
Marketten içecekleri aldıktan sonrasında Alkan arabaya yüklerken ben de kafeden sandviç ve kahve almıştım hızlıca. Acıkmaya başlamıştım ve evdeki telaştan yemek yiyeceğimi zannetmiyordum.
Yanına gittiğimde yerdeki son parçayı da arabaya yerleştirirken “geldin mi?” dedi.
“geldim, nasıl kahve içersin bilmediğimden sade aldım.” Dedim kahve uzatırken.
“bir tanesin yenge, hadi gidelim.” Dedi. Arabaya binerken. Ben de yanına geçerken ona bir de sandviç çıkartıp uzattım. Kahvesini bölmeye koyarken “sen olmasan beni düşünen yok valla, ben de kahvaltı yapmamıştım. Bu arada abime benim almadığımı söylemesen olur mu, kemiklerimi kırar. Benim aklımdan çıktı tamamen.” Dedi.
Onun bu duygusal konuşmasına gülerken ben de sandviçimi yiyip bir yandan da kahvemi yudumladım. “dert etme, aramızda.” Dedim.
Tek elle araba kullanması, özellikle köy yolunda biraz gerilmeme sebep olsa da onun buna alışkın olduğunu görmek biraz rahatlatıyordu. Kaza geliyorum demezdi ama olsun.
Biz köye varana kadar sandviçler bitmiş, kahvelerimizi yudumluyorduk. Gerçekten buna ihtiyacım vardı. Kahve bambaşka bir boyuttu benim için.
Alkan tekrar düğün evinin önünde dururken arabadan indim. Orada duran gençleri çağırdı önce. Onlar elden ele taşıyarak eve sokarlarken ben sadece izlemekle yetinmiştim. Zaten hava soğuktu. Gece yine biraz kar yağmıştı.
Alkan’ın burada işi bittikten sonrasında bana bakarken “hadi yenge eve geçelim.” Dedi.
“olur.” dedim direkt arabaya binerken. Burada yabancı olduğum aşırı belli olduğundan dikkatlerin üzerimde olması rahatsız ediciydi.
Alkan evin önüne arabayı park eder etmez evden Can çıkarken arabaya doğru yürümeye başladı. Biz de arabadan inerken gülümsedim.
Yanıma gelip kolunu omzuma atarken saçlarıma bir öpücük bıraktı.
“bir şeyler yedin mi?” diye sordu.
“yedik, sen ne yaptın, uykunu alabildin mi?” dedim konuyu değiştirirken.
“aldım, keşke beni de uyandırsaydın.”
“kız sabah seni uyandırmaya gelmiş, sen biraz daha uyuyacağım demişsin. Bütün işleri annem bana kitledi senin yüzünden. Sabahtan beri aşağı yukarı koşuyorum.” Dedi Alkan.
“gördük, yengeni de yanında sürüklemişsin. Kendi başına halledemiyor musun kendi işini?”
“ben istedim yardım etmek, çocuk kan ter içinde kalmış. Seni çağırıyordu, sen de uyuyordun. Ben de yardıma gittim.” Dedim.
“yürü be yengem, kendi gelseymiş senin yerine.” Dedi Alkan.
“Alkan, dayak yemeden gir içeri, buz gibi olmuşsun sen de, hadi.” Dedi eve ilerlerken.
İçeri girdiğimizde Ayşe anne hala mutfakta bir şeyler yapıyordu. Cemre’nin de geldiğini görünce gülümsedim.
“hoş geldin abla.” Dedim yanına gidip sarılırken.
“asıl sen hoş geldin, hemen işlere koşturmuşsun.” Dedi sıkıca sarılırken.
“yardım ettim sadece, nasılsın? Bebiş nasıl?” dedim göbeğine bakarken.
“iyiyiz, sen nasılsın?”
“ben de iyiyim şükür.” Dedim gülümserken.
“yanında belki yoktur diye sana birkaç elbise getirdim. Yatağın üzerine bıraktım.” Dedi.
Önce şaşırırken sonra mutlu oldum. “çok teşekkür ederim, bir tane elbisem vardı, o da çok uygun değildi ama giyecektim. Birtanesin.” Dedim yanağından öperken.
“olur mu öyle, sana yakışırlar hepsi eminim ama düğüne az kaldı, hazırlanmaya başlasak mı?” diye sordu.
“aslında banyo müsaitse ben önce bir duş alsam.” Dedim sessizce.
“tamam, sen hızlıca gir çık. Ben de odamdayım. Birlikte hazırlanırız.”
“gelin görümce anlaşması da başka bir şey oluyormuş abi. Bir taneydi iki oldular.” Dedi Alkan gülerken.
“ikisi de benim bir tanem.” Dedi Can ikimize de kolunu omuzlarımıza atarken. Saçlarımıza da birer öpücük kondururken ben de fırsattan istifade beline sarıldım.
“hadi ama, vaktimiz azaldı.” Dedi Cemre hemen kolumdan tutup beni çekerken.
Onunla yukarı kadar çıkarken getirdiği elbiselere bayıldım desem yeriydi. Tam bana görelerdi ve hepsini sırayla giysem yeriydi.
Elbiseleri önce üzerime tutarken aynada bir kendimi kontrol ettim. Sanırım siyah elbiseyi giyecektim. Kadife kumaşı, köşeli göğüs dekoltesi, yere kadar uzanan etekleriyle efsaneydi. Yeteri kadar uygun bir elbiseydi de.
“sanırım siyah sana uygun.” Dedi elimde hala baktığım elbiseye bakarken.
“ben aşık oldum elbiseye birazcık, bunu giyebilir miyim?” diye sordum gülümserken.
“hepsini senin için getirdim, tabiki de giyeceksin.” Dedi.
Mutlulukla bir kere daha sarılırken elimdeki elbiseyi ve eşyalarımı alarak aşağı kata indim. Sadece 10 dakika süren bir duşun ardından elbiseyi giyerken saçlarımı yapıp hızlıca yukarı çıktım tekrar.
Odaya girdiğimde Cemre bana kocaman olmuş gözlerle bakarken “çok güzel olmuşsun.” Dedi.
“teşekkür ederim, sen de çok güzel olmuşsun.” Dedim üzerindeki elbiseye bakarken. Kocaman göbeğinden dolayı biraz daha uçuş uçuş bir elbise tercih etmişti.
“makyajımı sen yapabilir misin rica etsem, senin yaptığın makyajları çok beğendim.” Dedi.
“zevkle.” Dedim gülümserken. O aynalı masanın önüne otururken kendi malzemelerini çıkartmıştı ama makyajı riske atmak istemediğimden kendi malzemelerimi kullanmıştım. Sadece fırçalar ve ruj ona aitti.
Makyajı bittiğinde kapalı gözlerini açarken aynaya bakıp ağzı açık bir şekilde kendine baktı.
“ben hiç bu kadar güzel olduğumu hatırlamıyorum. Düğünümde bile bu kadar güzel makyaj yapılmadı.” Dedi heyecanla.
“sadece doğru malzemeler tercih edilmeli, gerisi biraz teknikle halloluyor.” Dedim gülümserken.
“hadi, sen de yap, nasıl yaptığına bakacağım.” Dedi yerinden kalkıp beni oturturken.
Kendi fırçalarımı kullanarak makyajımı yaparken ona nasıl yaptığımı ve birkaç ufak tüyo da vermiştim. Kendi makyajım da çok güzel olurken o da bunu onaylayan sözler söylüyordu.
Parfümümü sıkıp ardından saçlarımı bir tür daha düzeltirken hazırdım. Her şey gerçekten çok güzeldi.
Cemre çantasından siyah bir çanta çıkartırken bana uzattı. “çantasız olmaz.” Dedi.
Gülümserken “çok teşekkür ederim.” Dedim. hemen içine birkaç makyaj malzemesi ve telefonumu koyduktan sonrasında kapattım.
“kaç numara ayakkabı giydiğini bilmiyorum ama senin için topuklu da getirdim, girişteler.” Dediğinde hayran hayran ona baktım.
“sen gerçekten dünyadaki en müthiş abla olabilir misin?” dedim heyecanla. Kendi ablamdan daha çok düşünmüştü beni.
“sadece yardım.” Dedi gülümserken.
Aynanın önüne bıraktığım, Can’ın hediyesi kolyeyi takacakken beni durdurdu.
“annemin bir sürprizi olabilir, onları takma istersen. Benden duymadın ama.” Dedi.
Ne diyeceğimi bilemezken “abla ya.” Dedim mahcupça.
“şşt, adettendir. Biz gelinlerimize her zaman hediye alırız.”
“ben size hediye getiremedim ama acele olduğundan, utandırıyorsunuz beni.”
“sen geldin ya, bize yeter. Bizim için sadece Can mutlu olsun yeter ayrıca. Onu mutlu ediyorsan gerisi önemsiz.” Dedi.
O anda kapı tıklanırken birbirimizle bakıştık.
“gel.” Dediğimde takım elbiseyle Can odanın kapısını açarken gözlerimi ondan alamadım adeta. Aşırı derecede yakışıklı olmuştu.
“ben aşağıdayım gençler.” Dedi Cemre abla odadan çıkarken.
Can odaya girip kapıyı kapatırken yanımda gelip belimden kavradı. Ellerim boynunu bulurken nazik bir şekilde yanağıma tüyden hafif bir öpücük kondurdu.
“çok güzelsin.” Diye fısıldadı.
“çok yakışıklısın.” Dedim ben de parmak ucumda yükselip yanağına bir öpücük bırakırken.
“çıkalım mı?” dedi benden uzaklaşmak yerine daha çok yaklaşırken.
“çıkalım.” Dedim.
Alnıma bir öpücük kondururken yavaşça geri çekildi. Elimden tutarken birlikte aşağıya indik. Herkesin girişte toplandığını görmemle gülümsedim.
“hazır mısın kızım?” dedi Ayşe anne.
“hazırım.” Dedim gülümserken.
Elinde kadife bir kutuyla gelirken “beğenecek misin bilemiyorum ama bu senin için.” Dedi.
Kapağını açtığında hasır set beni karşılarken bakışlarımı Ayşe anneye çevirdim hemen.
“çok güzel, çok teşekkür ederim.” Dedim sıkıca sarılırken.
“bizim burada gelinlerimize bu alınır, sana da çok yakışacağını düşündüm. Can, yardım et de taksın kız.” Dedi Ayşe anne.
Can kutudan gerdanlığı çıkartırken nazikçe taktı. Kelepçeyi de takmamda yardımcı olurken setten gözlerimi alıp gözlerimin içine bakan Can’a çevirdim.
“çok yakıştı.” Dedi.
“benim kızım çuval giyse yakışır.” Dedi Serdar baba.
“teşekkür ederim.” Dedim gözlerimi ona çevirirken.
“e hadi, geç kalacağız.” Dedi Serdar baba evden önce çıkarken.
“küpelerini sen arabada takarsın.” Dedi Ayşe anne kutuyu bana uzatırken.
Elinden alıp “tamam, çok teşekkür ederim tekrardan anne.” Dedim sarılırken.
“rica ederim yavrum. Artık sen de benim evladımsın.” Dedi o da bana sarılırken.
Herkes evden tek tek çıkarken sırayla olan topuklulara baktım. İçinden beğendiğim bir tanesini alırken ayağıma giyindim. Ayakkabı numaralarımız aynı olmalıydı. Ya da denk geldiğinden topuklu ayağıma olmuştu.
Arabaya biner binmez ilk işim küpelerimi de takmak olmuştu. Set aşırı derecede hoşuma gitmişti.
“şimdi tam bir Karadeniz gelini gibi gözüküyorsun.” Dedi Can.
“ben zaten Karadenizliyim canımın içi.” Dedim gülümserken.
“biliyorum ama önceden Karadeniz kızıydın şimdi Karadeniz’e bir de gelin geldin. Öyle düşün.”
“ayrım farklı diyorsun.”
“tabiki.” Dedi gülümseyerek arabasını kullanırken.
Bölüm Sonu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 43.47k Okunma |
3.48k Oy |
0 Takip |
103 Bölümlü Kitap |