
Gün boyunca kendimi ev işlerine vermiştim. En sonunda da kendimi salona atarken lisansımla ilgili alan okumalarımı yapmaya başladım. Kendimi güncel tutabilmek adına belli aralıklarla okuma yapmaya dikkat ediyordum her zaman. Şu an işim sporcularla alakalı olduğundan bu alana da daha fazla ağırlık veriyordum. Bunlar gerçekten dikkat edilmesi gereken önemli şeylerdi.
Saatlerce süren okumalarımın ardından bilgisayarımı açıp bu haftadaki tahmini listeleri yazmaya başladım. Her sabah hepsini yolluyordum ama en yakın zamanda ölçümlerini yapmak üzere gitmem de gerekiyordu.
Telefonum çalmaya başlarken uzanıp orta sehpadan aldım hemen. Can arıyordu.
“efendim?” diyerek açarken gülümsemem anında yüzümde oluşmuştu.
“aşkım ne yapıyorsun?” diye sorduğunda sırıtışım biraz daha genişlese de kendimi toparlamaya çalıştım. Sesiyle bile erirken bir de üstüne aşkım diyordu.
“biraz okuma yaptım şimdi de listelerinizi hazırlıyordum. Sen ne yapıyorsun sevgilim?”
“ben de antrenmandan çıktım şimdi, arabaya doğru ilerliyorum bizimkilerle.”
“selam söyle.” Diyerek araya girdim hemen. Selamımı herkese iletirken onlardan yükselen sesleri de duyabiliyordum. Kendimi tutamayarak kıkırdarken Can da benimle birlikte gülmüştü.
“seni çok seviyorlar, seslerini duyuyorsun.” Dedi Can.
“duyuyorum, ben de onları seviyorum.”
“o da sizi seviyormuş beyler, hadi görüşürüz. Yengenizle konuşmam gerek.” Dedi Can onlarla konuşurken.
Onlardan gelen sesleri tekrar duyarken Can arabaya binip kapısını kapatmasıyla sesler kesilmişti.
“bu akşam dışarda yemek yiyelim mi, seni yemeye çıkartmak istiyorum.”
“olur, benim için uygun.”
“tamam o zaman, sen hazırlanmaya başla, ben de eve geliyorum. Hazırlandıktan sonra seni alırım, çıkarız.”
“nereye gideceğiz, ona göre giyineyim.” Dedim. Bu benim hastalığım olabilir miydi? Ortamına göre sürekli kombin yapıyordum.
“sana her şey yakışıyor, ince giyinebilirsin ama çok da ince olmasın, üzerine bir şey al.”
“tamam, hazırlanıyorum.” Dedim ayağa kalkarken.
“ben de şimdi çıktım. Görüşürüz.” Dediğinde görüşürüz diyerek telefonu kapattım. Koşar adım odama çıkarken birkaç elbiseyi yatağın üzerine attım. Sırayla hepsine göz gezdirirken siyah elbiseyi alıp aynada kendime baktım. Aşırı hoş durduğundan direkt bunu giyindim. Diğerleri de çok güzeldi ama kaybedecek vaktim yoktu.
Hızlıca saçımı ve makyajımı yaptıktan sonrasında parfümümü sıkıp çantamı hazırladım. Üzerime de uyan bir ceket aldım.
Aşağı indiğim sırada zil çalarken ayakkabılıktan siyah topuklu alıp kapıyı açtım. Can karşımda siyah bir takımla dururken doğru bir tercih yaptığımı anlamıştım.
“çok güzel gözüküyorsun.” Dedi üzerimi incelerken.
“sen de çok yakışıklısın sevgilim.” Dedim boynuna sarılırken. Elbisemin açıkta bıraktığı tenime öpücük kondurduktan sonra geri çekildi.
“hazırsan çıkalım.”
Topuklularımı da giyindikten sonrasında hazırdım. Birlikte arabasına binerken yola çıktık.
Bir restorana geldiğimizde ayırttığı masaya geçerken menüden siparişlerimizi verdik. Daha öncesinde buraya gelmediğimden etrafa bakınırken Can daha çok bana odaklanmış gibiydi. Gözlerimiz kesiştiğinde gülümsedim.
“daha öncesinde buraya gelmemiştim, tasarımı ilgimi çekti.” Dedim kendimi açıklama gereği duyarken.
“benim hatam, daha önce getirmeliydim. Yemekleri de efsanedir.” Dedi gülümserken.
“Can.” Dedim iç çekerek. “durgun gözüküyorsun, söylemek istediğin bir şey mi var?”
Ne kadar gülümsese de benimle normal bir şekilde konuşsa da sanki söylemek istediği bir şey varmış da söyleyemiyormuş gibi duruyordu.
“beni iyice tanımaya başladın.” Dedi gülümsemeye çalışırken. Bu sefer zorla gülümsüyordu, farkındaydım.
“bu kötü mü hissettiriyor, yanlış olan nedir?” dedim garipserken.
