
10. Bölüm
Yazarın anlatımıyla.
Hayat yaşamaya değer şeyler olduğu zaman güzelleşir.
Adel, yani Efsun Adel ATICI.
Babasının ilk göz ağrısı, herşeyi, yaşama sevinci olmak istiyordu.
Babasına rağmen.
Kız olmakla suçlandığı için yavaş yavaş babasından uzaklaşmıştı, uzaklaştırılmıştı.
Annesinin sevgisini hep hissederken babasının yanında oturamazdı bile.
Kardeşi doğana kadar babası yüzünden görmediği, yaşamadığı şey kalmamıştı. Bir tek şey hariç;
Babasının sevgisi.
Bir kız çocuğu başka ne isterdi ki?
Zinciri kıran ve onu ölümden koruyan tek şey kardeşiydi.
Şafak Efken ATICI.
Doğumundan itibaren her şey önüne serilmişti, yemediği yemek, alınmayan oyuncak kalmamıştı.
Ama bunlar yaşanırken Efsun sadece izlemişti.
Babası ona sadece Efsun derdi, kızım demezdi, yavrum demezdi, sadece Efsun derdi.
Canını acıtan sevilmemesi değildi, bunu hissetmesiydi.
Efken onu hep severdi, ama bu onun kendisini sevmesini sağlamıyordu. Efsun sadece babasının onu sevmesini istiyordu.
Bir de küçük kardeşi vardı Efe ATICI.
Sadece eğlenmeyi amaçlar ve kimseyi umursamazdı. Ablası ve annesi hariç.
Bir kız çocuğu olarak babasından almadığı sevgiyi kardeşlerinden görmüştü. Ancak bu da yetmemiş olmalı ki yanlış insanlara aşık olmuştu.
Atakan ŞAHİNER.
Bir üniversitede düşmüşlerdi aynı yola, klasik bir kitap çarpmasıyla değil maalesef. Yer kavgasında.
Aynı masaya oturmalarıyla ilk kimin geldiğini tartışmaya başlamaları ile her şey başladı.
Zaman geçtikçe birbirlerinden hoşlandılar ve iş hayatına atıldıkları andan itibaren beraber oldular.
Uzun bir sevgililik dönemi sonrası aynı eve çıktılar ve beraber yaşamaya başladılar. Başlarda bu durum onları mutlu etse de, etraflarındaki insanlardan çok tepki alıyorlardı.
Atakan bir zaman sonra bunlara dayanamadı ve Efsun'a evlilik teklifi etti. Evet cevabını aldıktan sonra her şey çok hızlı gelişti, tanışma, isteme, nişan, nikah, düğün ve balayı.
Güle oynaya geçen evlilikleri yerini kaosa bıraktı, ne demişler; her güzel şeyin bir sonu vardır.
Artık aradığı heyecanı bulamadığını iddia eden Atakan kendini başka kadınların kollarına atmıştı.
Tabi aldattığı kadının Efsun'a her şeyi anlatacağını bilmiyordu. Her şeyi öğrenen Efsun kardeşinin evine dönmeye karar verdi ama babası bunu engelledi.
Boşanmayı kabul etmeyen Atakan yüzünden Efsun bu evliliğe muhtaç kalmıştı.
Her gece yediği dayakların işittiği küfürlerin haddi hesabı yoktu. Atakan onu öldürmeye çalışıyordu.
Bir zaman sonra kusma ile gelen bayılmalar yüzünden dayanamayıp hastaneye gitti.
Kendisini öldürmeye çalışan adamdan hamile olduğunu bilmeden.
Atakan onun hamileliğini duyunca delirmişti. Bebeğin düşmesi için onu her gün aralıksız dövüyordu, ta ki bu komşular tarafından Efken'e iletilene kadar.
Yeğenini ve ablasını korumasına alan Efken boşanmasına yardımcı oldu ve hiç düşünmeden Atakan'ı öldürdü.
İki gün sonra da babasının ölüm haberini aldı.
Kardeşi ve ablasını bir arada tuttuktan sonra annesini de yanına aldı ve aile olmaya başladılar.
Ama Efken'nin tek bir sorunu vardı;
Babasının katili kimdi?
...
İzel SOYKAN.
Başımda inanılmaz bir ağrı vardı, sanki birisi beni öldürmeye çalışıyordu. Gözlerime çöken ağırlık ile camın kenarından ayrıldım ve son bir haftadır yaptığım şeyi yapmaya devam ettim.
Uyumak.
Zaten toplasan yaptığım üç şey vardı;
Uyumak, Yemek yemek ve odayı kurcalamak.
son iki gündür aşağıya inmiyor, yemekleri bile odamda yiyordum.
Evde köpeğim kalmıştı, onu düşünmekten doğru düzgün uyuyamıyordum bile. Sadece gözlerimi kapatıp bayılıyordum.
Eğer sergi günü evden hızlıca çıkmak zorunda olmasaydım onun mamasını düzgün bir şekilde verirdim ama iyi ki işim varmış ve o mamayı yere düşürmüşüm.
Yoksa benekli açlıktan ölebilirdi.
Ancak hala yaşadığından şüpheliyim. Kendi kendine çıkabilecek olsa başkaları da aynı şekilde evime girerdi.
Onu çok özlemiştim.
Annemi de çok özlemiştim.
Gazel ve Doğa'yı da çok özlemiştim.
Kapım çalınca yattığım yerden doğruldum ve içeri gelmesini söyledim. Kafasını içeri uzatmadan müsait olup olmadığımı sordu, gelen kişi Efken olmalıydı.
"Gelebilirsin."
Yavaşça içeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı. "Amcam ve ailesi akşam yemeğine gelecekler." diye başladı cümleye ve yatağımın karşısındaki tekli berjere oturdu.
Onu baştan aşağı süzerek konuştum. "Odadan çıkmam."
Krem rengi tişörtün altına siyah keten pantolon giyinmişti ve bu renk ona çok yakışıyordu.
"Tam tersine yemeğe katılmanı istiyorum, ablam senin kız arkadaşım olduğunu söylediği için seni de görmek istiyorlar."
Kız arkadaşı mı?
acaba onlara sofranın ortasında sevgili olmadığımızı ve onun beni kaçırdığını söylersem ne olur?
Saçmalama babasının kardeşiymiş, Efken' den önce vururlar.
"İnerim." Dedim ve tekrardan masanın üzerinde duran tenis topunu aldım.
"Ablam sana kıyafet getirecektir, ihtiyacın olan bir şey olursa söyle. 2 saate kadar gelmiş olurlar."
Kafamı salladım ve dolaptan havlu alarak banyoya yürüdüm. "Biraz makyaj yapacağım, Adel' e söylersin eşyaları odaya bırakır on dakika sonra çıkarım."
O da aynı şekilde kafasını salladı ve hızlı adımlarla odadan çıktı.
...
Kırmızı saçlarıma en uygun renk olan bordo renk farları tazeleyip kırmızı rujumunda üstünden geçtim.
Üzerimdeki siyah elbiseyi son kez düzeltip beni bekleyen Efken'e baktım.
"İzel, amcamın yanında sakın bir şey belli etmeye çalışma."
"Yoksa?" Dedim ve alayla güldüm. "Öldürür müsünüz?"
"Neden burada olduğunu unutmuşa benziyorsun?"
"Sende yanlış kişiyi kaçırdığını unutmuşa benziyorsun. İlk kim hatırlatsın?"
"Bence bunu sonra konuşalım, onları karşılamayı kaçırmak istemezsin.
Aynadaki yansımama tekrar baktım ve gülümsedim.
"Bu elbisenin aynısından bende istiyorum."

siyah elbisem yarısına kadar kumaş kalanı da tül olcak şekilde ince askılarla yapılmıştı.
"Alırsın o zaman İzel ama artık aşağı inmeliyiz."
"İyi."
Yaslandığı kapıdan ayrılınca merdivenlere yöneldi.
"Hop!" Diye bağırmamla kapıda duran bana döndü. "Tek başıma inmeyeceğim herhalde?"
"Yürümeyi mi öğreteyim İzel? Önce sağ sonra sol."
"Elim yaralı benim sen nasıl bir sevgilisin ya gel ve yardım et."
"Ya siz ne kadar tatlısınız, dimi abla ya baksana şunların güzelliğine. Yerim gı sizi." Efe çığlık çığlığa bağırarak yanımıza geldi ve koluma girdi.
"Al sana yardımcı." Dedi Efken ve merdivenleri inmeye başladı.
Ayı.
"Ayı."
"Bir şey mi dedin?" Dedi ve bana döndü.
"İnşallah düşersin dedim, onu bekliyoruz."
"Ben dikkatli bir adamım."
Gerçekten düşmeden inince Efe güldü ve kolunu çekip elini uzattı. "Bu merdivenleri bana bahşeder misiniz?"
Göz devirdim ve merdivenleri inmeye başladım.
"Bu çok ağır oldu yalnız."
Kapı çalar çalmaz Adel bağırdı ve bize seslendi bütün gündür bunun için uğraşmıştı.
Kapının kenarına Efken'nin yanına geçtim ve Elif'in kapıyı açmasını izledim.
İçeri ilk giren kirli sakallı ve takım elbiseli ellili yaşlardaki adam ilk Efken'e yöneldi.
"Ooo yeğenim." Sarıldılar ve adam bu sefer bana döndü. "Bu da gelinim sanırım?" Dedi şakayla karışık ciddiyetle.
Gülümsedim ve yaralı olmayan elimi uzattım. Elimi sıktı ve Efe'ye geçti. "En sevmediğim yeğenim senden naber?"
İkinci giren kişi Efken ile bakıştılar ve aynı anda güldüler. "Naber kuzen?"
Sarı saçları ve kirli sakalları takım elbisesine uyuyordu ama çok kasıntı duruyordu. Sanki rahat değilmiş gibi.
"İyidir Kerem senden naber?"
Kerem kafasını eh işte dermiş gibi salladı ve bana baktı. "Bu güzel hanım kimler?"
Efken elini belime attı ve beni kendine çekti. "Bu güzel hanım benim müstakbel nişanlım." Diyerek Kerem'i bozdu.
"Memnun oldum da dili vardır sanırım?" Dedi yine alayla ve bana elini uzattı. "Kerem."
Dili vardır sanırım mı? Koparırım senin dilini be.
Başımı eğerek selam verdim ve gülümsedim. "İzel."
Elini sıkmadığıma bozulmuş olmalı ki cevap vermeden elini çekip Efe'ye sarıldı.
Elif kapıyı kapatınca Efken elini belimden çekmedi ve beni oturma odasına yöneltti.
L şeklindeki koltuğa oturan ilk kişi amca bey olmuştu.
Gerçekten adı neydi acaba?
"Adı neydi amcanın?" Diye fısıldadım Efken'e.
"Suat."
Başımı salladım ve iki kişilik olan koltuğa oturdum, Efken tam yanıma yönelirken amcası çağırdığı için onun yanına oturdu.
Herkes çil yavrusu gibi dağılırken yanımdaki boşlukta hareketlilik hissetmiştim, başımı çevirince Kerem'i gördüm.
Adel hiç oturmadan amca beye döndü ve yemeğin hazır olduğunu söyledi.
Saygısızlık yapacağına olan korkusu ile neredeyse hiç bir şey yapmıyor, konuşurken en az beş kere düşünüyordu.
"Yardım edeyim mi Abla?"
Onun gibi amcasının yanında saygısızlık yapmamak için adıyla seslenmedim ve ayağa kalktım.
"Ne kadar kibar bir hanım kız."
"Ne demezsin." Efe konuşunca amca bey duymamış olmalı ki konuşmadı.
Amca beyin sözleri ile gülümsedim ve teşekkür ettim. Amca arkasını dönünce Efe ile göz göze geldik ve dil çıkardım.
Kerem'in gülmesi ile ona döndüm ve göz göze geldik, görmüştü.
"Gerek yok İzelciğim gel senin bandajını değiştirelim sonra yemeğe otururuz."
"Olur abla."
Adel'in koluna girdim ve beraber onun odasına çıktık. Hızlıca bandajı çıkardım ve kısa bir pansuman yaptı.
"Bana kızgın mısın?" Demesi ile şaşkınlıkla ona döndüm.
"Niye ki?"
"Sevgili olduğunuzu söylemek istemedim. Sadece kız cinsiyetinde bir arkadaşı olduğunu söylemek istemiştim ama o öyle anlayınca düzeltemedim, kızmadın değil mi?"
Gülümsedim ve sorun olmadığını söyledim.
"Amcam hasta ve ölmeden önce Efken'nin kız arkadaşını görmek istiyordu, o öyle ankayınca bozmadım. Kusura bakma."
"Tamam, gerçekten önemli değil."
Zaten hamile olduğu için çok duygusaldı, bazen sırf canı sıkılıyor diye ağlıyordu. Bir de bu şekilde üzülmesini istemezdim.
İşime gelir demiyor da.
Hakkını yeme yakışıklı çocuk.
O da gülümsedi ve derisi soyulmuş elime merhem sürüp daha fazla dokunmadan yeni bandaja sardı.
"İnelim mi?" Dedi ve ayağa kalktı.
Mavi çiçekli elbisesini düzeltti ve elini uzattı, uzattığı elini tutup ayağa kalktım ve beraber aşağı indik.
Az önce kalktığım yere değil de Adel'in yanına oturdum ve amca bey ile göz göze geldik.
Gülümsedim ve Efken'e baktım. O da amcasına bakıyordu.
"Kızım, yanlış anlamazsan bir şey sorabilir miyim?"
Başımı kaldırınca sözlerinin bana olduğunu fark ettim ve hızla başımı salladım. "Lütfen."
"Sen bu sıpaya nasıl baktın tam olarak?"
Amca bey bizde bilmiyoruz.
Önce algılayamasam da sonra ironi yaptığını anladığım için güldüm. "Bu küçükken altına yapıyordu ama ne yapmak, sanırsın şelale çalışıyor minicik çocukta."
İlk gülen Efe ile bende kendimi tutamadım ve sessizce güldüm.
"Amca sen beni Kerem ile karıştırdın, hatırlıyor musun bir keresinde havuza işeyip bunu bağırarak söylemişti."
"Öyle bir şey olmamıştı!" Diye kendini savunan Kerem yüzünü buruşturdu.
Efken ve Efe gülmeye başlayınca bu sefer Adel de güldü.
"Adel Hanım sofra hazır isterseniz soğumadan buyurun."
Elif cadısının sesi ile herkes ona döndü ve sonrasın da amca beye baktılar.
" O zaman buyurun sofraya."
Amca bey ayağa kalkınca hepimiz kalktık ve sırayla sofraya yürüdük.
En başa amca bey onun sağına oğlu onunda yanına Adel oturdu. Amca beyin diğer tarafına ise Efken, onun yanına ben benim yanıma da Efe oturdu.
"Servise başlayabilirsiniz Elif."
Adel konuşunca Elif kafasını salladı ve amca beyden başlayarak yemekleri dağıttılar.
Önüme konulan domates çorbası ile Elif'e baktım. "Teşekkürler Elifciğim ellerine sağlık." Dedim.
Sahte bir gülümseme yolladı ve başını salladı "Afiyet olsun İzel Hanım, Efken Bey'in özel isteğiyle yaptım."
Amca bey ve Kerem yemeğe başlayınca biz de başladık. Sol elimi kullanamadığım için sağ elimle tuttuğum kaşık beni zorluyordu.
"Elinize ne olduğunu sorabilir miyim, İzel Hanım?"
Başımı kaldırdım ve Kerem ile bakıştık. Kaşığımı bıraktım ve öksürerek boğazımı temizledim.
"Küçük bir kaza sonucu yandı."
"Geçmiş olsun." Diyerek gülümsedi ve yemeğine devam etti.
"Geçmiş olsun kızım." Amca beye de teşekkür edip yemeğe devam ettim.
Uzun zaman yemek yemediğim için çok zayıflamıştım ama son bir kaç gündür iyi besleniyorum.
Ana yemeğe geçince sofrada ki sessizlik kesildi.
"E kızım herhangi bir işte çalışıyor musun?"
Part time katillik yapıyoruz bey amca.
"Ben resim ile uğraşıyordum, yakın zamanda bir sergim açıldı belki duymuşsunuzdur."
Kerem atıldı. "İsmi neydi?"
"Kızıl sergi."
"Kızıl sergi mi?"
"Evet biliyor muydunuz?"
"A evet, hatırladın mı baba sana keman çalan bir kadın tablosu göstermiştim sergi de satılıyormuş demiştim." Sonra bana döndü, "Öyle bir resimin var mıydı?"
"Evet, kırmızı elbiseli kadın."
"Evet o, o sergi sizin miydi? Vay canına." Gerçekten şaşırmışa benziyordu.
"Niye şaşırdınız, Resim yapacak birisine benzemiyor muyum?"
"Yok öyle demek istemedim, yanlış anladınız sadece şaşırdım."
Güldüm ve sorun olmadığını söyledim.
"Üniversite okudunuz mu?"
"Bilgisayar mühendisliği ve yazılım mühendisliği okudum." Sözlerimle Efken kaşlarını çattı ve bana baktı.
"Maşallah maşallah."
uzun bir süre kimse konuşmayınca yemeğe devam ettim. Pardon, etmeye çalıştım.
Çünkü elim buna izin vermedi.
"Lan sıpa, yardım et kıza." Kafamı kaldırınca amca bey ile Efken'nin bakıştığını gördüm.
"Yardım lazım mı sevgilim?"
Bana dönmesi ile ne diyeceğimi bilemedim ve yutkundum. Hayır demek için ağzımı açtım.
Evet de.
"Lazım." Demem ile bana şaşkınca baktı. Eline çatalımı aldı ve ne yapıyorsun dercesine baktı.
bıçakla kestiği eti bana uzattı ve ağzımı açarak uzattığı eti aldım. "Merdivenlerden düşseydin bunu yaptırmazdım." Diye fısıldadım.
Tam ağzını açmıştı ki sol böbreğimin yerine geçen dirsek ile iki büklüm oldum.
Hemen sol tarafıma dönmem ile kıs kıs gülen Efe'yi gördüm. "Salak mısın Efe?" Diye fısıldadım ayıp olmasın diye.
"Kız senin de hoşuna gitti değil?" Dedi ağzıyla ve gülmeye devam etti.
"Bir sorun mu var?"
Efken konuşunca herkesin dikkati bize döndü ve gereksiz yere tedirgin oldum. "Tuzu uzatmamı istedi de." Diyerek onun önündeki tuzu tekrar ona verdim.
Salak bari düzgün bir şey söyle
Bana uzatılan çatal ile son lokmamı da aldım ve artık yemeyeceğim söyledim.
Kafasını sallayarak önüne döndü ve kendi lokmasını kesti.
Herkes yemeğini bitirince tekrardan koltuklara geçtik. Bu sefer yanıma oturan kişi Efken'di ve L koltuğa amca bey ile Efe oturmuştu.
"Amca televizyonu açalım mı, başlamıştır haberler." Adel çok şükür oturunca karnını tutarak inledi.
Efken ile aynı anda ayağa kalktık ama o elini kaldırıp bizi durdurdu. "İyiyim, kramp girdi sadece."
"Ağrı kesici getireyim mi?" Diye sordu Efken.
"Sen otur ablacım, Elif getirir."
Efken, Elif'e seslendi ve yerine oturdu. Bende onun yanına oturdum ve hiç bir şey olmamış gibi televizyon izleyen amca beye döndüm tam karşımdaki televizyonda açılan haberlere baktım.
"Abi, bu Kızıl örümcek gitti diyorlar baksana haberlere." Efe bize bakarak konuşunca aynı anda haberlere baktık.
"En son ki cinayetin üstünden geçen iki hafta boyunca hiç cinayet işlenmediği ortaya çıktı, kendisine neler olduğunu hakkında hiç bir bilgimiz olmamasıyla beraber yurt dışına çıktığı söylentileri dolanmakta."
Herkes kısa bir süre sessiz kalınca ürperdim ve kafamı yanıma çevirdim. Efken bir televizyona bir de Efe'ye bakıyordu.
"bizi ilgilendirmez sonuçta bize dokunacak cesareti yoktur." Dedi Efken ve arkasına yaslandı.
Pardon da tek hareketime bakarsın.
"Sadece suçluları öldürüyor diye biliyorum." Diyerek bende arkama yaslandım.
"Suçlu olmadığını falan mı sanıyorsun?" Kerem konuşunca herkes ona baktı, Amca bey dahil herkes şaşırmıştı.
"Bir şey olunca sevgilim hemen gelir ve bana anlatır, ona güveniyorum Kerem Bey." Dedim ve gülümsedim.
"Garip değil mi baba?" Dedi ve babasına döndü Kerem. "İki hafta önceki Efken ile bu aynı kişi olamaz!"
"Kerem," Diye başlayan Efken'nin cümlesini tekrardan kesti.
"Ne Kerem sen değil miydin, asla bir kadından hoşlanmam bunlar benlik işler değil diyen?"
"Dedim ama onun da devamı vardı. Ben karşıma doğru kişinin çıkmasını bekliyorum dedim, amcam da hatırlar. " Dedi ve elini bacağıma attı. "Ben doğru kişiyi buldum."
son cümleyi söylerken eli bacağımı sıktı ve gözlerime baktı.
Anladı mı acaba?
Ne anlayabilir, Mal mısınız?
"Nasıl tanıştınız İzel?"
Hadi sıkıyorsa uydur bir şey.
"Araba kazası." Dedim heyecanla.
"Nasıl yani?"
"Kerem kapat artık şu çeneni!" Dedi amca bey.
"Dur bir baba. Dinliyorum İzel."
Ne ara bu kadar samimi olduk?
"Arabayla yolda giderken bana çarptı sonra hastanede tanıştık ve bana yardım etti."
"Eliniz o zaman mı oldu?"
"Hayır."
"Geçmiş olsun yaralanmadınız inşallah?"
"Hayır yaralanmadım sadece adrenalin etkisiyle bayılmışım."
"Allah mesut etsin, nişan ne zaman olur?"
Efken ile tekrar göz göze geldik ve bu sefer ben uzanıp onun elini tuttum. "Annem hasta olduğu için onun iyileşmesini istiyorum, o olmadan bunu yapamam. Hem sağ olsun çok düşünceli bir sevgilim var, sizin aileniz için bir sizin olmaz herhalde?" Dedim amca bey ve Kerem'e bakarak.
"Neden bizi sorguya çekiyorsun Kerem, Kıskandın mı?" Efken lafa atlayınca küçük çaplı bir sessizlik oldu.
"Senin iyiliğin için diyorum, yoksa biliyorsun hayatın benim için zerre önemli değil."
"Bence artık tatlı yiyelim." Diye bağırdı Efe ve ayağa kalkıp yanıma geldi. Elimi tutarak beni ayağa kaldırdı ve Efken'in elleri boşluğa düştü. "Bana yardım et."
"Höst lan, düzgün konuş yengenle."
"Pardon amca, gel yengecim bana yardım et." Koluma girerek mutfağa sürükledi beni.
"Ne var Efe? Kızlar getirirdi tatlıyı." Diyerek yüksek bar sandalyesine oturdum.
"Biraz daha orada kalsaydın kıyamet kopabilirdi."
İçerdeki kızlar bize bakınca Efe onlara işaret yaptı ve hepsi dışarı çıktılar.
"Ne alaka?"
"Kız sen olayları bilmiyorsun," Dedi ve derin bir nefes aldı. "Bu Kerem'in sevgilisi vardı bir ara ismi Buse miydi neydi işte, kız Kerem ile sevgiliyken Efken'e aşık olmuş. Tabii abimin bundan haberi yok, herkes duydu arada bir sürü dedikodu yayıldı, işte beraber olmuşlar falan filan dendi. Sonra Kerem bunu duydu." Diyerek ellerini birbirine vurdu.
Olayı yaşıyor amına koyayım.
"Efken ile kavga ettiler amcam araya girdi, babam girdi sonra kız itiraf etti aralarında bir şey olmadığını öyle halloldu yoksa direkten dönmezdi."
"Yani?"
"O yüzden sana kafayı takabilir, sürekli soru soruyor ve şüpheleniyor olabilir."
"Yani?
"Yanisi yok işte, İzel." Dedi ve gülerek omzuma vurdu. "Hoşuna gitti değil mi bu olaylar, he bir de ne güzel yalan attın ama." Diyerek kahkaha atmaya başladı.
"Salak mısın sen Efe?" Diyerek bende ona eşlik ettim.
"Nedir bu kadar komik olan şey?"
Kerem içeri girince refleksle ayağa kalktım ve Efe'nin yanında durdum.
"Bir şey mi istediniz Kerem Bey?" Diyerek dolaba yürüdüm.
"Lütfen Kerem de."
Dolaptan büyük tepsiyi çıkarmak için uzandım ancak tek elle tutamayınca Efe gelip yardım etti. O anda Efe ile göz göze geldik.
"Peki, bir şey mi istediniz Kerem."
Efe kahkaha atınca onun da dudakları yukarı kıvrıldı ama bu alaycıydı.
"Senin gibi zeki bir kadının salağa yatması çok garip. Ama bana işlemez."
İşte değerimizi bilen biri.
"Salağa yatmak derken, lütfen haddinizi aşmayın. Bir isteğiniz varsa söyleyin yoksa bizi yalnız bırakın da tatlıyı hazırlayalım." Diyerek masanın üstündeki bıçağı aldım.
"Efe bizi bir saniye yalnız bırakır mısın?" Demesi ile aynı anda Efe ile bakıştık.
"Ama-"
"Lütfen Efe, söz veriyorum uzun sürmez."
Bana bakınca ne yapacağımı bilemedim ve kafamı iki yana salladım. "Bir söyleyeceğiniz varsa buyurun, yalnız kalmamız yanlış anlaşılabilir. Sonuçta siz sevgilimin kuzenisiniz."
"Kimse bir şeyi yanlış anlamaz, Efe çıkar mısın artık."
Efe bana göz kırpıp gidince karşıma geçti ve oturdu. "Sevgili olmadığınızı biliyorum, İzel."
"Ne saçmalıyorsunuz siz?" Diyerek bıçağı masaya sertçe bıraktım.
"Sakin ol. Sadece niye böyle bir yalan söylüyorsunuz onu merak ediyorum."
"Ne dediğinizi anlamıyorum, Efken benim sevgilim ve onu çok seviyorum."
"Ama o seni sevmiyor."
Derin bir nefes aldım ve sürahiye uzanıp bir bardak aldım. "Ne demek bu?"
Biz niye kaçmıyoruz? Ondan yardım istersek bizi buradan götürür.
Saçmalama biri duyarsa acımadan öldürürler bizi.
"O ailesinden başka kimseyi sevmez."
"Ben her zaman ilk olurum, Kerem Bey. Eğer bir sorun varsa bunu kuzeniniz ile konuşun ve bir daha bana böyle bir şey söylemeyin." Dedim ve kapıya yürüdüm.
"Sergide söylediklerin?"
Sözleriyle durdum ve ona döndüm. Ayağa kalkmış elleri cebinde bana bakıyordu. "Ne?"
"Bir erkek aramıyorum diye şov yapıyordun, ne değişti."
"Hala birini aramıyorum. O beni buldu."
Tam kapıdan çıkınca Efken'e çarptım ve elleri cebinde kapıya yaslanmış dururken görünce bizi dinlediğini anladım.
"Sen?"
"İyi konuşma," Diye fısıldadı ve doğrulup içeri baktı. "Sen git ve lavaboya gittiğimi söyle."
Kafamı salladım ve içeri geçip ikili koltuğa Efe'nin yanına oturdum.
"Ne kadar salak bir abin var." diye fısıldadım ona doğru. "Durup bizi dinlemiş gelip yardım etmek yerine."
Eğer yardım isteseydik bunu duyar ve bizi öldürebilirdi.
"Bir şey mi oldu kızım?" Dedi amca bey.
"Yok amcacım, tatlıyı kesemedim yardım ettiler."
"Ne güzel amca dedin bana," Dedi ve elini yanına iki defa vurdu. "Gel bakayım."
Gülümseyerek ayağa kalktım ve amca beyin yanına geçip eteğimi düzelterek oturdum.
"İlk defa Efken'in bir arkadaşıyla tanışıyorum ve bu bir ilk," Dedi ve derin bir nefes aldı. "Keşke Aslan da bugünleri görebilseydi."
Amcacım o görseydi biz göremezdik ama canın sağolsun.
"Sen çok hanım bir kıza benziyorsun, yani inşallah bu ilişkiyi devam ettirirsiniz."
"Teşekkür ederim efendim, inşallah."
Biz konuşmaya devam ederken Kerem sinirle içeri girdi ve ilk bana baktı. Gözlerimiz kesişince siniri daha da alevlendi ve bana doğru bir adım attı. Ancak ne olduysa durdu ve geri giderek Amca beyin diğer yanına oturdu.
Herkes sessiz sesiz otururken bir şeyin kırılma sesi gelince irkildim.
Adel hemen ayağa kalktı ama onun gitmesine izin vermeden bende kalkarak onu yerine oturttum. "Ben bakıp geliyorum abla."
Bu kızın ilk defa kibar olacağı tuttu.
Hızlı adımla, koşarcasına mutfağa girdim ve parçalanmış tabakların arasında ellerini masaya dayamış, başını eğmiş bir Efken gördüm.
"Sana içeri gitmeni söylemiştim."
"Evet, rica etmemiştin."
Sinirle bana döndü ve o an gerçekten irkildim. Gözlerinin içi kıpkırmızı olmuştu.
ne girmiş lan içine
"Kim olduğunu unutma, İzel. Sana asla rica etmeyeceğim!" Diye dişlerinin arasından konuştu. "Haddini bil."
Bana diyene bak, asıl sen haddini bil. Karşında kim var biliyor musun?
Bana uzattığı parmağına bakınca avuç içlerinin kanadığını ve elinin içinde cam parçaları olduğunu gördüm.
"Ne yapıyorsun sen?" Hızla öne atıldım ve can kırıklarını umursamadan elini tutarak avuçlarını serbest bıraktım.
Ben diyorum gümüşhane sen diyorsun götüm şahane.
İçi kan dolmuştu ve bazı yerlerde içine batmıştı. "Çek elini." Dedi ama onu dinlemeden arkamdaki duvara aslı olan ilk yardım çantasını aldım.
"Bekle." Çantayı açtım ve içinden cımbız ile bez aldım.
Elini çekip gitmeye çalıştı ama onu durdurarak oturmasına yardım ettim. Titriyordu.
"Bir şey yok abla sadece tabak düşmüş." Diye bağırdım içeriye doğru.
cımbızla kalan cam parçalarını aldım ve üzerindeki kanı temizleyerek bandaja sardım.
Sakinleşmiş gözüküyordu ama hala titriyordu.
"İyi misin?" Dedim ama cevap dahi vermedi.
Boklu, kal öyle de aklın başına gelsin.
"İçeri geçelim tatlı yer onları uğurlarız."
Ayağa kalkması ile bende ayağa kalktım ve önden yürümeye başladım.
kapıdan çıkar çıkmaz yanıma geldi ve parmaklarını parmaklarımdan geçirerek elimi tuttu.
"Ya favori çiftim siz oldunuz bu yıl." diyen Efe'ye öldürmek isteyen bakışlar attan Efken yüzünden Efe korkarak ayağa kalktı ve amcasının yanına geçti.
"Bir şey mi oldu ablacım?" Diye sordu Adel endişeyle.
"Hayır." Diye cevap verdi Efken ve oturunca beni yanına çekip kolunu omzuma attı. Diğer eli açıkta kalan bacağıma değince ürperdim ve gözlerim istemsizce Kerem'e kaydı.
Bir Efken'e bir de bacağımdaki eline bakıyordu.
"Bence biz kalkalım artık." Dedi amca bey ve ayağa kalktı.
"Hayır amca otur, daha tatlımız var." dedi Efken.
"Oğlum istersen biz sonra geliriz."
"Amca lütfen otur." Dedi Adel ve kızlara seslendi. "Tatlı servisini yapın."
Sarışın kız başını sallayarak içeri gitti ve bir kaç kişi tepsilerle tatlıyı getirdiler.
"Efken, istersen yarın şirkete gel. İşleri çok aksattın."
"Bir süre gelmek istemiyorum amca, babamın katilini bulmadan o şirkete giremem."
Bacağımın üstündeki eli seğirdi ve kafamı ona çevirince zaten bana bakan gözlerini gördüm. "Az kaldı onu bulacağım." Diyince kafamı amca beye çevirdim.
"Kendini helak ettin be oğlum."
İçeriye ölüm sessizliği düşünce Efe görevi üstlendi ve konu açmaya çalıştı. Ancak kimsenin onu dinlememesi ile susup oturdu.
Amca bey tabağını masaya koydu ve Efken'e döndü. "Annen ne zaman dönecek?"
"Yakındır amca, en son biraz daha orada olacağını söyledi."
Acaba annesi nerede?
"İzel'e bahsettin mi annenden?"
Kerem konuşunca gözlerim kendi kendine devriliyor artık.
Senin gözlerin yok ki.
"Almanya'da yaşadığını biliyor."
Kerem lafa atlayacağı sırada amca bey ondan önce davrandı.
"Gerisi sizin özeliniz zaten." Dedi ve ayağa kalktı. "O zaman bize müsaade."
Hemen Efken'nin elini ittirip ayağa kalktım ama o da beni takip ederek kalktı ve elini belime attı.
"Baba istersen bu saatte dönmeyelim, bence canım kuzenlerim bizi bu gece ağırlamak ister?"
Adel hemen ayaklandı ve kafasını salladı. "Tabii ki amcacığım, lütfen kalın."
"Kızım olmaz öyle sağ olun." Dedi ve oğluna kınayıcı bakışlar attı.
"Amca gerçekten sorun değil, kalabilirsiniz. Hem kahvaltı yapar öyle gidersiniz Efe ile birlikte."
Amca bey kararsız kalmış olmalı ki bir bize bir de oğluna bakıyordu.
"Rahatsız olursunuz siz, bak gelin kızımız da burada kalıyor, Ayıp olmasın."
Kaçma şansın var. Ben giderim siz burada kalın de.
"Estağfurullah amca b- amcacığım ben evime giderim, size rahatsızlık asla vermek istemem, sonuçta burası sizin eviniz." Dedim ve gülümseyerek öne doğru bir adım attım, adımımla beraber eli belimden düştü.
"Saçmalamayın lütfen kimse bir yere gitmiyor, amca size iki oda ayarlayayım rahat rahat kalın burada." Dedi Efken ve bana döndü. "Özellikle de sen sevgilim, bu saatte seni asla bırakamam."
"Aaa lütfen amcan rahat etsin, ben evime gideyim sabah geri gelirim."
"Lan bu evde zibilyon tane oda var," Efe ortaya geçti ve çok önemli bir şey söyleyecekmiş gibi karşıma dikildi. "Biz zenginiz bebeğim, bu ev oda dolu."
Alaylı tavrına amca bey dahil herkes güldü ama ben kasılıyordum. "Aynı fikirdeyim, hem oda yetmezse beraber yatarız." Dedi Efken ve göz kırptı.
Amca bey ile Efe öksürerek boğazlarını temizlediler ve Adel şok olmuş gibi baktı.
Az önce beni küçümseyen ve haddini bilmemi söyleyen adama ne olmuştu?
Aynı şeyi sorguladım.
"Elif Hanım üst kattaki iki odayı ayarlayın amcam ve kuzenim için." Dedi Efken ve tekrar koltuğa oturdu.
Ne yapacağımı bilemeyince bende oturdum ama ona uzak durmaya çalıştım.
"İzel, iyi misin?" Kerem'in korkunç sesi ile ona döndüm ve gülümsemeye çalışarak başımı salladım.
"Evet, sanırım başım döndü."
"İstersen seni odana çıkarayım?" Dedi Efken ve bana dönerek elini uzattı.
"Amcana ayıp olmasın, dayanırım odalar hazır olsun beraber çıkarız." Dedim ama amca bey hemen itiraz etti.
"Kızım saçmalama lütfen çık odana bizim için sorun değil, hem biz hemen gidip uyuyacağız."
"Gerçekten kusura bakmayın, hepinize iyi geceler." Diyerek ayağa kalktım, benim arkamdan Efken de ayağa kalktı. "Sen amcanı yalnız bırakma ben çıkarım."
Kafasını sallayıp yanıma geldi alnıma bir öpücük bıraktı. "İyi geceler, bir şeye ihtiyacın olursa kapındaki korumaya söyle halleder."
Öpücük?
Bana.
Benim alnıma.
Öpmek.
Erkek?
Ondan emin değilim, ama neyse.
Yutkundum ve geri çekildim herkese baş selamı verip hızla merdivenlerden çıktım ama arkamdan gelen Efe'yi ancak yol bitince fark etmiştim.
Bu evden hemen çıkmalıydım ama az önce bana kapımda koruma olacağını ve dışarı çıkmamam gerektiğini söylemişti, İma yollu da olsa anlamıştım.
"İzel, siz gerçekten sevgili falan mısınız?"
"Boş boş konuşma Efe, o dilini eline veririm."
"Efken sana niye öyle davrandı."
Uzun koridor boyunca peşimden geliyordu, durdum ve ona döndüm. "Neden bunu ona sormuyorsun?" Dedim ve ona doğru bir adım attım. "Ben sizin süs köpeğiniz değilim."
Tahminimce benden küçüktü çünkü Efken'nin kardeşiydi. Adel de bana Efken ile yaşıt olduğumuzu söylediğine göre benden küçüktü ama boyu yaklaşık benden beş, altı santim daha uzundu.
"İçeride ne konuştunuz Kerem ile?"
Döndüm ve yürümeye devam ettim. "Sevgili olmadığınızı biliyorum, o ailesinden başka kimseyi sevmez falan dedi. Bende inkar ettim sonra kapıdan çıkınca bizi dinleyen abini gördüm ve onlar bir şeyler konuştular içeri girdiğimde Efken'nin elini kestiğini gördüm. O kadar."
"İzel," Dedi ve kolumdan tutup beni durdurdu. "Bana doğruyu söyle, yalvarıyorum sana bana doğruyu söyle. Babamı sen mi öldürdün?"
Ağlamak üzere olan gözlerine bakınca içim ürperdi.
"Diyelim ki öyle, ne yapacaksınız?"
Durdu ve başını iki yana salladı. "Seni kaçırırım sana bir hayat sağlarım ve söz veriyorum kimse sana dokunamaz yeter ki bana doğruyu söyle."
Neredeyse diz çöküp ağlayacaktı. "Bilmiyorum." Dedim bir anda.
"Ne?" Dedi anlamaz gözlerle.
"Babanın yapmayı en sevdiği şey neydi?"
"İzel ne alakası var?"
"Konuş."
"Bilmiyorum, bir sürü şey yapardı." Dedi ve elini başına atarak saçlarını dağıttı.
"Bana bunu söylersen sana doğruyu söyleyebilirim."
Aptal.
İyi gidiyorsun devam et.
"İzel, abim seni öldürecek. Senin Kızıl Örümcek olduğunu düşünüyor."
İşte şimdi sıçıp sıvadık.
"Ne, ben mi?" Dedim ve güldüm. "Ben bir kadınım biliyorsun değil mi?"
"Asla cinsiyetçi biri değilimdir ve katilin cinsiyetini bilmiyoruz." Derin bir nefes aldı ve elini beline koyarak gözlerini kıstı. "Abim çok vahşi olduğunu söyledi, babana söylediklerin falan ne bileyim korkutucu."
Tam cevap verecektim ki Kerem'in merdivenlerin başında durmuş bize baktığını gördüm. "Siktir." dedim ve Efe'ye döndüm. "Arkana bakma ama Kerem bizi izliyor. "
Kaşlarını kaldırdı ve belindeki elini indirdi. "O zaman ben sana su ve ağrı kesici getireyim." diye bağırdı şempanze kılıklı panda.
"Aptal ya bizi duyduysa?"
"Su soğuk olsun ha anladım." Diye tekrar bağırdı ve ben ona bir şey daha söylemeden arkamı dönerek odaya yöneldim. Kapımda iki tane koruma duruyordu, biri o kadar büyüktü ki elini uzatsa tavana değerdi ve ikisi de iri yarıydı.
Sağ taraftaki sarışın beni görünce kapıyı açtı ve geri çekilerek bana yol verdiler.
Odaya girdim ve hemen kapımı kilitleyip banyoya yürüdüm.
Anlamıştı.
Benim Kızıl Örümcek Olduğumu anlamıştı.
Beni öldürecekti, lanet olsun beni öldürecekti. Ölmek istemiyordum ama onları nasıl inandıracağım katil olmadığıma?"
"Kaçmam lazım." Diye fısıldadım ve hemen banyodan çıktım. Odamdaki camı bir şekilde kırmam lazımdı ama bu çok ses çıkarırdı.
Gözümden akan yaşları elimin tersiyle sildim ve yatağa oturdum.
Adel'in ya da diğer odalardan birisine girmem lazımdı. Belki onların camı sağlam olabilirdi.
Herkes uyuyana kadar bekleyip sonra korumalardan beni Adel'e götürmesini isteyecektim.
Tam ben bunları düşünürken kapım çaldı.
Gözümdeki son yaşları sildim ve derin bir nefes alarak girmesini söyledim.
....
Umarım bölümü beğenmişsinizdir, bu yazdığım en uzun bölüm.
Desteklerini her zaman hissettiğim en yakın arkadaşım Rojbin Özlü'ye çok teşekkür ediyorum ve onu kocaman öpüyorum. 💋💋 😍😘
kendinize çok iyi bakın bayyy😇
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |