"Tekbir!" Kıdemli Teğmen bağırdığı an tüm erler "Allahu Ekber!" diyerek karşılık vermişti.
Sıranın başında, siyah saçlarına nazaran parlak mavi gözlü, temiz yüzlü, uzun boylu bir adam vardı.
Erlerin arasındaki tek subaydı.
Bu haftanın sonunda teskeresini alıp buradan gidecekti, Çağrı Üsteğmeni, Mehmet Çavuşu, Osman Albayı özleyecekti ama en çok koğuşundaki Sincanlı psikopatı özleyecekti.
Onunla saçmalayıp, hücre cezası almayı, koğuştakileri gıcık etmeyi, komutanların arkasından kesin şu gay, var ya bence bu adam önceden kadındı demeyi özleyecekti.
Aklından memlekette bıraktığı çocuk da hiç çıkmıyordu, acaba bensiz ne yapıyordur diye düşünmeden edemiyor, o piçler dadanıyor mudur diye endişe ediyordu.
Bebenin tekiydi o çocuk, koruyamazdı kendini o piçlerden. Zaten kimsesizdi. Bunu düşünürken bir anda; onun hayatında ben varım lan artık, dedi kendi kendine.
Çağrı üsteğmen onun karşısına durup, "Rahat!" dedi, Vural rahat pozisyonu alırken üsteğmen başını salladı, tüm sıra rahatta duruyordu.
"Buradan teskerenizi alıp siktir olduğunuzda, beni unutmak yok!" dedi üsteğmen, "Hadi beni siktir edin, size öğrettiklerimi unutursanız hepinizi sikerim."
Üç lafının beşi sikti bunun da, Vural çenesini sıktı gülmemek için, Çağrı Üsteğmen dibinde konuşuyordu, adam her sik dediğinde gülesi geliyordu. Hepsi o Sincanlı puşt yüzündendi.
Adamın arkasından söyledikleri aklına gelmişti yine. Bir keresinde Sincanlı, "Bu adamın kesin siki yok o yüzden takık." demişti. O gün Vural su içerken nasıl boğulabilineceğini öğrenmişti.
Çağrı üsteğmen tekrar başladı, "Hayatınızın her anında bir sınavla karşılacaksınız, işte o zaman burada öğrendikleriniz kurtaracak sizi!" dedi. Bu defer sıranın önünde volta atmıştı.
Üsteğmenin nasihatleri bitince, hepsi dağıldı yine, Sincanlıyla kalmıştı Vural, ona bakan sırıtığa dönüp göz kırptı, "Kardeşinle görüştün mü?" Sıncanlı sordu.
Vural arkasına yaslandı, insanlara çok da iyilik meleğiymiş gibi görünmemek için Oktay'dan kardeşim diye bahsetmişti. "Yok teskerede ararım." dedi.
Sincanlı sigara paketinden bir dal çıkarıp yaktı, "O değil de o gğn fotoğrafını gösterdin ya, siz hiç benzemiyorsunuz..." dedi.
Vural Sincanlıya dönüp, "Anneme benzer o." dedi. Sincanlı başını salladı, "Oğlum ne kadar şanslıyız la, ikimzide bu hafta sonu teskere alıp İstanbul'a gidiyoruz." dedi.
Vural ayağa kalktı, belini düzeltirken Sincanlı, "Hacı sen beni biliyon, kardeşin aşırı hoşuma gitti, yürüsem sıkıntı olur mu senin için?" dedi.
Vural'ın kalbini bir kıskançlık kapladı, "Sevmez o ibnemsi işleri, ben koğuşa geçiyorum." dedi.
Sebepsiz değildi, Oktay'la Kemal'i ilk gördüğünde de kalbinde aynı şeyleri hissetmişti, Oktay'ı sevdiğini kabul ediyordu, sadece onu kendinden soğutmamak için söyleyemiyor hem de yaşı küçük olduğu için çekiniyordu.
Ondan bundan korumak için yanında yaşamasına izin veriyordu.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |