
Mutfak masasında Şennur’la kahvelerimizi yudumlarken telefonunu mutfak masasında sabitlemiş ve her şeyi ayarlamış gözüküyordu.
“açıyorum şimdi.” Dedi ekranda bir şeyler yaparken.
“tamam.” Dedim kahvemden bir yudum alıp telefonu izlerken.
“açtım.” Diyerek yanımdaki sandalyesine geri otururken derin bir nefes aldı. “biraz bekleyelim, herkes gelsin. Haber vermiştim ama hemen giremeyebilirler canlı yayına.” Dedi.
“bekleyelim.” Dedim ekrana bakarken.
Birkaç saniye ekrana bakıp sessizce kahvelerimizi yudumlarken ekranda hızlıca akan chat gözümü korkutmadı diyemezdim. Herkes bir şeyler yazıyordu ve çok hızlıydı. O kadar hızlı mesaj okumam imkansızdı.
“herkese merhaba, hoş geldiniz.” Dedi Şennur güler yüzle. “evet, size daha öncesinde bahsetmiştim, Birce’yle bir canlı yayın yapacaktık. Haber vermiştim zaten ama tekrar hatırlatayım dedim. Şimdi yanımda Birce var gördüğünüz gibi. Sizden öncesinde soruları almıştım, yavaştan başlayalım.”
Ne yapacağımı bilemezken sadece telefona bakıyordum. Kahvemi yudumluyordum. Bomboş bir kameraya konuşuyorduk resmen ve orada binlerce insan vardı gördüğüm kadarıyla. Gerçekten çok farklı bir şeydi.
“Birce, biz seninle tanışıyoruz ama en sık gelen sorulardan başlıyorum hazırsan.” Dedi bana gülümserken.
“olur, başlayalım. Ben de merak ettim.” Dedim.
“arkadaşlar Birce’nin de sorulardan haberi yok, ben direkt kafama göre aldım bu arada. İlk önce kendini tanıtmakla başla istersen.” Dedi Şennur.
“ben Birce, 25 yaşındayım ama bu sene 26 olacağım. Diyetisyenim. Karadenizliyim. Sanırım bu kadar. Aklıma bir şey gelmiyor.”
“tamam, bu soru gerçekten çok fazla gelmişti bir de üzerine sürekli sormam için çok baskı yaptılar. Sormazsam büyük sıkıntı çıkar.” Dedi gülmeye başlarken. “Can’la nasıl tanıştığınız çok merak ediliyor.”
Kahvemden bir yudum daha alırken gülümsedim. “aslında Can’la bu eve taşındıktan sonrasında tanıştık. Daha öncesinde de abimle tanışıyorlardı, hatta Seyit, Bora, Umut falan da tanışıyordu ama bizim hiç öyle tanışma fırsatımız olmamıştı.” Dedim.
“ilk nasıl karşılaştınız peki?”
“çok da tatlı değildi.” Dedim gülmeye başlarken.
“ben bunu bilmiyordum yalnız, nasıl oldu?” dedi heyecanla.
“sitede akan su var ya, köprünün orası.” Dediğimde beni onayladı hemen. “köprüde oturuyordum, ilk geldiğim gündü buraya, Can da koşuya çıkmış. Arkamdan bir ses gelince oraya döneyim derken aşağıya kaydım. Sonra beni oradan çıkarttı, öylece tanışmış olduk.” Dedim.
“aa, hiç haberim yoktu.” Dedi şaşkınca.
“normal, o zamanlar biz de tanışmıyorduk ki.” Dedim.
“orası da doğru. Diğer soruya geçiyorum o zaman. Evlilik yakın mı, yakınsa ne zaman?” dediğinde şaşırdım önce.
“evlilik… yakın ama ben de ne zaman bilemiyorum. Bu işleri tamamen Can’a bıraktım. Hafta sonu bir ailelerimiz görüşecek, kendi aramızda bir nişan yapacağız. Onun dışında da hiçbir şey bilmiyorum. Ailelerimiz ve Can ayarlayacak tarihleri. Çünkü ben Can’a göre daha müsaitim. Onun antrenmanları, maçları olduğundan yoğun bir dönem geçiriyorlar.” Dedim.
“doğru, haklısın. Diğer soruya geçiyorum hemen.” Dedi soruları incelerken. “Can’ın ailesiyle tanışmaya gitmiştin, ilk karşılaşma nasıldı peki?”
“hepsi çok sıcak kanlı insanlar. Hepsini çok seviyorum. Hiç yabancılık çekmedim, sağolsunlar. Hepsini buradan tek tek öpüyorum tekrar.” Dedim elime öpücük kondururken.
