Oktay her sabah olduğu gibi yine gıcık gömleği üzerine çekmiş okul yoluna düşmüştü. Fatma'nın dediğini yapıp bir banka hesabı açacaktı bugün.
Haftasonunu da iple çekiyordu, en son konuştuklarında Vural abisi cumartesi gece biner pazar sabahı yanında olurum gibi bir şey demişti. Oktay para biriktirip ona güzel bir saat veya yüzük almak istiyordu.
Zaten Vural'ın geldiği gün hesaplarına uyarsa onun doğum gününe denk geliyordu. Heyecanlıydı, eve malzeme alıp pasta da yapmayı deneyecekti daha. Sonuçta onu bu çaresizlikten kurtarıp hayatına almıştı Vural abisi. Ne kadar zor olabilirdi ki bir pasta yapmak. En az bir saat sürer diye düşündü.
Bugün salıydı, günler geçmiyordu, gerçi koskoca on ikş ay geçmiş, Oktay lise sona gelmişti. Üniversite okumayı tercih etmiyordu. Zaten hazırda işi de vardı, Vural onu kafede bekliyor olacaktı.
Her iş mevzusu açıldığında Vural ona, "Başka yerde çalışırsan ağzına şıçarım" diyordu.
Zaten Oktay da onun yanından ayrılmazdı.
Okuldaki herkes onun hikayesini az çok biliyordu, arkadaşlarından biri teneffüs vakti yanına gelmişti. Oktay defterinde bir şeyler karalıyordu her zamanki gibi, "Pişt, abin geldi mi askerden?" dedi arkadaşı.
Oktay gülerek, "Haftasonu gelecek." dedi. Arkadaşı ona bakıp, "O mahalledeki piç de taze askerden bir dayak yer de rahatlarız hepimiz." dedi. Sarışın mavi gözlü bu çocuk, Oktay'dan daha çok nefret ediyordu Kemal'den.
"Off Gencay!" diye söylendi Oktay, Gencay koluna vurup, "Toplanıp biz dövelim." dedi.
Oktay, Gencay'ın yüzüne baktı, "Bugün biz döveriz yarın o beni döver." dedi.
Okul saatleri boyunca ikna etmeye çalıştı arkadaşını, en sonunda da ikna ettiğine inanarak gitti mahallenin girişine. Acaba bugün koşarak gitse Kemal onu yakalar mıydı? Oktayca yakalayamazdı.
Çantasını tamamen sırtına geçirip hızla koşmaya başladı, bugün işe gidecekti ve işe gitmek için de mahalleden geçmek zorundaydı. Koşarak dükkanın önüne geldi, Fatih şefe selam verip içeri girdi. Mutfağa girip bulaşıkları yıkamaya başlamıştı bile.
Aklında hâlâ Vural abisi vardı, mutfak şefinden yardım isteyecekti, nasıl pasta yapabileceğini öğrenmek istiyordu.
Mutfak şefi yanına gelio onun işini bölmemek için boş lavaboda köpüklü tavalardan birini duruladı, o sırada Oktay çabuk davranıp, "Bir şey sorabilir miyim?" dedi.
Şef ona baktı, "Neyse yapmayacağım o gıcıklığı, sor bakayım." dedi. Oktay yutkunup, "Evde gerçek bir yaş pastayı nasıl yapabilirim?" dedi.
Şef gülümsedi, "Pişirmeli falan?" dedi. Oktay başını salladı, "Onunla uğraşma, markette hazır kekler satılıyor, ondan al içine krema sür." dedi.
"Olur mu ki öyle?" dedi. Şef başını salladı, "Olur"
"Ha bir ben bugün bankaya gideceğimde erken çıksam olur mu?"
Not: Oktay'ın günlük yaşantısını bu bölümde anlattım ki her bölüm ayrıntı geçmek zorunda kalmadan ve sıkılmadan yazabileyim. Siz de sıkılmadan okuyun.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |