Duru'yu öldüren kişi de özel numara da açığa çıkıyor. Gerçekler yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Zeynep'in şaşkın bir tavır sergilemesi, kalp atışlarımı hızlandırmıştı.
"Zeynep, sen Kaan'ı nereden tanıyorsun ?(!)" Dedim heyecanlı olduğumu ses tonuma bastırarak.
Zeynep, bana korku ile bakıp, dudaklarını kemiriyordu. Belki de çok büyük bir bildiği bir şey vardı. Kim bilebilirdi ki ?
" Toprak, bu söyleyeceğim şey, hepinizin hayatını değiştirebilir. Ama söyleyeceğim.."
Meraklı gözlerim, onun korku dolu gözleri ile buluştu kısa süreli.
"Duru Soysalan... Yani sınıf arkadaşını Kaan öldürdü !"
Gözlerim öyle büyük açılmıştı ki.
" Ne ?(!) Zeynep ne diyorsun sen ? Kaan mı öldürdü ? Peki bunu sen nereden biliyorsun ?(!)"
" Hilal. Ben Hilal'in sınıf arkadaşıydım. Kaan da bizimle aynı sınıftaydı, Kaan o zaman Nida diye bir kızla sevgiliydi. Sonra da birden Nida artık okula gelmemeye başladı. Hilal de bilmiyordu, meğersem Kaan Nida'ya uyuşturucu vermiş, sonra da onu öldürmüş. Hilal ile bunu duyduğumuzda çok büyük şoka girdik. Kaan dan korktuğumuz için ona bulaşmak istemedik. 2 ay sonra, Kaan Naz diye birinden bahsetti. Naz'ı çok sevdiğini, ama Naz'ın onu sevmediğini söyledi. Bana hep bunları söylüyordu. Sonra da okullarımız ayrıldı, bir gece sarhoş bir biçimde beni aradı. Açtım bana Duru'yu öldürdüğünü söyledi. Neden dedim ? Bana Duru'yu Naz zannedip öldürdüğünü söyledi. Sarhoş olduğu için, Duru'yu Naz zannetmiş. Sonrası da malum, hapishane'ye girdim."
Duyduklarım karşısında o kadar büyük şoka girdim ki. Resmen Kaan, Duru'yu öldürmüştü. Sonra da kaçmıştı, Naz'a takıntılıydı o zaman. Takıntılı olmasa Duru'yu Naz zannedip öldürebilir miydi?
" Zeynep..bu normal bir şey değil. Bana şuan bir cinayete kurban olmuş kızı anlatıyorsun. Peki Naz'ı da Kaan öldürmüş olabilir mi ? Sana bunu anlattı mı ?(!)"
Yutkundu,derin bir nefes aldı. " Hayır, bana böyle bir şey söylemedi."
Sonra aklıma özel numara geldi.
" Özel Numara, peki onu söyledi mi ?"
Gözleri öyle büyük açıldı ki sanki aydınlanmış gibiydi.
" Bana, Alaz diye birinden bahsetti. Ama özel numaradan bahsetmedi."
Ellerimi birleştirdim. " Sana neden Alazdan bahsetti ?"
Düşünüyordu sanırım. " Bana, Alaz'ın kuzenini hiç sevmediğini ve büyük bir oyun oynayacağını söyledi."
O kadar şoktaydım ki, Alaz da mı Yiğite ihanet etmişti ? İnanamıyordum, niye herkes Yiğite ihanet ediyordu?
" Zeynep, sen şaka olmalısın, şuan bu dediğin şey Yiğit'e büyük bir oyun oynandığını gösteriyor. Yani özel numara Alaz, bunca şeyi yapan Alazdı. Anlamalıydım, her şey bir oyundan ibaretti. Yiğit'i kimse sevmiyordu. Ne Poyraz ? Ne Yasemin? Ne Kaan ? Ne de Alaz ? Hiç kimse Yiğit'i sevmiyordu, hepsi Yiğit'e oyun oynamak istedi.."
Zeynep yüzünü ovaladı. " Yani sana mesaj gönderen kişi Alaz mıydı ?"
" EVET ! OYDU, HER ŞEYİ O PLANLADI!"
Elimde o kadar acınası ve büyük gerçekler vardı ki. Ben bile şuan bu gerçeklere inanamıyordum. Peki Naz'ı Kaan öldürmüş olabilir miydi ? Sonuçta takıntılıydı.
" Zeynep, Kaan sana hiç Naz'ı öldürmek istediğini söyledi mi ? Ya da buna benzer bir şey."
" Aslında bir gece, bana Nazla buluşacağını söyledi. Sonra da bir daha Nazdan bahsetmedi. "
"Peki nerede buluşacaklarını biliyor muydun ?"
" Bana sahil kenarında buluşacağını söyledi, başka da bir şey bilmiyorum."
Eğer en yakınımı o şerefsiz Kaan öldürdüyse ben de onu öldürürdüm, hemen şimdi öldürürüm. Zeyneple o konuşmadan başka bir şey konuşmadık, sonra da uyudum zaten.
Uyandığımda Zeynep hala uyuyordu, ben de uyku sersemliğiyle kendime bir su doldurdum. Sonra içeri polis girdi, sanırım yine benim için gelmişti. Hemen yanına gittim,
" Avukatın Mihra hanım gelmiş, Duruşma tarihi açıklanmış."
Özgüvenle başımı kaldırıp, Mihra hanım'ın yanına gittim.
Beni görünce " Merhaba Toprak."
Sanırım ona dün ne öğrendiğimi söylemeliydim. " Ben..çok büyük şeyler biliyorum."
Gözleri heyecanla açıldı. " Ne biliyorsun ?(!)"
" Bilirsiniz ki, Duru arkadaşım da ölmüştü. Onu öldüren kişinin kim olduğunu biliyorum."
Bana baktı heyecanla. " Kim?(!)"
" Kaan öldürdü, Duru'yu Kaan öldürdü. Naz'a takıntılı belki Naz'ı o öldürmüş olabilir."
Cümlemi devam ettirdim. " Özel numara'nın kim olduğunu da biliyorum. Alaz"
" Bunlar çok önemli gerçekler, sen şuan neler söylediğinin farkında mısın ? Alaz ve Kaan ile de aynı sınıftaydınız değil mi ?(!)"
Başımı salladım. " Polise bu söylediklerini söyleyeceğim. Ve adalet yerini bulacak, seni buradan çıkaracağım. Bu arada duruşma tarihi belli oldu 27 şubat ilk duruşma günün, seni buradan çıkaracağım. 5 gün zamanım var, düşün bana daha güzel gerçekler bul."
Başımı salladım, halsizlikten konuşamıyordum. “Bulacağım, size söz veriyorum bulacağım !” Dedim.
Elleri aynı abla şefkatini hissettirmek istermişcesine ellerimi tuttu. Sanki şuan ablam ellerimi tutuyor gibiydi, onu çok özlemiştim, evimizi her şeyimi çok özlemiştim…..
Gözlerimden yaşlar boşalmaya başladı, karşımda ki avukat bana bir sokak kedisiymişim gibi bakıyordu.
“Toprak ağlama tatlım. Sana söz verdim çıkaracağım seni buradan…”
Hiç kimseyi duymuyordum. Ya da kulaklarım duymak istemiyordu belki de. Gözlerim görmek istemiyordu, kalbim hissetmek istemiyordu belki de. Özlem duymak istemiyordum belki de.
Ellerim titriyordu, gözlerim yanıyordu, vücudum hiç bir şey hissetmiyordu..
”Ben hep ayakta durmaktan çok yoruldum, düşüp tekrardan ayağa kalkmaktan çok yoruldum, insanlara hep güçlü görünmekten çok yoruldum.”
Gözlerim etrafı görmemişcesine yanıyordu. Sanırım güçlü durmak zorunda kalmaktan çok yorulmuştum. Ve şimdi duygularımı kusmak istiyordum, bunu da şimdi anlamıştım..
”Ablan seni böyle görse, çok üzülürdü ablanı düşün onun için kendini bu duruma düşürme lütfen, dayan, ayakta dur, pes etme. Dedi.
konuşmamız bittiğinde, nasıl olur da uyuduğumu fark etmedim bile. Sanki kısa süreli bir hafıza kaybı yaşamıştım… ya da belki de ben hatırlamak istemiyordum.
Toprağ’ın ablası Cemre korku ile Mihradan gelecek yanıtı bekliyordu, bir eli telefonda bir eli ise huzursuz olan kalbindeydi. Topraksız geçirdiği günler ona katliam gibi gelmişti sanki.
Telefonu çaldığında, bir an ümitlenip titreyen elleriyle telefonu açtı. Ta ki kiracısı’nın aradığını görene kadar. Sinirle telefonu açtı ve hoparlöre aldı.
”Alo.” Dedi telefondan gelen ses.
”Buyurun ?” Dedi usulca Cemre. Bir süre ses gelmedi.
”Evet..” dediği an kiracısı Cemre’nin sözünü kesip konuşmaya başladı.
”Cemre hanım, evinizin önünde bir adam var. Sarhoş sanırım bağırıp duruyor.” Cemre şaşkınlık ile duyduklarını algılamaya çalışıyordu. Kim bu saatte, gece gece Cemre’nin kapısının önüne gelirdi ki ?
“Tamam hemen geliyorum.” Dedi Cemre, telefonu kapatıp üstüne krem renginde ki hırkasını alıp çıktı. Korkuyordu, gece’nin bu saatinde kim kapıya dayanırdı ki? Tam dışarıya çıkacakken bir el Cemre’nin ağzına sıkıca kenetlendi. Cemre soluksuz bir biçimde sert ellerden kurtulmaya çalışıyordu. Denedi, denedi, ne yazık ki ? Sonuç yine hüzrandı. Etraf karanlık olduğu için etraf görünmüyordu. Cemre vazgeçmişti artık. Bu çabaları boşunaydı biliyordu çünkü. Ne yapıp etse bu ellerden kurtulamayacaktı. Kapkaranlık bir yere gelmişlerdi. Ama etraf görünmüyordu. El sessizce Cemre’nin ağzından indi.
”BANA BAK SENİ PİÇ, SEN KİM OLURSUN DA BANA BUNU YAPARSIN ? SEN BİTTİN OĞLUM, SENİ BİTİR…” dediği an da el tekrardan Cemre’nin ağzına kapandı.
“Hopp sakin ol, eğer susmazsan elimi senin ağzından indirmem !” Dedi Cemre’nin buraya getiren kişi. Cemre’ye bu ses tanıdık geliyordu sanki. Ya da olayın şokunda olduğu için böyle hissediyordu..
Sanki ablama veya Yiğit’e bir şey olmuş gibi yataktan fırladım, içimde öyle bir his vardı sanki….
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
3.22k Okunma |
2k Oy |
0 Takip |
27 Bölümlü Kitap |