25. Bölüm
Gül / Ölü Umutlar: Ayana / 21: Yaş Alan Ölü Umutlar

21: Yaş Alan Ölü Umutlar

Gül
derinbiryalnizlik_

 

08.04.2024
Düzenleme: 20.07.2025
15.42
Bölüm Şarkısı: Mavi Gri & Ufuk Beydemir - Vazgeç Artık Rüyalarımdan

 

 

 

"Tüm ışıklar sönse de sen hep o yıldızsın."

***

 


Tüm umutlar sönse, yeniden yakmak için gökyüzüne bakar oradan yeni umut parçaları toplayıp çalardım. Kendimi unutmamak, kaybetmemek için bunu yapardım. Peki ruhum sönmüşken bu mümkün müydü? Yeniden yaşama dönüp hissetmek kolay mı? Yoksa yeni bir ateş mi tüm hisleri yeniden hayata döndürebilir? Yada yeni bir yaş almak mı? Sanırım ölen hisler tekrar dirilmek için geç kalmıştı yada ben umutlarımı öldürerek ayaklar altına gömmüştüm. Ama içimde bir yerlerde arta kalan hislerimin kırıntıları taşıyor, ara sıra hala onların var olduğunu hissedebiliyordum. Bu, berbat bir hisse yol açmakla beraber beni daha da ön görülemez tehlikeli biri yapıyordu.

Dün gece onun hakkında çok düşünmüş, biraz da Reha hakkında araştırma yapmıştım. Şimdi ise sabahın 5'i idi. Balkonda yere oturmuş sigara içiyor bir yandan da yeşillerimi aydınlanmamış gökyüzüne dikmiş manzarayı seyrediyordum. İşte Medusa 24 yaşına Ayana ile birlikte bir gece yarısı, bu balkonda Gökyüzünü izleyerek girmişti. Geceden beri buz gibi havada öylece oturmuş burada bekliyordum. Belki bir ses duymak belki de gerçekten birinin varlığını hissetmek içindi bu beyhude amansız bekleyişim. Lakin her yıl olduğu gibi bu yılda da düzen değişmemiş, kendimden başka bir varlığı yanımda hissedememiş bulamamıştım. Yüzümde acı bir gülümsemeyle, elimde belki de çiçekler olması gerekirken tutuğum sigarayla öyle bomboş oturuyordum. Ne yazık ki hiç masum, hiç çocuk olmamışım gibi bütün duygulardan yoksun olduğumu bilerek ve bunun yıllarca yüzüme karşı dayatılıp vurulmasına, düşündükleri kalıba sokamayışlarına rağmen hiç itiraz etmemiştim. Yine de içimde bir yerlerde bir şeyler hissetmeyi Medusa dahil kimse engel olamıyordu. Ruhum bir kez olsun doya doya gülüp mutlu olmayı, ellerimin ise silah yerine çiçekler tutmasını ve ruhumun sıkıştığı kara bataklıktan kurtarılmasını dilemekten kalbim hiç bir zaman vazgeçmemişti. Çocukluğumdan itibaren maskeleri keşfedip onları yaratmayı ve kullanmayı kendimce kusursuzca öğrenmiş, rol yeteneğimi geliştirerek mükemmel icra etmiştim. Alıştığımı iddia ediyordum ama alışmam adına bu kadar çaba gösteren hayatı görmezden gelememiş tüm olanlara alışmak durumunda kalmıştım. Artık yaş almak, sıradan bir gün gibi gelse de en azından yanımda birinin varlığını hissedebilmeyi bu taş kalpli Medusa'nın bile ihtiyacı olabiliyordu. Neticede ben özümde Ayanaydım. Terk edilerek, tek başına kalmayı zorla öğretilen o küçük kızdım. Bu nedenle umut çalmak, o küçük kızın hayallerini inşa eden tek şeydi.

Yavaş yavaş aydınlanan havanın ardından geceden beri kaç paket sigara yaktığımı üçüncü paketin sonunda saymayı bırakarak umursamamıştım. Nihayet zihnimdeki düşünce istilasının geri çekilmesiyle balkondan çıkıp içeriye girdim. Bu kadar dağılmanın ardından artık toparlanma vaktiydi. Ilık bir duş arkasından da güzel bir kahvaltı bugünü daha da çekilir kılacaktır. Aldığım duştan sonra kasılan kaslarımın gevşemesiyle rahatlamış zaman kaybetmeden mutfağa girip kahvaltı hazırlıyorken bir yandan da aklımda dönen tilkileri yakalayarak planlar kuruyordum. Reha'yı kendi evinde birde biz ziyaret edelim değil mi Safinaz? Sonuçta o adamın hakkında bilgi edinmemiz gerekiyor, zira onun hakkında yeterince bilgiye sahip değiliz. Haklısın Ayana, gidip hazırlıksız yakalamalı ve inini keşfetmeliydik.

Kahvaltının ardından evdeki dağınıklığı toparlayarak yapılacak bir şey bırakmamış, hazırlanmak için odama geçmiştim. Mavi bir kot pantolon giyip üzerime ise kırmızı boğazlı bir badi geçmiş saçlarımın kendi doğal dalgasında açık bırakmıştım. Pek makyaj yapmazdım ama bugün biraz özenmek istedim. Göz altlarımı kapatıcıyla kapattıktan sonra göz kapaklarımın üzerine siyah göz kalemiyle ince bir çizgi çekmiş, kirpiklerime de maskara sürmüştüm. Dudaklarıma toprak tonlarında olan ama çok koyu olmayan kahve bir ruj sürerek abartı olmayan makyajımı bitirdim. Aynaya yansıyan hoş görüntüm beni memnun ederken derin bir iç çekip yatağın üzerindeki kabanı da alıp üzerime giydim. Dış kapının önünde çok yüksek olmayan, siyah bileklerimde biten topuklu botu giyip hazır olurken evden çıktım. Apartmandan çıkarken bir yandan da bugün ki toplantı için aklımda senaryolar üretiyordum. Sonuçta Reha'nın kim olduğunu açık etmeden plan kurup asıl kimliğini gizlemeliydim.

Arabama yaklaşırken beni bekleyen Hançer adeta sinirlenmem için gönderilmiş gibiydi. Sert bakışlarımı üzerinde tutarak karşısına geçtim.

"Sabah sabah senin ne işin var burada!?"

Sinirli çıkan sesim onu gülümsetirken, bu sinir bozucu haline katlanamayıp arabanın kilidini açarak sürücü koltuğuna yerleştim. Daha fazla dikilmekten vazgeçmiş olacak ki oda yan koltuğuma oturdu.

"Sabah sabah huysuzsun yine sende." Alaycı sesine karşı dişlerimi sıkarken ruhsuz bakışlarımı yüzüne diktim.

"Tamam tamam toplantı için geldim. Bakma öyle Reha denen adamı Aytaç müdürden gizlemek istiyorsun sanıyordum?"

İma yüklü sesiyle beni iyice sinirlendiriyordu. Aklınca bu durumu kullanarak yanımda olmak için uğraşacaktı. Ama ben izin vermezsem zaten yakınımı bıraksın olduğum yere bile ayak basamazdı.

"Amacım gizlemek olsaydı sende dahil kimse o adamın varlığını bilemezdi. Şimdi sesini kes ve toplantıda ne gördüysen sadece onu anlat."

Alaycı gülümsemesiyle yüzünü yola çevirirken hızla el firenini indirerek arabayı yola çıkarttım. Teşkilata kadar tek kelime etmemiş olması durumu bir nebzede olsa çekilir kılmıştı. Gereksiz imalarına katlanamıyordum o yüzden susması onun yararınaydı. Bir kaç dakikanın ardından teşkilatın önüne gelirken, aracı park edip dışarı çıkarak Berkay'la yan yana yürümeye başladık. Teşkilatın hemen önünde bizi bekleyen diğer ekip üyeleri tahminimce, Hançerle arabadan indiğimi görmüş olmalarından dolayı yüzlerinde merak ve şaşkınlık kol geziyordu. Açıklama çabasına girmeyerek yanlarından geçip teşkilattan içeriye birlikte girerken önlerinden ilerleyerek toplantı odasına girdim. Boş olan odada, masanın en ucuna geçip oturdum. Diğerleri de sırasıyla yerlerine yerleşince her zaman ki gibi Berkay, karşıma geçip oturmasıyla göz devirirken yanıma oturmuş olan Selvi'nin konuşmasıyla gözlerimi ondan çektim.

"Medusa son kontrolleri tamamladık eksik bir şey yok."

Halledeceklerini bildiğimden sorma gereğinde bulunmamıştım bile. Hepsi işlerinde oldukça profesyonel ve disiplinliydi.

"Biliyorum Akrep, ola ki Aytaç Müdür sizden Reha'yı izlemeniz gerektiğini emrederse önce bana gelip bildirin."

Dediklerimle kaşları hafif çatılır gibi olduysa da şimdilik bunu sorgulamayarak tamam dercesine kafasını sallayıp önüne dönmüştü. Neticede her daim önlem almalı ve tedbirli olmayı bırakmamak gerekirdi. Değil mi?... Toplantı sonunda herkes ayağa kalkarken ben yerimde usulca oturmaya devam ediyordum. Birazdan Aytaç müdürün benimle yalnız konuşmak isteyeceğini çok iyi biliyordum. Çok bekletmeden Aytaç müdür bu isteğini dile getirdi.

"Medusa çıkma konuşacağız."

Gözlerimin zaten üzerinde olduğunu anlarken ekibin dışarıya çıkmasını, gözlerimin içine sertçe bakarak beklemeye başladı. Boşalan odada bir süre ses çıkmamış birbirimize bakmayı sürdürmüştük.

"Doğum günün kutlu olsun Ayana. İlk kutlayan benim öyle değil mi?"

Bunu söyleyeceğini tahmin etmemiştim. Beni şaşırttığını anlarken hafifçe tebessüm etti. Yüzümdeki ifadeyi çabucak silip, yerimde dikleşerek konuşma pozisyonuna geçtim.

"Evet, ilk ve son kutlayansınız."

Doğum günümü kutlaması itiraf etmek gerekirse hoşuma gitmiş ama bir o kadar da manidar gelmişti.

"Benden gizleyeceğin bir şey olamaz bunu biliyorsun değil mi? Öyleyse de bunu hatırlatmaktan hiç çekinmeyeceğim."

İşte asıl meseleye geliyordu. Neticede o, beni tanıyan Cengiz babanın çocuklarından ilkiydi. Kolay kolay onu kandıramaz inandıramazdım. Bu yüzden bir süre sonra Reha'nın kim olduğunu bulması kaçınılmaz olacaktı. Onunda unuttuğu şey ben Medusa'ydım. Umuyordum ki bunu onunda çok iyi bilmesiydi. Yüzümde tehlikeli gülümse oluşurken masadan kalkarak yanına yaklaştım.


"Aytaç en az senin beni tanıdığın kadar bende seni çok iyi biliyorum. Ama sen benim ne kadar ön görülemez olduğumu unutmuş gibisin. Mühimi yok, nede olsa bunu sana hatırlatmaktan çok zevk duyacağımı söylemek isterim."

Durumlar şimdi eşitlenirken benimle boy ölçüşemeyeceğini anlamasını umuyordum. Ne kadar Cengiz babanın çocuğu olsa da karşısındaki de bir o kadar aynı konumda birisiydi.


"Sen benim çatımın altında çalışıyorsun Medusa. Benim emrimdesin. Şimdi akıllıca bunu kabullenip işinin başına dönmen."

İşte tam olarak böyle söylemesi bazı şeylerin dışına çıkamayacağının kanıtıydı. O sandığı yanıltıcı gerçek, bu yolda boynuna doladığım bir urgandı. Çok yazık, bazı şeyleri hala öğrenemeyen insanlar hakikatın altında her zaman ezilecek olanlardır.

"Müdür, sen bu çatının altında olmak zorundasın ama ben bu çatıyı yıkabilecek tek kişiyim. Bunu unutmuşsun, çok üzücü! Şimdi hatırlattığımı varsayıyor işimin başına dönüyorum. Ha! çıkarken kapıyı kapatmayı unutma Aytaç."

Kapıyı sonuna kadar açık bırakıp sert adımlar eşliğinde odadan uzaklaşarak koridorda ilerledim. Lanet herif sinirlerimi ayağa kaldırmıştı. Ve evet bu çatıyı ben değil Cengiz baba kursa da yıkabilecek tek kişide bendim. Çünkü Cengiz babanın resmi bir şekilde ilk ve tek çocuğuydum. Benim sınırlarımın olmayışı onlar adına beni tehlikeli yapıyordu. Hoş biraz delilikle hepsinden kurtulmam bence hiç bir soruna yol açmazdı değil mi Safinaz?!

Teşkilattan çıkarken Reha'nın evinin olduğu konumu açıp arabaya binerken sürmeye başladım. Bugünün çabucak geçmesini istesem de henüz saat öğleyi gösteriyordu. Geçen yirmi dakikanın ardından şehirden biraz uzakta, etrafı yeşilliklerle çevrili denizi gören üç katlı bir villanın önüne gelerek arabayı durdurdum. Dışarıdaki koruma ordusuyla bakışırken araçtan indim. Bahçe kapısına adımlarken, "Patronunuza, Medusa'nın geldiğini haber edin." diyerek demir kapının önüne durdum.

Emir vermemle karşımdaki korumanın kaşları çatılmış buna rağmen arkasını dönerek evin içine girmişti. İki dakika sonra Reha'nın, "Açın hemen kapıları misafirimizi daha fazla bekletmeyin!" gür sesi duyulurken kendisi de bahçeye girmişti. Açılan kapıyla beraber bahçeye adımlarımı atarken Reha'nın tam karşısına durdum.

"Olmuyor ama böyle, evime geldiğinde hiç seni bekletiyor muyum Reha?" Yalancı sitemime karşı yüzü gülerken bana yaklaşıp belimden hafifçe tutarak evin girişine yönlendirirken, oyunbaz çıkan sesiyle konuşmaya başladı.

"Haklısın Ayana'cım ama bir daha tekrarı olmayacağına karşı seni temin ederim."

Bir kaç adımdan sonra evin kapısından geçerek geniş, olan büyük bir hole girdik. Temastan dolayı oluşan hoşnutsuzluğumu kesmek adına yanından uzaklaşırken salona girmiş koltukları es geçerek tekli koltuğa yerleştim. Arkamdan gelip bana yetişen Reha'da tam karşıma geçerek oturdu. Bakalım bu evde neler gizliyor Reha? Safinaz, bugün bir şeyler öğrenebilir miyiz bu evde dersin?

Medusa sen ne zaman yanıldın ki şimdi yanılasın. Haklısın Safinaz, bu zamana kadar beni hiç yanıltmadılar.

 

***

 

 

Nasılsınız? Yeni bölüm kısa bir aradan sonra sizlerle

Bir sonraki bölüme denk görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın.

Bölüm : 21.07.2025 17:32 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...