5. Bölüm

4. Bölüm (Düzenlendi.)

Asel Demirhan
demirhan_asel

 

 

 

Kalbim acı çektiğinde senin canının yandığını hissediyordu. Bense bunu anlayamayacak kadar kördüm.

 

 

 

 

Yazar Anlatımıyla…


Genç kadın ağzındaki kurulukla uyanmıştı. Saat gecenin ilerleyen zamanlarındaydı. Genç kadın gözlerini açtığında o an görememesini karanlık olmasından kaynaklandığını düşünüyordu.

Üstünde hissettiği ağırlığı kenara doğru iterken o ağırlığın ne olduğunu umursamanmıştı. iki bacağımı yataktan sallandırırken sakince ayağa kalktı. Uyku sersemi haliyle mutfağa inmek için el yordamıyla yolunu bulmaya çalıştı. Ancak pekte başarılı olduğu söylenemez.

Çarpa çarpa da olsa bir şekilde mutfağa vardı. Hala uykusu açılmadığı için hiçbir şeyin farkında değildi. Gözlerinin karanlığı görmesi onun aklına göremediğini getirmiyordu.

Genç adam ise genç kadının yanından kalktığının bile farkında olmayarak derin bir uykunun içindeydi.

Genç kadın önce mutfak ışığını eliyle ararken, bir düğümleye bastığını tık sesinden anlamıştı. Yinede aydınlanmayan mutfağın elektrik gitmesi olabileceğini düşünmüştü. Sakin olmaya devam ederken el yordamıyla sürahiyi ve bardağı tezgâhın üstünden bulmaya çalıştı. Lakin ani bir şekilde sürahi yere düşerek, gürültülü bir ses çıkardı.

Sürahinin kırılma sesi sesiz evde yayıldı.

Bu yüksek ses nedeniyle genç adam aniden sıçrayarak uyandı. Eşinin yanında olmadığını fark eden genç adam endişeyle sesin geldiği yeri takip etti.

Aşağı kata indiğinde mutfaktan duyduğu ağlama sesiyle koşarak oraya gitti. Kalbi yetinden çıkacak gibi atarken koltuğu şeyin başına gelmesini istemiyordu.

Mutfağa girdiği anda yere çökmüş, dizlerini kendine çekmiş, ağlayan eşini görür görmez yanına çöktü. Korktuğu şeyin başına gelmesiyle ne yapacağını bilemez haldeydi.

Genç kadın ise ağlamaya devam ediyordu. Oysa sadece bir su içmek istemişti… Ama o onu bile beceremeyen kör bir kadındı artık. Kocası olduğunu söyleyen adama acı vermekten başka hiçbir şey yapamayacaktı.

Genç adam titreyen elleriyle ağlayan eşine sıkıca sarıldı. Kalbindeki acı sesine yansırken, “ Ağlama. Ağlama, sen ağlarsan ne yapsın bu Barkın. Sen ağladıkça şu yüreğim nasıl acıyor sevgilim. Lütfen ağlama.” Sevdiği kadın ağlıyordu ve o hiçbir şey yapamıyordu. Kendisini aciz bir adam gibi hissetmekten alamıyordu. Karısının her göz yaşında her iç çekişinde yüreğindeki ağırlık artıyordu.

Serçe yutkunarak sevdiğine sarılmaya devam etti. Genç kadın ise gözyaşlarını hatırlamadığı aşkınım göğsünde akıtı…

O gece genç kadın ağladı, genç adam teselli etti, küçük çocuk ise annesinin ve babasının acı çekişini mutfak kapısına saklanarak izledi, küçük gözlerinden gözyaşlarını döktü.


Gün aymaya başlarken genç adam sevdiği kadının ağlamaktan yorgun düşmüş bedenini uyanmamasına dikkat ederek, kaldırdı ve odalarına gitmek için uzun merdivenden çıkmaya başladı.

Derin bir iç çekerken sevdiğinin solgun yüzüne baktı. “Neden ağlamanı engelleyemiyorum. Neden yeşillerinde incilerin dökülüyor.”

Küçük çocuk çoktan anne ve babasına görünmemek için sabahın ilk ışığı çıkmaya başlarken odasına gitti.

Odaya geldiğinde sevdiği kadının saçlarından öperek, yatağa yatırdı, üşümesinden korkarak sanki kış ayındaymışlar gibi üstünü sıkıca örtü.

Genç adam o an bir söz verdi. Ne olursa olsun sevdiği kadının iyi olmasını sağlayacaktı!

Gün çoktan aymıştı. Hatta öyle ki öğle saatlerini bile geçilmişti. Ancak yinede genç kadın geçirdiği ağlama krizinden ve yaşadıkları yüzünden vücudu yorgun düştüğü için hala uyanamamıştı. Öyle ki genç adam saatler önce uyanmış olmasına rağmen, karısını uyandırmamak için sevdiği kadına sarılırken hiç kımıldamıyordu.

Artık bir şeyler yemesi gerektiğini düşünerek sakince sevdiği kadının saçlarını okşayarak uyandırmaya başladı. “ Bebeğim, sevgilim. Uyanmalısın artık.”

Genç kadın rahtsızca yerinden kıpırdandı, genç adama arkasını dönerek uyumaya devam etti.

Genç adam karısının bu haline gülümserken “Sevgilim eğer kalkmaz isen oğlumuz aç kalacak. Henüz oğlumuzun da bir şey yemediğini eminim ve aç olduğuna da eminim.”

Genç kadın ilk baş neler olduğunu anlamasa da hafızası bir bir yerine gelmeye başladı. Bu adamın kim olduğunu ve oğlumuz diye bahsettiği çocuğu hatırladı.Bir kaç gün önce kendisine kocası olduğunu tanıtan ve hiç yanından ayrılmayan adamdı. Sonra gece yaşadıkları olay geldi gözlerinin önüne.

Göremediği için bir bardak suyunu bile içememişti. Acıyla gülümsedi. Aciz bir insandı o. Yanında ki adama sadece acı verecekti… Bu adamın şu an onun yanında beden olduğunu bile bilmiyordu. Belkide sıkılma kenarda bırakacağı bir oyuncak olacaktı. Ya da genç adam ona gerçekten aşıktı.

Genç kadın içten içe itiraf edemese de ikinci seçeneği seçerdi. Zira kalbi daha fazla kırılmak istemiyordu.

Genç adam sevdiği kadının artık uyandığının farkındaydı. Ancak düşüncelere dalmış olduğunu da fark etti. Bu yüzden daha fazla üzülmemesi için “ Eğer hemen kalkarsan sana en sevdiğin çikolatalı krepi yaparım.”

Genç kadın kendisinin ne sevip sevmediğini de hatırlamıyordu. Burak’ın sevdiği yemeği sevdiği renkten bile haberdar değildi. Ancak kocası onun için sevdiğini söylüyorsa seviyordur öyle değil mi?

Sonuçta sevmediği güvenmediği bir adamla evlenmiş olamaz. Hele de küçük bir çocuk olmazdı.

Genç adamın ne yapmaya çalıştığını anlayan genç kadın oyununa dâhil oldu. Gülümsemeye çalışarak “ Hımm çikolatalı krep bayılırım.” Genç adama ne kadar yakın davranmak istese de henüz olmuyordu. Üstelik kocası hakkında dış görünüşünü dahil bilmiyordu…

Barkın sevdiği kadını kolları arasına çekerken, aşkla fısıldadı. “ Bende sana bayılırım sevgilim.”

Genç kadın utanmıştı ve birazda rahatsız olmuştu. Sonuçta tanımadığı bir adamın ona bu şekilde yaklaşması rahatsız etmişti. Hızla yerinden kalkarak “Ben çok acıktım hadi gidelim hem Ömer’de acıkmıştır.”

Genç adam karısının bu tatlı haline kocaman bir kahkaha bırakmıştı. Gülmesi kesilmeden “ Tamam sevgilim gidelim. Ama oğlumuz ona Ömer dediğini duymasın yolsa kıyameti kopartır.”

Ömer Ali annesinin ona her zaman Ali dediği için diğer ismiyle seslenmesinden pek hoşlanmazdı. Ama bir başkası Ali derse kıyameti kopartırdı. Bu isim sadece Kardelen kokulu annesine özeldi.

Genç kadın küçük çocuğun o hallerini hatırlayarak, gülümserken “ Haklısın.” Oğlu olsa da ona da yabancıydı ancak o küçük çocuğun sesini duyduğu ilk anı bırakın rüyasındaki o çocuk olduğunu düşündüğünden beri ısınmıştı.

Genç adam ayağa kalktı ve karısına yaklaşarak yatağa tekrar oturmasını sağladı. “ Sen otur sevgilim. Ben şimdi ikimizi de giydireceğim.” Eşinin kendi başına giyinemeyeceğini ve yardığımcıları henüz gelmediği için kendisinin karısının üstünü değiştirmesi iyi olurdu. Hem onlar evliydi ve bu doğal bir şeydi.

Genç kadın kocasının bu haline utanmıştı. İtiraz etmek için ağzını açacaktı ki,

Genç adam karısının düşüncelerini anlayarak, anlayışla.“Merak etme sevgilim sadece yardım edeceğim. Hem biz karı kocayız bu yüzden utanmana gerek yok.”

Genç kadın, genç adamın ona yardım etmesini istemiyordu ancak sesini de çıkaramıyordu. Ondan çekiniyordu ve bunun farkındaydı.

Genç adam odalarında bulunan giyinme odasına girdiğinde eşine ve kendine kıyafet seçmeye başladı.

Genç adam elinde tutuğu kıyafetlere bakarken, giyinme odasından yüksek bir sesle eşine seslendi. “Sevgilim çiçekli kazağını mı, yoksa gri kazağını mı giymek istersin?”

Genç kadın ona sorulan soruyu düşünmesine gerek kalmadan cevapladı “Fark etmez.”

“Nasıl olsa göremeyeceğim.” diye devam etti fısıltıyla. Ancak genç adam onun son dediğini duyamadı.

Genç adam koyu mavi dar kot pantolon ve çiçekli kazağı alarak, odaya döndü. Kıyafetleri genç kadının yana bıraktığında “Şimdi gidip kendime de kıyafet seçmeliyim.” eşinin saçlarından öptü “Sen kımıldama bir yere.”

Genç kadın sahte bir şekilde gülümsemekle yetindi. Zaten kalkıp nereye gidebilirdi ki? Göremediği için nereye gidebilirdi ki, ya da gidecek bir yeri mi vardı? Kör ve hiçbir şey hatırlamayan aptal ve zavallı biriydi o. Barkın’a sadece acı verecekti.

Genç adam giyinme odasından kendine de bir takım elbise seçti. Ne kadar genç adam ayrılmak istemese de işe gitmek zorundaydı.

Genç adam, genç kadının yanına döndüğünde “Hadi bakalım ikimizin de üstünü değiştirmesi lazım.”

Genç kadın dudaklarını araladığında “Şey ben kendim değiştirsem?” bir başkasının üstünü değiştirme fikri ona korkutucu geliyordu. Üstelik bu kişinin cinsiyeti erkekse daha da korkutucuydu.

Genç adam ilk kaşlarını çattı. “Sevgilim biz karı kocayız bu çok normal. Ben zaten seni her halinle gördüm.” Yüz ifadesi alaylı bir şekilde döndüğünde “Hem oğlumuz nasıl oldu sence?”

Genç kadın utançtan renk değiştirirken “Lütfen.”

genç adam karısının utangaç haliyle başını salladı. “Tamam kıyafetlerini senin giyebileceğin şekilde bırakacağım. Eğer yardıma ihtiyacın olursa seslenmen yeter bende banyoda olacağım.”

Genç kadın rahatladığını hissederken gülümsedi. “Teşekkür ederim.”

Genç adam sesiz kalarak eşyalarını aldı, banyoya girdi.

Genç kadın kapı sesi duyduğunda rahatlayarak üstünü değiştirmeye başladı. Ne kadar zorlansa da başarmıştı. Genç adamın bıraktığı gibi giydiği içinde düz giydiğini düşünüyordu.

Genç adam ise üstünü değiştirdiğinde, traşını olmuş tamamen hazırdı. Banyodan çıktığında karışımında hazır olduğunu gördü. Gülümseyerek genç kadının yanına doğru giderken “Hadi artık aşağıya inelim.”

Genç kadın sesin geldiği yöne doğru dönerken kalbi kül gibi atıyordu. Genç adamın dediklerini duyduğunda başını sallamakla yetindi. İkili yavaş bir şekilde aşağıya inmeye başladılar.

Genç adam, genç kadına bir şey olamadı için yavaş bir şekilde inmesinde yardımcı oluyordu. Tekrar karısına zarar gelsin isemezdi.

Mutfağa geldiklerinde, onun için bir sandalye çekip sakince oturmasına yardım etti. Kendiside mutfakta bulunan önlüğü üstüne geçirdi. Genç kadına döndüğünde gülümsedi. “Evet, Kardelen hanım çikolatalı krep dışında ne ister canınız.”

Genç kadın yalandan gülümsediğinde, düşünüyormuş gibi yapıp “Hım bilmem ki? Ömer Ali ne severse ondan yap.” dedi

Genç adam gülümsemesini sürdürürken “Oğlumuzda annesi gibi bir çikolata canavarı olduğu için, o da krep ister sevgilim. Senin canın başka bir şey istiyor mu onu söyle yeter.”

Genç kadın gülümseyerek “Tamam, o zaman çikolatalı krep ve melemen istiyorum.”

Genç adam yüksek sesle bir kahkaha atarken, “Melemen ve çikolatalı krep? Harika bir uyum sevgilim” diyerek işe koyulmaya başladı.

Genç kadın, genç adam güldüğü anda kızarmaya başlamıştı zaten. Dedikleriyle de tuzu biberi olmuştu.

Genç adam kahvaltıyı hazırlarken, küçük çocuk bir süre sonra aşağıya indi. Anne ve babasını gördüğünde yanlarına gitmeye başladı. Ancak babasını yemek yaparken görmek şaşırtıcıydı.

Genç kadın küçük ayak seslerini duyduğunda, mutfak kapısına doğru çevirdi yüzünü. Gülümseyerek “Ömer Ali gel hadi. Bak baban bize kahvaltı hazırlıyor.”

Şoku atlatan Ömer Ali annesinin yanına gitti. Genç kadın Ömer Ali’yi kucağına aldı ve yanağına bir öpücük bıraktı. Annesinin onu öpmesi ile Ömer Ali babasının yemek yaptığını unutup utanarak annesine saklandı.


Genç adam oğlunu fak ettiğinde “Ömer, oğlum hadi bana yardım et de kahvaltımızı hazırlayalım.”

Ömer Ali babasını onaylayıp, annesinin kucağından indi. Mutfakta dolabın olduğu yere gidip, kahvaltılıkları çıkarmaya başladı.

Genç adam ise onla ardım edemediği için kendini üzgün hissediyordu.

Her şey güzel giderken baba oğul kahvaltıyı hazırlarken, Ömer Ali reçel dolu tabağı yere düşürdü. Çıkan sesle hem annesi hem babası ona döndü.

Genç kadın korkuyla yetinden sıçrarken “İyi misin? Bir yerinde bir şeyin var mı Ali?”

Genç adam oğlunun yanına gittiğinde, Ömer Ali bir adım ger çekildi, korkuyla babasına bakmaya başladı. Titrek sesiyle “Özür dilerim.”

Genç adam oğlunu dikkatlice cam dolu yerden çekerek,“Sen iyi misin oğlum?”

Ömer Ali serçe yutkunarak gözlerini kaçırdı babasından. “İyiyim ama reçel düştü.”

Genç adam rahat bir nefes vererek “Sen iyisin ya başka bir şey önemli değil oğlum. Hadi annenin yanına geç. Cam kırıkları ayaklarına batmasın ben toplarım.”

Ömer Ali babasının sözünü dinleyerek annesinin yanına geçtiğinde, Kardelen tekrar oğluna iyi olup olmadığını sordu.

Ömer Ali ise annesinin yüzünü küçük elleri arasına alarak, anlına kokulu bir öpücük bıraktı “İyiyim annem endişelenmene gerek yok.”

Genç adam oğlunun bu haline gülümsedi.

Genç adam yerleri temizlediğinde, kahvaltı hazırlamaya geri döndü.

Her şey güzel bir şekilde hazırlanmış keyifli bir kahvaltıdan sonra, genç adamın artık işe gitmesi gerekiyordu.

Oturduğu sandalyeden kalkıp genç kadının yanına yaklaştı. “Benim işe gitmem gerek sevgilim.” diyerek saçlarını öptü.

Genç kadın üzülmüştü. Henüz konuşma fırsatları olmadığından birbirlerini. Daha doğrusu genç kadın onu tanımıyordu.

Gülümsemeye çalışarak “Tamam, ama dikkatli ol.”

Genç adam eşinin bu düşünceli haline içten bir gülümsemeyle “Merak etme sevgilim. Geldiğimde sana hatırlamadığın her şeyi anlatacağım.”

Genç adam hem oğluna, hem de eşine veda ederek çıktı. Kapıda evin yardımcısıyla karşılaştığında onu uyarmayı ihmal etmedi. Korumaları da uyardığında işe gitmek için hazırdı.

Barkın’ın aklı karısında kalacaktı ancak işlerini çabuk halletmeye çalışacaktı.

Zaman geçiyordu. Ama beklenen zamana daha çok vardı.

Bölüm sonu.

Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?

Bölüm : 23.09.2024 11:56 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...