19. Bölüm

17. Bölüm: Aklımı alıyorsun

Destina
destinasyon

 

Oy ya da okunma sayısına göre ilerleyen biri değilim. İki kişi bile olsak burada, karakterlerle bir bağ kurmuş, dünyamıza almış oluyoruz onları. Buralarda birkaç kişi olduğumuzu biliyorum, birlikte düşlerde buluştuğumuzu bu yüzden sınır koymuyorum. Kendi yağımızda kavruluruz... Sizleri çok seviyorum🤍

Yeni bölüm duyuruları için takip edebilirsiniz! Bir haftada iki bölüm sürpriz yumurtadan çıkar gibi geldi şdkfşdkfşdkfşd Sormak istedikleriniz olursa panomu kullanabilirsiniz, yorumlarda da olacağım. 🤍

Daha fazla zamanınızdan çalmayayım, vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim, iyi okumalar...🤍

| SAKIZ |

-17. Bölüm: Aklımı alıyorsun.-

~~~

"Sonuç?"

"Seni seviyorum."

Bu cevabı beklemiyordum.

Afallarken dudaklarım aralandı. Ben, diyebilir miydim bunu? Aramızdaki bu çekimi kabul ediyordum ama buna sevgi diyebilir miydim? Onu sevdiğimi söyleyebilir miydim?

'Erkekler karşısındaki kadını cinsel obje olarak görürler Gece. Ama asıl obje onlardır, haberleri yok.'

"Karşılığını emin olduğunda vermeni istiyorum, şu an cevap vermek zorunda hissetme." Bu yönünü seviyordum işte, anlayışlı.

"Teşekkür ederim." Saçlarımdaki parmakları önümdeki bir tutamı alıp geriye itti, gülümsedi. "Akşam yemeğini birlikte yiyelim."

Dudaklarımı büzüp düşünür gibi yaptım, "Emir kipi kullanmadığın için düşünebilirim." duraksadım, "Bir dakika, senin işin yok muydu? İşin var diye erken çıktın, ben geldim diye erteleme lütfen."

"Hayır yok," sırıttı, "Orada yarım saat senin çıkmanı bekledim, kök saldım kızım." Kızım kelimesi beni gerse de onun söylemesi rahatsız etmemişti, aksine hoş durmuştu.

"Çok fenasın, tahmin etmeliydim. Hem beni ilgilendirir mi, beklemeseydin salmazdın, benim ne suçum var?" Gülüşü çok güzeldi, sakin ama içten. İnsanı iyi hissettiriyordu. "Naz yaptın peşinden koşayım diye."

Ağzım kocaman açıldığında çenemin altından parmağıyla ittirdi, "Kapat yoksa öpe-" cümlesini tamamlayamadan telefonu titremişti, iyi ki. Masadan alıp kim olduğuna baktığında 'En sevdiğim' yazıyordu. Annesi falan mıydı?

Gözlerini devirip "S*keceğim bu çocuğu." diye mırıldandı duymadığımı sanarak, kaşlarım çatıldı. Kimdi o?

İstemsizce tek kaşım kalkarken "Açmayacak mısın?" dedim. Genelde yanımda telefonları açmıyordu, telefonu da hep titreşimdeydi. "Emir arıyor. Telefonu eline aldığında hep böyle haltlar yer." dedi, ismi kastederek.

Emir dediği geçen akşam, öp*ştüğümüz, yemek yerken de aramıştı. Emirhan Yalçın olarak kayıtlıydı ama. "Anladım." dediğimde telefon kapandı.

Derin bir nefes alıp geri aradı, e açmayacaktı? Ahizenin sesini sonuna kadar açıp kulağına götürdü. "Ne var lan," gözü beni buldu. "Söyle."

Sesi dışarı kadar geliyordu telefondaki kişinin, erkek sesiydi. "Erken çıkmışsın lan hayırdır?"

Biraz tanıdıysam onu, içimin rahat etmesi için yapmıştı bunu. Güvenilir ve dürüst biri olduğunu her açıdan gösteriyordu. Tabii bir de yanımda sesini ve söylediklerini dizginlemeye çalıştığı belliydi, çok tatlı oluyordu. Bizim Yağmur'la nasıl konuştuğumuzu görse tutar mıydı kendini bilemiyorum.

