

“Seni öldürmeden defol git.”
Ona laf anlatamayacağım bildiğim için hiç bir şey demeden hızlıca merdivenleri indim. Korumalar Boran’ın kesin emri olduğu için gitmeme izin vermezken Sevda hanım hepsine bağırıp çağırmış ve beni bırakmak zorunda bıraktırmıştı adamları.
Boran çıldıracaktı.
Sokakta bir başıma kaldığımda ne yapacağımı bilemeyerek kaldırıma oturdum. Boran’ı sokakta beklemek istesem de hava çok soğuktu. Hicran’ın evi çok uzak sayılmazdı, misafirliğe gitmiş gibi yapıp Boran’a ulaşmaya çalışabilirdim.
Sevda hanım anneleri olduğu için bir şey yapamasam da Yasemine bu yaptığını asla yanına bırakmayacaktım. Sinirden dolan gözlerimi silip adımları mı Hicran’ın evine doğru yönlendirdim.
Yaklaşık on dakika sonra evlerine ulaştığımda kapıdan çıkan Kaya ve Baran’ı görmemle ne diyeceğimi bilemeyerek kala kaldım.
Kaya gözlerini üzerimde gezdirip kaşlarını çatarken “Ablam.” Diye fısıldadı. Üzerimde ne bir ceket ne de ayakkabı vardı. Ev terliklerim ve ince bir elbiseyle Kasım ayında bu halde sokakta bulunmam normal değildi. “Ne oldu sana, ne bu halin?” onunla karşılaşmak durumu daha kötü yapmıştı ama onu o kadar özlemiştim ki, bir an bile düşünmeden boynuna sarılıp sımsıkı sarıldım.
Ayrıldığımızda Baran bir terslik olduğunu anlayıp bizi içeri soktu. Zaten Larin olanları hemen Hicran’a yetiştirdiği için olanlardan haberdar olmaları gecikmemişti. Kaya Safir ailesine gelişi güzel bir ton küfür sayarken dolan gözlerimi kırpıştırdım. “Ben senin yanındayım ablam, seni bir daha asla bırakmayacağım.”
“Boran peşimi bırakmaz.” Derken Hicran’la göz göze geldik. Abisinin ne kadar deli olduğunun oda farkındaydı. “Onu seni evden kovmalarına neden olmadan önce düşünecekti.”
“Onu vurdum Kaya, beni burada tutamazsın. Bu sefer Hicran’ı isteyecek.”
Baran sertçe sözümü kesti. “Hiç kimse karımı alamaz Dila. Sana yaptıklarına göz yumacak değiliz. Ayrıca Yasemin’i kuma alacaklarmış baksana. Bu bizi haklı çıkarır.”
Sertçe yutkundum ve gözümün yaşını sildim. Yasemin konusunda hiçbir şey diyemiyordum, çünkü Boran da hayır olmaz dememişti hiçbir zaman. Hicran yanıma oturup kollarını bana sardığında pes ederek göğsüne sığındım. Kaya zaten bin pişmandı beni onlara verdiği için, bir daha asla izin vermezdi.
Baran evinin etrafını hemen korumalarla doldururken akşam saatlerine kadar hiçbir haber gelmemişti. Boran’ın dönme saati geçtiği sırada Larin tarafından telefonu çalındı. Burada olduğumu bilmediği için olan biteni rahat rahat anlatırken Hicran Baran’ında isteği üzerine hoparlöre almıştı. Kaya onunla evlenmeyi iyi ki kabul etmemişti, sandığımdan daha kötü bir kızdı. “Abla…” Ağlıyordu. Hiç üzülmedim. “Boran abim Dila’yı evde bulamayınca kıyameti kopardı. Hepimizi rezil etti. Yasemin’i evden kovdu. Abla abim çıldırmış durumda.” Nefesimi tuttum, başıma ağrılar gitmişti. Yasemin’i evden kovmuş muydu gerçekten. “Dila’nın nerde olduğunu bulamadı, abla ben abimden korkuyorum. Size gelebilir miyim?”
Hicran dümdüz bir sesle. “Hayır.” Dedi, “Sen bu yaptıklarından sonra benim kardeşim değilsin, evimde de senin gibi birine yer yok.” Konuşmasına fırsat vermeden telefonu suratına kapattığında Kaya ona da küfür etti. “Ona da göstereceğim gününü.”
Hicran’ın elinden tuttum, bana mahcup bir ifadeyle bakarken “Onun adına ben özür dilerim Dila!” dedi. Dünyanın en iyi görümcesi olabilirdi. “Aklım almıyor, Yasemin gibi bir insanın nasıl tarafını tutabilir. Ya annem ya ona ne demeli! Kuma getirmek ne demek.” Söylene söylene ayaklandı. “Neyse, yemeğimizi yiyelim. Abime de ders olsun, ne diye seni onların arasında bırakıp gittiyse.”
Boran’ın ne halde olduğunu düşünmek bile canımı yakıyordu. Şu an taş üstünde taş bırakmamış olmalıydı. Yarım saat sonra Kaya’ın telefonu çaldığında arayan babamdı. Boran kapılarına dayanmıştı. İlk oraya gideceğimi düşünmüş olmalıydı ama hata etmişti. Ben ailemin evinden bir daha dönmemek üzere çıkmıştım. Onun için kapatmıştım o kapıyı yüzüme. “Birazdan buraya da gelir.” Dedim.
“Gelsin, kapım ona da kapalı.” Dedi Hicran. Yaptıkları şey kabul edilemezdi ama Boran’ın bir suçu yoktu. Masada tedirgin bir şekilde beklemeye başladığımda Kaya beni kolunun altına alıp anlımdan öptü. “Hepsi benim suçum, bırakmayacaktım seni ta en başından.”
“Hepimizin suçu.” Diyerek destek çıktı Baran Kaya’ya. “Kardeşimi bir başına bıraktık.”
Dayanamayıp ağlamaya başladım. Arkamda yaslanabileceğim birilerinin olmasının verdiği güven bambaşkaydı. Aşırı mı duygusal davranıyordum bilmiyordum ama yarı ağlayarak yarı gülerek kalkıp Baran’a da sarıldım.
O sırada dışardan Boran’ın sesini duyduk. Adımı haykırıyordu. Burada olduğuma eminmiş gibi “Dila, geldim.” Diyordu. Baran ve Kaya silahlarını alarak dışarı çıkarken, Hicran da onların peşinden gitti. Odadan çıkmadım, camı aralayıp perdenin arkasından yalnızca onları dinledim. Orda, ailesiyle birlikte yaşamak istemediğimi defalarca dile getirmiştim ama o asla bunu kabul etmemişti.
“Karımı çağır gelsin.”
“Karın burada değil abi.” Diye bağırdı Hicran. Benden daha kızgındı abisine. “Yalan söylüyorsun, karım burada.”
“Karının nerde olduğunu neden bilmiyorsun abi, neden arıyorsun onu delirmiş bir vaziyette.” Hicran bıçakları saplıyordu şu an ona. Baran ve Kaya bile araya girme gereği duymamıştı. “Neden karına sahip çıkmadın, kadın başına sokakta bıraktın?”
“Hicran!” diye bağırdı Boran. “Kapat o çeneni.”
“Neden zoruna mı gitti?” Hicran onun bu halinden iyi keyif alıyordu. “Hicran, deli etme beni.”
“Karıma bağırma.” Diye uyardı onu Baran. “Senin aksine bu evde kadınlarımıza bağırmıyoruz Boran Safir, kimsenin de bağırmasına müsaademiz yoktur. Abisi bile olsan haddini bileceksin ve sesinin ayarına dikkat edeceksin.”
Kalbim gümbür gümbür atıyordu. “Karım nerede?”
Bu kez Kaya’ın sesini duydum. “Yok, karın diyebileceğin hiç kimse yok bu evde.”
“Son kez söylüyorum, karım nerede?” ufak bir arbedenin sesini işittim. “Ulan siz değil misiniz bacımızı kapı dışarı eden, hangi yüzle kapıma geliyorsunuz.” Devran, Kaya, Miran hepsi birbirine girmişti. Hicran var gücüyle bağırdı. “Yeter artık.” Boran beni almadan asla gitmeyecekti, göz yaşlarım arasından onları durdurmak için kapıya doğru yürüdüm. Başım dönüyordu. Gözümün önündeki karanlık geçsin diye birkaç saniye bekledim. “Yeter, bu kapıdan geçeni ben vururum. Miran alın abimi götürün. Dila gelmek istemedikçe hiç kimse onu buradan alıp götüremez.”
Yere düşmeden önce duyduğum son ses Boran ‘a aitti. “Hiçbir yere gitmiyorum. Dila çıkana kadar bekleyeceğim.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 99.1k Okunma |
4.97k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |