
Dün Can gittikten sonrasında ben de annemlerle konuşup hemen uyumuştum. Annemler gelebileceklerini söylemişti ama ben biraz kararsızdım bu konuda bu sefer. Annemlerin evi buraya oldukça uzaktı, birkaç saatlik bir yoldan bahsediyordum. Can’ın ailesi de uzun yoldan gelecek, üstüne de tekrar yol çekeceklerdi. Benim, kendi evimde isteme olsa nasıl olur diye düşünmüştüm ama babamın evinde de istenmek iyi olurdu.
Düşünceli bir şekilde işlerimi halledip kahvaltımı yapmıştım. Aklım bu konuda biraz karışıktı. Can’la konuşarak halletmem gerekirdi. Dün annemlerle konuşurken bahsetmiştim, sıkıntı olmayacağını, buraya gelebileceklerini söylemişlerdi zaten. Kararı Can’la bana bırakmışlardı. Eğer babamın evine beni istemeye gelirlerse de annemin kimseyi bırakmaya niyeti yoktu. Muhtemelen bizde kalacaklardı. Aslında yeterli yerimiz de vardı, bu sıkıntı değildi.
Çalışma odasına girerken masaya oturup bilgisayarımı açtım. Listeleri oluşturup gözden geçirdikten sonrasında herkese yollarken işim bitmişti. En yakın zamanda da kulübe gidip oranlarını da ölçmem gerekiyordu. Bugün hemen hazırlanırsam aslında yetişebilirdim.
Ajandamı ve bilgisayarımı hızlıca çantaya koyup odama çıkarken üzerimi değiştirdim. Makyajımı yapıp parfümümü de sıktıktan sonrasında hazırdım. Kol çantamı da alıp tekrar aşağıya inerken arabama bindim. Çantaları yan koltuğuma bırakırken yanıma korumaların gelmesiyle camı araladım.
“günaydın Birce hanım.” Dedi koruma.
“günaydın, isminiz neydi?” diye sordum merakla.
“Yüksel.” Dedi gülümseyerek.
“memnun oldum Yüksel bey, kulübe gidiyorum şu an. Bizimkilerin haberi yok, biraz sürpriz olacak.” Dedim.
“peki, size eşlik edeceğim.” Dedi.
“tamamdır.” Dedim gülümserken.
Yanımdan uzaklaşıp arabasına binerken ben de camımı kapatıp arabayı çalıştırdım. Peş peşe yola çıkarken açtığım müzik de bana eşlik ediyordu.
Kulübe gelirken “Birce Akdoğan.” Dedim sadece. Beni güvenlikler de tanımaya başladıkları için artık kimlik vermeme veya açıklamama gerek kalmıyordu.
“hoş geldiniz Birce hanım.” Diyerek otoparkın kapısını açarken içeri girdim. Yücel bey de peşimden gelirken arabayı park edip arabadan indim. Çantalarımı alıp içeri geçerken etrafta kimse gözükmüyordu.
Antrenman yaptıkları yere doğru ilerlerken Zeyd’le karşılaşmamla gülümsedim.
“Birce, hoş geldin.” Dedi gülümserken.
“hoşbuldum, nasılsın?” dedim.
“iyiyim, biz antrenmandayız, Can söylemedi mi?”
“biliyorum, sadece sürpriz yapmak istedim.”
“hadi gidelim o zaman. Çantan ağır gözüküyor, yardım etmemi ister misin?” diye sordu.
“çok sevinirim.” Dedim elimdeki bilgisayar çantasını uzatırken. Gerçekten yormuştu beni iki dakikada.
Elimden alırken birlikte ilerlemeye başladık.
“ee, Can’la nasıl gidiyor? Başta sevgilim değil diyordun ama sonra sevgili olmuşsunuz.”
“evet, öyle oldu. Birbirimizi tanıyınca sevmeye başladık.” Dedim gülümserken.
“Can abi iyi insandır. Kalbi güzel.”
“öyledir.” Dediğim sırada antrenman yaptıkları yere gelmiştik. Zeyd çantamı tribüne bırakırken ben de hemen oturmuştum.
“teşekkür ederim.” Dedim gitmeden önce.
“rica ederim, görüşürüz.” Dedi koşmaya başlarken.
Takımın yanına gider gitmez Can’a bir şeyler söylerken Can’ın bakışları beni bulmuştu. Yüzünde güller açarken el salladı. Ben de el sallarken bu sefer de Bora ve Seyit’in de dikkatini çektiği için buraya bakarlarken onlar da el salladılar. Onlara da el sallayıp gülümserken antrenmanlarına devam ettiler.
Bütün antrenman boyunca onları izlerken en az futbol izlemek kadar keyifliydi benim için. Gerçekten eğleniyorlardı, gelişiyorlardı ve bu her şeye yansıyordu.
Antrenman bittikten sonra hepsi yanıma gelirken gülümsedim.
“Birce, geleceğini söylememiştin.” Dedi Can nefesini düzenlemeye çalışırken.
“sürpriz yapmak istedim. Hem de araya tatil girdiği için ölçümlerinizi yapamamıştım, onları yapalım.” Dedim.
“süper olur valla, çok iyi düşünmüşsün.” Dedi Seyit.
“Birce, benim canım bu ara bol bol tatlı yemek istiyor. Kendimi zor tutuyorum.” Dedi Bora şikayet edercesine.
“tamam, onu ayarlarız, sıkıntı değil.” Dedim.
“tatlı verecek misin?” dedi heyecanla.
“tutup bir tepsi baklava yazmayacağım ama duruma göre ayarlarız. Şu an vücudunun ne durumda olduğunu bilmiyorum. Tartıda göreceğiz.” Dedim.
“baya fitim bu ara ya, Can gibi yemedim kuymakları tabi.” Dedi Bora yan yan Can’a bakarken.
“sen de gelip yeseydin, sana gelme diyen mi oldu?”
“baş başa gideceksiniz diye gelmedim ben, yoksa biliyorsun, Ayşe annemi de özledim.”
“aile evinde ne baş başa olmasından bahsediyorsun bilmiyorum Bora.” Dedi Can sitem edercesine.
“oo, Birce, hoş geldin.” Dedi Hasan da yanımıza gelirken.
“hoş buldum, nasılsın?” dedim gülümserken.
“iyiyim valla, nasıl olsun. Sen nasılsın, nasıl gidiyor?”
“ben de iyiyim, güzel gidiyor. Tatil sonrası bir ölçüm yapalım diye geldim.” Dedim.
“iyi o zaman, ben selam vermek istedim, sizi tutmayayım. Sonra görüşürüz.” Dedi gülümserken.
“görüşürüz.” Dedim ben de gülümseyerek gidişini izlerken.
“takımın best yengesi oldun gerçekten.” Dedi Bora.
“Şennur’cuğum da best yenge.” Dedim kıkırdarken.
“o pek gelmiyor ya, yaza doğru arada kızları getiriyor sadece.”
“Birce de burada işi olmasa gelmeyecek zaten, neye sitem ediyorsun acaba? Benim dünyalar güzeli karım da işinde gücünde, çalışıyor.” dedi Seyit.
“Birce gelir misin, gelmez misin? hadi çekinme de söyle.” Dedi Bora. “ben antrenmanı bile seve seve izleyen tek yenge Birce’yi gördüm valla. Benim sevgilim bile sevmiyor abi, yalan yok.”
“ben baya keyif alıyorum izlemekten ama best yenge öyle kolay olunmaz diye düşünüyorum. Arkadaşınızı mutsuz etmiyorsak best yengeyizdir bence. Sonuçta arkadaşlarınız da dönüp dolaşıp sizinle de vakit geçiriyor. Dolaylı yoldan siz de mutsuz oluyorsunuz.”
“valla ben anlamam, sosyal medya seni best yenge ilan etti, bence de best yenge sensin. Bunu en çok sen hak ediyorsun. Şennur yengemi de çok severim ama o bizi izlemeye gelmiyor. Birce istese antrenman çıkışında da gelirdi ama erken gelmiş izlemek için. Bu bile best yengeliktir.” Dedi Bora gururla best yengeliği tanıtırken.
“yine ne yazmışlar sevgilim hakkında, hızlarına yetişemiyorum.” Dedi Can huzursuzca.
“kötü bir şey değil anladığım kadarıyla.” Dedim Can’a yaklaşırken.
“ben sizin yerinize takip edip fake hesabımdan vatanı savunur gibi hepinizi savunuyorum, merak etmeyin.” Dedi Bora.
“başka işin yok zaten.” Dedi Seyit gülerken.
“ne yapayım, biri gibi 2 çocuk babası, diğeri gibi evliliğe koşmuyorum diye linçlenecek miyim şimdi de? Yazıklar olsun size, ben sizi savunayım siz bana neler diyin. Gidiyorum ben.” Dedi arkasını döndüğü gibi giderken.
“Bora! Nereye oğlum, şaka yapıyoruz, alınma hemen.” Dedi Seyit.
Bora sırıtarak bize dönerken “sevgilim geliyor bugün, ona yetişeceğim. Birce hemen duş alıp geliyorum. Görüşürüz.” Dedi. Ardından koşarak içeri girerken gözden kayboldu.
“hadi biz de gidelim.” Dedi Can.
“ben sizi odada bekliyorum. Bilgisayarı falan ayarlıyayım zaten.” Dedim.
“ben seni bırakırım.” Dedi Can saçlarıma bir öpücük bırakırken.
“ben de direkt geçiyorum.” Diyerek adımlarını hızlandırdı Seyit.
“tamam.” Dedi Can da.
Beni odaya bırakıp o da duş almak için giderken ben de bilgisayarla tartının bağlantısını ayarladım.
İlk Bora odaya girerken hemen ayakkabılarını çıkartmaya başladı.
“eğer çok acelen varsa ben yarın da gelirim, sen git.” Dedim.
“yok ya, hemen tartılayım, sen sonradan yollarsın listeyi.” Dedi tartıya çıkarken.
Ölçümü başlatırken bir süre bekledik. Ekrana ölçümler geldikten sonrasında tartıdan inip ayakkabılarını giyinmeye başlamıştı.
“kas artışın var, rahatsız olduğun bir durum var mı?” diye sordum merakla ekranı incelerken.
“biraz ağır hissediyorum kendimi aslında. Önceden daha hızlıydım sanki.” Dedi.
“tamam, onu ayarlayacağım. Listede birkaç değişiklik yapacağım. Bugünkü listeni atmıştım sabah, ona devam et, yarın yeni listede ayarlayacağım.” Dedim. Bir yandan da not almıştım.
“tamam, Birce bu arada ben Seyit’le konuştum ama bize İban verebilir misin?” dedi.
“tamam, onu da yarın atarım. Olur mu?”
“belki ihtiyacın vardır, hemen de atabilirim. Bundan sonrasında günü gününe atılır zaten.”
“gerek yok, para bana her zaman geliyor zaten. Yarın hallederiz.”
“tamam, nasıl istersen.” Dedi gülümserken. “bu arada eskiden devam edecekmişiz galiba, doğru mu?”
“öyle dedik şimdilik ama sonra da isterseniz konuşuruz.”
“tamam, görüşürüz o zaman.”
“kendine iyi bak.” Dedim gülümserken.
O odadan çıkıp kapıyı kapattıktan birkaç saniye sonra tekrar açılmıştı. Seyit ve Can içeri girerken gülümsedim.
“hoş geldiniz, hanginizden başlayalım?” dedim arkama yaslanıp onları izlerken.
“ben çıkarım ya, bebeklerimi özledim, hemen eve geçerim.” Dedi Seyit.
“benim bebeğim burada, önce sen geç madem.” Dedi Can gülerken.
Ne diyeceğimi bilemezken ben de gülmüştüm. Seyit ima dolu bir gülümsemeyle ikimize de bakarken tartıya çıkmıştı. Bilgisayardan onun da ölçümlerini başlatırken bir yandan da inceliyordum.
Ölçüm bittikten sonrasında tekrar ayakkabılarını giyinmişti.
“her şey istediğimiz gibi gidiyor. Rahatsız olduğun ya da ekleyelim, çıkaralım dediğin bir şey var mı?” diye sordum notlarımı alırken.
“yok valla, ben böyle oturttum düzeni sanırım, güzel gidiyor.” Dedi.
“tamam o zaman, bugün listeyi atmıştım, yarın devam edeceğiz yeni listeyle.”
“tamam o zaman, ben kaçıyorum, Allah’a emanetsiniz.” Dedi odadan çıkarken.
Can’la ikimiz görüşürüz derken boş odada bir sessizlik oldu. Baş bala kalmıştık.
“hazırsanız buyrun Can bey.” Dedi tartıyı gösterirken. Tatilden sonra toparlayıp toparlamadığımızı merak ediyordum doğrusu. Maç vardı ve hazır olması şarttı.
Bölüm Sonu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 43.47k Okunma |
3.48k Oy |
0 Takip |
103 Bölümlü Kitap |