“hayır, o kadar iyi hissettiriyor ki anlatamam. Sadece biraz üzgünüm ve seninle olduğum için fazlasıyla mutluyum. Duygularım biraz karışık.”
“farkındayım, eğer anlatmak istersen her zaman yanındayım.”
“biliyorum. Birce bugün imzalar atıldı, haftaya kadar gitmem gerekiyor. Hatta en kısa zamanda.” Dediğinde donup kalmıştım.
“anlamadım?” dedim şaşırırken.
“kulüple anlaşmaya varıldı, kiralık olarak gideceğim.” Dedi açıklarken.
Ne diyeceğimi şaşırırken donup kalmıştım. Bu kadar çabuk gitmesi üzücüydü ama onun için de aynı zamanda çok mutluydum. Hayallerini gerçekleştirme fırsatı bulacaktı.
Masadaki ellerini tutarken “çok mutlu oldum.” Dedim. Kendimi de toparlamaya çalışıyordum bir yandan. “inanamadım bir an. Hayallerin gerçek oluyor Can.” Dedim heyecanlanmaya başlarken.
“inan bana ben de senin gibi başta ne tepki vereceğimi bilemedim. Her şeyi kabul ettikleri an rüyadaymışım gibi geldi. Dediklerin sürekli aklımda dönüp duruyordu zaten, dediğin gibi her şey her an değişebilir. Farklı bir takımda devam edebilirim ya da beğenmeyip geri de dönebilirim. Ben bu dünyada sana sahip olduğum için nasıl bir sevap işlediğimi düşünüyorum. Eğer sen olmasaydım büyük ihtimalle sırf birkaç ay düzenimi bozmamak için kabul bile etmeyecektim. İyi ki varsın her şeyim, iyi ki hayatımdasın.” Dedi elime bir öpücük kondururken.
Duygulanmaya başlarken gözümden bir damla yaş akıp yanağımdan süzülmeye başladı. Can ayağa kalkıp yanıma gelirken “seni üzecek bir şey mi dedim, neden ağlıyorsun?” dedi yanaklarımdan tutarken.
“beni bu dünyadaki en mutlu kadın yaptığın için mutluluk gözyaşı döktüm sadece. İstemeden oldu. Sen benim kabul olmuş duamsın Can, ben Allah’tan seni istedim, bir hayaldin benim için, kim olduğunu bile bilmeden ben seni istedim. Yıllarca etmiş olduğum duam olarak çıktın karşıma.” Dedim gözyaşlarımı akıtmaya devam ederken.
Bana sıkıca sarılırken “ben de yıllarca seni bekledim, senin sen olduğunu bilmeden bekledim. Beklediğimin Halim’in kardeşi olduğunu, yanıbaşımda olduğunu bilmeden hem de. O yüzden ağlamak yok, ben yanındayım. Her zaman ellerini tutacağım.” Dedi.
Yanaklarımdaki yaşları sildikten sonrasında alnıma bir öpücük kondurdu.
“yerime geçeceğim ama tekrar gözyaşı dökmek yok.” Dedi gülümserken.
“söz veremiyorum, ben ağlamasını durduramayan bir insanım.” Dedim gülerken.
O da benimle gülerken yerine geçip oturdu.
“tek korkum da bu. Eğer biri seni üzüp ağlatırsa ve ben yanında olmazsam diye ödüm kopuyor.” Dedi.
“böyle bir şey olmayacak.”
“sadece varsayım.” Dediği sırada siparişlerimiz gelmişti.
Garson yanımızdan uzaklaşırken ailesine ve aileme durumu nasıl açıklayacağımızı düşünmeye başladık. İkimiz de yarın arayacaktık, bu bir gerçekti. Benim ailemden yana çok da bir sıkıntı yoktu, geri döneceğimizi duyduklarında özellikle sıkıntı çıkmayacak diye düşünüyordum ama aynı şeyleri Ayşe anne için söyleyemiyordum. Can’ın gitmemesini istediğini çok açık bir şekilde dile getirmişti. Belki bu durum annemi de etkilerdi, emin değildim ama annemin böyle şeylere karşı bir insan olmadığını da biliyordum. Sadece babam bu konuda biraz duygusaldı, onu da zaten kendi evime taşındıktan sonrasında biraz aşmış gözüküyorduk.
Keyifli bir yemeğin ardından tatlılarımızı da yiyerek restorandan çıkarken eve gelmiştik direkt. Kapımın önünde arabasını durdururken “sen gelmiyor musun?” diye sordum merakla.
“bu gece eşyalarımı toparlamaya başlamam gerek. En azından bir kısmını. Yarından itibaren birlikte kalırız olur mu? Çok fazla vaktim yok.” Dedi.
“birlikte hallederdik.” Dedim emniyet kemerimi çözerken.
“bu gece dinlenmeni istiyorum, yorucu bir gündü, öyle çok eşyam da yok zaten. Birkaç saate toparlanır. Seni de boşu boşuna yormama gerek yok o yüzden.” Dedi.
“yardıma ihtiyacın olursa…” dediğimde gülümseyerek beni böldü.
“biliyorum, hemen yan evde oturuyorsun.” Dediğinde kıkırdayarak yanağına uzandım. Bir öpücük bırakıp geri çekilecekken belimden yakalayıp o da içten ve sımsıkı bir öpücük bıraktı.
“bu akşam çok güzeldi, teşekkür ederim.” Dedim.
“güzelleştiren sendin, ben teşekkür ederim.” Dediğinde tekrar liseli ergen modum açılmıştı. Aptal bir aşık gibi arabadan inerken eve ilerleyip kapıyı açtım. İçeri girene kadar beni beklerken kapıyı kapatmamla arabanın onun bahçesine doğru hareketlendiğini duyabiliyordum.
Sabah kalktığımda ilk işim annemi arayarak durumu anlatmak olmuştu. Tahmin ettiğim gibi tepkiler almıştım. Ona göre sadece 2 ay boyunca uzakta olacaktım ve ardından geri dönecektim. Tabi ki dönmeme ihtimalimden de bahsetmiştim ama şu an kesin bir şey olmadığından rahat davranıyordu. Bu da benim işime geliyordu doğrusu.
Üzerimi değiştirip odamı toparladıktan sonrasında aşağıya inip kendime bir kahvaltı hazırlamaya başladım. Keyifle kahvaltımı yaptıktan sonrasında listeleri gönderip kahve yaptım kendime. Bugün zaten ölçümler için kulübe gitmem gerekiyordu. Birazdan da oraya gitmek için hazırlanmaya başlayacaktım.
Kahvemi yudumlayıp televizyona bakarken telefonum çalmıştı. Ayşe anne arıyordu. Haberi almış olmalı diye düşünürken televizyonun sesini kapatıp telefonu açtım.
“efendim anne?” dedim gülümseyerek.
“kızım, nasılsın?” dedi onun da gülümsediği belliydi ama sesi de titriyordu aynı zamanda. Haberi net bir şekilde aldığını o an anlamıştım.
“iyiyim anne, siz nasılsınız? Babam nasıl?”
“biz de iyiyiz şükür kızım, rahatsız etmiyorum değil mi, müsait miydin?”
“estağfurullah, müsaitim.”
“nasıl başlayacağımı bilmiyorum ama Can bize gideceğini söyledi.” Dedi iç çekerken.
“biliyorum, benim de dün akşam haberim oldu, hayırlısı olsun inşallah.”
“kızım ben gitmemesini söyledim ama dinletemedim, sen söylesen bir de, seni dinler belki gitmez. Olmaz mı? Ben oğlumu zaten yıllardır doya doya göremiyorum, şimdi bir de uzağa gidecek hiç göremeyeceğim.” Dedi.
“anne üzgünüm ama ben bunu yapamam. Bu Can’ın en büyük hayali ve ben onun hayallerini yaşayabilmesi için destekliyorum. Zaten uzun bir süre gitmeyecek. Bazı ihtimaller var ama Can’ı eskisinden az veya çok da görmeyeceksin. Öyle düşünüp kendini üzme o yüzden.”
“yine de bir konuşsan, gitmese, burada kalsa… Sonra yaşar hayallerini.”
“ben bunu yapamam, bencillik olur. En mutlu olduğu, hayallerine kavuşacağı sırada onu durdurursam asıl Can mutsuz olacak. Onun mutluluğunu istiyorum.”
“ben bencilim yani öyle mi Birce? Ben bencil olduğum için zaten oğlumun gitmesini istemiyorum. gidip orada daha fazla para kazanacak senin de işine gelecek tabi. Bizi de görmeyeceksin nasıl olsa, Can da seni koruyup kolluyor, el üstünde tutuyor diye hiç dokunmayacaksın. Ben seni oğlumun parasına geleceğini hiç düşünmezdim. Hele bana bencil diyeceğini hiç düşünmezdim.” Dediğinde şokla dinliyordum. Neye uğradığımı şaşırmıştım adeta.
“ben öyle demek istemedim…” dediğimde sözümü kesti.
“ben anladım anlayacağımı, eğer para için oğlumun yanında duruyorsan hemen şimdi ayrıl oğlumdan. Ne kadar para istiyorsan verir o sana, yeter ki onu yanlışa sürükleyip üzme. Açıkla gerçekleri. Benim oğlumu üzme ama Birce. Sakın! Duyarsam çok fena olur.” diyerek telefonu kapatmasıyla şoka girmiştim. Neye uğradığımı şaşırırken kalbim sıkışmaya başladı.
Gözlerimden ardı arkası kesilmeyen yaşlar akarken kendimi sakinleştiremiyordum. Üstelik ne yapacağımı bile bilmiyordum.
Bölüm Sonu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 43.47k Okunma |
3.48k Oy |
0 Takip |
103 Bölümlü Kitap |