
Maç çoktan başlamış heyecandan kalbim küt küt atıyordu. Fark ikiydi ve kazanıyorduk. Bu maça gerçekten iyi hazırlanmışlardı her şey tık tık ilerliyordu resmen. Bir atağa geçtiklerinde heyecanla golü beklerken top kaleyi bulamamıştı. Korner olurken bütün oyunular ceza sahasındaki yerlerini almışlardı. Ne olduğunu anlamadığım bir şekilde orada bir sorun çıkmıştı bizimkiler arasında ve gol olmamıştı.
Oyun hızla tekrar başlarken tamamıyla odaklanmış maçı izliyorduk Umut’la. Bugün Şennur da yoktu. Kızları yalnız bırakamadığı için gelemeyeceğini mesaj atmıştı bana.
Kendi oyuncumuzun bir anda Can’a vurmasıyla Can kendini yerde bulmuştu. Daha kimse ne olduğunu anlamazken hızla ayağa kalktım. Yabancı oyunculardan birisiydi ve sürekli Can’a bağırıp duruyordu. Can da karşılık veriyordu. Yerden hızla kalkarken adam üzerini yürümeye devam etti. El kol yaparken hızla Can’ın omuzlarından itti. Hakem oyunu durdururken yanlarına ilerledi.
“ne oluyor Umut?” dedim şaşkınca.
“bilmiyorum da bunlar durduk yere neden tartışmaya başladı şimdi?” dedi hayret edercesine yanımda sahaya bakarken.
Can da misliyle karşılık verirken bu sefer yüzüne bir yumruk yemişti bir anda. Bu sefer sahadaki herkes olaya dahil olurken ikisini ayırdılar. Yedek kulübesi bile sahaya dökülmüştü bir anda.
“Can’ı göremiyorum, iyi mi Umut?” dedim endişeyle.
“ben de göremiyorum ama iyidir. Can’a kolay kolay bir şey olmaz.” Dedi kendinden emin bir şekilde.
Ortalık biraz sakinleştiğinde hakem kırmızı kart göstererek yabancı oyuncuyu sahadan gönderdi. Bu sefer de sağlık görevlileri çağırılırken Can’ı görebilmiştim. Kaşındaki ince ince akan kan yediği yumruğun şiddetini açıklıyor gibiydi.
“biri açıklama yapabilir mi acaba?” dediğimde Umut telefonuyla ilgileniyordu.
“korner sırasında bir şeyler konuşmuşlar, itişme olmuş aralarında, spiker söyledi şimdi.” Dedi Umut.
“nedeni yok mu?” dedim merakla.
“o da nereden bilebilir ki Birce? Sağlık görevlileri müdahale etsin durumunu söylerler. Olmadı maçtan çıkar zaten.”
“bir de bu halde devam mı edecek?” dedim şaşkınca.
“yani, bilemem.” Dedi. “Can hırslandığı için devam eder. Yüzündeki o ifadeyi çok iyi biliyorum.”
“artık dayanamıyorum ben, hep böyle mi olacak?”
“her maçta bazı ihtimaller vardır ama bu biraz garip ve olması çok düşük bir ihtimaldi. Özellikle maç sırasında. Önceden de maç izleyen birisiydin sen.” Dedi kaşlarını çatıp ifademi çözmek istercesine yüzüme bakarken.
“izliyordum ama sevdiğim adamın canı o zamanlar yanmıyordu.”
“eh o boyutu da farklı tabii ki. Ne açıdan baktığına bağlı.”
Sesimi çıkartmazken sahaya odaklandım. Sağlık görevliler hızla toparlanırken Can’ı tekrar görmeye çalıştım. Daha öncesinden tecrübeli olduğum için istesem de onu göremeyeceğimi gayet iyi biliyordum.
Can oyuna devam ederken şaşkınca bakakaldım. Umut’sa tahmin ettiği için gülümseyerek sahaya baktı.
“şimdi izle şovu.” Dedi kollarını birbirine bağlarken. “bu arada Can iyiymiş. Spiker dedi.”
“onu görebiliyorum.” Dedim topu ayağına aldığı gibi rakip kaleye koşan Can’ı izlerken.
Sert bir şut çekerken gol olmuştu. Şaşkınlık ve sevinç nidaları sahada yankılanırken fark üçe çıkmış oldu. Maçın bitmesine de 5 dakika kadar kalmıştı.
Bu sefer Hasan atağa geçerken kaleci bir gol daha yemişti ama ofsayt bayrağı kalkmıştı. Gol iptal olurken Seyit’in yaptığı asistle Can sert bir şut daha çekmiş ve ardından bir gol daha olmuştu. Şok içinde sahada olup bitene bakarken gözlerimi Umut’a çevirdim.
Gururla sahaya bakarken bakışları bana dönmüş ardından da göz kırpmıştı. “ben ne dedim sana?” dedi.
“bunun sonu hiç hayra alamet değil gibi Umut ama hadi hayırlısı.”
“bir şey olmaz. Ne yapılması gerekiyorsa her şeyi yaparlar zaten.” Dedi kendinden emin tavırla.
Yerime oturup kollarımı birbirine bağlarken bir iç çektim. Keyfim kaçmıştı. Böyle olsun istemiyordum ki ben. Her maç illaki bir aksilik çıkıyordu.
Son düdüğün çalmasıyla maç biterken maçı kazanmıştık. Yerimde duramayıp ayağa kalkarken içeri girdim hemen. Can’ın ilk buraya geleceğini biliyordum. Endişelendiğimi gayet iyi biliyordu çünkü.
“aşağıda kavga çıkmaz tekrar değil mi?” dedim arkamdan gelen Umut’a.
“yok canım, daha neler. Zaten spor polisleri falan da var. İmkansız yani öyle bir şey. Can onu görmez bile. Ama Can’ın sinirden ne yapacağını tahmin edemiyorum. Adam iki gol attı.”
“korkutma beni.” Dedim endişeyle.
“ilk buraya gelecektir.” Dedi koltuğa oturup arkasına yaslanırken.
“ben neden yanına gidemiyorum ya.” Dedim sinirle olduğum yerde sallanırken.
“o kadar çıplak adamın içine Can’ın da seni sokmak isteyeceğini hiç sanmıyorum Birce.”
“bana bir tanesi gerekiyor ama.”
“o da gelir birazdan. 15 dakikaya burada. 5 dakikası geçti bile.”
Rahat durmazken tekrar balkona çıkıp tribünleri boşaltan taraftarları izledim bir süre. Saha neredeyse boşaltıldığında çalışanların hala orada olduklarını görebiliyordum.
Belime sarılan sıkı kollarla arkamı dönerken Can’a sıkıca sarıldım hemen.
“iyi misin?” dedim merakla.
“iyiyim, korkma.”
Geri çekilirken ellerimin arasına aldığım yüzüne baktım.
“ne olmuş kaşına?”
“ufak bir patlak, önemli bir şeyi yok.” Dedi.
Tekrar sıkıca sarılırken o da iyice kavradı belimi.
“ne olucak şimdi?” diye sordum.
“bir şey olmayacak, sen kafana takma bunları.”
“iyi olacak mısın?”
“olacağım.” Dedi sadece. Demek ki şu an iyi değildi. Olmasını da beklemiyordum zaten. Öfkesini anlayabiliyordum.
“bizimle geliyorsun değil mi?” dedim tekrar geri çekilirken.
“hayır, önce kulübe uğrayacağım. Oradan geleceğim eve.”
“seni bekleyeceğim o zaman.”
“geç gelebilirim, hiç bekleme. Umut seni eve tekrar bırakır zaten.”
“bir daha tartışma yaşamanı istemiyorum.”
“bir daha olmayacak zaten.”
“emin misin? her maçta bir yerin kanıyor ve benim aklım çıkıyor artık.”
“bir daha olmayacak. Sen hiç merak etme. Ben halledeceğim her şeyi.” Dedi gözlerimin içine bakarken.
“seni seviyorum.” Diyip yanağına bir öpücük kondurdum.
“işte şimdi dünyalar benim oldu.” Dedi gülümseyerek yanağıma ardı arkası kesilmeyen öpücükler bırakırken.
“Can, tamam.” Dedim geri çekilmeye çalışırken. Öptüğü yeri defalarca kez öpüyordu.
Gülümseyerek geri çekildi. “eve gidiyorsun şimdi, ben de geleceğim ama yarın sabah konuşuruz olur mu?” dedi.
“tamam, ama çok da geç gelme. Ayrıca iyi olacağına da söz verdin.”
“tamam.” Dedi belimdeki ellerini gevşetirken.
İçeri girdiğimizde telefonuyla ilgilenen umut başını kaldırıp bize baktı.
“Birce sana emanet kardeşim, sonra görüşürüz. Benim gitmem gerek.” Dedi.
“tamam, halledilecek bir şey var mı?”
“yok, ben her şeyi hallediyorum. Gerekli her şey yapılacak.” Dedi Can da ciddi bir ifadeyle.
“tamam, çıkalım o zaman.” Dedi Umut da ayağa kalkarken.
Hep birlikte stattan ayrılırken yollarımız da ayrılmış oldu.
Umut’la vedalaşıp eve girerken direkt odama attım kendimi. Hemen geceliklerimi giyinirken aşağıya indim tekrardan. Spor kanallarını açıp konuşmacılardan ve sporcuların açıklamalarından sahada olanlar hakkında bilgi edinmeye çalışmıştım ama kimsede net bir bilgi yoktu. Can bana anlatmak isterse anlatırdı zaten, biliyordum ama yine de merak ediyordum. Elimden gelse onu bütün kötülüklerden korumak istiyordum.
Kayda değer bir bilgi bulamazken kendime ufak bir sandviç yaptım. Akşam yemeği yememiştim ve acıkmıştım açıkçası. Yanına da bir ayran yaparken televizyon karşısında akşam yemeğimi de bir güzel yemiştim. Kanalda sürekli Can’ın muhabbeti dönüyordu ama hiçbir bilgi yoktu. Biraz da sosyal medyada gezinmiştim. Videoları tekrar tekrar izlemiştim ama hiçbir veri yoktu. O an neden kavga olmuştu, neden böyle maçın ortasında bir çıkış yapma gereği duymuştu bilemiyordum.
Artık olayın peşini şimdilik bıraksam da sosyal medyada biraz daha gezindim. Ne zamandır bakmaya fırsatım yoktu. Story atmak aklıma gelse de sonradan vazgeçmiştim. Sevgilisi bu haldeyken story atıyor diye linçleneceğime emindim çünkü. Bu konuda gerçekten garip bir millettik. Diyecek bir şeyim de yoktu dolayısıyla.
Benim bugüne dair birkaç resmimle karşılaşmıştım. Fan sayfaları paylaşmıştı. Takip ettiğim fan sayfamdan birine girerken gülümsemeden edemedim. Resmen her saniyemi takip ediyorlardı. Attığım storyleri bile post çıkmıştı. Altına da benimle ilgili bilgiler yazıyordu. Çok şekerdi. Bu sayfa havaalanında benim adıma fan sayfasını söyleyen kızın sayfasıydı zaten. Bu kadar sevilmek de garip geliyordu. Özellikle hiç tanımadığın insanlar tarafından sevilmek.
Biraz yorumları okuyarak vakit geçirdim bir süre. Can konusunda endişeli birçok kişi vardı. Kimisi iftira atıyordu kimisi onu koruyordu. Herkesin diyecek bir şeyi vardı anlaşılan ama bir tek ben diyemiyordum. Eğer bir şey deme fırsatım olsa bütün futbolculara Can’ı yaralamamalarını söylerdim sadece. Onun canı yandığında benim de canım yanmaya başlamıştı artık. Garip bir duyguydu. Aşk bu muydu yoksa?
Saatler ekran başında akıp giderken daha fazla yorgunluğa dayanamadım. Zaten Can’ın arabasının geldiğini de duymamıştım. Yine de kalkıp yan bahçeye baktığımda arabası yoktu. Demek ki gerçekten gelmemişti. Bir iç çekerken bulaşıkları makinaya yerleştirdikten sonrasında yukarı, odama çıktım.
Aklımda binbir soru işaretiyle yatağa girdim ve bir süre tavanı izledim. Sosyal medyadaki insanlar gibi bir dünya komplo teorileri atıyordum ortaya ama elde vardı sıfır. Asıl kişiden, Can’dan, olayı dinlemediğim sürece elimizde hiçbir şey yoktu. Ama tek bildiğim bir şey vardı, ben Can’ı çok seviyordum.
Bölüm Sonu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 43.48k Okunma |
3.48k Oy |
0 Takip |
103 Bölümlü Kitap |