“Cemre görümcelik yapıyor mu?” dedi gülerken.
“hayır, tıpkı benim ablam gibi, aşırı samimi. Bana çok yardımcı oldu mesela. Aramızda abla kardeş ilişkisi oluştu hemen. Onu hiçbir zaman bir görümce olarak göremem. Teknik olarak görümcem ama güzel kalbi o görümce kelimesinin altında yatanlar gibi değil.” Dedim tebessümle.
“ay çok sevindim. Cemre gerçekten tatlı birisi kızlar, Birce’nin de dediği gibi hiç kafanızdaki görümce kavramı olmasın yani. Bir fotoğraf alırız ama artık. Hiç fotoğraf görmedik.” Dedi.
“tamam, yayından sonra bir tane paylaşırım, bütün ailemle.” Dedim gülümserken.
“süper. Her şey böyle kusursuzmuş gibi gözüküyor ama gerçekten öyle mi peki? Hiç aksilik yaşamıyor musun?” diye sorduğunda köyde yaşadıklarımız gözümün önüne geldi.
“biz de insanız, tabii ki aksilikler oluyor ama benim en büyük destekçim Can. En ufak şeyde bile yanımda durup elimi tutuyor. Varlığı bana bütün aksilikleri unutturuyor.”
“favori çiftimsiniz.” Dedi gözlerinin içi parlarken.
Gülerek tekrar kahvemden bir yudum aldım. “teşekkür ederiz.”
“Can’la ilişkiniz nasıl peki? Nasıl anlaşıyorsunuz? Daha çok Can nasıl biri, biraz da ondan bahseder misin? gerçi her şeyde Can’la alakalı gibi olmuş oldu, kusura bakma. Sadece en yakınının gözünden de Can’ı dinlemek istiyoruz.”
“estağfurullah. Can benim için çok değerli, ondan konuşmak benim için büyük mutluluk zaten.” Dedim heyecanla. “ilişkimiz güzel gidiyor. İyi anlaşıyoruz. Üzerime titriyor desem yeri. Çok fazla zaman geçiremiyoruz işinden dolayı ama vakit buldukça da güzel değerlendiriyoruz. Gezmeyi çok seviyor mesela, bildiği her yeri tatildeyken tekrar gezdik. Can güzel kalpli, düşünceli bir adam. Ailesi de kendisi de onu çok iyi geliştirmiş, yetiştirmiş.” Dedim.
“açıkçası Can’ın kız arkadaşı olacak ve onunla canlı yayında sohbet edeceksin deseler inanmazdım. Hayatına gerçekten özel birisini almak istiyordu ve bütün herkes bunu biliyordu. Sen nasıl hissediyorsun bu konuda?”
“dediğin her şeyi ben de biliyordum aslında. Birçok kişiden de aynı şeyleri duydum. Özel olmak demeyelim de ruh eşi desek daha doğru olur bence. Çünkü ben nasıl onun için özel biri gibiysem o da benim için çok özel birisi.”
“anladım, haklısın aslında. Peki Can sürpriz yapmayı seviyor mu?”
O sırada kapı zili çalarken şaşırmıştım. Kimseyi beklemiyordum açıkçası.
“sorunu unutma, ben hemen bir kapıya bakıp geliyorum.” Dedim ayağa kalkarken.
Hızlıca kapıya pıtı pıtı koşarken hemen açmıştım. Kargocu gelmişti ve birçok kargo vardı.
“Birce Akdoğan?” dedi sorarcasına.
“benim.” Dedim.
“bunlar kargolarınız.” Dedi kapının önüne bıraktığı kargoları gösterirken. “imza alabilir miyim?” dediğinde hızlıca bir imza atıp kargoları içeri aldım.
Can’ın daha öncesinde bahsettiği kıyafetler olmalıydı. O gün gelmemişlerdi, ben de bir şey dememiştim açıkçası. Şu an kargoları merak içinde açmak istesem de Şennur’un beni beklediğini bildiğimden mutfağa geri döndüm hemen.
“geldin mi?” dedi gülümseyerek beni karşılarken.
“evet, kargo gelmiş de. Onları aldım. Sorumu tekrar alabilir miyim?” dedim yerime otururken.
“Can sürprizler yapmayı sever mi diye sormuştum.” Dediğinde gülümsedim.
“aslında cevap tam da üzerine gelmiş kadar oldu. Bu kargoyu ben sipariş vermedim, geçen gün Can söylemişti geleceğini ama bugüne kısmetmiş.” Dedim.
“aa, ne kadar güzel tesadüf. Kızlar bakın tam kanıtlı bir cevap oldu.” Dediğinde gülmeye başladık.
“Can sürpriz yapmayı, birilerine bir şeyler almayı gerçekten çok seviyor. Etrafındaki insanları mutlu etmek için elinden geleni yapıyor.” Dedim.
“valla ben de Can’ı tanıyorum ama işte, kızlara anlatınca çok da inanmıyorlar, sevgilisinden duyun kızlar. Ya da artık nişanlısı mı demeliyim?” dediğinde şaşırsam da kendimi hızlıca toparladım. Bu kelimeye çok da hazır değildim.
“nasıl istersen.” Dediğimde gülümsedi nazikçe.
“peki, diğer soruma gelecek olursak, Can’ın en çok hangi özelliğini seviyorsun?”
“her özelliği güzel aslında. Sevmediğim bir özelliği yok diyecekken aklıma gelenler…” dedim gülerek.
“aa, onu soracaktım bundan sonrasında, söyle hemen unutmadan.” Dedi hızla araya girerken.
“hesap ödememe izin vermiyor. En çok tartıştığımız konu bu bence. Sevgilim buradan sesleniyorum sana.” Dediğimde Şennur kahkaha attı.
“Can’ın en klasik özelliği, saçmalama.” Dediğinde başımı olumsuzca salladım.
“kart meselesini de hatırlıyorsun zaten.” Dedim bir iç çekerken.
“evet evet, bu arada o gün aldığın hediyeyi beğendi mi?” dedi hemen dedikodu moduna geçerken.
“çok beğendi, zaten kendisi da alacakmış ama vakit bulamamış.” Dedim.
“ben görmedim ama bir gün görürüz artık takınca.” Dediğinde başımla onayladım.
“o seviyor ya, sık sık kullanır.” Dedim.
“kızlar sakin olun,” dedi telefona bakarken. “Birce, yılbaşı hediyesi olarak Can’a şapka almıştı, onu konuşuyoruz.”
“abartılacak bir şey yok gençler, sadece bir hediye.” Dedim gülümseyerek kahvemi yudumlarken. Yavaştan ılımaya başlamıştı.
“o sana ne aldı, onu soruyorlar.” Dedi bana dönerken.
“bir kolye bileklik takımı.”
“Can bu konularda baya zevklidir.” Dedi bana göz kırparken.
“öyle. Çok beğendim.” Dedim ben de gülümserken.
“kızlar cilt bakım rutinini çok sormuştunuz, zaten onu özel olarak arayıp sormuştum. Saç bakım rutininde söylemek istediğin bir şey var mı Birce’cim?” dedi bana dönerken.
“normal şampuan, saç kremi, ihtiyaca göre spreyler. Herkesin saçı farklı tabii ki yine.” Dedim.
“çok doğru söylüyorsun. Kızlar kişisel bakımlarınız siz kendinizi tanıdıkça olabilecek bir şey. Başkasından tüyo alarak çok da işinize yaramayan tavsiyeler alabilirisiniz. Paranızı boşa harcamayın.”
Gelen mesajları okumaya devam ederken “kızlar eğer sormak istediğiniz başka soru yoksa kapatıyorum. Kızların okul saati geldi.” Dedi.
Bir süre bekledikten sonrasında “Birce bize daha sık paylaşım yapma sözü verirsen kapatacağım. Herkes onu yazıyor.” Dedi gülerek.
“elimden geldiğince paylaşırım.” Dedim ben de gülerken. Hiç o taraflarda işim yoktu açıkçası.
“tamam o zaman kızlar, daha sonra görüşürüz tekrar. Eğer beğenirseniz belki başka konuklar da alabiliriz yayınlara.” Dedi mesajları okumaya devam ederken. “tamam kızlar, görüşürüz.” Diyerek yayını sonlandırdı.
“çok zormuş.” Dedim bir iç çekerken.
“öyle ama sözünü tutup bir fotoğraf paylaş hemen, ben de kızlara yetişmeye çalışacağım.” Dedi ayağa kalkarken.
“tamam, seni yolculuyayım paylaşacağım.” Dedim.
“görüşürüz. Teşekkür ederim tekrardan. Her şey çok güzel oldu.”
“rica ederim, her zaman.” Dedim sarılırken.
Kapıdan onu uğurladıktan sonrasında hemen telefonumdan bulduğum son gün çekindiğimiz aile fotoğrafını paylaştım. Saniyeler içinde beğeniler gelirken sonra bakmak adına telefonu bir kenara bırakıp Can’ın aldığı kıyafetleri tek tek açıp bakmaya başladım.
Bölüm Sonu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 43.47k Okunma |
3.48k Oy |
0 Takip |
103 Bölümlü Kitap |