"İşim vardı çıktım kardeşim. Müsait değilim, sonra." deyip telefonu kapattı. Resmen çocuğun suratına kapatmıştı.

"Suratına kapattın... ayıp olmaz mı?"

"Yok, sorun olmaz."

Göz devirdim, "Olsun ayıp yine de sen çok şey yapma."

Güldü, "Çok şey yapmam."

Dediklerimi tekrar etmesi bazen komik oluyor bazen de bende öpme isteği doğuruyordu. Bugün çok bile dayanmıştım, ayrı bir tatlıydı. Aniden öpüp geri çekildim ama arsız ben bu kadar utanacağımı düşünmedim, çok içimden gelmişti.

Kaşları şaşırdığını belli edip çatılırken yarım gülüşlerinden birini yaptı, "Bu ne içindi?" Gözlerimi etrafta gezdirip salonu incelerken "Öyle işte, çok sorgulama..." dedim.

"E bileyim ki ona göre hep tekrarlayayım." Bu adam toplantıda gerim gerim gerilip otorite kuran adama hiç benzemiyordu, şu anda haylaz bir çocuk gibiydi. "Evi gezmek ister misin?" dediğinde ona dönüp omuz silktim. "Fark etmez."

Ayağa kalkıp elini uzattı, "Hadi gel." Tutarken beni de kaldırıp ilerledi ve aşağı kata yöneldi. Merdivenlerden inerken yavaşlayıp omuzlarından tutup düşürür gibi yaptım, ne şakası ne gerçeği, adama işlemiyordu. Gülerken arkasını döndü, iki basamak yukarıdaydım. "Ayaklarımı yerden kesmek mi istedin Küçük Hanım?"

Gülümserken alt dudağımı ısırdım, "İşlemedi ki." dediğimde "Ama bu işler." diyerek omzuna aldı. Ağzımdan bir çığlık kaçarken, gülmemi engellemiyordum. Aynı zamanda bırakması için bir şeyler de söylüyordum. 1

"Yaa, tamam şakaydı, indir lütfen, gerçekten şakaydı, indir, düşeceğim, Araaf..."

———

Ev üç kattan oluşuyordu. Bu kadar büyük bir evde tek başıma yaşasam korkudan uyuyamazdım herhalde. Kısacası yaşayamazdım. Dubleks evler nedense ürkütücü geliyordu bana. Bahçesi çok güzeldi. Biraz oturup sohbet etmiş, sonrasında içeri geçmiştik. "Hiç yemek yapıyor musun?"

"Yani, arada. Neden?"

"Dışarı çıkmak yerine, evde yapabiliriz. Hatta çok güzel olur, tabii sen de istersen?" Eli hep bir yerlerdeydi, ya omzumda daireler çiziyor ya kolumda geziniyor ya da saçlarımda dolaşıyor, bazen de parmaklarımla oynuyordu. "Benimle bir şeyler yapmak istemen hoşuma gidiyor..."

Gülümsedim, "O zaman hadi kalk. Bakalım ne yapabiliriz?" Kolundan tutup mutfağa çekiştirdim, neler yapabileceğimizi karar verip başladık. Genelde ona kesme doğrama işlerini vermiştim. Düşündüğümden daha iyiydi, hatta aşçı olabileceğinden şüphelenmedim değil. Benden güzel kesiyordu sebzeleri, etleri. Bunu görünce tamamen ona bırakmıştım, o bana değil ben ona yardım ediyordum, arada bir şeyleri karıştırıyor, baharatlarını katıyordum. Genelde de onu izliyordum, çünkü yemek yapan bir Araf'ı görmek daha da acıktırıyordu. Kesinlikle yemeğin güzelliğinden, evet evet.

Birkaç saat sonunda işimiz bitmişti. Ben de bitmiştim, Araf'a... 1

"Düşündüğümden daha iyiymişsin."

"Ha iyi olduğumu düşündün yani?"

Gülerken göz devirdim, "Kabul, hiç umudum yoktu, çok şaşırdım." Tezgaha dirseğini koyup bana doğru eğildi, "İstediğin her şeyde en iyisi olurum."2

Her defasında seni seviyorum demese de ona değer şeyler söylüyordu. Kendime gelip iç silkelenmemi yaptım ve "Masayı hazırlayalım." diyerek tabak, bardak çıkarmaya başladım. O da bana eşlik etti. Sohbetimize yemekte devam ettik. Sonrasında tv ünitesindeki filmler dikkatimi çekince bir film seçmiş, izliyorduk.

O, L koltuğun köşesine geçmişti. Ben de yanında yer edinmiştim. Bir de başını habire televizyona dönderip duruyordum. "Filmi de izle!"

"Tepkilerini izlemek daha güzel."

Kaşlarımı çatıp ona baktım, "Ben seni izlesem hoşuna gider mi?"

Sırıttı, kısık sesle "Evet." dedi. Etrafın loşluğundan mı yoksa Araf'ın etkisinden mi bilmiyordum ama gözüme çok yakışıklı geliyordu. Bugün hep gözümdeydi zaten.

Kolu arkada uzanmış bana dönük otururken ben de bacaklarımı toplayıp dikleştim ve biraz daha yakın oturdum ona. Koluna yaslanırken elimi de omzuna koydum. İşaret parmağımla yanağında daireler çiziyordum. Bu onu mayıştırıyor gibiydi. "Sakal sana yakışıyor."

"Sen bir de sıfır tıraş gör." Böyle haylaz konuşması delirtiyordu. Omuz silktim, "Görürüm belki."

"Belki mi?" dedi ve devam etti, "Uzun yıllarımız olacak... kaybetmeye niyetim yok."

"Her şeyden çok emin konuşabiliyorsun, nasıl yapıyorsun bunu?"

"Yanıldığım olmadı, emin adımlarla ilerlediğim sürece."

Bir yandan şaşırsam da bir yandan hoşuma gidiyordu böyle keskin konuşması, çekici kılıyordu. Dudaklarımı ıslatma ihtiyacı duydum, yüzümü yüzüne yaklaştırdım. Kokusu aklıma daha çok işlerken bakışlarım dudaklarını buldu. Kısılmıştı sesim anın büyüsünü bozmak istemediğim için, onu öpmek istiyordum. "Yani bana attığın adımlardan eminsin?"

"Hiç olmadığım kadar."

Cevabı yeterli olmuştu, kalbimi hızlandırıp dudaklarımızı buluşturmaya.

Öyle narin ve güzel öpüyordu ki ona ayak uydurmakta zorlanıyordum. Dokunuşları ateş gibi yakıyordu beni.

•••(Bazı kısımlar kurallar gereği silinmiş ya da çıkarılmıştır. Paragraf kopukluğu hissediliyorsa tam bölümler diğer platformda mevcuttur, profil açıklamamda platform ve kullanıcı adıma ulaşabilirsiniz. 🤍)

Hem durdurmak istiyordum hem de devam etmesini. Korktuğumu itiraf etmem gerekiyordu, çünkü eski erkek arkadaşımla ilerisi olmamıştı, sevgili bile sayılmazdı. Tensel bir çekim söz konusu olmamıştı, benim açımdan. Bu dengesizliğim yüzünden vücudum kasılırken dokunuşlarıyla rahatlıyordum. Göz göze geldiğimizde uzunca baktı. Nefes nefese geri çekildi.

Nefesimizi düzene sokmaya çalışırken dirseklerini iki yanıma yaslayıp ağırlığını benden alırken saçlarımı alnımdan çekerek saçlarımı okşadı ve boynumu, yanağımı, alnımı öptü.

Neden durduğunu anlamamıştım ama bunu kontrol edip durdurması benim için de iyi olmuştu, yoksa ben dur diyemeyecektim. Ve bu benim için çok erkendi. Tekrar minik bir öpücük kondurdu, "Seni seviyorum."

Heyecanım ve kasılmalarım çok yormuştu, nefesimi kontrol etmeye çalıştığım için konuşmaya mecalim yoktu. Yatağın bir köşesine beni yatırıp yanıma uzandı ve üstümü örttü, göz kapaklarım ağırlığı daha fazla kaldıramıyordu. Uyumadan önce tek yapabildiğim boynuna sokulurken, "Teşekkür ederim." demek oldu.

&&&&& Bölüm Sonu &&&&&

Biraz tatlı tatlı ilerleyelim bakalım ileride çok yorulacağız olaylardan, bu günlerimiz çok güzel günlerimiz :)1

Bölüm nasıldı?2

Bölüm : 11.12.2024 00:38 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...