
Cemre abla bana misafir odasını ayarlarken bir de yanımda hiçbir şey getirmediğim için pijama takımından vermişti. Lavaboda bütün işlerimi halledip, üzerimi değiştikten sonrasında bir iç çekip telefonumdan alarm kurdum. Yarın sabah erkenden eve dönmem gerekecekti. Hazırlanırken de annemin sorularına cevap vereceğimden hazırlıklı ve dinç olmalıydım.
Yatağa girip gözlerimi kapatsam da bir türlü uyuyamıyordum. Odadan çıkıp Can’a sıkıca sarılmak istiyordum. Yapamamıştım. Sadece birkaç saniye daha bekleseydi ya da ben erken davransaydım sıkıca sarılacaktım zaten ama olmamıştı. Birimiz geç kalmıştık, birimiz erken davranmıştık.
Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyorum ama odama Can’ın girdiğini anında odaya yayılan kokusundan anlamıştım. Yavaşça yanıma gelip yatağa yatarken koluyla beni kendine yaklaştırıp yüzümde farklı noktaları öperek özür diledi.
Kendimi tutmayı bırakırken biraz daha yanaşıp başımı göğsüne yasladım.
“uyandırdım mı?” diye fısıldadı bu sefer.
“hayır, uyuyamadım.” Dedim. İki gecedir onunla aynı yatakta uyusam da kırgın giriyordum. Ne olmuştu bize bilmiyordum.
“özür dilerim.” Dedi saçlarımla oynarken.
“özür dileme artık.” Diye fısıldadım.
“az bile dedim.” dediğinde sesimi çıkartmadım. Tek başıma yatarken saatlerce gelmeyen uykum bir anda bastırmıştı adeta.
“seni çok seviyorum.” dedi.
“ben de seni çok seviyorum.” Diyerek karşılıksız bırakmadım onu.
Sabah gözlerimi açtığımda başım Can’ın göğsünde, onun eli belimi sıkıca kavramış şekildeydi. Kollarının arasından sessizce çıkmaya çalıştığımda izin vermezken gözlerini açıp “nereye?” diye sordu.
“sen uyumuyor muydun?” dedim şaşkınca.
“hayır.” Dedi.
“neden? Sabah bile olmadı neredeyse.”
“uyuyamadım.”
“Can.” Dedim kalbimde bir şeyler koptuğunu hissederken. “neden uyumadın?”
“düşündüm biraz.” Dediğinde sessiz kalıp gözlerinin içine baktım. O da direkt benim gözlerimin içine bakıyordu. “seni ne kadar çok sevdiğimi, ailene karşı gerçekten bu zamana kadar hiçbir şeyi açıklamadığımı…” araya girdim hemen.
“Can…” bu sefer araya giren o olmuştu.
“önce beni dinle lütfen. Sinirlenince gerçekten önünü arkasını düşünmeden hareket edebiliyorum, gözüm bir şey görmüyor. Dediklerinin ciddiyetinin sen demesen farkına bile varmayacaktım ama bundan sonrasında böyle bir şey olmayacak, söz veriyorum. Bana olması gerekenleri de hatırlattığın için teşekkür ederim. Ben seni kaybetmek istemiyorum Birce. Bunca aydır seni buradan alıp gittiğim günün hayaliyle yaşadım. Seni bu kadar severken, kırdığım, üzdüğüm için o kadar pişmanım ki. Ben sensiz bir hayat düşünemiyorum.”
Bir iç çektim. “bir daha özür dileyeceğin şeyler yapma Can.” Dedim.
“yapmayacağım.”
“söz mü?” dediğimde gülümsedi.
“söz.”
Dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Özlemiştim onu, hem de yanımdayken. Teni tenime değiyordu ama ruhlarımız birbirinden ayrı düşmüştü, uzak kalmıştık birbirimizden.
Geri çekilirken “gitmemiz gerek.” Dedim.
“farkındayım.”
“hiç gidesin olmadığının ben de farkındayım.” dedim onun içinde tutup söyleyemediklerini dile getirirken. Onu biraz da tanıyorsam içinden bunları geçiriyordu.
“maalesef ama o kadar haklı bir karım var ki hiçbir şeyi değiştirmeye gücüm yetmiyor.” Dedi gülümserken.
Yanağından öperken “kalk hadi.” Dedim.
“biraz geç gitsek olmaz mı?”
“eğer köyde kalmış olsaydık biraz daha uyuyabilirdik ama maalesef köyde değiliz.”
“o zaman ben bir öpücük daha istiyorum.” Dedi başını yastıktan kaldırıp yanağımı öperken.
“aldın hadi.” Dedim göz kırparken.
“senden bekliyorum.” Dedi. Yememişti.
Yavaşça dudağının kenarına bir öpücük kondurup “canım kocam.” Dediğimde yüzünde güller açtı.
Kollarını bana sıkıca sarıp kalkmama izin vermezken “canım karım.” Demeyi de ihmal etmedi.
“Can, kalkmamak için bahanelerinin farkındayım yalnız.”
“bahane yok, sen benim her zaman canım karımsın.”
Bu sefer ben de kollarımı ona sıkıca sararken çalan alarm sesiyle birbirimizden ayrıldık.
“gerçekten alarm mı kurdun?” dedi mutsuzca.
“dün gece yanıma gelmeden önce kurmuştum. Ne yapsaydım, seni dinleyip kınaya gitmese miydim?”
“beni almadan mı gidecektin yanına gelmeseydim?”
“Cemre ablama haber verirdim, o da seni uyandırıp peşimden yollardı.”
“bana bu kadar kırıldın mı yani?” dedi mutsuzca.
“Can.” Dedim gözlerinin içine bakıp avuç içlerimi yanaklarına yerleştirirken. “seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum. Her halinle. Senden tek çekindiğim an sinirli olduğun an. Önünü arkanı düşünmeden hareket edebiliyorsun. Seni korumaya çalıştıkça da her şey daha kötüye gidiyor her seferinde. Her zaman yanımda olduğunu biliyorum ama öfkeli olduğun anında da yanımda olmana ihtiyacım var. Öfkeden gözün bir şey görmese bile bana sor o zaman. Böyle düşünüyorum, sen ne düşünüyorsun bu konuda diye ama tek başına karar verme. Doğru karar verdiğin söylenemez.”
“her zaman böyle haklı olacaksan işimiz var.” Dedi avuç içimi öperken.
“hadi artık, çok oyalandık.” Dedim yataktan kalkarken.
“alarm yeni çalmıştı ama.”
“olsun, ne kadar erken gidersek o kadar iyi. En azından bizimkilerin kahvaltısına yetişiriz.”
“gittiğimizde annem ne derse desin takma. Ben onunla daha sonrasında özel olarak konuşacağım. Ailene de her şeyi anlatacağım.”
“nasıl istersen ama ailemle ben de konuşabilirim.”
“benim konuşmam daha iyi olur.”
“peki.” Dedim kıyafetlerimi alırken.
Birlikte köye geçerken tahmin ettiğim gibi kahvaltıya yetişmiştik ve evde bizimkilerden başka kimse yoktu. Açıkçası konuşmak için en ideal ortamdı. Bir de bizim eve döndükten sonrasında konuşma fırsatımız olurdu olursa, o da uzayacağı için burası daha uygundu.
Kahvaltıda onlara eşlik ederken Can bir şey yemek yerine söze girmişti direkt. Önce hal hatır sormuş ardından da aldatılma olayından bahsetmişti. Bizimkiler Alkan da onayladığından inansalar da onların aklı bir de dün gecede kalmıştı. Can bunu açıklayacak durumda değildi şu an. Benim aileme kendi ailesini kötüleyemezdi ve buna izin vermezdim de.
“olur oğlum öyle şeyler, siz birbirinizi seviyorsunuz, sorun yok.” Dedi annem gülümseyerek.
“sevgi mi kaldı ayol aralarında, oğlum gitti, aylarca birbirlerini görmediler bile.” Dedi Ayşe anne bir anda.
“anne biz sandığın gibi eski zamanda yaşamadığımızdan her gece konuşmadan uyumuyorduk.” Dedi Can.
“belli zaten.” Dedi Ayşe anne göz teması bile kurmadan.
Annemle göz göze gelirken bu sefer ablam da bakmaya başlamıştı bana.
“belli derken?” dedi ablam bir anda sessizliği bozarken. “kusura bakmayın ama kardeşime olan tavrınız hiç hoşumuza gitmiyor.”
“abla.” Dedim uyarırcasına. Bana ne var dercesine bakarken birazdan olay çıkartacağına emindim. Nereden çıkmıştı şimdi beni savunmak?
“ben ne yaptım canım, her zamanki halim işte.” Dedi Ayşe anne.
“bu her zamanki halinizse kardeşim sizinle daha fazla görüşmese iyi olacak. Kalbinin kırıldığını fazlasıyla görebiliyoruz. Ona karşı olan bu tavrınızı anlayamadık sadece. Bir gariplik var bu durumda.” Dedi ablam.
“Begüm, sen annemin kusuruna bakma lütfen. Sadece ben yurtdışına gittiğim için böyle. Birce’nin bu durumu engellemesini istiyordu.” Dedi Can.
“ne demek kusuruna bakma.” Dedi Ayşe anne sinirle. “kusurlu olsaydım ben derdim zaten.”
“kusurlusun zaten anne, benim karım sana ne yaptı?” dedi Can da sinirlenirken.
“benimle konuşmasını bilmedi. Senin bu kardeşin bana bencil dedi hanımefendi.” Dedi Ayşe anne.
Bütün ailem bana dönerken sesimi çıkartmadım. Bana bu konuda güvenemezlerdi, ben lafımı esirgemez derdim çünkü. O yüzden de gerçekten dedim mi diye kontrol ediyorlardı.
“ben size kendim bencillik yapamayacağımı söyledim, üzerinize alınan sizsiniz. Demek ki kendiniz de bencil olduğunuzun farkındasınız.” Dedim daha fazla dayanamayarak.
“buyrun, kendi kulağınızla duydunuz.” Dedi Ayşe anne zafer kazanmış gibi.
“peki oğlunuza büyü yaptırdığımı düşündüğünüzü de iletmiş miydiniz? Bana aldığınız hediyeyi kaybetmem konusunda attığınız iftirayı? Kına ve düğün alışverişlerinde beni defalarca kez kendi istediğinizi almak istediğiniz için ağlattığınızı? Bunlardan neden bahsetmiyorsunuz ailenize, bunlar da mı yalan? Gelinlik değil de dümdüz beyaz elbise giymem için uğraştığınız çaba yüzünden gelinliğimi kendim almam da mı yalan? Buradaki herkes şahitken üstelik.” Dedim kaşlarım çatılırken.
“ne demek oluyor bunlar anne?” dedi Can.
“senin paran fazla gitmesin diye müsrif olmamak için uğraştım oğlum ben. Paranı har vurup harman savuran Birce’ydi. Zaten paran için seninle birlikte.”
“anne o benim karım. Benim paramın son kuruşuna kadar ister harcar ister harcamaz, sana ne bundan? Benim karıma sen ne hakla karışıyorsun? Ben ona kart ayarlamışım, dilediğini alsın, içinde hiçbir şey kalmasın diye. Ona ben bakmayacağım da kim bakacak? Sana kim bakıyor anne, sokaktan geçenler mi babam mı? Hani diyorsun ya Birce seninle paran için birlikte, bilmediğin şeyler var. Birce ilk buraya geldiğinde sevgilim bile değildi benim. Sırf benim itibarım için, kulüpten ayrılmamam için yanımda durdu. Hem de tek bir karşılık beklemeden. Ona ilk aşık olan da bendim. Ona ilk kalbimi açan da bendim. Birce her zaman yanımda durup elimi tuttu. Beni benden çok düşündü. Sen bu kadının benim param için birlikte olduğuna inandırmaya çalışıyorsun ya, burada beni kes ben yine de inanmam. Onun benim için neler yaptığını kendi gözlerimle gördüm. Bir kere daha Birce’ye ağzını açıp bir şey dediğini duymayacağım anne. Bu da sondu zaten. Bir daha bu eve getirmeyeceğim onu.”
“oğlum, sakin ol.” Dedi Serdar baba. O da en az Can kadar şaşkın ve öfkeli duruyordu.
“ben annemi birçok kez uyardım baba. Benim karıma karşı saygısını korumamayı tercih etti.” Dedi Can.
“haklısın.” Dedi Serdar baba. Ayşe anne masadan kalkıp uzaklaşırken ortamda bir sessizlik oldu.
“kusura bakmayın, sizlerin de huzurunuzu kaçırmayı istemezdim.” Dedi Can derin bir nefes alırken.
Kimseden ses çıkmazken “keşke annenin de üzerine bu kadar gitmeseydin oğlum, en azından bizim yanımızda.” Dedi babam.
“öyle değil işte baba, ben bu zamana kadar defalarca kez uyardım. Sizin de rahatsız olduğunuzu görebiliyorum. Birce’ye ne kadar değer verdiğinizi de biliyorum.”
“annen biraz sakinleştikten sonra bir gönlünü almaya git.” Dedi annem de.
“Birce’nin neler yaşadığını kendi gözlerimizle gördük anne, Alkan da şahit Can bana inanmıyorsa. Yalan mı Alkan.” Dedi ablam.
Annem onun ayağına vururken Can “estağfurullah, dediklerinize tabi ki inanırım.” Dedi.
Bölüm Sonu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 43.49k Okunma |
3.48k Oy |
0 Takip |
103 Bölümlü Kitap |