21. Bölüm

13.2 Bölüm (+25 cinsel şiddet içeriklidir, 25- için yasak bölümdür.)

Fatma Tuncay
demirkalem

+25 şiddet ve cinsellik içerir lütfen yaş sınırına göre, uygun olan bölümden devam ediniz!

 

"Seni öpmek istiyorum Melek."

"Bırak Emre, saçmalıyorsun biz arkadaşız."

"Ne var bir kez benimle denesen, belki hoşuna gider, belki sende seversin."

"Ne!", diye haykırdım ve yüzüne tokat attım ama hala kollarından kurtulamamıştım. Tokatım onu hırslandırmış, öfkelendirmişti.

"Benim yerimde Onur olsaydı, zevkten inlerdin kollarında değil mi?", dedi. İğrençleşmeye başlamıştı.

"Emre, saçmalıyorsun sakinleş, lütfen konuşalım."

"Hadi ama onunla da arkadaşsın birlikte kaç kez kampa gittiniz ..."

"Emre lütfen sen kendinde değilsin lütfen!", tüm bedenimi sarmıştı korku, titremeye başlamıştım. Bu karşımdaki Emre olamazdı!

"Kendimdeyim ben! Sen değilsin, görmüyorsun daha fazla sabrım kalmadı yeter artık bastıramıyorum duygularımı. Onur yok gitti bak, olamazdınız onla. Bizim dünyamıza ait değil. O hayalden uyan artık. Ben varım burada, ben gerçeğim. Bitiyorum senin için..."

"Emre! Emre dur lütfen."

Ağlamaya başlamıştım beni kaldırıp koltuğa fırlattı. Üzerindeki gömleğin düğmelerini koparmak istercesine yakasından tutup çekiştirerek açtı ve üzerinden çıkarıp rast gele bir yere fırlattı. Duracak gibi değildi, şaşkınlıktan ne yapacağımı kestiremiyordum. Ben konuştukça onun öfkesi artıyordu.

"Emre yalvarırım dur yalvarırım."

Bileklerimi kafamın üzerde birleştirip bedeninin ağırlığını üzerime bıraktı. Dudaklarıma dudaklarını bastırmak istediğinde başımı boşluğa çevirdim. Bu kez de dudaklarını kulağıma yaklaştırdı.

"Neden, neden ben değil de o.", diye fısıldadı. Nefesini kulağımda hissetmiş iğrenmiştim.

Emre'nin Onur'a ve bana takıntılı olduğunu şimdiye kadar fark edememiştim. Onur'la aramızda sandığı gibi bir ilişki yoktu. Evet Onur'a aşıktım, onunla defalarca kez yalnız kalmıştık. Evet onun kollarında olmaktan zevk de duyardım ama o bir kez olsun bana kadınmışım gibi yaklaşmamıştı.

Başımı okşardı Onur benim. Düştüğümde yaraladığım dizime üflerdi. Kan şekerim düştüğünde en sevdiğim çikolatalı dilim pastayla gelir elleriyle yedirirdi.

Kampta hep ayrı çadırlarda kalmıştık. Tatiller de hep ayrı odalarda kalmıştık. Hiç sırnaşmamıştı bana, gözleri gözlerimden başka yere kaymamıştı hiç.

Ağladığım zamanlarda göğsünde sakinleştirmişti beni ama teselli ederken kollarıyla bir kez olsun belimden sarmamıştı. Elleri hep sırtımda omuzuma yakın yerdeydi...

İğrenç cümlelerini kulağıma fısıldadıktan sonra, dilinin ucunu yanağımda gezdirdi ve tekrar kulağıma yaklaşarak, kulak mememi emmeye başladı.

"Lanet olsun dur Emre!!! Yapma!" yalvardım dinlemedi.

Peki sesimi başka duyan da mı yoktu?

Direnemeyecek kadar sarhoştum. Neden bu kadar içmiştim, neden Emre'ye bu kadar güvenmiştim. Neden bu kadar aciz ve aptaldım.

"Kurtarın beni!"

Bileğimi tutan ellerinin gevşediğini hissettim, vazgeçiyordu. Durmuştu.

Ellerimi bırakıp üzerimde doğrulmaya başladı bende dirseklerimden destek alıp doğrulmaya çalıştım ama hayır.

Zannettiğim gibi değildi elleri pantolonun kemerine gitmiş kemerini çıkarıyordu. Kendisini tekrar ittim dengesiz oturuyordu üzerimde, geriye savruldu. Kapıya koştum açmak istedim ama kilitliydi. Sadece bir miktar uyumuştum ne zaman kilitlenmişti bu kapı.

"Lanet Olsun!"

Kapıyı yumruklamaya başladım. Bağırdım, yardım etsinler diye güç buldukça bağırdım ama kimse duymadı beni. Ben kapıyı zorlarken Emre saçlarımdan tutup beni geriye doğru çekti.

"Kimse duymaz boşuna yorma kendini benimsin bu gece. Artık sabrım kalmadı Melek. Bence direnmek yerine zevk almaya bak."

Kollarımı arkamda birleştirip kemeriyle bağladı, ben bağırmaya devam ederken o benden çalmaya çalıştığı şeyin peşindeydi.

"Bu kadar aciz misin? Yapma..." ne desem umurunda olurdu ki, artık tükenmiştim.

Başım dönüyordu, çok sarhoştum. Direnmeye bile gücüm yoktu oda farkındaydı da buna rağmen kemeriyle bileklerimden bağlamıştı beni.

Bir eliyle bağlı bileklerimden diğer eliyle de kavradığı saçlarımdan tutarak masaya doğru arkamdan ittirerek yürüttü beni. Bedenimi yüz üstü masaya yasladı. Erkekliğini kalçama sürtüyordu. Boştaki eliyle bedenimi yokluyor kendisine zevk veren yerlerimde oyalanıyordu. Güç buldukça bağırıp yardım dileniyordum, bir umut sesimi duyurmaya çalışıyordum. Nafile ben direndikçe o daha da agresifleşiyordu.

Canım acıyordu, sırtıma bir eliyle baskı yaparken diğer eliyle elbisemin eteğini sıyırmaya başlamıştı. Kulaklarım çınlıyordu, hırçınlığım geçmişti de acizce yalvarıyordum. Hıçkırıklarla ağlaya ağlaya durması için yalvarmaya devam ettim. Belki durur diye ümit ettim.

"Emre yalvarırım yapma lütfen yalvarırım."

Dinlemedi!

Erkekliğini hissettim tenimde, odaya girdiğimizde alkolün etkisiyle yanan bedenim şimdi buz kesmiş üşüyordu. Nefesimi tutmuştum, bedenimi kastım ama o durmadı zorlayabildiği kadar zorladı ve tüm iğrençliğini bulaştırdı bana

"Siktir! Bakire miydin!"

Daha da hızlandı darbeleri. Artık direnmek de konuşmak da faydasızdı. Tüm kirini akıttı bedenime. Tüm iğrençliğini.

Kulaklarımın çınlaması şiddetini arttırdığından onun iğrenç soluk alışverişlerini artık duymuyordum. Ben acı çekerken onun zevkten inleyişini iyi ki de duymuyordum!

Başım dönüyordu, kusacakmış gibiydim kusamıyordum, bayılacak gibiydim bayılamıyordum. Bitmiyordu kâbus, bitmiyordu bu işkence.

Bedenimden ruhum çıkmış gibiydi. Bir cesedin içindeydim her şeyi görüyordum, duyuyordum ama hareket edemiyordum.

Neden kimse yoktu sesimi duyacak. Bana bunu neden yapıyordu.

Neden, neden! Neden!

Sevgi miydi bu, arzu muydu? Bu nasıl bir açlıktı? Nasıl bir gözü dönmüşlüktü.

Hiçbir şeyim olmasın isterdim ben. Hiçbir şeyim olmasın ama bedenim, sadece bedenim bana ait kalsın isterdim.

İçimde çığlıklar kopuyordu da tek bir çıt sesim çıkmıyordu dudaklarımdan. Neden sesim kesilmişti, neden bağıramıyordum?

Dursun artık dursun!

Durmadı! Yetmedi benden çaldıkları.

Bileğimi çözdü, pelte gibi olmuştu bedenim. Çuval gibi sırtladı ve beni o lanet deri koltuğa yatırdı.

İğrenç kokusunu bedenimi çırılçıplak soyup tenime bulaştırdı.

Neydi bedenimle alıp veremediği? Bu öfkeyi, bu nefreti hak edecek ne yapmıştım ben ona.

Karşısında cesetten farksızdım ki bununla mı tatmin ediyordu kendini. Bunu bana neden yapıyordu. Neden!

Gözlerimi kapatmış dudaklarımı birbirine bastırmıştım.

Bacaklarımı beline doladı. Bedenim kasılmıştı hareketsizdim ellerimi kaldırdı avuç içlerimi göğsüne bastırdı ve sürmeye başladı, benden karşılık vermemi istiyordu. Bedenim bana ait değildi ki artık, yitmiştim.

Bu kez de benim tepkisizliğime öfkelenmişti.

"Kasma kendini !",dedi öfkeyle bedenimi zorlarken.

Durması, bitmesi için dualar ediyordum içimden. Durmadı, sanki hiç durmayacakmış gibi bedenimi sömürmeye devam etti.

Gözlerimden kulaklarıma akan sıcak damlaları hissediyordum ama o kadar hassaslaşmıştı ki bedenim keşke sadece gözlerimden süzülen damlaları hissetseydim dedim içimden. Üzerimde ki adamı değil. Onun mahremimi zorlayan ellerini, boynumu yalayan dilini, erkekliğini, kokusunu iğrençliğini değil.

Tüm duyularım körelsin istedim, hiçbir şey hissetmeyim istedim, canım artık acımasın istedim.

Lanet olsun ölmek istedim, hiç var olmamış olmayı istedim.

Bunlar gerçek olamazdı, olmamalıydı gerçek olmasın istedim.

Bu bir kabustu uyanmak istedim, bitsin istedim. Bitsin dursun.

Durmadı gözlerim kararmıştı, sonunda beni bu iğrenç mahluktan kurtarmaya Azrail mi gelmişti, gelsindi.

Ölümle sarılmak istedim!


 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 23.11.2024 11:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...