
Elime kına yakılırken Ayşe anne avucuma altını koyduğu gibi yanımdan uzaklaşmıştı. Bana olan tavrı hala değişmemiş gözüküyordu. Bundan sonra da bir beklentim yoktu açıkçası. Can ne derse onu yapacaktım. Benim ailem bundan sonrasında Can’dı. İkimizin arası bozulmadığı sürece bana hava hoştu. Ben onu o beni dinledikten sonra gerisi çok da önemli değildi.
Kına yakıldıktan sonrasında herkes etrafımda oynarken ben de oynuyordum. Yüzler artık tanıdık gelmeye başlasa da ismen tanımıyordum. O kız da buradaydı. Oturup beni izliyordu. Cemre ablanın bu konuda takılmamam gerektiğini söylediği için sabrediyordum. Onu görmeye tahammülüm yoktu. Can da burada değildi zaten. Onlar yukarı katta oturuyorlardı, biz salondaydık. Mini bir organizasyon yapmıştık.
Oynayarak ablam yanıma yaklaşırken “Can’la tartışmadınız değil mi?” diye sordu.
“hayır, neden tartışalım?” dedim merakla.
“sabah dediklerim belki kızdırmıştır.”
“kızdırmadı, haklı olduğunu biliyordu ama sen yine de çok üzerine gitme bence. Can yapılması gerekeni biliyor.”
“o kaynanan olacak kadının arkanda bir ailen olduğunu, istediğimiz zaman seni çekip alabileceğimizi anlaması için susmadım.”
“ekmeğine yağ sürersin, o öyle bir kadın değil. Yaptıklarından pişmanlık duymazmış, benle de arasının düzeleceğini sanmıyorum, kimse de düzeleceğini söylemiyor zaten. Cemre ablayla da konuştuk, bekleme dedi.”
“ay, boş ver. Zaten gidiyorsunuz, uzaktasınız. Kocan da arkanda seni koruyor. Ağzını açıp laf bile etme. Can değerini bilmese inan bana seni burada tutmazdım.”
“Can’ı çok seviyorum abla ve o da beni çok seviyor. Her şeye onun için katlandım, o da benim mutluluğum için mücadele veriyor. Her şeyin farkında, en ufak bir şeyde babamın beni alacağını biliyor. O yüzden sıkıntı yok.”
“babam gerçekten dediğini yapar biliyorsun. Kuzey’de olduğu gibi, bir anda tutturursa olmaz diye, evli de olsan dönersin.” Dedi uyarırcasına.
“Can bırakmaz. Ben de Can’ı bırakmam. Ayrıca Can beni gözü gibi seviyor.”
“biliyorum ama açıklamadığınız olaylar da babamda birikiyor, sen de farkındasın. O yüzden dikkatli olun.”
“Can gerekeni yapacaktır, anlatacaktır. Kahvaltıda da anlattı zaten. Sakin kafayla da konuşur babamla. Babam iyi olduğumu anladıktan sonra bir şey demez.”
“sen yine de dikkatli ol, geri dönmeni istemiyorum.” dedi iğneleyici tonda.
“sağol ya.” Dedim yalandan gülümserken. Ondan uzaklaşıp oynayanların arasına karışırken karşıma Cemre ablanın gelmesiyle gelin görümce döktürmeye başladık.
Geçen birkaç saatin ardından herkes giderken ayaklarımı ağrıdan hissetmiyorum desem yeriydi. Hep beraber salonda oturup kalmışken Alkan’ın merkezden aldığı dürümleri yiyerek idare ediyorduk.
Can dürümünü bitirirken “bu gece yola çıkacağız, erkenden dinlensek iyi olacak.” Dedi.
“doğru diyorsun oğlum.” Dedi babam hak verirken.
“öncesinde Ayşe, Birce kızıma bir şey diyecek.” Dedi Serdar baba. Herkes onlara bakarken şok yaşıyordum adeta. Can’a baktığımda o da bana bakıyordu. Kimsenin böyle bir şey beklemediği açıktı.
“dediklerimden dolayı üzgünüm, ailenin yanında seni böyle rencide edici şekilde konuşmamalıydım.” Dedi Ayşe anne. Yine de ezberden konuşuyor gibi bir hali vardı.
“bunu da beklemiyorduk anne ama sadece ailesinin yanında olması mesele değil, direkt Birce’ye bunları söylemen ve yaptıkların yanlıştı.” Dedi Can.
“üzgünüm dedim ya oğlum, daha ne diyebilirim?” dedi Ayşe anne sinirlenmeye başlayan bir tavırla.
Can’ın elini susması için tutarken “sorun değil, siz oğlunuzu ben kocamı düşündüm.” Dedim.
“oww, yengem vurdu ve gol.” Dedi Alkan.
Ablamın yüzünde bir gülümseme olurken Cemre ablada da aynı memnuniyet vardı.
“Caner.” Dedi Ayşe anne sakin bir tonda. “o kız bir daha bu eve gelmeyecek. Sen de arada kaynadım sanma.”
“ne demek bu eve gelmeyecek? Gelinin o senin.” Dedi Alkan şaşkınca.
“bunu daha sonra konuşalım.”
“hayır anne, şimdi konuşalım. O kadın benim aşık olduğum kadın, evlenme teklifi ettim. Onun için her şeyi göze alabilirim.” Dedi Alkan.
“anneni de karşına alabilir misin?” dedi Ayşe anne.
“Ayşe, sebepsiz yere gitme çocuğun üzerine. Kızı tam tanımadın bile. Ayrıca tatlı bir kızdı, ailemize de gayet uygun.” Dedi Serdar baba.
“tam tanımaya gerek var mı? Benim oğlumla yurt dışına kadar giden başkalarıyla ne yapmamıştır?” dedi Ayşe anne.
Bu gerçekten ağırdı. Bana bile ağır gelmişti.
“onun kimseyle bir şey yaptığı yok da sen iki oğlunu birden kaybediyorsun anne, haberin olsun. Önce yengeme demediğini, yapmadığını bırakmayarak abimi üzdün şimdi de sıra bende öyle mi? Ben sevdiğim kadının yengem gibi üzülmesine izin vermeyeceğim ama. Abim yengemin yanında olamadı ama ben onu seninle bir dakika bile yalnız bırakmayacağım anne. Yengeme neler dediğine ben şahidim çünkü.” Dedi Alkan sinirle ayağa kalkarken.
Önümde dururken “annemin dileyemediği özürü ben senden diliyorum yenge, senin güzel kalbin her şeye bedel. Dediklerim için de özür dilerim ayrıca ama haklı olduğumu ikimiz de biliyoruz.” Dedi.
Can’a bakarken “yerinde olsam böyle bir kadını asla kaybetmezdim. Bilmediğin çok fazla şey var abi ve hepsi de sen üzülme diye.” Dedi Alkan. Ardından salondan çıkarken en son da kapının kapanış sesini duymuştuk.
Annemle babam ne yapacaklarını bilemezken hep birlikte bakışmaya başladık. Babam ayağa kalkarken “sizin aile meselelerinize kulak misafiri olmak istemezdik, üzgünüm Serdar. Sizin şimdi biraz konuşacaklarınız vardır, biz odamıza geçelim müsadenle.” Dedi.
“asıl siz kusura bakmayın Erkan. Allah rahatlık versin.” Dedi Serdar baba.
“kızlar hadi.” Dedi babam ablamla bana bakarken.
“baba, Birce de bu aileden artık. Burada kalsa iyi olur.” dedi Can elimi tutup kalkmama izin vermezken.
“peki.” Dedi babam kabullenircesine ama bu nasıl bir pekiydi tam anlayamamıştım. Kabulleniş miydi?
Bizimkiler salondan çıktıktan sonrasında “bir susmuyorsun Ayşe, dünürlere de mahcup olduk.” Dedi Serdar baba.
“mahcup niye olalım, ben yalan mı söyledim sanki?” dedi Ayşe anne kabullenmek istemezken.
“anne, artık oğlunun biri evlendi, ertesi gün düğünü var. Diğeri de aşık olmuş. Bu kıza demediğini bırakmadın bari diğer mutlu olsun. Herkes Birce gibi de susmaz, onu söyliyeyim. Dediğin her şeyi Alkan’a anlatırsa o zaman bir daha Alkan’ı göremezsin.” Dedi Cemre abla.
“siz önce benim karıma ne olduğunu bir anlatsanıza ya. Herkes karımdan bahsediyor ama kimse bir şey anlatmıyor.” Dedi Can çatık kaşlarla.
“bir şey olduğu yok Can, sabah konuştuğumuz konular işte.” Dedim araya girip en azından onun sakin olması için.
“sadece sabahkilerle sınırlı değil.” Dedi Cemre abla araya girerken. “bilmen gereken sadece onlardı. Daha fazlası hepimizi yorar Can. Sadece elini tuttuğun karının değerini bil Alkan’ın demesi gibi.”
“benim karıma ne yapıldı baba da herkes aynı şeyi söylüyor, bari sen bir şey söyle.” Dedi Can.
“ben o kadar detaylı bilmiyorum oğlum, yanlarında değildim. Kardeşlerin daha iyi bilir.” Dedi Serdar baba.
Can ellerini yüzüne bastırırken “biz yatalım mı artık? Hadi Can.” Dedim gergince. Yoksa hiç iyi şeyler çıkmayacaktı buradan.
“bana şimdi burada ne olduğunu anlatmanı istiyorum Birce, lütfen.” Dedi ellerini yüzünden çekerken.
“önemli bir şeyler değildi. Sana da akşamları söylediğim ufak tefek tartışmalardan bahsediyorlar.” Dedim.
“abla?” dedi Can emin olmak istercesine.
“evet, tartışmalar. Yoksa fiziki bir şey yok yani.” Dedi Cemre abla.
“tartışma içerikleri nelerdi? Her şeyi ben ince ayrıntısına kadar soracak mıyım?”
“gerek yok bu konulara, ben artık dinlenmek istiyorum.” Dedim ayağa kalkarken.
“ben de karımı üzen gerçekleri öğrenmek istiyorum.” Dedi Can.
“annem, Birce’ye karşı hakaret tarzı söylemlerde bulunuyordu daha çok Can, artık her şeyi öğrendiğine göre kızı daha fazla üzme. O konuyu kapattıkça sen açmaya çalışıyorsun.” Dedi Cemre abla. Gerçekten halim kalmamıştı artık.
Can’ın bakışları önce bana dönerken gözleri dolu dolu bakmıştı. Ardından annesine dönerken “sana emanet ettiğim karıma karşı böyle davranmanı beklemezdim anne.” Dedi.
“ben olması gerekeni söyledim, farklı anlayanlar sizlersiniz. Emanetin de sapasağlam karşında duruyor işte.” Dedi Ayşe anne.
“kalbi paramparça olmuş ama.” dedi Can.
“Can, eğer üzülürsen üzülürüm. Kalbim falan kırık değil benim.” Dedim. Dediği gibi paramparçaydım aslında.
Elimi tutarken “Birce sana gerçekten ne yaptı anne? Başta onu sevmiştin, heyecanla geleceği günü beklemiştin. Ne oldu da her şey bir anda değişti?” dedi Can.
“ne değişti biliyor musun? Ben oğlumun benden uzak yaşamasını zar zor kabullenirken bir kız çıktı ve bir anda bütün her şey değişti. Oğlum artık benden uzak yaşamayı bırak dünyanın öbür ucunda yaşayacak. Eğer sana gitme deseydi gitmeyecektin ama o gitmeni istedi. Zaten birkaç ay sonra yanına gelecekti, daha fazla para kazanacaktın ama beni düşünen olmadı.” Dedi gözleri dolu dolu.
“neyi anlamadın anne biliyor musun? Dünyanın öbür ucunda olsam da uçağa binip burada inmem sadece ekstradan 3 4 saat. Benim hayallerim bu 3 4 saatten daha fazlası olduğu için gitmek istedim. Birce sadece elimi tutup hayallerimi gerçekleştirmek için destekledi. Yoksa transferimi o gerçekleştirmedi yani.” Dedi Can.
“ikiniz de iletişim sorunu yaşıyorsunuz. Birbirinizi güzelce ifade ettiniz ama anlamıyorsunuz. Bir dinlenip sonra konuşun.” Dedi Cemre abla.
“konuşacak bir şey kalmadı sanırım.” Dedi Can annesinin gözlerine bakarken.
“bence annenin açısından da düşünmen gerek Can. Beni yanlış anlasa bile onun düşünceleri de eğer gerçek olsaydı haklıydı.” Dedim.
“ama gerçek düşüncelere sahip değildi ve seni de beni de dinlemeden sana daha bilmediğim şeyler söylemiş. Bir özürü bile çok gördüğü için sadece üzgün olduğunu söylüyor.”
“ben özür beklemiyorum Can, daha kaç kere söyleyeceğim? İnsanlar hata yapabilir, kocaman kadın, yaşına hürmetin olsun.” Dedim.
“insanlar hata yaptığı için özür dilerler.” Dedi Can kararlılıkla.
“Can, tamam.” Dedi Cemre abla araya girerken.
“özür dilerim. İkinizden de özür dilerim. Seni çok sevdiğim için de özür dilerim oğlum.” Dedi Ayşe anne gözünden birkaç damla yaş akarken.
“ben özür istemiyorum anne, sadece ilk zamanlardaki gibi kızın olarak görsen yeter.” Dedim, kendimi kötü hissetmiştim.
Bölüm Sonu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 43.49k Okunma |
3.48k Oy |
0 Takip |
103 Bölümlü Kitap |