
25.04.2023
11.52
Şarkı: Can Ozan/Acıtır Gibi Sevmek
Düzenleme: 11.02.2025
"Her yara izi bir hikaye anlatır,
Her gülümseme birini gizler."
***
Uzun uzadıya düşündüğüm bir gecenin sabahına, nihayet kapattığım gözlerimi açabilmiştim. Düşüncelerim o kadar yoğundu ki başka hiçbir şeyi zihnim algılamıyor buna izin vermiyordu.
Kapalı gözlerimin arkasında, okyanusları kıskandıracak kadar çok gözyaşı gizliydi. Oysa ki dökülseler rahatlayacaktım lakin, tek bir damlası bile herkesi boğup yakacak kadar yerle bir ediciydi. Kendime yarattığım bu okyanusta, her gün her saniye tekrar tekrar boğup can veriyordum. Burası, gözyaşları ile çevrili çıkışı boğularak ölüm vaadeden bir hapishaneydi...
Düşüncelerimin arasından sıyrılırken yataktan kalkıp hazırlanmaya başladım. Sabahın 6 olması canımı daha da sıkan etkenlerden sadece bir tanesiydi. Gelen yazla birlikte bugün okulun son günüydü. Kaçınılmaz sona gelmiştik. Ares'in gidecek oluşu tüm hayatımı değiştirecek olan yegane şeydi. Sonuçta bir gün bunun olmasını beklemiyor muydun Ayana? Sadece bunun için biraz daha zaman gerekmez miydi? Yada beni de yanında götüremez miydi? Neden onunla gidemezdim?
Yasaların canı cehenneme! Ben onu istiyordum. Onunla olmak istiyordum. Yanında, gerçek ben olarak kalmak istiyordum. Mutluluk bu kadar zor muydu? Acıdan kurtuluş hiç yok muydu?
Zihnimi susturmaya çalışırken, üzerimi giyerek okulun yolunu tuttum. Ares, 18 yaşına gireli bugün tam 1 ay olacaktı. O gün, yanından hiç ayrılmamış bir an bile boş bırakmazken uzaktan öylece onu izlemiştim. Okuldan arkadaşları, yurttan arkadaşları da vardı. Benim onun yanında oluşum, çoğunun dikkatini çekiyordu. Sonuçta lakabım, pekte dikkati üzerime çekmeyecek cinsten değildi. Bu durumdan yer yer şikayet etsem de benim için tek avantajı, bunu bilen kimsenin yanıma yaklaşmıyor oluşuydu.
Ben her yerde, her şeyde eğrelti durmaya sırıtmaya meyilliydim. O günde öyle olmuş, neredeyse varlığım hiç önemsenmemişti. En mutlu hissettiği bir günde, yanında görünmez olmayı seçmek o an en iyi şey gibi gelmişti. O kadar boş, yargılayıcı bakışlara karşılık vermemek zor olsada gününü mahvetmemek adına susmayı tercih etmiştim. Acıtarak sevmekti bu ve ben bunuda sonradan öğrenecektim.
Hayatımda yapabildiğim tek güzel şey, bir şeyler çizmekti. İkimizin resmini çizmiş, hediye olarak armağan etmiştim. Daha güzel daha iyi hediyeler vermek isterdim ama elimde sadece bu gelmişti. İkimize ait, sadece birbirimize baktığımızda birbirine karışarak hapsolan gözlerimizin bir portresiydi. Bunun hayatındaki en güzel hediye olduğunu gece boyunca dilinden hiç düşürmedi. Başta tereddüt etsem de doğrusu, benimde içime sinen bir hediye olmuştu. Üstelik bununlada yetinmemiş uzun zamandır gözüne kestirdiği, saçlarımı topladığım lastik tokamı saçlarımdan çekerek bileğine takmış kendisine ait kılmıştı. Başta biraz sinirlensem de yaptığı elbette ki hoşuma gitmişti. İnkar etmek gereksiz bir çaba olurdu.
Derin düşüncelerin sonu gelmezdi bu yüzden düşüncelere biraz ara vermiş okulun bahçesinde dururken, her zaman ki oturduğumuz banka irislerimi çevirmiştim. İşte görmeyi istediğim beden tamda oradaydı. Hızlı adımlarla bankın yanına yaklaşarak Ares'in sol tarafındaki boşluğa yerleştim.
"Kokun, hayatımın tek efendisi olabilir Medusa."
Söylediği sözler ruhumun infazını veriyordu o, bunun farkında bile değildi. Gözlerimi, beni kör kuyulara çeken mavi irislerine çevirdim. Yüzümde gezinen bakışları bu sefer yeşillerimde takılı kalmışken, güzel yüzüne bakmanın farkındalığıyla derince bir nefes aldım.
"Kokum bile sana tutsak olmuşken nasıl hayatının efendisi olabilir Ares?"
Verdiğim cevapla eş zamanda kıvrılan dudakları, yeşillerime güzel bir manzara sundu. Yüzüme biraz daha yaklaşırken, taptığım dudaklarını konuşmak için araladı.
"Biz, birbirimize tutsak olmuşsak birbirimizden başkada taptığımız kimse olamaz."
Bu sefer tebessüm eden bendim. Ondan başka inandığım taptığım hiç kimsem yoktu. Ve bu durum içten içe beni korkutan tek şeydi.
Çalan zilin sesiyle birlikte birbirimizden uzaklaşarak yavaşça ayağa kalktık. Bir kez daha çalmakta olan zile göz devirip yürürken, içimden de lanet ediyordum bu anı bozduğu için.
Öyle anlar vardır ki hayatta, tek bir saniyesi bile tüm hayatınızın silinmez parçası olur geçmişinize kazınarak belleğinize işlenirdi. Ben, etimle kemiğimle bu anılardan nefret edeceğimi bilemezdim. Ama yıllar, paslanmaz bir çeliğin sarsılmaz acı darbesi gibi bunu da bana öğretecekti. O anlarımın silinmesi için tüm bedenimi yakmak pahasınada olsa yakar, yinede unutmayı seçerdim. Çünkü yeniden hayata tutunmanın eşiğinde, tüm çabaların ortasında yalnız kalmak ruhumun sönüşünü bir kez daha alevlendirmişti. Ve ben bir kez daha acımasızca yüz üstü bırakılmanın acısını yudum yudum içmiştim.
Dedim ya ben o anları silmek için kendimi ateşe verir unutmak için bedenimden, yaşamımdan vaz geçerdim. Zira bu acılar bir kere ruha işlendimi geri dönüşü olmayan bir silaha dönüşerek, önüne çıkan her şeyi vurmak için hep tetikte beklerdi. Buda yalnız bir Medusa için paha biçilemez bir ödüle dönüşürken, çevresinede hep yıkım getirmeye mahkumdu.
***
Bu kez erken bir bölümle döndüm. Nasılsınız efendim?
Ben çok iyiyim. Nedenini söylemeyeceğim ama; (Kendisi okuyorsa, eminim yüzünde bir tebessüm oluşacaktır.)
Gelelim bu özel bölüme, yavaş yavaş açığa çıkıyor gizlenenler ne dersiniz?
Biraz kısa tuttum bölümü ama bir diğeri uzun ve yeterli gelecektir.
Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin, bizim için önemli. Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın,
Görüşmek üzere.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 123 Okunma |
57 Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |