23. Bölüm

19: Kaderin Çarkı

Gül
derinbiryalnizlik_

09.03.2024
Düzenleme: 30.06.2025
18:00
Medya: Medusa ve Reha
Bölüm Şarkısı: Acıtır Gibi Sevmek / Can Ozan

 

 

 

 

Önce zihnime kazındın,
Kalbimi yokladın usulca.

Çaresizliği tattım,
Ancak hiç bu kadar boğulmamıştım.


***

 

 


Mavi kapaklı dosyanın bütün sayfaları; geçmişin gardını kuşanmış ve keskin bir bıçağın altında açılan yaranın ince sızısı eşliğinde öylece onu okumam için önümde bekliyordu. Medusa oluşum bile bu can yakan sızıyı geçiremiyor merhem olamıyordu. İçimdeki sessizliği kuşanan Ayana bile o kadar acıyı tek başına göğüslemekte zorluk çekiyordu. Dalgınca, önümdeki dosyanın üzerinde irislerimi gezdiriyor, bomboş bakışlarla hüküm sürüyordum. Dosyanın içindeki hayat, sandığımdan daha farklı yada daha kötüyse o zaman ne hissetmem ne yapmam gerekecekti? Ya da gerçekten iyiyse ve hayatına kaldığı yerden devam ediyorsa, yeniden can yakan o acıya mahkum kalarak esir mi düşecektim?

Tanrıya olan inancımı bu zamana kadar çokça sorgulama eşiğine kadar gelmiş olsamda inancımı hiçbir zaman yitirmemiş, hiçbir şey içinde bir isteğim olmamıştı. Ama şimdi, Tanrıya karşı diz çöküp bu acının son bulmasını dilemek istiyordum. İlk defa bir şeyden korkuyor, deli gibi kaçmak istiyordum. Kaçıp gitme isteği o kadar fazlaydı ki hızla yerimden kalkarak yatak odasına geçip balkona çıktım. Boğulurcasına derin derin nefesler çekiyor, gözlerimi gökyüzünden bir saniye bile ayırmayıp nefes almak için çabalıyordum. Uzun zamandır içime attıklarım, gün yüzüne gerçeklere çaparak çıkıyor olması beni bu durum itmişti. Ne kadar öylece balkonda durdum bilmiyordum. Buz gibi havanın bedenimi kas katı ettiğini bilincimin yeni gelmesiyle fark edebilmiştim. Sanki bilincim kapanmış ve yeniden açılmış gibi hissediyordum. Psikolojik bir nöbet geçirmiştim ya da beki de gerçekten delirip aklımı yitirmiştim. Zaten bu noktadan sonra buna çokta şaşırmazdım. Karşı caddeyi, etrafı tarayarak olumsuz bir hareketlilik olup olmadığını anlamaya çalışırken, her şeyin normal olmasıyla daha fazla bu havada balkonda durmak istemeyerek içeriye girdim. Üzerimdeki eşofmanları bir çırpıda çıkartıp banyoya geçerek, suyu ayarlamış küvetin içine girip uzanmıştım. Şu anda iyi gelebilecek tek şey ılık bir duştu. Yan tarafta duran sigara paketini görürken, elime alıp içinden bir dal çıkartarak yaktım. Rahatlamanın verdiği o hazla birlikte gözlerim kapandı. Burnuma ilişen sigara dumanıyla, suyun içine karıştırdığım lavanta yağının kokusu beni kendime getirmeye yetmişti.

Artık daha da dibe batmadan yüzleşmem gerekiyordu. Benden kaçıp giden birinin hayatı ellerimde saklıydı. Erteleyemez yok sayamazdım. Bir yokuşun son düzlüğünde, elimdeki avantajı değerlendirip tek bir adımla çıkacak ya da dezavantaja çevirerek o yokuştan düşerek sona yaklaşacaktım. Bu durumdaki seçimler bizi diriltir ya da ölüme sürüklerdi. Ama insanı en çok seçimleri değil, doğru olan hislerinin yanlış kişilerde olmasıydı ölüm çukuruna iten. Ve ben hislerimden vazgeçmediğim taktirde, her yeni günde kaybetmenin, yok olmanın o yakıcı nefesini hep ensemde hissedecektim. Medusa olmanın bile bir sınırı olduğunu böylece daha iyi anlıyordum.

Kurulanırken bir yandan da Medusa' nın ifadesizliğini kuşanıp zırh olarak üzerime giyiyordum. Ve bu, şu an için en ihtiyaç duyduğum sarsılmaz bir kalkandı. Acıkmış olan midem için bir şeyler hazırlamalı sonrasında kaldığım yerden devam etmeliydim. Bu sadece senin oyalanmak için uzattığın yollardan biri Ayana. Ah evet! biliyorum Safinaz ama kafamı önce bir şeylerle dağıtmaya ihtiyacım var, sende biliyorsun. İç ses yine haklıydı. O kadar da aç değildim ama iç sesin de bildiği gibi, biraz daha oyalanıp kendimi hazır hissetmeliydim.

Hazırladığım yemekleri masaya yerleştirirken sofranın da hazır olmasıyla birlikte bende nihayet oturabilmiştim. Oyalanmak için yaptıklarım, bir kişiye göre fazlaydı çünkü bir saatte çokça çeşit yemekler yapmıştım. Durumu fark edip canım iyice sıkılırken sonrasında omuz silkerek önümdeki ezogelin çorbasından bir kaşık aldım. Tadı enfesti. Çorbadan üçüncü kaşığımı alacakken, zilin sesini duymamla sabır dileyerek elimdeki kaşığı bırakıp yerimden kalkarak dış kapıya ilerledim. Kapıyı serçe açarken karşımda sırıtan Rehayı görmemle öfkeyle dişlerimi sıkarak derin bir nefes alıp yüzüne tısladım.

"Senin, kapımın önüne ne işin var! "

Sinirli çıkan sesimle birlikte yüzündeki sırıtışı dahada büyüdü. Yeşillerimden gözlerini çekmezken üzerime doğru bir adım atıp, tam eşiğin üzerine gelerek adımlarını durdurdu.

"Ayana'cım, seni özlemiş olamaz mıyım?"

Dışarıya sertçe soluğumu bırakırken hızla parmaklarımı boynuna doladım. Şimdi onun yüzüyle aramda sadece bir santim boşluk vardı. Gözlerinin içine sertçe bakarken dudaklarımı araladım.

"Düzenbaz herifin tekisin ama uyarıyorum seni, sinirime dokunacak saçma sapan şeyler söylemeye devam edersen çok ağır bedeller ödersin Reha!."

Buz gibi çıkan sesim onda bir etki yaratmamışçasına, bakışlarını dudaklarıma indirirken öylece beni dinledi. Gözlerinin hala dudaklarımda oluşuyla sinirlenirken parmaklarımın baskısını arttırdım. Nihayet gözlerime tekrar bakarak, "Sakin olun matmazel, bilgi almak için uğramıştım. İçeriye davet etmeyecek misin?" diyerek ukalaca gülümsedi. Onun bu gevşek tavrına daha fazla katlanamazken sakinleşmek için geriye doğru adımlar atarak, "İçeriye geç." diyerek yol verdim.

Yanımdan geçerken onu yönlendirmem için koridorun sağ köşesinde durup beni bekledi. Kapıyı yavaşça kapatarak yanından geçip salondan içeriye girmiş kapıyı da araklı bırakarak içeriye adımlamıştım. Şimdi salonun ortasında durmuş ben ona bakarken, oda etrafı inceliyordu. Masayı fark ederken gözlerini sofrada gezdirerek dudaklarını tebessümle araladı.

"Vay vay matmazel siz neymişsiniz, hepsini kendi ellerinle mi hazırladın?"

İtici olan gülümsemesiyle kaşlarım çatılırken cevap verdim. "Beğenemedin sanırım ama şunu aklından çıkartma Reha, benim yapamayacak olduğum hiçbir şey yok."

Gözlerini masadan çekip bana doğru adımlayarak tam karşıma geçip konuştu. "Biliyorum, senin gibi bir kadının yapamayacağı hiç bir şey yok. En çokta bundan etkileniyoruz ya." Son cümlesini hızla söylerken tepki göstermemi istemezcesine, hemen masaya kurulurken tekrardan konuştu. "Ee durma ama orda hadi sende gel, beraber karşılıklı bir yemek yiyeyim Medusa."

Daha fazla sinirlenmeye başlamadan bir servis daha açmak için mutfağa gidip gelirken, tabağına yaptığım çorbadan koyarak geri yerime geçip yarım kalan çorbamı içmeye devam ettim.

"En sevdiğim çorba bu ve sen çok güzel yapmışsın."

Sesiyle bakışlarımı biten tabağını çevirdim. Sabır dilerken ayağa kalkıp hem onun tabağına hem de kendi tabağıma karnı yarık koyarak geri yerime oturdum. Bir yandan yerken diğer yandan da bakışlarını üzerimde gezdiriyordu. Bir kaç kez uyarıcı bakışlar atsam da bir türlü bakışlarını üzerimden çekmemişti. İçimden saydırırken son olarak pilavı da servis edince artık dayanamayıp uyarmak için yüzüne yakınlaşırken dudaklarımı araladım.

"Artık şu bakışlarını üzerimden çek yoksa o gözlerini oyacağım. !!"

Sinirli yüzümden bakışlarını ayırmazken gülüşü kahkahaya dönüştü. Daha da öfkelenirken önümde duran yüzünü sertçe masaya çarptım. Bir saniye sonra yüzümdeki soğuk bakışlarımda gördüğü o acımasız yanı fark etmesiyle toparlanarak pilavını yemeye başladı. Yüzümdeki sinsi sırıtışla geri yerime geçerken hızlıca önümdeki pilavı kaşıklayarak bitirmiş, suyumdan bir yudum alırken arkama yaslanarak gerginleşen ifadesini izlemeye başladım.

Yemeğini bitirmesiyle yüzüme, sinirli ama bir o kadarda karmaşık ifadeyle bakarken aralanan dudaklarıyla konuşmaya başladı.

"Açıkçası yemeklerinin bu kadar güzel olacağını hiç düşünmemiştim. Hepsi çok güzeldi, ellerine sağlık."

Şaşkınlığı yüz ifadesinden belli olurken, katı çıkan sesimle "Afiyet olsun. Merak ettiğin şeyi sor ve evimden git."

Tahammül seviyem artık son noktada seyrediyordu. Zira evimde birileriyle yemek yiyecek kadar vakit geçirmemiş, mahremiyetimi paylaşmamıştım. O yüzden bir an önce buradan gitmesi gerekiyordu.

Yüzü söylediklerimle asılırken, "Bir şeyler bulabildin mi o, hala hayatta mı?"

Bunu oda bilmiyorsa ya uzun zamandır görüşmüyorlardı ya da Ares' le alakalı bildiği bir şeyler vardı demektir. Uzunca donuk bakışlarla yüzünü taramış, bir şeyleri belli etmesini beklemiştim. Ama yüzünde merak dışında başka bir hissiyat okunmuyordu.

"Sen gelmeseydin şu an çoktan bir şeyler bulmuş olacaktım Reha. Bir daha da ben haber vermeden yanıma gelme."

Sürekli etrafımda olması dikkat çekebilir, teşkilatın kulağına gidebilirdi. Ama dengesiz hal ve tavırlarına bir son verip benden haber beklemesini öğrenecekti.

"Peki senden haber bekliyorum Medusa. Şimdi daha fazla sinirlenmeden gidiyorum."

Yerinden yavaşça ayağa kalkarak çıkışa doğru yürüdü. Peşinden bende yürüyerek dış kapıyı açıp çıkışını izlerken gidişiyle tekrardan salona dönmüştüm. Etrafı toparlayarak bulaşıkları yıkayıp, geri içeriye girip çalışma masasına oturdum. Evet nihayetinde yeşillerim, mavi kapaklı dosyanın üzerinde yeniden gezinmeye başladı. Bu kadar yıldan sonra tekrardan bir şeylerin, bu mavi dosyayla başlayacağını hissediyor ve sabırsızlanıyordum. Öyle ki onu görme isteğim yıllar geçtikçe eksilmeyerek çoğalmış, bu cehennemde daha fazla onsuz yanmak istemezken artık yan yana yanmak için geri sayıma başlamıştım.

 

 

****

 

 

 

Nasılsınız ? Evett yeni bölüm kısa bir aradan sonra sizlerle.

Nası buluyorsunuz bölümleri sizce nasıl ilerliyoruz?

Reha da mı etkileniyor sizce Medusadan yoksa farklı bir şey mi planlıyordur?

Yorumlarda buluşalım. Bir sonraki bölüme denk görüşmek üzere.

 

 

Bölüm : 30.06.2025 22:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...