Eve girip Vural'ın tambihlediği gibi kapıyı alttan ve üstten ikişer kez kilitledi. Çantasını bir kenara atıp mutfağa gitti, fena acıkmıştı. Karnı ve göğsünün arasında bir noktayı kaşırken buzdolabına bakmak için mutfağa yürüdü, aynada dağılan kumral saçlarını görünce omuz silkti.
Mutfak kapısından girip buzdolabının kapağını açtı. Yanan ışıkla berabee dolapta kalan son peynir ve zeytin tabağını gördü.
Ev Vural'ındı şükür ki. Kira dertleri yoktu, Vural da borsadan kazandığı parayla kafe açıp başına oturmuş genç bir adamdı. Yirmi altı yaşında, KPSS'ye girse memur olabilecek biriydi.
Oktay dudağını büktü, dolabı kapatıp salona yürüdü, kendini lacivert fümesi rengindeki koltuğun üzerine bırakıp gözlerini kapattı.
Tam uykuya dalacakken zil çaldı. Okyatnoflayarak sırtını dikleştirdi, koltuktan destek alırken saçını karıştırarak ayağa kalktı ve sakince kapıya yürüdü.
Kapının küçük gözetleme deliğinden bakınca Fatma teyzesini gördü, gülümseyip kapının kilitlerini açtı. Kapıyı açıp Fatma teyzesine gülümsedi.
Fatma onun yanağını iki parmağıyla sıkıştırırken, diğer elindende dolma tabağı tutuyordu, "Ohh, yaradanına kurban olduğum." dedi. İçeri girerken Oktay ona hoşgeldin deyivermişti. Fatma mutfağa geçip bir kaşık çıkardı, "Bu çocuk okuldan aç gelmiştir diye düşündüm, biber dolması getirdim sana." dedi.
Tabağı masaya koyarken, Oktay mahcubiyet içinde, 'Gerek yoktu, düşünmen yeterdi. Teşekkür ederim." dedi.
Fatma tabağı işaret etti, "Otur bakayım. Duymamış olayım, Vural abinse ben de ablanım tamam mı?" dedi. Oktay başını sallayıp sandalyeyi çekti, "Sen yedin mi?" dedi oturuken. Fatma başını salladı, "Yedim ben." deyip onun karşısına oturdu.
Oktay dolmayı kaşıkla ikiye bölerken, Fatma "Okul nasıldı?" diye soruverdi, Oktay kıkırdadı, "Herkesin gözünde yine kimsesiz piç olduk." dedi.
Dolma dolu kaşığı ağzına götürürken Fatma'ya baktı, "Bizim peder bayağı bir zengin olmuş, şu örnek villalara benzeyen evlerde yaşıyor." dedi. Lokmasını çiğneyip yutmuştu, Fatma göz devirdi, "Aman be oğlum..." dedi, sankş daha orada mısın der gibi bir ses tonu vardı.
Oktay kaşığını masaya bırakırken, "Zoruma gidiyor abla!" dedi. "Beni yurda bırakıp bir çocuk daha yapmış, üstüne psrayı kırmış. Cidden zoruma gidiyor."
Fatma, "Yurtla hiç görüşmeyecektin, boşu boşuna üzdün kendini." dedi. "Keşke bizim seni kandırdığımız gibi, aileni öldü bilerek devam etseydin hayatına."
Oktay bir anda gülümsedi, "Haftaya Vural abi geliyor." dedi. Fatma başını salladı, "Aldın mı teskere hediyesini?"
Oktay başını öne eğdi, "Kemal her gün aynı saatte beni bekliyor parama çökmek için, arkadan dolanıyorum oraya da nöbetçi dikiyor." dedi.
"Kuzum sen on sekizine girmedin mi?" dedi Fatma, Oktay sakince, "Girdim..." dediğinde elini hafifçe masaya vurdu, "Aç bir banka hesabı, ver patronuna yevmiyeni oraya IBAN'la göndersin, koy kartını da evine." dedi.
Oktay dudağını büktü, "Kemal anlar, eve kadar takip eder beni, pantolonumun içine kadar baktığı olmuştu." dedi. Fatma sesli güldü, "Koy cebine on lira onu alsın gitsin." dedi.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |