
22.01.2024
Düzenleme: 29.04.2025
15:18
Bölüm Şarkısı: Can Ozan- Acıtır Gibi Sevmek
"Nihayetsiz bu takibe doğrusu ömür yetmiyor."
***
Koca bir gezegen sana dar gelir kaçmak ister de başaramaz, gücünün yeteceğini düşünemez olduğun yerde o hissin geçmesini beklersin ya işte tam olarak bu his her yanımı kuşatıyordu. Kendime bazen, neden her şeye son vermiyorum diye sormadan duramıyordum. Gerçi tüm olanlara son versem, elime ne geçecekti? İşte bu da acımasızca olan başka bir soruydu. Söylesenize, hala umut var diye kendimizi avutarak devam etmeye değmez miydi bu hayat? Sadece kendimiz için yaşayamaz mıydık? Hala burdaysak bütün yanlışlara, bütün kötü insanlara rağmen hala umut yok muydu bizler için?
Tabi bu umut arama yolunda kötü giden onca şeyide yok sayamıyorduk, şuan olduğu gibi. Önce yanlış duyduğumu sonra da farklı algıladığımı düşündüm. Ama beni kendinden, sertçe uzaklaştırana kadar bunun gerçek olduğunu yeni farkına varıyordum. Bunca yıldan sonra kendisinin değil de abisinin karşıma çıkıyor olması, kaderin hala benimle oyununun bitmediğinin bir göstergesi değil miydi?
Medusa duyduğu gerçeklerden sonra yerini Ayana'ya bırakmıştı. Çünkü o bile onu yaratan sanatçıya düşman kesilmiş benim gibi çokça kırılmıştı. Bir zamanlar sadece bunun için bile Medusa olmaktan vazgeçmemişsem oda Medusa'nın, aslında göründüğü kadar güçlü olması dışında görünmeyen yüzünde Ayana gibi terk edilmiş bir kadının yatıyor olmasından kaynaklıydı. Ruhum ikiye bölünmüş, iki parçası da huzuru arıyordu... Şimdilerde mahvolup biten benliğim duyduğu sözcüklerden sonra daha da kayboluşun eşiğinde sürüklenip duruyordu. Bir çıkmaz sokak misali çıkış yolu aramayı çoktan bırakmış olmama rağmen duyduğum her bir sözcükte, sihirli bir kapı varmışçasına hala bir parça umut arıyordum. Ne var ki bu boş bir çabaydı. Değişmeyen tek şey, koca bir yalnızlık sillesi idi.
"Onu bulacaksın. Bunu bir tek sen başarabilirsin Ayana."
Gerçeği bilen biri daha eklenmişti listeye. Görünenden daha da akıllı bir adamdı. Öncelikle kendimi toparlayarak dik bir duruş sergiledim. Karşımdaki adam gerçekten de doğru söylüyorsa işimiz var demektir. Tetikte olmayı bir an bile bırakamazsın Ayana. Az önceki gibi duvarları kaldırmak ölümle sonuçlanıyor olabilirdi. Haklısın Safinaz, kısa süreli duvarlarımı kaldırıyor olmam savunmasızlığımın göstergesiydi tekrarı olmamalıydı en azından tek başıma kalana kadar.
"Bu meseleyi iyice çözene kadar karşıma çıkma, dediklerin gerçekse bile onu bulup bulmayacağımı düşünmem lazım. Senin tek sözünle bu meseleyi araştırmadan öylece hareket edeceğimi düşünmüyordun değil mi?"
Yüzümdeki sinsi ifadeyi gözlerini kısarak dikkatle izliyordu cevap vermesini dahi beklemeden, arkamı dönerek merkeze doğru ilerlemeye başladım. Bunca zaman sonra karşıma çıkmayıp şimdi karşıma çıkıyor oluşu ise beni daha da çok kuşkuya düşündüren bir durumdu. Detaylıca araştırmalı ve onu gizlice takip etmeliydim. Elbet, asıl ne istediğini ve benim peşime düşme sebebini eminim ki çok yakında bulacaktım. Sonuçta tek nedeninin Ares olduğunu düşünmüyordum. Öyle olsaydı bu çetrefilli yollardan geçmez direkt karşıma çıkar, isteğini dile getirirdi. Sabır, şimdilik gereken tek cevaptı.
Merkeze varana denk aklımda ki bin bir türlü düşünceyle savaş vermiştim. Merkezin kapısına ayak basmamla birlikte bütün düşünceleri rafa kaldırdım. Aytaç müdürün odasına kadarda kimseyle göz teması kurmamış, odanın önüne gelince kapısını çalmadan içeriye dalmıştım yine.
"Sen beni delirteceksin Ayana! Bu kadar erken teşrif etmeni neye borçluyuz?"
Fazlaca sinirlendiği, sitem ettiği sözlerinde belliydi ama haklıydı da. Olayın hemen ardından merkeze gelip değerlendirme yapmam ve eksiksiz rapor tutmam gerekiyordu. Tabi ki her seferinde yaptığım gibi bunu da, bu dosyada geri plana atmıştım.
"Haklısınız müdürüm ama beklenmedik bir kaç gelişmeden ötürü gecikme yaşadım. İzninizle ekibimle konuşup hemen raporu yazacağım."
Dediklerimle birlikte daha da öfkelenmeye başlarken, "Çık dışarı! Yarın bir toplantı yapacağım, katılmamayı düşünme bile." diye arkamdan bağırırken çoktan odasından çıkmış ekibin olduğu odaya geçiyordum. Aslında bu umursamaz hallerime çoktan alışmış olması gerekiyordu. Belli ki bazı şeyleri dile getirmedikçe herkes sergilenen oyunda, oyun kurucu olduğunu sanıyor ve bir anda oyunun piyonları vasıflarını değiştirmeye çalışıyordu. Elbet bunun da sırası gelecekti ama önceliğim, şu olayı bir an önce çözmekti. Ekibin bulunduğu odanın önüne gelirken kapıyı hızla açıp boş duran sandalyeyi çekerek, dağınık halde oturdukları masanın tam ortasına daldım. Bu hareketimle şimdi hepsinin dikkati bana kaymıştı.
"Olay yerine müdahale için geç kaldınız, üstelik silahların hedefindeydiniz! Nedenini anlatmaya başlayın!"
Odaya girdiğimden beridir bir çift bakışın hedefindeydim. Umursamayarak herkesin yüzüne sorgulayıcı bakışlarımı dikip incelerken irislerimi de oturduğumdan beri, ısrarla bakışlarımı beklemekte olan gözlerin sahibine çevirdim. O da dahil, hepsinden bir cevap bekliyordum. Bir an önce gereken soruları sorarak soruşturma raporunu yazmalı, gerisini ekibe devrederek yapmam gereken işlere odaklanmalıydım.
"Medusa kapıdaki adamları etkisiz hale getirmiş içeri yönelecekken nereden çıktığını anlayamadığımız başka bir grubun ortasında kaldık."
Hançerde olan bakışlarımı konuşmaya başlayan Doruk'a çevirip; "Neden kulaklıklardan durumu haberdar etmediniz?" Katı çıkan sesimle sorduğum sorunun cevabını bekliyordum.
"Hepimiz kulaklıktan iletişime geçmeyi denedik ama sinyalleri kesen, engelleyen bir düzenek varmış yanlarında. Tabi bunu anladığımda da sen çoktan içeriden çıkmıştın Medusa."
" Asıl sen söyle Medusa, sözde bize yardım ediyormuş gibi duran ama aslında senin peşinde olan bu adam kim?"
Sert sesiyle söze karışan Hançer'e yeşillerimi yeniden diktim. Hesap soruşuyla gerilirken, gözlerinden gözlerimi ayırmayarak serçe suratına baktım. Elbette bu soruyu soracaklarını biliyordum. Ama kime hesap sorduğunu, benden istediği cevabı duyamadığında anlayacaktı.
"Gördüğünüzden başka bir şey bilmiyorum lakin bir daha hesap sorarken karşınızda kim olduğuna dikkat edin. Ve, o adamın kim olduğunu da kendim bizzat araştırarak bulacağımdan emin olabilirsiniz."
Gerçeği ekibe anlatamazdım. Ama tam manasıyla yalanda söyleyemezdim. O yüzden sakince sözlerime kaldığım yerden devam ettim. "Yarınki toplantıda ben, bu işin aslını çözene denk Reha denilen adamdan Aytaç müdüre bahsetmeyi unutun. Şimdi herkes olay hakkındaki değerlendirmesini yaptıktan sonra çıkabilir."
Böylece Reha denilen adamın konusunu rafa kaldırırken merkezdeki işleri de hallederek artık eve gitmek için toparlanmaya başlamıştım. Odadan çıkmak için yerimden kalkarken odanın kapısı çalınmadan açılınca, alaylı bir gülümseme eşliğinde kaşlarımı kaldırarak yeşillerimi karşımda konuşan yüze çevirdim.
"Müsaitsen, beraber bir kahve içebilir miyiz?"
Teklifi sunan, utangaçlıktan sol elini ensesine atıp sıkıntıyla iç çeken Berkay'dan başkası değildi. Lafı hiç uzatmadan, "Hayır demek sana bir fayda etmeyecek anlaşılan içelim madem. Bu arada Hançer, bir dahakine de kapıyı çalmadan içeriye adımını atma."
Söylediklerimde alaycı bir taraf olsa da ne kadar ciddi olduğumun elbette ki farkındaydı. Bu yüzden suratı gerginleşip sinirden kasılırken; " Emredersiniz Medusa hanım! Kapıda bekliyorum." diyerek odadan gürültüyle çıkmasıyla göz devirirken bende peşinden ilerleyerek odandan çıktım.
Kendince aptalca bir çabaya giriyordu ama şimdilik, istediği gibi bu duruma izin verecektim. Sonuçta insan, en çok kendi yanlışını yine kendi çabasıyla fark ederdi öyle değil mi?
****
Nasılnızz? Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Reha sizcede kafa karıştırıcı bir giriş sergilemedi mi?
Peki bundan sonra neler olacak? Tahminler neler?
Bir sonraki bölüme denk görüşmek üzere.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 123 Okunma |
57 Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |