
“aa, biz burada abime diyoruz ağlatmayacaksın kızı diye, sen ağlatıyorsun Halim, oldu mu şimdi?” dedi Alkan.
Halim’le sarılmayı bırakırken gözyaşlarımı sildim hızlıca. Alkan yanıma gelirken gülümsedi.
“sana en çok gülümsemek yakışıyor yenge. Abim seni ağlatmaz biliyorum, ben zaten öyle şeyler söylemeyeceğim. Ayrıca bunlar senin için çok ağır hediyeler gibi geldi. Ben de sana daha sportif bir şeyler almak istedim.” dediğinde gülümseyerek açtığı kutudaki takıma baktım.
“gerçekten çok güzel Alkan, çok teşekkür ederim.” Dedim.
“bunu daha sonrasında takarsın, şimdilik takma, baya kuyumcu dükkanına dönüştün çünkü.” Dediğinde herkes kıkırdamaya başladı.
“gerçekten, hepinizin hediyesi çok güzel, çok zarif ama bence abimin hediyesi kalsın sadece, sonra da bir fotoğraf çekinelim.” Dedi Cemre.
Herkesten olumlu sesler yükselirken ben de onların yardımıyla hepsini çıkartıp kutularına yerleştirdim. Sadece Can’ın aldığı hasır set üzerimde kalırken içim içime sığmıyordu. Gerçekten çok güzeldi. Hep birlikte fotoğraflar çekinirken nasıl çıktığımı bile düşünemeyecek kadar mutluydum.
Fotoğraf çekinmenin ardından koltuklara otururken “ee gençler, düğün tarihini siz hiç düşündünüz mü?" diye sordu Serdar baba.
"ben de o konu hakkında konuşmak istiyordum aslında." dedi Can gülümserken. “ne kadar erken olursa o kadar iyi olacağını düşünüyoruz biz.”
“aceleniz ne yavrum?” dedi Ayşe anne merakla.
“gerçekten neden acele ediyorsunuz çocuklar?” dedi annem şüpheyle. Onun her zaman böyle şüpheleri beni öldürecekti.
“çok fazla vaktimiz yok zaten, uzatmaya da gerek yok. Birbirimizi seviyoruz, anlaşıyoruz.” Dedi Can.
“bu sezon bitsin, yazın yaparsınız düğünü. Sıkıştırmaya gerek yok demek istiyoruz biz.” Dedi babam.
“biliyorum, anlıyorum sizi.” Dedi Can bir iç çekerken. “aslında transfer dönemindeyiz, henüz net bir şeyler yok ama olabilme ihtimali de var. Eğer transfer gerçekleşirse daha zor olacak bizim için, o yüzden de erkenden yapmak istiyoruz.”
“oğlum sanki nereye gideceksin, en fazla bir şehir değiştirmeye bakar her şey.” dedi Ayşe anne.
“şehir olmayabilir anne o, ülke de olabilir. Gelip gitmem zor olur o yüzden.” Dedi Can.
“ülke mi?” dedi şaşkınca herkes. Hepsinin aynı anda konuşması beni biraz germeye başlamıştı.
“net bir şey yok dediğim gibi ama gidersem de Birce’den uzak kalmak istemiyorum.”
“biz farklı şehirde olmana alışamamışken sen bir de ülke mi değiştireceksin?” dedi Ayşe anne.
“annecim, yapma böyle. Uzun zamandır yalnız yaşıyorum zaten. Her zamanki gibi arada gelip giderim mutlaka. Ben sadece Birce’yi de yanımda istiyorum. Konumuz bu.”
“orada alışamazsınız, geri de dönemezsiniz sözleşme yüzünden, gitme oğlum.”
“anne, üzme beni.”
“kızım sen de bir şey desene, yurt dışında nasıl yaşayacaksın, bilmediğin yerde.” Dedi annem de araya girerek.
“Can’ın mesleği bu anne, benim için şehir değiştirmekten farksız ayrıca. Dil de biliyorum zaten. Ayrıca bu Can’ın geleceği ve onun için çok önemli. Makul düşünmenizi isterim.” Dedim.
Herkes birbiriyle bakışmaya başlarken “ben olacak diye bir şey söylemiyorum, olabilir diyorum. Sadece şimdiden nikah tarihimizi ayarlamak mantıklı olur.” dedi Can.
“başka bir şey yok değil mi oğlum?” dedi Serdar baba emin olmak için.
“ne gibi mesela?” dedi Can kaşlarını çatarken.
“tamam, ben bir şey demiyorum. Siz nasıl isterseniz öyle yapın.” Dedi Serdar baba.
“böyle olsun da istemiyoruz baba, ortak bir karar alalım ama yazı da beklemeyelim. Ne kadar erken olursa o kadar iyi olur.” dedi Can.
“kızım sen gerçekten yurt dışında yaşayabilecek misin?” diye sordu babam.
“yaşarım baba, Can da yanımda olacak zaten. Tek bile değilim. En çok zorlanacak olan o olacak ayrıca. Eğer giderse aylarca tek kalabilir. Ben de onun tek kalmasını istemem. Elimden geldiğince yardımcı olmak isterim.” Dedim.
“hanımlar gençler makul konuşuyor.” Dedi babam.
“bence de, duygusal davranmayın. Can’ın bu hayalle yaşadığını herkes biliyordu ve eninde sonunda olacaktı zaten. Ne mutlu ki onu destekleyen bir karısı da olacak yanında.” Dedi Serdar baba.
“yine de gitmesen olmaz mı oğlum?” dedi Ayşe anne gözleri dolu dolu.
“ne kadar çok istediğimi çocukluğumdan beri sana anlatıyorum anne, biliyorsun. Yapma böyle.”
“bu kadar erken olacağını düşünmezdim. Hem de evlenir evlenmez.”
“böyle olacakmış demek ki. Belki de Allah, Birce’yle tanışmam için bekletmiştir bu zamana kadar.” Dedi Can iç çekerken.
“duygusallığı bırakalım da bence bir an önce konuşmaya başlayalım hanımlar. Saat de geç oldu, gençler daha otellerine dönecekler. Yarın yolculuk var.” Dedi Serdar baba.
“olur mu öyle Serdar bey, bir gün daha kalırsınız. Hemen gitmeyin.” Dedi annem.
“öyle valla Serdar, hemen gitmeyin. Biraz buraları da gezeriz.” Dedi babam.
“bilemedim ki şimdi.” Dedi Serdar baba Ayşe anneye bakarken.
“kalırız o zaman bir gün daha, ben sizi çok sevdim.” Dedi Ayşe anne annemin elini sıkarken.
Annem mutlu oluyordu. Özellikle aile olduğumuz için ben de fazlasıyla mutlu oluyordum. Hayalimdeki gibi çok iyi anlaşıyorlardı.
“siz nasıl bir tarih düşünüyorsunuz?” diye sordu babam.
“en geç 2 ay içinde falan.” Dedi Can.
“2 ay çok erken. Daha bunun kınası var, düğünü var, çeyizi var.” Dedi Ayşe anne.
“çeyize gerek yok anne, kıyafetlerimizi yanımıza alsak yeterli. Zaten yurt dışına taşınırsak götüremeyiz.” Dedi Can.
“yine de kınası, düğünü var oğlum.” Dedi annem de araya girerken.
“o zaman siz nikah tarihinizi 3 ay içinde alın bence.” Dedi Serdar baba.
Can’ın bakışları bana dönerken gözlerinden ona çok uzak geldiğini anlayabilmiştim.
“kınayı aile arasında yaparız bence, çok büyük bir şey yapmaya gerek yok. Zaten gelecek kişiler de belirlidir. Eğer isterseniz kına köyde, düğün bizim orada olabilir. Arkadaşlarımızın çoğu bizim şehirde çünkü. Gelip gitmeleri çok zor olacak. Gelmek isteyen kınaya gelir akrabalarda, düğün de yakın aile ve arkadaşlarla olur. 2 buçuk ayda hallolur gibime geliyor çok büyük bir şey yapmayacağımız için. Çoğu şeyi organizatör ayarlarız onlar halleder zaten.” dedim.
Herkeste düşünceli bir sessizlik olmuştu.
“mantıklı aslında.” Dedi Halim. “çok uzatmaya gerek yok.”
Bakışlarım ona dönerken teşekkür edercesine baktım. Abi desteği gerçekten farklıydı.
“benim için de uygun. Erkan sen ne dersin?” dedi Serdar baba.
“olur benim için de.” Dedi babam.
“hanımlar?”
“siz olur demişsiniz bir kere.” Dedi Ayşe anne. Biraz üzgündü haliyle.
Annemden ses çıkmamıştı.
“tamam o zaman çocuklar, siz nikah işlerinizi halledin. Ona göre hareket ederiz.” Dedi babam.
“tamam baba.” Dedi Can gülümserken. İstediğinin olmasına aşırı derecede mutlu olmuştu.
“e siz gençler kalkabilirsiniz isterseniz. Takılmak falan istersiniz belki.” Dedi Serdar baba.
“olur valla.” dedi Alkan hemen ayağa kalkarken.
“ben de size katılayım, zaten otele yerleşmiştim.” Dedi Halim de ayağa kalkarken.
Onların böyle acele etmesine şaşırırken “herkese iyi akşamlar o zaman.” Demişlerdi aynı anda.
İkisi salondan çıkarken ufaktan biz de ayaklandık. “iyi akşamlar, yarın gitmeden uğrarız biz.” Dedi Can.
“iyi akşamlar.” Dedim ben de onlar onay verirken.
Birlikte salondan çıkarken odalara gidip çıkarttığımız kıyafetleri toplayarak binadan çıkmıştık hızlıca. Her şeyin bu kadar hızlı ilerlemesini beklemiyordum açıkçası.
Soğuk bedenimi titretirken Can’ın elini biraz daha sıkı kavrayıp ona yanaştım.
“üşüdün mü?” dedi.
“üşüdüm, çok soğuk olmuş.” Dedim.
“tamam, şimdi arabada ısınırsın.” Dediği sırada bahçe kapısının dışındaki Kuzey çekti dikkatimi. Elinde bir karton çantayla öylece bekliyordu.
Biz yavaş yavaş yanına doğru mecburen ilerlerken yerinden kıpırdamıyordu. Bizi fark ettiğinde başını kaldırdı.
Göz göze gelirken vücudunu dikleştirmişti.
“iyi akşamlar.” Dedi sakin bir tonda. “nişanlanmışsınız, hayırlı olsun.”
“teşekkür ederiz.” Dedi Can soğuk bir ses tonuyla.
“Birce bunu sana vermeyi çok istemiştim ama bir türlü veremedim.” Dedi çantayı bana uzatırken. “geldiğinizi duyunca da vermek istedim.”
“ne bu?” dedim çantayı almadan.
“bir tartışma yaşamıştık, bizimle çalışırken. Bana IBAN verseydin direkt yollayacaktım sana ama vermedin.” Dedi.
“o zaman da söylemiştim şimdi de söylüyorum, istemiyorum Kuzey. Bu benim ödediğim bedeldi. Birisine çok vermek istersen bir yere bağış yap.” Dedim.
“eğer bağış yapacaksan sen yaparsın, benden çıksın da.”
“gerek yok, Birce düğün işleriyle epey yoğun olacak. Buna vakti kalmaz.” Dedi Can araya girerken.
Kuzey’in bakışları Can’a döndükten sonra bana baktı.
“peki, nasıl isterseniz. Mutluluklar.” Diyerek hızla yanımızdan ayrıldı.
“bu neydi şimdi?” dedim anlam veremeyerek.
“arkadaş o gece sinir krizi geçirdikten sonra kafasını bir yere çarpıp düzeldi herhalde.” Dedi Can’da alayla.
“olabilir, mümkün.” Dediğimde kıkırdadık.
“hadi geç arabaya, dondun.” Dedi.
Birlikte arabaya binerken hızla otelin yolunu tutmuştuk.
Bölüm Sonu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 43.47k Okunma |
3.48k Oy |
0 Takip |
103 Bölümlü Kitap |