1. Bölüm

Kaldırım papatyası

Melek Akın
dila_akin16

~~ Hatalar siyah bir leke gibidir , üstün başın kapkara olana kadar anlamaz insan , taki önünü bile görmeyecek hale gelene dek ~~

Acı içinde gözlerimi yeni bir karanlığa açtım, yine bir bank üstünde ince bir hırka ile öylece bir parktaydım , uçları yıpranmış hırkamın kolarını çekiştirdim üşümemek için ama nafile , yerimden kalkıp yiyecek bir şeyler bulmak için gezinmeye başladım belki şansım dönden iyi gider ve bir şeyler yiye bilirdim bugün , omuzlarımın üstünde bitten siyah saçlarım kir içinde kalmış karmaş dolmaş olmuştu , beyaz tenim artık kirden esmerleşmiş ,yıpranmıştı yeşil gözlerim artık parlaklığını kaybetmiş , öfke ve yorgunluktan kararmıştı , başımı kaldırdım ve uzun karanlık caddeyi izledim , burdan bana yemek çıkmazdı her halinden beliydi ısız olmasından , gecenin karanlığı şehre verir vermez uyanır yemek arardım sokaklarda mecburdum bu hayata çünkü kimsem yoktu sabahları insanların bakışlarından, sözlerinden sıkıldığım için uyur gece kalkardım , iş bulup çalışmak istedim ama üstüm başımdan kötü diye kimse benim olduğum yere girmek istemez diye hiç bir yere alınmadım , önüne geldiğim binaya girdim burda arada bir kapı önüne yemek koyardılar umutla bakınırken ilk katta bir şey göremedim bıkınlıkla üst katta çıktım ve gördüğüm şeyle gözlerim kocaman oldu iki kutu pizza vardı kapı önünde hızla gittim ve paketi açtım bomboştu ikinci paketi açtım ve sevincten küçük bir çığlık attım üç dilim pizza vardı , buz gibi olan pizzayı hızlıca alıdım ve yiye yiye binadan çıktım , bu şimdilik bir süreliğine yeterdi bana.

 

Artık sabah olmak üzereydi bir bankta oturdum güneşin doğuşunu tam izleyebileçeğim noktalardan biriydi burası , dizlerimi karnıma çektim ve başımı dizlerime yaslayıp düşündüm , nereye kadar böyle yaşıcaktım!? üç aya kadar gayet iyi bir hayatım vardı istediğimi yer , istediğimi giyer , gezerdim annem , babam ve minik bir erkek kardeşim vardı taki bir gün babamın eve telaşla bir kaç adamla gelene kadar babamı görür görmez anlamıştım ters giden bir şeyler olduğunu gözlerimin içine bakıp kardeşim Uğur 'u göstermişti sanki onu alıp gitmemi istiyordu ben daha anlam verememişken adam belinden silah çıkarıp babamın başına sıkmıştı çığlığı basıp kardeşime doğru koşmuştum ama kolarımdan tutup durdurmuştular beni , annem üst kattan silah sesi ile bağırışla inip geldi ve gördüğü manzara ile feryat etmişti göz yaşlarım ağzıma gelmiş tuzlu tadını net bir şekilde hatırlaya biliyordum kardeşim fazla sesten rahatsız olmuş boğazını yırtarçasına ağlıyordu , adam anneme dönüp soyunmasını istedi , annem ağlayarak kendini korumaya çalışıyordu onların ellerinden kurtulmak için ne kadar çabalasamda milim yerlerinden kıbırdamıyordular bile, adam silahı annemin başına yasladı ve bağırdı , eğer hemen şimdi soyunup altıma yatmasan çocuklarının önünde seni gebertirim sürtük diye , annem öleceksede mamusuyla ölmeyi tercih etti ve adam kafasına sıktı , çığlıklarım tüm evi sarmıştı adamlar kolarımı bıraktı ve konuşmaya başladı " eğer beş ay içinde babanın bize olan borçunu ödemesen kardeşinde ölür , ödeme için yer altına gel uyrazın adamı dersen herkes tanır , boş gelmeyi düşünme sakın ölürsün " sonra kardeşimi alıp gitmiştiler o günden biri çabaladıkca batmıştım ev kira olduğu için atıldım eşyaları bile haciz diye almıştılar öylece sokaklarda kalmıştım aylardır . Gözlerimi kırpıştırdım gelen yaşlara engel olamıyordum elimden hiç bir şey gelmiyordu ve kardeşimin iki ayı kalmıştı onuda kaybetmek istemiyordum hayla yaşadığındanda emin değildim açıkçası gözümden akan yaşlar soğktan buz gibi olan yanklarımdan geçerken sıcaklık veriyordu , göz yaşlarımı sildim ve bankta uzanıp bir çare düşünerek uyuya kaldım.

 

Gecenin karanlığı basar basmaz gözlerimi araladım her yerim bıçaklanmış gibi ağrıyordu ayağa kalktım ve park çıkışına doğru yürümeye başladım , parkta gördüğüm bir çeşmede ellerimi yüzümü yılayıp su içtim kana kana sonra aklıma gelen şeyle çeşmenin başında dikildim acaba yapsamıydım saçlarım çok kirlenmişti iki aydan fazla olmuştu yıkamayalı yıkamak istiyordum ama hastalanırsam bir daha iyi olmayaçağımıda tahmin edebiliyordum , daha fazla dayanamayıp hızlıca başımı çeşmenin önüne eğdim ve çeşmeyi açtım , buz gibi su saç diplerime ulaşır ulaşmaz vucütum soğuklukla gerildi ama geri çekilmedim ve elerimde saçlarımı yıkamaya çalıştım hızlıca su ile avuşturup başımı kaldırdım , ellerim soğuktan kıpkırmız kesilmişti sıkıca saçlarımı sıkıp içinde kalan suyu süzdüm ve saçlarımı serbest bıraktım , hava buz gibiydi yine titreye titreye yürümeye başladım ama duyduğum bir sesle duraksadım bir koşma sesi geliyordu , tabiki bazen beni rahatsız eden adamlar oluyordu ama her seferinde onlar serhoş oldukları için kaçıp kurtulabiliyordum.

 

Duyduğum koşma sesi bana doğru hızlıca geliyorsu karanlık olduğu için kimseyi göremiyordum , deli gibi hızlı nefes almaya ve etrafımda dönmeye başladım ne yapaçağımı şaşırmıştım yere oturup başımı yere koydum ve elerimle sardım , ben daha ne yapaçağımı bilmiyorken duvar gibi sert bir cismin bana hızlıca takılıp düşmesi bir oldu hızlıca karanlığa doğru döndüm yanımda biri vardı ama karanlıkta tam olarak seçemiyordum , hızlıca yüzümü kocaman eleriyle tutu ve ağzımı kapatı eleriyle ben neye uğradığımı şaşırırken , kalın sesi ile sesizce sesiz durmam için kulağımın arkasından "pışş sesiz ol yoksa ikimizde burdan çıkamayız" dedi , ben yerde heykel gibi oturuyordum o ise bir eliyle ağzımı tutmuş bir elinde ise bir şey tutuyordu ama karanlıktan göremiyordum oda nefes nefese kalmış telaşla etrafına bakınıyordu, gelen seslerle hızlıca kafamı tutup yere eğdi ama başımı yerdeki taşlara vurmuştu, anlıma giren sert acı ile kendimi sıktım lanet olsun ki anlımdaki ıslaklık saçımdan akan su değildi çünkü bu sıcacıktı ve başım dönüyordu ellerinden kurtulmak için debelenmeye başladım ama korkudan çıtım bile çıkmıyordu oda başını yere eğmiş saklanmaya çalışıyordu ama adım sesleri çok yakından geldiği için beni daha sıkı sıkı tutuyordu , daha fazla dayanamıyordum midem bulanıyor yüzüm alev almıştı nefesim daralıyordu , daha fazla dayanamadım ve kim olduğunu bilmediğim o kişinin elerinde başım kanlar içinde bayıldım.

Yanaklarımın ateş gibi yandığını his ediyordum gözlerimi açacak halim bile yoktu ama yumuşak bir yerde yatıyordum hiç kıpırdamadan ve gözlerimi açmadan nerde olduğumu anlamaya çalıştım her hangi bir ses gelmiyordu sanki bir evde gibiydim hafif bir okyanus kokusu geliyor gibiydi etrafta kimse olmadığını umarak gözlerimi hafifçe araladım bembeyaz bir tavana bakıyordum kocaman gold taşlı avizeye baktım ve yerimden doğruldum başıma giren ani acı ile elim anlıma gitti anlımda , sargı bezi vardı !? şakınlıkla etrafıma bakındım kocaman odada yatakta oturuyordum , yanaklarım sandığım gibi hastalıktan değil şömineden gelen sıcaklıkla yanıyormuş , hemen yatağın biraz uzağında olan taştan şömineye baktım yeni yakılmış gibiydi her kim yakmışsa hayla buralarda olabilirdi daha fazla zaman kayıp etmemek için hızlıca battaniyeyi üstümden atıp ayaklandım ,ayaklanır ayaklanmaz baş uçumdaki beyaz sehpa üstündeki yemeği gördüm büyük ihtimalle benim için bırakılmıştı ama vaktim yoktu hemen çıkmalıydım burdan elerimi karnıma koydum açlıkla , ne yapaçaktım ben şimdi , iki gündür doğru düzgün hiç bir şey yememiştim , tepsideki tabaklara baktım bir tabak pilav , tavuk, salata ve ekmek vardı , daha gazla kendimi tutamadım ve hızlıca yatağın kenarına oturup tepsiyi bacaklarımın üstüne koydum hayla sıcacıktı , hafifçe gülümsedim uzun bir zaman sonra sıcak yemek yiyordum hızlıca yemeği yemeye başladım , o kadar hızlı yiyordum ki resmen çiğnemiyordum , nefes almak için başımı kaldırdığımda karşımdaki pencereden şok bir ifade ile beni izleyen bir erkeği gördüm , hızlıca yutkundum ve tepsiyı bırakıp kapıya doğru koşmaya başladım , adamın yüzünde öyle bir ifade vardı ki sanki birini çiğ çiğ yerken görmüş hibi bakıyordu , hızlıca kapı kolunu tutup açtım ama kapı açılmadı biraz zorlasamda yine açılmadı , vıcüduma yavaş yavaş akın eden korku ile elerim titremeye başladı , kapının ardından gelen adım sesi ve konuşma sesleri ile pencereye doğru koştum pencereyi açtım hızlıca ve bir bacağımı kaldırıp dışarıya sarkıtım etrafa bakındım ilk kattı kimseyi göremeyince , tam atlıcakken pencereden yansımamla göz göze geldim saçalrım yüzüm üstüm pırıl pırıldı yeni fark ettmiştim , şokla üstüme baktım gri bir erkek eşofman takımı vardı üstümde ve beliki yıkanmıştım ama kim tarafından!? korkuyla ben bunları düşünürken kapı kolunun açıldığını duydum ve kendimi pencereden dışarıya attım hızlıca , odaya giren her kimse beni görmüştü ve pencereye doğru koştuğunu görmüştüm .

 

Hızlıca koşuyordum bom boş bir arazide nerde olduğumu bile bilmeden koşuyordum , peşimde iki genç adam vardı biri biraz arkada kalıyordu bazen ama sonra hızlanıp tekrar yetişiyordu diğeri ise hiç durmuyordu sert yüzü ile o kadar hızlı koşuyordu ki kıl payı kurtarıyordum kendimi , nefes nefese kalmıştım artık bacaklarım beni taşıyamıyordu hızlıca başımı arkaya çevirdim koşarken ama gördüğüm şeyle dahada hızlanmaya çalıştım ama nafile güçüm bitmişti , adam hemen iki adım arkamdaydı , daha fazla dayanamadım ve bacaklarımı serbest bıraktım hızlıca yere yapıştım çimen ve çakıların arasında uzanırken arkamdan koşan adamda hızını alamayıp ayaklarıma takılıp üstüme düştü , yüzüme yapışan saçlara baktım kap kara hafif dalgalı saçları vardı bal renginde gözleri , kalın pembe dudakları ve keskin yüz hatları vardı.

 

Gözlerime baktı , ikimizde nefes nefese kalmıştık, hızlıca üstümden kalktı ve elini bana doğru uzatı " korkma sana zarar vermicez" kalın sesinden hemen tanıdım , bu o gün gece parktaki adamdı başımı taşa vuran oydu , büyük ihtimale kasten yaptığı bir şey değildi yoksa niye bu kadar zahmet verip beni buraya getirsinler ki , elerimi uzatıp elini tutum beni hızlıca yerden çekip kolumdan tutu , gözlerime öfkeyle baktı "baya hızlı koşuyormuşsun sende " dedi bal sarısı gözlerine baktım tam ağzımı açmış konuşacaktım ki bizim arkamızda kalan diğer adam geldi nefes nefese kalmış artık yere düşmek üzereydi kumral teni kıpkırmızı olmuş siyah gözleri küçülmüştü koşmaktan elerini kahve rengi saçlarına götürdü ve başını kaldırıp bize baktı yutkunarak " öldüm ! , öldüm ! siz nasıl öyle koşuyordunuz be at gibi , ay bir daha hayata koşmıcam , ömrümden ömür gitti sanki " yanımdaki adam kolumdan tutu ve " rica etsem az önce kaçtığın eve dönebilirmiyiz sen bana lazımsın , " hayır ! " dedim sertçe , niye ona lazımdım ne yapacaklardı beni ? , sonradan bize yetişen adam döndü ve arkadaşına " Aras , öyle bir şekilde söylüyorsun ki , kız yanlış anlayıp korkucak , sonra yine kaçar " sonra bana döndü ve bir kaç adım attı tam önümde durup samimi bir şekilde gözlerime baktı " acaba bizimle eve geri dönermisin , sana zarar vermek gibi bir niyetimiz kesinlikle yok , zaten eğer öyle bir niyetimiz olsaydı her şeyi sen baygınken yapardık ve sana kesinlikle dokunmadık üstünü değiştiren ve seni yıkayan çalışanımızdı bir kadın yani, hiç bir sorun yok yani tamamı ,sen bizimle eve geleceksin çünkü bize bir konuda yardım edeceksin bizde sana yaşayabileceğin bir ev veririz ?" dei soru sorarcasına " ne konuda yardım edeceğimi eve gidip detaylı konuşabiliriz iatersen , götüm dondu çünkü" dedi ve hafifçe güldü.

 

Samimyetine inanarak başımı tamam anlamında aşağıya yukarıya saladım , yanımdaki aras diye seslendiği genç adam kolumu bıraktı ve eve doğru yürümeye başladık , gerçektende baya bir koşmuştum ama düşünmek için bir dırsatım olması iyi oldu , beli ki maddi durumları iyiydi ne yapmamı isticektiler bilmiyorum ama benim şartlarım beliydi , kardeşimi sağ salim almak , son 28 günü kalmıştı ve onu çok özlemiştim , ondan başka kimsem kalmamıştı dolan gözlerimin akmaması için hızlıca nefes alıp verdim , sonunda eve varmıştık.

 

İçeriye bu sefer giriş kapısından girdim ve içeriye baktım ilk başta kocaman bir salon vardı ama onlar ilerlemeye devam etti bende onların peşinden ayrılmadan onları takip ettim , salonda kocaman bir televizyon ve krem kahve rengi koltuk takımı vardı ortada yine krem bir yuvarlak sehpa vardı oldukça sadeydi koridorda ilerleyip bir odanın kapısını açtı içeriye girdik buradı çalışma odasına benziyordu kocaman bir masa vardı üstünde kalın kırmızı dosyalar vardı , aras masanın önündeki siyah deri koltuğa oturdu ve masanın diğer tarafındaki siyah koltukları göstererek"otursana" dedi yanımdaki genç adam hemen oturmuştu zaten , bende yavaşça gidip oturdum , ve kendime çesaret getirerek konuşmaya başladım, başka bir çarem yok belkide bu benim tek çarem olabilirdi "evet ne istiyorsunuz benden " aras elerini önünde birleştirdi ve gözlerime baktı " senden biriyle yatmanı istiyorum" duyduğum şeyle gözlerim kocaman açıldı bunu nasıl yapardım ben "ne!" yanımdaki genç erkeğin sorusuydu bu benim kadar oda şaşırmıştı , sanki bilmiyor gibiydi " yani aslında yatmıcaksın , tam yatıcaken adamı zehirliceksin , merak etme ölmicek sadece bir kaç saatlik bir baygınlık olucak , katil filanda olmıcaksın yani" dedi aras " sen niye öyle şaşırıyorsun Adem sanki bilmiyorsun ne istiçeğimizi" adem arasa dönüp gözlerini kırpıştırdı " sen ilk öyle deyince bir şaşırdım "aras bakışlarını bana çevirdi ve cevabımı bekledi.

 

Düşündüm hemde çok başka çarem yok kardeşimi almak için başka çarem olmayabilirdi artık sesizce yutkundum ama ortamın sesizliğinden dolayı sesli yutkunmuş gibi oldu cesaretimi topladım ve elerimi bacaklarımı sıkıca tutup sıkarak konuşmaya başladım " kabul ediyorum ama benimde şartlarım var " dedim başım dik bir şekilde adem hemen atladı "tabiki yaptığın işin bir karşılığı olucak , evi veririz sana artık evsiz olmasın " dedi sözleriyle utanıp bacaklarımı daha çok sıktım ve yutkundum tekrar " hayır ben ev istemiyorum , kardeşimi " dedim ve devam edemedim göz yaşlarımı tutamadım ve yanaklarımdan süzülmesine izin verdim , ikiside meraklı gözlerle beni izliyordu "ben kardeşimi istiyorum , onu yer altından uraz'ın adamları aldı" dedim sözlerimi duyar duymaz ikisininde bakışları buz gibi oldu tanıdıkları beliydi " siz onu tanıyormusunuz" dedim anlmak istercesine aras cevap vermedi " tanıyoruz , tanıyoruz , bizim amaçımızda ona ulaşmak zaten" dedi adem , duyduğum şeyle sevindim ve çünkü bana yardım etmeseler bile onlarla kalırsam kardeşime ulaşabilirdim.

 

 

Aras bakışlarını bana çevirdi " kabul ediyoruz , sana kardeşini getiricez , yardım edicez sana " dedi ve çıktı odadan ademde peşinden çıkarken ben tek kalmıştım odada , o kadar mutluydum ki elerimi birleştirmiş gülümseyip duruyordum annem ve babamdan kalan son şeydi o bana onu hemen almak istiyordum , daha düne kadar hiç çarem yokken şimdi bir çare var , aynı kaldırım taşları arasında kendine bir yol bulup taşların arasından çıkıp yeşeren papatya gibiydim şu an bir yolumu bulmup başımı çıkarmıştım ama ancak kardeşimi bulunca çiçek açacaktım...

 

Bölüm : 27.11.2024 22:35 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Melek Akın / KABUSTAN UYANIŞ / Kaldırım papatyası
Melek Akın
KABUSTAN UYANIŞ

20 Okunma

16 Oy

0 Takip
3
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...