59. Bölüm

14. Bölüm

Asel Demirhan
demirhan_asel


 

 

 

 

-

 

 

 

 

Kokunu bir kez soluyamadım ama hasret kaldığım koku sadece senin konundu. Tıpkı yüreğimin sana hasret olduğu gibi…

-

 

 

 

 

Yazar Anlatımıyla…

Genç adam karısını görmek için hızla eve sürerken geçtiği parkın önüne gözü kaydı. Pusat’ın koluna tutunmuş karısını görmeyi beklemiyordu. Ani bir şekilde aracı durdururken hiç bir şeyi umursamamıştı. Hızla arabasından inecekken sabah olanlar aklına düştü. Karısının ona ne kadar korkmuş baktığı aklına gelince biraz olsun sakinleşti. Dikiz aynasına baktığında karısı için aldığı hediyeleri gördü. Arabasından inerek arka koltukta bulunan hediyeleri aldı.

Sakin adımlarla parkta duvara yaslanmış bir şekilde duran gruba doğru yürüdü. O sırada konuşmaları duyuyordu.

Genç bir kızın karısına itahfen “Ay abla çok güzelmişsin sen. Abi seni iyi kapmış yoksa kapan olurdu.” Hınzır bir şekilde konuşuyordu genç kız ama onlara yaklaşan genç adamın farkında değillerdi. Genç kız kızın yanındaki diğer kızda arkadaşına katılarak “Ay vallaha da çok güzelsin abla. Yeşil tam gözlerini ortaya çıkartmış.”

Barkın her kelimede daha da sinirleniyordu. Hızlı adımlarla onların yanına doğru yürüdü. “Sevgilim?” Kardelen sesin geldiği yere doğru döndü. “Barkın.”

Barkın karısının yanına geldiğinde çiçek tutan eliyle kırsın belinden tutup kendisini doğru çekti ve bir öpücük kondurdu dudaklarına. Herkes şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Çünkü Kardelen’i Pusat evli sanıyorlardı. Ama görüyorlardı ki yanılmışlar.

Barkın karısını sıkıca sarılırken “ Güzel sevgilim neden bana haber vermeden dışarı çıkıyorsun? Ya başına Bir şey gelseydi?”

Kardelen artık sabahki olayı düşünmemeye karar vererek, Aslanlı Barkı’nın gömleğini düğmesi ile oynadı. “ Pusat aramıştı açmamıştın. Haber vermek istemiştim üzgünüm.”

Barkın karısının üzgün görmeye dayanamayarak gülümsedi “ Sorun yok sevgilim. Şirkete gitmem gerekti o yüzden seni yalnız bıraktım özür dilerim.”
Kardelen ona gülümseme sunduğunda dünyalar Barkın’ın olmuştu sanki.

Barkın kolunu Kardelen’den ayırarak elindekileri uzattı. Kardelen Barkın’ın kolu belinden ayrılmasıyla afallasa da kendisini çabuk topladı. “ Güzel sevgilim ben sana en sevdiğin çikolatalardan ve çiçek aldım. Gerçi senin gibi bir çiçeğe çiçek almış oldum ama.”

Kardelen gülümseyerek çiçeklere uzandığında iki genç kızdan “Yaa çok romantik.”

Üç erkekse sanki uzaylı görmüş gibi bakıyorlardı genç çifte.

Genç adamlardan biri “Her an kusabilirim.” Diğer adam “Katılıyorum.” En son ki adam ise sakince izlemekle yetinmişti.

Küçük sarı saçlı yedi yaşlarında erkek çocuğu yüksek sesle bağırarak ““Geliyor geliyor! Kral mahallemize tekrar geliyor! Kara yağız delikanlı geliyor!

Herkes çocuğa doğru döndüğünde sessiz olan genç adam ufak bir gülümseme belirdi yüzünden. Sonunda dostu geliyordu. Siyah kaliteli bir araba Önlerinden geçtiğinde Akyıldız ailesinin evinin önünde durdu. Herkesin dikkati tam olarak oradayken sessiz olan genç adam adımlarını o yöne doğru yöneldi. Diğerleri de onu takip ediyordu. Pusat, Pars neler olduğunu anlamaya çalışırken diğerleriyle gitti.

Kardelen Barkın’a hitaben “Neler oluyor Barkın?”

Barkın anlamaz ifadeyle olanları izlerken karısının sorusuyla ona döndü. “Bilmiyorum sevgilim. Şimdi öğreniriz merak etme.” Diğerini kardelen’le birlikte diğerlerinin yanına indi.

Siyah araç şoför koltuğu açıldığında, önce sol ayağını dışarı çıkarttı, sonra ise kendisi araçtan çıktı. Güneş gözlüklü, siyah gömlek, siyah pantolonlu biri indi. Saçları dağınık boyu oldukça heybetliydi. Tüm mahalle resmen genç adama bakıyordu. Akyıldız ailesinin kapısı aniden açılarak Melin Hanım koşarak oğluna sarıldı “Oğlum Karan’ım!”

Karan Ali ne kadar temas sevmese de uzun yıllardır annesini görmediği için sarılmasına izin vermişti. Aynı şekilde erkek kardeşi de sarıldığında “Abi bir daha gitme.” Bunu oldukça sessiz söylemişti sadece genç adam duymuştu.

Karan Ali ifadesiz bakışlarla etrafındaki insanlara bakarken gözü biriyle kesişti. İkili sadece bakışmakla yetinmiş bu bakışı bölen ise Karan Ali’nin arkadaşıydı “Bir daha bensiz hiçbir yere gitmeyeceksin Devrem!”

Karan Ali arkadaşına ufak bir bakış atarak gözlüklerini çıkartı, elinde tutu. “Eyvallah Poyraz.”

Poyraz arkadaşının sarılmayı sevmediğini bildiği için hiç o işe girişmemişti. Öte yandan Sevim aynı fikirde değildi. Hızla genç adama sarılacaktı ki, Karan Ali asker sezgileri sayesinde bir adım geri çekilerek kurtuldu. Sevim kalbinin kırıldığını hissetse de sakin kalarak “Hoş geldin Ali.”

Karan Ali ateş saçan gözlerini Sevim’e yönelttiğinde Sevim telaşla, kekeleyerek “Ben şey özür dilerim Karan diyecektim.”

Karan Ali sert bakışlarından taviz vermeyerek bakışlarını Sevim’den çekti. Annesinin sesini duymasıyla ona döndü “Oğlum acıkmışsındır yol yorgunusun gel.” Karan Ali annesine cevap veremeden arabanın sağ yolcu kotuğu açıldığında “Vallaha ben açım teyzem. Ne varsa yerim.” Mustafa komutanın ona kötü bakışlar attığının farkına vardığında “Yani tabi sizi yormayacaksak ya da boş verin ben doydum.” Komutanımın bakışları doyurdu sağ olsun diyemedi tabi ki.

Melin hanım anlayışlı bir gülümsemeyle Mustafa’ya bakıyordu. “olur mu oğlum açsınız gelin yemek yiyin. Hem birçok yemek yaptım kim yiyecek onları.”

Mustafa yüzüne kocaman gülümseme kondurarak “Essah mı?”

Melin Hanım kahkaha atarak “Essah oğlum Essah.”

Karan Ali mahallelinin hoş geldin demesine karşı yüzünde minik oynamadan baş selamı vermekle yetindi. Gözleri bir anda biriyle kesiştiğinde birkaç saniye duraksamıştı. Hızla kendini toparlayarak annesinin peşinden gitti.

Barkın karısını da alarak eve gelmişti. Pars merakla “Sizce kimdi ki o?”

Pusat “Ne bilelim oğlum.”

Pars “Ama abi mahalleli tarafından çok seviliyor belli ki baksana.”

Barkın sert bir şekilde “kapayın çenenizi. İkinizde bana hesap vereceksiniz daha.”

Pars sertçe yutkunurken Pusat sessiz kaldı.

Yorgun olan karısını odalarına çıkarttığında ikiliye baktı “Benden habersiz bir kez daha karımı bir yere götürürseniz dediğim her şey lafta kalmaz bu sefer!”

Pusat, Barkın’ın kızmadı bittiğinde sıkıntıyla “Onlar geliyormuş.”

Barkın anlamaz bakışlarını Pusat’a yöneltti “Kimler?”

Pars alaylı bir ifadeyle “Kim olacak abi? Tabi ki ezelli düşmanlarımız!” Yüzü anında buruştu. O insanları hiç sevmiyordu. Allah affetsin ama cenazeleri olsa sadece yemek için giderdi.

Barkın anlamaya çalışırken bir anda şimşekler çaktı sanki beyninde “Ne işleri varmış burada?”

Pusat sıkıntıyla “Evlerine dönmek istiyorlarmış artık.” Bunca yıldan sonra neden geldiklerini anlamıyordu. Onca olan olaylardan sonra Kardelen’le karşılaşmak için gelmeleri çok ironiydi.

Yinede sakin olmaları gerekiyordu zira Kardelen geçmişini hatırlamadığı için işler sarpa sarabilirdi. Barkın düşünceler arasından kurtularak “Gidin dinlenin. Yarın uzun bir gün olacak anlaşılan.”

Karan Ali oturduğu koltukta boş bakışlar atıyordu. Mirza ve Melin Hanım ise neden böyle olduğunu bilmiyorlardı.

Mirza abisine “Abi sen iyi olduğuna emin misin?” İstediği yanıtı abisinden alamamıştı. Sadece halının desenini izliyor hiçbir kelime çıkmıyordu azından. Mirza abisinin halının desenini ezbere bildiğine emindi artık. Alaylı bir ifadeyle “Ne o abi halının desenleri ilgini mi çekti?”

Karan Ali uykudan uyanmış gibi baktı kardeşine “Ne?”

Mirza göz devirerek “Diyorum ki halıyı yeterince taciz etmedin mi?”

Karan Ali kaşlarını çatarak “Ne saçma sapan konuşuyorsun lan sen? Taciz maciz ne demek oğlum!”

Mirza yerine sinerken Melin oğlunun imdadına yetişti. “Oğlum, neler oluyor paşam. Sen bırakıp gelmezdin dağları şimdi ne oldu da geldin?”

Karan sıkışan kalbini umursamadan “Ne o gelmemi istemiyor muydunuz?”

Aslında ciddi değildi fakat sesi ciddi gibi çıkmıştı. Annesi de oğlunun böyle düşündüğünü sanarak “Saçma sapan konuşma Karan! Almayayım ayağımın altına bu yaştan sonra!”

Karan Ali sadece boş bakışlarla baktı annesin. Hiçbir tepki yoktu yüzünde. Herkes bir gariplik olduğunun farkındaydı. Yine de kimse soramıyordu.

Mirza karanlıkta oturmaktan sıkılarak televizyon kumandasını eline aldı. Mustafa hızla müdahale ederek “Konuşuyoruz ya Mirza’m ne diye açıyorsun şu gürültülü antin kuntin cihazı?”

Mirza kaşlarını çatarak baktı karşısındaki yeni tanıştığı adama “Abi ne diyorsun sıkıldım. Biraz televizyon izlemek benimde hakkım değil mi?” Kendini acındırarak “Bende çocuk değil miyim? İzleyemez miyim?” Kumandayı koltuğa atarak ayağa kalktı “Alın izlemiyorum işte!” Tripli bir şekilde odasına doğru gitti.

Melin hanım oğlunun arkasından “Hala büyümedi bu oğlan bir gün evlenmek istese kim kız verir buna?”

Karan Ali yerinden kalkarak “İyi geceler.” Mustafa da devremini takip etti.

Melin hanım arkalarından kaşlarını çatarak baktı. Bir iş vardı bunlarda. Nedense geldiklerinden beri tek bir ışık bile açtırmamışlardı. Yemeklerini bile karanlıkta yemişlerdi. Hayırlısı dedi Melin hanım. Hayırlısı neyse o olsun.

Mustafa aralık kapılı olan odaya girdiğinde Karan Ali’yi camın önünde dışarı doğru bakarken gördü. Sakin adımlara yanına yaklaştığında “Şimdi ne olacak devrem?” Yüzünü arkadaşına çevirdi “Daha ne kadar gizleyebilirsin? Sabah olduğunda biz istemesek de güneş doğacak.”

Karan Ali boş bakışlarını Mustafa’nın gözlerine sabitledi. “Belki de artık güneş doğmalıdır.”

Mustafa arkadaşının aklından geçenleri tahmin bile etmekte zorlanırken “Yapma devrem. Üzme yine kendini. Biliyorum zor ama böyle olma-“

Sözünü kesen şey arkadaşının onu boynundan tutarak duvara yaslaması oldu. Karan Ali ateş saçan gözlere arkadaşına bakarken gözü sanki hiçbir şey görmüyordu. “Ne biliyorsun lan sen! Hayatımı adadığım mesleğim elimden gitti! Bir ucubeden farkım kalmadı lan benim!” Kalbinin gösterdi “Acıyor lan.” Elli gevşerken “Çok acıyor oğlum…” Mustafa gevşeyen elden boynunu kurtardı, arkadaşına üzdüğün gözlerle baktı.

Karan Ali acıyla fısıldadı “Canım yanıyor ama kimse görmüyor…”

Kardelen kahkahalara boğulurken Barkın’dan kaçmaya çalışıyordu. “Yaa Barkın bırak peşimi!”

Barkın karısını yemyeşil çimenlerle dolu muazzam görüntüye sahip yerde kovalarken “Asla! Hep peşindeyim güzel sevgilim.”

Karısını tutuğu gibi kendisine çekecekken ikisi de yere düşmüştü. Barkın Kardelen’in üstüne ağırlık vermemek için yerden destek alırken, gözleri hala gülen karısındaydı.

Kardelen gülüşlerinin arasından “Barkın düştük.”

