsa yıkılırmış. Lütfen…” gözünden bir damla yaş akarken silme gereksiniminde bulunmadı. “Lütfen uyan sevgilim. Lütfen bana cehennemi yaşatma.”

İki gündür olduğu gibi tekrar tekrar karısıyla konuşmaya başladı. Belki karısı iki gündür uyuyordu ama o olan biten her şeyi karısına anlatarak zamanı kaçırmasına engel olmaya çalışıyordu.

Kapının tıklatılmasıyla sessiz kalırken, kapı yavaşça açıldı. İçeriye giren kırk beş yaşlarındaki kadın oğluna doğru baktı. “Oğlum sen eve git hadi ben kalırım gelinimin yanında.”

Genç adam annesine bakmaya tenezzül etmeden karısının solgun yüzünü izlemeye devam etti. “Hayır anne. Karım buradayken ben gidemem.”

Orta yaşlı kadın oğlunun yanına yaklaşarak elini sağ omzuna koydu. “Hadi oğlum. Hem Ömer Ali’de buraya gelmeye çalışıyor git ve oğluna bak.”

Genç adam annesine döndüğünde derin bir iç çekti. Duş alması gerektiğinin de farkındaydı. Belki karısı bugün uyanırdı bu yüzden ona güzel kokmak istedi. Hem karısı onun kokusunu severdi. Şimdi hastane kokusu sinmiş tenin kokusu onu rahatsız edeceğine emindi. Sessiz bir şekilde “Tamam ama yanından ayrılma.” Derin bir iç çekerek karısının solgun yüzüne döndü. “Eğer uyanırsa kokmasını istemiyorum.” Karısı karanlıktan korkardı ve hava oldukça kararmıştı.

Orta yaşlı kadın oğluna gülümseyerek baktı. “Merak etme oğlum. Gelinimi yalnız bırakacak değilim ya.”

Genç adam dalgın bir şekilde annesine kafasını sallarken yerinden kalktı. Karısına yaklaşarak anlına dağılmış saçları nazikçe çekti. Karısından hangi kokuyu duyumsadığını bilmese de kokusunu içine çekerken, anlına bir öpücük kondurdu. “Hemen döneceğim sevgilim.” Anlını anlına yaslarken “Uyandığında hep olduğum gibi yanında olacağım.” Son kez karısına içi gider gibi bakarken annesine döndü. “En ufak bir şeyde beni arıyorsun.” Sessi sert bakışları keskindi. “Eğer karıma bir şey daha olursa bunun bedelini yapan çok ağır öder anne. Bu yüzden dikkatli olsan iyi edersin.”

Orta yaşlı kadın sert bir şekilde yutkunurken, oğluna keskin bakışlarla baktı. “Gelinimi koruyamayacağımı mı söylüyorsun sen bana?” bir adım oğluna doğru atarken “Bana bak oğlum ben senin annen olduğum gibi onunda annesiyim. İnsan evladını koruyamaz mı sanıyorsun?” oğlunun aralanan dudaklarını gördüğünde elini kaldırarak susturdu. “Şimdi git ve kendi oğlunla ilgilen. Bende gelinimle ilgileneceğim.”

Genç adam annesinin söyledikleriyle susarken odadan çıktı.

Orta yaşlı kadın az önce oğlunun oturduğu koltuğa oturarak genç kadının yüzünü inceledi. Derin bir iç çekerken bu hale nasıl geldiklerini düşünüyordu. Bazen gerçekten de bu yaşadıkları şeylerin birer kâbustan ibaret olmasını diliyordu. Lakin hayatın acımasızlığı yüzünden istediği şeyin gerçek olmayacağının da bilincindeydi. “İyileşmen gerek gelinim. Oğlun ve oğlum seni bekliyor. Sen onları hele de Ömer Ali’yi üzecek hiçbir şey yapmazsın.”

Genç adam aracını evin önünde park ederken hızlı bir şekilde inerek aynı hızda eve doğru yürüdü. Duşunu alıp oğlunu gördükten sonra hızla karısına koşacaktı. Zaten şimdiden pişman olmuştu yanından ayrıldığına.

Kapıya sert bir şekilde vurduğunda babası açmıştı. Orta yaşlı adam oğluna kaşları çatık bakarken içten içe gelinine bir şey olmaması için dua ediyordu. “Oğlum kızıma mı bir şey oldu yoksa?”

Genç adam başını olumsuz bir şekilde sallarken “Hayır, baba karım iyi. Duş alıp Ömer’e bakacağım sonra tekrar Kardelen’in yanına gideceğim.”

Orta yaşlı adam derin bir iç çekerken gelinin durumunun iyi olmasına sevindi. Kenara kayarak oğlunu geçmesi için alan açarken “Ömer odasındaydı en son. Ne kadar zorlasam da yemek yemedi Barkın.”

Genç adam başını sallarken hızlı adımlarla merdivenlerden çıkıyordu. Karısıyla kaldıkları odaya girdiğinde derince nefes aldı. Şimdiden karısını özlemişti. Hızla giyinme odasına giderek birkaç parça kıyafet aldı. Banyoya girdiğinde kendisini soğuk bir duşun altına bıraktı. Genç adam genelde soğuk suyla banyo yapmayı sevmezdi lakin ayılması gerekiyordu. Günlerdir üzerinde olan bu yorgunluk onu uyutmak için çapalıyordu. Banyo duvarına başını yaslarken karısıyla olan anıları gözleri önüne gelmesiyle gözlerini sıkıca yumdu.

Genç kadın kocasına doğru döndü oturduğu çift kişilik koltukta. “Ya hadi Barkın sadece bir kere bir şey istedim senden. Neden beni üzüyorsun? Seninle sadece alışverişe gitmek istedim.”

Genç kadın ne kadar alışverişe gitmek istese de iş kolik kocası bir türlü bilgisayarın başından kalkmıyordu. Genç adam yanında oturan karısına dönmeden bilgisayardaki işlerine devam ediyordu. “Olmaz dedim Kardelen. İşim olduğunu göremiyor musun? Ömer’le gidin işte. Bende işimi bitirdiğimde size katılırım.” Genç kadın oturduğu koltuktan bir hışımla kalkarken “Sen zaten hep işinle ilgilen Barkın! Artık seninle alışverişe falan gitmek istemiyorum. Oğlumla gezeriz biz!” hızla arkasını dönerek gittiğinde, genç adam ise karısını umursamadan işlerine devam etti.

Genç adam o anları düşündüğünde keşke karısıyla o sevmediği alışverişe gitseydim diyordu. Fazlasıyla işine bağlı biri olmasından dolayı ne eşiyle, nede çocuğuyla pek vakit geçiremiyordu. Ama bundan sonra öyle olmayacaktı. Buna inancı tamdı. Karısı uyandığında yine ona gülümseyecek, nazlanarak gününü anlatacaktı. Karısının nazlı halleri gözlerinin önüne geldiğinde gülümsemeden edemedi. Duşta çok oyalandığını fark ettiğinde hızla duşunu tamamladı, üzerini giyindi. Saçlarını umursamadan havluyla kuruladığında artık hazırdı. Günlerin yorgunluğu sanki suyla akıp gitmiş gibi rahatlamıştı. Banyodan çıkarak odaya tekrar girdiğinde, duşa girmeden önce bıraktığı eşyalarını cebine koydu.

Hızlı adımlarla kendi odalarından çıkarken oğlunu görmek için odasının kapısını tıklattı. Ses gelmemesiyle içeriye girerken oğlunun yorgun bir şekilde şişmiş gözaltlarıyla uyuya kaldığını fark etti. Oğlunu yatakta yatan bedenine yaklaştığında elinde sıkıca tutuğu yeşil tişörtü fark etti. Kaşları derince çatılırken oğlunun elindeki tişörte uzanmasıyla, oğlunun uyanması aynı anda oldu.

Küçük çocuk uyku sersemi bir şekilde yerinden korkarak sıçradı. Günlerdir olduğu gibi yine annesini kaybettiğini gördü. Gözlerini açmasıyla babasını gördüğünde, endişeyle yatığı yerinden doğruldu. “Baba, anneme bir şey mi oldu?”

Genç adam oğluna sıcak bir gülümseme sunarken “Hayır oğlum annen iyi. Annenin yanına gideceğim için sana da bakmak istedim.”

Küçük çocuk hızla yatağından kalkarken “Bende geleceğim.”

Genç adam oğluna çatık kaşlarla bakarken, “Olmaz Ömer Ali annen senin hastaneye gelmeni istemez.”

Ömer Ali’nin annesi oğlu hastane ortamından rahatsız olduğu için onu hastaneye götürmezdi zorunluluk dışında.

Küçük çocuk kızarmış gözleriyle babasına bakarken. Önce kaşları çatılarak “Ömer!” daha sonra gözleri dolu dolu “Lütfen baba, annemi görmem gerek.”

