
Merhabalar bölüme hoşgeldiniz.
Bölümü atmayı biraz geciktirdim çünkü biliyorsunuzki okullar açıldı ve ben okul düzenime alışmak ile meşguldüm. Onun dışında normalde bölümlerimiz Salı günü gelecektir
Hepinizden bol bol yorum ve oy bekliyorum lütfen okuyan herkes oy vermese bile yorum yapmaya çalışsın
İyi okumalar benim beğendiğim bir bölüm oldu umarım sizde beğenirsiniz
🏹
Bölümü yazdıktan sonra kontrol etmeden atmak zorunda kaldım bu yüzden hata fark ederseniz lütfen bana bildirin aşklarım
🏹
"Bana iyi bir açıklama borçlusunuz Bella"diyen abimin kollarına daha sıkı sarıldım. Earl, Evan ve Elena da dibimizde dikiliyorken düğündeki tüm davetlilerin abimin kim olduğunu sorguladıklarına emindim.
Önce Sonkan ailesinin yeni kızı kim olduğu belirsiz yabancı bir adamdan çıkma teklifi alıyor, ikizi ve abisi ona doğru koşuyor ve o onları umursamadan düğün salonuna yeni girmiş çatık kaşlı başka bir yabancı adama sarılıyor. İçeriden böyle görünmesede dışarıdan tam olarak böyle görünüyordu.
Kollarımı sardığım abim Adrian'dan uzaklaştım. Evan kollarını belime dolamış ve abimle bir göz temasına maruz kalmak zorunda kalmıştı.
Abim sinirle iç çektiğinde gözleri bizden gerçek aileme döndü, bende baktığı yere baktığımda onların bize doğru yürüdüklerini görmüştüm. Muhtemelen abimle tanışıp tüm özel hayatımı ele geçirmeye çalışıyorlardı.
"Adrian North, Kai'nin abisiyim. Sizde Metin Sonkan olmalısınız, Kai'nin biyolojik babası"
Kendisinden beklenmeyen bir sakinlikle konuştuğunda Sonkan ailesinin tüm hoşnutsuz bakışları onda dolandı.
Miraç "'Üvey' abisiyim demek istedin sanırım. Annemlerin başka çocuğu yok diye biliyorum"dedi alayla. Beni şimdiden kardeşi olarak kabul etmesi yeteri kadar garipken kıskançlığı korkutucuydu.
"Belki de yasak ilişkiden..."dedi ve kıkırdadı Adrian abim ama sadece bunu ben duydum ve bende güldüm. Bizim gülmemiz daha fazla gerginlik yaymıştı etrafa.
Metin Sonkan yüzündeki yalan gülümsemeyle Adrian abimin elini sıktı. Mir, Evan'ın elinden beni ikimizinde hiç beklemediği bir anda çekerek aldığında kollarını aynı Evan gibi bana doladı.
"Ne yapıyorsun?"diye sordum sinirimi saklamaya çalışarak, başarılı olamamıştım.
"Dokuz ay anne karnını paylaştığım ikizimi sevgilisinden kıskanma hakkını kendimde bularak ikizimi sevgilisinden kaçırıyorum"dedi bana sırıtarak.
Gülmesine karşılık ofladım, Evan sessizdi ama kızgın yüzü karşısındaydı. Karşısında Mir vardı.
Bir şekilde bu gerginlik dağıldı ve Adrian abim benimle sonra konuşmanın en iyisi olduğunu söyleyerek gitti. Evan, Elena ve Earl da kısa süre önce düğün salonu terk etmişti.
Düğün masasında aynı düzenle birbirimize bakıyorken gerçek ailemden herhangi birinin bile aklını okuyamadığım için pişmandım. Keşke babamla küs olduğumuz zamanlarda daha normal bir aile dilemek yerine akıl okumayı dileseydim.
Ben bu karmaşada babamın yasını bile tutamamıştım, benim babam ölmüştü. Her ne kadar beni ilk fırsatta gözden çıkarsada.
Mir "Güzellik gerçekten sevgili değilsiniz değil mi?"diye sordu son kez, aynı cümleyi kaç kere tekrarlamıştı bilmiyorum.
Metin Sonkan "Oğlum kızımla uğraşma kafana silah çekmesin, babasına çekmişliği var"dedi alayla, üst üste birkaç kez kendisine silah çekmemi ima ediyordu fakat o suçluları konuşturmak için yaptığım işkenceleri görmemişti.
Eğer görmüş olsaydı ne ben onun gözündeki masum kız çocuğu olurdum-ona silah çekmiş olsam bile beni masum kendisini savunmaktan başka derdi olmayan bir kız olarak görüyordu- ne de o bir daha böyle bir ima yapardı.
Meriç "Baba işte sende nasıl birisi olduğunu söylüyorsun! Hırçın değişik bir şey bu! Ne olduğu da belli değil, elaleme tanıttın zaten kızım diye, hiç utanmıyor musun?". Tadımızı kaçırmakta üstüne yoktu, benim tadımı kaçırmakta.
Mila Sonkan "Kes sesini Meriç, git oyna pistte gideceğiz eve birazdan"dedi onu susturarak. Omuz silken Meriç benim ona alayla sırıtan yüzüme bakarak boş kadehe doldurduğu soğuk suyunu kafasına dikmişti. Bunu yapması ile yutkundum, eğer her yeri dövmeyle kaplı ve suçlu tipine sahip bir adam bana böyle baksaydı hem korkar hemde kafasına silahımı dayardım.
Mete "Anne ben sıkıldım!"dedi bıkkınlıkla. Ekmek sepetindeki tüm ekmekleri o yemişti, en az on-on beş dilim ekmek vardı.
Metin Sonkan "Ne yapalım oğlum, oynıyım mı şurda deli gibi ne istiyorsun". Mete "Fena olmaz aslında..."diye fısıldadı ona karşılık.
Mir "Herkes ayrı telden çalıyor valla, neyseki biz aynı teldeyiz değil mi ikiz?"diye sordu bana bakarak. "Ne?"dedim, anlamamıştım.
"Bizde farklı tellerdeymişiz be ikiz"dedi efkarla, bunu dedikten sonra Mete'nin yarıya kadar yediği son ekmek diliminin içini ondan alıp ağzına atmıştı.
Ofladı Metin Sonkan, o kadar çocuğu vardı ki artık kafası gürültü kaldıramıyordu belli ki. Ya da gürültüye alışmıştı. "İyi hadi siz arabalara geçin biz de annenizle son kez gelin ve damada selam verip gelelim arabaya"dedi en sonunda...
🏹
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |