3. Bölüm

2. Bölüm (Düzenlendi)

Asel Demirhan
demirhan_asel

 

 

 

 

 

Her daim acı çeken biri mutluluk nedir bilmez derlerdi. Derlerdi lakin aslında acıların bir çift yeşil gözle geçtiğini bilmezlerdi.

 

 

 

 

Genç kadın gözlerini açtığında genç adam gözyaşlarını tutmakta zorluk çekiyordu. Titreyen elleriyle karısına doğru ilerlediğinde, anlına bir öpücük kondurdu. Fısıltıdan farksız sesiyle, “Çok şükür...”

Allah dualarını kabul etmişti de sonunda dediği kadın gözlerini açmıştı. Kalbindeki ağrının hafiflediğini hisseden genç adam annesinin sesiyle kendine geldi. “Barkın oğlum git doktor çağır.”

Genç adam heyecandan ne yapacağını bileme halde olduğu için doktor çağırmak tamamen aklından çıkmıştı. Hızla doğrulan genç adam doktor çağırmak için odanın çıkış kapısına yönelmişti ki kapı açılarak doktor içeri girdi.

Doktor gülümseyerek “Evet hastamız uyanmış.” Genç kadına bakarak “Kendinizi nasıl hissediyorsunuz Kardelen hanım?”

Doktor hasta yatağının üzerinde bulunan dosyayı eline aldığında birkaç bir şeyler yazarken genç kadının cevabını bekliyordu. Lakin istediği cevabı bırakın genç kadın sesini bile çıkartmamıştı. Kaşları çatılırken muayene etmek için genç kadının yanına gitti. Gözlerine ışık tutmasıyla halen daha tepki alamazken içten içe düşündüğü şeyin olmamasını istiyordu. “Kardelen Hanım parmağımı takip eder misiniz?”

Genç kadın hala boş bakışlar atarken nereye baktığının bilincinde bile değildi. Kuru dudaklarını ıslatmaya çalıştığında pekte başarılı olamamıştı. Öksürük tutuğunda canı çıkarcasına öksürüyordu.

Genç adam endişeyle karısına bakarken öksürmesiyle kapalı pet şişeyi eline alarak içirdi. “Sevgilim iyi misin?”

Genç kadın kendisine endişeyle yaklaşan genç adamın kim olduğunu bilmiyordu. Suyunu içtikten sonra kendine gelirken sonunda dudaklarını aralayarak genç adamı yakacak kelimeleri kullandı. “Kimsin sen?”

İki kelime bir cümle bir insanın canını nasıl yakabilirdi?

Genç adam afallayarak genç kadına bakarken, genç kadının ondan uzaklaşmasıyla kalbi acıyla kavruldu. Dudaklarını aralayan genç adam zorlukla konuştu. “Sevgilim ben… Ben senin eşinim.”

Eş?

Genç kadın bu adamın ne dediğini anlayamıyordu.

Eşinim diyordu genç adam kendisine lakin genç kadın onu tanımıyordu. “Seni tanımıyorum.” İçindeki korku git gide artarken etrafın karanlık olması daha fazla korkmasına sebep oluyordu. “Işıkları açın lütfen.”

Genç adam olduğu yerde sendelerken genç kadının dediklerini anlayamıyordu. Gözlerinin kızardığını hissederken doktora doğru dönmüştü.

Doktor ise beklediklerinin gerçekleşmesi ve genç kadının aynı zamanda görmemesiyle içi sıkıldı. Gencecik yaşında hem göremiyor hem de hiçbir şey hatırlamıyordu belli ki. Kendisine bakan insanlara baktığında “Üzgünüm…” Sadece bunu söyleye bilmişti. Zira bir insana hele de bir eşe karısının göremediğini onu unuttuğunu söylemek oldukça güçtü.

Genç adam doktora doğru adım atarken, kalbinin her bir parçasının etrafa dağıldığını hissediyordu. “Ne demek istiyorsun doktor? Karım iyi değil mi? O… Ona bir şey olmadı de bana…”

Doktor genç adamın gözlerine bakarken ne diyeceğini bilemiyordu. Üzgün bir ifadeyle baktı “Baştan beri böyle bir şeyden şüpheleniyorduk ancak beklemediğimiz şey… Kardelen hanımın hem görmemesi, hem de yaşadığı her şeyi hafızasından silmesi.”

Genç adam doktorun dedikleriyle yerinde sendelerken dudaklarını aralayarak gerçek olmasından korktuğu soruyu sordu. “Geçici değil mi?” Sertçe yutkunurken “Karım beni görecek ve hatırlayacak değil mi doktor?”

Doktor sadece üzgün gözlerle bakabildi genç adama. Teselli cümlesi kurmakta zorlandı. Derin bir nefes alırken “Bilmiyorum Barkın Bey. Hafızasını geçici olarak kaybetmiş gibi görünüyor. Ama bu süre ne kadar süre sürer bilemiyoruz. Belki saniyeler belki aylar belki de yıllar sürebilir. Veya…”

Genç adam doktorun cümlesini tamamlamasını beklemeden “Veya mı?”

Doktor usulca başını sallarken “Veya hiç hatırlamaya bilir.”

Genç adam dolan gözler yüzünden başını eğerken, dişlerini sıkarak yumruklarını sertçe sıktı. Karısı göremiyordu yetmediği gibi hatırlamıyordu da! Kalbinde hançer varmış gibi hissediyordu genç adam. O hançer doktorun her söyledikleriyle daha da derinlere iniyor gibiydi. Başını yerden kaldırmadan “Peki ya görebilecek mi?”

Doktor bu soruyu bekliyordu lakin ne cevap vereceğini bilemiyordu. Önce test yapmalıydı. Belki de geçici körlüktü genç kadının yaşadıkları. “Bunun hakkında net bir bilgi veremem. Önce Kardelen Hanım’ı testlere yapmalıyız.”

Genç adam yerdeki başını usulca sallarken dolan gözlerini sıkıca yumdu. Çatallaşmış sesiyle “Ne gerekiyorsa doktor. Karım için ne gerekiyorsa yap!”

Doktor başını sallarken genç kadına döndü. “Kardelen Hanım sizi kontrol etmem gerek.”

Genç kadın deminden beri duyduklarıyla şaşırırken şiddetle karşı çıktı. “Hayır, test falan istemiyorum. Sadece gitmek istiyorum lütfen!” Genç kadın beklide şuanda hiç olmadığı kadar çok korkuyordu. Bu insanların kim olduğunu bilmemek, gözlerinin görememesi onu korkmasına sebep oluyordu.

Genç adam sevdiği kadının bu haliyle içi burkuldu. Sakin adımlarla ona doğru ilerlerken yatıştırıcı bir sesle konuşmaya başlamıştı. “Güzel sevgilim yapma ne olursun. Uğruna can verip can alacağım gözlerinden yaşlar akıtma.” Karınca hızından farksız genç kadına yaklaşırken “Korkma benden…”

Genç kadın, genç adamın ona yaklaştığını hissederken korkudan titrerken bedeniyle hastane yatağında gidebildiği kadar geriye gitmişti. Şiddetle bağırdı genç kadın “Git, gelme!”

Genç adam çaresiz bir şekilde genç kadına baktı. “Yapma böyle bebeğim. Seni böyle görmek kalbime hançer saplamaktan başka bir şey yapmıyor. Bırak sana kim olduğumu anlatayım bırak tekrar biz olalım.” Yanıyordu yüreği, kavruluyordu ağlamak için gözleri. Her daim titremeyen elleri bu kadına dokunmak isterken titriyordu.

Genç kadının ise bu sözlerden sonra korkusu geçmemiş aksine artmıştı. Hızla elini genç adamdan kurtarmaya çalışlarken, korkudan titreyen sesiyle. “İstemiyorum! Senin kim olduğun umurumda bile değil.” Gözyaşları sicim sicim akarken “Gitmek istiyorum, bırak beni!”

Ne kadar kolaydı gitmek istiyorum demek. Oysa karşısındakinin ne düşündüğünü hissetmeden…

Genç adam bu defa büyük adımlarla genç kadına yaklaşarak, ellerini sıkı bir şekilde tutu. “Asla bırakmam seni anladın mı?” genç kadın ellerini genç adamdan ne kadar kurtarmaya çalışsa da başarılı olamıyordu.

Genç adam ise karısının bu hareketini yok sayarak sıkıca tutuğu narin ellerini kalbinin üzerine sıkıca bastırdı. Anlını genç kadının titreyen anlına yaslarken, gözlerini sıkıca yumdu. “Görmüyorsun beli ki ama hissetmiyor musun senin için atan kalbimi?”

Genç kadın ellini çekmeye uğraşsa da her hareketinde genç adam daha sıkı tutuyordu. Kokudan titreyen dudaklarını araladığında “Seni tanımıyorum…”

İki kelimeydi ama genç adamın yüreğini yakan iki kelimeydi. Yıllardır evli olduğu karısının onu tanımaması kalbini yakıp kavuruyordu sanki. Derin bir nefes alırken yumuşak sesiyle “Tekrar tanışırız olmaz mı?”

Genç kadın ne diyeceğini bilemez haldeydi. Reddetmek için açtığı dudaklarını genç adamın sözleri kesti. “Hem oğlumuzla daha konuşmadın.”

Genç kadının kaşları derince çatıldı. Oğlumuz lafını duymasıyla aklına gördüğü kâbusu geldi. “Oğlumuz mu?”

Genç adam anlını karısının anlından uzaklaştırırken heyecanla konuştu. “Evet oğlumuz. Ömer Ali’miz.” Buruk bir gülümsemeyle “Senden benden bir parça... Aşkımızın meyvesi… Hep bu anı bekledik Kardelen. Oğlumuzda bende seni bekledik.” Sonda sesinin titremesine engel olamamıştı.

Seni bekledik.

Genç kadın kâbusunda duyduğu cümleler aklına geldiğinde sertçe yutkundu.

Gerçekten de evlenmiş miydi o halde?

Babamla seni bekliyoruz anne.

Oğlumuzla seni bekliyoruz.

Genç kadın o an beklide saçma bir karar vererek o adama inanmak istedi. Belki de doğruyu söylüyordu kim bilir? Ya da sadece ne yapacağını bilemediği, yardıma muhtaç olduğu için inanmayı seçmek zorunda hissetmişti…

Genç kadın zorlukla yutkunarak, titrek sesiyle “Onu görebilir miyim?”

Genç adam gözlerinin parıltılarıyla “Elbette, elbette görebilirsin. Hemen getiriyorum oğlumuzu.” Sesi heyecandan titrerken “O da çok üzüldüğü için ağlamasını görmeni istemedi. Bu yüzden dışarıda bekliyor. Hemen getiriyorum.” Gülümsedi, odadan çıktı.

Eşi ondan uzaklaşmadan bir şey istediyse hemen yapardı. Kardelen onun en kıymetlisiydi. Onun için dünyayı yakmak genç adam için bir hiçti.

Genç kadın bekledi bir süre bu adamının davranışlarını tartı. Belli ki doğruyu söylüyordu. Ama yine de hemen güvenemezdi tetikte olmalıydı.

Orta yaşlı kadın ise üzgün gözlerle izledi genç çifti. Oğlu ve gelini resmen acı çekiyordu.

Küçük çocuk annesinin iyi olmadığını duyduğu anda bahçeye kaçmıştı. Annesinin kötü olduğunu duymak onu daha çok üzüyordu.

Genç adam oğlunu bahçede bulduğunda hemen kolundan tutuğu gibi “Hadi Ali annen bekliyor.”

Ömer babasının ona Ali demesini bile takmadan heyecanla sordu “Beni mi soruyor?”.

Genç adam oğlunun o gelmeden önce konuştuğu adamın onlara baktığını fark edince sertçe ona baktı. Sonra oğluna döndü yumuşak bir şekilde “Evet oğlum annen bizi bekliyor. Hadi gel.”

Küçük çocuk hızla babasının elinden kurtuldu, annesinin kaldığı odaya koşmaya başladı. Eğer annesi onu görmek istiyorsa ne olursa olsun yanına giderdi.

Annesi iyiydi iyileşmişti sonuçta. Tabi onu ne kadar hatırlamasa da... Yine de aklına not etti beş tane çocuğa çikolata ve şekerlerinden vermeliydi sonuçta annesi iyileşmişti. Annesi onun tek değerlisiydi.

Genç adam son kez karşısındaki o adama sertçe baktı oğlunun neden bu adamla konuştuğunu anlamamıştı. Oğlu yabancılarla konuşan bir çocuk değildi. Hızla arkasını dönerek oğlunun peşinden gitti.

Ömer Ali hızla annesinin kaldığı odanın kapısını açarak, annesine sarılacak iken babası onu aniden kucakladı.

Genç adam endişeli bir ifadeyle “Yavaş oğlum! Annen daha yeni iyileşiyor.” Karısının rahatsız olmasını istemiyordu.

Genç kadın ani kapı açılmasıyla yerinden sıçramıştı. Ancak o adamın sesini duyunca bir nebzede olsun kendini rahatlatmaya çalıştı.

Genç adam oğlunu yere bıraktığında, Ömer Ali endişeli gözlerle annesine baktı. “Anne iyi misin?”

Küçük bir çocuk olabilirdi ancak oldukça da zekiydi. Annesinin iyi olmadığının da farkındaydı. Fiziksel olarak zaten iyi değilken ruhsal olarak da kötüydü annesi.

Genç kadın ne cevap vereceğini bilemedi.

Bunu fark eden genç adam oğlunu önünde eğilerek, kollarını tutup ona bakmasını sağladı. “Annen hasta oğlum bunu biliyorsun değil mi?”

Küçük çocuk usulca başını sallarken gözleri yavaş bir şekilde doluyordu. “İyi olacak değil mi? Annem beni hatırlayacak…”

Barkın oğluna buruk bir gülümseme sunarken “Elbette hatırlayacak annen oğlum.”

Hatırlamak zorundaydı… Karısının hatırlaması için her şeyi yapacaktı genç adam.

Bunu duyan Ömer Ali bir nebzede olsun rahatlamıştı ancak bu rahatlama babasının sözlerini devam ettirmesiyle tuzla buz oldu. “Aynı zamanda göremiyor da oğlum bu yüzden dikkatli olmalıyız.”

Ömer Ali’nin küçük kalbi babasının sözleriyle sıkışmaya başladı. Doktor hafıza kaybından bahsettiği an odayı terk ettiği için annesinin göremediğini bilmiyordu. Canı yanıyordu küçük çocuğun.

Annesi bir daha onu göremeyecek miydi?

Ali’m diyemeyecek miydi?

Peki, uslu bir çocuk olsa?

Oyuncaklarını dağıtmasa, yemeğini yese, annesinin dediği zamanda uyusa?

Annesi onu hatırlar mıydı?

Tekrar görmeye başlar mıydı?

Şu anda nerde olduğunu bile göremeyen annesi tekrar sevgiyle ona bakar mıydı?

Genç adam gözyaşlarının akmasını önlemeye çalışan oğlunu hafif bir şekilde sarsarak dikkati kendisine çekti “Tamam mı oğlum? Anneni üzmemeliyiz.”

Küçük çocuk yavaşça başını sallayarak babasını onayladı. Bunun üzerine genç adam oğlunun kollarını bırakarak, ayağa kalktı. Karısının solgun yüzüne bakarken “Sevgilim oğlumuz Ömer Ali’yle tanış.”

Genç kadın sesin geldiği tarafa bakıyordu ancak hiçbir şey göremiyordu.

Ne olur nasıl olur bilinmez ancak genç adam sevdiği kadını bırakmaz, bırakamazdı. Onu ondan almaya çalışan herkesin eceli olmaya hazırdı.

Eşine her şeyi sabırla anlatmaya, hatırlatmaya hazırdı.

Umuyorlardı ki eskisi gibi bir aile olabilsinler.

Ama Barkın bir şeyden emindi ki eskisinden daha güçlü bir aile olacaklardı.

Bölüm sonu.

Barkın?

Kardelen?

Ömer Ali?

Siz kardelenin yerinde olsanız ne yapardınız?

Bölüm nasıldı?

Üçüncü kez düzenlenmiş bölüm.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 01.09.2024 13:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...