26. Bölüm

22: Gölgelerdeki İsler

Gül
derinbiryalnizlik_

28.05.2024
Saat: 12:00
Düzenleme: 15.08.2025
Bölüm şarkısı: Mavi Gri - Simge / Bir Şehri SevmeK

 

 

 

 

"Bütün korkumun nedeni, her şeyi anlıyor olmam."

***

 

Neydi bu gölgeleri esir alan isler? Yanmış ruhların çıkardığı haykırışların izi miydi? Yoksa yanarken ki çekilen acıların arta kalan izleri mi?... Neydi bu gölgelerin içinde gördüğüm katran karası isler? Yanık kokusu? Yoksa gördüklerim, acıdan kalan hayatların bir tek gölgelerde can bulması için sunulan mabet miydi?... Acıların bir şekilde bizimle sonsuza denk yaşadığını, hep var olduğunu gölgelere sığınırken karanlığın kucağında kalınca öğrenmiştim. Bu yüzden korkularımın sebebi her şeyi anlıyor ve kavrıyor oluşumdandı. Beni bir tek ben korkutabilir, en dip kuyulara hapsedebilirdi.

Karşımda ki bu adamın, belli belirsiz gölgelerdeki islerini görüyor ve hissediyordum. Lakin bu isler güven vermekten uzak gibiydi. Bu durum çokta önemsediğim bir şey değil. Er yada geç, her şey olacağına varmıyor muydu zaten? O zamana kadarda tedbiri elden bırakmamak tek yegane şey olacaktı. Bulunduğum beyaz odada tek kusur, siyah renkteki mobilyalardı. Her eşyası benim ruhum gibi siyahtan ibaretti. Bu, ruhumda gizlenen islerin hoşuna gitti.

"Gelmeni açıkçası beklemiyordum. İtiraf etmem gerekirse beni oldukça şaşırttın."

Reha'nın keyifli çıkan sesi, bakışıklarımı sert çehresine çevirirken yüzümde sinsi bir ifade oluşturdu. "Olayda bu, beklenmedik şeyleri yaparak dikkatleri üzerime çekmek." Söylediğimle biraz daha keyiflenirken, yüzünde ki gülümseme iyice arttı.

"Olmaması gereken dikkatleri bile daha çok çekiyorsun değil mi?"

Yüzümde küçük bir gülümseme oluşurken, hafifçe dudağımı kaşıyarak sorusunu cevapladım. "Söylesene Reha, olmaması gereken dikkatlerden biride sen misin?"

Sorumla bir kaç saniye cevapsız kalırken, bu durum onu kurduğum plandaki rolüne iyice yaklaştırdığımı düşündürtüyordu. Keyfim iyice artarken bakışlarımı, dudaklarımı kaşıdığım andan itibaren kilitlenip takılı kalan gözlerine dikerek sinsice izlemeye devam ettim. Safinaz ise benim neden böyle bir şey yaptığımı sorguluyor, binlerce soruyu dile getirmek için hazır bekliyordu. Ama hayır şimdi değil Safinaz, bana karşı bir çekim hissediyorsa bunu kendi lehimize çevirip kullanmadan durmazdım.

Dudaklarımda olan bakışlarını ayırmak için tepkisizliğine cevap olarak ufak bir kahkaha attım. Bunu duyan Reha, irislerini hızla yüzüme çevirirken sanki beni ilk defa görüyormuş gibi seyretmeye başladı. Bu hali beni daha da güldürürken, ayağa kalkıp karşımda ki üçlü koltuğa adımlayıp yanına oturdum. Yüzümdeki gülüşü keskin bir bıçak darbesi eşliğinde keserken ruhsuz bildiği o Medusa'ya geri dönüştüm.

"Dikkat etmelisin ki, ben tehlikenin vücut bulmuş haliyim. Sense zaafları olabilecek bir adamsın Reha." Sert yutkunuşu duyulurken, gözleri ise gözlerime çoktan esir düşmüştü.

"Onun seni neden sevdiğini şimdi daha iyi anlamaya başlıyorum. Buda zaafı olabilecek beni, en az senin kadar tehlikeli biri yapar."

Yanılmıyordum. Bana karşı bir çekim hissediyordu. Açıkçası, bu durumu kullanmak isteyeceğimi ima edişimi bile kabul etmişti. Boynuna doğru hafifçe yakınlaşarak kulağına az bir mesafe kala nefesimi üfleyerek konuştum.

"Zaafını başka bir adamda görürsen ne olur Reha? O zamanda tehlikeli olabilecek kadar hala benimseyebilecek misin bu çekimi?"

Söylediğimi gayet iyi anlayabilecek bir adamdı. O yüzden, daha fazla geciktirmeden bana istediğim cevabı verdi.

"Benimseyeceğim tek şey, zaafsız bir kalbin parçaları olacağından şüphen olmasın. Nede olsa ben, tehlikeli bir adamım."

Gözlerinin içinde eğlenceli pırıltılar oluşurken, içten içe Safinaz ise benim bu planı tekrar gözden geçirmem gerektiğini düşünüyordu. Ama ben yanılmazdım. Ve karşımdaki bu adamın bana karşı hissettiği şey, benim bu yolda daha rahat ilerleyebilecek olduğum tek avantajım olacaktı. Yüzümdeki ifadeyi ufak bir tebessüme çevirdim.

"O halde şimdi daha az tehlikeli olan bu adamın, bana evini gezdirmesini rica ediyorum."

Oturduğu yerden ağırca ayağa kalkarak tam karşımda durdu. "Hay hay hanımefendi, Lütfen beni takip edin." Arkasını dönüp uzaklaşırken, sohbetin hoşuna gittiği sesine yansıyan neşeli tınıdan anlaşılıyordu. Planımın güzelce işleyeceğini işaret eden bu durum içten içe kontrolcü yanımı daha fazla körüklemişti.

Arkasından hızla ayağa kalkerken, yukarıya doğru uzanan merdivenleri yavaşça çıkan adama yetişerek eşlik etmeye başladım. Çıkmış olduğumuz birinci kattaki eşyalar, salondaki siyahın yerine burada kendini beyaza bırakmıştı. Üç odanın göründüğü bu katın duvarları, gri renk boyayla kuşatılırken onları süsleyen tablolar ise beyaz renkteydi. Merdivenlerin bittiği tam karşı duvar ise siyah altın işlemeli, büyük dikdörtgen aynayla çevrelenmişti. Aynanın, sağ ve sol tarafında iki oda bulunuyordu. Bir diğer odaysa merdivenin sağ tarafa uzanan en dip köşesinde bulunuyordu. Tahminimce bu katta onun yatak odası yoktu. Adımlarımızı, yakınımızda bulunan tek olan odaya çevirdik. Kapıdan içeriye girildiğinde, geleneksel ve modern tarzın birbiriyle oluşturulmuş dizaynıyla birlikte iki ayrı tarzda olan mobilyalarla harmanlanmış olduğu görülüyordu. Birbirine karışmış bu iki tarzın, ortaya çıkardığı şık ve egzotik bir oda olmuştu.

"Anlaşıldığı üzere burası, benim çalışma odam. Gelenekselliğin daha ağır basıyor olması kültürümüze sıkıca bağlı bir aile olmamızdan kaynaklı. Bu yüzden burada daha fazla zaman geçiriyorum."

Keyifli çıkan sesiyle gözlerimi Reha'ya çevirip; "Geçmişin izlerini taşıyan dekorasyonları hep daha anlamlı bulurum. Burasıda bir o kadar güzel tasarlanmış Reha."

Yüzündeki tebessüm solarken pencerenin yanında, yılan motifleriyle çevrelenmiş aynada gözleri takılı kaldı.

"Bu odayı, Ares'le beraber tasarladık. Özelliklede bu aynayı kendi çizerek tasarlattı."

Onunla ne kadar yakın olabileceklerini hiç sorup detaylıca araştırmamıştım. Aralarındaki ilişki ne derecedeydi bilemiyordum ama burayı beraber tasarladılarsa, daha önce bu odada Ares'te vakit geçirmişti. Şimdi odayı daha dikkatle süzüyor, detaylıca karşımdaki yılanlı ayanaya bakıyordum.

"Neden bana onunla olan yakınlığınızı anlatmıyorsun? Onu bu şekilde daha kısa sürede bulabileceğimi biliyorsun değil mi?"

Asıl soruları sormaya başlıyordum. Aralarındaki üvey abi kardeşliğin dışında, ne kadar birbirlerini benimsediklerini öğrenmem gerekiyordu.

"Başından beridir asıl soruyu ne zaman soracaksın diye merakla bekliyordum. Söylemeliyim ki beni, biraz fazla beklettin Medusa."

Ya fazla zekiydi yada beni oldukça hafife alıyordu. Onu tanımayıp, gözlemlemeden bir şeyler anlatmasını istemek fazla basit kalmaz mıydı? Şimdi söylese bile gerçek mi yoksa yalan mı olduğunu anlayabilecek kadar yeterince tanıyıp gözlemlemiştim. Ve bu noktada gerçekleri duymak, tam yeri ve zamanıydı.

"Hayır Reha çok bekletmedim. Aksine senin hazır olmanı sağlıyordum. Yoksa fazla mı hafife aldın Medusa' yı?"

Karşıma geçip bana yakınlaşırken, kaybettiği neşeli halini tekrardan yerine getirip genişçe gülümsedi. "Seni hafife almak mı asla! Hadi gel şöyle oturalım." Diyerek koltuk takımının olduğu yöne doğru ilerledi. Karşısına geçip otururken oda çok geçmeden söze başladı.

"Ares henüz 18 yaşına girmeden önce ailemize katıldı. O zamanlar babam, annesiyle yeni evlenmişti. Başta babamın evlenmesine karşıydım ama Ares'in annesini hep sevdiğini biliyordum. Annem de zaten bunu bilerek evli kalmıştı, ta ki ölünceye kadar."

Annesinden bahsederken birden duraksadı. İşte şimdi yüzünde ki isler gölgelenmeye başlamıştı. Demek onunda gölgelerdeki en büyük isi buydu. Kayıp bir yaşamın isleriyle kuşanmıştı. Ayana tıpkı bizim gibi diye düşündü iç sesim. Öyleydi bunu kabullenemesem de, evet oda bu yönden bize benziyordu.

"Başın sağ olsun Reha. Peki Ares'in en son anına kadar hayatı nasıl geçti? Üvey kardeşliğiniz nasıl ilerliyordu?"

Gözleri, suratımı ilk kez görüyormuşçasına her bir noktamda fazlaca takılıp kalıyordu. Sabırla anlatması için bekledim. Bakışları, sanki yüzümde bir şeyi arar gibiydi. Aradan biraz vakit geçtikten sonra bana doğru yakınlaştı. Şimdi, donuk yüzü oldukça yakınımdaydı.

"En son anına kadar, seni çiziyordu. Her yer Medusa çizimleri ve yeşil gözlü, kızıl bir kadından ibaretti. Tüm odası, başlı başına sendin Medusa."

Yüzümde ki ifade çatlayarak yerini şaşkınlığa bıraktı. Ares, unutmayıp en son anına kadar bizi mi çizmişti? Safinaz, o bizi unutmamış, hep hatırlamış mıydı? Ayana o bizi unutmayı değil, yaşatmayı seçmiş... Bu sefer karşımdakini bekleten bendim. Bir şeyler söylemem gerekiyordu ama şuan o kadar şaşkındım ki, tepki veremiyor durumu anlamakta güçlük çekiyordum.

Tepkisizliğimden zorlandığımı anlayan Reha, "Seni unuttu sanıyordun değil mi? Ama o sanki bir an bile seni çizmeyi bıraksa, sonsuza kadar kaybedecekmiş gibiydi. Başlarda hiç birimiz anlamadık. Ama aylar geçtikçe sen dışında hiç bir şeye tepki vermiyor tahammül edemiyordu. Çok kez babamdan kaçmaya çalıştı ama sonucunda da hep ağır cezalar aldı."

Tahmin ettiğim gibi çıktı. Babası hiç normal biri değildi. Suskunluğumu bozmayacağımı anlarken, sözlerine tekrardan kaldığı yerden devam etti.

"Babam, Ares'i istediği gibi birine çeviremeyeceğini anladığında, bu sefer onu seninle tehdit etmeye başladı. Bende babamın avuçlarının içindeyken böylelikle tahtını bırakacağı iki üvey kardeşi güce ulaştırmış olacaktı."

Şimdi bir şeyler daha net anlaşılıyor yerine oturuyordu. Bunca zamandır Ares beni bulmak istese bulamaz mıydı sanki? Bulurdu tabi ki de Medusa. Ne kadar doğru ne kadar yalan bilinmezdi ama bir tek şey doğruydu. Gerçekleri bir tek kendisinden öğrenebiliriz Medusa. Biliyorum Safinaz. Onu bulana kadar kimseye tam manasıyla güvenemezdik.

 

***

 

 

Nasılsınız? Uzun bir aradan sonra yeni bölümü nasıl buldunuz?

Gerçekler biraz ortaya çıktı gibi öyle mi sizcede?

Peki bundan sonra neler olur? Tahminlerinizi yorumlarda görebilir miyim?

Desteğinizi lütfen esirgemeyin. Bir sonraki bölüme denk görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın.

 

Bölüm : 15.08.2025 16:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...