
Bölüm XII: Kaybolan Kimlikler
Ertesi sabah, güne yine içindeki kocaman boşlukla başladı. Sabahın ilk ışıkları, odanın duvarlarını yavaşça aydınlatırken, Umut yine aynı eski, fakat garip bir şekilde rahatlatıcı hisle uyandı. O boşluk, her geçen gün daha da büyüyordu. Gözlerini açarken, bir kez daha içindeki o sessiz boşlukla karşılaştı. Bir gece boyunca düşündüğü tüm sorular, bir anlamda boşunaydı. İçindeki boşlukla, zamanın akışının arasında kaybolmuş gibiydi. Kendisini bulmaya çalışırken, aslında hiç bir zaman tam olarak bulamadığını fark etti.
Okula gitmek üzere hazırlanırken, aynada kendine bakmaya karar verdi. Gözleri, dün akşamki boşluğu hatırlatarak ona bir şeyler fısıldar gibiydi. Kimdi o? Kendisini her geçen gün biraz daha yabancı hissediyordu. Bir insanın kimliğini, özünü ne kadar tanıyabilirdi? “Gerçekten kimim ben? Ya da aslında kim olmam gerekiyordu?” diye sordu.
Okulda, kantin oldukça kalabalıktı. Herkes sıradan bir şekilde yemek yiyip, şakalaşıyordu. Bir yandan onları izlerken, sanki bir tür uzaktan gözlem yapıyormuş gibi hissediyordu. İçinde hiç kimseye ait olmayan, tamamen yalnız bir dünya vardı. Kimse onu anlayamazdı, kimseye gerçekten bağlanamazdı. Zihninde dönüp duran sorulara cevap bulamadığı sürece, insanların ondan ne kadar uzakta olduğunu hissediyordu.
Bir öğle tatilinde, Burak tekrar yanına geldi. “Neredesin Umut? Hep bir köşeye çekildin. Her şey yolunda mı?” dedi. Burak’ın yüzünde kaygı vardı. Ama Umut, Burak’a nasıl açıklayacağını bilemedi. Kafasında, içinde olduğu durumun ne kadar karmaşık ve derin olduğuna dair bir farkındalık vardı. Yalnızca sessizce başını sallayarak, gözlerini uzaklara dikip cevapsız kaldı.
Burak, “Gerçekten bir sorun mu var?” diye ısrar etti. Ama Umut, “Belki de,” dedi, “ama ben, her şeyin ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Kim olduğumu, nereye ait olduğumu… Her şey kaybolmuş gibi.”
Burak bir an duraksadı. “Umut, bunları seninle konuşabilirim. Ama bu kaybolmuşluk… Senin içindeki şey, gerçekten bir çıkmaz değil. Bazen insanlar yalnız hissedebilir, ama her zaman bir yol vardır.”
Umut, Burak’a baktı. “Bir yol var mı gerçekten?” diye düşündü. “Ya yollar bir araya gelmezse?” İçinde hep bu karanlık soru döngüsü vardı. Kaybolmuşluk hissi, bir insanın içindeki tüm sabırlı düşünceleri yok ediyordu. Bir çıkış ararken, her şey sadece bir duvar gibi büyüyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |