
“bir daha ben bu evdeyken, Birce buradayken Ecrin bu eve adımını atmayacak. O kızın hislerini bile bile buraya kadar sokamazsınız.” Dedi Can. Ses tonu yüksek olmasa da sinirli olduğu anlaşılıyordu.
“Can, Birce’nin yanında ayıp oluyor kıza.” Dedi Cemre abla.
“sabahki olanları görseydin bunu demezdin abla. Birce bunu fark edemeyecek birisi değil zaten. Bu durum sıkmaya başladı artık, çok rahatsız oluyorum bilginize.” Dedi Can.
“Birce, sen Can’ın sinirine bakma. Ecrin iyi kızdır aslında ama biraz kıskançtır, paylaşamaz. Biliyorum, Can da senin sevgilin zaten onu seninle paylaşmaya ihtiyacı yok ama laf anlatılmaz bir kız. Sen onun kusuruna bakma. Bu durumu fark etmeni bile istemezdim.” Dedi Cemre abla.
“sorun yok abla, senlik bir durum da değil zaten. Tatlı canını sıkma. Can’la bu konuyu konuştuk biz, haberim var benim.” Dedim.
“yine de rahatsız edici ve rahatsız olduğunun da farkındayım.”
“önemli değil.” Dedim gözlerimi yumup açarken.
“benim için önemli ama. Ben sevdiğim kadını bu eve rahat getiremeyecek miyim? Kızı üzmek dışında bir şey yapamadım.” Dedi Can hala öfkesini zor kontrol ederken.
“Can, ben gayet keyifli zaman geçirdim. Böyle düşünme lütfen.” Dedim araya girerken.
“o senin güzel kalbinden. Ben istediğim gibi seni ağırlayamadım.” Dediğinde başımı olumsuzca salladım.
“hiç görmediğim şehri bana gezdirdin, dünya tatlısı ailenle tanıştırdın ve bunlar gerçekten yeterli. Yaşananları da boş ver.” Dedim.
“üzme kızı Can, hala seni düşünüyor burada zaten.” Dedi Cemre abla.
Can dudaklarını ısırırken aklıma gelen şeyle gözlerim resmen yerinden çıkacaktı.
“müsadenizle.” Dedim arkamı döndüğüm gibi hızla salondan çıkarken. Resmen merdivenleri seke seke çıkarken odaya girdim hızlıca. Arkamdan Can da gelirken ne olduğunu anlamaya çalıştı önce.
Aynanın önündeki Ayşe annenin hediye ettiği setin kutusunu açarken arkamı dönüp Can’a baktım.
“bilekliğim yok.” Dedim.
“nasıl yani?” dedi şaşkınca.
“yok işte, evden çıkarken senin hediye ettiğin takımları taktım. Annemin hediyesini de kutuya yerleştirdim.” Dedim kutuyu gösterirken.
“o kadar ileri gitmiş olamaz.” Dedi şaşırırken.
“iftira atmıyorum ya Can.” Dedim kutudaki sadece kolyeye bakarken.
“ne oldu çocuklar?” diye Ayşe anne de odaya girerken kutuyu Can elimden alıp annesine gösterdi.
“kolye burada ama bileklik de yok.” Dedi Can.
“yok artık.” Dedi Ayşe anne şaşkınca. “kızım başka bir yere koymuş olmayasın?”
“dışarı çıkarken seti kutuya yerleştirip Can’ın hediyesini taktım. Kutuya koyduğuma eminim.” Dedim.
“belki başka biri almıştır, hemen kıza yüklenmeyelim.” Dedi Ayşe anne.
Can sinirle gözlerini kapatırken “tamam anne, sen bu seti de al şimdilik. Kaybolanı bulursan buraya bırakırsın tekrar. Ben Birce’ye başka set alacağım zaten.” Dedi.
“Can, saçmalama.” Dedim araya girerken.
“olmaz kızım öyle, alsın tabiki.” dedi Ayşe anne.
“sadece kolyeyi de takarım, ben çok beğenmiştim bu seti.”
“ben sana aynısından bulamasam da benzerini alacağım. Setsiz olmaz güzelim.” Dedi Can.
“sen ver bana onu.” Dedi Ayşe anne kutuyu kapatıp alırken. “kusura bakma kızım, sen toparlan biraz konuşalım.”
“tamam.” Dedim gerilirken. Bugünkü konuşmak istemesinden sonra duyacaklarıma hazır mıydım bilemiyordum. Ne hakkında konuşacaktık, orası da meçhuldü.
Ayşe anne odadan çıkarken Can’ın bakışları bana döndü.
“bütün hepsini at, olur mu?” dedi yanıma yaklaşırken. Dudaklarını alnımla temas ettirirken kollarımı beline sardım hemen. “özür dilerim.”
“sen bir şey yapmadın ki, özür dileyip durma.” Dedim biraz daha yanına sokulurken.
“böyle şeyler olmasını istemezdim. Sana karşı çok mahcubum.”
“hayatımdaki en güzel günleri yaşattın.” Dedim ellerimi yanaklarına yerleştirirken. “bir daha bu konu hakkında konuşmayalım.”
“ballim.” Dedi beni belimden tutup kaldırırken. Bacaklarımı düşmemek için beline sararken başımı omzuna yerleştirdim.
“çok az vaktimiz kaldı.” Diye mırıldandım.
“biliyorum ama seni böyle taşımak çok hoşuma gidiyor.” Dedi. Güldüğünü anlayabiliyordum.
Başımı omzundan kaldırırken yanağına bir öpücük bıraktım. “hadi ben de hazırlanayım artık.” Dedim.
Beni yavaşça yere bırakırken yatağın üzerindeki kazaklarıma üzgünce baktım. Hepsini bir kenara yerleştirirken Can saçlarımın arasına bir öpücük kondurup odadan çıktı.
Kalan her şeyimi bavula yerleştirdikten sonrasında aynada, üzerime giyindiğim rahat eşofman takımlarıma baktım. Saçlarımı da düzelttikten sonrasında hazırdım. Bavulumu alıp dışarı çıktığımda Ayşe annenin balkonda olduğunu görünce yanına gittim.
“anne, konuşmak istemiştin.” Dedim çekingence.
“gel kızım.” Dedi gülümserken.
Yanına geçerken birlikte camdan dışarıda olan manzaraya baktık.
“Can benim için çok başkadır. Küçüklüğünden beri çok hırslı bir çocuktu. Aklı fikri her zaman futbolda oldu. Çok vazomu kırmışlığı vardır.” Dedi o günleri hatırlamışçasına gülerken. Beni de gülümsetirken konuşmasına kaldığı yerden devam etti. “uzun zamandır farklı şehirde yaşıyoruz. Gelip gidiyoruz ama birlikte yaşamak gibi olmuyor. Küçüklüğünden beri de böyle olunca bende yeri farklı oldu. Biz onunla yakın olamadık ama o seni ailesinden biri gibi görüyor, çok da seviyor. Can’ın seninle aile olma yolunda ilerleyeceğinden de eminim. Ben bugün korktuğum için, seni de yakından tanıyamadığım için Ecrin’in dolduruşuna geldim. İnan şu an bu durumdan çok utanıyorum.” Dedi üzgün olduğunu belli edercesine.
“hayır anne, olur mu öyle şey. Aramızda ufak tefek şeyler olabilir böyle. Sen oğlunu, güvendiğin birinin sözüyle daha yeni tanıdığın bir kadından korumaya çalıştın, ben de sevdiğim adama bunu yapmayacağımı açıkladım. Yapmam da. Can benim için çok değerli. Böyle ucuz hareketlerle onu kendime bağlamak yerine eğer sevmiyorsa gitmesine izin veririm daha iyi. Ona zarar gelmesini istemeyecek kişi bir anne olarak öncelik sendedir ama senden sonra da benim geldiğime eminim.”
Gülümseyerek gözlerimin içine baktı. “Can’ın seni neden sevdiğini şimdi daha iyi anlıyorum.”
“estağfurullah.” Dedim ben de gülümserken. En azından eve geldiğimdeki o gergin konuşmadan sonra bu ilaç gibi gelmişti.
“öyle öyle, senden ricam var bu konuda. Biz Can’dan uzak kalıyoruz ama sen ona en yakın olan kişisin. Onu yalnız bırakma. Bazen maçlardan dolayı morali bozuk olabiliyor, sinirleniyor, onun yanında ol mutlaka.”
“her zaman.” Dedim gülümsemem genişlerken. “Can istediği sürece ben onun elini hiç bırakmayacağım.”
“sana dediklerimden sonra bile Can’a bir şey söylemedin. Çok teşekkür ederim.”
“bir anneyle oğlunun arasını bozmak niyetinde değilim.” Dedi telkin verircesine. “ikimizin arasında bırakmak niyetinde hiç değilim. Eminim ki ikimizin yeri de onda farklıdır.”
“belki başka birisi olsa Can’a hemen söylerdi. Söylemek hakkındır da. Benden böyle şeyler duymayı hak etmemiştin.” Dedi hala üzerinde olan mahcubiyetle.
“ne duymayı hak etmedi de bana söylemedi?” diyerek Can balkona girerken ikimiz de ona baktık.
“önemli bir şey değil. Çıkıyor muyuz?” dedim konuyu değiştirirken.
“Birce sen söylemeyeceksin anlaşılan, anne?” dedi Can.
“aramızda hallettik oğlum, Birce kızım zaten kendi kızımdan farksız. Anne kız arasında.” Dedi Ayşe anne.
“ben de annemin sevgilime ne söyleyip de hak etmediğini bilmek istiyorum. Bugündür ikinizde de bir tuhaflık var zaten.” Dedi Can çatılan kaşlarla.
Ayşe anne bana bakarken “bileklik kayboldu ya Can.” Dedim bir anda araya girerken.
“evet, bunda ne var duymayı hak etmediğin?”
“işte annem de dedi ya bana başka yere koymuş olamaz mısın diye, onu diyor. Benim kaybettiğimi düşündüğü için yani.” Dedim.
“anne?” dedi Can emin olmak istercesine. Pek inanmışa benzemiyordu.
“e oğlum, kıza resmen sorumsuz musun dedim, tabi ki bunu duymayı istemezdi.” Dedi Ayşe anne.
“iyi tamam, Birce hazır mısın?” dedi Can.
“hazırım, bavulu ayarladım.” Dedim.
“tamam, ben de hazırladım, çıkalım artık.”
Ayağa kalkarken hep birlikte balkondan çıktık. Ayarladığım kazakları odadan alacakken Ayşe anne beni durdurup “onları ben atarım kızım, sen bırak.” Dedi.
“aşağı inerken alayım birazını en azından.” Dedim.
“oy güzel kalplim.” Diyerek yanağıma öpücük kondurduktan sonrasında kazaklarımı bölüştük.
Can bavulları alırken biz de kazaklarla aşağıya indik.
Kazakları bırakıp kapının önüne çıkarken ev halkı komple dışarı çıkmıştı. Serdar baba da dışarıdan gelirken bütün aile buradaydık.
Önce Ayşe anneye sarılırken “teşekkür ederim kızım.” Diye fısıldadı.
“rica ederim.” Dedi geri çekilip gülümserken. “beni çok güzel ağırladığınız için ben teşekkür ederim.”
“her zaman kapımız açık, bekliyoruz.” Dedi Ayşe anne.
Yanında duran Cemre ablaya sıkıca sarılırken göbeğine dikkat etmeye çalıştım. “tanıştığıma memnun oldum canım, seni çok sevdim.” Dedi.
“ben de çok memnun oldum abla, ben de seni çok sevdim.” Dedim gülümseyerek geri çekilirken.
Hafifçe önündeki Ceren’e sarıldım. “dayıma iyi bak ama onu götürme bizden tamam mı, zaten çok gelmiyor.” dedi.
“o zaman sen gel bize.” Dedim ellerinden tutarken.
Annesine bakarken Cemre’nin göz kırpmasıyla “tamam, geliriz.” Dedi.
Onu yemek istercesine öpmek istiyordum ama canını acıtmak istemediğimden de dokunmuyordum. Can yanımıza gelirken Ceren’i kucağına alıp havaya atıp tuttu. Aklım çıkarken “Can.” Dedim hemen.
Can, Ceren’i kucağında tutarken “bir şey olmaz, alışkın o.” Dedi gülümserken.
Bir şey demezken Serdar babanın yanına gidip gülümsedim. Elini öpmek için uzanmıştım ama izin vermeden bir baba edasıyla sarıldı.
“ailemize hoş geldin kızım.” Dedi.
“hoş buldum baba.”
“ee, bu kadar duygusallık yeter, yenge gel bir hatıra fotoğraf çekelim sonra da gidelim artık.” Dedi Alkan.
“olur, çekinelim.” Dedim.
Eren telefonunu çıkartırken bütün aile yan yana durduk. Ayşe anne kolunu belime atarken ben de bir elimi onun beline bir elimi de Can'ın beline sardım. Can da kolunu benim omzuma doğru sararken bir yandan da Ceren’i tutmaya devam ediyordu.
Birkaç pozdan sonrasında arabaya geçerken herkese el salladık.
Bölüm Sonu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 43.47k Okunma |
3.48k Oy |
0 Takip |
103 Bölümlü Kitap |