37. Bölüm
Dilan Özçelik / SAFİR / 36.BÖLÜM: MAHVETMEK

36.BÖLÜM: MAHVETMEK

Dilan Özçelik
dilanzclk

Sevmek, bu dünya üzerindeki en güzel şeydi. Onca kötülüğe rağmen sevmek, nefes almaktı. Sevmek yaşamaktı, sevmek umuttu ve aynı zamanda diri diri mezara gömülmekti.

 

 

Ve sevilmek, sevmekten çok daha güzeldi.

 

Bu dünya üzende kimse benim Arslan’ı sevdiğim kadar sevemez diye düşünürdüm. En çok ben severim sanardım taki Boran’ın sevgisiyle karşı karşıya gelene kadar.

 

Hesapsız, kitapsız, umutsuz, imkansız ve karşılıksız. Boran beni ben olmadan sevmişti.

 

 

Bu dünyada benden daha çok seven biri vardı. Üstelik beni seviyordu. İmkansız sandığı ben, şu an onun karısıydım, karnımda çocuğu yüreğimde yavaş yavaş yeşeren aşkıyla ben Boran Safir’in karısıydım.

 

Hayat beni öyle bir yerden öyle bir yere savurmuştu ki, Boran’ın benim yüzümden terk ettiği şehirde, abisiyle evleneceğim topraklarda onun karısı ve çocuğunun annesi olmuştum.

 

Hafifçe dokunduğum karnımda ellerimi gezdirirken gülümseyerek aynadan kendime baktım. Boran’la vedalaşmamızın üzerinden iki gün geçmişti ama buz kez tamamen ortadan kaybolmamış bana gönderdiği telefonla sürekli mesaj atıyor vakit buldukça da arıyordu.

 

Karnım yavaş yavaş büyüyordu, yüzüm sabahları ödem toplasa da akşama doğru dağılıyordu ama yemek yemeyi durduramadığım için gereğinden fazla kilo alacağım bariz bir şekilde ortadaydı. Üzerimdeki siyah geceliği çıkarmadan önce atletimin ucundan karnımı dışarı çıkarıp, aynadaki görüntümün fotoğrafını çekip Boran’a gönderdim. Altına da ‘Günaydın babacığım.’ Yazarak gönder tuşuna bastım.

 

Çevrimdışı olduğu için hemen mesajı göremeyeceğini bildiğim için telefonu kapatıp kenara bıraktım. Üzerimdekileri çıkarıp uzun siyah bir etek üzerin de borda renginde gri renkte boğazlı bir kazak geçirip çizmelerimi giydim. Kaya fırsat bulursa beni hastaneye götürecekti, o yüzden hazır bir şekilde odadan çıkıp salona indim.

 

Baran ve Kaya sabah haberlerini izleyerek sohbet ediyordu, Hicran küçük Arslan’la ilgileniyordu. Lal de okul çantasını toparlamaya çalışıyordu. Son yaşadıklarından dolayı annemler anlamasın diye Hicran’da kalmaya devam etmişti, iyi gibi görünse de sürekli bir telaş halindeydi. Korkuyordu, korktuğunu hissediyordum. Göz bebeklerindeki ifade hala aynıydı. Geceleri kabul görüyordu. Devran’ın adını sayıklayarak sıçrıyordu uykusundan.

 

 

“Günaydın.” Diyerek salona girdiğimde Lal’in yanına yaklaşıp saçlarından öptüm. “Günaydın abla.” Derken gülümsemeye çalıştı. Kaya’yla göz göz geldik. Bana hala kızgındı ama neyseki fazla üzerime gelmiyordu. “Ben seni bırakacağım Lal.” Dedi Kaya ona sıcak bir şekilde seslenerek.

 

“Gerek yok abi ama hastaneye gidecekseniz, Devran abi’yi bende görmek isterim.” Dedi çekingen bir sesle. Devran iyiydi, yarası riski bir yerde olmadığı için hayati tehlikesi kalmamıştı. İki haftaya eskisinde daha iyi olurdu ama Lal onu korumaya çalışırken vurulan Devran’ın yaralı halini çok uzun zaman unutamayacak gibiydi.

 

“Devran iyi Lal, Boran yarın hastaneden taburcu olacağını söyledi, Şimdi hastaneye gidip annesiyle karşı karşıya gelmeyelim.” Dedim, anlayacağını düşünüyordum. “Peki abla, daha sonra o zaman.”

 

“Anlaştık.” Diyerek gülümsedim. Daha sonra Hicran’ın kucağındaki küçük Arslan’ı alıp birazda onunla oynadım. O kadar güzel bir bebekti ki, büyünce çok can yakacaktı. Kahvaltımızı yaptıktan sonra evden ayrıldık. Önce Lal’i okuluna bıraktık, daha sonra başka bir hastanenin yolunu tuttuk. Arabadayken telefonum titredi, Boran’dan geldiğini bildiğim için sırıtarak telefonu cebimden çıkarıp ekran kilidini girdim.

 

-Günaydın güzelim, günümü beni mahvederek aydınlattığın için teşekkür ederim.

 

Sırıtarak yazmaya başladım. Fotoğraftaki görüntüm güzeldi, mahvolmamasının imkanı yoktu.

 

 

 

 

 

-Ne yaptım ki ben şimdi, yoksa geceliğimi tamamen çıkararak mı çekmeliydim fotoğrafı?

 

Onu delirteceğini bildiğim mesajı da göndererek telefonu kapatıp cebime sıkıştırdım. Ardı ardına mesajlar düşmeye başlamıştı bile. Kaya kısa bir an yoldan bakışlarını bana kaydırıp gözlerimin içine baktığında, gülüşüme anında silerek duruşumu dikleştirdim.

 

 

“Çınar’ların soyu yavaş yavaş şehirden ayrılıyormuş diye duydum.” Dedi Kaya yeniden yola dönerken. Evet Hicran söylemişti. Boran Yaman’ın evini çoktan ateşe vermişti ama asıl ailesinden kim varsa çoktan kaçıp gitmişti. Bir savaş başlatmışlardı ve bunu öyle gizli öyle adice yapmışlardı ki, Lal olmasa Safir’ler düşmanlarını asla tanımayacaktı.

 

“Bu son aldıkları otelin peşindeymiş, Arslan’la ötelin ihalesini için baya kavga etmişler diye duydum.” Dedi bu kez de Kaya, onun duyduğu şeylerin aynısını bende duymuştum, ikimizin de bilgi kaynağı hemen hemen aynıydı fakat Kaya’nın dilinin altında sanki başka bir bakla vardı. “Bunun için yapmış olmasına hala aklım almıyor.” Dedim, kaskatı kesilmiştim ilk duyduğumda da. Bir otel için yapmış olamazdı.

 

“Bence başka şeyler de var.”

 

“Ne gibi?” derken kaşlarımı çattım. “Yaman’ı az çok tanırım, Arslan’la hep bir yarış halindeydi, senin peşinden koştuğunu da biliyorum. Eğer Arslan abi dövmeseydi zaten ben dövecektim o şerefsizi ama kısmet olmadı. Neyse, senin yüzünden yaptığını düşünmüyorum ama sende sebeplerden bir tanesi olmuş olabilirsin. Asıl takıldığım konu başka ama…” Kaya’ın açıkça dile getirdiği şeyler karşısında istemsizce gerildim. Bildiğini asla belli etmemişti. Bunca zaman imasında bile bulunmamıştı. Sorguya çekmemişti. Akıllıydı ve o da en az Boran kadar mantığıyla hareket eden biriydi.

 

 

“Ne var aklında…” dedim, neyi kastediyordu gerçekten anlamıyordum.

 

“Böyle şeyler konuşmayı sevmem ama…” derin bir nefes verdi Kaya. Söyleyeceklerinden hoşnut olmadığı bariz bir şekilde belliydi. “Düğün hazırlıkları sırasında Yaman Arslan abiyi aramıştı, baya yüksek sesle birbirlerine girmişti. Konuşmalardan anladığım kadarıyla konu Larin’di.”

 

“Larin mi?” sesimdeki şaşkınlığı gizleyemedim. “Neden Yaman’la Arslan Larin için kavga etsin.”

 

“Larin’le evlenmek istiyormuş. Yüksek ihtimalle Safir’lerin mirasından faydalanmak istiyordu ama yine de onu sevmişte olabilir, bilmiyorum. Gerçi şeytan bile o kızla karşı karşıya gelince yolunu değiştirir ama yine de aşkın gözü kördür derler. Yamanda çok akıllı biri sayılmaz.” Kaya yüzünü buruşturup, başını iki yana sallarken duyduklarım karşısında gözlerim kocaman açılmıştı. “Yüksek ihtimalle göz diktiği her şeyde Arslan’ın engeline takılınca onu ortadan kaldırmak istedi.”

 

Hayatımda ilk defa birine kadar bu kadar kinle doldum. Yaman şu an karşıma çıksa, onu Boran’dan önce ben öldürürdüm. “Bunları Boran’a da anlatman gerekiyor.”


 

Bölüm : 08.02.2025 00:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Dilan Özçelik / SAFİR / 36.BÖLÜM: MAHVETMEK
Dilan Özçelik
SAFİR

90.95k Okunma

4.83k Oy

0 Takip
68
Bölümlü Kitap
1. BÖLÜM ARSLAN SAFİR'İN ÖLÜMÜ2. BÖLÜM: KARARKARAKTERLER3.BÖLÜM : KAÇIŞ4 BÖLÜM: DİLA SAFİR5.BÖLÜM: BORAN SAFİRİN KARISI DİLA SAFİR6. bölüm: KUMA7.BÖLÜM: SENİN KAPINA ÖLMEYE GELDİM8.BÖLÜM: KAVUŞMAK9.BÖLÜM :İNTİHAR10.BÖLÜM: YAMAN ÇINAR11.BÖLÜM: KANA KARŞI12. BÖLÜM: "Vurmazsan karım değilsin."13.BÖLÜM: YENİLGİ14.BÖLÜM: CEHENNEMİN DİBİ15.BÖLÜM: SİLAH16.BÖLÜM: KATİL17.BÖLÜM: NEFES18.BÖLÜM: DUA19.bölüm: Yalancı20.BÖLÜM: İNATÇI21.BÖLÜM: DEDİKODU22.bölüm : BACIM DİYECEKSİN23.BÖLÜM: YILLAR ÖNCE24.BÖLÜM:ZİNCİR25.BÖLÜM: KONU SEN DEĞİLSİN26.BÖLÜM: YARA27.BÖLÜM: BOŞ OL28.BÖLÜM: EV29.BÖLÜM: KARIM30.bölüm31.BÖLÜM: CENNET32.BÖLÜM: SEVDİM33.BÖLÜM:NİNNİ34.BÖLÜM:LAL35. GİDİP DE DÖNMEMEK36.BÖLÜM: MAHVETMEK37.BÖLÜM: YANALIM O ZAMAN BORAN AĞA38. BÖLÜM: BERDEL39.BÖLÜM: KARDEŞ40.BÖLÜM: GERÇEKLER41.BÖLÜM: KAÇMAK42.BÖLÜM: ZARİF43.BÖLÜM: İMKANSIZ44.BÖLÜM: LARİN VE KAYA45.BÖLÜM:KURBAN46.BÖLÜM:ALDATMAK47.BÖLÜM: DAVRAN SAFİR48.BÖLÜM:İHTİLAL49.BÖLÜM: ARTIK KARIM DEĞİLSİN50.BÖLÜM: SAFİR KIZI51. BÖLÜM: ŞEHİR52.BÖLÜM:DOĞUM53.BÖLÜM: DÜĞÜM54.BÖLÜM: AFFETMEYECEĞİM55.BÖLÜM: HİÇBİR ZAMAN56.BÖLÜM: BARBAS GELİNİ57.BÖLÜM:DELİRİYORUM58. ZALIMIN KIZI59.BÖLÜM: İTİRAF60.BÖLÜM: GÜZEL OLAN SEDACE SENSİN61.BÖLÜM:SENİ SEVMEK KADAR İMKANSIZ DEĞİL62.BÖLÜM: KARDEŞİMSİN63.BÖLÜM:TORUN64.BÖLÜM:MEYDAN65.BÖLÜM:HÜKÜM66.BÖLÜM:İNANMAK67.BÖLÜM: GİDEMEM
Hikayeyi Paylaş
Loading...