Barkın sevgi dolu bakışlarını karısından ayırmadan “Düştük sevgilim. Biz birbirime hep düştük.”

Kardelen yanaklarının yandığını hissederken anlında bir baskı hisseti. Bu baskı Barkın’ın anlıydı.

”Ben sana mecburum bilemezsin

Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

Büyüdükçe büyüyor gözlerin

Ben sana mecburum bilemezsin

İçimi seninle ısıtıyorum”

Attila ilhan.

“Kardelen, sevgim. Sana her baktığımda ellerim tenine değmediği için eksik kalıyor. Her dokunduğumda kokuna hasret kalıyorum. “

Gözlerini kıstıkça açtığında kendisine bakan yeşil gözlere baktı “Ben sana bir kere değil her defasında âşık oluyorum. Belki güzel başlamadı hayatımız ama bundan sonra güzel olması için uğraşacağım sevgilim. Benimle tekrar en başından başlar mısın? Bana eskisi gibi aşkla bakar mısın? “ Hafifçe ger çekildi “ Kalbin tekrar bana aşkla çarpar mı?”

Aşk dediler bana bir insan âşık olduğunda her şeyi yapar dediler. Neden diye sorduğumda ise kalp istediği için dediler. Bekle dedim nasıl anlarım âşık olduğumu. Anlayamazsın dediler kalbin seçer sen anlamazsın.

Kardelen iç ısıtacak gülümsemesini Barkın’a sunarken “Kalbim seni seçmiş Barkın. Bana sadece boyun eğmek düşer. Sen söyledin, biz önceden de birbirimize aşıktık. Şimdi tekrar o aşkı hissetmek için her şeyi yapmak isterim.”

Barkın karısının gözlerinde kaybolurken, Kardelen devam etti sözlerine “Yani sevgilim umarım bu kalp tekrar aşkımızı hisseder.” İlk hamle bu sefer Kardelen’den gelmişti. Barkın’ın dudaklarına uzun bir öpücük kondurmuştu. Barkın’ın tek gözyaşı dudakları arasında kayboldu.

Kalp tekrar hisseder mi eski aşkını? Yoksa yok mu olmuştur o aşk?

Kalp hisseder mi bilinmez lakin Kardelen kendisini bu denli seven adama çoktan bağlanmaya başlamıştı.

Pusat yaptığı yemeğin altını kapatırken kardeşinin söylenmesini duyuyordu. “Ya abi bu kız neden bana bakmadı? Hayır, yakışıklıyım, çekiciyim, karizmayım. Düşününce çokta mükemmel bir adamım.”

Pusat kardeşine döndüğünde “Oğlum kafayı mı yedin sen? Bu söylediğin kelimelerin hepsi aynı kapıya çıkıyor. Başka özelliğin yok mu aynı şeyler sayıyorsun.”

Pars saçlarını düzeltirken “Yani yakışıklı olduğumu kabul ediyorsunuz Pusat Bey?“

Pusat aşağı yukarı kardeşini kısaca süzdü. Yüzünü buruşturarak “Eskiden belki ama şimdi… İnek yalamış saçlarınla pekte yakışıklı gözükmüyorsun. Aksine ilk kez aile fotoğrafı çektiren on bir yaşlarındaki çocuğun saçlarını yapmaya çalışan annenin verdiği saç modeli bu.”

Pars abisine göz devirirken “Abi çizgi film izlemeyi bırakmalısın. Onlar gerçek değil!” Hızla mutfaktan çıktı.

Pusat ise çok çizgi film izlediğini düşünmüyordu. Genelde Kardelen’le çizgi filim izlemişliği var. Zaten Kardelen istemese o neden izlesin ki?

Barkın ve Kardelen’in uzun zamandır olmadığını fark ettiğinde kaşları çatıldı. Nerde olduklarını bilmiyordu ama Kardelen’in başına bir şey gelirse Barkın’ı yaşatmazdı.

Gerçi ne hakla yapacaktı ki? O artık Kardelen’in gözünde yeniden tanıştığı biriydi. Bu durum canını ne kadar yaksa da dayanmak zorundaydı. En azından bir süre.

Çalan kapıyla Pars’ın “Abi kapı!” Diye bağırmasını duydu.

Pusat “Bir kez söylenme de kalk kendin aç. Gerçi nerede sende o yürek!”

Pars üşengeç herifin tekiydi. Ama iş ortalık karıştırmaya geldi mi o zaman Pars’ı kimse tutamazdı.

Pusat kapıyı açmasıyla karşısında gördüğü insanlarla dişlerini sıktı.

Ne işleri vardı bunların burada?

Bölüm sonu.

Nasıldı?

Sizce kim geldi ya da kimler?

 

 

 

Bölüm : 17.03.2025 19:53 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...