Genç adam oğlunun bu haline kıyamadığı için, arkasını dönerek odanın kapısına yaklaştı. Küçük çocuğun tam omuzları çökecekken, “Beş dakika içinde üstünü değiştirip aşağıda olmazsan annen eve gelene kadar onu göremezsin Ali.”

Küçük çocuk son kelimeye kadar gülümserken “Ömer!” demeyi unutmadı. Babası odasından çıkarken küçük çocuk dolabına baktı. “Yakışıklı olmalıyım annem ilk gözlerini açtığında beni görmeli.” Dolaptan beyaz bir gömlek ve ona uygun pantolon aldığında, zorlanarak da olsa giymişti. Henüz altı yaşına girmese de annesi onu çoğu şeyi tek başına yapabilecek şekilde yetiştirmişti.

Dolabının aynasının önüne geldiğinde saçlarına şekil vermek için taradı. Odasında çok önceden kalma limonu da saçına sıkarak şekil verdiğinde artık hazırdı. “Bekle beni kardelen çiçeği kokulu annecim. Oğlun senin için geliyor.”

Genç kadın boşlukta süzüldüğünü hissederken gözlerini sıkıca yummak zorunda kaldı. Ayaklara yere değdiği anda sabit durmakta zorlanırken, gözlerini açmak istemiyordu. Lakin gözlerine vuran ışık huzmesiyle yavaşça açmak zorunda kaldı. Nerde olduğunu anlamak için etrafına bakarken güneşin kızıllığı dikkatini çekti. Bu kızıllık güneş batarkenki kızıllıktı.

Gözleri bir anda ışıktan azda olsa gördüğü ağaca kaydığında etrafında oyunlar oynayan bir adam ve küçük bir çocuk görmüştü. Yüzlerini seçemediği için adım atarak yanlarına doğru yaklaşmak istediğinde ayakları sanki yere yapışmış gibi hareket edememişti.

Genç kadın onlara doğru gitmek isterken küçük çocuk onu tam aydınlatmayan güneşin kızıllığında fark ederek “Anne!” diye bağırmıştı.

Genç kadın afallayarak önce kendisine söyleyip söylemediğini anlamaya çalışırken, küçük erkek çocuğu ona tekrar seslenmesiyle anlamıştı.

“Anne seni çok özledim gel hadi!”

Genç kadın küçük çocuğun ne demek istediğini anlayamazken çocuğunun önünde diz çökmüş olan adam ayağa kalkarak genç kadına doğru yüzünü döndü. Karanlıktan da olsa sanki adamla göz göze geldiğini hisseden genç kadın kalbinin hızlı çarptığını hissetti. Adam onun gözlerinin içine bakarak, “Mea bullet seni bekliyoruz, oğlumuzla.”

Genç kadın hala ne denildiğini anlamazken küçük çocuk “Hadi anne babamla seni bekliyoruz gel!” sonra babasına baktı küçük çocuk, ardından tekrar genç kadına dönerken “Seni çok özledim anne.” Ardından hemen babasını ekleyerek “Hem babamda özledi.” Huysuz sesiyle “Ama ben daha çok özledim.”

Genç kadın bu olanlara anlam veremezken ne diyeceğini bilemez haldeydi. Gerçi dudaklarını ne kadar hareket ettirmek istese de sanki birbirine yapıştırılmış gibi konuşamıyordu.

Genç kadın bir anda kulaklarının uğuldadığını hissederken adam ve küçük çocuk arkasını dönerek gitmek için adım atmıştı. Adam omzunun arkasından genç kadına bakarken “Mea bullet her daim seni bekleyeceğim.”

Genç kadın kulaklarının daha da uğuldadığını hissederken gözleri kararmaya başlamıştı. Kendisini adım atmaya zorlarken giden küçük çocuk ve adama yetişmeye çalışıyordu. Lakin yaptığı her hamle boşaydı. Bir anda her şey bittiğini sandığında gözlerini sıkıca yumdu.

Genç kadın gözkapaklarını ağır ağır açarken kulaklarına birkaç ses ilişiyordu.

“Uyandı!”

Oda da bulunun herkes sevinçle bağırırken, genç kadının gözlerinin içine bakıyorlardı.

Bundan sonra ne olurdu bilinmez lakin artık her şey değişecekti…

Bölüm sonu.

Nasıldı?

Üçüncü kez birinci bölümün yazımını değiştirdim. Ama içime bir türlü sinmediği için bunun daha iyi olduğunu düşünüyorum. Umarım beğenmişsinizdir.

Bölüm : 29.08.2024 21:00 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...