72. Bölüm | Alışveriş Merkezi

Sabah kalkar kalmaz bavullarımı ayarladıktan sonrasında hemen bir duş alıp üzerimi giyindim. Saç, makyaj da tamamladıktan sonra parfümümü sıktım. Çantamı alıp aşağıya inerken bir bardak su içip evden çıktım.

İlerde tahmin ettiğim gibi bir koruma gelmişti.

“günaydın Birce hanım.” Dedi yanıma yaklaşırken.

“günaydın, ben arabamla gideceğim ama arkamdan siz mi takip edeceksiniz?”

“araba hazır aslında, dilerseniz sizi biz de bırakabiliriz.”

Kararsız kalırken bugünlerin bir an önce bitmesini istedim. Gerçekten bu işten sıkılmaya başlamıştım.

“tamam, gidelim.” Dedim arabaya doğru ilerlerken.

İstediğim AVM’ye gelirken otoparkta inip yukarı çıkmaya başladım. Arkamdan bir korumanın hala beni takip ettiğini biliyordum. En azından arkamı dönüp baktığımda orada olduğunu görebiliyordum.

Sevdiğim bir markanın mağazasına girerken kendime kazaklar bakmaya başladım. Çoğu kazağım kesildiği için neredeyse hiçbir şeyim kalmamıştı. Evim de ormanlık bir alanda, şehirden uzakta kaldığı için de fazlasıyla soğuktu.

Beğendiğim birkaç kazağı kolumda ayırırken bir görevlinin yanıma yaklaşmasıyla gülümsedim.

“kazakları deneyecekseniz sizin için giyinme odamıza götürebilirim.” Dedi nazikçe.

“çok iyi olur. Teşekkür ederim.” dedim kolumdaki birkaç kazağı ona uzatırken.

“rica ederim.” Dedi elindeki kazaklarla uzaklaşırken. Çok beğendiğim bir şey olmayınca görevliyle tekrar göz göze geldim.

“ben onları bir deniyeyim.” Dediğimde başıyla onaylayıp güler yüzle beni deneme odasına kadar götürdü.

İçlerinde sadece bir tanesinin duruşunu sevmezken geriye kalanları almaya karar vermiştim. Hepsini toparlayıp üzerimi giyindikten sonrasında deneme odasından çıkarken görevli tekrar beni karşıladı.

“bunları alacağım.” Dedim alacaklarımı uzatırken.

“tabi, sizin için kasaya götürüyorum.” Dedi.

Gülümserken almayacağım kazağı yerine bırakmak için hareketlenmiştim ama başka bir görevlinin almasıyla bu sefer kasaya yöneldim.

Ödemeyi yaptıktan sonrasında mağazadan çıkarken tekrar etrafta gezinip başka mağazaların camlarına bakmaya başladım.

Bir mağazanın vitrinindeki elbise hoşuma giderken mankendeki çantayı ve ayakkabıyı da inceledim. Çanta ve ayakkabı pek hoşuma gitmese de elbise tamamen efsaneydi.

Mağazaya girmek için hareketlenecekken belime sarılan kollarla olduğum yerde duraksadım. Can’ın parfümü burnuma dolarken gülümseyip başımı kaldırdım. O da bana gülümseyerek bakarken hafif eğilip alnıma bir öpücük kondurdu.

“nasılsın balım?” dedi beni kendine çevirirken.

“iyiyim, biraz işlerimi hallettim işte. Sen daha geç gelmeyecek miydin?” dedim şaşırırken.

“tam zamanında geldim aslında. Bence sen saatin farkında değilsin.” Dediğinde onun kolundaki saate göz attım. Gerçekten zaman o kadar hızlı geçmişti ki farkına bile varmamıştım.

“gerçekten de farkında değilim.” Dedim hayretle. “kendimi bu kadar kaptırdığımı bilmiyordum.”

“ne yaptın bakalım?” dedi elimi tutarken.

“birkaç kazak aldım, bir kahve içer miyiz?”

“içeriz de bu çanta mı?” dedi merakla elimdeki çantaya bakarken.

“evet.” Dedim.

Çantayı elimden alıp korumaya uzatırken koruma yanımıza yaklaşıp çantayı elinden aldı. “bundan sonrasında geçebilirsiniz, beklemeseniz de olur. Çok teşekkürler, çantayı da benim arabaya bırakır mısınız?” dedi Can.

“tabi Can bey, rica ederim.” Dedi koruma çantayı alırken.

“daha alışveriş yapacak mısın?” diye sordu Can bana dönerken.

“biraz daha gezmek istiyordum aslında. Bu kadarı yetersiz.”

“ben senin için birkaç parça sipariş vermiştim, akşama gelir.”

“Can.” Dedim gülümseyerek uzatırken. “çok teşekkür ederim, ne gerek vardı?”

“benim telafi etmem gerekirdi bir tanem. Sen yeter ki beğen.”

“zevkli bir adam olduğunu biliyorum. Partideki elbisenin güzelliğine hala gelip gidip dolabımda bakıyorum.” Dedim gülerken. Onunla ilk kez kazandıkları maçta gittiğimiz partideki elbiseyi hatırlatırken.

Kahkaha atarken hayran hayran onu izledim. Bu adamın gülüşü bile mi güzeldi yoksa ben gerçekten ona kendimi fena halde kaptırıp aşık mı olmuştum?

“sen yeter ki iste, ben sana daha güzellerini de alırım.” Dedi.

“düşünmen yeterli.” Dedim parmak uçlarıma çıkıp yanağına bir öpücük kondururken.

“o zaman bir kahvemizi içelim, sonra da birlikte gezeriz.”

“olur.” dedim onunla yürümeye başlarken.

Yemek katına çıkarken hemen kendimize kahve siparişi verdik. Elimizde kahveler, tekrar aşağı kata inerken gezinmeye başladık. Mağazaların önünden yorum yapa yapa geçerken markalar hakkındaki fikirlerini duymak beni mutlu ediyordu. Ben de onunla fikirlerimi paylaşırken bazı markalar hakkında duyduklarına şaşırmıştı.

Onun sevdiği mağazalardan birine girerken burada tanındığı belli olurcasına bütün çalışanlar selam veriyordu. Can da bütün güleryüzlülüğüyle karşılık verirken erkek kısmına geçtik.

Kıyafetler arasında gezinirken gözüme çarpan bir beyaz tişörtü çıkartıp inceledim. Can’a çok yakışırdı aslında. Hemen yanıma gelirken o da tişörte baktı.

“denemek ister misin?” diye sordum merakla.

“ben beğendim, bedenimi bulayım, direkt alalım.” Dedi tişörtlerdeki bedenleri kontrol ederken.

“tamam, bu sana olmaz mı?” dedim elimdeki kocaman tişörte bakarken.

“biraz dar gelebilir.” Dedi.

Tekrar tişörte bakarken onun bedeniyle karşılaştırmadan duramadım. Oluru var gibiydi aslında, ne demek dar gelirdi?

“bedeni kalmamış.” Dedi bana dönerken.

Hala elimde tuttuğum tişörtü uzatırken “bunu deneyebilir misin?” diye sordum.

“tamam ama dar gelecek.” Dediğinde gözlerinin içine baktım.

“belki olur, olmadı almayız. O sırada istediğin bedeni de söylersen belki diğer mağazalarında vardır, bakarlar.” Dedim.

“tamam.” Dedi elimdeki tişörtü alıp kahvesini bana uzatırken. Kendi kahvemden bir yudum alırken onun görevlilere bedenini sormasını ve ardından giyinme odasına gidişini izledim.

Giyinme odasının önündeki kıyafetlere bakarak oyalanırken gözüme kestirdiğim güzel şeyler de vardı ama Can’ın bana aldığı kazakları bilmediğimden bir şey alamıyordum da. Sadece bakmakla yetiniyorum desem yeriydi.

Can giyinme odasından çıktığında beyaz tişört resmen üzerine tam oturmuş, kaslarını görebileceğim kadar belirgin duruyordu.

“bu olmamış.” Dediğimde güldü.

“etkilenmiş gözüküyorsun.” Dedi göz kırparken.

“sevgilim değil misin, tabii ki etkileneceğim. Eğer sadece benim yanımda giyeceksen alabiliriz.”

“onun için önce evlenmemiz gerekiyor.” Dedi yanıma yaklaşırken.

“öyle, ben bir icraat göremedim ama bakalım.”

“Can bey diğer mağazamızda beden varmış, 15 dakika içinde burada olur.” dedi yanımıza yaklaşan görevli.

“tamam, çok teşekkür ederim.” Dedi Can nazikçe gülümserken. Bakışları bana döndüğünde hafifçe eğilip “ben de üzerimi değiştireyim.” Dedi.

“olur, herkesin her şeyi yakından görmesine gerek yok değil mi?”

“benim için sadece sen görsen yeter zaten balım.” Dedi giyinme odasına girerken.

Yüzümde gülümseme bırakırken ben de onun için beğendiğim iki tişörtün bedenini bulup görevliye verdim.

“bunları da alacağım.” Dedim.

Görevli kasaya götürürken ben de hemen arkasından gittim. Ondan önce ödemeyi yapmak istiyordum.

“beyaz tişörtün ödemesini de yapabilir miyim şimdi?” dedim.

“onu geldiğinde alabiliyoruz.” Dedi görevli nazikçe yanıtlarken.

“tamam o zaman, ben bunların ödemesini yapayım.” Dedim kartımı çıkartırken.

Ödemeyi yaptığım sırada Can da kabinden çıkarken derin bir oh çektim resmen. Bana ödetmeyeceğini adım kadar iyi biliyordum.

“ne yapıyorsun?” dedi yanıma yaklaşıp yanağıma bir öpücük bırakırken.

“bunları da senin için beğendim.” Dedim çantayı uzatırken.

Gülümseyerek çantadakilere bakarken bakışlarını bana çevirdi. “gözüme takılmışlardı, bunları da alacaktım.” Dedi.

“güzel günlerde kullan sevgilim.” Dedim gülümserken. En azından sevmesi, hoşuna gitmesi güzeldi.

“seninle başladığım her günüm güzel.”

Ne diyeceğimi bilemezken gülen gözlerinin içine baktım.

“ödemeyi yapabilir miyim?” dedi Can çantayı alırken.

“diğer mağazadan tişörtünüzün gelmesini bekliyoruz.” Dedi görevli anlayışla.

O sırada başka bir görevli çantayla içeri girerken Can hemen kartını çıkartmıştı bile.

Ödeme sırasında Can bir şeylerin ters gittiğini anlarken “diğer tişörtler?” dedi sorarcasına.

“onları Birce hanım ödediler.”

Can’ın bakışları bana dönerken “içimden geldi.” Dedim omuz silkerken.

“peki, teşekkürler. Kolay gelsin.” Dedi Can gülümserken.

“kolay geldin.” Dedim ben de gülümserken.

Can’la mağazadan çıkarken hala elimde tuttuğum kahvesini uzattım. Elimden alırken ben de benimkinin son yudumunu içip karşıma çıkan çöpe attım. Can da kahveyi içip çöpe atarken duraksamıştık.

Bakışları bana dönerken ellerimi omuzlarına yerleştirip gülümsedim. “benimle ne hakkında konuşacağını gayet iyi biliyorum ama artık bunu bırakalım. Senin için yaptığım ve yapacağım ufak jestler bunlar.” Dedim.

“beni nasıl yumuşatacağını iyi biliyorsun.” Dedi.

“sadece seni seviyorum. Gerisi umurumda değil.”

“işte bu her şeye değer.” Dedi bana sarılırken.

Katlar arasında gezinirken ünlü bir markanın mağazasına girdik. Benim marka takıntım kesinlikle yoktu, sadece kaliteli olsun yeterliydi. Anladığım kadarıyla da Can marka seviyordu.

Can mağazadakilere selam verip daha sonrasında takı standına ilerlerken ben de arkasından takip ettim. Standın önünde dururken bir kolyeyi işaret edip görevliden çıkartmasını istedi.

“kimin için?” diye sordum merakla.

“senin için. Beğenmedin mi?” dedi kolyeyi eline alırken.

“beğendim ama…”

“zamanımız olamadığı için sana set alamadım ama siparişini verdim, o da gelecek.” Dedi sözümü keserken. Amadan sonrasını dinlemek istemiyor gibiydi.

“Can.” Dedim elini tutarken. “buna gerek yok.”

“ben kendim için de bir şeyler alacağım zaten. Şunu bir deneyelim.” Dedi kolyeyi takarken.

Geri çekilirken gülümseyerek baktı. “çok yakıştı, baksana.” Dedi aynayı gösterirken. Gerçekten de çok güzeldi.

“teşekkür ederim, gerçekten çok güzel.” Dedim.

“sana her şey yakışıyor sevgilim.” Dedi alnımdan öperken. Fırsattan istifade ben de biraz ona sokulurken stanttan kendi için bir bileklik baktı. İp bir bileklikti ama gold detayları da vardı.

“bunları çift bileklikleri için de kullanabiliyoruz Can bey.” Dedi görevli.

“biliyorum, ikimiz için bakıyordum zaten.” Dedi Can. “başka modellere bakmak ister misin?” diye sordu bana bakarken.

“olabilir, farklı seçenekleri de görebiliriz.” Dedim.

Görevli başka modeller de çıkartırken gözüme çarpan bir modeli elime aldım. Can da bana bakarken “o benim de dikkatimi çekti.” Dedi.

“baya güzelmiş.” Dedim.

“bu seti ve bunları alalım biz.” Dedi Can.

Bölüm Sonu.